Bozdurulan Ziynetler ile Kadının Borçlarının Ödenmesi Halinde Ziynet Alacağı Talep Edilebilir mi?
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/803 Karar No: 2017/715
Mahkemesi: Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki karşılıklı olarak açılan “boşanma” ve “ziynet alacağı” davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda … Aile Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulüne, davalı-karşı davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, ziynet eşyası talebinin reddine dair verilen 09/10/2012 gün ve … sayılı karar davalı-karşı davacı kadın vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 19/06/2013 gün ve 2013/4392 E., 2013/17094 K. sayılı kararı ile;
\”…1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2- Davalı-davacı kadın talep etmiş olduğu ziynetlerin varlığı konusunda davalı-davacı koca tarafından bir itiraz ileri sürülmemiş, ziynetlerin kendisine bağışlandığı hususunu da kanıtlayamamıştır. Davalı-davacı koca beyanında ziynetlerin bozdurulduğunu kabul etmiş yalnız bir kısmıyla kadının borçlarının ödendiği, bir kısmı ile de kredi kartı borçları ve düğün masraflarının ödendiğini beyan etmiştir. Mahkemece bozdurulan ziynetlerin ne kadarının kadının borçlarına, ne kadarının kocanın kredi kartlarına ve düğün masraflarına harcandığının tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken ziynetlere yönelik davanın tamamının reddine karar verilmesi doğru olmamıştır…\”
gerekçesiyle oy çokluğuyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Asıl dava evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı boşanma; karşı dava ise evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı boşanma ve ziynet eşyası istemine ilişkindir.
Davacı-karşı davalı erkek eşinin aşırı kıskanç olduğunu ve üzerinde devamlı baskı kurduğunu, aldatıldığını düşünüp bu konuda arkadaşlarını ve ailesini de rahatsız ettiğini ileri sürerek boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı kadın, eşinin MSN ve Facebook üzerinden başka kadınlarla görüştüğünü, eski kız arkadaşının fotoğraflarını hala sakladığını, kendisine ilgisiz davrandığını belirterek boşanma kararı verilmesini ve 50.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini ayrıca eşinin 20.000 TL civarında ziynet eşyasını bozarak harcadığını, bu sebeple 20.000 TL maddi tazminata hükmedilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece davacı-karşı davalı erkeğin sadakat kurallarına aykırı hareket ettiği, eşine şiddet uyguladığı, davalı-karşı davacı kadının da eşine hakaret ettiği, saldırgan davranışlarda bulunduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davacı – karşı davalı erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki tarafın boşanma talebinin kabulüne, ziynet eşyalarının satılmasıyla elde edilen paranın nereye harcandığı tam olarak ispat edilemediğinden ziynet eşyaları ile ilgili talebin reddine dair verilen karar davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmiş; Özel Dairece yukarıda başlık kısmında açıklanan gerekçe ile oyçokluğu ile bozulmuştur.
Yerel mahkemece önceki gerekçelerle direnme hükmü kurulmuştur.
Direnme hükmü davalı- karşı davacı kadın vekilince temyiz edilmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, ziynet alacağı davasının ispatına ilişkin olup, davacı-karşı davalı erkeğin savunmasına karşılık ziynetlerin ne kadarının kadının borçlarına, ne kadarının kocanın kredi kartlarına ve düğün masraflarına harcandığının tespit edilmesinin gerekip gerekmediği noktasındadır.
01/01/2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile birlikte 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin karının iaşesini kocaya yükleyen 152. maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 186/3. maddesi “Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar” hükmünü getirmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 186/3. maddesinde her ne kadar eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılacakları belirtilmiş ise de buradaki katılmanın ya eşlerin rızası ile ya da mahkeme kararıyla olması gerekir.
Diğer taraftan, evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır.
Hukuk Genel Kurulu’nun 05/05/2004 gün ve 2004/4-249 E., 2004/247 K. sayılı kararında da aynı ilke benimsenmiştir.
Bu durumda “kişisel mal” kavramının yasal olarak nasıl düzenlendiği üzerinde durulmalıdır:
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 220. maddesi gereğince; “Aşağıda sayılanlar, kanun gereğince kişisel maldır:
1. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,
2. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri
3. Manevi tazminat alacakları,
4. Kişisel mallar yerine geçen değerler.”
kişisel mal olarak sayılmış olup 222/1.maddesinde; “Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür” hükmü ile ispat yükünün kime ait olduğu hususu düzenlenmiştir.
Yukarıda bahsedilen düzenlemelerden hareket edildiğinde, evlilik birliği içerisinde bozdurulan ziynetlerin iade edilmemek üzere erkek eşe verildiği vakıasının ispatı halinde, davalı erkek lehine hak çıkacağından, ziynetlerin kadına iade edilmemek üzere bozdurulduğunu kanıtlama yükü de erkek eşe aittir. Öteki deyişle, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere erkek eşe verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup harcandığının da kanıtlanması halinde koca ziynet eşyalarını iade yükünden kurtulur.
Somut olayda; davacı-karşı davalı erkek yargılamanın çeşitli aşamalarında ziynetlerin bozdurulduğunu, yalnız bir kısmıyla kadının borçlarının ödendiğini, bir kısmı ile de kredi kartı borçları ve düğün masraflarının ödendiğini beyan etmiştir. Dosya içerisinde kadının rızası ile katkı amacıyla bozdurulmak üzere ziynet eşyalarının erkeğe verildiğine dair herhangi bir delil bulunmadığına göre dava konusu ziynetlerin dava tarihi itibariyle değerleri belirlenerek bozma ilamında belirtildiği üzere bozdurulan ziynetlerin ne kadarının kadının borçlarına, ne kadarının kocanın kredi kartlarına ve düğün masraflarına harcandığının tespit edilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken ziynetlere yönelik davanın tamamının reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Hal böyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına, bozma ilamında gösterilen ve yukarıda açıklanan ilave nedenle uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Sonuç: Davalı-karşı davacı kadın vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen ilave nedenden dolayı esastan BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.04.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.
Kayseri Boşanma Avukatı
Alanında yetkin Kayseri boşanma avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Bürosu, anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma davalarında Kayseri boşanma avukatı ve arabulucu olarak tazminat davası, nafaka davası, velayet davası, mal rejiminin tasfiyesi gibi aile hukuku ile ilgili her türlü konuda avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.
Kayseri Boşanma Avukatı kadrosu ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, boşanma davası sırasında ve sonrasında müvekkillerimize gerekli hukuki danışmanlık desteği sağlamaktadır. Kayseri boşanma avukatı kadromuz; boşanma davası, anlaşmalı boşanma, çekişmeli boşanma, zina nedeniyle boşanma, terk nedeniyle boşanma, tanıma ve tenfiz davası, nafaka davası, tazminat davası, velayet davası, mal rejimi davası gibi aile hukuku davalarında müvekkillerimizi temsil etmekte, ayrıca hukuki danışmanlık ve arabuluculuk hizmeti de vermektedir.
Kayseri boşanma avukatı kadromuz; anlaşmalı boşanma davası, çekişmeli boşanma davası, boşanma sonrası mal paylaşımı, nafaka davası, velayet davası ve velayetin değiştirilmesi, iştirak nafakası, yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat davası gibi aile hukuku alanına giren konularda uzmanlığa ve 15 yılı aşkın tecrübeye sahiptir.
Kayseri boşanma avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan boşanma süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile boşanma davası ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.