Boşanma Davasında İddianın Genişletilmesi ve Ön İnceleme Aşamasından Sonra Tazminat Talep Edilmesi - Kayseri Boşanma Avukatı - Anlaşmalı Boşanma Avukatı - Çekişmeli Boşanma Avukatı - Aile Hukuku Boşanma Davası - Türk Medeni Kanunu - Kayseri Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Boşanma Davasında İddianın Genişletilmesi ve Ön İnceleme Aşamasından Sonra Tazminat Talep Edilmesi Mümkün mü?

Boşanma Davasında İddianın Genişletilmesi: Davacının dava dilekçesinde sadece manevi tazminat talebinin olduğu, maddi tazminat talebinde bulunmadığı açıktır. Ancak duruşmada davacı vekilinin tutanağa geçirilmiş imzalı beyanıyla da sabit olduğu üzere 120.000 TL maddi tazminat talebinin bulunduğu, bu istemin de boşanma nedeniyle maddi tazminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Bu noktada davacının ön inceleme aşamasından sonra tahkikat aşamasında talep ettiği maddi tazminat, iddianın genişletilmesi niteliğindedir. Davacı tarafından bu konuda usulünce yapılmış bir ıslah işlemi de bulunmamaktadır. O halde, davacının dava ya da ikinci cevap dilekçesi ile istemediği maddi tazminat talebi hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilecek yerde yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Şu hâlde direnme kararı yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenle bozulmalıdır.

(4721 s. K. m. 166, 174) (6100 s. K. m. 25, 26, 119, 140, 141, 187) (1086 s. K. m. 185)

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Esas No: 2017/2-1580 Karar No: 2018/446 Karar tarihi: 07.03.2018

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Aile Mahkemesi sıfatıyla … Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 28.02.2013 gün ve … sayılı karar davalı …’ın temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 07.11.2013 gün ve 2013/11594 E., 2013/25649 K. sayılı kararı ile;

“…1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı kocanın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yersizdir.

2- Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez (HMK. md. 26). Davacı, dava dilekçesinde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu‘nun 174/1. maddesi uyarınca manevi tazminat talebinde bulunmuş, maddi tazminat (TMK. md. 174/1) isteği konusunda bir talebi bulunmamaktadır. Davacının, maddi tazminat talebi bulunmadığı halde, istek aşılarak davacı yararına Türk Medeni Kanunu’nun 174/1. maddesi gereğince, maddi tazminat verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir…”

gerekçesiyle bozulmakla yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu Kararı

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek temyiz dilekçesinin süresinde verildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı boşanma (TMK m. 166/1) istemine ilişkindir.

Davacı vekili davalının sadakatsiz bir yaşam sürdüğünü, alkol aldığını, eşine şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini, müvekkilinin kısmi felç geçirdiği dönemde hastalığı ile ilgilenmediğini ileri sürerek boşanma kararı verilmesini, müvekkili lehine 1.000 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 20.000 TL tazminata hükmedilmesini ayrıca evlilik birliği içinde alınan ve davalı adına kayıtlı olan işyerine ait tapunun iptali ile müvekkili adına tescilini istemiştir.

Davalı, davacının iddialarının doğru olmadığını, davacının kendisinden 13 yaş büyük olduğunu, bu nedenle aralarında karakter uyumsuzluğu bulunduğunu, davacının ev işleriyle ilgilenmediğini belirterek tarafların boşanmalarına, davacının tam kusurlu olması nedeniyle tazminat ve nafaka taleplerinin reddine karar verilmesini istemiş, boşanma davası kesinleşmeden tapu iptali ve tescil talebinin ise görülemeyeceğini belirtmiştir.

Davacı 10.05.2012 tarihli ön inceleme duruşmasında dava dilekçesinde yer alan tazminat isteğinin manevi tazminat talebine ilişkin olduğunu beyan etmiştir.

Davacı 28.02.2013 tarihli tahkikat duruşmasında 20.000 TL manevi tazminat talebi yanında 120.000 TL maddi tazminat talebi olduğunu, dava dilekçesinde talep edilen tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili talebini ise şimdilik saklı tuttuğunu iletmiştir.

Mahkemece sadakat yükümlülüğüne aykırı davranmak suretiyle davalının tam kusurlu olduğu, davacıya izafe edilebilecek bir kusur bulunmadığı gerekçesiyle boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, davacı kadın yararına 450 TL yoksulluk nafakası ile 10.000 TL maddi tazminata ve 10.000 TL manevi tazminata hükmedilmiştir.

Karar, davalı erkeğin kusur belirlemesi, nafaka ve tazminat istekleri yönünden temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda başlık kısmında açıklanan sebeple bozulmuştur.

Yerel Mahkemece boşanma davasının eki niteliğinde sayılan ve harca tabi olmayan maddi tazminat talebinin yargılama esnasında hüküm verilinceye kadar aynı davada yazılı veya sözlü olarak istenmesinin mümkün olduğu ve davacı vekilince 28.02.2013 tarihli duruşmada 120.000 TL maddi tazminat talep edildiği belirtilerek 10.000 TL maddi tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme kararı davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davacının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu‘nun 174 maddesinin birinci fıkrası kapsamında maddi tazminat talebinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

Boşanma Davasında İddianın Genişletilmesi: Ön İnceleme Aşamasından Sonra Tazminat Talep Edilebilir mi?

Dava 23.01.2012 tarihinde açılmış olup, dava tarihinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu yürürlüktedir. Bu Kanun uyarınca, dava dilekçesinde davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerinin gösterilmesi gereklidir (HMK m. 119/1). İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir (HMK m. 187/1). Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkimin iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamayacağı ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamayacağı (HMK m. 25) şeklinde düzenlemelerin yer aldığı, 140. maddede “Ön inceleme duruşmasının sonunda, tarafların sulh veya arabuluculuk faaliyetinden bir sonuç alıp almadıkları, sonuç alamadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanakla tespit edilir. Bu tutanağın altı, duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür.” (HMK m. 140/3) hükümleri yer almaktadır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 141. maddesinde yer alan hükme göre;

Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe, ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia ve savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunma genişletilemez yahut değiştirilemez. (HMK m. 141/1)

Bu düzenlemelere göre yargılamanın ilk kesiti olan dilekçelerin teatisi (verilmesi) aşamasında iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı söz konusu değildir. Tarafların cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesi ile iddia ve savunmalarını serbestçe genişletmesi yahut değiştirmesi mümkündür. İddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı, ikinci cevap dilekçesinin verilmesi ile başlar. Ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile savunma genişletilebilir ya da değiştirilebilir. Şayet davacı ön inceleme duruşmasına mazeretsiz olarak gelmezse davalı yine savunmasını serbestçe (davacının muvafakati aranmaksızın) değiştirebilir. Yukarıda da belirtildiği üzere HMK md.140/3 gereğince tahkikat, ön incelemede saptanan çekişmeli hususlar üzerinden yürütüleceğine göre ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia ve savunmanın genişletilmesi yahut değiştirilmesi yasaktır. Bu yasağın kapsamına, dava sebebi olarak vakıalar ve talep sonucu da dahildir.

Bu düzenlemeler ile tahkikat aşamasına geçilmeden önce tarafların uyuşmazlık konularının ve bu uyuşmazlık konularının çözümü için ileri sürdükleri delillerin daha işin en başında belirlenerek tahkikatın etkin bir şekilde yapılması hedeflenmiştir.

Yeri gelmişken belirtilmelidir ki, iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağına ilişkin olarak mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) “dava ikamesi” başlıklı 185’inci maddesinde yer alan

Kanunu Medenide tayin olunan haller mahfuz kalmak şartiyle dava ikamesi ile aşağıda gösterilen neticeler hasıl olur:

1- Müddeaaleyhin rızası olmaksızın müddei davasını takipten sarfınazar edemez.

2- Müddei, müddeaaleyhin rızası olmaksızın davasını tevsi veya mahiyetin tebdil edemez. Aşağıdaki madde hükmiyle davadan feragat veya ıslah bu hükümden müstesnadır.” şeklindeki düzenlemenin ilk cümlesinde yer alan “Kanunu Medenide tayin olunan haller mahfuz kalmak şartiyle dava ikamesi ile aşağıda gösterilen neticeler hasıl olur.”

ifadesine karşılık gelen bir ibarenin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda  mevcut olmaması sebebiyle boşanma davalarında boşanmanın ferî olan maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası gibi isteklerin harca tabi olmadan yargılamanın her aşamasında serbestçe istenebileceği şeklindeki uygulamaya da  Hukuk Muhakemeleri Kanunu sistematiğinin cevaz vermediği görülmektedir.

Bu genel açıklamalardan sonra bilindiği üzere boşanmanın ferî sonuçlarından biri olan maddi tazminat 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu‘nun 174/1. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hüküm, “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir…” düzenlemesini getirmiştir. Bu hüküm gereğince, maddi tazminata hükmedilebilmesi için temel koşul, tazminat isteyen tarafın boşanmada kusursuz veya daha az kusurlu olması ve boşanma yüzünden mevcut veya beklenen menfaatlerinin zedelenmiş bulunmasıdır.

Kanun mevcut veya beklenen menfaatin neler olduğunu göstermemiştir. Mevcut menfaatin belirlenmesinde ölçü, genel olarak evlilik birliğinin eşlere sağladığı yararlardır. Beklenen menfaatler de evliğin devamı halinde eşlerden birinin diğerine gelecekte sağlaması muhtemel olan çıkarlardır. Bu bağlamda şunu ifade etmek gerekir ki boşanmakla bir eş, en azından, diğer eşin desteğini kaybedecektir. Boşanan eş, kurulu bir evlilik düzeni içinde sağlayabileceği ekonomik yararlardan yoksun kalarak yeni bir düzen kurmak zorunda kalmaktadır. İlişkinin niteliği itibariyle ekonomik yararlar da değişeceğinden, mevcut ve beklenen menfaatler itibariyle zararı belirlemek güç olsa da hakkaniyet eksenli olarak hâkime fikir de verecektir.

Yargıtay uygulamasında mal rejimi, eşya veya ziynet alacağına ilişkin talepler, kira, eşe verilen borcun geri ödenmesi, düğün, doğum, nikah gideri gibi istemler, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu‘nun 174. maddesinin birinci fıkrası kapsamında oluşan zarar kavramı içinde sayılmamaktadır. Bu talepler boşanmanın eki niteliğinde sayılmadığı gibi nispi harca tabidir.

Tüm bu açıklamalar kapsamında uyuşmazlığa dönülecek olursa, davacının dava dilekçesinde sadece manevi tazminat talebinin olduğu, maddi tazminat talebinde bulunmadığı açıktır. Ancak 28.02.2013 tarihli duruşmada davacı vekilinin tutanağa geçirilmiş imzalı beyanıyla da sabit olduğu üzere 120.000 TL maddi tazminat talebinin bulunduğu, bu isteminde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu‘nun 174/1. maddesi kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Bu noktada davacının ön inceleme aşamasından sonra tahkikat aşamasında talep ettiği maddi tazminat (TMK m.174/1) iddianın genişletilmesi niteliğindedir. Davacı tarafından bu konuda usulünce yapılmış bir ıslah işlemi de bulunmamaktadır. O hâlde, davacının dava ya da ikinci cevap dilekçesi ile istemediği maddi tazminat (TMK m. 174/1) talebi hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilecek yerde yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 141. maddesinin maddi vakıalara ilişkin olduğu, boşanmanın ferisi niteliğindeki taleplerin nispi harca tabi olmadan her aşamada istenebileceği, bu nedenle yerel mahkeme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

Şu hâlde direnme kararı yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenle bozulmalıdır.

Sonuç

Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, tebliğ tarihinden itibaren on beş günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 07.03.2018 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

Yıllık Tecrübe
0 +
Mutlu Müvekkil
0 +
Dava Takibi
0 +
Başarı Oranı
% 0 +

Kayseri Boşanma Avukatı

Alanında yetkin Kayseri boşanma avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Bürosu, anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma davalarında Kayseri boşanma avukatı ve arabulucu olarak tazminat davası, nafaka davası, velayet davası, mal rejiminin tasfiyesi gibi aile hukuku ile ilgili her türlü konuda avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.

Kayseri Boşanma Avukatı kadrosu ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, boşanma davası sırasında ve sonrasında müvekkillerimize gerekli hukuki danışmanlık desteği sağlamaktadır. Kayseri boşanma avukatı kadromuz; boşanma davası, anlaşmalı boşanma, çekişmeli boşanma, zina nedeniyle boşanma, terk nedeniyle boşanma, tanıma ve tenfiz davası, nafaka davası, tazminat davası, velayet davası, mal rejimi davası gibi aile hukuku davalarında müvekkillerimizi temsil etmekte, ayrıca hukuki danışmanlık ve arabuluculuk hizmeti de vermektedir.

Kayseri boşanma avukatı kadromuz; anlaşmalı boşanma davası, çekişmeli boşanma davası, boşanma sonrası mal paylaşımı, nafaka davası, velayet davası ve velayetin değiştirilmesi, iştirak nafakası, maddi ve manevi tazminat davası gibi aile hukuku alanına giren konularda uzmanlığa ve 15 yılı aşkın tecrübeye sahiptir. Kayseri boşanma avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan boşanma süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile boşanma davası ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.