Kredi Sözleşmesi Düzenlenirken Bankanın Kredi Tahsis Ücreti Tahsil Etmesi Yasal mı?
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/7043 Karar No: 2021/12881 Karar Tarihi: 13-12-2021
Özet: Somut olayda kredi sözleşmesinin Yönetmeliğin ve Tebliğin yürürlüğe girdiği tarihten sonra 13/03/2020 tarihinde imzalandığı, bu anlamda davalıdan binde beş oranında kredi tahsis ücretinin alınmasının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan Adalet Bakanlığı’nın bu yöne ilişen kanun yararına bozma isteminin kabulü gerekmiştir.
(6502 s. K. m. 4) (6100 s. K. m. 353, 363) (Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik m. 10) (Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ m. 10)
Dava
Taraflar arasındaki hakem heyeti kararına itiraz davasının mahkemece yapılan yargılaması neticesinde davanın reddine dair kesin olarak verilen hükmün Adalet Bakanlığınca kanun yararına bozulması istenilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Karar
Davacı, banka müşterisi olan davalının 13.03.2020 tarihli Konut finansman sözleşmesi kapsamında 300.000,00-TL tutarında kredi kullandığını, kendisinden 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un Finansal Tüketici hakkında düzenlemeleri dikkate alınarak, 2020/7 sayılı Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Tebliğ ile belirlenen 1.500,00-TL tahsis ücreti tahsil edildiğini, davalının kredisini kullandıktan sonra … Kaymakamlığı Hakem Heyetine başvurduğunu, kendisinden tahsil edilen ücretin iadesini talep ettiğini, hakem heyetinin tüketicinin talebinin kabul ettiğini belirterek usul ve yasaya aykırı olan hakem heyeti kararının iptalini talep etmiştir.
Davalı, cevap vermemiştir.
Mahkemece; davalıya kredi sözleşmesi gereğince kredi kullandırıldığı, kredi tahsis ücretinin alınmasını içeren poliçelerin tamamen güçlü durumda bulunan bankanın inisiyatifinde olmak üzere genel işlem şartı olarak davalıya dikte edildiği, tüketicinin poliçe içeriğine müdahale edemediği, poliçe klozunun salt kredi kullanmak isteyen tüketici ile müzakere edilmeden imzalandığı, tüketicinin yeterince aydınlatılmadığı, aydınlatıldı ise de aksi ispat yükü kendisinde olan davacı Banka tarafından bu hususun ispat edilemediği, söz konusu genel işlem şartını sadece kredi kullanabilmek için başvuruda bulunan davalı tüketici tarafın itiraz ederek kaldırma imkanının bulunmadığı, \’\’kredi tahsis ücretinin\’\’ yönetmelikle bankanın en çok binde beş oranında Bankalar tarafından tüketiciden tahsil edilebileceğinin düzenlendiği ancak her alacak hakkının talep hakkını da içermediği, aydınlatma yükümlülüğü yerine getirilmeden tahsis edilen ücret bakımından haksız şart ihtiva eden alacağın talep hakkından yoksun olduğu, tüketiciden kredi tahsis ücreti adı altında yapılan kesinti hakkında aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirildiğine ilişkin davacı vekili tarafından gerek tüketici hakem heyeti dosyasına gerekse dosya muhteviyatına herhangi bilgi ve belgenin de sunulmadığı, tüketici aleyhine belirsiz bir borçlanmanın söz konusu olamayacağı, tüketiciden tahsil edilen 1.500,00-TL kredi tahsis ücreti tahsil edilen ücretin usule ve yasaya aykırı olduğu, kullandırılan kredi ile ilgili ve ilişkili kesintiler olmadığı gerekçesiyle davanın reddine, … İlçe Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığının 23/11/2020 tarih ve 042420200003164 sayılı kararının onanmasına, dair kesin olarak karar verilmiştir. Söz konusu karar davacı tarafından istinaf edilmiş, mahkemece, 25.02.2021 tarihli ek kararla davacının istinaf dilekçesinin reddine karar verilmiş, bu kez davacı tarafından ek karar istinaf edilmiştir.
Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5.Hukuk Dairesi’nin 12.04.2012 tarihli ve 2021/593 Esas ve 2021/604 Karar sayılı ilamı ile istinaf başvurusunun reddine dair ek kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK\’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Adalet Bakanlığının 23/09/2021 tarihli yazısında; 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a göre çıkarılan 07.03.2020 tarih 31061 sayılı Resmî Gazete\’de yayınlanarak yürürlüğe giren Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tarafından hazırlanan söz konusu Tebliğde tahsis ücretinin alınabileceği belirtilmiş olup, somut olayda kredi sözleşmesinin Tebliğin yürürlüğe girdiği tarihten sonra düzenlendiği anlaşıldığından, mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğu ileri sürülerek; kararın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
Dava, taraflarca imzalanan konut kredisi kapsamında davalıdan tahsil edilen kredi tahsis ücretinin iadesine karar veren tüketici hakem heyeti kararının iptali istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, 6502 sayılı Kanun döneminde imzalanan 13.03.2020 tarihli konut kredisi sözleşmesi kapsamında davalıdan 1.500,00-TL kredi tahsis ücretinin alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4/3 fıkrasına göre “…Bankalar, tüketici kredisi veren finansal kuruluşlar ve kart çıkaran kuruluşlar tarafından tüketiciye sunulan ürün veya hizmetlerde ise tüketiciden faiz dışında alınacak her türlü ücret, komisyon ve masraf türleri ile bunlara ilişkin usul ve esaslar Bakanlığın görüşü alınarak bu Kanunun ruhuna uygun olarak ve tüketiciyi koruyacak şekilde Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tarafından belirlenir.” düzenlemesi getirilmiştir.
Bu yasal mevzuata dayalı olarak Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu 03.10.2014 tarih 29138 sayılı Resmî Gazete\’de yayınlanarak yürürlüğe giren Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik düzenlemesi yapmış ve Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin \”Tüketici ve konut finansmanı kredilerine ilişkin ücretler\” başlıklı 10. maddesinin 1. fıkrasında; \”Finansal tüketicilere kullandırılacak krediler için kredi ihtiyacının karşılanmasına olanak sağlayan sistemin işletilmesi ve operasyonel süreçlerin yönetilmesi amacıyla alınan tahsis ücreti dışında, istihbarat ücreti, kredi işlem fişi ücreti, ödeme planı değiştirme ücreti, değişken taksitli ödeme planı ücreti gibi her ne ad altında olursa olsun başkaca bir ücret alınamaz. Kredi tahsis ücreti, kullandırılan kredi anaparasının binde beşini geçemez…\”denilmiştir.
Yine 6502 sayılı Kanun’a dayanılarak çıkartılan 07.03.2020 tarih 31061 sayılı Resmî Gazete\’de yayınlanarak yürürlüğe Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ\’in \”Tüketici ve konut finansmanı kredilerine ilişkin ücretler\” başlıklı 10 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan düzenlemeye göre;
\”Finansal tüketicilere kullandırılacak krediler için kredi ihtiyacının karşılanmasına olanak sağlayan sistemin işletilmesi ve operasyonel süreçlerin yönetilmesi amacıyla alınan tahsis ücreti dışında, istihbarat ücreti, kredi işlem fişi ücreti, ödeme planı değiştirme ücreti, değişken taksitli ödeme planı ücreti gibi her ne ad altında olursa olsun başkaca bir ücret alınamaz. Kredi tahsis ücreti, kullandırılan kredi anaparasının binde beşini geçemez…\”
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a göre çıkarılan 03.10.2014 tarih 29138 sayılı Resmî Gazete\’de yayınlanarak yürürlüğe giren Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından hazırlanan söz konusu Yönetmelik’te ve 6502 sayılı Kanuna göre çıkarılan 07.03.2020 tarih 31061 sayılı Resmî Gazete\’de yayınlanarak yürürlüğe Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ’de tahsis ücretinin alınabileceği belirtilmiş olup, somut olayda kredi sözleşmesinin Yönetmeliğin ve Tebliğin yürürlüğe girdiği tarihten sonra 13/03/2020 tarihinde imzalandığı, bu anlamda davalıdan binde beş oranında kredi tahsis ücretinin alınmasının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan Adalet Bakanlığı’nın bu yöne ilişen kanun yararına bozma isteminin kabulü gerekmiştir.
Sonuç
Yukarıda açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığının HMK\’nın 363 üncü maddesinin birinci fıkrasına dayalı kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile kararın sonuca etkili olmamak üzere kanun yararına BOZULMASINA, aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca gereği yapılmak üzere bozma kararının bir örneğinin ve dava dosyasının Adalet Bakanlığına gönderilmesine, 13.12.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Banka Tarafından Yapılan Kredi Tahsis Ücreti Kesintisinin Faizi ile İade Edilmesi
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/5124 Karar No: 2023/5157 Karar Tarihi: 20-09-2023
Özet: Davalı bankaca gönderilen müzekkere cevabında 2012-2013 yıllarında bankanın kredi tahsis ücreti uygulamasının bulunmadığı bildirmiş olduğu, davalı bankaca davacıdan kredi tahsis ücreti adı altında davacıdan yapılan kesintilerin haksız olduğu, davalı banka 2012-2013 yıllarında kredi tahsis ücreti adı altında bir uygulaması olmadığını bildirmesine karşın haksız olarak davacı şirketin kullandığı kredilerden kredi tahsisi ücreti kesintisi yaptığı, tacir olan davalı bankanın yine tacir olan davacıdan tahsil ettiği bu miktarları, kesintiyi yaptığı tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacıya iade etmesi gerektiğinden davanın kabulüne karar verilmiştir.
(6102 s. K. m. 20)
Dava ve Karar
Taraflar arasındaki alacak davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı bankadan kullandığı ticari krediyle ilgili olarak ekspertiz masrafı, komisyon ve tahsis ücreti adı altında müvekkilinden kesintiler yapıldığını, bu kesintilerin haksız ve hukuka aykırı olduğunu beyanla yapılan kesintiler toplamı olan 11.100,00 TL.\’nin kesintilerin yapıldığı ve bankanın hesabına girdiği tarihten itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı şirketin kullandığı kredinin ticari kredi olduğunu, Tüketici Kanunu kapsamında olmadığını, davacı taraftan alınan masrafların yasalara ve hukuka uygun olduğunu, davacı ile müvekkili arasında düzenlenmiş kredi sözleşmelerinde davacının müvekkili banka tarafından belirlenen miktarda masraflar adı altında ödenen tutarların davacının üstlendiği savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen İlk Karar
Mahkemece 12.05.2016 tarih, 2014/1494 E. ve 2016/412 K. sayılı kararı ile ticari bir işletme olan davalı bankanın ticari işletmesiyle ilgili olarak bir iş veya hizmet görmesi durumunda ücret isteme hakkının bulunduğu, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca \”…müşteri banka tarafından yapılan değerlendirme, istihbarat ve inceleme ücreti ile kredinin kullandırılması, teminatların değerlendirilmesi, ekspertiz yapılması ve bunun gibi işlemler için taraflarca karşılıklı olarak belirlenecek bir ücret ödemeyi kabul eder…\” hükmünün bulunduğu, bu sözleşme kapsamında davalı banka tarafından muhtelif tarihlerde kullandırılan krediler nedeniyle davacıdan toplam 12.704,50 TL masraf kesildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
B. Bozma Kararı
Dairemizin 10.10.20118 tarihli, 2017/40 E. ve 2018/6189 K. sayılı kararıyla emsal banka uygulamalarının araştırılması, alınan masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığı, bankanın kesinti yapmakta haklı olup olmadığı, yapılan kesintilerin sebebi, kesinti miktarının uygun olup olmadığı veya ne miktarda olduğu, davacıya iadesi gereken miktar bulunup bulunmadığı hususlarında değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gereğine işaret edilerek bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih, esas ve karar sayılı belirtilen kararı ile davalı bankaca gönderilen müzekkere cevabında 2012-2013 yıllarında bankanın kredi tahsis ücreti uygulamasının bulunmadığı bildirmiş olduğu, davalı bankaca davacıdan kredi tahsis ücreti adı altında davacıdan yapılan kesintilerin haksız olduğu, davalı banka 2012-2013 yıllarında kredi tahsis ücreti adı altında bir uygulaması olmadığını bildirmesine karşın haksız olarak davacı şirketin kullandığı kredilerden 21.01.2013 tarihinde 350,00 TL., 02.04.2013 tarihinde 1.250,00 TL., 15.08.2013 tarihinde 1.000,00 TL. ve 03.09.2013 tarihinde 8.500,00 TL. olmak üzere toplam 11.100,00 TL kredi tahsisi ücreti kesintisi yaptığı, tacir olan davalı bankanın yine tacir olan davacıdan tahsil ettiği bu miktarları, kesintiyi yaptığı tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacıya iade etmesi gerektiğinden davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepler
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; tahsil edilen paraların taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığını, davacı tarafın tacir olduğu ve davacıya kullandırılan kredinin de ticari nitelikte olduğu, genel kredi sözleşmesinin şartlarının geçerli olduğu, bankanın ticari işletmesiyle ilgili olarak bir iş veya hizmet görmesi durumunda ücret isteme hakkının bulunduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında \”…müşteri banka tarafından yapılan değerlendirme, istihbarat ve inceleme ücreti ile kredinin kullandırılması, teminatların değerlendirilmesi, ekspertiz yapılması ve bunun gibi işlemler için taraflarca karşılıklı olarak belirlenecek bir ücret ödemeyi kabul eder…\” hükmü olduğu, bu sözleşme kapsamında davalı banka tarafından muhtelif tarihlerde kullandırılan krediler nedeniyle davacı taraftan alınan masrafların yasalara ve hukuka uygun olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında akdedilen ticari kredi sözleşmesi nedeniyle ekspertiz masrafı, tahsis ücreti, komisyon adı altında yapılan kesintilerin iadesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu\’nun 20 inci maddesi
3. Değerlendirme
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
20.09.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kredi Tahsis Ücretinin Geri Alınması için Açılacak Davada Zamanaşımı Süresi Kaç Yıldır?
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/6558 Karar No: 2021/11813 Karar tarihi: 22-11-2021
Özet: Taraflar arasında kredi sözleşmesi imzalandığından, söz konusu alacak talebi sözleşmeden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanununun ilgili maddesi hükmüne göre sözleşmeye dayalı alacak davalarında zamanaşımı 10 yıl olup, dava konusu olayda da 10 yıllık sözleşme zamanaşımının uygulanması gerekir. Buna göre; işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekir. O halde mahkemece; 10 yıllık zamanaşımı süre dolmadığından işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından Adalet Bakanlığının bu yöne ilişen kanun yararına bozma talebinin kabulü gerekmiştir.
(2004 s. K. m. 67) (6098 s. K. m. 146) (6100 s. K. m. 363)
Dava
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması neticesinde davanın zamanaşımı nedeni ile usulden reddine dair kesin olarak verilen hükmün Adalet Bakanlığınca kanun yararına bozulması istenilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Karar
Davacı, davalı bankadan kullanmış olduğu kredi nedeniyle toplam 105,00 TL dosya masrafı adı altında kesintiler yapıldığını, bu kesintinin iadesi için Antalya 8. İcra Müdürlüğünün 2019/10781 esas sayılı dosyası üzerinden takibe geçildiğini, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20\’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı, zamanaşımı itirazında bulunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; takibe konu dosya masrafının 14.03.2013 tarihinde kesildiği, takibin dayanağının ise aynı tarihli tüketici kredisi olarak gösterildiği ve davalı tarafın süresinde zamanaşımı itirazında bulunduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeni ile usulden reddine, karar verilmiştir.
Adalet Bakanlığının 10/09/2021 tarihli yazısında; taraflar arasındaki uyuşmazlık sözleşmeden kaynaklandığına göre on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanmasının gerektiği, bu durumda, davanın Türk Borçlar Kanununun 146 ncı maddesi gereği zamanaşımı süresi içerisinde açılmış olduğu, mahkemece davanın esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği ve yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğu ileri sürülerek; kararın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
Taraflar arasında 3.755,00-TL tutarlı 14.03.2013 tarihli tüketici kredisi sözleşmesi bulunduğu ve davalı banka tarafından 14.03.2013 tarihinde 100,00-TL ve yine aynı 14.03.2013 tarihinde 5,00-TL olmak üzere toplam 105,00-TL dosya masrafı alındığı hususu ihtilaflı değildir. Uyuşmazlık, kredinin kullandırılması sırasında alınan dosya masrafına ilişkin talepte uygulanacak zamanaşımı hükümlerinin hangisi olduğu hususundadır.
Taraflar arasında kredi sözleşmesi imzalandığından, söz konusu alacak talebi sözleşmeden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanununun 146. maddesi hükmüne göre sözleşmeye dayalı alacak davalarında zamanaşımı 10 yıl olup, dava konusu olayda da 10 yıllık sözleşme zamanaşımının uygulanması gerekir. Buna göre; işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. O halde mahkemece; 10 yıllık zamanaşımı süre dolmadığından işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından Adalet Bakanlığının bu yöne ilişen kanun yararına bozma talebinin kabulü gerekmiştir.
Sonuç
Yukarıda açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma talebinin kabulü ile kararın sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA, aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca gereği yapılmak üzere bozma kararının bir örneğinin ve dava dosyasının Adalet Bakanlığına gönderilmesine, 22/11/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Kayseri Tüketici Avukatı
Dava sürecinde etkin bir temsil için hukuk alanında deneyimli ve güncel mevzuat ile içtihatlara hakim bir avukattan hukuki destek almanız büyük önem arz etmektedir. Tüketici hukuku alanında yetkin avukat kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek tüketici hukuku davalarında sürece katılan taraflara avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti vermekte ve taraflara hukuki yardım sunmaktadır.
Dava sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir avukattan hukuki yardım almaları faydalı olacaktır.
Kayseri tüketici avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.
Map-marker-alt
Phone-alt
Envelope
Whatsapp
Google
Facebook
Twitter
Instagram
Linkedin