
7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nda Yer Alan Düzenlemelere ilişkin Anayasa'ya Uygunluk Denetimi
Anayasa Mahkemesi Kararı – Değerlendirme
Dava Konusu Kurallar
Dava konusu kurallarla; hakkında arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması yapılacaklara, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının kapsamına, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını yapacak ve elde edilen verileri değerlendirecek birimlere ve arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması kapsamında elde edilen verilerin korunmasına ilişkin düzenlemeler getirilmiştir.
İptal Taleplerinin Gerekçesi
Dava dilekçesinde özetle; kurallarla, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına ilişkin hususlarda düzenleme yapma yetkisinin yürütmeye bırakıldığı, kamu hizmetine girme hakkı, kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı ve çalışma hakkının sınırlanmasına imkân veren düzenlemelerin kanunilik ilkesini karşılamadığı ve masumiyet ilkesini ihlal ettiği, getirilen düzenlemelerin kamu yararı amacını taşımadığı belirtilerek kuralların Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Mahkemenin Değerlendirmesi
Arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması, kamu hizmetine alınacakların bu hizmetin gerektirdiği niteliklere uygun olup olmadığının tespit edilmesini sağlamakla birlikte kamu hizmetine girme hakkı ile kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sınırlama getirmektedir. Söz konusu haklara sınırlama getiren müdahalenin kimler hakkında yapılacağına ve bu kapsamda hangi verilerin elde edileceğine, araştırma ve soruşturma işlemlerinin hangi birimlerce yapılacağına ve verilerin değerlendirilmesi ve korunmasına ilişkin düzenlemelerin genel çerçevesi kanunla çizilmiş; bu çerçevede bazı hususlarda düzenleme yapma yetkisi de yürütmeye bırakılmıştır. Bu bağlamda yürütmeye bırakılan yetkinin kanunilik ilkesiyle çelişen bir yönünün bulunmadığı; kuralların belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir nitelikte olduğu ve kanunilik şartını taşıdığı sonucuna varılmıştır.
Kanun koyucunun hangi kamu görevi ve hizmeti bakımından arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması yapılacağını belirlemede takdir yetkisi bulunmaktadır. Bunun yanında anayasal düzenin korunması, kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanması bakımından belirli kamu hizmetlerine alınacaklarla ilgili olarak arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması kapsamında bazı kişisel verilerin elde edilmesinde, demokratik toplum düzeninin gerekleri bakımından zorunluluk bulunduğu ve bu bağlamda anayasal anlamda meşru bir amacın gözetildiği anlaşılmıştır. Memurların ve diğer kamu görevlilerinin Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunma yükümlülüğü de gözetildiğinde kanun koyucunun özel önem atfettiği bazı kamu hizmetlerinde görev yapacaklar hakkında güvenlik soruşturmasını bir şart olarak öngörmesinin, söz konusu kamu hizmetlerinde görev alabilecekler bakımından aşırı bir külfet doğurduğu söylenemez. Bu itibarla kurallarla kamu hizmetine girme hakkına getirilen sınırlamanın orantılı ve ölçülü olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Kurallar uyarınca arşiv araştırması ve güvenlik soruşturmasına tabi tutulacak kişilerin, kamu düzeni ve millî güvenliğin korunması amacıyla bu işlemlerin kapsamına alındığı görülmüştür. Kurallarda, kamu kurum ve kuruluşlarının tamamında görev yapacak kişilerin değil, kanunlarla gösterilen kurum ve kuruluşların ve belirli hizmetlerin bazı birimlerinde görev yapacak kişilerin güvenlik soruşturması kapsamına alınması suretiyle sınırlı bir çerçeve çizilmiştir. Ayrıca arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması bakımından olağan nitelikteki kişisel verilerin korunmasına ilişkin özel güvencelerin sağlandığı, istihbari nitelik taşıyan verilere ilişkin özel güvencelere getirilen istisnaların ise ölçüsüz olmadığı anlaşılmıştır.
Öte yandan güvenlik soruşturması neticesinde kişilerin kamu hizmetine atamalarının yapılmaması yönündeki işlemin yargı denetimine tabi olduğu da açıktır. Dolayısıyla kişinin kamu hizmetine alınmaması sonucunu doğuran kamu gücü işleminin dayanaklarının yargı mercilerince denetlenebilmesi mümkündür.
Buna ek olarak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında elde edilen verilere dayanılarak kişiye yönelik olarak herhangi bir suç isnadında bulunulmadığı, anılan işlemlerle ilgililerin kamu hizmetinin gerektirdiği nitelikleri taşıyıp taşımadığının belirlenmesinin amaçlandığı görülmüştür. Diğer yandan kişi hakkında işlenen bu tür verilerin tamamının yargı mercilerince değerlendirilebileceği göz önünde bulundurulduğunda elde edilen veriler kapsamında kişi hakkında işlem tesis edilmesinde masumiyet karinesini ihlal eden bir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kuralların Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve iptal taleplerinin reddine karar vermiştir.
7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’na ilişkin Anayasa Mahkemesi Kararı
Anayasa Mahkemesi Kararı
Esas Sayısı: 2021/60 Karar Sayısı: 2024/200 Karar Tarihi: 4/12/2024 R.G. Tarih – Sayısı: 26/3/2025 – 32853
İptal Davalarını Açanlar:
1. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri Engin ALTAY, Özgür ÖZEL, Engin ÖZKOÇ ile birlikte 132 milletvekili (E.2021/60)
2. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri Engin ALTAY, Özgür ÖZEL, Engin ÖZKOÇ ile birlikte 133 milletvekili (E.2022/47)
3. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri Engin ALTAY, Özgür ÖZEL, Engin ÖZKOÇ ile birlikte 126 milletvekili (E.2018/95)
İptal Davalarının Konusu:
A. 7/4/2021 tarihli ve 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun;
1. 3. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan “…gizlilik dereceli birimler ile…”, “…kamu kurum ve kuruluşlarında çalışacak öğretmenler, üst kademe kamu yöneticileri,…” ve “…ile milli güvenlik açısından stratejik önemi haiz birim, proje, tesis, hizmetlerde statüsü veya çalıştırma şekline bağlı olmaksızın istihdam edilenler…” ibarelerinin,
2. 4. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b), (c) ve (ç) bentlerinin,
3. 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinin,
4. 6. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan “…bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi kapsamındaki karar ve…” ibaresinin,
5. 7. maddesinin (1) numaralı fıkrasının üçüncü cümlesinin,
6. 8. maddesinin;
a. (1) numaralı fıkrasında yer alan “…istihbari faaliyetlere konu olmayan…” ibaresinin,
b. (3) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinin,
7. 10. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan “…istihbari faaliyete konu olmayan…” ibaresinin,
8. 12. maddesinin,
9. 13. maddesinin;
a. (2) numaralı fıkrasıyla 31/7/1970 tarihli ve 1325 sayılı Askeri Okullar, Askeri Öğrenciler, Askeri Fabrikalar ve Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun’a eklenen ek 16. maddenin,
b. (4) numaralı fıkrasıyla 9/7/1982 tarihli ve 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu’nun 7. maddesine eklenen on ikinci fıkranın,
c. (5) numaralı fıkrasıyla 10/3/1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu’nun 13. maddesine eklenen yedinci fıkranın,
ç. (6) numaralı fıkrasıyla 25/4/2001 tarihli ve 4652 sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu’na eklenen ek 3. maddenin,
B. 3/2/2022 tarihli ve 7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının “…7/4/2021 tarihli ve 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanununa göre güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılmış olma…” bölümünün,
C. 1/2/2018 tarihli ve 7078 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un;
1. 39. maddesiyle 1325 sayılı Kanun’a eklenen ek 11. maddenin birinci fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan “…Cumhurbaşkanı…” ibaresinin,
2. 159. maddesiyle 10/3/2011 tarihli ve 6191 sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu’nun 3. maddesinin (3) numaralı fıkrasının değiştirilen (f) bendinin,
3. 160. maddesiyle 6191 sayılı Kanun’un 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasına eklenen (d) bendinin ve (4) numaralı fıkrasına eklenen (h) bendinin,
Anayasa’nın 2., 5., 6., 7., 10., 13., 17., 20., 24., 25., 26., 38., 42., 48., 49., 58., 70., 90., 104., 123., 124., 128., 153. ve 174. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi talepleridir.
I. İptali İstenen Kanun Hükümleri
A. 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun iptali talep edilen kuralların da yer aldığı;
1. 3. maddesi şöyledir:
“Hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılacaklar – Madde 3
(1) Arşiv araştırması, statüsü veya çalıştırma şekline bağlı olmaksızın ilk defa veya yeniden memuriyete yahut kamu görevine atanacaklar hakkında yapılır.
(2) Kurum ve kuruluşlarda, yetkili olmayan kişilerin bilgi sahibi olmaları hâlinde devlet güvenliğinin, ulusal varlığın ve bütünlüğün, iç ve dış menfaatlerin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgelerin bulunduğu gizlilik dereceli birimler ile Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, jandarma, emniyet, sahil güvenlik ve istihbarat teşkilatlarında çalıştırılacak kamu personeli ile ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacak personel, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışacak öğretmenler, üst kademe kamu yöneticileri, özel kanunları uyarınca güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına tabi tutulan kişiler ile milli güvenlik açısından stratejik önemi haiz birim, proje, tesis, hizmetlerde statüsü veya çalıştırma şekline bağlı olmaksızın istihdam edilenler hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması birlikte yapılır.”
2. 4. maddesi şöyledir:
“Arşiv araştırması – Madde 4
(1) Arşiv araştırması;
a) Kişinin adli sicil kaydının,
b) Kişinin kolluk kuvvetleri tarafından hâlen aranıp aranmadığının,
c) Kişi hakkında herhangi bir tahdit olup olmadığının,
ç) Kişi hakkında kesinleşmiş mahkeme kararları ve 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesinin beşinci ve 231 inci maddesinin onüçüncü fıkraları kapsamında alınan kararlar ile kişi hakkında devam eden veya sonuçlanmış olan soruşturma ya da kovuşturmalar kapsamındaki olguların,
d) Hakkında kamu görevinden çıkarılma ya da kesinleşmiş memurluktan çıkarma cezası olup olmadığının,
mevcut kayıtlardan tespit edilmesidir.”
3. 5. maddesi şöyledir:
“Güvenlik soruşturması – Madde 5
(1) Güvenlik soruşturması, arşiv araştırmasındaki hususlara ilave olarak kişinin;
a) Görevin gerektirdiği niteliklerle ilgili kolluk kuvvetleri ve istihbarat ünitelerindeki olgusal verilerinin,
b) Yabancı devlet kurumları ve yabancılarla ilişiğinin,
c) Terör örgütleri veya suç işlemek amacıyla kurulan örgütlerle eylem birliği, irtibat ve iltisak içinde olup olmadığının,
mevcut kayıtlardan ve kişinin görevine yansıyacak hususların denetime elverişli olacak yöntemlerle yerinden araştırılmak suretiyle tespit edilmesidir.”
4. 6. maddesi şöyledir:
“Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını yapacak birimler – Madde 6
(1) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve mahalli mülki idare amirlikleri tarafından yapılır.
(2) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimler, kendilerine iletilen taleple sınırlı olarak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşları arşivlerinden ve elektronik bilgi işlem merkezlerinden gerekli bilgi ve belgeler ile bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi kapsamındaki karar ve kayıtları almaya yetkilidir.
(3) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimlerde yetkilendirilmiş personel, hukuka aykırı olarak elektronik ortamda veya bilgisayar loglarında kişisel verilerle ilgili sorgulama yapamaz, log kayıtlarını değiştiremez veya silemez, bu şekilde elde edilen bilgileri paylaşamaz veya yayın yoluyla duyuramaz. Görevi gereği öğrendiği veya edindiği kişisel bilgi veya belgeleri yetkisiz kişilerle paylaşamaz ya da basın ve yayın kuruluşlarına veya diğer iletişim kanallarına veremez. Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimler tarafından bu hususlara ilişkin gerekli tedbirler alınır.”
5. 7. maddesi şöyledir:
“Değerlendirme Komisyonu – Madde 7
(1) Yaptırılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda elde edilen verilerin değerlendirilmesi amacıyla Değerlendirme Komisyonu kurulur. Değerlendirme Komisyonu; Cumhurbaşkanlığında İdari İşler Başkanının görevlendireceği bir üst kademe yöneticisinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığında genel sekreter yardımcısının, bakanlıklarda bakan yardımcısının, diğer kamu kurum ve kuruluşlarında en üst yöneticinin görevlendireceği bir üst kademe yöneticisinin, üniversitelerde rektör yardımcısının, valiliklerde vali yardımcısının başkanlığında, teftiş/denetim, personel ve hukuk birimleri ile uygun görülecek diğer birimlerden birer üyenin katılımıyla başkan dahil en az beş kişiden ve tek sayıda olacak şekilde oluşturulur. Milli güvenlik açısından stratejik önemi haiz birim, proje, tesis ve hizmetlerde istihdam edilecekler hakkındaki değerlendirme, ilgili bakanlık ya da kamu kurumları bünyesindeki Değerlendirme Komisyonunca yapılır.
(2) Memuriyet veya kamu görevlerine uygunluğunun değerlendirilmesini sağlayacak yorum içermeyen olgusal veriler, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimlerce ilgili kurum ve kuruluş bünyesinde kurulan Değerlendirme Komisyonuna iletilir.
(3) Değerlendirme Komisyonu kendisine iletilen verilere ilişkin nesnel ve gerekçeli değerlendirmelerini yazılı olarak atamaya yetkili amire sunar. Mahkemeler tarafından istenildiğinde bu bilgiler sunulur.”
6. 8. maddesi şöyledir:
“Kişisel verilerin korunmasına ilişkin temel ilkeler – Madde 8
(1) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında kişinin istihbari faaliyetlere konu olmayan kendisiyle ilgili kişisel verileri hakkında bilgilendirilmesi, bu verilere erişmesi, bunların düzeltilmesi ve silinmesi taleplerine ilişkin tedbirler alınır.
(2) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına konu kişisel verilerin doğru ve güncel olması esastır. Bu veriler, işlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olarak kullanılır.
(3) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında yürütülen iş ve işlemlerde, 24/3/2016 tarihli ve 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununun 4 üncü maddesinde belirtilen genel ilkelere aykırı hareket edilemez. Ancak millî savunma, millî güvenlik, kamu güvenliği, kamu düzeni ve ekonomik güvenlik ile ilgili istihbarat faaliyetleri kapsamında elde edilen bilgiler kişiye verilemez.”
7. 10. maddesi şöyledir:
“Kişisel verilerin silinmesi ve yok edilmesi – Madde 10
(1) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sırasında elde edilen kişisel veriler, işlenme amacının ortadan kalkması hâlinde veya her durumda iki yılın sonunda değerlendirme komisyonlarınca silinir ve yok edilir.
(2) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını yapan birimlerdeki istihbari faaliyete konu olmayan ilgilisine ait güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına ait veriler iki yılın sonunda silinir ve yok edilir.
(3) Bu veriler, işleme karşı dava açılması hâlinde karar kesinleşmeden silinemez ve yok edilemez. Mahkemelerin bu konudaki talepleri, Değerlendirme Komisyonunun bünyesinde bulunduğu ilgili kurum ve kuruluş tarafından karşılanır.”
8. 12. maddesi şöyledir:
“Yönetmelik – Madde 12
(1) Devletin güvenliğini, ulusun varlığını ve bütünlüğünü iç ve dış menfaatlerinin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgeler ile gizlilik dereceli kamu personeli ile meslek gruplarının tespiti, birim ve kısımların tanımlarının yapılması, güvenlik soruşturmasının ve arşiv araştırmasının usul ve esasları ile bunu yapacak birimler ve değerlendirme komisyonlarının çalışma usul ve esasları ile uygulamaya ilişkin diğer hususlar Cumhurbaşkanınca yürürlüğe konulacak yönetmelik ile düzenlenir.”
9. 13. maddesinin;
a. (2) numaralı fıkrasıyla 1325 sayılı Askeri Okullar, Askeri Öğrenciler, Askeri Fabrikalar ve Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun’a eklenen ek 16. madde şöyledir:
“Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması – Ek Madde 16 (Ek:7/4/2021-7315/13 md.)
Milli Savunma Bakanlığı nam ve hesabına Bakanlıkça belirlenen eğitim kurumları ile Millî Savunma Üniversitesine bağlı fakülte, yüksekokul, meslek yüksekokulu ve enstitülerde eğitim görecekler hakkında Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanununa göre güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılır.”
b. (4) numaralı fıkrasıyla 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu’nun 7. maddesine eklenen on ikinci fıkra şöyledir:
“(Ek fıkra:7/4/2021-7315/13 md.) Sahil Güvenlik Komutanlığı nam ve hesabına eğitim-öğrenim görecekler hakkında Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanununa göre güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılır.”
c. (5) numaralı fıkrasıyla 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu’nun 13. maddesine eklenen yedinci fıkra şöyledir:
“(Ek fıkra:7/4/2021-7315/13 md.) Jandarma Genel Komutanlığı nam ve hesabına eğitim-öğrenim görecekler ile Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi ve buna bağlı eğitim-öğretim kurumlarında eğitim-öğrenim görecekler hakkında Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanununa göre güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılır.”
ç. (6) numaralı fıkrasıyla 4652 sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu’na eklenen ek 3. madde şöyledir:
“Ek Madde 3 – (Ek:7/4/2021-7315/13 md.)
Polis Akademisi ve buna bağlı eğitim-öğretim kurumları ile akademi nam ve hesabına diğer eğitim kurumlarında öğrenim görecek öğrenciler hakkında Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanununa göre güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılır.”
B. 7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun 5. maddesinin iptali talep edilen kuralın da yer aldığı (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“(1) Özel mevzuatında yer alan hükümler saklı kalmak üzere, aday öğretmenliğe atanabilmek için 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan şartlara ek olarak, yönetmelikle belirlenen yükseköğretim kurumlarından mezun olma, 7/4/2021 tarihli ve 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanununa göre güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılmış olma ve Millî Eğitim Bakanlığınca ve/veya Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı tarafından yapılacak sınavlarda başarılı olma şartları aranır.”
C. 7078 sayılı Kanun’un iptali talep edilen kuralların da yer aldığı;
1. 39. maddesiyle 1325 sayılı Kanun’a eklenen ek 11. madde şöyledir:
“Ek Madde 11 – (Ek: 15/8/2017-KHK-694/41 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/39 md.)
Bakanlık merkez ve taşra teşkilatı ile bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşlarında görev yapan personele ilişkin istihbarat hizmetleri Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından yürütülür. MİT, istihbarat istihsaline yönelik faaliyetleri veya güvenlik soruşturması kapsamında, Bakanlık ve Türk Silahlı Kuvvetleri personeli hakkında kıt’a içinde veya kıt’a dışında her türlü araştırma yapabilir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar ile söz konusu hizmetlerin yerine getirilmesinde diğer kurum ve kuruluşların görev, yetki ve sorumlulukları MİT tarafından hazırlanarak Cumhurbaşkanı onayıyla yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir.”
2. 159. maddesiyle 6191 sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu’nun; 3. maddesinin (3) numaralı fıkrasının değiştirilen (f) bendi şöyledir:
“(Değişik: 15/8/2017-KHK-694/164 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/159 md.) Güvenlik soruşturması olumlu sonuçlanmış olmak; güvenlik soruşturmasının sonucunun henüz gelmediği hallerde arşiv araştırması olumlu sonuçlanmış olmak.”
3. 160. maddesiyle 6191 sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu’nun 6. maddesinin;
a. (1) numaralı fıkrasına eklenen (d) bendi şöyledir:
“d) (Ek: 15/8/2017-KHK-694/165 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/160 md.) Güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlanmak.”
b. (4) numaralı fıkrasına eklenen (h) bendi şöyledir:
“h) (Ek: 15/8/2017-KHK-694/165 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/160 md.) Güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlanmak.”
II. İlk İnceleme
A. 2021/60E. sayılı Başvuru Yönünden
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI ve İrfan FİDAN’ın katılımlarıyla 24/6/2021 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, yürürlüğü durdurma talebinin esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
B. 2022/47E. sayılı Başvuru Yönünden
2. Anılan İçtüzük hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Hicabi DURSUN, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI, İrfan FİDAN ve Kenan YAŞAR’ın katılımlarıyla 21/4/2022 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, yürürlüğü durdurma talebinin esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
C. 2018/95E. sayılı Başvuru Yönünden
3. İçtüzük hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Serdar ÖZGÜLDÜR, Serruh KALELİ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Recep KÖMÜRCÜ, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, M. Emin KUZ, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in katılımlarıyla 17/5/2018 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, yürürlüğü durdurma talebinin esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. Ayırma ve Birleştirme Kararları
A. 2022/47E. sayılı Başvuru Yönünden
4. 3/2/2022 tarihli ve 7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının “…7/4/2021 tarihli ve 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanununa göre güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılmış olma…” bölümünün iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına ilişkin davanın E.2022/47 sayılı dosyadan ayrılmasına ve aralarındaki hukuki irtibat nedeniyle E.2021/60 sayılı dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, esas incelemenin E.2021/60 sayılı dosya üzerinden yürütülmesine 13/7/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
B. 2018/95E. sayılı Başvuru Yönünden
5. 1/2/2018 tarihli ve 7078 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un;
1. 39. maddesiyle 31/7/1970 tarihli ve 1325 sayılı Askeri Okullar, Askeri Öğrenciler, Askeri Fabrikalar ve Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun ‘a eklenen ek 11. maddede yer alan “…Cumhurbaşkanı…” ibaresinin,
2. 159. maddesiyle 10/3/2011 tarihli ve 6191 sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu’nun 3. maddesinin (3) numaralı fıkrasının değiştirilen (f) bendinin,
3. 160. maddesiyle 6191 sayılı Kanun’un 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasına eklenen (d) bendinin ve (4) numaralı fıkrasına eklenen (h) bendinin,
iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına ilişkin davanın E.2018/95 sayılı dosyadan ayrılmasına ve aralarındaki hukuki irtibat nedeniyle E.2021/60 sayılı dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, esas incelemenin E.2021/60 sayılı dosya üzerinden yürütülmesine 27/12/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
IV. Esasın İncelenmesi
6. Dava dilekçeleri ve ekleri, Raportör Hilal YAZICI tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, dava konusu kanun hükümleri, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Genel Açıklama
7. Mülga 26/10/1994 tarihli ve 4045 sayılı Güvenlik Soruşturması, Bazı Nedenlerle Görevlerine Son Verilen Kamu Personeli ile Kamu Görevine Alınmayanların Haklarının Geri Verilmesine ve 1402 Numaralı Sıkıyönetim Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının, kamu kurum ve kuruluşlarında yetkili olmayan kişilerin bilgi sahibi olmaları hâlinde devlet güvenliğinin, ulusal varlığın ve bütünlüğün, iç ve dış menfaatlerin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgelerin bulunduğu gizlilik dereceli birimler ile askerî teşkilatlarda, emniyet ve istihbarat teşkilatlarında çalıştırılacak kamu personeli, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacak personel hakkında yapılacağını öngörmüştür.
8. Ancak 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendine 31/2/2018 tarihli ve 7070 sayılı Kanun’la eklenen (8) numaralı alt bent ile devlet memurluğuna alınacaklarda aranan genel şartlar arasına güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak şartı eklenmiştir. Dolayısıyla daha önce sadece mülga 4045 sayılı Kanun’da sayılan belirli görevler yönünden güvenlik soruşturması yapılacağı öngörülmüşken söz konusu değişiklik sonrasında artık tüm kamu görevlileri yönünden güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılması hüküm altına alınmıştır.
9. Mülga 4045 sayılı Kanun’un güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının kimler hakkında yapılacağını düzenleyen 1. maddesinin birinci fıkrası ile üçüncü fıkrasında yer alan Millî Savunma Bakanlığı, jandarma ve ceza infaz kurumları ile tutukevlerinde çalışacak personel hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılmasını, anılan soruşturma ve araştırmanın usul ve esasları ile bunu yapacak merciler ve üst kademe yöneticilerinin kimler olduğunun Cumhurbaşkanınca yürürlüğe konulacak yönetmelikle düzenlenmesini öngören kurallar Anayasa’nın 13. ve 20. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinin 3/6/2021 tarihli ve E.2020/24, K.2021/39 sayılı kararıyla iptal edilmiştir.
10. Anayasa Mahkemesi 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendine eklenen “Güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak.” şeklindeki (8) numaralı alt bendinin de Anayasa’nın 13., 20. ve 128. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar vermiştir (AYM, E.2018/73, K.2019/65, 24/7/2019).
11. Anayasa Mahkemesi mülga 4045 sayılı Kanun’un 1. maddesine 7148 sayılı Kanun’un 29. maddesiyle eklenen, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimlerin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarının arşivlerinden ve elektronik bilgi işlem merkezlerinden bilgi ve belge almaya 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 171. maddesinin (5) ve 231. maddesinin (13) numaralı fıkraları kapsamında tutulan kayıtlara ulaşmaya, Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından yürütülen soruşturma sonuçlarını, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar ile kesinleşmiş mahkeme kararlarını almaya yetkili olduklarını hükme bağlayan ikinci fıkrayı da Anayasa’nın 13. ve 20. maddelerine aykırı görerek iptal etmiştir (AYM, E.2018/163, K.2020/13, 19/2/2020).
12. 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu ile güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması daha kapsamlı biçimde ele alınarak yeniden düzenlenmiş ve anılan Kanun’un 13. maddesinin (8) numaralı fıkrasıyla 4045 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmıştır.
13. 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun amaç ve kapsamını belirleyen 1. maddesinde anılan Kanun’la, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılmasına ve elde edilecek verilerin kullanılmasına ilişkin temel ilkelerin, söz konusu araştırma ve soruşturmanın kimler hakkında yapılacağının, araştırma konusu edilecek bilgi ve belgelerin neler olduğunun, bu bilgilerin ne şekilde kullanılacağının, hangi mercilerin soruşturma ve araştırma yapacağının, değerlendirme komisyonunun oluşumu ve çalışma usul ve esaslarının, veri güvenliği ile verilerin saklanma ve silinme sürelerinin düzenlediği belirtilmektedir.
14. Kanun’un 4. maddesinde arşiv araştırmasının; kişinin adli sicil kaydının, kolluk kuvvetleri tarafından hâlen aranıp aranmadığının, kişi hakkında herhangi bir tahdit olup olmadığının, kişi hakkında kesinleşmiş mahkeme kararları ve 5271 sayılı Kanun’un 171. maddesinin (5) numaralı ve 231. maddesinin (13) numaralı fıkraları kapsamında alınan kararlar ile kişi hakkında devam eden veya sonuçlanmış olan soruşturma ya da kovuşturmalar kapsamındaki olgular ile hakkında kamu görevinden çıkarılma ya da kesinleşmiş memurluktan çıkarma cezası olup olmadığının mevcut kayıtlardan tespit edilmesi olduğu hükme bağlanmıştır.
15. 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun 5. maddesinde ise güvenlik soruşturmasının arşiv araştırmasındaki hususlara ilave olarak kişinin; görevin gerektirdiği niteliklerle ilgili kolluk kuvvetleri ve istihbarat ünitelerindeki olgusal verilerinin, yabancı devlet kurumları ve yabancılarla ilişiğinin, terör örgütleri veya suç işlemek amacıyla kurulan örgütlerle eylem birliği, irtibat ve iltisak içinde olup olmadığının, mevcut kayıtlardan ve kişinin görevine yansıyacak hususların denetime elverişli olacak yöntemlerle yerinden araştırılmak suretiyle tespit edilmesi olduğu belirtilmiştir.
16. Haklarında arşiv araştırması ve/veya güvenlik soruşturması yapılacak kişiler anılan Kanun’un 3. maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu maddenin (1) numaralı fıkrasında statüsü veya çalıştırma şekline bağlı olmaksızın ilk defa veya yeniden memuriyete yahut kamu görevine atanacaklar hakkında arşiv araştırmasının yapılacağı öngörülmüştür. (2) numaralı fıkrada ise arşiv araştırmasıyla birlikte hakkında güvenlik soruşturması yapılacaklar belirtilmiştir. Buna göre; kurum ve kuruluşlarda, yetkili olmayan kişilerin bilgi sahibi olmaları hâlinde devlet güvenliğinin, ulusal varlığın ve bütünlüğün, iç ve dış menfaatlerin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgelerin bulunduğu gizlilik dereceli birimler ile Millî Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, jandarma, emniyet, sahil güvenlik ve istihbarat teşkilatlarında çalıştırılacak kamu personeli ile ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacak personel, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışacak öğretmenler, üst kademe kamu yöneticileri, özel kanunları uyarınca güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına tabi tutulan kişiler ile millî güvenlik açısından stratejik önemi haiz birim, proje, tesis, hizmetlerde statüsü veya çalıştırma şekline bağlı olmaksızın istihdam edilenler hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması birlikte yapılacaktır.
17. 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının Millî İstihbarat Teşkilâtı Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve mahallî mülki idare amirlikleri tarafından yapılacağı belirtilmiştir.
18. Anılan maddenin (2) numaralı fıkrasında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimlerin, kendilerine iletilen taleple sınırlı olarak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşları arşivlerinden ve elektronik bilgi işlem merkezlerinden gerekli bilgi ve belgeler ile 4. maddenin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendi kapsamındaki karar ve kayıtları almaya yetkili olduğu düzenlenmiştir. (3) numaralı fıkrada ise güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimlerde yetkilendirilmiş personelin yasaklanan eylemlerine yer verilmiştir. Buna göre; yetkili personel, hukuka aykırı olarak elektronik ortamda veya bilgisayar loglarında kişisel verilerle ilgili sorgulama yapamaz, log kayıtlarını değiştiremez veya silemez, bu şekilde elde edilen bilgileri paylaşamaz veya yayın yoluyla duyuramaz. Görevi gereği öğrendiği veya edindiği kişisel bilgi veya belgeleri yetkisiz kişilerle paylaşamaz ya da basın ve yayın kuruluşlarına veya diğer iletişim kanallarına veremez. Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimler tarafından bu hususlara ilişkin olarak gerekli tedbirler alınır.
19. Kanun’un 7. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda elde edilen verilerin değerlendirilmesi amacıyla bir değerlendirme komisyonu kurulur. Değerlendirme komisyonu; Cumhurbaşkanlığında İdari İşler Başkanının görevlendireceği bir üst kademe yöneticinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığında genel sekreter yardımcısının, bakanlıklarda bakan yardımcısının, diğer kamu kurum ve kuruluşlarında en üst kademe yöneticinin görevlendireceği bir üst kademe yöneticinin, üniversitelerde rektör yardımcısının, valiliklerde vali yardımcısının başkanlığında, teftiş/denetim, personel ve hukuk birimleri ile uygun görülecek diğer birimlerden birer üyenin katılımıyla başkan dahil en az beş kişiden ve tek sayıda olacak şekilde oluşturulur. Millî güvenlik açısından stratejik önemi haiz birim, proje, tesis ve hizmetlerde istihdam edilecekler hakkındaki değerlendirme, ilgili bakanlık ya da kamu kurumları bünyesindeki Değerlendirme Komisyonunca yapılır.
20. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin temel ilkelere ise 8. maddede yer verilmiştir. Anılan maddenin (1) numaralı fıkrasında kişinin istihbarî faaliyetlere konu olmayan, kendisiyle ilgili kişisel verileri hakkında bilgilendirilmesi, bu verilere erişmesi, bunların düzeltilmesi ve silinmesi taleplerine ilişkin tedbirlerin alınacağı hüküm altına alınmıştır. Anılan maddenin (3) numaralı fıkrasında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında yürütülen iş ve işlemlerde 24/3/2016 tarihli ve 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilen genel ilkelere aykırı hareket edilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Ancak millî savunma, millî güvenlik, kamu güvenliği, kamu düzeni ve ekonomik güvenlik ile ilgili istihbarat faaliyetleri kapsamında elde edilen bilgilerin kişiye verilemeyeceği öngörülmek suretiyle bu hususta istisna getirilmiştir. (2) numaralı fıkrada ise güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına konu kişisel verilerin doğru ve güncel olması, bu verilerin işlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olarak kullanılması gerektiği hükme bağlanmaktadır.
21. Kişisel veri güvenliği ve gizliliğine ilişkin düzenlemelere 9. maddede yer verilmiştir. Buna göre güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimler ile değerlendirme komisyonları, veri güvenliğine ilişkin önlemleri alır. Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması işlemlerinin her evresinde gizliliğe uyulur. İlgili bilgi ve belgeler yasal olarak bilmesi gerekenlerden başkasına verilmez ve açıklanmaz. Bu Kanun kapsamında elde edilen kişisel veriler amacı dışında işlenemez ve aktarılamaz.
22. Kanun’da kişisel verilerin silinmesi ve yok edilmesi ile ilgili düzenlemelere de yer verilmiştir. Bu kapsamda 10. madde uyarınca güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sırasında elde edilen kişisel veriler, işlenme amacının ortadan kalkması hâlinde veya her durumda iki yılın sonunda değerlendirme komisyonlarınca silinir ve yok edilir. Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını yapan birimlerdeki istihbari faaliyete konu olmayan, ilgilisine ait güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına ait veriler iki yılın sonunda silinir ve yok edilir. Bu veriler, işleme karşı dava açılması hâlinde karar kesinleşmeden silinemez ve yok edilemez. Mahkemelerin bu konudaki talepleri, değerlendirme komisyonunun bünyesinde bulunduğu ilgili kurum ve kuruluş tarafından karşılanır.
23. 11. maddede güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılması ve değerlendirilmesinde görevli olanlar tarafından kişisel verilerle ilgili olarak suç işlenmesi hâlinde, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 17. maddesi hükümlerinin, kabahat işlenmesi hâlinde ise anılan Kanun’un 18. maddesi hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
24. 12. madde uyarınca da devletin güvenliğini, ulusun varlığını ve bütünlüğünü iç ve dış menfaatlerinin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgeler ile gizlilik dereceli kamu personeli ile meslek gruplarının tespiti, birim ve kısımların tanımlarının yapılması, güvenlik soruşturmasının ve arşiv araştırmasının usul ve esasları ile bunu yapacak birimler ve değerlendirme komisyonlarının çalışma usul ve esasları ile uygulamaya ilişkin diğer hususlar Cumhurbaşkanınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenecektir.
25. 2/6/2022 tarihli ve 5649 sayılı Cumhurbaşkanı kararıyla düzenlenen Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yapılmasına Dair Yönetmelik 3/6/2022 tarihli ve 31855 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Anılan Yönetmelik’te güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılmasına ve değerlendirme komisyonlarının çalışmalarına ilişkin usul ve esasları belirlenmiştir.
B. 7315 sayılı Kanun’un 3. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasında Yer Alan “…gizlilik dereceli birimler ile…”, “…kamu kurum ve kuruluşlarında çalışacak öğretmenler, üst kademe kamu yöneticileri,…” ve “…ile milli güvenlik açısından stratejik önemi haiz birim, proje, tesis, hizmetlerde statüsü veya çalıştırma şekline bağlı olmaksızın istihdam edilenler…” İbarelerinin İncelenmesi
1. “…gizlilik dereceli birimler ile…” İbaresi
a. Anlam ve Kapsam
26. 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun 3. maddesinin (2) numaralı fıkrasında kurum ve kuruluşlarda, yetkili olmayan kişilerin bilgi sahibi olması hâlinde devlet güvenliğinin, ulusal varlığın ve bütünlüğün, iç ve dış menfaatlerin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgelerin bulunduğu gizlilik dereceli birimler ile Millî Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, jandarma, emniyet, sahil güvenlik ve istihbarat teşkilatlarında çalıştırılacak kamu personeli ile ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacak personel, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışacak öğretmenler, üst kademe kamu yöneticileri, özel kanunları uyarınca güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına tabi tutulan kişiler ile millî güvenlik açısından stratejik önemi haiz birim, proje, tesis, hizmetlerde statüsü veya çalıştırma şekline bağlı olmaksızın istihdam edilenler hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının birlikte yapılacağı hükme bağlanmıştır. Anılan fıkrada yer alan “…gizlilik dereceli birimler ile…” ibaresi dava konusu kuralı oluşturmaktadır. Bu itibarla kuralla kurum ve kuruluşlarda, gizlilik dereceli birimlerde çalıştırılacak personel hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının birlikte yapılması öngörülmektedir.
27. Anılan Kanun’un 12. maddesinde devletin güvenliğini, ulusun varlığını ve bütünlüğünü iç ve dış menfaatlerinin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgeler ile gizlilik dereceli kamu personeli ile meslek gruplarının tespiti, birim ve kısımların tanımlarının yapılması hususlarının Cumhurbaşkanınca yürürlüğe konulacak yönetmelikle düzenleneceği öngörülmüştür.
b. İptal Talebinin Gerekçesi
28. Dava dilekçesinde özetle; dava konusu kuralda gizlilik dereceli birimlerin belirlenmesine imkân verecek ölçüde bir çerçevenin çizilmediği ve bu husustaki yetkinin doğrudan yürütmeye bırakıldığı, kamu görevine girme hakkıyla ilgili olan bu durumun kanunilik ilkesiyle bağdaşmadığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 7., 13., 70. ve 128. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
c. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
29. Anayasa’nın İkinci Kısmı’nın Dördüncü Bölümü’nde “IV. Kamu hizmetlerine girme hakkı” kenar başlığı altında 70. maddede kamu hizmetlerine girme hakkına yer verilmiştir. “Hizmete girme” başlıklı anılan maddenin birinci fıkrasında “Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir” denilmek suretiyle kamu hizmetine girme hakkı güvence altına alınmış, ikinci fıkrasında ise “Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez” denilmiştir. Anılan hak sadece kamu hizmetlerine girmeyi değil kamu hizmetlerinde bulunmayı/kalmayı da güvence altına almaktadır (AYM, E.2021/104, K.2021/87, 11/11/2021, §§ 42-48).
30. Anayasa’nın 128. maddesinin birinci fıkrasında “Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür.” denilmektedir. Kamu hizmeti geniş tanımıyla, devlet ya da diğer kamu tüzel kişileri tarafından ya da bunların denetim ve gözetimleri altında, ortak gereksinimleri karşılamak ve kamu yararını sağlamak için topluma sunulmuş olan sürekli ve düzenli etkinliklerdir (AYM, E.2017/21, K.2020/77, 24/12/2020, § 216).
31. 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasında statüsü veya çalıştırma şekline bağlı olmaksızın ilk defa veya yeniden memuriyete yahut kamu görevine atanacaklar hakkında arşiv araştırmasının yapılacağı, ayrıca anılan maddenin (2) numaralı fıkrasında sayılanlar bakımından ise arşiv araştırmasına ek olarak güvenlik soruşturmasının da yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
32. Güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanması hâlinde kişilerin kamu hizmetine alınmamaları söz konusu olabilmektedir. Nitekim söz konusu Kanun’un genel gerekçesinde de ifade edildiği üzere, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasında amaç, genel olarak kamu görevinin ve özel olarak icra edilecek görevin gerektirdiği nitelikleri haiz olunup olunmadığının tespitidir. Kamu hizmetine alınmada görevin gerektirdiği genel ve özel niteliklerden başka bir ayrım gözetilemez. Bu husus gözetildiğinde, arşiv araştırmasıyla birlikte haklarında güvenlik soruşturmasının da yapılacağı personeli düzenleyen kuralla, kamu hizmetine girme hakkına sınırlama getirildiği açıktır.
33. Anayasa’nın 13. maddesinde “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” denilmektedir. Buna göre kamu hizmetlerine girme hakkına sınırlama getiren düzenlemelerin kanunla yapılması, Anayasa’da öngörülen sınırlama sebebine uygun ve ölçülü olması gerekir.
34. Bu itibarla kamu hizmetlerine girme hakkını sınırlamaya yönelik kanuni bir düzenlemenin şeklen var olması yeterli olmayıp yasal kuralların keyfîliğe izin vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir nitelikte olması gerekir.
35. Esasen temel hakları sınırlayan kanunun bu niteliklere sahip olması, Anayasa’nın 2. maddesinde güvenceye bağlanan hukuk devleti ilkesinin de bir gereğidir. Hukuk devletinde, kanuni düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir. Kanunda bulunması gereken bu nitelikler hukuki güvenliğin sağlanması bakımından da zorunludur. Zira bu ilke hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Dolayısıyla Anayasa’nın 13. maddesinde sınırlama ölçütü olarak belirtilen kanunilik, Anayasa’nın 2. maddesinde güvenceye bağlanan hukuk devleti ilkesi ışığında yorumlanmalıdır.
36. Kanun koyucu “gizlilik dereceli birimler” ifadesini açık biçimde sadece kamu kurum ve kuruluşlarını kapsayacak şekilde kullanmamıştır. Nitekim Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde “kurum ve kuruluş” ibaresinin, güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmasını talep eden kamu kurum ve kuruluşları ile millî güvenlik açısından stratejik önemi haiz birim, proje, tesis ve hizmetleri yerine getiren diğer kurum ve kuruluşları kapsayacağı hükme bağlanmıştır. Anılan maddenin gerekçesinde de kurum ve kuruluş tanımına, kamu kurum ve kuruluşu niteliğinde olmayan ancak yüksek teknoloji gerektiren ar-ge faaliyetleri, bilişim teknolojileri ve savunma sanayi gibi millî güvenlik açısından stratejik önemi haiz birim, proje, tesis ve hizmetlerin yerine getirilmesinde rol alan diğer kurum ve kuruluşların da dâhil edildiği belirtilmiştir. Nitekim söz konusu maddenin gerekçesinde belirtilen bu hususa Kanun’un 3. maddesinin dava konusu ibarenin de yer aldığı (2) numaralı fıkrasının devamında milli güvenlik açısından stratejik önemi haiz birim, proje, tesis, hizmetlerde statüsü veya çalıştırma şekline bağlı olmaksızın istihdam edilenler şeklinde ayrıca yer verildiği anlaşılmaktadır.
37. Anılan fıkrada, hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılacak kişiler tespit edilirken kurumlardan ve birimlerden hareket edilmiştir. Söz konusu fıkraya göre Millî Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, jandarma, emniyet, sahil güvenlik ve istihbarat teşkilatlarında çalıştırılacak kamu personeli ile ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalıştırılacak tüm personel kamu kurum ve kuruluşlarında çalışacak öğretmenler, üst kademe kamu yöneticileri, özel kanunları uyarınca güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına tabi tutulan kişiler hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması gerekmekle birlikte diğer kurum ve kuruluşlarda tüm personel hakkında değil sadece gizlilik dereceli birimlerde çalıştırılacak kişiler hakkında güvenlik soruşturmasının yapılması gerekmektedir. Söz konusu fıkrada yer alan dava konusu kural, çalışılan kurum veya kuruluşu değil birimi esas alarak ikinci kategorideki kişilerin kimler olacağını düzenlemektedir. Bu itibarla kuralın kamu kurum ve kuruluşlarındaki gizlilik dereceli birimleri kapsadığı sonucuna varmak mümkündür.
38. Öte yandan her kurum ve kuruluşun teşkilat yapısının farklı olabileceği gözetildiğinde kanun koyucunun hangi birimlerde çalışanlar hakkında güvenlik soruşturması yapılacağını tek tek belirlemesinin güç olacağı açıktır. Kanun’da genel çerçeve çizildikten sonra bu belirlemenin teknik bir mesele olması ve güncellenmesinin gerekebilmesi nedeniyle yürütmeye bırakılmasında kanunilik ilkesiyle çelişen bir yön bulunmamaktadır.
39. Bu bağlamda Kanun’la oluşturulan sistemde gizlilik dereceli birimlerin hangileri olduğu hususunda belirli bir çerçevenin çizildiği görülmektedir. Kanun’un 3. maddesinin (2) numaralı fıkrasında bu hususa ilişkin olarak konulan ölçüt bazı bilgi ve belgelere sahip olma ölçütüdür. Bu bilgi ve belgeler, kurum ve kuruluşlarda yetkili olmayan kişilerin bilgi sahibi olmaları hâlinde devlet güvenliğinin, ulusal varlığın ve bütünlüğün, iç ve dış menfaatlerin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgelerdir. Bu tür bilgi ve belgeleri bulunduran birimler ise gizlilik dereceli birimlerdir. Dolayısıyla kuralın belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir nitelikte olduğu ve bu yönüyle kanunilik şartını taşıdığı sonucuna varılmıştır.
40. Bununla birlikte temel hak ve özgürlüklere sınırlama getiren kuralların Anayasa’nın 13. maddesine uygunluğu denetlenirken sınırlamanın kanuna dayanması yeterli olmayıp aynı zamanda anayasal bağlamda meşru bir nedene de dayanması gerekmektedir.
41. Anayasa’nın kamu hizmetine girme hakkını düzenleyen 70. maddesinin ikinci fıkrasında, hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrımın gözetilemeyeceği öngörülerek bir yandan kamu hizmetine alınmada aranacak koşulların belirlenmesi hususunda kanun koyucuya takdir yetkisi tanınmış, diğer yandan da söz konusu koşullar belirlenirken bu hakka getirilecek sınırlamaların ancak görevin gerektirdiği niteliklerle uyumlu olması hâlinde mümkün olabileceği ifade edilmiştir. Aksi takdirde getirilen sınırlamanın anayasal bağlamda meşru bir nedene dayandığı söylenemez (AYM, E.2020/14, K.2020/58, 15/10/2020, § 19).
42. Kamu hizmetine girmeye veya kamu hizmetlerinde bulunmaya/kalmaya sınırlama getiren bir kuralın meşru amacının var olduğunun tespiti ancak görevin gerektirdiği nitelik kavramından ne anlaşılması gerektiğinin ortaya konulmasıyla mümkündür. Anayasa’nın 70. maddesi görev ile nitelik arasında sıkı bir ilişki ve bağın olduğunu, bunun dışında hizmete alınmada hiçbir nedenin gözetilemeyeceğini, daha açık bir anlatımla ayrımın yalnızca görev-nitelik ilişkisi yönünden yapılması gerektiğini öngörmektedir. O hâlde görevle, onun gerektirdiği nitelik birbirinden ayrı düşünülemez. Buna göre, o nitelikler görevlilerde bulunmadıkça o görev yerine getirilemeyecek ya da görev iyi bir biçimde yerine getirilemeyecekse buna ilişkin niteliğin görevin gerektirdiği nitelik olarak kabulü mümkün olacaktır (AYM, E.2024/26, K.2024/83, 14/3/2024, § 24).
43. Kamu hizmetlerinin belli bazı özelliklerinin olduğu ve bu hizmetleri gören kamu görevlilerinin ise özel statülere bağlı bulunduğu bilinen bir gerçektir. Kamu görevlilerinde kanunlarca aranan nitelikler ve onlar hakkında kanunlarda öngörülen kısıtlamalar, kamu hizmetinin etkin ve verimli bir biçimde yürütülmesi amacına yönelik olabilir. Bu nedenle bir kamu hizmetine alınacaklarla ilgili sınırlamalar getirilirken doğrudan doğruya, o hizmetin gereklerinin gözönünde tutulması, başka bir deyişle konulan nitelik ve sınırlamalarla hizmet arasında gerçeklere uyan, nesnel ve zorunlu bir neden sonuç ilişkisinin kurulması gereklidir (benzer değerlendirmeler için bkz. AYM, E.1979/19, K.1979/39, 9/10/1979; E.2024/26, K.2024/83, 14/3/2024, § 25).
44. Arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması kamu hizmetlerinin belli bazı özelliklerinin de gözetilmesi suretiyle kamu hizmetine alınacakların bu niteliklere uygun olup olmadığının tespit edilmesini sağlayacak bir araştırma niteliği taşımaktadır. Nitekim Kanun’un 6. maddesinin (3) numaralı fıkrasında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimlerin, kendilerine iletilen taleple sınırlı olarak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında bilgi, belge ve kayıtları elde edeceği, 7. maddede ise memuriyet veya kamu görevlerine uygunluğun değerlendirilmesini sağlayacak, yorum içermeyen olgusal verilerin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimlerce değerlendirme komisyonlarına iletileceği ve bu komisyonların kendilerine iletilen verilere ilişkin nesnel ve gerekçeli değerlendirmelerini yazılı olarak atamaya yetkili amire sunacağı, mahkemeler tarafından istendiğinde de bu bilgilerin mahkemelere sunulacağı hüküm altına alınmıştır.
45. Hangi kamu hizmeti bakımından güvenlik soruşturmasının gerekli olup olmadığı hususu kanun koyucunun takdir yetkisindedir. Kanun koyucu, gizlilik dereceli birimlerin bu kapsama alınmasını, söz konusu ibarelerin yer aldığı fıkrada belirtildiği üzere; bu tür birimlerde, yetkili olmayan kişilerin bilgi sahibi olmaları hâlinde devlet güvenliğinin, ulusal varlığın ve bütünlüğün, iç ve dış menfaatlerin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgelerin bulunduğu gerekçesiyle gerekli görmüştür. Bu itibarla kuralın, milli güvenlik kapsamında görevin gerektirdiği nitelikleri tespit edebilmek şeklinde anayasal anlamda meşru bir amacı gözettiği anlaşılmaktadır.
46. Öte yandan kamu hizmetine girme hakkına yönelik bu tür bir sınırlamanın ölçülü olup olmadığının da incelenmesi gerekir. Anayasa’nın 13. maddesinde güvence altına alınan ölçülülük ilkesi elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik, öngörülen sınırlamanın ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını; gereklilik, ulaşılmak istenen amaç bakımından sınırlamanın zorunlu olmasını, diğer bir ifadeyle aynı amaca daha hafif bir sınırlama ile ulaşılmasının mümkün olmamasını; orantılılık ise hakka getirilen sınırlama ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir.
47. Anayasa’nın 129. maddesinin birinci fıkrasında memurlar ve diğer kamu görevlilerinin Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunma yükümlülüklerinin bulunduğu belirtilmiştir. Anılan hüküm uyarınca devletin memurlar ve kamu görevlilerinden özel bir güven ve sadakat bağlılığı ile kamu görevini yerine getirmelerini talep etme yetkisi bulunmaktadır. Bu husus devletin faaliyetlerine güven duyulmasının bir gereğidir. Dolayısıyla anılan hususlar çerçevesinde kanun koyucunun, kamu görevlisi olarak istihdam edilen veya edilecek bireylerle ilgili olarak birtakım tedbirler alma ve bu yükümlülüğe uymayanlar hakkında yaptırım uygulama konusunda takdir yetkisinin bulunduğu açıktır.
48. Belli kamu hizmetlerini yürütecek kişilerin güvenlik yönünden soruşturulmasının milli güvenliğin sağlanması bakımından elverişli bir araç olduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Devletin milli güvenliğin sağlanması konusundaki araçları belirlemede takdir yetkisinin bulunduğu ve kişiler hakkında belirli bir düzeyde araştırma yapılmaksızın ilgili kamu görevinin gerektirdiği niteliğin ya da kamu görevi bakımından bu kişinin istihdamının tehlike arz edip etmediğinin anlaşılmasının önemli olduğu gözetildiğinde kuralla getirilen sınırlamanın gerekli olmadığı da söylenemez.
49. Kurum ve kuruluşların gizlilik dereceli birimlerinde görev yapacak kişilerin, kamu düzeni ve millî güvenliğin korunması amacıyla güvenlik soruşturması kapsamına alındığı anlaşılmaktadır. Ayrıca kuralla, kamu kurum ve kuruluşlarının tamamında görev yapacak kişiler değil, kurum ve kuruluşların gizlilik dereceli birimlerinde görev yapacak olanlar güvenlik soruşturması kapsamına alınmak suretiyle kuralda sınırlı bir çerçeve çizilmiştir. Öte yandan güvenlik soruşturması neticesinde kişilerin kamu hizmetine atamalarının yapılmaması yönündeki işlemin yargı denetimine tabi olduğu da açıktır. Kanun’un 10. maddesinin (3) numaralı fıkrası ise atanmamaya neden olan güvenlik soruşturması kapsamındaki bilgi ve belgelerin yargı mercilerince istenebileceğini ve bu talebin yetkili mercilerce karşılanacağını hüküm altına almaktadır. Dolayısıyla kişinin kamu hizmetine alınmaması sonucunu doğuran kamu gücü işleminin dayanaklarının yargı mercilerince denetlenebileceği anlaşılmaktadır.
50. Bu itibarla memurların ve diğer kamu görevlilerinin Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunma yükümlülüğü de gözetildiğinde, kanun koyucunun özel önem atfettiği bazı kamu hizmetlerinde görev yapacaklar hakkında güvenlik soruşturmasını bir şart olarak öngörmesinin, söz konusu kamu hizmetlerinde görev alacaklar bakımından aşırı bir külfet doğurduğu söylenemez. Bu itibarla kuralla kamu hizmetine girme hakkına getirilen sınırlamanın orantılı ve ölçülü olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
51. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 13. ve 70. maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Engin YILDIRIM, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin MENTEŞ ve Kenan YAŞAR bu görüşe katılmamışlardır.
Kuralın Anayasa’nın 2., 7. ve 128. maddelerine de aykırı olduğu ileri sürülmüşse de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın 13. ve 70. maddeleri yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması nedeniyle Anayasa’nın 2., 7. ve 128. maddeleri yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
2. “…kamu kurum ve kuruluşlarında çalışacak öğretmenler, …” İbaresi
a. İptal Talebinin Gerekçesi
52. Dava dilekçesinde özetle; kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan öğretmenlerin devletin güvenliğini ilgilendiren hassas ya da gizli bilgilere vâkıf olmasının mümkün olmadığı, buna rağmen güvenlik soruşturmasına tabi tutulacaklar kapsamına alındıkları, güvenlik soruşturmasında yapılacak araştırmaların görevin gerektirdiği niteliklerle ilgisinin bulunmadığı dolayısıyla kuralın kamu yararı amacını taşımadığı, bu durumun eğitim ve öğretim hakkına da zarar vereceği belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 10., 42. ve 70. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
b. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
53. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 43. maddesi uyarınca kural, Anayasa’nın 13. maddesi yönünden de incelenmiştir.
54. Kural, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışacak öğretmenler hakkında arşiv araştırması ve güvenlik soruşturmasının birlikte yapılmasını hüküm altına almak suretiyle kamu hizmetine girme hakkına sınırlama getirmektedir.
55. Kural kapsamında hangi kamu görevlileri hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılacağı açık ve net olarak düzenlendiğinden kuralın kanunilik şartını sağladığı sonucuna ulaşılmıştır.
56. Belirli kamu hizmetlerinde görev alacak kişiler hakkında arşiv araştırmasıyla birlikte güvenlik soruşturmasının da yapılması hususunun kanun koyucunun takdir yetkisinde olduğu açıktır. 7315 sayılı Kanun’un 3. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan “…gizlilik dereceli birimler ile…” ibaresinin Anayasa’ya uygunluk denetiminde meşru amaç yönünden belirtilen gerekçeler bu kural yönünden de geçerlidir.
57. Ayrıca eğitim ve öğretim hizmetlerinin, çocuk ve gençlerin hukukun üstünlüğünü benimsemiş, insan haklarına saygılı, demokratik ilke ve değerleri özümsemiş bireyler olarak yetiştirilebilmesi bakımından özel önemi olan bir kamu hizmeti olduğu hususunda tartışma bulunmamaktadır. Bu itibarla öğretmenlerin, devletin insan kaynağının yetiştirilmesi bakımından önem taşıdıkları ve özel bir kamu hizmetini yerine getirdikleri yadsınamaz. Buna göre kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapacak öğretmenlerin de güvenlik soruşturması kapsamına alınmasını öngören kuralın kamu düzeni ve güvenliğini sağlamak yönünde meşru bir amacının olduğu anlaşılmaktadır.
58. Kanun’un 3. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan “…gizlilik dereceli birimler ile …” ibaresinin Anayasa’ya uygunluk denetiminde ölçülülük ilkesi yönünden belirtilen gerekçeler bu kural yönünden de geçerlidir.
59. Açıklanan nedenle kural Anayasa’nın 13. ve 70. maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin MENTEŞ ve Kenan YAŞAR bu görüşe katılmamışlardır.
Kuralın Anayasa’nın 2., 10. ve 42. maddelerine de aykırı olduğu ileri sürülmüşse de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın 13. ve 70. maddeleri yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması nedeniyle Anayasa’nın 2., 10. ve 42. maddeleri yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
3. “…üst kademe kamu yöneticileri,…” İbaresi
a. İptal Talebinin Gerekçesi
60. Dava dilekçesinde özetle; dava konusu kuralda üst kademe yöneticisi kavramının tanımlanmadığı, bu hususta Cumhurbaşkanına doğrudan yetki tanındığı, bu durumun kamu hizmetine girme hakkının kanunla sınırlanması ile memurların ve diğer kamu görevlilerinin atanması, nitelikleri gibi hususların kanunla düzenlenmesi ilkesiyle bağdaşmadığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 7., 13., 70., 104. ve 128. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
b. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
61. Kural, üst kademe kamu yöneticileri hakkında arşiv araştırması ile birlikte güvenlik soruşturmasının da yapılacağını hüküm altına almak suretiyle kamu hizmetine girme hakkına sınırlama getirmektedir.
62. Anayasa’da yer verilen üst kademe kamu yöneticileri kavramı, belirli bir kamu hizmetini yürüten kamu kuruluşunun hiyerarşik bakımdan üst düzeylerinde görev alan ve aynı zamanda o hizmet alanıyla ilgili kamu politikalarının belirlenmesinde ve uygulanmasında etkin bir otoriteye, yetki ve sorumluluğa sahip olan kişileri ifade etmektedir (AYM, E.2019/111, K.2023/63, 5/4/2023, § 81; E.2018/120, K.2023/171, 11/10/2023, § 34-35).
63. Bu itibarla kurum içinde klasik anlamda belirli bir sevk ve idare, başka bir deyişle yönetim yetkisine sahip olmakla birlikte kurumun görev ve yetkileri çerçevesindeki politikaların belirlenmesi sürecine katılmayan, yönetim yetkisi bu politikaları uygulamakla sınırlı olan yöneticilerin ya da kurumun hizmet alanıyla ilgili kamu politikalarının tayininde sadece istişari nitelikte rol üstlenen kişilerin üst kademe kamu yöneticisi olarak kabulü mümkün değildir (AYM, E.2019/111, K.2023/63, 5/4/2023, § 82; E.2018/120, K.2023/171, 11/10/2023, § 36).
64. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde benimsenen temel esaslardan biri üst kademe kamu yöneticilerinin bizzat Cumhurbaşkanı tarafından atanmasıdır. Kendilerini atayan Cumhurbaşkanı ile göreve gelmeleri esası benimsenen üst kademe kamu yöneticilerinin Cumhurbaşkanı ile birlikte görev yapıp onunla birlikte görevden gitmeleri yönündeki yaklaşım da bu ilkenin bir sonucudur. Bununla birlikte bir normun üst kademe kamu yöneticilerinin atanmalarına ilişkin usul ve esasların düzenlenmesine ilişkin olup olmadığını Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (CBK) koyucunun nitelemesinden bağımsız olarak, anılan ilkeler çerçevesinde her bir norm özelinde özerk şekilde ele alıp nihai olarak denetleme görevi Anayasa Mahkemesine aittir (AYM, E.2019/111, K.2023/63, 5/4/2023, §§, 69, 83).
65. Ayrıca ilgili kurumun hiyerarşik bakımdan üst düzeylerinde görev alma ve aynı zamanda o hizmet alanıyla ilgili kamu politikalarının belirlenmesinde ve uygulanmasında etkin bir otoriteye, yetki ve sorumluluğa sahip olma üst kademe kamu yöneticilerinin belirlenmesinde esas alınacak ölçütlerdendir (AYM, E.2018/120, K.2023/171, 11/10/2023, § 40).
66. Bu itibarla üst kademe yöneticilerinin anayasal bir kavram olarak Anayasa Mahkemesinin ortaya koyduğu ölçütler çerçevesinde belirlenebilir nitelikte olduğu, bu yönüyle kuralın kanunilik şartını sağladığı anlaşılmaktadır.
67. Kamu kurum ve kuruluşlarının üst kademelerinde görev alan ve aynı zamanda o hizmet alanıyla ilgili kamu politikalarının belirlenmesinde ve uygulanmasında etkin bir otoriteye, yetki ve sorumluluğa sahip olan üst kademe kamu yöneticileri hakkında güvenlik soruşturması yapılması kanun koyucunun takdir yetkisinde olup bu düzeyde kamusal yetkilere sahip kişiler hakkında güvenlik soruşturması yapılması kamu düzeni ve millî güvenliğin korunması amacına hizmet etmektedir. Dolayısıyla kuralın meşru bir amaca yönelik olduğu açıktır.
68. 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun 3. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan “…gizlilik dereceli birimler ile …” ibaresinin Anayasa’ya uygunluk denetiminde ölçülülük ilkesi yönünden belirtilen gerekçeler bu kural yönünden de geçerlidir.
69. Açıklanan nedenle kural Anayasa’nın 13. ve 70. maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Kuralın Anayasa’nın 2., 7., 104. ve 128. maddelerine de aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın 13. ve 70. maddeleri yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması nedeniyle Anayasa’nın 2., 7., 104. ve 128. maddeleri yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
4. “…ile milli güvenlik açısından stratejik önemi haiz birim, proje, tesis, hizmetlerde statüsü veya çalıştırma şekline bağlı olmaksızın istihdam edilenler…” İbaresi
a. İptal Talebinin Gerekçesi
70. Dava dilekçesinde özetle; millî güvenlik açısından stratejik önemi haiz birim, proje, tesis ve hizmetlerin neler olduğu konusunda dava konusu kuralda bir belirliliğin bulunmadığı, kamu görevlisinin yanı sıra özel hukuk hükümlerine tabi çalışacakların da anılan nitelikteki birim, proje, tesis ve hizmetlerde istihdam edilmeleri hâlinde güvenlik soruşturmasına tabi tutulacakları, kuralda belirtilen hususlarla ilgili yürütme organına doğrudan düzenleme yapma yetkisinin verildiği, bu durumun yasama yetkisinin devredilmezliği ve hukuk devleti ilkeleri ile kamu hizmetine girme ve çalışma haklarını ihlal ettiği, ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlileri yönünden kanunla düzenleme ilkesiyle çeliştiği belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 7., 13., 48., 49., 70. ve 128. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
b. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
71. Anayasa’nın “Çalışma ve sözleşme hürriyeti” başlıklı 48. maddesinde “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir./ Devlet, özel teşebbüslerin millî ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır.” denilerek çalışma ve teşebbüs özgürlüğü güvence altına alınmıştır.
72. Çalışma özgürlüğü kişinin çalışıp çalışmama, çalışacağı işi seçme ve çalıştığı işten ayrılma özgürlüğünü korumakta ve ücretli olarak bağımlı çalışma hakkı kadar iktisadi ve ticari faaliyet yapma ve mesleki faaliyette bulunma hakkını da içermektedir. Çalışma özgürlüğünün bir parçası olan teşebbüs özgürlüğü de her gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin tercih ettiği alanda iktisadi-ticari faaliyette bulunmak üzere teşebbüs kurabilmesini, dilediği mesleki faaliyete girebilmesini ve faaliyetiyle mesleğini devletin veya üçüncü kişilerin müdahalesi olmaksızın dilediği biçimde yürütebilmesini güvence altına almaktadır (AYM, E.2019/48, K.2019/74, 19/9/2019, § 14).
73. Anayasa’nın 49. maddesinde çalışmanın herkesin hakkı ve ödevi olduğu, devletin çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alacağı belirtilmiştir. Çalışma özgürlüğü, herkesin dilediği mesleği seçmede özgür olmasını ve zorla çalıştırılmamayı ifade eder. Birey bu özgürlüğünü kullanarak dilediği alanı ve işi seçebilir. Çalışma hakkı ise bireyin özgür iradesiyle seçtiği mesleği veya işi icra etmesi, devletin de çalışmak isteyenlere iş temin etmek için gereken tedbirleri almasıdır (AYM, E.2016/141, K.2018/27, 28/2/2018, §§ 13-16).
74. Kuralla, millî güvenlik açısından stratejik önemi haiz birim, proje, tesis ve hizmetlerde statüsü veya çalıştırma şekline bağlı olmaksızın istihdam edilenler hakkında da güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının birlikte yapılması öngörülmek suretiyle çalışma hakkı ve özgürlüğüne sınırlama getirilmektedir.
75. Hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılacak kişilerin yer alacağı her bir birim, proje, tesis ve hizmetin kanunda ayrı ayrı belirtilmesinin güçlüğü ortadadır. Bu bakımdan kanun koyucunun söz konusu birim, proje, tesis ve hizmetleri millî güvenlik açısından stratejik önemi haiz olanlarla sınırlaması ve bu kapsamda bir çerçeve oluşturması, gelişen ve değişen koşullara göre bu birim, hizmet ve projelerin millî güvenlik açısından stratejik öneme sahip olup olmadığının değerlendirilmesinin yürütmeye bırakılması gerekli olabilir. Nitekim kanun koyucu, kuralda yer alan birimlerin hangileri olacağı hususunu 7315 sayılı Kanun’un 12. maddesiyle Cumhurbaşkanı tarafından çıkarılacak yönetmeliğe bırakmıştır.
76. Yönetmelik’in “Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasında izlenecek yöntem” başlıklı 11. maddesinin (4) numaralı fıkrasının (f) bendi ile (8) numaralı fıkrası kapsamında millî güvenlik açısından stratejik önemi haiz birim, proje, tesis, hizmetlerde statüsü veya çalıştırma şekline bağlı olmaksızın istihdam edileceklerin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılmasına ilişkin taleplerde, ilgili veya bağlı bulunulan bakanlık veya kamu kurum ve kuruluşu tarafından bu birim, proje, tesis veya hizmetin millî güvenlik açısından taşıdığı stratejik önemin gerekçelendirilerek belirtileceği düzenlenmiştir.
77. Bu itibarla kuralın belirli ve öngörülebilir olduğu ve kanunilik şartını sağladığı sonucuna ulaşılmıştır.
78. Anayasa’nın 48. ve 49. maddelerinde çalışma hakkı ve özgürlüğü için herhangi bir sınırlama nedeni öngörülmemiş olmakla birlikte özel sınırlama nedeni öngörülmemiş hakların da o hakkın doğasından kaynaklanan bazı sınırlarının bulunduğu kabul edilmektedir. Ayrıca Anayasa’nın başka maddelerinde yer alan hak ve özgürlükler ile devlete yüklenen ödevler, özel sınırlama sebebi gösterilmemiş hak ve özgürlüklere sınır teşkil edebilir.
79. Anayasa’nın 5. maddesinde demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, kişinin temel hak ve özgürlüklerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır.
80. Kural kapsamında millî güvenlik açısından stratejik önemi haiz birim, proje, tesis ve hizmetlerde statüsü veya çalıştırma şekline bağlı olmaksızın istihdam edilenler hakkında da güvenlik soruşturması yapılmasının kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanması şeklindeki meşru bir amaca yönelik olduğu açıktır.
81. Kuralda belirtilen önemdeki birim, proje, tesis ve hizmetlerde görev yapanların elde edebilecekleri belge ve bilgilerin devletin güvenliği bakımından önemli sonuçlar doğurabileceği açıktır. Dolayısıyla bu kişilerin istihdam edilme biçimleri önemli olmaksızın güvenlik soruşturması kapsamına alınmalarının söz konusu meşru amaca ulaşma bakımından elverişli ve gerekli bir tedbir olmadığı söylenemez.
82. Anılan Kanun’un 3. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan “…gizlilik dereceli birimler ile …” ibaresinin Anayasa’ya uygunluk denetiminde ölçülülük ilkesi yönünden belirtilen gerekçeler bu kural yönünden de geçerlidir.
83. Açıklanan nedenle kural, Anayasa’nın 13., 48. ve 49. maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Kuralın Anayasa’nın 2. ve 7. maddelerine de aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın 13., 48. ve 49. maddeleri yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması nedeniyle Anayasa’nın 2. ve 7. maddeleri yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
Kuralın Anayasa’nın 70. ve 128. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
C. 7315 sayılı Kanun’un 4. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (b), (c) ve (ç) Bentleri ile 6. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasında Yer Alan “…bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi kapsamındaki karar ve…” İbaresinin İncelenmesi
1. (b) ve (c) Bentleri
a. İptal Talebinin Gerekçesi
84. Dava dilekçesinde özetle; kuralla öngörülen kişi hakkındaki arama kararının çeşitli nedenlerle verilebileceği, bu durumun suç işlendiği anlamına gelmediği, dolayısıyla kural kapsamındaki aramayla ilgili ölçütlerin belirlenmediği, bu suretle kişinin suçlu gibi değerlendirilerek kamu görevine alınmamasının olası olduğu, ayrıca mevzuatta kişiler hakkında hangi nedenlerle, ne şekilde ve hangi makamlarca tahdit kararı verileceği hususunda da bir belirliliğin bulunmadığı, tahditle ilgili verilerin nasıl değerlendirileceğine ilişkin bir düzenlemeye de yerilmediği belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 13., 38. ve 70. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
b. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
85. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 20. maddesi yönünden de incelenmiştir.
86. Anayasa’nın 20. maddesinin birinci fıkrasında herkesin özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğu, özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamayacağı belirtilmiş; üçüncü fıkrasında da “Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir” denilerek kişisel verilerin korunması özel hayatın gizliliğinin korunması kapsamında güvenceye kavuşturulmuştur.
87. Kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının, kişinin insan onurunun korunması ve kişiliğini serbestçe geliştirebilmesi hakkının özel bir biçimi olarak bireyin hak ve özgürlüklerini kişisel verilerin sadece işleme şeklindeki sınırlamaya karşı değil kişisel verilere yönelik her türlü sınırlamalara karşı güvence getirdiği anlaşılmaktadır (AYM, E.2018/85, K.2022/127, 26/10/2022, § 85).
88. Anayasa Mahkemesinin kararlarında da belirtildiği üzere “…adı, soyadı, doğum tarihi ve doğum yeri gibi bireyin sadece kimliğini ortaya koyan bilgiler değil; telefon numarası, motorlu taşıt plakası, sosyal güvenlik numarası, pasaport numarası, özgeçmiş, resim, görüntü ve ses kayıtları, parmak izleri, IP adresi, e-posta adresi, hobiler, tercihler, etkileşimde bulunulan kişiler, grup üyelikleri, aile bilgileri, sağlık bilgileri gibi kişiyi doğrudan veya dolaylı olarak belirlenebilir kılan tüm veriler…” kişisel veri olarak kabul edilmektedir (AYM, E.2013/122, K.2014/74, 9/4/2014; E.2014/149, K.2014/151, 2/10/2014; E.2014/74, K.2014/201, 25/12/2014; E.2014/180, K.2015/30, 19/3/2015; E.2015/32, K.2015/102, 12/11/2015).
89. Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasıyla elde edilen veriler kişisel veri olup güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında kamu mercileri tarafından özel yaşamıyla ilgili sorular sorulması da dâhil olmak üzere bir bireyin özel hayatı, iş ve sosyal yaşamıyla ilgili bilgilerinin alınması, kaydedilmesi ve kullanılması kişisel verilerin korunması isteme hakkına sınırlama niteliğindedir (AYM, E.2018/73, K.2019/65, 24/7/2019, § 169). Buna göre, 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun 4. maddesinin dava konusu (b) ve (c) bentlerinde düzenlenen kişinin kolluk kuvvetleri tarafından aranıp aranmadığı veya kişi hakkında tahdit işlemi olup olmadığına ilişkin bilgiler kişisel veri niteliğinde olup bu tür bilgilerin toplanmasına imkân veren kurallarla anılan hakka yönelik sınırlama getirilmektedir.
90. Anayasa’nın anılan maddesi uyarınca kişisel veriler ancak kanunda öngörülen hâllerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir.
91. Bu kapsamda kişisel verilerin korunmasını isteme hakkını sınırlamaya yönelik düzenlemelerde kamu makamlarınca istenecek bilgi ve belgelerin neler olduğu, bunların ne şekilde kullanılacağı, hangi şartlarda ne kadar süreyle muhafaza edileceği, ilgililerin söz konusu bilgilere itiraz etme imkânı bulunup bulunmadığı, bilgilerin belirli süre sonunda imha edilip edilmeyeceği, edilecekse hangi usulün uygulanacağı, keyfî uygulamalara, yetki aşımına karşı yapılacak denetim ve uygulanacak yaptırıma ilişkin hususlara ayrıntılı olarak yer verilmelidir (AYM, E.2018/73, K.2019/65, 24/7/2019, § 171; E.2018/163, K.2020/13, 19/2/2020, § 16; E.2020/24, K.2021/39, 3/6/2021, § 48; E.2018/91, K.2020/10, 19/2/2020, § 133; E.2018/137, K.2022/86, 30/6/2022, § 796; Fatih Saraman, [GK], B. No: 2014/7256, 27/2/2019, §§ 89, 90; Turgut Duman [1.B], B. No: 2014/15365, 29/5/2019, § 88; E.2021/28, K.2024/11, 18/1/2024, § 14).
92. Anayasa Mahkemesi daha önce verdiği kararlarda, kişisel verileri işleyen tüm gerçek ve tüzel kişilerin 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında olduğundan hareketle incelenen kanunda özel bir düzenleme yer almasa dahi anılan Kanun’daki genel hükümlerin kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı yönünden gerekli güvenceleri karşıladığını belirtmiştir (bkz. AYM, E.2021/84, K.2022/117, 13/10/2022, §§ 65-73; E.2020/67, K.2022/139, 9/11/2022, §§ 54-59; AYM, E.2021/28, K.2024/11, 18/1/2024, § 15).
93. Diğer yandan 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun “Kişisel verilerin korunmasına ilişkin temel ilkeler” başlıklı 8. maddesinin (3) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde “Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında yürütülen iş ve işlemlerde, 24/3/2016 tarihli ve 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununun 4 üncü maddesinde belirtilen genel ilkelere aykırı hareket edilemez.” hükmüne yer verilmiştir. 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 4. maddesi ise “(1) Kişisel veriler, ancak bu Kanunda ve diğer kanunlarda öngörülen usul ve esaslara uygun olarak işlenebilir. / (2) Kişisel verilerin işlenmesinde aşağıdaki ilkelere uyulması zorunludur: a) Hukuka ve dürüstlük kurallarına uygun olma. b) Doğru ve gerektiğinde güncel olma. c) Belirli, açık ve meşru amaçlar için işlenme. ç) İşlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olma. d) İlgili mevzuatta öngörülen veya işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilme.” güvencelerini içermektedir. 7315 sayılı Kanun’da 6698 sayılı Kanun’un kişisel verilerle ilgili güvencelerin genel olarak çerçevesini belirleyen 4. maddesine atıf yapılması, anılan Kanun’un öngördüğü diğer güvencelerin göz ardı edilmesi sonucunu doğurmamaktadır. Söz konusu genel hükme yapılan atıf bu hükmün ayrıntılarını ortaya koyan bütün güvenceleri de kapsar niteliktedir.
94. Bununla birlikte Kanun’un “İstisnalar” başlıklı 28. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendinde “Kişisel verilerin millî savunmayı, millî güvenliği, kamu güvenliğini, kamu düzenini veya ekonomik güvenliği sağlamaya yönelik olarak kanunla görev ve yetki verilmiş kamu kurum ve kuruluşları tarafından yürütülen önleyici, koruyucu ve istihbari faaliyetler kapsamında işlenmesi” hâlinde söz konusu kanun hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmiştir.
95. Dolayısıyla yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından millî güvenlik, kamu güvenliği ve kamu düzeninin sağlanması amacıyla önleyici, koruyucu ve istihbari faaliyetler kapsamında elde edilen kişisel verilerin işlenmesinde 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu hükümlerinde yer alan güvenceler geçerli olmayacaktır (AYM, E.2018/137, K.2022/86, 30/6/2022, § 800; E.2021/28, K.2024/11, 18/1/2024, § 18).
96. 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun 4. maddesinde arşiv araştırması kapsamında yetkili makamlarca elde edileceği belirtilen verilerin tamamı, kişi hakkında devletin yetkili birimlerince gerçekleştirilmiş yargısal ve/veya idari nitelikli kararlar ile kişi hakkında devam eden veya sonuçlanmış olan soruşturma ya da kovuşturmalar kapsamındaki olguların tespitinden ibarettir. Esas itibarıyla bu kapsamda elde edilecek veriler, genel olarak bir istihbarat faaliyetini gerektirmeksizin daha önceden elde edilmiş ve çoğunlukla kişi hakkında bir idari ve yargısal kararla sonuçlandırılmıştır. Dolayısıyla arşiv araştırması kapsamında elde edilecek bu tür verilerin 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 28. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendiyle istisna kapsamına alınan hususlara ilişkin olmadığı ve anılan Kanun’un öngördüğü güvencelere tabi olduğu sonucuna varmak mümkündür.
97. 7315 sayılı Kanun’un 4. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde arşiv araştırması kapsamında kişinin kolluk kuvvetleri tarafından hâlen aranıp aranmadığının mevcut kayıtlardan tespit edilmesi ve kişi hakkında herhangi bir tahdit olup olmadığının arşiv araştırmasına konu edileceği düzenlenmektedir.
98. Kolluk kuvvetleri tarafından aranma, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlenen bir suç iddiası kapsamında çoğunlukla soruşturma evresinde çağrı üzerine gelmeyen veya çağrı yapılamayan şüpheli hakkında savcının talebi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından yakalama emri düzenlenmiş olması, kişinin adresinin tespit edilememiş olması, yurt dışında bulunması gibi nedenlerle hakkında çıkarılan yakalama kararı kapsamında aranıyor olmasıdır. Anılan Kanun’a göre bu kapsamdaki bir zorla getirme usulü, sadece şüpheli ve sanık bakımından değil, çağrıya uymayan tanık, bilirkişi, mağdur, şikâyetçi hakkında da uygulanabilmektedir.
99. Öte yandan Anayasa’nın 19. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca bir mahkeme kararının ya da kanunda öngörülen bir yükümlülüğün yerine getirilmesi amacıyla da kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılması gerekli olabilir ve kişinin bu kapsamda aranıyor olması da mümkündür. Bununla birlikte arşiv araştırmasıyla amaçlananın kişinin temel olarak kamu düzeni ve kamu güvenliği açısından risk teşkil edip etmediğinin tespiti olduğu gözetildiğinde kuralla kişi hakkındaki her türlü aramanın değil bir suç soruşturması ve kovuşturması kapsamında bir aramanın var olup olmadığının tespitinin hedeflendiği anlaşılmaktadır.
100. Diğer yandan tahdit Arapça kökenli bir kelime olup sınırlama, çevreleme, çevresini daraltma anlamına gelmektedir. 7315 sayılı Kanun’un dava konusu (c) bendinde kişi hakkında uygulanan tahdit işleminden bahsedilmiştir. Hukukumuzda kişi hakkında uygulanan tahdit işlemlerinin kişinin temel hak ve özgürlüklerine yönelik sınırlama/kısıtlama niteliğindeki işlemler olduğu söylenebilir.
101. Tahdit işlemine ilişkin olarak kuralla getirilen herhangi bir sınırlama bulunmamaktadır. Bu itibarla tahdit işlemlerinin tamamının kural kapsamında kaldığı düşünülebilir ise de arşiv araştırmasıyla hedeflenenin, kişinin kamu görevini yerine getirirken millî güvenlik ve kamu düzeni açısından tehdit oluşturup oluşturmayacağının tespiti olduğundan kuralda arşiv araştırmasına konu olan tahdidin bu kapsamda değerlendirilmesi gerekir.
102. Hukuk sistemimizde tahdit işleminin hangi hâllerde yapıldığının tespiti bakımından 15/7/1950 tarihli ve 5682 sayılı Pasaport Kanunu’nun gözönünde bulundurulması mümkündür. Anılan Kanun’un pasaport tahdit işlemlerine dayanak teşkil eden 22. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesine göre yurt dışına çıkmaları; mahkemelerce yasaklananlara, terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı belirlenen yurt dışındaki her türlü eğitim, öğretim ve sağlık kuruluşları ile vakıf, dernek veya şirketlerin kurucu ve yöneticisi olduğu veya bu yerlerde çalıştığı İçişleri Bakanlığınca tespit edilenlere pasaport veya seyahat belgesi verilmez. Pasaport tahdidinin, anılan hükme göre uygulanan veya bu kapsamdaki bir incelemeye dayalı bir idari işlem olduğu anlaşılmaktadır.
103. Ayrıca 18/10/2016 tarihli ve 6749 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre de millî güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara ya da terör örgütlerine üyeliği veya iltisakı ya da bunlarla irtibatı nedeniyle haklarında idari işlem tesis edilenler ile aynı gerekçeyle haklarında suç soruşturması veya kovuşturması yürütülenler, işlemi yapan kurum ve kuruluşlarca ilgili pasaport birimine derhâl bildirilir. Bu bildirim üzerine ilgili pasaport birimlerince pasaportlar iptal edilebilir.
104. Dolayısıyla yargı kararları kapsamında bir güvenlik tedbiri olarak veya idari mercilerin kararlarıyla pasaport tahdit işlemleri yapılabilmektedir.
105. Bu değerlendirmeler neticesinde kurallarda, kişi hakkında hangi tür arama kararlarının ve tahdit işlemlerinin arşiv araştırmasına konu edileceği hususunda bir belirsizliğin bulunmadığı anlaşılmıştır.
106. 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun 4. ve 5. maddelerinde arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması kapsamında elde edilecek verilerin hangileri olduğu gösterilmiş; ayrıca anılan Kanun’un 5., 6., 7. ve 8. maddelerinde bu verilerin nasıl elde edileceği ve işleneceğine ilişkin hükümlere yer verilmiştir. Kanun’un 6. maddesinin (3) numaralı fıkrası, 8., 9., 10. ve 11. maddelerinde veri güvenliği, verilerin korunması, silinmesi ve saklanmasına ilişkin düzenlemelere yer verilmiş, bu kapsamdaki yükümlülüklere uyulmaması hâlinde ise idari ve cezai yaptırım öngörülmüştür.
107. Buna göre, kamu hizmeti veya bu niteliği haiz bir faaliyette görev yapacak kişi hakkında kurallar kapsamında elde edilen kişisel verilere ilişkin olarak yeterli bir kanuni çerçevenin çizildiği, bu yönüyle kuralların belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir nitelikte olduğu sonucuna varılmıştır.
108. Anayasa’nın 5. maddesi uyarınca kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak devletin temel amaç ve görevlerindendir. Kişinin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamanın ön koşulu kamu düzeninin ve kamu güvenliğinin tesisidir. Kamu düzeninin ve kamu güvenliğinin sağlanmadığı bir ortamda hak ve özgürlüklerden gereği gibi yararlanılması mümkün değildir. Bu kapsamda devletin hak ve özgürlükleri koruma ödevinin yanında kamu düzenini ve kamu güvenliğini sağlama görevi de bulunmaktadır.
109. Hakkında arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması yapılacak memur ve diğer kamu görevlileri bakımından da Anayasa’nın 129. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmalarını engelleyecek bir durumun varlığının tespiti ve böylece Anayasa’nın 70. maddesinde belirtilen görevin gerektirdiği niteliklere aykırı bir duruma sahip olup olmadıklarının belirlenmesi önem taşımaktadır.
110. Bu bakımdan ilk defa memuriyete veya kamu görevine atanacaklar ile doğrudan kamu gücü eliyle yürütülmeyen çeşitli hizmetlerin millî güvenlik açısından stratejik önem taşıması durumunda bu hizmetlerin bazı birimlerinde görev yapacak kişilerin kolluk tarafından aranıp aranmadığının ve haklarında tahdit işlemi olup olmadığının tespitinin millî güvenliğin ve kamu düzeninin sağlanmasına katkıda bulunacağı açıktır. Dolayısıyla kurallar anayasal bağlamda meşru bir amaç taşımaktadır.
111. Anayasa’nın 13. maddesinde temel hak ve özgürlüklere yönelik sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gerekleri ile ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir. Demokratik toplum düzeninin gerekleri kavramı, öncelikle ilgili hak yönünden getirilen sınırlamaların demokratik toplum düzeni bakımından zorunlu ya da istisnai tedbir niteliğinde olmasını, başvurulabilecek en son çare ya da alınabilecek en son önlem olarak kendisini göstermesini gerektirmektedir. Demokratik toplum düzeninin gereklerinden olma, bir sınırlamanın demokratik bir toplumda zorlayıcı bir toplumsal ihtiyacın karşılanması amacına yönelik olmasını ifade etmektedir (AYM, E.2018/69, K.2018/47, 31/5/2018, § 12).
112. Gerek kamu görevlileri gerekse millî güvenlik açısından stratejik önemi haiz birim, proje, tesis ve hizmetlerde çalışacak personel hakkında herhangi bir nedenle arama kararı veya tahdit işlemi bulunup bulunmadığı hususunun tespit edilmesi ve değerlendirme mercilerine bir veri olarak sunulmasının demokratik toplum düzeninin gerekleri bakımından zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelmediği söylenemez. Zira kamu görevine veya millî güvenlik açısından stratejik önemi haiz bir hizmete alınacak kişilerin görevin gerektirdiği niteliklere sahip olup olmadıklarının değerlendirilmesinde, adli veya idari merciler nezdinde kayıt altına alınan geçmiş durumlarının tespit edilmesi önem arz edebilir.
113. Öte yandan bu durumun, devlet kurumlarının işlemlerinin tutarlılığını ve güvenirliliğini tesis etmeye hizmet etmeyeceği de söylenemez. Nitekim belirli bir kamu hizmeti bakımından hizmetin gerektirdiği niteliklere etki etmesi mümkün olan bir bilginin, hizmete kabul kararı verecek idari merci tarafından bilinmemesi, gözden kaçırılması güvenlik yönünden sorunlar yaratabileceği gibi bireyler ve toplum nezdinde güvenirlilik algısı bakımından da olumsuz sonuçlar doğurabilecektir.
114. Kamu hizmetlerini veya millî güvenlik açısından stratejik önemi haiz bir hizmeti yürütecek kişilerin söz konusu hizmete alınmadan önce, güvenlik yönünden haklarında kamu makamlarınca tesis edilmiş arama veya tahdit işleminin olup olmadığının araştırılmasının kamu güvenliğini sağlamak bakımından elverişli bir araç olduğu açıktır. Devletin kamu güvenliğinin sağlanması hususundaki araçları seçme konusundaki takdir yetkisinin genişliği dikkate alındığında bu sınırlamanın gerekli olmadığı da söylenemez.
115. Diğer yandan kurallarla öngörülen sınırlamanın orantılı olabilmesi için kişilere aşırı külfet yüklememesi, meşru amaç ile kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı arasında adil bir dengenin kurulması gerekir. Bu bağlamda sınırlamanın, Anayasa’nın 20. maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesinde geçen veriler hakkında bilgilendirilme, verilere erişme, bunların düzeltilmesini, silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenme güvencelerine de uygun olması gerekir (Bestami Eroğlu [GK], B. No: 2018/23077, 17/9/2020, § 142).
116. Ayrıca söz konusu fıkranın ikinci cümlesinde geçen “…de kapsar” ibaresi aynı fıkranın birinci cümlesi ile birlikte değerlendirildiğinde anayasa koyucunun iradesinin demokratik bir toplumda kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı kapsamında tanınması gereken güvenceleri ikinci cümlede sayılanlarla sınırlı tutmak olmadığı, söz konusu ikinci cümledeki güvencelerin tüketici şekilde sayılmamış olması da gözetildiğinde kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı bakımından uluslararası belgelerde ve karşılaştırmalı hukuk metinlerinde yer alan ilkelerin de anayasal ilkelere uygun düştüğü ölçüde değerlendirilebileceği anlaşılmaktadır (Bestami Eroğlu, § 143). Bu kapsamda kamu müdahalesine konu olan kişisel verinin niteliğine bağlı olarak şu özel güvencelerin bir kısmının veya tamamının sağlanması söz konusu olabilir:
i. kişisel verilerin işlenmesi sürecinin şeffaf bir şekilde gerçekleştirilmesi,
ii. Şeffaflığın bir gereği olarak veri sahiplerine kişisel verilerine erişim imkânın tanınması,
iii. Kişisel verilerin doğru ve güncel bir biçimde tutulması,
iv. Kişisel verilerin güvenliğinin sağlanması,
v. Kişisel verilerin meşru amaç için gerekenden daha uzun süre saklanmaması,
vi. Veri sahibi hakkında kural olarak otomatik sonuç çıkarılmaması,
vii. İşlenecek veya herhangi bir şekilde yararlanılacak verilerin ulaşılmak istenen amaçla sınırlı olması,
viii. Hakkın sağladığı güvencelerin ihlali hâlinde yargı yoluna başvurma imkânının sağlanması (Bestami Eroğlu, § 143-144).
117. Ancak işin niteliğinin zorunlu kılması hâlinde -istihbarat faaliyeti gibi- anılan güvencelere istisna getirilebilir. Bununla birlikte Anayasa’nın 13. maddesinde tüm temel hak ve özgürlükler yönünden öngörülmüş olan sınırlama ölçütlerinin asgari standartlarına uyulması esastır (Bestami Eroğlu, § 145).
118. 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun 6. ve 7. maddelerinde arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması kapsamında kişisel verilerin nasıl elde edileceği ve işleneceğine ilişkin hususlara yer verilmek suretiyle bu sürecin şeffaf bir şekilde düzenlendiği anlaşılmaktadır.
119. Kanun’un 8. maddesinin (1) numaralı fıkrasında ise güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında kişinin istihbari faaliyetlere konu olmayan, kendisiyle ilgili kişisel verileri hakkında bilgilendirilmesi, bu verilere erişmesi, bunların düzeltilmesi ve silinmesi taleplerine ilişkin tedbirlerin alınacağının hükme bağlandığı ve anılan maddenin (3) numaralı fıkrasında da güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında yürütülen iş ve işlemlerde, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilen genel ilkelere aykırı hareket edilemeyeceğinin belirtildiği gözetildiğinde istihbari nitelik taşımayan kişisel verilerle ilgili olarak şeffaflık, bilgilendirilme ve erişim sağlama güvencelerinin yanı sıra 7315 sayılı Kanun kapsamında elde edilen verilerin tamamının doğru ve güncel tutulmasının yasal çerçevesinin oluşturulduğu anlaşılmaktadır.
120. Kanun’un 9. maddesinde söz konusu verilerin güvenliğinin sağlanması bakımından tedbirler öngörülmüştür. Buna göre, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimler ile değerlendirme komisyonları, veri güvenliğine ilişkin önlemleri almakla yükümlü kılınmış, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması işlemlerinin her evresinde gizliliğe uyulacağı, ilgili bilgi ve belgelerin, yasal olarak bilmesi gerekenlerden başkasına verilmeyeceği ve açıklanmayacağı hüküm altına alınmıştır. Güvenlik soruşturmasını yapmakla görevli birimler bakımından kanun koyucu Kanun’un 6. maddesinin (3) numaralı fıkrasıyla özel bir tedbir öngörmüş, bu personelin, hukuka aykırı olarak elektronik ortamda veya bilgisayar loglarında kişisel verilerle ilgili sorgulama yapamayacağı, log kayıtlarını değiştiremeyeceği veya silemeyeceği, bu şekilde elde edilen bilgileri paylaşamayacağı veya yayın yoluyla duyuramayacağı, görevi gereği öğrendiği veya edindiği kişisel bilgi veya belgeleri yetkisiz kişilerle paylaşamayacağı ya da basın ve yayın kuruluşlarına veya diğer iletişim kanallarına veremeyeceği ve güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimler tarafından bu hususlara ilişkin olarak gerekli tedbirlerin alınacağı hüküm altına alınmıştır.
121. Ayrıca anılan Kanun’un 10. maddesiyle de güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sırasında elde edilen kişisel verilerin istihbari nitelik taşıyıp taşımadığına bakılmaksızın, işlenme amacının ortadan kalkması hâlinde veya her durumda iki yılın sonunda değerlendirme komisyonlarınca silinip yok edileceği hüküm altına alınmıştır. Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını yapan birimlerdeki istihbari faaliyete konu olmayan, ilgilisine ait güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması verileri de iki yılın sonunda silinir ve yok edilir. Öte yandan bu verilerin tamamı, işleme karşı dava açılması hâlinde karar kesinleşmeden silinemez ve yok edilemez. Mahkemelerin bu konudaki talepleri, değerlendirme komisyonunun bünyesinde bulunduğu ilgili kurum ve kuruluş tarafından karşılanır.
122. Kanun’un 6. maddesinin (2) numaralı fıkrasında verilerin ancak sınırları belirli bir amaç doğrultusunda elde edilebileceği, buna göre güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimlerin, kendilerine iletilen taleple sınırlı olarak ve ancak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında bilgi ve belge toplayıp veri araştırması yapabileceği hüküm altına alınmıştır. Kanun’un 4. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre arşiv araştırması kapsamındaki veriler, anılan maddede sayılan verilerdir ve bu veriler mevcut kayıtlardan tespit edilir. Benzer şekilde 5. madde kapsamında güvenlik soruşturmasına ilişkin verilerin hangileri olacağı belirtilmiş, bu verilerin mevcut kayıtlardan ve kişinin görevine yansıyacak hususların denetime elverişli olacak yöntemlerle yerinden araştırılmak suretiyle tespit edilmesi öngörülmüştür. Dolayısıyla güvenlik soruşturması kapsamında elde edilen verilerin kişinin görevine yansıyacak hususlara ilişkin olması gerekir ve bu veriler denetime elverişli yöntemlerle elde edilmelidir. 9. maddenin (3) numaralı fıkrasında da bu Kanun kapsamında elde edilen kişisel verilerin amacı dışında işlenemeyeceği ve aktarılamayacağı hüküm altına alınmıştır
123. Kanun’da arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması kapsamında elde edilen verilerin veri sahibi hakkında otomatik olarak sonuç doğurmasını engelleyen güvencelere yer verilip verilmediği de ele alınmalıdır.
124. Kanun’un 7. maddesinde arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması kapsamında elde edilen bilgileri değerlendirecek komisyon belirlendikten sonra öncelikle komisyona memuriyet veya kamu görevlerine uygunluğunun değerlendirilmesini sağlayacak yorum içermeyen olgusal verilerin iletileceği, komisyonun ise kendisine iletilen verilere ilişkin nesnel ve gerekçeli değerlendirmelerini yazılı olarak atamaya yetkili amire sunacağı, mahkemeler tarafından istenildiğinde bu bilgilerin mahkemelere sunulacağı düzenlenmiştir.
125. Kanun’un öngördüğü bu çerçeve, söz konusu verilerin atamama işlemine dayanak teşkil etmesi hâlinde yargı mercilerince yapılacak denetimin kapsamı bakımından önem arz etmektedir. Nitekim kanun koyucu yargı mercilerini de Kanun’un açıkça belirttiği şekilde kişiler hakkında arşiv araştırması ve/veya güvenlik soruşturması neticesinde elde edilen verilerin yorum içerip içermediğini, olgusal bir nitelik taşıyıp taşımadığını, nesnel bir biçimde ve gerekçeli olarak ortaya konulup konulmadığını, ayrıca bu tür verilerin ilgili kamu hizmeti veya millî güvenlik açısından stratejik önemi haiz bir birim, proje, tesis veya hizmetin gerektirdiği nitelikler kapsamında olup olmadığını değerlendirmekle yükümlü kılmıştır. Böylece görevin gerektirdiği niteliklerle ilgisi olmayan bir verinin, arşiv araştırması veya güvenlik soruşturması bakımından sonuç doğurması Kanun’la öngörülen sistem içinde engellenmektedir. Kısacası öncelikle idare, bir verinin arşiv araştırması veya güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasını sağlayıcı niteliğini açık biçimde ortaya koymakla yükümlü kılınmıştır. Yargı mercileri de Kanun’la öngörülen bu çerçeveyi ve idarenin gerekçelerini gözeterek verinin nitelik itibarıyla kişinin kamu görevi yapmasını, görevin gerektirdiği niteliklerle ilişkili olarak millî güvenlik ve kamu düzeni açısından sakıncalı hâle getirip getirmeyeceğini değerlendirmek zorundadır. Bu bakımdan kanun koyucunun, Kanun kapsamında elde edilen verilerin kişiler hakkında otomatik sonuç doğurmasını önleme noktasında güvenceler öngördüğü anlaşılmaktadır.
126. Ayrıca kişisel verileri işleyen tüm gerçek ve tüzel kişiler 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında olduğundan ve arşiv araştırmasına ilişkin hususlar gerek anılan Kanun gerekse 7315 sayılı Kanun ile istisna tutulmadığından 6698 sayılı Kanun’un getirdiği güvencelerin arşiv araştırmasına konu veriler bakımından geçerli olduğu açıktır.
127. Bu itibarla, 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nda, kişiler hakkında bu Kanun kapsamında yapılacak veri araştırmasında amaca uygun olmayan uygulamaların önüne geçmek bakımından, elde edilen ve istihbari veri niteliğinde olmayan veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bu verilerin saklanma süresi ve bu verilerin doğru ve güncel tutulması ile silinmesi güvencelerinin sağlandığı, verilerin ancak toplanmasındaki amaç doğrultusunda kullanılabileceği ve verilerin güvenliğine ilişkin yeterli bir hukuki çerçeve çizildiği, elde edilen verilerin veri sahibi hakkında otomatik olarak sonuç doğurmasını engelleyen güvencelerin öngörüldüğü ve anılan Kanun ile 6698 sayılı Kanun’daki güvencelere aykırı hareket edilmesi hâlinde söz konusu işlemlere karşı yargı denetiminin açık olduğu anlaşılmaktadır. Bu kapsamda kurallarla kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına getirilen sınırlamanın orantısız olduğu söylenemez.
128. Açıklanan nedenlerle kurallar, Anayasa’nın 13. ve 20. maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin MENTEŞ ve Kenan YAŞAR bu görüşe katılmamışlardır.
Kuralların Anayasa’nın 2. ve 70. maddelerine de aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın 13. ve 20. maddeleri yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması nedeniyle Anayasa’nın 2. ve 70. maddeleri yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
Kuralların Anayasa’nın 38. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
2. (ç) Bendi ve 6. Maddenin (2) Numaralı Fıkrasında Yer Alan “…bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi kapsamındaki karar ve…” İbaresi
a. Anlam ve Kapsam
129. 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun 4. maddesinin (1) numaralı fıkrasının dava konusu (ç) bendi, arşiv araştırması kapsamında kişi hakkında kesinleşmiş mahkeme kararları ve 5271 sayılı Kanun’un 171. maddesinin (5) ve 231. maddesinin (13) numaralı fıkraları kapsamında alınan kararlar ile kişi hakkında devam eden veya sonuçlanmış olan soruşturma ya da kovuşturmalar kapsamındaki olguların mevcut kayıtlardan tespit edilmesini öngörmektedir.
130. 7315 sayılı Kanun’un 6. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan dava konusu kuralla da güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimlerin, Kanun’un 4. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendi kapsamındaki karar ve kayıtları almaya yetkili olduğu hükme bağlanmıştır. Kuralın atıfta bulunduğu 4. maddenin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendi kapsamındaki karar ve kayıtlar ise kişi hakkında kesinleşmiş mahkeme kararları, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 171. maddesinin (5) ve 231. maddesinin (13) numaralı fıkraları kapsamında alınan karar ve kayıtlar ile kişi hakkında devam eden veya sonuçlanmış olan soruşturma ya da kovuşturmalar kapsamındaki olgulardır.
131. Anılan Kanun’un 171. maddesi Cumhuriyet savcısının kamu davasını açmadaki takdir yetkisini düzenlemektedir. Bu kapsamda Cumhuriyet savcısı bazı şartlar altında kamu davasının açılmasının ertelenmesine de karar verebilmektedir. Bu yetkinin kullanılması hâlinde anılan maddenin (5) numaralı fıkrası gereğince kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin kararların bunlara mahsus sisteme kaydedilmesi zorunludur. Söz konusu kayıtlar ise ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenebilir.
132. Maddenin (4) numaralı fıkrası uyarınca hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilenlerin belirlenen erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlememesi hâlinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Bu itibarla kamu davasının açılmasının ertelenmesi, fail hakkında kamu davasının açılmasına yetecek şekilde suç işlediğine dair var olan şüphenin belirli bir süre denetime tabi olmak şartıyla askıya alınmasını öngörmektedir.
133. Kanun’un 231. maddesinin (13) numaralı fıkrasında ise hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararının, bunlara mahsus bir sisteme kaydedileceği; bu kayıtların, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi hâlinde bu maddede belirtilen amaç için kullanılabileceği hükme bağlanmıştır.
134. 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun 4. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendinde ayrıca kişi hakkında devam eden veya sonuçlanmış olan soruşturma ya da kovuşturmalar kapsamındaki olguların da arşiv araştırmasına konu edileceği öngörülmektedir.
135. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 158. maddesinin (6) numaralı fıkrasında ihbar veya şikâyet konusu fiilin suç oluşturmadığının herhangi bir araştırma yapılmasını gerektirmeksizin anlaşılması veya ihbar ve şikâyetin soyut ve genel nitelikte olması durumunda soruşturma yapılmasına yer olmadığına karar verileceği ve bu kararların kendine mahsus bir sisteme kaydedileceği, bu kayıtların ancak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından görülebileceği düzenlenmiştir.
136. Anılan Kanun’un 172. maddesi uyarınca da Cumhuriyet savcısı soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma imkânının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.
137. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 75. maddesinin (7) numaralı fıkrasında ise ön ödeme kapsamında kalan suçlarla ilgili olarak ödemede bulunulması üzerine verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar ile düşme kararlarının bunlara mahsus bir sisteme kaydedileceği, bu kayıtların, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi hâlinde bu maddede belirtilen amaç için kullanılabileceği hüküm altına alınmıştır.
138. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223. maddesinde kovuşturma sonucunda verilecek kararlar düzenlenmiştir. Kovuşturma, iddianamenin kabulüyle başlayan ve hükmün kesinleşmesine kadar geçen süreci ifade etmektedir. Hükmün, kanun yolu süreçleri tamamlanarak, süresinde kanun yoluna başvurmamak suretiyle ve kanun yolu kapalı olması nedeniyle verildiği anda kesinleşmesi mümkündür.
139. Anılan maddenin (1) numaralı fıkrasında duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verileceği, hükmün ise beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı şeklinde olabileceği belirtilmiştir.
140. Bu itibarla dava konusu kurallar, kişi hakkında kesinleşmiş mahkeme kararları ile devam eden veya sonuçlanmış olan soruşturma ya da kovuşturmalar kapsamındaki olguların da arşiv araştırması kapsamında elde edilecek ve değerlendirme merciine sunulacak bilgiler kapsamında olduğunu düzenlemektedir.
b. İptal Talebinin Gerekçesi
141. Dava dilekçesinde özetle; dava konusu kurallar uyarınca, kesinleşmiş mahkeme kararları kapsamında beraat kararı verilen olguların da değerlendirmeye alınacağı, bu durumun ise masumiyet karinesiyle bağdaşmadığı, memuriyete engel oluşturan suç ve cezaların kanunla zaten düzenlendiği, kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve HAGB hâllerinde, kanunda öngörülen şartların sağlanması durumunda kanun koyucunun bu kararların kişiler aleyhine sonuç doğurmamasının öngörüldüğü, ancak kuralla bu karar ve karara dayanak teşkil eden olguların arşiv araştırmasına konu edilmesi suretiyle kişilerin özel hayata saygı hakkına sınırlama getirildiği, kamu hizmetine girme hakkının engellendiği, Anayasa Mahkemesinin daha önce ihlal ve iptal kararı verdiği hususlarda söz konusu kararların sonuçları göz ardı edilerek düzenleme yapıldığı, bu yönüyle kuralların belirsiz olduğu ve meşru amacının bulunmadığı belirtilerek Anayasa’nın 2., 10., 13., 38., 70. ve 153. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
c. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
142. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca kurallar, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 20. maddesi yönünden de incelenmiştir.
143. 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun 4. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendinde belirtilen kişi hakkındaki kesinleşmiş mahkeme kararları, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 171. maddesinin (5) ve 231. maddesinin (13) numaralı fıkraları kapsamında alınan kararlar ve kişi hakkında devam eden veya sonuçlanmış olan soruşturma ya da kovuşturmalar kapsamındaki olgular, Anayasa’nın 20. maddesi kapsamında kişisel veri niteliğinde olup bu tür kişisel verilerin değerlendirilmek amacıyla idari mercilerce elde edilmesi kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına yönelik bir sınırlama oluşturmaktadır.
144. Kurallar, hangi tür ve kapsamdaki kararların hangi araştırma çerçevesinde tespit edileceğini herhangi bir tereddüde yer vermeyecek şekilde açık ve net olarak düzenlemektedir. Ayrıca kuralların kapsamına aldığı yargısal kararların ceza yargılamasıyla ilgili olduğu açık olduğundan kişi hakkında hukuk yargılamasında ve idari yargıda verilen kararların arşiv araştırmasına konu edilmediği anlaşılmaktadır. Bu kapsamda kuralların kanunilik şartını sağladığı sonucuna ulaşılmıştır.
145. 7315 sayılı Kanun’un 4. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) ve (c) bentlerinin Anayasa’ya uygunluk denetiminde meşru amaç, demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmama ve ölçülülük ilkesi kapsamında belirtilen gerekçeler bu kurallar yönünden de geçerlidir.
146. Bununla birlikte kuralların kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı kapsamında çocukların korunması bakımından devlete birtakım yükümlülükler getiren Anayasa’nın 10., 41., 58., 61. ve 141. maddeleri yönünden de ele alınması gerekmektedir.
147. Anayasa’nın 10., 41., 58., 61. ve 141. maddelerinde devletin çocukların korunması, topluma kazandırılması ve yargılanmalarının özel hükümlere tabi tutulması konularında gerekli tedbirleri alacağı, teşkilat ve tesisleri kuracağı belirtilmek suretiyle bazı pozitif yükümlülükler öngörülmüştür (Fatih Saraman, § 84).
148. Devletin çocukların korunmasıyla ilgili olarak anayasal düzeydeki anılan pozitif yükümlülükleri kapsamında hukukumuzda bazı kanuni düzenlemelere yer verildiği görülmektedir (Fatih Saraman, § 85).
149. Bunlardan biri çocukların işlediği bir suç nedeniyle kamu hizmetinden sürekli olarak yasaklanamayacağı ilkesidir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesinde kasten işlediği bir suçtan dolayı hapis cezasına mahkûm olmuş ve fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış olanların bir kamu görevini üstlenmekten sürekli olarak mahrum bırakılamayacakları hüküm altına alınmıştır (Fatih Saraman, § 85).
150. Aynı şekilde 25/5/2005 tarihli ve 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun 10. maddesinin (3) numaralı fıkrasında on sekiz yaşından küçüklerle ilgili adli sicil ve arşiv kayıtlarının ancak soruşturma ve kovuşturma kapsamında değerlendirilmek üzere Cumhuriyet başsavcılıkları, hâkim veya mahkemelerce istenebileceği düzenlenmiştir. Buna göre kişilerin on sekiz yaşından önce işlediği herhangi bir suça ait kayıtların idari makamlara bildirilmesi hukuken mümkün değildir (Fatih Saraman, § 86).
151. Bu itibarla 7315 sayılı Kanun’da çocuklar yönünden bir düzenleme yapılmamış olsa dahi Anayasa’nın anılan hükümlerinden doğan yükümlülükler ile diğer kanunlarda öngörülen düzenlemelerin salt on sekiz yaşından önce işlenmiş bir suça ilişkin kayıtların arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması kapsamında dikkate alınmasını önleyecek yeterli güvencelerin öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Bu itibarla on sekiz yaşından önce işlenen fiillere ilişkin ceza mahkemesine ait karar ve kayıtların idari ve yargı mercilerince değerlendirilmesinde söz konusu anayasal yükümlülüklerin gözönünde bulundurulması, konuyu düzenleyen mevzuatın bir bütün olarak yorumlanması ve uygulanması gerektiği açıktır.
152. Öte yandan kuralların Anayasa’nın 38. maddesi kapsamında da incelenmesi gerekmektedir.
153. Anayasa’nın 38. maddesinin dördüncü fıkrasında “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.” denilmek suretiyle masumiyet karinesi güvence altına alınmıştır.
154. Masumiyet karinesi, hakkında suç isnadı bulunan bir kişinin adil bir yargılama sonunda suçlu olduğuna dair kesin hüküm tesis edilene kadar masum sayılması gerektiğini ifade etmekte ve hukuk devleti ilkesinin de bir gereğini oluşturmaktadır (AYM, E.2013/133, K.2013/169, 26/12/2013). Anılan karine, kişinin suç işlediğine dair kesinleşmiş bir yargı kararı olmadan suçlu olarak kabul edilmemesini güvence altına almaktadır. Ayrıca hiç kimse suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar yargılama makamları ve kamu otoriteleri tarafından suçlu olarak nitelendirilemez ve suçlu muamelesine tabi tutulamaz (Kürşat Eyol [2.B], B. No: 2012/665, 13/6/2013, § 26; Turgut Duman, §101).
155. Adil yargılanma hakkının bir unsuru olan masumiyet karinesinin sağladığı güvencelerin bir yönü de ceza yargılaması sonucunda mahkûmiyet dışında bir hüküm kurulduğunda devreye girer ve daha sonraki yargılamalarda ceza gerektiren suçla ilgili olarak kişinin masumiyetinden şüphe duyulmamasını, kamu makamlarının toplum nezdinde kişinin suçlu olduğu izlenimini uyandıracak işlem ve uygulamalardan kaçınmasını gerektirir (Galip Şahin [1.B], B. No: 2015/6075, 11/6/2018, § 40, Turgut Duman, § 104).
156. Ceza muhakemesiyle eş zamanlı olarak yürütülen bir başka ifadeyle kişinin henüz suç isnadı altında olduğu, ceza makamları tarafından hakkında herhangi bir hüküm kurulmadığı süreçte devam eden disiplin soruşturma ve yargılamalarında masumiyet karinesi bakımından önemli olan husus; kamu makamlarının işlem ya da kararlarında belirttikleri gerekçeler veya kullandıkları dil nedeniyle bireye cezai sorumluluk yüklememeleri, ceza mahkemeleri tarafından henüz suçlu bulunmamış bireyin masumiyeti üzerine gölge düşürülmesine sebebiyet vermemeleridir (Galip Şahin, § 47; Turgut Duman, § 105).
157. Bununla birlikte ceza yargılamasına konu maddi olay ve olguların disiplin hukuku esasları çerçevesinde diğer kamu makamlarınca (idari/adli) ayrıca değerlendirilmesi ve bu değerlendirme sonucunda ulaşılacak kanaate göre işlem/karar tesis edilmesi mümkündür. Bu bağlamda disiplin işlem ve yargılamalarında ceza yargılamasında elde edilen bir delile dayanılması ya da kişi hakkında yapılan ceza yargılamasına bir olgu olarak atıf yapılmış olması tek başına masumiyet karinesinin sağladığı güvencelere aykırılık teşkil etmez. Ancak adli ve idari makamların kendi görev sınırlarını aşarak kişiyi suçlu ilan etmesi veya bu bağlamda birtakım çıkarımlarda bulunması masumiyet karinesinin ihlaline yol açabilir. Masumiyet karinesi kapsamındaki güvencelerin sağlanıp sağlanmadığının tespiti yapılırken kararın gerekçesinin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekir (Galip Şahin, § 48 Turgut Duman, § 106).
158. Arşiv araştırması kapsamında, kişi hakkında yürütülen ceza soruşturması ve kovuşturması neticesinde verilen kararlar ile sonuçlanmış veya devam eden soruşturma veya kovuşturmalara konu olguların, kişinin millî güvenlik ve kamu düzeni açısından risk yaratıp yaratmadığını değerlendirebilmek bakımından önem arz ettiği açıktır. Kişisel veri niteliğindeki bu tür bilgilerin değerlendirme komisyonu ve sonrasında atamaya yetkili amirce bir veri olarak ele alındığı, bu tür bilgilerin doğrudan kişi hakkında sonuç doğurmadığı, kişilerin arşiv araştırmasına konu verilere erişimi, onların düzeltilmesini talep edebilmesi gibi özel güvencelerin mevcut olduğu, arşiv araştırması sonucunda verilen kararların ise yargı denetimine açık olduğu gözetildiğinde kuralların masumiyet karinesine aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
159. Açıklanan nedenlerle kurallar, Anayasa’nın 13., 20. ve 38. maddelerine aykırı değildir. İptalleri talebinin reddi gerekir.
Engin YILDIRIM, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin MENTEŞ ve Kenan YAŞAR bu görüşe katılmamışlardır.
Kuralların Anayasa’nın 2. ve 70. maddelerine de aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın 13., 20. ve 38. maddeleri yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması nedeniyle Anayasa’nın 2. ve 70. maddeleri yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
Kuralların Anayasa’nın 10. ve 153. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
Ç. 7315 sayılı Kanun’un 5. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (a), (b) ve (c) Bentlerinin İncelenmesi
1. Anlam ve Kapsam
160. 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun 5. maddesinde güvenlik soruşturmasının kapsamı belirlenmiştir. Buna göre güvenlik soruşturması arşiv araştırmasındaki hususlara ilave olarak kişinin dava konusu; (a) bendi uyarınca görevin gerektirdiği niteliklerle ilgili kolluk kuvvetleri ve istihbarat ünitelerindeki olgusal verilerinin, (b) bendi uyarınca yabancı devlet kurumları ve yabancılarla ilişiğinin, (c) bendi uyarınca da terör örgütleri veya suç işlemek amacıyla kurulan örgütlerle eylem birliği, irtibat ve iltisak içinde olup olmadığının mevcut kayıtlardan ve kişinin görevine yansıyacak hususların denetime elverişli olacak yöntemlerle yerinden araştırılmak suretiyle tespit edilmesidir.
2. (a) ve (b) Bentleri
a. İptal Talebinin Gerekçesi
161. Dava dilekçesinde özetle; dava konusu kuralların görevin gerektirdiği niteliklerle ilgili olarak kolluk kuvvetleri ve istihbarat ünitelerindeki olgusal verilere erişmeye imkân verdiği, ancak hangi olgusal verinin hangi görevin ya da mesleğin gerekleriyle ilişkili olarak ele alınabileceği hususunda herhangi bir ölçüt getirmediği, ayrıca kişinin yabancı devlet kurumları ve yabancılarla ilişiğinin de araştırılacak konular arasında sayıldığı, bu kurumların hangileri olabileceğinin, bu hususların neye göre tespit edileceğinin ise belirlenmediği ve bu konuda nihai değerlendirme yetkisinin idareye bırakıldığı, kuralların her türlü kişisel veriye ulaşma imkânı tanıması nedeniyle kişisel verilerin korunmasını isteme hakkını ihlal ettiği, kuralda görevin gerektirdiği nitelikler dışında başka ölçütlerin de dikkate alınmasının kamu hizmetine girme hakkı ile eşitlik ilkesini ihlal ettiği belirtilerek kuralların Anayasa’nın 2., 10., 13., 17., 20., 38. ve 70. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
b. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
162. Kurallarla, kişisel veri niteliğindeki bilgilere arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması kapsamında ulaşılmasına imkân tanınması nedeniyle kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sınırlama getirilmektedir.
163. Kamu görevine alınacaklar veya millî güvenlik açısından stratejik önemi haiz birim, proje, tesis ve hizmetlerde istihdam edilecek kişilerin hizmetin gerektirdiği nitelikleri taşıyıp taşınmadıklarının değerlendirilmesi bakımından olgusal veri araştırmasının, ilgili meslek kanunlarına ve diğer alt mevzuatta yer alan şartlara göre yapılacağı anlaşılmaktadır. Nitekim 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesinin birinci fıkrasının (B) bendinin (2) numaralı alt bendinde, devlet memurları için aranan özel şartlardan birisi de kurumların özel kanun veya diğer mevzuatında aranan şartları taşımak olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla 7315 sayılı Kanun’un 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının dava konusu (a) bendi bakımından kişinin görevin gerektirdiği niteliklerle ilgili olarak araştırılması gerekecektir. Bu kapsamda kanun koyucunun, soruşturmayı yapacak ve soruşturmayı talep edecek birimlere bu işlemin hangi kapsamda yapılacağıyla ilgili olarak bir çerçeve belirlediği, ilgili hizmeti veya kamu görevlerini düzenleyen kanun ve ikincil mevzuat çerçevesinde ise bu niteliklerin neler olduğu hususunun belirlenebilir nitelikte olduğu anlaşılmaktadır.
164. Anılan fıkranın dava konusu (b) bendinde ise güvenlik soruşturmasının konusunu oluşturan kişilerin yabancı devlet kurumları ve yabancılarla ilişiğinin belirlenmesinde esas alınması gerekenin yabancılarla olan her türlü temasın değil kamu görevi veya hizmeti yerine getirilirken veya millî güvenlik açısından stratejik önemi haiz bir çalışma gerçekleştirilirken millî güvenlik ve kamu düzeni açısından tehdit ve risk oluşturabilecek nitelikteki bağ veya ilişkinin olduğu açıktır. Nitekim kanun koyucu güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimlerin bu konuda yapacakları araştırma ve soruşturmaya ilişkin bir çerçeveyi Kanun’un 6. maddesinin (2) numaralı fıkrasında öngörmüştür.
165. Öte yandan Kanun’un 8. maddesinin (1) numaralı fıkrasında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında elde edilen verilerin istihbari nitelik taşımayanları bakımından çerçeve bir güvence sistemi belirlenmiş ve bu tür verileri gerek Kanun ve gerekse 6698 sayılı Kanun kapsamında öngörülen güvencelerden istisna tutmamıştır.
166. Bununla birlikte özellikle güvenlik soruşturması kapsamında elde edilen verilerin bir kısmının istihbari nitelik taşıyabileceği açıktır. 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun 8. maddesi kapsamındaki düzenleme biçiminden de kanun koyucunun söz konusu Kanun kapsamında yürütülen faaliyetlerle istihbari nitelik taşıyan bilgilerin elde edilebileceğini öngördüğü ve bu hususa ilişkin düzenlemeler getirdiği anlaşılmaktadır. Nitekim anılan maddenin (3) numaralı fıkrasında millî savunma, millî güvenlik, kamu güvenliği, kamu düzeni ve ekonomik güvenlikle ilgili istihbarat faaliyetleri kapsamında bilgilerin elde edilebileceğine yer verilmiştir. Anılan fıkranın lafzı 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun “İstisnalar” başlıklı 28. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendi ile uyumludur. Dolayısıyla anılan Kanun’la öngörülen güvencelerin bu tür veriler bakımından istisna tutulduğu anlaşılmaktadır. 7315 sayılı Kanun ise bu tür verilere ilişkin olarak kendi sistematiği içinde öngördüğü bütün güvenceleri değil, kişilerin bu verilere erişimi ve buna bağlı güvencelerle araştırmayı yapan birimlerde olanlar bakımından verilerin silinmesi ve yok edilmesi güvencelerinden istisna tutmuştur. Zira anılan Kanun’un 8. maddesinin (3) numaralı fıkrasında bu tür verilerin kişilere verilmeyeceği, 10. maddesinin (2) numaralı fıkrasıyla da sadece güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını yapan birimlerdeki istihbari faaliyete konu olmayan, ilgilisine ait güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına ait verilerin iki yılın sonunda silinip yok edileceği hüküm altına alınmaktadır.
167. Ancak kanun koyucu, güvenlik soruşturması kapsamında elde edilen istihbari nitelikteki verilere ilişkin olarak Kanun’da öngördüğü güvence sisteminde 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilen genel ilkelere aykırı hareket edilemeyeceği ilkesini korumuştur. Buna ek olarak güvenlik soruşturmasını yürütecek birimlerin kendilerine iletilen taleple bağlı oldukları, yalnızca görevin gerektirdiği niteliklerle ilgili olarak kolluk kuvvetleri ve istihbarat ünitelerindeki olgusal verilerin araştırılabileceği, değerlendirme komisyonlarına, kişilerin, memuriyet veya kamu görevlerine uygunluğunun değerlendirilmesini sağlayacak ve yorum içermeyen olgusal verilerinin iletileceği ve değerlendirme komisyonunun, kendisine iletilen verilere ilişkin nesnel ve gerekçeli değerlendirmelerini yazılı olarak atamaya yetkili amire sunmak zorunluluğu istihbari veriler yönünden de korunmuştur. Ayrıca kanun koyucu, mahkemeler tarafından istenmesi hâlinde istihbari nitelikteki verilerin verilmesini engelleyecek bir düzenleme de getirmemiş, istihbari nitelik taşıyan verilerin de mahkemelerce istenmesi hâlinde verileceğini hüküm altına almıştır. 7315 sayılı Kanun’un güvenlik soruşturmasının kapsamını belirleyen ve usulüne ilişkin düzenlemeler de getiren 5. maddesinde, anılan maddede belirtilen verilerin mevcut kayıtlardan ve kişinin görevine yansıyacak hususların denetime elverişli olacak yöntemlerle yerinden araştırılmak suretiyle tespit edileceği hüküm altına alınarak salt istihbari nitelik taşıyan bir verinin kişi hakkında kullanılabilmesi için kişinin görevine yansıyacak bir yönünün bulunduğunun gösterilmesinin ve bu verinin özellikle yargı mercilerince denetlenebilir bir yolla elde edilmiş olmasının arandığı anlaşılmaktadır.
168. Bu doğrultuda dava konusu kurallar kapsamındaki kişisel verilerin hangileri olduğu, söz konusu verilerin hangi kural ve güvencelere tabi olduğu hususunda bir belirsizlik bulunmadığı ve kuralların kanunilik şartını sağladığı sonucuna varılmıştır.
169. İstihbari olmayan nitelikteki veriler kapsamında Kanun’un 4. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) ve (c) bentlerinin Anayasa’ya uygunluk denetiminde meşru amaç, demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmama ve ölçülülük ilkesi kapsamında belirtilen gerekçeler bu kurallar yönünden de geçerlidir.
170. Öte yandan kişisel veri niteliğindeki bilgilerin millî güvenlik ve kamu düzeni gibi amaçlar doğrultusunda elde edildiği ve istihbari nitelik taşıdığı durumda olduğu gibi işin niteliğinin zorunlu kılması hâlinde anılan güvencelere istisna getirilebilir (benzer yönde bkz. AİHM, Joanna Szulc/Polonya, B. No: 43932/08, 12/11/2012, § 85; Leander/İsveç, B. No: 9248/81, 26/3/1987, §§ 47-68). Ancak böyle bir durumda da Anayasa’nın 13. maddesinde temel hak ve özgürlükler yönünden öngörülen sınırlama ölçütlerinin asgari standartlarına uyulması esastır (Bestami Eroğlu, § 145). Dolayısıyla, istihbari nitelikteki veriler bakımından getirilen sınırlamanın meşru amacının bulunup bulunmadığı ve ölçülü olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir.
171. İstihbari nitelik taşıyan verilerin belirli güvencelerden istisna tutulmasındaki temel amaç şüphesiz bu tür verilerin niteliğine de uygun olarak gizli kalmalarının sağlanmasıdır. Bu bakımdan istihbari nitelikteki bu tür verilerin bazı güvencelerin kapsamı dışında bırakılmasında millî güvenlik ve kamu düzeninin sağlanmasına yönelik meşru bir amaç bulunduğu söylenebilir.
172. İstihbarat faaliyetlerinin etkili olabilmesi bilhassa gizliliğin sağlanmasına bağlı olduğundan bu nitelikteki verilere ilişkin olarak bilgilendirilme, verilere erişme, bunu müteakip verilerin düzeltilmesini ve silinmesini talep etme güvencelerinden istisna tutulmaları ve olağan nitelikteki kişisel verilerden daha uzun süre saklanmalarına imkân verilmesini sağlayacak tedbirlerin öngörülmesi anılan meşru amaç doğrultusunda elverişli ve gerekli tedbirler olarak değerlendirilebilir. Aksinin kabulü, istihbari faaliyetle ulaşılmak istenen millî güvenlik ve kamu düzeni gibi amaçların gerçekleşmesini tehlikeye düşürebilir.
173. Güvenlik soruşturması kapsamında elde edilen istihbari nitelik taşıyan verilerin kanun koyucu tarafından bazı güvencelere tabi kılındığı ise açıktır. Nitekim bu tür veriler ancak mesleğin gerektirdiği niteliklerle ilgili ise araştırılıp elde edilebilir ve elde edilme yöntemleri denetlenebilir olmalıdır. Ayrıca bu tür veriler nesnel olmalı ve olgusal nitelik taşımalıdır. Bu verilerin güvenlik soruşturması sürecinde değerlendirme komisyonlarınca kullanılabilmesi için gerekçeli bir şekilde yetkili birimlere yazılı olarak sunulması gerekir. Ayrıca bu tür veriler olumsuz etki edecek şekilde atama işlemine konu edildiğinde, atamama kararına karşı yargı yolu açıktır ve söz konusu verilerin yargılama sürecinde mahkemelerce istenmesi ve dolayısıyla tartışılması mümkündür.
174. Diğer yandan Kanun, arşiv araştırması veya güvenlik soruşturmasıyla elde edilen verilerin verileri toplayan birimlerce elde edildikleri anda bir sonuç meydana getirmelerini değil, aşamalı olarak Kanun’un öngördüğü sistematik içerisinde değerlendirilerek atamaya yetkili amirlere sunulmasını öngörmüştür. Kanun’un güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında elde edilen verilerin tamamı bakımından geçerli kıldığı bazı güvenceler yönünden ise istisna getirilmediği açıktır. Nitekim, Kanun’un 8. maddesinin (2) numaralı fıkrasında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına konu kişisel verilerin doğru ve güncel olması, bu verilerin ancak işlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olarak kullanılması, 9. maddesinin (2) ve (3) numaralı fıkralarında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması işlemlerinin her evresinde gizliliğe uyulması, ilgili bilgi ve belgelerin yasal olarak bilmesi gerekenlerden başkasına verilmemesi ve açıklanmaması, Kanun kapsamında elde edilen kişisel verilerin amacı dışında işlenememesi ve aktarılamaması gibi güvencelere yer verilmiş, bu tür güvencelere riayet edilmemesi hâlinde ilgililerin disiplin, kabahat ve ceza hukuku boyutu itibarıyla çeşitli yaptırımlara tabi tutulacağı hüküm altına alınmıştır. Dolayısıyla güvenlik soruşturması kapsamında kişi hakkında elde edilen istihbari nitelik taşıyan veri ancak elde edildiği amaçla ilgili olarak kullanılabilir. Kullanılması hâlinde ise yargı mercileri aracılığıyla da olsa kişinin bu veriden haberdar olması, onu tartışması ve hakkında sonuç doğurmamasını sağlayabilmesi mümkündür.
175. Bu kapsamda, kurallarla güvenlik soruşturmasıyla elde edilen ve istihbari nitelik taşıyan verilere ilişkin özel güvenceler yönünden istisnalar getirilmesinin kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına orantısız bir sınırlama getirdiği söylenemez.
176. Açıklanan nedenle kurallar Anayasa’nın 13. ve 20. maddesine aykırı değildir. İptalleri talebinin reddi gerekir.
Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin MENTEŞ ve Kenan YAŞAR bu görüşe katılmamışlardır.
Kuralların Anayasa’nın 2. ve 70. maddelerine de aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın 13. ve 20. maddeleri yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması nedeniyle Anayasa’nın 2. ve 70. maddeleri yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
Kuralların Anayasa’nın 10., 17. ve 38. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
3. (c) Bendi
a. İptal Talebinin Gerekçesi
177. Dava dilekçesinde özetle; dava konusu kuralda yer alan eylem birliği, irtibat ve iltisak kavramlarının kapsam itibarıyla belirli olmadığı bu durumun ifade, örgütlenme özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı gibi temel hak ve özgürlüklere yönelik orantısız sınırlama getirdiği, zira kural nedeniyle kişilerin etnik kökeninin ve din ve vicdan özgürlüğü kapsamında kalabilecek tercih ve eylemlerinin de güvenlik ve istihbarat raporlarına işlenebileceği, kuralda bu tür bilgilerin mevcut kayıtlardan ve kişinin görevine yansıyacak hususların denetime elverişli olacak yöntemlerle yerinden araştırılmak suretiyle tespit edilmesine ilişkin belirliliğin bulunmadığı, dolayısıyla kuralın her türlü kişisel verinin elde edilmesine, görevin gerektirdiği nitelikler dışında başka ölçütlerin de gözönünde bulundurulmasına imkân verdiği, bu durumun kamu hizmetine girme hakkı ile eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 10., 13., 17., 20., 38. ve 70. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
b. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
178. Dava konusu kural, kişinin terör örgütleri veya suç işlemek amacıyla kurulan örgütlerle eylem birliği, irtibat ve iltisak içinde olup olmadığının mevcut kayıtlardan ve kişinin görevine yansıyacak hususların denetime elverişli olacak yöntemlerle yerinden araştırılmak suretiyle tespit edilmesini güvenlik soruşturması kapsamında öngörmek suretiyle kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına yönelik sınırlama getirmektedir.
179. Kuralda yer alan terör örgütü kavramı 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 7. maddesinin birinci fıkrasında cebir ve şiddet kullanılarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemleriyle, Anayasa’da belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve özgürlükleri yok etmek, devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amaçlarına yönelik olarak suç işlemek üzere kurulmuş örgütler olarak tanımlanmıştır. Bu itibarla kuralda yer alan terör örgütü kavramının belirsiz ve öngörülemez olduğu söylenemez.
180. Kuralda bulunan bir diğer kavram olan suç işlemek amacıyla kurulan örgüt kavramının unsurları ise 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 220. maddesinin (1) numaralı fıkrasında kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulmuş olması, örgütün yapısının, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması ve en az üç kişinin bulunması şeklinde belirtilmiştir. Dolayısıyla bu kavramın da belirli ve öngörülebilir olduğu açıktır.
181. Kurala konu ibarelerden biri de “…eylem birliği,…” ibaresidir. Anayasa Mahkemesi 24/7/2019 tarihli ve E.2018/73, K.2019/65 sayılı kararında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendine eklenen (l) numaralı alt bendinde yer alan terör örgütleriyle eylem birliği içerisinde olmayı devlet memurluğundan çıkarma cezasıyla cezalandırılacak fiiller ve hâller arasında sayılmasını öngören hükme ilişkin olarak yaptığı değerlendirmede “…eylem birliği,…” ibaresinin belirsiz ve öngörülemez olmadığı sonucuna varmıştır. Anılan kararda, terör örgütüyle eylem birliği içinde olmanın her bir terör eylemine göre farklılık gösterebileceği, Türk devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek amacıyla gerçekleştirilen terör eylemleri ile devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla gerçekleştirilen eylemlerin, amacı gereği farklı şekilde gerçekleştirilebileceği, dolayısıyla belirtilen amaçlar çerçevesinde gerçekleştirilen eylemlerde kamu görevlilerinin ne tür bir eylem birliği içinde olacaklarının önceden belirlenmesinin zor olduğu, bu durumun kanun yapma tekniğinin doğasından kaynaklandığı, zira kanun kurallarının genel olmasının, somut olayın özelliğine göre değişebilecek tüm çözümleri kuralın bünyesinde barındırma, bir başka ifadeyle kuralın amaca uygun sonuca ulaştıracak herhangi bir çözümü dışlamasını önleme ihtiyacından kaynaklandığı, terör örgütleriyle eylem birliği içinde olma fiili somut olayın özelliğine göre kanuna dayalı olarak idare tarafından belirlenecek ise de idarenin bu işleminin mahkeme tarafından denetleneceği, dolayısıyla bu fiilin nihai olarak kapsamının kanuna dayalı olarak yargı kararıyla ortaya konulacağı belirtilmiştir (bkz. anılan karar § 186).
182. Dava konusu kural bakımından da Anayasa Mahkemesinin söz konusu kararından ayrılmayı gerektirir bir husus bulunmamaktadır.
183. Kural uyarınca hakkında güvenlik soruşturması yapılan kişinin terör örgütleri veya suç işlemek amacıyla kurulan örgütlerle irtibat ve iltisak içinde olup olmadığı da araştırılacaktır. Dolayısıyla belirlilik ve öngörülebilirlik bakımından irtibat ve iltisak içinde olmak şeklinde ifade edilen eylemlerin de değerlendirilmesi gerekmektedir.
184. Kuralda geçen iltisak içinde olma kavramı kavuşan, bitişen, birleşen; irtibat içinde olma kavramı ise bağlantılı anlamına gelmektedir. Anılan kavramlar genel kavram niteliğinde olmakla birlikte bunların belirsiz ve öngörülemez nitelikte olduğu söylenemez. Bu kavramların hukuki niteliği ve objektif anlamı yargı içtihatlarıyla belirlenebilecek durumdadır (AYM, E.2018/89, K.2019/84, 14/11/2019, § 30).
185. Diğer yandan söz konusu kavramların, içinde bulunulan döneme göre farklı yorumlanabilmesi de mümkündür. Olağan dönemde anılan bağın varlığına yönelik olarak yapılacak değerlendirmenin somut olgulara dayalı bir temele sahip bulunması esasının benimsenmesi, kanunların Anayasa’ya uygun olarak yorumlanması gereğinin doğal bir sonucudur (AYM, E.2018/89, K.2019/84, 14/11/2019, § 31, 32).
186. Bunun yanı sıra kuralda öngörülen terör örgütleriyle irtibatlı veya iltisaklı olma durumu farklı şekillerde ortaya çıkabileceğinden bunların kanun koyucu tarafından önceden belirlenmesi ve kanunda tek tek sayılması zorunluluğundan da söz edilemez. Zira kanunların genel ve soyut olması; somut olayın özelliğine göre değişebilecek tüm çözümleri kuralın bünyesinde barındırma, bir başka ifadeyle kuralın amaca uygun sonuca ulaştıracak herhangi bir çözümü dışlamasını önleme ihtiyacından kaynaklanmaktadır (AYM, E.2018/89, K.2019/84, 14/11/2019, § 33).
187. Bu itibarla kuralla güvenlik soruşturması kapsamına dâhil olacak durumların herhangi bir tereddüde yer vermeyecek şekilde açık ve net olarak belirlendiği gözetildiğinde kuralın kanunilik şartını sağladığı sonucuna ulaşılmıştır.
188. 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun 4. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) ve (c) bentlerinin Anayasa’ya uygunluk denetiminde meşru amaç, demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmama ve ölçülülük ilkesi yönünden belirtilen açıklamaları bu kural yönünden de geçerlidir.
189. Açıklanan nedenle kural Anayasa’nın 13. ve 20. maddesine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Engin YILDIRIM, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin MENTEŞ ve Kenan YAŞAR bu görüşe katılmamışlardır.
Hasan Tahsin GÖKCAN kuralda yer alan “…eylem birliği,…” ibaresi yönünden bu görüşe katılmamıştır.
Kuralın Anayasa’nın 2., 10., 17. ve 70. maddelerine de aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın 13. ve 20. maddeleri yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması nedeniyle Anayasa’nın 2., 10., 17. ve 70. maddeleri yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
Kuralın Anayasa’nın 38. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
D. 7315 sayılı Kanun’un 7. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının Üçüncü Cümlesinin İncelenmesi
1. Anlam ve Kapsam
190. 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun 7. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda elde edilen verilerin değerlendirilmesi amacıyla değerlendirme komisyonunun oluşturulacağı hüküm altına alınmıştır.
191. Anılan fıkranın ikinci cümlesinde değerlendirme komisyonunun Cumhurbaşkanlığında İdari İşler Başkanının görevlendireceği bir üst kademe yöneticinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığında genel sekreter yardımcısının, bakanlıklarda bakan yardımcısının, diğer kamu kurum ve kuruluşlarında en üst yöneticinin görevlendireceği bir üst kademe yöneticinin, üniversitelerde rektör yardımcısının, valiliklerde vali yardımcısının başkanlığında, teftiş/denetim, personel ve hukuk birimleri ile uygun görülecek diğer birimlerden birer üyenin katılımıyla başkan dahil en az beş kişiden ve tek sayıda olacak şekilde oluşturulacağı belirtilmiştir.
192. Fıkranın dava konusu üçüncü cümlesinde ise millî güvenlik açısından stratejik önemi haiz birim, proje, tesis ve hizmetlerde istihdam edilecekler hakkındaki değerlendirmenin ilgili bakanlık ya da kamu kurumları bünyesinde oluşturulan değerlendirme komisyonunca yapılacağı düzenlenmiştir.
2. İptal Talebinin Gerekçesi
193. Dava dilekçesinde özetle; millî güvenlik açısından stratejik önemi haiz birim, proje, tesis ve hizmetlerde istihdam edilecekler ibarelerinin belirsiz olduğu, dolayısıyla bu kapsamda çalışacak personel hakkında yapılacak arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması neticesinde elde edilen verilerin değerlendirilmesinin Anayasa’ya uygun olmayacağı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 7., 13., 48., 49., 70. ve 128. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
3. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
194. Anayasanın 2. maddesinde düzenlenen hukuk devleti; eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuki güvenliği sağlayan, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuk kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir.
195. Bu bağlamda yasal düzenlemelerin kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması, genel, objektif, adil kurallar içermesi ve kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet, hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini gözeterek kullanması hukuk devletinin gereklerindendir.
196. Anayasa Mahkemesince kamu yararı konusunda yapılacak inceleme, kanunun kamu yararı amacıyla yapılıp yapılmadığının araştırılmasıyla sınırlıdır. Anayasa’nın çeşitli hükümlerinde yer alan kamu yararı kavramının Anayasa’da bir tanımı yapılmamıştır. Ancak Anayasa Mahkemesinin kararlarında da belirtildiği üzere kamu yararı bireysel ve özel çıkarlardan ayrı ve bunlardan üstün olan toplumsal yarardır. Kamu yararı düşüncesi olmaksızın, yalnızca özel çıkarlar için veya belirli kişilerin yararına kanun hükmü konulamaz. Böyle bir durumun açık bir biçimde ve kesin olarak belirlenmesi hâlinde söz konusu kanun hükmü Anayasa’nın 2. maddesine aykırı düşer. Açıklanan istisnai hâl dışında bir kanun hükmünün ülke gereksinimlerine uygun olup olmadığı, hangi araç ve yöntemlerle kamu yararının sağlanabileceği bir siyasi tercih sorunu olarak kanun koyucunun takdirinde olduğundan bu kapsamda kamu yararı değerlendirmesi yapmak anayasa yargısıyla bağdaşmaz
197. Hukuk devletinin temel unsurlarından biri olan belirlilik ilkesi yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olmasını, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini gerektirir. Belirlilik ilkesi, hukuksal güvenlikle bağlantılı olup kişinin kanunda belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını, bunların idareye hangi müdahale yetkisi verdiğini bilmesini zorunlu kılmaktadır. Kişi ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlayabilir. Hukuki güvenlik ilkesi ise; bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar.
198. Kural uyarınca millî güvenlik açısından stratejik önemi haiz birim, proje, tesis ve hizmetlerde istihdam edilecekler hakkında gerçekleştirilen arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması kapsamında elde edilen verilerin değerlendirilmesi, bu kişilerin hizmet yapacağı alanla ilgili bakanlık ya da kamu kurumları bünyesinde oluşturulan değerlendirme komisyonunca yapılır.
199. 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun 7. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinde genel olarak değerlendirme komisyonlarının kurum ve kuruluşlara göre nasıl oluşturulacağı ile ilgili çerçevenin belirlendiği anlaşılmaktadır. Millî güvenlik açısından stratejik önemi haiz bir hizmetin hangi bakanlık ya da kurum ve kuruluşla ilgili olduğunun tespiti ve bu kurumların görev ve yetki alanlarının da genel olarak ilgili kanunlarda düzenlendiği gözetildiğinde kural kapsamındaki değerlendirme komisyonunun oluşumuyla ilgili olarak herhangi bir belirsizliğin bulunduğu söylenemez.
200. Millî güvenlik açısından stratejik önemi haiz birim, proje, tesis ve hizmetlerde görev yapacak kişiler hakkında arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması kapsamında elde edilen verilerin hizmetin üretildiği alanla ilgili kamu otoritesinin bünyesinde oluşturulan birim tarafından değerlendirilmesinde söz konusu hizmetin sunumu, planlanması, güvenliği veya düzeni bakımından Anayasa’nın 5. maddesi kapsamında devlete yüklenen ödevler kapsamında yerine getirilmesi gereken bir yükümlülük olduğu açıktır. Ayrıca bu tür hizmetlerde özel hukuk hükümlerine tabi olarak çalışacak kişiler hakkında elde edilen verilerin hizmet bazında belli bir bütünlük içinde değerlendirilmesine imkân tanıması bakımından bu konuda yeknesaklığın sağlanmasına katkı sunacağı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla kuralın kamu yararı amacı taşıdığı sonucuna varılmıştır.
201. Açıklanan nedenle kural Anayasa’nın 2. maddesine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin MENTEŞ ile Kenan YAŞAR bu görüşe katılmamışlardır.
Kuralın Anayasa’nın 7., 13., 48. ve 49. maddelerine de aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın 2. maddesi yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması nedeniyle Anayasa’nın 7., 13., 48. ve 49. maddeleri yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
Kuralın Anayasa’nın 70. ve 128. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
E. 7315 sayılı Kanun’un 8. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasında Yer Alan “…istihbari faaliyetlere konu olmayan…” İbaresi ile (3) Numaralı Fıkrasının İkinci Cümlesinin İncelenmesi
1. Anlam ve Kapsam
202. 7315 sayılı Kanun’un 8. maddesi kişisel verilerin korunmasına ilişkin temel ilkeleri düzenlemektedir.
203. Kanun’un 8. maddesinin (1) numaralı fıkrasında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında kişinin istihbari faaliyetlere konu olmayan kişisel verileri hakkında bilgilendirilmesi, bu verilere erişmesi, bunların düzeltilmesi ve silinmesi taleplerine ilişkin tedbirlerin alınacağı hüküm altına alınmıştır. Söz konusu fıkrada yer alan “…istihbari faaliyetlere konu olmayan…” ibaresi dava konusu ilk kuralı oluşturmaktadır.
204. Maddenin (3) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında yürütülen iş ve işlemlerde 6698 sayılı Kanun’un 4. maddesinde belirtilen genel ilkelere aykırı hareket edilemeyeceği öngörülmüştür.
205. 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun 8. maddesinin (3) numaralı fıkrasının dava konusu ikinci cümlesinde ise millî savunma, millî güvenlik, kamu güvenliği, kamu düzeni ve ekonomik güvenlik ile ilgili istihbarat faaliyetleri kapsamında elde edilen bilgilerin kişiye verilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
2. İptal talebinin Gerekçesi
206. Dava dilekçesinde özetle; güvenlik soruşturması kapsamında elde edilen verilerin büyük bir çoğunluğunun istihbari nitelikte veriler olduğu, bu verilerin oluşturulma usullerinin hukuki ve nesnel olmadığı, dolayısıyla kişilerin aleyhine kullanılmalarının hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı, kişilerin din ve vicdan özgürlüğünü ihlal eden yöntemlerle elde edilebildikleri, bu bilgilerin ilgilisine verilememesi nedeniyle doğruluğunun tartışılma imkânının bulunmadığı, özel hayat sınırları içindeki bu verilere ilişkin gerçek bir korumanın da sağlanmadığı belirtilerek kuralların Anayasa’nın 2., 13., 17., 20., 25. ve 70. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
3. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
207. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca kurallar, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 36. maddesi yönünden de incelenmiştir.
208. Kurallarda istihbari faaliyetlere konu olan ve millî savunma, millî güvenlik, kamu güvenliği, kamu düzeni ve ekonomik güvenlik ile ilgili istihbarat faaliyetleri kapsamında elde edilen bilgilerle ilgili olarak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında öngörülen tedbirler nedeniyle kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sınırlama getirilmektedir
209. Anılan kurallarda yer alan “…istihbari faaliyetler…” ibaresinin soyut ve genel kavram olması kuralları belirsiz hâle getirmemekte olup bu durum kanun yapma tekniğinin doğasından kaynaklanmaktadır. Nitekim kanun kurallarının genel ve soyut olması; somut olayın özelliğine göre değişebilecek tüm çözümleri kuralın bünyesinde barındırma, bir başka ifadeyle kuralın amaca uygun sonuca ulaştıracak herhangi bir çözümü dışlamasını önleme ihtiyacından kaynaklanmaktadır (AYM, E.2016/125, K.2017/143, 28/9/2017, § 158).
210. Bu kapsamda 4/7/1934 tarihli ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu, 1/11/1983 tarihli ve 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu gibi ilgili kuruluş kanunlarında görev ve yetki verilen polis ve Millî İstihbarat Teşkilatı veya 13/11/1996 tarihli ve 4208 sayılı Kanun’la kurulup 11/10/2006 tarihli ve 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun’la görev ve yetkileri belirlenen Mali Suçları Araştırma Kurulu gibi kamu kurum ve kuruluşları, millî güvenliği, kamu güvenliğini, kamu düzenini ve ekonomik güvenliği sağlamaya yönelik olarak kanunla görev ve yetki verilen kamu kurum ve kuruluşlarıdır. Bu kanunlarda, söz konusu kamu kurum ve kuruluşlarının görev ve yetkileri ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Buna göre söz konusu görevler Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, varlığına, bağımsızlığına, güvenliğine, anayasal düzenine ve millî gücünü meydana getiren bütün unsurlarına karşı içten ve dıştan yöneltilen mevcut ve muhtemel faaliyetler hakkında millî güvenlik istihbaratının oluşturulmasını veya suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesini sağlamaya yöneliktir. Bu kapsamda anılan kamu kurum ve kuruluşları tarafından yürütülecek önleyici, koruyucu ve istihbari faaliyetler de düzenlenmiştir (AYM, E.2016/125, K.2017/143, 28/9/2017, §§ 159-160).
211. Dava konusu kurallarda yer alan istihbari/istihbarat faaliyet kavramı ise güvenlik soruşturması kapsamında yürütülen istihbari nitelik taşıyabilecek faaliyetlerle ilgilidir. Nitekim kamu düzeni ve güvenliğini sağlamak bakımından kişinin kamu görevi veya hizmetine uygun nitelikleri taşıyıp taşımadığının belirlenmesi için yapılan güvenlik soruşturması esnasında, istihbari nitelik taşıyabilecek verilerin de elde edilmesi mümkün olabilmektedir. Kanun koyucunun, bu kapsamdaki bir faaliyetin kim tarafından talep edilebileceği ve söz konusu faaliyeti kimin yerine getireceğine, hangi verilerin toplanabileceğine ve bunların hangi amaçla nasıl toplanacağına ilişkin olarak belirli bir çerçeveyi oluşturduğu anlaşılmaktadır.
212. 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun 8. maddesinin “Maddeye göre hakkında arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması yapılan kişi, millî savunma, millî güvenlik, kamu güvenliği, kamu düzeni ve ekonomik güvenlik ile ilgili istihbarat faaliyetleri kapsamında elde edilen bilgiler hariç olmak üzere kişisel verileri hakkında bilgilendirilecek, bu verilere erişebilecek, bunların düzeltilebilmesini ve silinmesini talep edebilecektir. Bu veriler sadece işlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olarak kullanılacaktır. 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununda kişisel verilerin millî savunmayı, millî güvenliği, kamu güvenliğini, kamu düzenini veya ekonomik güvenliği sağlamaya yönelik olarak kanunla görev ve yetki verilmiş kamu kurum ve kuruluşları tarafından yürütülen önleyici, koruyucu ve istihbari faaliyetler kapsamında işlenmesi Kanunun istisna hükümleri arasında sayılmıştır. Anılan bu düzenlemeye uygun olarak Kanunda da, millî savunma, millî güvenlik, kamu güvenliği, kamu düzeni ve ekonomik güvenlik ile ilgili istihbarat faaliyetleri kapsamında elde edilen bilgilerin kişiye verilmeyeceği öngörülmüştür.” şeklindeki gerekçesi de gözönünde bulundurulduğunda istihbari faaliyete konu olan verilerden kastedilenin, kişinin kendisiyle ilgili, ancak millî savunma, millî güvenlik, kamu güvenliği, kamu düzeni ve ekonomik güvenlik kapsamındaki veriler olduğu anlaşılmaktadır. Bunun dışında kalan kişisel veri niteliğindeki bilgilerin ilgilerin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında elde edilen veriler olduğu, ayrıca güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının kapsamını belirleyen Kanun’un 4. ve 5. maddelerine ilişkin olarak yapılan incelemede ise söz konusu kuralların herhangi bir belirsizlik içermediği sonucuna ulaşılmıştır.
213. Öte yandan dava konusu kurallar kapsamında, istihbari verilerin hangi güvencelerden istisna tutulduğu da Kanun’un lafzından açıkça anlaşılmaktadır. Bu yönüyle istihbari faaliyet kavramının belirli olduğu ve kuralların kanunilik şartını taşıdığı sonucuna ulaşılmıştır.
214. İstihbari faaliyet sonucu elde edilen verilerin ilke olarak kişilerle paylaşılmamasının haklı ve makul nedenlerinin olduğu, bu durumun istihbari faaliyetin niteliğinden kaynaklandığı, millî güvenliğin ve kamu düzeninin sağlanması, terör örgütleriyle ve istihbarat faaliyetleriyle mücadele, ekonomik güvenlik gibi pek çok hususun bu tür bilgilerin kişilerle paylaşılmamasının meşru nedenlerinin olduğu açıktır.
215. İstihbari nitelikteki veriler bakımından anılan Kanun’un 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) ve (b) bentlerinin Anayasa’ya uygunluk denetiminde meşru amaç ve ölçülülük ilkesi kapsamında açıklanan gerekçeler bu kurallar yönünden de geçerlidir. Bu itibarla kurallarla kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına getirilen sınırlamanın ölçüsüz olduğu söylenemez.
216. Kuralların ayrıca Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında incelenmesi gerekmektedir.
217. Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrasında “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre hak arama özgürlüğünün en önemli iki ögesini oluşturan iddia ve savunma haklarını yargılamanın hakkaniyetini zedeleyecek düzeyde kısıtlayacak, bunların kullanımını engelleyecek ve adil yargılanmaya engel olacak kanun hükümlerinin Anayasa’nın anılan maddesine aykırılık oluşturacağı açıktır. Maddeyle güvence altına alınan hak arama özgürlüğü, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının yanında diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmayı ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir (AYM, E.2021/9, K.2022/4, 26/1/2022, § 28, E.2018/95, K.2023/221, 27/12/2023, § 440).
218. Anayasa’nın 36. maddesine “…adil yargılanma…” ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye’nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmelerle de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi çerçevesinde yaptığı değerlendirmelerde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin Anayasa’nın 36. maddesinde yer alan güvencelerden olduğunu ifade etmiştir. Bu itibarla anılan ilkelere uygun yürütülmeyen bir yargılamanın hakkaniyete uygun olması mümkün değildir (Mehmet Fidan [1. B.], B. No: 2014/14673, 20/9/2017, § 38, AYM, E.2018/95, K.2023/221, 27/12/2023, § 441).
219. Silahların eşitliği ilkesi davanın taraflarının usule ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması, taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması ve yargılamaya etkin katılımlarının sağlanması anlamına gelir (Yaşasın Aslan [2. B], B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 32). Silahların eşitliği ilkesi, mahkeme önünde sahip olunan hak ve yükümlülükler bakımından taraflar arasında dengenin sağlanması ve bu dengenin yargılamanın her aşamasında korunmasını ifade etmekte olup bu usul güvencesi gereğince uyuşmazlığın her iki tarafına da savunmasının temel dayanağı olan delillerini sunma imkânı tanınmalıdır (Yüksel Hançer [1. B.], B. No. 2013/2116, 23/1/2014, § 18; AYM, E.2018/95, K.2023/221, 27/12/2023, § 442).
220. Ceza davaları ile medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin davaların usul kuralları da dâhil olmak üzere yargılamanın tüm aşamalarında silahların eşitliği ilkesi ve çelişmeli yargılama ilkesinin güvence altına alınarak adil yargılanma hakkının korunması hukuk devleti olmanın bir gereğidir. Asıl kural tarafların eşit şartlarda yargılamaya katılımının sağlanması, gösterilen kanıtlardan ve sunulan görüşlerden bilgi sahibi olması, bunlarla ilgili görüşlerini bildirebilme imkânının kendilerine verilmesidir (Taylan Özgür Tor, B. No: 2013/2454, 12/3/2015, § 43; Gökhan Büyükkahraman, [2. B.], B. No: 2019/17415, 2/2/2022, § 34).
221. Kamu güvenliği veya başkalarının haklarının korunması gibi haklı nedenlerin bulunması hâlinde hükme esas alınan kanıt ve belgelerin ilgili tarafa verilmemesi veya gösterilmemesi makul görülebilir. Ancak bu hâlde dahi hükme esas alınan belge kendisine verilmeyen tarafın savunma hakkında meydana gelen bu kısıtlamayı telafi edecek karşıt-dengeleyici imkânların söz konusu tarafa sağlanması gerekir. Bu bağlamda ilgili tarafın belge içeriğinden haberdar edilmesinin, buna karşı savunma ve itirazlarını mahkemeye sunabilme fırsatına sahip olmasının dengeleyici bir imkân olduğu söylenebilir (Ayfer Atalmış, B. No: 2016/12198, 9/6/2020, § 35; Gökhan Büyükkahraman, § 35).
222. Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda kişinin kamu görevine veya ilgili hizmete atanmaması hâlinde bu işleme karşı yargı yoluna başvurması mümkündür. Bu durumda istihbari nitelik taşıyan verilere yönelik dava konusu kurallarla getirilen güvencelere ilişkin istisnaların adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ilkesi yönünden incelenmesi gerekir.
223. Anılan ilke bakımından yapılacak değerlendirmede ise yargılama sürecinde telafi edecek yöntemlerin bulunup bulunmadığı hususuna dikkat edilmelidir.
224. Kanun’un 7. maddesinin (3) numaralı fıkrası ile 10. maddesinin (3) numaralı fıkrası kapsamında istihbari nitelikteki verilerin de talep edilmesi hâlinde mahkemelere verileceği hüküm altına alınmıştır. Dolayısıyla söz konusu bilgilerin ilgili tarafın talebi üzerine ya da mahkemelerce resen istenmek suretiyle yargılama kapsamında dava dosyasına sunulması zorunludur. Kanun, dava dosyasına giren bu verilerin veri sahibine gösterilmeyeceği, yargılama esnasında bu verilerin tartışılmayacağı yönünde sınırlayıcı bir hüküm de getirmemiştir. Dolayısıyla veri sahibinin yargılama esnasında istihbari nitelik taşıyan bu verileri görmesi ve bunları yargılamada tartıştırması mümkündür.
225. Bu bağlamda kanun koyucunun, söz konusu verilerin mahkemelerce değerlendirilmesine yönelik güvenceleri de öngördüğü anlaşılmaktadır. Nitekim Kanun kapsamında elde edilen verilerin atamanın veya alımın yapılacağı görevin gerektirdiği niteliklerle ilgisinin olması, yorum içermemesi ve olgusal bir temele dayanması, nesnel ve gerekçeli şekilde yazılı olarak ilgili mercilere sunulması gerekir.
226. Dolayısıyla kurallar kapsamında istihbari nitelikteki veriler ve millî savunma, millî güvenlik, kamu güvenliği, kamu düzeni ve ekonomik güvenlik ile ilgili istihbarat faaliyetleri kapsamında elde edilen bilgilerle ilgili olarak kişilerin bilgilendirilmesi, bu verilere erişmesi, bunların düzeltilmesi ve silinmesini talep edebilmesi güvencelerinden istisna tutulmasında, bu nitelikteki verilerin yargılamaya konu edilmek suretiyle ilgili kişinin erişmesine, itiraz etmesine ve söz konusu bilgilerin doğruluğunu tartıştırmasına imkân tanınması nedeniyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesine aykırı bir yön bulunmamaktadır.
227. Açıklanan nedenle kurallar Anayasa’nın 13., 20. ve 36. maddelerine aykırı değildir. İptalleri talebinin reddi gerekir.
Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin MENTEŞ ve Kenan YAŞAR bu görüşe katılmamışlardır.
Kuralların Anayasa’nın 2., 17., 25. ve 70. maddelerine de aykırı olduğu ileri sürülmüşse de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın 13., 20. ve 36. maddeleri yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması nedeniyle Anayasa’nın 2., 17., 25. ve 70. maddeleri yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
F. 7315 sayılı Kanun’un 10. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasında Yer Alan “…istihbari faaliyete konu olmayan…” İbaresinin İncelenmesi
1. Anlam ve Kapsam
228. 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun 10. maddesi kişisel verilerin silinmesi ve yok edilmesine ilişkin hükümleri düzenlemektedir.
229. Anılan maddenin (1) numaralı fıkrasında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında elde edilen kişisel verilerin, işlenme amacının ortadan kalkması hâlinde veya her durumda iki yılın sonunda değerlendirme komisyonlarınca silineceği ve yok edileceği öngörülmüştür.
230. Maddenin (2) numaralı fıkrasına göre ise güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını yapan birimlerdeki istihbari faaliyete konu olmayan ilgilisine ait güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına ait veriler iki yılın sonunda silinir ve yok edilir. Anılan fıkrada yer alan “…istihbari faaliyete konu olmayan…” ibaresi dava konusu kuralı oluşturmaktadır.
231. (3) numaralı fıkrada bu verilerle ilgili işleme karşı dava açılması hâlinde karar kesinleşmeden silme ve yok etme işlemi yapılamayacağı hükme bağlanmıştır. Bu itibarla mahkemelerin bu konudaki talepleri, değerlendirme komisyonunun bünyesinde bulunduğu ilgili kurum ve kuruluş tarafından karşılanır.
2. İptal Talebinin Gerekçesi
232. Dava dilekçesinde özetle; güvenlik soruşturması kapsamında toplanan kişisel verilerin çoğunlukla istihbari nitelikte olduğu, herhangi bir hukuki kesinlik taşımayan, hazırlanışı itibarıyla öznel değerlendirmelere açık olan söz konusu verilerin silinme ve yok edilme güvenceleri kapsamı dışında bırakılmasının kişisel verilerin korunması ve kamu hizmetine girme haklarıyla bağdaşmadığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 13., 17., 20., 25. ve 70. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
3. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
233. 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun 10. maddesinin (2) numaralı fıkrasında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapan birimlerde bulunan ve istihbari faaliyete konu olmayan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması verilerinin iki yılın sonunda silinip yok edileceği düzenlenmektir.
234. Kural, istihbari faaliyete konu olmayan arşiv araştırması ve güvenlik soruşturmasını yapan birimlerde bulunan verilerin saklanma süresini ve bu sürenin sonunda verilerin silinip yok edileceğini düzenlemekte, güvenlik soruşturması kapsamında elde edilebilecek istihbari nitelik taşıyan verileri ise silme ve yok etme işleminden istisna tutmaktadır.
235. Buna göre arşiv araştırması ve güvenlik soruşturmasını yapan birimlerdeki istihbari nitelik taşımayan veriler iki yılın sonunda silinir ve yok edilir. Anılan maddenin (3) numaralı fıkrasında ise dava açılması hâlinde bu verilerin, karar kesinleşmeden silinip yok edilemeyeceği hüküm altına alınmaktadır. Bu bakımdan kuralın, konu ve süre yönünden herhangi bir belirsizlik içermediği açıktır. Arşiv araştırması ve güvenlik soruşturmasını yapan birimlerin de 7315 sayılı Kanun’da gösterilmiş olması nedeniyle istihbari nitelik taşıyan verilerin hangi birimlerde bulunanlarının silineceğinin düzenlendiği, bu kapsamda kuralın kanunilik ilkesini taşıdığı sonucuna varılmıştır.
236. İstihbari nitelik taşımayan verilerin belirli bir süre arşiv araştırması ve güvenlik soruşturmasını yapan birimlerde kalmasında meşru bir amacın olmadığı söylenemez.
237. Söz konusu verilerin belirli bir süre ilgili birimlerde saklanmasının kişilerin işlemler hakkında açabileceği davalara ilişkin olarak yürütülecek süreçler bakımından önem taşıdığı da açıktır. Nitekim kanun koyucu da bu durumları gözeterek dava açılması hâlinde verilerin, dava kesinleşmeden silinip yok edilemeyeceğini hüküm altına almıştır. Bu bakımdan anılan sınırlamanın demokratik toplum düzeninin gerekleri bakımından zorunlu bir ihtiyaca karşılık geldiği açıktır.
238. Kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanması amacı bakımından bu tür verilerin belli bir süreyle sistemde saklanmasının elverişli ve gerekli olduğu, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması neticesinde kamu hizmetine kabul edilip edilmeme bakımından verilen kararların yargı denetimine açık olduğu da gözetildiğinde kişilerin söz konusu verilere erişimi ve bunlarla ilgili bilgilendirilmesi hâlinde bu bilgilerin düzeltilmesiyle ilgili taleplerinin de olabileceği dikkate alındığında bu tür verilerin iki yıla kadar saklanmasının orantısız olduğu söylenemez.
239. Öte yandan kuralda istihbari nitelik taşıyan veriler bakımından bu tür verilerin silinmesi ve yok edilmesine ilişkin bir düzenleme öngörülmemiştir. Dolayısıyla bu tür verilerin saklanma koşulları ve akıbeti gibi konularda herhangi bir belirleme yapılmamıştır.
240. Kuralda güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında elde edilen kişisel verilerle ilgili olarak silinme ve yok edilme güvencesinden muaf tutulan istihbari nitelik taşıyan verilerin kapsamının açık ve net olarak düzenlendiği gözetildiğinde kuralın kanunilik şartını karşıladığı anlaşılmaktadır.
241. İstihbari nitelik taşıyan verilerin silinme gibi kişisel verilere ilişkin bazı özel güvencelerden istisna tutulabileceği, kanun koyucunun bu tür verilerin saklanması yönündeki tercihinde meşru bir amacın bulunduğu açıktır.
242. İstihbari nitelik taşıyan verilerin silme ve yok etme işleminden istisna tutulmasının, başka bir ifadeyle istihbari nitelik taşıyan verilerin silinmemesinin kamu hizmetinin güvenli bir şekilde devamlılığı açısından gerekli olduğu söylenebilir. Dolayısıyla kuralda öngörülen düzenlemenin meşru amaç bakımından elverişli ve gerekli bir tedbir olduğu anlaşılmaktadır. Bununla birlikte kuralla istihbari faaliyetler kapsamında kalan kişisel verilerin söz konusu güvence kapsamı dışında bırakılmasının zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelmediği söylenemez.
243. Öte yandan 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 28. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendi uyarınca millî savunmayı, millî güvenliği, kamu güvenliğini, kamu düzenini veya ekonomik güvenliği sağlamaya yönelik olarak kanunla görev ve yetki verilmiş kamu kurum ve kuruluşları tarafından yürütülen önleyici, koruyucu ve istihbari faaliyetler kapsamında kalan kişisel veriler bu Kanun’un kapsamı dışında tutulmuştur. Buna karşın, 7315 sayılı Kanun’un 8. maddesinin (2) numaralı fıkrasında herhangi bir istisnaya yer vermeksizin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına konu kişisel verilerin doğru ve güncel olması esası kabul edilmiş ve bu verilerin, işlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olarak kullanılacağı hüküm altına alınmıştır. 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 4. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (d) bendinde belirtilen “İlgili mevzuatta öngörülen veya işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilme” güvencesinin 7315 sayılı Kanun’un 8. maddesinin (3) numaralı fıkrasıyla yapılan atıf gereği istihbari nitelik taşıyan veriler bakımından da geçerli olduğu açıktır.
244. Bu itibarla kural kapsamında istihbari faaliyete konu olan verilerin silinme ve yok edilme güvencelerinden istisna tutulmalarının, Kanun’da ve 6698 sayılı Kanun’da bu verilerin işlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olarak kullanılması ayrıca bu verilerin öngörülen veya işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilmesi güvencelerinin öngörüldüğü gözetildiğinde ölçüsüz olduğu söylenemez.
245. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 13. ve 20. maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin MENTEŞ ve Kenan YAŞAR bu görüşe katılmamışlardır.
Kuralın Anayasa’nın 2., 17., 25. ve 70. maddelerine de aykırı olduğu ileri sürülmüşse de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın 13. ve 20. maddeleri yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması nedeniyle Anayasa’nın 2., 17., 25. ve 70. maddeleri yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
G. 7315 sayılı Kanun’un 12. Maddesinin İncelenmesi
1. Anlam ve Kapsam
246. 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun 12. maddesinde devletin güvenliğini, ulusun varlığını ve bütünlüğünü, iç ve dış menfaatlerinin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgeler ile gizlilik dereceli kamu personeli ve meslek gruplarının tespiti, birim ve kısımların tanımlarının yapılması, güvenlik soruşturmasının ve arşiv araştırmasının usul ve esasları, araştırma ve soruşturmayı yapacak birimler ve değerlendirme komisyonlarının çalışma usul ve esasları ile uygulamaya ilişkin diğer hususların Cumhurbaşkanınca yürürlüğe konulacak yönetmelikle düzenleneceği hüküm altına alınmaktadır.
247. Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 5. maddesiyle gizlilik dereceleri, gizlilik dereceli belgelerin sınıflandırılması, oluşturulması, kullanım yerleri, muhteviyatı, güncelliği ve diğer hususların düzenlenmesi, 26/4/2022 tarihli ve 31821 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gizlilik Dereceli Belgelerde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik hükümlerine bırakılmıştır.
248. Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 6. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca gizlilik dereceli birim ve kısımlar ise kamu kurum ve kuruluşlarında anılan Yönetmelik hükümlerine göre çok gizli ve gizli gizlilik dereceli bilgi ve belgeleri oluşturan ve saklayan birim ve kısımlar olarak tanımlanmıştır.
249. Anılan maddenin (2) numaralı fıkrasına göre kamu kurum ve kuruluşları, gizlilik dereceli birim ve kısımları (1) numaralı fıkra gereğince belirler. Ancak tüm kamu kurum ve kuruluşlarının; teftiş ve denetim birimleri, personel birimleri, bilgi işlem birimleri ve özel kalem müdürlükleri gizlilik dereceli birimlerden sayılır.
250. Maddenin (3) numaralı fıkrası uyarınca kamu kurum ve kuruluşları tarafından (2) numaralı fıkra gereğince belirlenen gizlilik dereceli birim ve kısımlar Cumhurbaşkanlığına bildirilir. (4) numaralı fıkrada da Cumhurbaşkanlığına bildirilen birim ve kısımların (1) numaralı fıkra kapsamında olup olmadığı değerlendirildikten sonra uygun görülenlerin Cumhurbaşkanlığınca İçişleri Bakanlığı, Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğüne gönderileceği hüküm altına alınmıştır.
251. Anılan Yönetmelik’in 11. maddesinde ise güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasında izlenecek yöntem düzenlenmiştir.
2. İptal Talebinin Gerekçesi
252. Dava dilekçesinde özetle; Anayasa’nın kanunla düzenlenmesini öngördüğü alanlarda temel ilkeler, usul ve esaslar belirlenmeksizin düzenleme yapma yetkisinin yürütmeye bırakılmasının yasama yetkisinin devredilmezliği ve hak ve özgürlüklerin kanunla sınırlanması ilkelerini ihlal ettiği belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 7., 13., 20., 70., 124. ve 128. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
3. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
253. Anayasa’nın 7. maddesinde “Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.” denilmektedir. Yasama yetkisinin Türkiye Büyük Millet Meclisine (TBMM) ait olması ve bu yetkinin devredilememesi, kuvvetler ayrılığı ilkesinin bir gereğidir. Bu hükme yer veren Anayasa’nın 7. maddesinin gerekçesinde yasama yetkisinin parlamentoya ait olması “demokrasi rejimini benimseyen siyasi rejimlerde kaçınılmaz bir durum” olarak nitelendirilmiştir. Madde gerekçesinden de anlaşılacağı üzere yasama yetkisinin devredilemezliği, esasen kanun koyma yetkisinin TBMM dışında başka bir organca kullanılamaması anlamına gelmektedir. Anayasa’nın 7. maddesi ile yasaklanan, kanun yapma yetkisinin devredilmesidir.
254. Türevsel nitelikteki düzenleyici işlemler bakımından yürütmenin düzenleme yetkisi, sınırlı, tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir. Bu nedenle temel ilkeleri belirlenmeksizin ve çerçevesi çizilmeksizin, yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir kanun kuralı ile sınırsız, belirsiz, geniş bir alanın yürütmenin düzenlemesine bırakılması, Anayasa’nın belirtilen maddesine aykırılık oluşturur. Bununla birlikte yasama organının temel ilkeleri ve çerçeveyi kanunla belirlendikten sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması, yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz (AYM, E.2011/42, K.2013/60, 9/5/2013; E.2019/36, K.2021/15, 4/3/2021, § 57).
255. Anayasa’nın açıkça kanunla düzenlenmesini öngörmediği konularda kanunda genel ifadelerle düzenleme yapılarak ayrıntıların düzenlenmesinin yürütmenin türevsel nitelikteki düzenleyici işlemlerine bırakılması mümkündür. Anayasa’da münhasıran kanunla düzenleme yapılması öngörülmeyen konularda yasamanın asliliği ve Cumhurbaşkanlığı kararnameleri haricinde geçerli olan yürütmenin türevselliği ilkeleri gereği idari işlemlerin kanuna dayanması zorunluluğu vardır. Ancak bu durumda kanunda belirlenmesi gereken çerçeve, Anayasa’nın kanunla düzenlenmesini öngördüğü durumdakinden çok daha geniş olabilecektir (AYM, E.2018/91, K.2020/10, 19/2/2020, § 110; E.2019/36, K.2021/15, 4/3/2021, § 56).
256. Türevsel nitelikteki düzenleyici işlemler bakımından kural olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte Anayasa’da kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturabilmektedir. Bu nedenle Anayasa’da temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması, vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanması, özlük hakları gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları, ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir. Anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmenin türevsel nitelikteki işlemlerine bırakması, yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz (AYM, E.2019/36, K.2021/15, 4/3/2021, § 57).
257. Kural, arşiv araştırması ve güvenlik soruşturmasının usul ve esaslarına ilişkin hususlar ile gizlilik dereceli kamu personeli ile meslek gruplarının belirlenmesine ilişkin düzenlemeleri Cumhurbaşkanınca çıkarılacak yönetmeliğe bırakmaktadır.
258. Gizlilik dereceli belgeler, birimler, hizmetler ve çalıştırılacak personelin kimler olacağı ile bu görev ve hizmetlere alınacak kişiler hakkında yapılacak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılma usul ve esasları, elde edilen verilerin değerlendirilmesi ve korunması hususlarında 7315 sayılı Kanun ve ilgili diğer kanunlarla temel ilke ve esasların belirlendiği, gerekli güvencelere ilişkin olarak belirli bir çerçeveye yer verildiği gözetildiğinde Cumhurbaşkanına yönetmelik çıkarma yetkisi verilen hususlara ilişkin olarak belirli bir kanuni çerçevenin oluşturulduğu anlaşılmaktadır.
259. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 7. maddesine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin MENTEŞ ve Kenan YAŞAR bu görüşe katılmamışlardır.
Kuralın Anayasa’nın 2., 20., 70., 124. ve 128. maddelerine de aykırı olduğu ileri sürülmüşse de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın 7. maddesi yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması nedeniyle Anayasa’nın 2., 20., 70., 124. ve 128. maddeleri yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
Kuralın Anayasa’nın 13. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
Ğ. 7315 sayılı Kanun’un 13. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasıyla 1325 sayılı Kanun’a Eklenen Ek 16. Maddenin, (4) Numaralı Fıkrasıyla 2692 sayılı Kanun’un 7. Maddesine Eklenen On İkinci Fıkranın, (5) Numaralı Fıkrasıyla 2803 sayılı Kanun’un 13. Maddesine Eklenen Yedinci Fıkranın ve (6) Numaralı Fıkrasıyla 4652 sayılı Kanun’a Eklenen Ek 3. Maddenin İncelenmesi
1. Anlam ve Kapsam
260. 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun “Değiştirilen ve yürürlükten kaldırılan hükümler” başlıklı 13. maddesi, pek çok farklı kanuna güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılmasıyla ilgili hükümler eklemekte veya mevcut hükümleri değiştirmektedir.
261. Anılan maddenin (2) numaralı fıkrasıyla 1325 sayılı Kanun’a ek 16. madde eklenmiştir. Söz konusu maddeyle Millî Savunma Bakanlığı nam ve hesabına Bakanlıkça belirlenen eğitim kurumları ile Millî Savunma Üniversitesine bağlı fakülte, yüksekokul, meslek yüksekokulu ve enstitülerde eğitim görecekler hakkında 7315 sayılı Kanun’a göre güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılacağı düzenlenmiştir.
262. 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı kuvvetleri Personel Kanunu’nun 11. maddesinde fakülte ve yüksek okulların ordunun muvazzaf subay kaynaklarından olduğu belirtilmiştir. Anılan Kanun’un 14. maddesi en az dört yıl süreli fakülte veya yüksekokulları başarı ile bitirenlerin anılan maddede sayılan şartlara ek olarak yönetmelikte öngörülen sınavlar ile uygulanacak temel askerlik eğitiminde başarılı olmak kaydıyla muvazzaf subay olarak nasbedileceklerini hüküm altına almaktadır.
263. 1325 sayılı Askeri Okullar, Askeri Öğrenciler, Askeri Fabrikalar ve Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun’un ek 7. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre de fakülte, yüksekokul veya meslek yüksekokullarından mezun olup da subay veya astsubay nasbedilmek için temel askerlik eğitiminin alınması gerekmektedir.
264. 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun 13. maddesinin (4) numaralı fıkrasıyla 2692 sayılı Kanun’un 7. maddesine eklenen on ikinci fıkrada Sahil Güvenlik Komutanlığı nam ve hesabına eğitim-öğrenim görecekler hakkında 7315 sayılı Kanun’a göre güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
265. 7315 sayılı Kanun’un 13. maddesinin (5) numaralı fıkrasıyla 2803 sayılı Kanun’un 13. maddesine eklenen yedinci fıkrada, Jandarma Genel Komutanlığı nam ve hesabına eğitim-öğrenim görecekler ile Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi ve buna bağlı eğitim-öğretim kurumlarında eğitim öğrenim görecekler hakkında 7315 sayılı Kanun’a göre güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılacağı belirtilmiştir.
266. 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun 13. maddesinin (6) numaralı fıkrasıyla da 4652 sayılı Kanun’a eklenen ek 3. maddeye göre, Polis Akademisi ve buna bağlı eğitim-öğretim kurumları ile Akademi nam ve hesabına diğer eğitim kurumlarında öğrenim görecek öğrenciler hakkında 7315 sayılı Kanun’a göre güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılacağı düzenlenmiştir.
267. Anılan Kanun’un 3. maddesinde Polis Akademisinin, emniyet teşkilatının memur, amir ve yönetici ihtiyacını karşılamak amacıyla kurulduğu, Akademinin görevlerinden birinin de bu Kanun’da belirtilen amaç, nitelik ve Emniyet Genel Müdürlüğünün görev ve sorumluluklarına uygun olarak, mezuniyetten sonra verilecek görevleri yapabilecek, emrindeki personeli veya birimi eğitebilecek ve yönetebilecek düzeyde emniyet teşkilatına amir ve yönetici yetiştirmek olduğu, Akademinin bünyesinde ön lisans düzeyinde eğitim-öğretim yapan polis meslek yüksek okulları ile polis meslek eğitim merkezlerinde polis memuru yetiştirilmesini sağlamak olduğu belirtilmiştir.
268. Buna göre dava konusu kurallarda geçen kurumlar adına, nam ve hesabına üniversite, yüksekokul, meslek yüksekokulu, enstitü gibi eğitim-öğretim kurumlarında eğitim-öğretim görecekler hakkında öğrenciliğe kabul için güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılacağı anlaşılmaktadır.
2. İptal Talebinin Gerekçesi
269. Dava dilekçesinde özetle; dava konusu kurallar nedeniyle henüz hukuken çocuk sayılan veya çocukluk dönemini yeni tamamlamış bireyler hakkında yapılacak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması nedeniyle söz konusu kişilerin eğitim hakkından, dolayısıyla kamu hizmetine girme hakkından hukuka uygun olmayan nedenlerle mahrum bırakılacağı, bu suretle inançları, düşünce ve kanaatlerinin sorgulanacağı, kurallar kapsamındaki kişilerin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına tabi tutulmalarının eğitim öğrenim hakkını kullanan benzer kişilere göre aleyhlerine sonuçlar doğuracağı belirtilerek kuralların Anayasa’nın 10., 24., 25., 26., 42. ve 70. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
3. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
270. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca kurallar, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 13. ve 20. maddeleri yönünden de incelenmiştir.
271. Dava konusu kurallarla, yükseköğretim öncesi ve yükseköğretim düzeyinde Millî Savunma Bakanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Polis Akademisi nam ve hesabına eğitim göreceklerle ilgili olarak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılacağı düzenlenmektedir. Söz konusu kişiler hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılacağını düzenleyen kurallarla kişisel verilerinin korunmasını isteme hakkına yönelik sınırlama getirildiği anlaşılmaktadır.
272. 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nda ve kurallarda arşiv araştırması ve güvenlik soruşturmasının kapsamı, kimler tarafından ve nasıl yapılacağı, bu kapsamda elde edilen kişisel verilerin işlenmesi, kullanılması ve korunması hususlarında yeterli bir kanuni çerçevenin çizildiği sonucuna varılmıştır. Ayrıca kurallar, kişisel verilerin korunması hakkına ilişkin olarak hangi kurum ve kuruluşların nam ve hesabına ve hangi düzeyde eğitim ve öğrenim görecekler hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılacağını tereddüde yer bırakmayacak şekilde düzenlemiştir. Bu itibarla kuralların kanunilik şartını sağladığı anlaşılmaktadır.
273. Millî savunma, millî güvenlik, kamu düzeninin tesisi gibi alanlarda hizmetin yerine getirilmesi sağlayacak nitelikte uzman kadroların oluşturulabilmesi bakımından söz konusu personelin yetiştirilmesi için hizmet verecek eğitim öğretim kurumlarına kabul edileceklerin, yükseköğretim kurumlarına alınacak diğer öğrencilerden farklı ve daha kapsamlı olarak araştırılmalarında kamusal bir yararın bulunduğu açıktır. Nitekim Anayasa’nın 5. maddesinde devlete yüklenen ödev doğrultusunda yerine getirilecek hizmetin niteliği, devletin bu öğrencilere yaptığı yatırım ve ayırdığı kaynaklar, söz konusu öğrencilerin diğer öğrencilerden farklı hukuki statüde (özlük hakları-mali haklar gibi) olması göz önünde bulundurulduğunda, millî savunma, millî güvenlik ve kamu düzeninin sağlanması bakımından dava konusu kurallarda sayılan kurumlar adına eğitim öğrenim görecek kişiler hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılmasında anayasal anlamda meşru bir amaç bulunduğu açıktır.
274. Anılan Kanun’un 4. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) ve (c) bentlerinin Anayasa’ya uygunluk denetiminde demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmama ve ölçülülük ilkesi kapsamında belirtilen gerekçeler uygun olduğu ölçüde bu kurallar yönünden de geçerlidir.
275. Açıklanan nedenlerle kurallar Anayasa’nın 13. ve 20. maddelerine aykırı değildir. İptalleri talebinin reddi gerekir.
Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin MENTEŞ ve Kenan YAŞAR bu görüşe katılmamışlardır.
Kuralın Anayasa’nın 10., 42. ve 70. maddelerine de aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın 13. ve 20. maddeleri yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması nedeniyle Anayasa’nın 10., 42. ve 70. maddeleri yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
Kuralların Anayasa’nın 24., 25. ve 26. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
H. 7354 sayılı Kanun’un 5. maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının “…7/4/2021 tarihli ve 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanununa göre güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılmış olma…” Bölümünün İncelenmesi
276. Dava konusu kuralın yer aldığı 7354 sayılı Kanun, 10/10/2024 tarihli ve 7528 sayılı Öğretmenlik Mesleği Kanunu’nun 36. maddesinin (2) numaralı fıkrasıyla yürürlükten kaldırılmıştır.
277. Açıklanan nedenle konusu kalmayan bölüme ilişkin iptal talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekir.
I. 7078 sayılı Kanun’un 39. Maddesiyle 1325 sayılı Kanun’a Eklenen Ek 11. Maddenin Birinci Fıkrasının Üçüncü Cümlesinde Yer Alan “…Cumhurbaşkanı…” İbaresinin, 159. Maddesiyle 6191 sayılı Kanun’un 3. Maddesinin (3) Numaralı Fıkrasının Değiştirilen (f) Bendinin, 160. Maddesiyle 6191 sayılı Kanun’un 6. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasına Eklenen (d) Bendinin ve (4) numaralı Fıkrasına Eklenen (h) Bendinin İncelenmesi
1. 1325 sayılı Kanun’un Ek 11. Maddesinin Birinci Fıkrasının Üçüncü Cümlesinde Yer Alan “…Cumhurbaşkanı…” İbaresi
a. 6771 sayılı Kanun’la Yapılan Anayasa Değişikliğinin Yargısal Denetime Etkileri Hakkında Genel Açıklama
278. Dava dilekçesinde 7078 sayılı Kanun’la yapılan bir kısım düzenlemeyle ilgili Anayasa’ya aykırılık iddiaları Anayasa’nın 8., 87., 104., 105., 124. ve 125. maddeleri çerçevesinde dile getirilmiştir. Anayasa’nın yürütme yetkisi ve görevi ile TBMM ve Cumhurbaşkanı’nın görev ve yetkilerinin düzenlendiği 8., 87. ve 104. maddeleri ve Cumhurbaşkanı’nın sorumluluk ve sorumsuzluk hâlinin düzenlendiği 105. maddesi, “Yönetmelik” kenar başlıklı 124. maddesi, yargı yolunun düzenlendiği 125. maddesi 9/7/2018 tarihinde yürürlüğe giren 6771 sayılı Kanun ile değiştirilmiştir.
279. Dava konusu kuralların anayasallık denetiminde ölçü norm olarak değerlendirilebilecek anayasal hükümlerin iptal davasının açıldığı tarihten sonra yürürlükten kalkması veya değişikliğe uğraması nedeniyle kuralların ihdas edildiği ya da anayasal denetimin yapıldığı tarihte yürürlükte olanlardan hangisinin denetime esas alınacağının öncelikle değerlendirilmesi gerekir.
280. Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarında bir kuralın içerik bakımından Anayasa’ya uygunluk denetiminde Anayasa’nın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesi gereğince kural olarak denetimin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan anayasal normların ölçü norm olarak dikkate alınacağı, ancak anayasa yargısı denetimine tabi bir normun, ihdas edildiği dönemde geçerli olan yetki ve konu kuralları temel alınarak vücut bulması nedeniyle bu unsurlara ilişkin denetimin ise -yürürlükten kalkmış olsa dahi- o tarihteki anayasal normların esas alınarak yapılması gerektiği ifade edilmiştir (AYM, E.2022/82, K.2022/113, 28/9/2022, § 10; E.2018/122, K.2020/14, 19/2/2020, §§ 11, 12; E.2018/27, K.2020/49, 24/9/2020, § 6).
281. Dava konusu kuralların bir kısmı devletin yürütme yetkisi ile ilgili konularda düzenlemeler öngörmektedir. Kuralların ihdas edilmesi sürecinde yetki ve konu unsurları yönünden kapsam ve sınırlarının belirlenmesi ile ilgili olarak herhangi bir sorun bulunmamaktadır. Dolayısıyla dava konusu kurallarla ilgili olarak içerik yönünden Anayasa’ya uygunluk denetimi yapılacağından denetim tarihindeki anayasal hükümlerin ölçü norm olarak dikkate alınması gerekmektedir.
b. İptal Talebinin Gerekçesi
282. Dava dilekçesinde özetle; dava konusu kuralla yürütmenin alanına giren konuda Cumhurbaşkanına düzenleyici işlem yapma yetkisinin tanındığı, Anayasa’nın 8. maddesinin önceki hâlinde yürütme yetkisinin Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından Anayasa’ya ve kanunlara uygun olarak birlikte kullanılacağının düzenlendiği, Anayasa Mahkemesi kararlarında da bu yetkinin Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından ortaklaşa kullanılabileceğinin belirtildiği, kuralda ise söz konusu yetkinin kullanımının yalnız başına Cumhurbaşkanına bırakıldığı, bu durumun Anayasa’nın 6. maddesine aykırılık oluşturacağı, yine Anayasa’nın 124. maddesine göre Cumhurbaşkanının yönetmelik çıkarma yetkisi bulunmadığı hâlde kuralla bu imkânının tanındığı, Anayasa’nın Cumhurbaşkanını siyasal olarak karşı imza kuralı ile sorumsuz kıldığı, yürütme yetkisinin aslen sorumlu olan Bakanlar Kurulunda olduğu, kuralla verilen yetkinin Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler kapsamında değerlendirilemeyeceği, yönetmelik çıkarmanın idari işlem niteliğinde olduğu dikkate alındığında kuralla verilen yetkiye göre çıkarılan yönetmeliğe karşı dava açma imkânının da ortadan kaldırıldığı, Anayasa’nın 87. maddesinde TBMM’ye Bakanlar Kurulu ve bakanları denetleme yetkisinin verildiği, TBMM’nin bu yetkiyi Başbakanı denetleyerek kullandığı, kuralla bu yetkinin TBMM’nin elinden alındığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 6., 8., 11., 36., 87., 104., 105. ve 125. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
c. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
283. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 7. maddesi yönünden de incelenmiştir.
284. 1325 sayılı Kanun’un “Milli Savunma Bakanlığı Görev ve Teşkilatı Hakkında Kanun” biçimindeki adı, 2/7/2018 tarihli ve 703 sayılı KHK’nin 23. maddesiyle “Askeri Okullar, Askeri Öğrenciler, Askeri Fabrikalar Ve Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun” şeklinde değiştirilmiştir.
285. Anılan Kanun’un ek 11. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesine göre Millî Savunma Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatı ile bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşlarında görev yapan personele ilişkin istihbarat hizmetleri MİT tarafından yürütülür. Söz konusu fıkranın ikinci cümlesinde MİT’in, istihbarat istihsaline yönelik faaliyetleri veya güvenlik soruşturması kapsamında, Bakanlık ve Türk Silahlı Kuvvetleri personeli hakkında kıta içinde veya kıta dışında her türlü araştırmayı yapabileceği hükme bağlanmıştır. Fıkranın üçüncü cümlesi uyarınca ise bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar ile söz konusu hizmetlerin yerine getirilmesinde diğer kurum ve kuruluşların görev, yetki ve sorumlulukları MİT tarafından hazırlanarak Cumhurbaşkanı onayıyla yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir. Anılan cümlede yer alan “…Cumhurbaşkanı…” ibaresi dava konusu kuralı oluşturmaktadır.
286. Kuralla, anılan maddenin uygulanmasına ilişkin hususlar ile söz konusu hizmetlerin yerine getirilmesinde diğer kurum ve kuruluşların görev, yetki ve sorumluluklarının belirlenmesine ilişkin düzenleyici işlem niteliğinde olan ve MİT tarafından hazırlanacak yönetmeliğin Cumhurbaşkanının onayıyla yürürlüğe gireceği öngörülmektedir.
287. Yürütme yetki ve görevini münhasır olarak yerine getiren Cumhurbaşkanının kendi görev alanıyla (Cumhurbaşkanlığı ve tüzel kişiliği olmayan bağlı kuruluşlar) ilgili olarak kanunların ve CBK’ların uygulanması amacıyla yönetmelik çıkarma yetkisine sahip olduğu açıktır (AYM, E.2018/95, K.2023/221, 27/12/2023, §§ 101-104).
288. Anayasa Mahkemesi 7078 sayılı Kanun’un 21. maddesiyle 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’un ek 6. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…İçişleri Bakanlığının görüşü alınarak Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından hazırlanıp Başbakanca…” ibaresinin “…Cumhurbaşkanınca…” şeklinde değiştirilmesinin Anayasa’ya uygunluk denetiminde, kuralda geçen “onaylama” yetkisinin, onaylamanın işlemin oluşmasında kurucu bir unsur olduğunu ve Anayasa’da çıkarma olarak ifade edilen ibare ile aynı sonucu doğuran bir işlem niteliğinde olduğunu değerlendirmiştir (AYM, E.2018/95, K.2023/221, 27/12/2023, § 105).
289. Öte yandan Anayasa’nın 123. maddesinin birinci fıkrasında idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ve kanunla düzenleneceği, 128. maddesinin ikinci fıkrasında da memurların ve diğer kamu görevlilerinin görev ve yetkilerinin kanunla düzenleneceği güvenceye kavuşturulmuştur. Kuralda Cumhurbaşkanının onaylayacağı yönetmelikte düzenlenecek olan hususların MİT’in görev alanıyla ilgili olduğu anlaşılmaktadır.
290. 2937 sayılı Kanun’un 3. maddesinin ikinci fıkrasında MİT’in ana hatlarıyla teşkilat birimlerinin düzenlendiği, 4. maddesinin birinci fıkrasında ise ayrıntılı olarak görev tanımlamasının yapıldığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla MİT birimlerinin görev yetki ve sorumluluklarının anılan hükümler çerçevesinde genel olarak tespit edildiği açıktır (AYM, E.2018/95, K.2023/221, 27/12/2023, § 263).
291. Kural uyarınca, MİT’in, güvenlik soruşturması kapsamında, Bakanlık ve Türk Silahlı Kuvvetleri personeli hakkında kıta içinde veya kıta dışında her türlü araştırmayı yapabileceği, bu hususlara ilişkin usul ve esasların ise Cumhurbaşkanı onayıyla yürürlüğe konulan yönetmelikle belirleneceği hüküm altına alınmıştır. 1325 sayılı Askeri Okullar, Askeri Öğrenciler, Askeri Fabrikalar ve Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun’a, 7315 sayılı Kanun’un 13. maddesinin (2) numaralı fıkrasıyla eklenen ek 16. maddeye göre, Millî Savunma Bakanlığı nam ve hesabına Bakanlıkça belirlenen eğitim kurumları ile Millî Savunma Üniversitesine bağlı fakülte, yüksekokul, meslek yüksekokulu ve enstitülerde eğitim görecekler hakkında 7315 sayılı Kanun’a göre güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılır. Öte yandan anılan Kanun’un 3. maddesinin (2) numaralı fıkrası hükümleri gözetildiğinde, MİT personeli hakkında yapılacak araştırma ve soruşturma işlemlerinin de söz konusu Kanun kapsamında gerçekleştirileceği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bu kapsamda Cumhurbaşkanına tanınan yetkinin çerçevesinin de ilgili kanunlarla belirlendiği açıktır.
292. Arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması sonucu elde edilen verilere ilişkin olarak kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı kapsamında 7315 sayılı Kanun ve ilgili diğer kanunlarda temel ilke ve esaslar belirlenmiş ve gerekli güvencelere yer verilmiştir.
293. Dolayısıyla kural kapsamında MİT’e verilen yetkinin kullanılmasına yönelik usul ve esaslar ile bu hizmetlerin yerine getirilmesinde diğer kurum ve kuruluşların görev, yetki ve sorumluluklarıyla ilgili olarak Cumhurbaşkanına MİT tarafından hazırlanacak yönetmeliği onaylama hususunda verilen yetkinin kanuni çerçevesinin çizildiği sonucuna varmak gerekir.
294. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 7. maddesine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Hasan Tahsin GÖKCAN, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin MENTEŞ ve Kenan YAŞAR bu görüşe katılmamışlardır.
Kuralın Anayasa’nın 6., 8., 11., 20., 87., 104., 123. ve 128. maddelerine de aykırı olduğu ileri sürülmüşse de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın 7. maddesi yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması nedeniyle 6., 8., 11., 20., 87., 104., 123. ve 128. maddeleri yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
Kuralın Anayasa’nın 36., 105. ve 125. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
2. 6191 sayılı Kanun’un 3. Maddesinin (3) Numaralı Fıkrasının (f) Bendi ile Anılan Kanun’un 6. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (d) Bendi ve (4) Numaralı Fıkrasının (h) Bendi
a. Anlam ve Kapsam
295. 6191 sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu’nun 3. maddesinin (3) numaralı fıkrasında sözleşmeli er olabilmek için aranan nitelikler belirtilmiştir. Anılan fıkranın dava konusu (f) bendinde ise güvenlik soruşturmasının olumlu sonuçlanması, güvenlik soruşturmasının sonucunun henüz gelmediği hâllerde ise arşiv araştırmasının olumlu sonuçlanması sözleşmeli er olmanın şartı olarak düzenlenmiştir.
296. Söz konusu Kanun’un 4. maddesinde ise gerekli şartları taşıyarak sözleşmeli er adayı olanların ön sözleşmeyle askerî eğitime alınacağı, askerî eğitimi başarı ile tamamlayanlarla dört yıldan fazla olmamak kaydıyla en az üç yıllık sözleşme yapılacağı, müteakip sözleşmelerin, bir yıldan az üç yıldan fazla olmamak şartıyla azamî yedi yıllık hizmet süresi sonuna kadar uzatılabileceği hükme bağlanmıştır.
297. Kurala göre kişilerin ön sözleşme ile er adayı olarak göreve başlamaları için ilke olarak arşiv araştırması ve güvenlik soruşturmasının olumlu sonuçlanması gerekmektedir. Ancak kural kapsamında arşiv araştırması olumlu sonuçlananların güvenlik soruşturması henüz tamamlanmasa dahi göreve başlatılabilmeleri mümkündür. Güvenlik soruşturmasının ön sözleşme aşamasında olumsuz sonuçlanması hâlinde ise yine Kanun’un 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının dava konusu (d) bendi uyarınca sözleşmeli er adaylarının ön sözleşmeleri, süresinin bitiminden önce feshedilmektedir. Aynı şekilde anılan maddenin (4) numaralı fıkrasının dava konusu (h) bendinde ise güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanması hâlinde sözleşmeli erbaş ve erlerin sözleşmelerinin, sözleşme süresinin bitiminden önce feshedileceği hükme bağlanmıştır.
298. Dolayısıyla kişilerin ön sözleşme ile er adayı olarak göreve başlamaları için arşiv araştırmasının olumlu sonuçlanması yeterli görülmekle birlikte güvenlik soruşturmasının ön sözleşme aşamasında olumsuz sonuçlanması hâlinde kurallar kapsamında idarece ön sözleşmenin feshine karar verilebilecektir. Yine askerî eğitimini başarı ile tamamlayıp sözleşmeli er olarak atananların güvenlik soruşturmalarının olumsuz sonuçlanması durumunda da sözleşmelerinin feshi mümkün olacaktır.
b. İptal Talebinin Gerekçesi
299. Dava dilekçesinde özetle; güvenlik soruşturmasında araştırılacak hususlarla ilgili temel ilkelerin belirlenmediği, bu kapsamda sözleşmeli er veya erbaş olmaya engel durumlar ile sözleşmenin feshini gerektiren hâllerin kurallarda öngörülmediği, kanunda genel çerçeve çizilmeden verilen yetkiye dayanılarak çıkarılan yönetmelikle söz konusu hususların düzenlenmesinin mümkün olmadığı, bu durumun hukuk devleti ve yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırı olduğu, kamu hizmetine girmede görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrımın gözetilemeyeceği, güvenlik soruşturmasında uygulanacak ölçütlerin nesnel, objektif, tarafsız ve zorunlu bir neden sonuç ilişkisi kurmaya elverişli olmadığı, bu durumda kişilere nesnel, eşit ve hakkaniyete uygun bir şekilde muamele edilemeyeceği, güvenlik soruşturmasında elde edilen bilgilerin tamamen idarenin subjektif değerlendirilmelerine bırakıldığı, bunun keyfi uygulamalara neden olacağı, güvenlik soruşturmasında kullanılan bilgilerin tamamının kişisel veri niteliğinde olduğu dikkate alındığında bu soruşturmanın tabi olduğu esas ve usullerin de kanunla düzenlenmesi gerektiği, özellikle güvenlik soruşturmasının temel unsurunu oluşturan istihbarat raporlarının hazırlanma sürecinin hukuki ve nesnel ölçütlerden uzak olduğu, bireylerin kişisel bilgilerden haberdar edilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme haklarının olduğu, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda yer alan güvencelerin güvenlik soruşturması için de uygulanabilir olduğu iddia edilse bile anılan Kanun’da istihbarı bilgilerinin istisna kapsamında olduğunun açıkça düzenlendiği belirtilerek kuralların Anayasa’nın 2., 7., 13., 20. ve 70. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
c. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
300. Kurallar, Türk Silahlı Kuvvetlerinde istihdam edilecek sözleşmeli er olmak için güvenlik soruşturmasının olumlu sonuçlanmasını, güvenlik soruşturmasının sonucunun henüz gelmediği hâllerde ise arşiv araştırmasının olumlu sonuçlanmasını, yine sözleşmeli er adaylarının ön sözleşmelerinin süresinden önce feshedilmesi ile sözleşmeli erbaş ve erlerin sözleşmelerinin süresinin bitiminden önce feshedilmesi için güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasını şart olarak öngörmek suretiyle kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı ile kamu hizmetine girme hakkına sınırlama getirmektedir.
301. 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun; 3. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan “…gizlilik dereceli birimler ile…” ibaresinin, 4. maddesinin (b), (c) ve (ç) bentlerinin ve 5. maddesinin (a), (b) ve (c) bentlerinin, 8. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan “…istihbari faaliyete konu olmayan…” ibaresinin ve (3) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinin, 10. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan “…istihbari faaliyete konu olmayan…” ibaresinin Anayasa’ya uygunluk denetiminde belirtilen gerekçeler bu kurallar yönünden de geçerlidir.
302. Açıklanan nedenle kurallar, Anayasa’nın 13., 20. ve 70. maddelerine aykırı değildir. İptalleri taleplerinin reddi gerekir.
Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin MENTEŞ ve Kenan YAŞAR bu görüşe katılmamışlardır.
Kuralların Anayasa’nın 2. ve 7. maddelerine de aykırı olduğu ileri sürülmüşse de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın 13., 20. ve 70. maddeleri yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması nedeniyle Anayasa’nın 2. ve 7. maddeleri yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
V. Yürürlüğün Durdurulması Talebi
303. Dava dilekçesinde özetle, dava konusu kuralların uygulanmaları hâlinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğabileceği belirtilerek yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
A. 1. 7/4/2021 tarihli ve 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun;
a. 3. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan “…gizlilik dereceli birimler ile…”, “…kamu kurum ve kuruluşlarında çalışacak öğretmenler, üst kademe kamu yöneticileri,…” ve “…ile milli güvenlik açısından stratejik önemi haiz birim, proje, tesis, hizmetlerde statüsü veya çalıştırma şekline bağlı olmaksızın istihdam edilenler…” ibarelerine,
b. 4. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b), (c) ve (ç) bentlerine,
c. 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerine,
ç. 6. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan “…bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi kapsamındaki karar ve…” ibaresine,
d. 7. maddesinin (1) numaralı fıkrasının üçüncü cümlesine,
e. 8. maddesinin;
i. (1) numaralı fıkrasında yer alan “…istihbari faaliyetlere konu olmayan…” ibaresine,
ii. (3) numaralı fıkrasının ikinci cümlesine,
f. 10. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan “…istihbari faaliyete konu olmayan…” ibaresine,
g. 12. maddesine,
ğ. 13. maddesinin;
i. (2) numaralı fıkrasıyla 31/7/1970 tarihli ve 1325 sayılı Askeri Okullar, Askeri Öğrenciler, Askeri Fabrikalar ve Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun’a eklenen ek 16. maddeye,
ii. (4) numaralı fıkrasıyla 9/7/1982 tarihli ve 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu’nun 7. maddesine eklenen on ikinci fıkraya,
iii. (5) numaralı fıkrasıyla 10/3/1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu’nun 13. maddesine eklenen yedinci fıkraya,
iv. (6) numaralı fıkrasıyla 25/4/2001 tarihli ve 4652 sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu’na eklenen ek 3. maddeye,
2. 1/2/2018 tarihli ve 7078 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un;
a. 39. maddesiyle 1325 sayılı Kanun’a eklenen ek 11. maddenin birinci fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan “…Cumhurbaşkanı…” ibaresine,
b. 159. maddesiyle 10/3/2011 tarihli ve 6191 sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu’nun 3. maddesinin (3) numaralı fıkrasının değiştirilen (f) bendine,
c. 160. maddesiyle 6191 sayılı Kanun’un 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasına eklenen (d) bendine ve (4) numaralı fıkrasına eklenen (h) bendine,
yönelik iptal talepleri 4/12/2024 tarihli ve E.2021/60, K.2024/200 sayılı kararla reddedildiğinden bu maddelere, fıkralara, bentlere, cümlelere ve ibarelere ilişkin yürürlüğün durdurulması taleplerinin REDDİNE,
B. 3/2/2022 tarihli ve 7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının “…7/4/2021 tarihli ve 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanununa göre güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılmış olma…” bölümüne yönelik iptal talebi hakkında 4/12/2024 tarihli ve E.2021/60, K.2024/200 sayılı kararla karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğinden bu bölüme ilişkin yürürlüğün durdurulması talebi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
4/12/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
VI. Hüküm
A. 7/4/2021 tarihli ve 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun;
1. 3. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan;
a. “…gizlilik dereceli birimler ile…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Engin YILDIRIM, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin MENTEŞ ile Kenan YAŞAR’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
b. “…kamu kurum ve kuruluşlarında çalışacak öğretmenler,…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin MENTEŞ ile Kenan YAŞAR’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
c. “…üst kademe kamu yöneticileri,…” ve “…ile milli güvenlik açısından stratejik önemi haiz birim, proje, tesis, hizmetlerde statüsü veya çalıştırma şekline bağlı olmaksızın istihdam edilenler…” ibarelerinin Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve iptal taleplerinin REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,
2. 4. maddesinin (1) numaralı fıkrasının;
a. (b) ve (c) bentlerinin Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve iptal taleplerinin REDDİNE, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin MENTEŞ ile Kenan YAŞAR’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
b. (ç) bendinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Engin YILDIRIM, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin MENTEŞ ile Kenan YAŞAR’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
3. 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının;
a. (a) ve (b) bentlerinin Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve iptal taleplerinin REDDİNE, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin MENTEŞ ile Kenan YAŞAR’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
b. i. (c) bendinde yer alan “…eylem birliği,…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin MENTEŞ ile Kenan YAŞAR’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
ii. (c) bendinin kalan kısmının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Engin YILDIRIM, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin MENTEŞ ile Kenan YAŞAR’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
4. 6. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan “…bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi kapsamındaki karar ve…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Engin YILDIRIM, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin MENTEŞ ile Kenan YAŞAR’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
5. 7. maddesinin (1) numaralı fıkrasının üçüncü cümlesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin MENTEŞ ile Kenan YAŞAR’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
6. 8. maddesinin;
a. (1) numaralı fıkrasında yer alan “…istihbari faaliyetlere konu olmayan…” ibaresinin,
b. (3) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinin,
Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve iptal taleplerinin REDDİNE, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin MENTEŞ ile Kenan YAŞAR’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
7. 10. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan “…istihbari faaliyete konu olmayan…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin MENTEŞ ile Kenan YAŞAR’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
8. 12. maddesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin MENTEŞ ile Kenan YAŞAR’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
9. 13. maddesinin;
a. (2) numaralı fıkrasıyla 31/7/1970 tarihli ve 1325 sayılı Askeri Okullar, Askeri Öğrenciler, Askeri Fabrikalar ve Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun’a eklenen ek 16. maddenin,
b. (4) numaralı fıkrasıyla 9/7/1982 tarihli ve 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu’nun 7. maddesine eklenen on ikinci fıkranın,
c. (5) numaralı fıkrasıyla 10/3/1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu’nun 13. maddesine eklenen yedinci fıkranın,
ç. (6) numaralı fıkrasıyla 25/4/2001 tarihli ve 4652 sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu’na eklenen ek 3. maddenin,
Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve iptal taleplerinin REDDİNE, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin MENTEŞ ile Kenan YAŞAR’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
B. 3/2/2022 tarihli ve 7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının “…7/4/2021 tarihli ve 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanununa göre güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılmış olma…” bölümüne ilişkin iptal talebi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA OYBİRLİĞİYLE,
C. 1/2/2018 tarihli ve 7078 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un;
1. 39. maddesiyle 1325 sayılı Kanun’a eklenen ek 11. maddenin birinci fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan “…Cumhurbaşkanı…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Hasan Tahsin GÖKCAN, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin MENTEŞ ile Kenan YAŞAR’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
2. 159. maddesiyle 10/3/2011 tarihli ve 6191 sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu’nun 3. maddesinin (3) numaralı fıkrasının değiştirilen (f) bendinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin MENTEŞ ile Kenan YAŞAR’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
3. 160. maddesiyle 6191 sayılı Kanun’un 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasına eklenen (d) bendinin ve (4) numaralı fıkrasına eklenen (h) bendinin Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve iptal taleplerinin REDDİNE, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin MENTEŞ ile Kenan YAŞAR’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
4/12/2024 tarihinde karar verildi.
Anayasa Mahkemesi Kararı’nın Karşı Oy Gerekçelerine ulaşmak için tıklayınız.
Kayseri İdare Hukuku Avukatı
İdari davalarda herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Danıştay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir avukattan hukuki yardım almaları faydalı olacaktır.
Alanında yetkin Kayseri İdare Hukuku Avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz; 375 sayılı KHK geçici 35. madde kapsamında kamu görevinden çıkarma, rütbenin alınması, görevden uzaklaştırma veya açığa alma işlemlerine karşı açılacak iptal davasında savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek taraflara avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir. Hukuk Büromuz, ayrıca Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvuru sürecinde taraflara hukuki yardım sunmaktadır.
Alanında yetkin Kayseri İdare Hukuku Avukatı arıyorsanız; avukat kadromuzdan dava süreciniz, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.