Eşi Ters İlişkiye Zorlama ve Cinsel Şiddet Nedeniyle Boşanma Davası Açılması ve Manevi Tazminat Talebi - Kayseri Boşanma Avukatı - Anlaşmalı Boşanma Avukatı - Çekişmeli Boşanma Avukatı - Aile Hukuku - Mal Rejiminin Tasfiyesi - Ziynet Alacağı - Boşanma Davası - Türk Medeni Kanunu - Kayseri Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Eşi Ters İlişkiye Zorlama Nedeniyle Boşanma Davası Açılması ve Manevi Tazminat Talebi

Eşi Ters İlişkiye Zorlama (Cinsel Şiddet):  Eşi tarafından kadının ters ilişkiye zorlanması, kişilik haklarına saldırı teşkil etmektedir. Bu kapsamda tazminat isteyen davacı kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığının kabul edilmesi halinde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak davacı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Esas No: 2020/131 Karar No: 2022/1452 Karar Tarihi: 08-11-2022

Mahkemesi: … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

1. Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince verilen İlk Derece Mahkemesinin asıl dava yönünden verdiği kararın kaldırılarak, asıl davanın reddine ilişkin karar, davacı-birleşen davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacı-birleşen davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı-Birleşen Davalı İstemi

4. Davacı-birleşen davalı vekili 08.04.2016 tarihli dava dilekçesinde; tarafların 14.08.2015 tarihinde evlendiklerini, ortak çocuklarının bulunmadığını, eşlerin iki aydır fiilen ayrı yaşadıklarını, erkeğin eşine bağımsız konut temin etmediğini, erkeğin ailesinin davacıya “deli” şeklinde hitap etmeleri yanında hakaret ve küfür de ettiklerini, davalının tüm bunlara sessiz kaldığını, erkeğin eşine fiziksel ve cinsel şiddet uyguladığını, buna ilişkin olarak davalı hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülmekte olan 2016/410 ve 2016/518 sayılı soruşturma sayılı dosyaların bulunduğunu, erkeğin verdiği ifadesinde eşi ile uygunsuz ilişkiye girdiğini kabul ettiğini ileri sürerek tarafların boşanmalarına müvekkili yararına 600TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 20.000TL maddi, 20.000TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı-Birleşen Davacı İstemi

5. Davalı-birleşen davacı vekili 03.05.2016 tarihli cevap ve birleşen dava dilekçesinde; tüm iddiaları inkârla, eşlerin görücü usulü ile evlendiklerini, evlilik öncesinde birbirlerini fazla tanıyamadıklarını, evliliğin bu hâle gelmesinde kadın eşin kusurlu olduğunu, davacının birlik görevlerini yerine getirmediğini, ev işlerini yapmadığını, müvekkilinin annesinin hastalığı ile ilgilenmediği gibi müvekkiliyle iletişim kurmadığını ileri sürerek asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, müvekkili yararına 20.000TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararı

6. … Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 07.06.2017 tarihli ve 2016/236 E., 2017/253 K. sayılı kararı ile; … Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/481 soruşturma sayılı dosyasında erkeğin eşine karşı ters ilişkide bulunduğunu kabul ettiği, buna karşılık kadın eşten kaynaklanan kusurlu bir davranışın ispatlanamadığı, hâl böyle olunca erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğu gerekçesiyle birleşen karşı davanın reddine, asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın yararına 300TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 3.000TL maddi, 3.000TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararı

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı-birleşen davacı vekili tarafından istinaf isteminde bulunmuştur.

8. … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 21.11.2018 tarihli ve 2018/2272 E., 2018/2780 K. sayılı kararı ile; ilk derece mahkemesince yapılan yargılamada erkeğin davasının reddine yönelik kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, ne var ki kadının kabul edilen davasına yönelik yapılan incelemede boşanmaya karar verebilmek için evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılması gerektiği, dosyada dinlenen davacı tanık beyanlarının davacıdan duyuma dayalı aktarma beyanlar olduğu, erkeğin eşini ters ilişkiye zorladığına ilişkin bir delilin ortaya konulamadığı, konuyla ilgili yapılan soruşturma sonucunda takipsizlik kararı verildiği gözetilmeksizin asıl davanın kabulünün doğru olmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, asıl davanın reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Kararı

9. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-birleşen davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

10. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 26.06.2019 tarihli ve 2019/2079 E., 2019/7685 K. sayılı kararı ile;

“…Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, ilk derece mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere, davacı-karşı davalı kadının eşinin kendisini, ters ilişkiye zorladığına ilişkin iddiasının kanıtlandığı … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/481 soruşturma sayılı dosyasındaki davalı- karşı davacı erkeğin kabul beyanından anlaşılmaktadır. O halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akış karşısında davacı-karşı davalı kadın dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davacı-karşı davalı kadının davasının kabulüne yönelik davalı-karşı davacı erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilecek yerde, yazılı şekilde yetersiz gerekçe ile davalı-karşı davacı erkeğin istinaf başvurusunun kabulü ile davacı-karşı davalı kadının davasının reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir…”

gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.

Direnme Kararı

11. … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 11.10.2019 tarihli ve 2019/2398 E., 2019/2833 K. sayılı kararı ile; … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itiraz edilmeksizin kesinleşen ve sonuç olarak kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verilen 2016/481 soruşturma sayılı dosyasında erkeğin eşini ters ilişkiye zorladığına ilişkin herhangi bir kabul beyanının bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi

12. Direnme kararı yasal süresi içinde davacı-birleşen davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/481 soruşturma sayılı dosyasında erkeğin “eşini doğal olmayan yolla cinsel ilişkiye zorladığına” ilişkin kabul beyanın bulunup bulunmadığı, buradan varılacak sonuca göre erkeğin soruşturma dosyasında mevcut bulunan 28.03.2016 tarihli sorgulama tutanağında yer alan beyanlarının boşanma hükmüne esas alınıp alınamayacağı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

14. Uyuşmazlığın çözümü bakımından ilgili yasal düzenleme ve kavramların açıklanmasında yarar görülmektedir.

15. Bilindiği üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “Evlilik birliğinin sarsılması” başlıklı 166. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında yer alan düzenlemeye göre;

“Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.

Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.”

16. Genel boşanma sebeplerini düzenleyen ve yukarıya alınan madde hükmü, somutlaştırılmamış veya ayrıntıları ile belirtilmemiş olması nedeniyle evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı noktasında hâkime çok geniş takdir hakkı tanımıştır.

17. Söz konusu hüküm uyarınca evlilik birliği, eşler arasında ortak hayatı çekilmez duruma sokacak derecede temelinden sarsılmış olduğu takdirde, eşlerden her biri kural olarak boşanma davası açabilir ise de, Yargıtay bu hükmü tam kusurlu eşin dava açamayacağı şeklinde yorumlamaktadır. Çünkü tam kusurlu eşin boşanma davası açması tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da mademki “birlik artık sarsılmıştır” diyerek boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer (TMK m. 2). Nitekim benzer ilkeye HGK’nın 04.12.2015 tarihli ve 2014/2-594 E., 2015/2795 K. sayılı kararında da değinilmiştir. Bu durumda kusur ilkesine göre genel sebeple boşanmaya karar verebilmek için davalının az da olsa kusurlu olması gerekir (TMK m. 166/1).

18. Yargıtay boşanma davalarında temyiz incelemesi aşamasının daha sağlıklı yürütülebilmesi amacıyla; her bir davada verilecek olan boşanma kararı, ferileri ve boşanmanın malî sonuçları yönünden yapılacak denetlemeye uygun şekilde, tarafların boşanmaya sebep olan olaylarda gerçekleşen kusurlu davranışları belirtildikten sonra eşlerin kusurluluk durumlarını ise “kusursuz, az kusurlu, eşit kusurlu, ağır kusurlu veya tam kusurlu eş” şeklinde belirlenmesi gerektiğini belirtmiştir. Yine Yargıtay, 03.07.1978 tarihli, 5/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla da “kimin daha fazla kusurlu olduğunu tayin hususunda önceden bir ölçü konulamayacağına ve bu hususta bir içtihadı birleştirmeye gidilemeyeceğine” karar vererek her bir boşanma davasında tarafların kusurluluk durumlarının kendine özgü ve o evliliğe münhasır olduğunu kabul etmiştir.

19. Evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı iddiasıyla boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz, az kusurlu veya eşit kusurlu (TMK m. 166/1) olmaya gerek olmayıp, ağır kusurlu tarafın dahi (TMK m. 166/2) dava hakkı vardır. Maddenin ikinci fıkrası uyarınca boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166/2. maddesine göre boşanmalarına karar verilirken dikkat edilmesi gereken husus; az kusurlu durumda olan davalı eşin açılan davaya itiraz hakkı olduğudur. Böyle bir durumda hâkim “ileri sürülen itirazın, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğuna ve ayrıca evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmadığı” kanaatine vardığı takdirde boşanmaya karar verilebilecektir.

20. Bu açıklamalar kapsamında eldeki davaya gelince; İlk Derece Mahkemesince, kadın eşten kaynaklanan kusurlu bir davranışın ispatlanamadığı, erkeğin ise hakkında yürütülen savcılık dosyasına verdiği ifadesinde “eşi ile ters ilişkide bulunduğunu” kabul ettiği gerekçesi ile boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de istinaf talebi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince yapılan inceleme sonucunda, erkeğin eşini ters ilişkiye zorladığına ilişkin bir delilin ortaya konulamadığı gerekçesiyle asıl davanın da reddine karar verilmiştir. Özel Daire tarafından ise erkeğin eşini ters ilişkiye zorladığına ilişkin iddianın … Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/481 soruşturma sayılı dosyasında yer alan 28.03.2016 tarihli sorgulama tutanağındaki beyanından anlaşıldığı, böyle olunca taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar bozulmuştur.

21. Şiddet; bireyin fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik yönden zarar görmesi ya da acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı veya özgürlüğün keyfi engellenmesini de içeren, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik her türlü tutum ve davranış olarak açıklanmaktadır. Gerçekten de “şiddet” kavramının sözlük anlamına bakılması dahi ne denli yaygın bir alanda etkin olduğunu göstermektedir. Şiddeti genelde algılandığı gibi yalnızca “fiziksel zarar” ile açıklamak yeterli değildir. Evlilik birliği içerisinde eşler arasında cinsel ilişki kurulamaması veya kurulmasına rağmen cinsellikle ilgili aykırı davranışlar sergilenmesi, cinsel şiddete yönelik davranışlardan olup, evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma davasında kusur belirlemesi bakımından hükme esas alınabilir.

22. Somut olaya gelince; tarafların 14.08.2015 tarihinde evlendikleri, evlilik birliği devam ederken kadının 24.03.2016 tarihinde nitelikli cinsel saldırı suçlamasıyla eşi hakkında şikâyetçi olduğu, erkeğin yapılan soruşturma uyarınca savcılık tarafından alınan 28.03.2016 tarihli ifadesinde, “eşim ile çok sayıda cinsel ilişkiye girdim yine anal yolla da ilişkiye girdiğim olmuştur. Tahminen üç kez anal yoldan cinsel ilişkiye girdik, bunların birincisi eşimin isteği ile ikinci benim isteğimle üçüncüsü ise ortak kararımız ile olmuştur. 2015 yılında da bu şekilde ilişkiye girdiğimizi hatırlıyorum.”, “üç kez anal yoldan cinsel ilişkiye girdiğini” ifade ettiği, hâl böyle olunca eldeki davada olduğu gibi eşi ile doğal olmayan yollardan cinsel ilişki gerçekleştirmek, cinsel şiddete yönelik bir davranış olup, evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma davasında kusurlu davranışlardan sayılır.

23. Hâl böyle olunca; Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

24. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

IV. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle;

Davacı-birleşen davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 373/2. maddesi uyarınca dosyanın … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 08.11.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.

Boşanmada Eşit Kusur - Sadakat Yükümlülüğünü İhlal - Eşe Fiziksel Şiddet Uygulama - Kayseri Boşanma Avukatı - Anlaşmalı Boşanma Avukatı - Çekişmeli Boşanma Avukatı - Aile Hukuku - Mal Rejiminin Tasfiyesi - Ziynet Alacağı - Boşanma Davası - Türk Medeni Kanunu - Kayseri Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Eşi Ters İlişkiye Zorlama Nedeniyle Tazminata Hükmedilmesi

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi

Esas No: 2004/15765 Karar No: 2005/525 Karar Tarihi: 24-01-2005

Özet: Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen ve ters ilişkiye zorlanan davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak davacı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir.

(4721 s. K. m. 4, 166, 174, 175, 186) (818 s. K. m. 42, 43, 44, 49)

Dava ve Karar

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm karşılık davanın kabulü, yoksulluk ve tedbir nafakası ile maddi ve manevi tazminat yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacı kadının tedbir nafakasına yönelik temyiz itirazları yersizdir.

2- Terk nedenine dayalı bir dava yoktur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166/1-2 maddesi uyarınca; Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacının tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanunu’nun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla karşılık davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.

3- Davacı kadının kusurunun kanıtlanmadığı ve yoksulluğa düştüğü anlaşılmakla uygun miktar yoksulluk nafakası verilmemesi doğru bulunmamıştır.

4- 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 174/1. maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini, 186. maddesi, evi birlikte seçeceklerini, birliğin giderlerine güçleri oranlarında emek ve mal varlıkları ile katılacaklarını öngörmüştür. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi (TMK. md. 4, BK. md. 42 ve 44 ) dikkate alınarak davacı kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmelidir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.

5- 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 174/2 maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen ve ters ilişkiye zorlanan davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK. md.4; BK. md.42, 43, 44, 49) dikkate alınarak davacı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.

Sonuç

Temyiz edilen hükmün 2, 3, 4 ve 5. bentlerde gösterilen sebeple BOZULMASINA, kararın bozma kapsamı dışında kalan yönlerinin ise ONANMASINA, temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.

Boşanmada Eşit Kusur - Sadakat Yükümlülüğünü İhlal - Eşe Fiziksel Şiddet Uygulama - Kayseri Boşanma Avukatı - Anlaşmalı Boşanma Avukatı - Çekişmeli Boşanma Avukatı - Aile Hukuku - Mal Rejiminin Tasfiyesi - Ziynet Alacağı - Boşanma Davası - Türk Medeni Kanunu - Kayseri Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Eşi Ters İlişkiye Zorlama Nedeniyle Tazminata Hükmedilmesi

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi

Esas:2014/25102 Karar:2015/10482 Karar Tarihi: 25.05.2015

Mahkemesi: Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

Dava Türü: Boşanma

Özet: Boşanmaya neden olan olaylarda eşine fiziksel şiddet uygulayan ve ters ilişkide bulunan davalı erkek tamamen kusurludur. Davalı erkeğin boşanmaya neden olan kusurlu davranışları, davacı kadının kişilik haklarına saldırı niteliğindedir. Kadının ters ilişki kurulmasına ilişkin eylem nedeniyle koca aleyhine ceza kovuşturması yapılması için şikayette bulunmaması boşanma davasında kadın yararına manevi tazminata hükmedilmesine engel değildir. Davacı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata (TMK mad. 174/2) hükmedilmesi gerekir.

(4721 s. K. m. 4, 166, 174, 175)

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, reddedilen manevi tazminat isteği ile hükmedilen nafakaların miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1- Dosyadaki belgelerden davacının temyiz dilekçesindeki adli yardım talebinin açıkça dayanaktan yoksun bulunmadığı ve şartları oluştuğundan kabulü ile “temyiz harç ve giderlerinden geçici olarak muafiyete” münhasır olmak üzere adli yardımdan yararlandırılmasına (HMK md. 336/3) karar verilip, temyiz itirazlarının incelenmesine geçilmiştir.

2- Davacının temyiz itirazlarına yönelik yapılan incelemeye gelince;

a- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

b- Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davalı erkeğin, davacı kadına fiziksel şiddet uyguladığı gibi mahkemenin de kabulünde olduğu üzere boşanmaya neden olan olaylarda eşine ters ilişkide bulunan davalı erkek tamamen kusurludur. Davalı erkeğin boşanmaya neden olan kusurlu davranışları, davacı kadının kişilik haklarına saldırı niteliğindedir. Kadının ters ilişki kurulmasına ilişkin eylem nedeniyle koca aleyhine ceza kovuşturması yapılması için şikayette bulunmaması boşanma davasında kadın yararına manevi tazminata hükmedilmesine engel değildir. Durum böyleyken, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 174/2 maddesi gereğince davacı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde isteğin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç:

Temyiz edilen hükmün, yukarıda 2/b bendinde gösterilen sebeple manevi tazminat yönünden BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 2/a bendinde gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

İlgili Mevzuat için Tıklayınız

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu

Evlilik birliğinin sarsılması – Madde 166

Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.

Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.

Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.

Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir. (Anayasa Mahkemesinin 22/2/2024 tarihli ve E: 2023/116, K: 2024/56 sayılı Kararı ile bu fıkra iptal edilmiştir. Kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra (19/1/2025) yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır.)

 

Boşanmada tazminat ve nafaka
Maddî ve manevî tazminat – Madde 174

Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir.

Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.

Yıllık Tecrübe
0 +
Mutlu Müvekkil
0 +
Dava Takibi
0 +
Başarı Oranı
% 0 +

Kayseri Boşanma Avukatı

Alanında yetkin Kayseri boşanma avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Bürosu, anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma davalarında Kayseri boşanma avukatı ve arabulucu olarak tazminat davası, nafaka davası, velayet davası, mal rejiminin tasfiyesi gibi aile hukuku ile ilgili her türlü konuda avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.

Kayseri Boşanma Avukatı kadrosu ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, boşanma davası sırasında ve sonrasında müvekkillerimize gerekli hukuki danışmanlık desteği sağlamaktadır. Kayseri boşanma avukatı kadromuz; boşanma davası, anlaşmalı boşanma, çekişmeli boşanma, zina nedeniyle boşanma, terk nedeniyle boşanma, tanıma ve tenfiz davası, nafaka davası, tazminat davası, velayet davası, mal rejimi davası gibi aile hukuku davalarında müvekkillerimizi temsil etmekte, ayrıca hukuki danışmanlık ve arabuluculuk hizmeti de vermektedir.

Kayseri boşanma avukatı kadromuz; anlaşmalı boşanma davası, çekişmeli boşanma davası, boşanma sonrası mal paylaşımı, nafaka davası, velayet davası ve velayetin değiştirilmesi, iştirak nafakası, maddi ve manevi tazminat davası gibi aile hukuku alanına giren konularda uzmanlığa ve 15 yılı aşkın tecrübeye sahiptir. Kayseri boşanma avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan boşanma süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile boşanma davası ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.