İcranın Geri Bırakılması / Tehiri İcra Kararı Almayan Borçlu Yönünden İlamın İnfazı İçin Takibe Devam Edilmesi Mümkün mü
İcranın Geri Bırakılması Kararı Almayan Borçlu Yönünden Takibe Devam Edilmesi: Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava dışı borçlu sigorta şirketi tarafından 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 36. maddesi gereğince sunulan teminat mektubu ve bu teminat mektubu sonucu verilen icranın geri bırakılması kararına rağmen diğer borçlu hakkında icra takibine devam edilerek haciz uygulanmasının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Özellikle icranın geri bırakılması kararının, ancak lehine tehiri icra kararı tesis edilen borçlu yönünden hüküm ifade ettiği, borcun, tehiri icra kararı için sunulan teminat mektubu ile değil, bu teminat mektubunun paraya çevrilmesi ile ödenmiş sayılacağı, teminat mektubunun henüz paraya çevrilmediği hususları göz önüne alındığında ilamı temyiz ederek lehine icranın geri bırakılması kararı almayan şikayetçi-borçlu yönünden ilamın infazı için takibe devam edilmesinde, talep üzerine mallarına haciz konulmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığına karar verilmiştir.
(2004 s. K. m. 36) (4721 s. K. m. 2) (1086 s. K. m. 443) (6098 s. K. m. 131)
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2018/12-750 Karar No: 2019/383 Karar Tarihi: 02.04.2019
Taraflar arasındaki şikayet talebinden dolayı yapılan inceleme sonunda İstanbul 9. İcra (Hukuk) Mahkemesince şikayetin kabulüne dair verilen 30.06.2011 tarihli ve 2011/795 E., 2011/783 K. sayılı karar, alacaklı vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 28.02.2012 tarihli ve 2011/20518 E., 2012/8230 K. sayılı kararı ile;
“…Alacaklı tarafından Küçükçekmece 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2007/155 esas – 2009/109 karar sayılı 14.4.2009 tarihli ilama dayalı olarak ilamlı icra takibine başlandığı, anılan ilamda, alacağın davalılardan tahsiline hükmedildiği, ilamın borçlularından Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi tarafından 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 36.maddesi uyarınca tehiri icra talepli olarak kararın temyiz edildiği ve bu nedenle dosya alacağını karşılar bir miktarda teminat mektubu sunulduğu görülmektedir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 36.maddesi uyarınca verilen icranın geri bırakılması kararı, ancak lehine tehiri icra kararı tesis edilen borçlu yönünden hüküm ifade etmekte olup, bu maddeye göre sunulan teminat mektubu da, teminat mektubunu ibraz eden borçlunu borcunun temin eder ve koşulların oluşması halinde ancak onun borcuna karşılık paraya çevrilebilir.
Somut olayda şikayetçi borçlu tarafından 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 36.maddesi gereğince icra müdürlüğüne yapılmış bir başvuru, bu başvuru doğrultusunda verilmiş bir teminat mektubu ve dolayısıyla bunun sonucu olarak sunulmuş icranın geri bırakılması kararı bulunmadığına göre, adı geçen hakkında icra takibine devam edilmesinde ve hakkında haciz uygulanmasında yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
O halde mahkemece şikayetin reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir…”
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu Kararı
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İstem, icra memuru işleminin şikayet yolu ile iptaline ilişkindir.
Şikayetçi-borçlu vekili; müvekkili aleyhine ilamlı icra takibi yapıldığını, takip konusu ilamın Küçükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.04.2009 tarihli ve 2007/155 E., 2009/169 K. sayılı ilamı olduğunu ve bu ilamın tehiri icra talepli olarak temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesince icranın geri bırakılması kararı verildiğini ve bu karar gereği de Türkiye İş Bankası A.Ş. Kurumsal Şubesine ait 19.10.2009 tarihli ve 80271 nolu 50.000,00TL değerinde teminat mektubunun ibraz edildiğini, takibe konu 41.205,15TL’lik bedelin tamamından fazlasının tahsil edildiğini, ancak alacaklı tarafça icra dairesinden 25.05.2011 tarihinde haciz talep edildiğini ve icra dairesince de talep gibi işlem yapılmasına karar verildiğini, alınan talimat uyarınca Küçükçekmece 1. İcra Dairesinin 2011/3773 talimat sayılı dosyası üzerinden müvekkilinin iş yerine hacze gelindiğini belirterek 23.06.2011 tarihli haciz işleminin iptalini talep etmiştir.
Mahkemece; ilamdan kaynaklanan alacağa ilişkin kararın temyizi ile birlikte icranın geri bırakılması maksadı ile Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2009/9309 E., sayılı kararına dayanarak T. İş Bankası İstanbul Kurumsal Şubesi’ne ait 19.10.2009 tarihli ve 80271 nolu kararına istinaden 50.000,00TL tutarında teminat yatırıldığı ve bu teminatın hükümden düştüğüne ya da bertaraf olduğuna ilişkin dosyada herhangi bir bilgi bulunmadığı, dolayısıyla alacağın temini maksadı ile dosya içerisinde 50.000,00TL tutarında teminat bulunduğu, alacağın anılan teminat mektubu ile güvenceye alındığı, icra dairesinin bu şekilde güvencede bulunan bir alacağı mükerrer tahsile olanak verecek şekilde ya da haciz yetkisini aşkın bir şekilde kullanacak işlem ve eylemlerde bulunmasına 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 85/son maddesinin onay vermediği, yine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesine göre alacaklının, alacağını güven ya da doğruluk ilkelerini bertaraf edecek şekilde tahsil imkanı bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin kabulüne, teminat mektubu ile ziyadesi ile güvenceye alınan alacağı aşacak şekilde hacze kalkışan müdürlük kararı ve uzantıları haciz işlemlerinin ortadan kaldırılmasına dosya üzerinden karar verilmiştir.
Alacaklı vekilinin temyiz itirazı üzerine Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Mahkemece önceki gerekçelere ek olarak; teminat mektubunun subjektif sınırlarının belirlenmesinde mahkeme ilamı referans alınacağına göre teminat mektubunun etki ve sonuçlarından davacının yararlanması konusunda herhangi bir tereddüt bulunmadığı, alacaklıyı yeterince güvenceye alan bir teminat ortada dururken bireyi aktarma yargısından mahrum etmenin adil olmadığı, gerek teminatın subjektif sınırları, gerekse alacağın garantiye alınması, gerekse görünen adalet ve adalete erişim ile savunma hakkı ile kanun yolunun etkin kullanılmasına ilişkin güvenceler birlikte telakki edildiğinde, ilamların inter partes etkisi gözetilerek bundan ilam kapsamındaki tüm kişilerin yararlanması gerektiği gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararı alacaklı vekili tarafından temyize getirilmektedir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava dışı borçlu sigorta şirketi tarafından 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 36. maddesi gereğince sunulan teminat mektubu ve bu teminat mektubu sonucu verilen icranın geri bırakılması kararına rağmen borçlu Ayça Oto İnş. San Tic. Ltd. Şti. hakkında icra takibine devam edilerek haciz uygulanmasının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Kesinleşmeden icraya konulabilen ilamların (hükümlerin) temyiz edilmiş olması, kendiliğinden ilamın icrasını durdurmaz. Hükmü temyiz eden borçlunun, kesinleşmeden icraya konulmuş olan ilamın icrasını durdurabilmek için teminat karşılığında Yargıtay’dan icranın geri bırakılması (tehiri icra) kararı alması gerekir (HUMK m.443/1; İİK m.36). Hükmü temyiz etmiş olan borçlu teminat gösterirse, icra müdürü borçluya Yargıtay’dan icranın geri bırakılması (tehiri icra) kararı getirebilmesi için, uygun bir süre (mühlet) verir (m.36/1) ve bu süre içinde ilamın icrasını durdurur. İcra dairesinden (müdüründen) teminat karşılığında süre (mühlet) alan borçlu, temyiz etmiş olduğu hükmü esastan inceleyecek olan Yargıtay hukuk dairesine (veya HGK’na) başvurarak, esas hakkındaki temyiz incelemesi sonuçlanıncaya kadar, icranın geri bırakılmasına (tehirine) karar verilmesini ister. Bu talebi alan Yargıtay Hukuk Dairesi, esas hakkında temyiz incelemesine başlamadan önce, dosya üzerinde inceleme yaparak borçlunun icranın geri bırakılması talebi hakkında acele olarak karar verir (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2. Baskı, Ankara 2013, s.916 vd).
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; alacaklı tarafından Küçükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 14.04.2009 tarihli ve 2007/155 E., 2009/169 K. sayılı ilamına dayalı olarak borçlular Anadolu Anonim Türk Sigorta Şti., Ayça Oto İnş. San Tic. Ltd. Şti., Adem Arslan ve Rıdvan Adıgüzel aleyhine ilamlı icra takibine başlanmıştır.
İlamlı icra takiplerinde ilamın infaz edilecek kısmı hüküm bölümü olup, hüküm içeriğinin aynen infazı zorunludur (HGK’nın 08.10.1997 tarihli ve 1997/12-517 E., 1997/776 K. sayılı kararı).
Takibe konu ilamda tazminat alacağının davalılardan tahsiline hükmedildiği, ilamın borçlularından Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi tarafından 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 36. maddesi uyarınca tehiri icra talepli olarak kararın temyiz edildiği ve dava dışı borçlu sigorta şirketi tarafından dosya alacağını karşılar bir miktarda teminat mektubu sunulduğu ve Yargıtay İlgili Dairesince 17.11.2009 tarihinde temyiz incelemesi sonuna kadar yatırılan teminat miktarınca icranın geri bırakılmasına karar verildiği görülmektedir. Bu karar takibe konu ilamı temyiz eden ve tehiri icra kararı alan takip borçlusu sigorta şirketi yönünden geçerli olup, hükmü temyiz etmeyen ve mehil talebinde bulunmayan diğer borçlular yönünden bir bağlayıcılığı yoktur. Bu husus ihtiyari takip arkadaşlığının da bir sonucudur. Bu nedenle haklarında mahkeme kararı kesinleşen ve ilamın icrasının tehirine ilişkin talepte bulunmayan şikayetçi-borçlu bakımından ilamın infazı mümkün olup, alacaklının bu borçluların mal ve haklarına haciz konulmasını talep etmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Borcun hangi hallerde sona ereceği Borçlar Kanunu’nun 113. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 131.) ve devamı maddelerinde gösterilmiştir. Yargıtay’dan tehiri icra kararı alınabilmesi için icra müdürü tarafından münasip bir mehilin verilebilmesinin koşulu olarak banka teminat mektubunun ibraz edilmesi borcu sona erdiren bir neden değildir. Borç teminat mektubunun paraya çevrildiği anda sona erer. Yargıtay hükmü onarsa icranın geri bırakılması kararı kendiliğinden kalkar. Alacaklının istemi üzerine başkaca bir işleme gerek kalmadan teminat paraya çevrilerek alacaklıya ödenir (İİK m.36/6). Hükmün bozulması halinde, ilamlı icra takibi hüküm lehine bozulan borçlu yönünden durmaya devam eder, bu halde borçlunun başvurusu üzerine hükmü vermiş olan mahkeme bozmanın niteliğine göre teminat mektubunun geri verilip verilmeyeceğine karar verir (İİK m.36/5).
Somut olayda ise takip konusu ilamın Yargıtay tarafından borçlu sigorta şirketi yönünden bozulduğu, davanın halen derdest olduğu, icranın geri bırakılması için verilen teminat mektubunun paraya çevrilmediği görüldüğünden, takip borcunun sona erdiğinden söz edilemez. Şikayetçi-borçlu takip konusu kararı temyiz edip lehine icranın geri bırakılması kararı almadığı ve icra mahkemesinden tarafından 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 33 ve devamı maddelerine göre icranın geri bırakılması kararı verilmediğinden takibin bu borçlu yönünden devamı ve talep üzerine mal ve haklara haciz konulması usul ve yasaya uygundur.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. ve 91. maddeleri ile Trafik Sigortası Genel Şartları uyarınca sigorta şirketinin öncelikli sorumluluğu olduğu, sigorta şirketi tarafından alınan tehiri icra kararının diğer borçlulara da sirayet etmesi gerektiği, bu nedenle mahkeme kararının onanmasının doğru olacağı görüşü ileri sürülmüş ise de; bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, özellikle icranın geri bırakılması kararının, ancak lehine tehiri icra kararı tesis edilen borçlu yönünden hüküm ifade ettiği, borcun, tehiri icra kararı için sunulan teminat mektubu ile değil, bu teminat mektubunun paraya çevrilmesi ile ödenmiş sayılacağı, teminat mektubunun henüz paraya çevrilmediği hususları göz önüne alındığında ilamı temyiz ederek lehine icranın geri bırakılması kararı almayan şikayetçi-borçlu yönünden ilamın infazı için takibe devam edilmesinde, talep üzerine mallarına haciz konulmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç
Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının iadesine, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun’un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 02.04.2019 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
Tehiri İcra Kararı Almayan Borçlu Yönünden Takibe Devam Edilmesi – Kayseri İcra Avukatı
Dava ve icra takibi sürecinde etkin bir temsil için hukuk alanında deneyimli ve güncel mevzuat ile içtihatlara hakim bir avukattan hukuki destek almanız büyük önem arz etmektedir. Banka ve icra hukuku alanında yetkin avukat kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Bürosu, yerli ve yabancı kişi ve kurumlara avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.
Zülküf Arslan Hukuk Bürosu, güvenilir, şeffaf ve profesyonel hizmet anlayışı ile hakkaniyet çizgisinden ayrılmadan faaliyetlerini sürdürmekte ve müvekkillerini mahkeme ve yasal merciler önünde başarı ile temsil etmektedir. Banka ve icra hukuku uyuşmazlıklarında herhangi bir mağduriyete veya hak kaybına uğramamak için gerekli başvuruların ve itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması büyük önem arz etmektedir. Bu süreçte, alanında uzman bir avukattan hukuki yardım alınması faydalı olacaktır.
Kayseri İcra Avukatı arıyorsanız banka ve icra hukuku alanında 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile başvuru ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.

