
Malın Açık Ayıplı Olması Halinde Teslim Tutanağındaki İhtirazi Kayıt, Açık Ayıp İhbarı Olarak Kabul Edilebilir mi
Satın Alınan Malın Ayıplı Olması Halinde Açık Ayıp İhbarı: Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının satın aldığı konutun açık ayıplı olarak teslim edildiği hususunda Mahkeme ve Özel Daire arasında çekişme olmayan eldeki davada, teslim tutanağına düşülen “İhtirazi kayıt: Geç teslim, eksiklik, bozukluk, ayıp ve gizli ayıplardan dolayı tazminat ve talep haklarım saklıdır.” şeklindeki notun açık ayıp ihbarı olarak kabul edilip edilemeyeceği, buradan varılacak sonuca göre Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2019/(13)3-470 Karar No: 2022/66 Karar Tarihi: 27.01.2022
İncelenen Kararın Mahkemesi: Ankara 5. Tüketici Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 5. Tüketici Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ile imzaladığı gayrimenkul satış sözleşmesine göre Ankara Turkuaz Vadisi Projesinde AK-12 blok 1. katta bulunan 10 nolu daireyi satın aldığını, AK-12 nolu blok ile AK-13 nolu blok arasına yapılması gereken 120 araç kapasiteli otoparkın kazı ve hafriyattan kaçınmak için yapılmadığını, otoparkın iki blok arasına değil, AK-12 nolu blok önüne yapıldığını, bloğun kaydırıldığını, bina tabanının 4-5 metre civarında derine indirildiğini, bloğun önüne 8 metre istinat duvarı yapılarak dairenin önünün kapatıldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakkın saklı kalması kaydıyla, 1.500TL değer kaybının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 09.04.2015 tarihli celsedeki ıslah beyanıyla talebini 9.882TL’ye yükseltmiştir.
Davalı Cevabı
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; alacak iddiasının zamanaşımına uğradığını, sözleşme hükümlerine göre idarenin planlarda her türlü gerekli değişikliği yapma yetkisinin bulunduğunu, konutun istinat duvarına bakmasının maketten tespit edilemeyeceğini, davacının muayene ve ihbar külfeti bulunduğunu, konutun davacıya 27.09.2009 tarihinde teslim edildiğini, davacının daireyi yaklaşık dört yıldır kullandığını, haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı
6. Ankara 5. Tüketici Mahkemesinin 09.04.2015 tarihli ve 2013/2948 E., 2015/1214 K. sayılı kararı ile; davacının satın aldığı konutun ayıplı şekilde teslim edildiği, davacı tarafından teslim tutanağına not düşülmekle süresinde ihbarda bulunulduğu, nisbi metoda göre hesaplanan değer kaybı bedeli talebinin yerinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 1.500TL’nin dava tarihi olan 21.05.2013, 7.382TL’nin ıslah tarihi olan 09.04.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
8. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 26.04.2018 tarihli ve 2015/33436 E., 2018/5161 K. sayılı kararı ile;
“…Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre; tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. 4077 sayılı TKHK’nun 30. maddesi gereğince, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, 6098 Sayılı TBK.’nun 223. maddesine ( 818 sayılı 198. maddesi) göre, alıcı, teslim aldığı malı işlerin olağan akışına göre, imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp gördüğü zaman bunu satıcıya derhal (uygun süre içinde) ihbar etmekle yükümlüdür. Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacının 26.02.2007 tarihinde satın aldığı bağımsız bölümün davacıya 27.10.2009 tarihinde teslim edildiği ve davacının eldeki davayı 21.05.2013 tarihinde açtığı anlaşılmaktadır. Mahkemece; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 2007 yılında düzenlenen tanıtım projesine aykırı olarak AK13 ve AK12 bloklar arasına yapılması gereken otopark yapılmaması ve tanıtım projesinde olmamakla birlikte dairenin güney cephesine istinat duvarı yapılması sebebiyle dairenin ekonomik değerinin azaldığı, bu nedenle dairenin ayıplı olduğu nitelendirilmiş ve buna göre davacının talebi kabul edilmiş ise de; bunların yapılmamış olmasının davacının satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini düşüren açık ayıp niteliğinde olduğu, davalının bu ayıbı gizlemek için de herhangi bir hileye başvurmadığı, davacının bu ayıplardan bağımsız bölümü teslim aldığı tarihte kolayca bilgi sahibi olabileceği kuşkusuzdur. Davacının teslim aldığı bağımsız bölüm nedeniyle, 4077 sayılı Kanun’un 4. maddesi gereğince malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde davalıya ayıp ihbarında bulunmadığı da anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davacının talebi göz önünde bulundurularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ve yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir…”
gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı
9. Ankara 5. Tüketici Mahkemesinin 04.12.2018 tarihli ve 2018/345 E., 2018/919 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçesinin yanında, teslim tutanağına düşülen notun ayıp ihbarı olarak kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi
10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. Uyuşmazlık
11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının satın aldığı konutun açık ayıplı olarak teslim edildiği hususunda Mahkeme ve Özel Daire arasında çekişme olmayan eldeki davada, teslim tutanağına düşülen “İhtirazi kayıt: Geç teslim, eksiklik, bozukluk, ayıp ve gizli ayıplardan dolayı tazminat ve talep haklarım saklıdır.” şeklindeki notun açık ayıp ihbarı olarak kabul edilip edilemeyeceği, buradan varılacak sonuca göre Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. Gerekçe
12. Uyuşmazlığın çözümüne geçilmeden önce tüketici hukukunda ayıp kavramı ve ayıptan sorumluluğa ilişkin hükümlerin incelenmesi yerinde olacaktır.
13. Ayıplı mal satımı karşısında alıcıyı korumaya yönelik genel nitelikli düzenlemeler [sözleşme tarihinde yürürlükte bulunmakla somut olayda uygulanması gereken Borçlar Kanunu md. 194-207 ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu md. 25/3] yanında, tüketiciyi daha etkin bir biçimde koruma gayesi ile yürürlüğe giren 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da bu husus ayrıca düzenleme yeri bulmuştur.
14. Yürürlük tarihi itibariyle somut olaya uygulanması gereken 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesinin 1. fıkrasında; “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.” denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır.
15. Borçlar Kanunu’ndaki düzenlemeden hareketle de ayıp, satılan malda ortaya çıkan, alıcının o maldan tümüyle ya da gerektiği gibi yararlanmasını engelleyen eksiklikler ve aksaklıklar gibi özürleri ifade eder (BK m. 194) (Zevkliler, Aydın: Borçlar Hukuku Özel Hükümler, Ankara 2002, s. 108; Zevkliler, Aydın/Aydoğdu, Murat: Tüketicinin Korunması Hukuku, Ankara 2004, s. 104). Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere borçlar hukukundaki ayıp kavramı ile tüketici hukukundaki ayıp kavramı birbiri ile örtüşmektedir.
16. Ayıbın varlığı hâlinde satıcıyı maldaki ayıptan sorumlu tutabilmek için gerek Borçlar Kanunu gerekse Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine göre birtakım maddi koşulların (ayıp sayılan bir eksikliğin mevcudiyeti, ayıbın önemli olması, ayıbın malın yarar ve zararının alıcıya geçtiği anda var olması, tüketicinin ayıbın varlığını bilmeden malı satın almış olması) gerçekleşmesi ve bazı biçimsel koşulların da (gözden geçirme ve ihbar) alıcı tarafından sağlanması gerekir.
17. Kanun koyucu açık ayıbın varlığı durumunda tüketiciyi malın tesliminden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı muhatabına bildirilmekle yükümlü kılmıştır (TKHK md. 4/II). Ortalama bir tüketici bilgisine göre olağan bir gözlemle tespit edilemeyecek yahut sonradan ortaya çıkabilecek mahiyet taşıyan gizli ayıplarda ise tüketici bu süre ile bağlı olmaksızın, ayıbın ortaya çıktığı andan itibaren 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 30. maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu’nun 198/II-III maddesi hükmü gereği derhâl, yerleşik içtihatlardaki ifadesiyle dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede ayıbı ihbar etmelidir.
18. Gelinen noktada, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da 4077 sayılı Kanun’daki, ayıbın otuz gün içerisinde bildirilmesine ilişkin hükme yer verilmediğinin hatırlatılması yerinde olacaktır.
Ayıplı mal ve hizmetlere ilişkin 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine sitemizden ulaşabilir, tüketici haklarına ilişkin detaylı bilgi almak için Kayseri Tüketici Avukatı kadromuz ile iletişime geçebilirsiniz.
19. Söz konusu maddi ve biçimsel koşulların sağlanması hâlinde alıcı tüketici, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir (TKHK md. 4/II-2.c.) ve bu seçimlik haklardan satıcı yanında imalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve bağlı kredi veren kuruluşlar da müteselsilen sorumludur (TKHK md. 44/III).
20. Nitekim, aynı hususlara Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/13-580 E., 2020/97 K.; 20.12.2018 tarihli ve 2017/13-768 E., 2018/1969 K. sayılı kararlarında da değinilmiştir.
21. Ayıba karşı sorumluluk, tıpkı zapta karşı sorumlulukta olduğu gibi, kusur şartı aranmayan bir sorumluluk olarak düzenlenmiştir. Dolayısıyla satıcı, sözleşme kurulduğunda bu ayıpların varlığından haberdar olmasa dahi ayıplardan sorumludur. Bunun yanında, satıcının kusurlu olması hâli ise alıcının ek haklara sahip olmasına neden olabilecektir. Satış sözleşmesinde ayıptan sorumluluk için genel olarak, satılan teslim edilmiş olmalı, ayıp sorumluluğunun doğal gereği olarak satılan ayıplı olmalı, alıcı ayıpların varlığını bilmiyor olmalı, ayıptan sorumluluk kaldırılmamış olmalıdır.
22. Belirtildiği üzere alıcının yerine getirmesi gereken külfetler “gözden geçirme” ve “ihbar” olup, satıcının ayıplardan sorumluluğuna dayanabilmek ve kanun tarafından verilen hakları kullanabilmek için, maddi şartların yanında, bu külfetlerin de yerine getirilmiş olması gerekir.
23. Bu külfetlerin yerine getirilmemesinin, ayıptan kaynaklanan hakların doğumunda rol oynamadığını, ancak doğmuş bulunan sorumluluktan kaynaklanan hakların düşmesine neden olduğunu ifade etmek gerekir (Tandoğan, Haluk: Borçlar Hukuku: Özel Borç İlişkileri, 5. baskı, İstanbul 2010, Cilt II, s. 168 ; Eren, Fikret: Borçlar Hukuku Özel Hükümler, 6. baskı, Ankara 2018, s. 114 vd.). Bir başka deyişle, henüz külfetler yerine getirilmeden de ayıptan sorumluluk ve alıcının hakları doğmaktadır. Ancak külfetler yerine getirilmez ise bu haklar kullanılamaz ve satıcının sorumluluğuna gidilemez. Buna karşılık, külfetler hiç veya gereği gibi yerine getirilmemiş dahi olsa, eğer satıcı bunu ileri sürmemiş ise alıcı ayıba ilişkin haklarını kullanabilmelidir. Dolayısıyla, külfetlerin yerine getirilmemesinin, sorumluluğun ve hakların doğumunda etkili olduğunu değil, doğmuş bu sorumluluğa ve sorumluluk kaynaklı haklara gidilebilmesinde etkili olduğunu söylemek daha uygun olur.
24. Satılanın gözden geçirilme süresi, satılanın tesliminden sonra başlayacaktır (Yavuz, Cevdet: Özellikle Tüketicinin Korunması Sorunu Bakımından Satıcının Satılanın (Malın) Ayıplarından Sorumluluğu, İstanbul 1989, s. 107; Eren, s. 116). Aksi takdirde, gözden geçirme süresi başlamış sayılmayacaktır. Alıcının gözden geçirme külfeti, yalnızca olağan bir kontrol ile ortaya çıkarılabilecek açık ayıplar bakımından söz konusu olacaktır (Ünlütepe, Mustafa: Taşınır Satış Sözleşmesinde Satıcının Ayıptan Sorumluluğu Bakımından Gözden Geçirme ve Bildirim Külfetinin Yerine Getirilmesinin Tabi Olduğu Süreler, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, c. 24, s. 302 vd).
25. Nitelikleri gereği gizli ayıplar bakımından ise gözden geçirme külfeti söz konusu olmayacaktır. Diğer bir ifade ile alıcının, satılan şeydeki gizli ayıp niteliğine sahip ayıpları araştırma zorunluluğu bulunmamaktadır. Gizli ayıplar, olağan bir gözden geçirme ile tespit edilemeyecek ve ancak kullanıma bağlı olarak zamanla ortaya çıkabilecek ayıplar şeklinde nitelendirilmektedir. Dolayısıyla, olağan gözden geçirme ile ortaya çıkarılamayacak ayıpların araştırılması alıcıdan beklenmez.
26. Satıcının ayıptan sorumluluğunun bir diğer şartı ve bir anlamda gözden geçirme külfetinin tamamlayıcısı olan külfet, tespit edilen ayıpların satıcıya bildirilmesidir. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4/II. maddesinde yer alan düzenlemeye göre;
“Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür.”
27. Buna göre alıcı, satılanda tespit ettiği ayıpları satıcıya bildirmek zorundadır. Bu bildirimde, tespit edilen ayıplar, somutlaştırılmış bir şekilde satıcıya iletilmeli ve satılanın bu ayıplarla kabul edilmediği açıklanmalıdır (Eren, s. 119; Gümüş, Mustafa Alper: Borçlar Hukuku Özel Hükümler, C. I, İstanbul 2012, s. 102 ). Ancak alıcının, tespit ettiği aykırılıkları, uzman bir kişi gibi birebir ve doğru şekilde tüm ayrıntılarıyla belirlemiş ve bildirmiş olması da beklenmeyecektir. Burada esasen bakılması gereken nokta, alıcının ayıp bildiriminde bulunmak maksadı ile hareket ettiğinin tespit edilebiliyor olmasıdır. Diğer taraftan, ayıbın hangi hususa ilişkin olduğunun ortaya konulması da önemlidir. Zira satıcının, alıcının (teşhis edip veya teşhis etmesi gerekip) bildirmediği ayıplara ilişkin bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Öyle ki, esasen ayıplı olan hususlardan birkaçı alıcı tarafından kabul görmüş olabilir.
28. Diğer yandan ayıp bildirimi, bizzat alıcı veya onun yetkili temsilcisi tarafından, bizzat satıcı veya satıcının yetkili temsilcisine yapılmalıdır (Gümüş, s. 102; Yavuz, s. 115).
29. Bildirim külfeti ile ilgili bir diğer husus ise bu bildirimin ne şekilde yapılması gerektiğine ilişkindir. Kanunda bildirimin şekline ilişkin bir hüküm bulunmamakta ise de, her somut olayın ayrıca ele alınması suretiyle tarafların aksine bir anlaşmaya varmadıkları, aksine bir ticari teamülün bulunmadığı durumlarda, ayıp bildirimi herhangi bir şekle tabi olmadan, yazılı, sözlü (telefon, e-mail, faks, telgraf, mektup, diğer iletişim araçları vs.) olarak yapılabilecektir (Yavuz, s. 114; Eren, s. 120).
30. Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı, davalı ile imzaladığı gayrimenkul satış sözleşmesine göre satın aldığı konutun teslim tutanağına “İhtirazi kayıt: Geç teslim, eksiklik, bozukluk, ayıp ve gizli ayıplardan dolayı tazminat ve talep haklarım saklıdır.” şeklinde ihtirazî kaydını düşmüş, eldeki dava ile de konuttaki ayıplar nedeniyle konutun değer kaybının davalıdan tahsilini istemiştir. Dava konusu konutun açık ayıplar içerdiği hususu Mahkeme ve Özel Daire arasında uyuşmazlık konusu değildir. Açıklandığı üzere, açık ayıp nedeniyle satıcının sorumluluğuna gidildiğinde davacının üzerine düşen gözden geçirme ve ihbar külfetini yerine getirmiş olması beklenir. Eldeki davada, davacının 27.10.2009 tarihinde teslim aldığı konutu aynı gün gördüğü kabul edilebilirse de, teslim tutanağına düşülen ihtirazî kayıt, ihbar külfetinin taşıması gereken açıklık ve somutluk özelliklerini barındırmamaktadır. Alıcı tespit etmiş olduğu ve ihbar edeceği ayıpları tek tek açıklamalıdır.
31. Hâl böyle olunca; mevcut ihtirazî kaydı ayıp ihbarı olarak kabul etmeyen dolayısıyla süresinde ayıp ihbarı bulunmadığını benimseyen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
32. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, ayıp ihbarının şekle bağlı olmadığı, tüketici lehine düşünülerek davacının ihtirazî kayıt koymakla mevcut açık ayıpların ihbarı iradesini gösterdiğinin kabul edilmesi gerektiği, bu nedenle direnmenin uygun olduğu görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
33. Bu nedenle, direnme kararı bozulmalıdır.
IV. Sonuç
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Geçici Madde 3” hükmüne göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27.01.2022 tarihinde oy çokluğu ile ve kesin olarak karar verildi.
-
İlgili Mevzuat için Tıklayınız
-
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun
Üçüncü Kısım: Ayıplı Mal ve Hizmetler
Birinci Bölüm: Ayıplı Mallar
Ayıplı mal - Madde 8
(1) Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır.
(2) Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan; satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan; muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar da ayıplı olarak kabul edilir.
(3) Sözleşmeye konu olan malın, sözleşmede kararlaştırılan süre içinde teslim edilmemesi veya montajının satıcı tarafından veya onun sorumluluğu altında gerçekleştirildiği durumlarda gereği gibi monte edilmemesi sözleşmeye aykırı ifa olarak değerlendirilir. Malın montajının tüketici tarafından yapılmasının öngörüldüğü hâllerde, montaj talimatındaki yanlışlık veya eksiklik nedeniyle montaj hatalı yapılmışsa, sözleşmeye aykırı ifa söz konusu olur.
Ayıplı maldan sorumluluk - Madde 9
(1) Satıcı, malı satış sözleşmesine uygun olarak tüketiciye teslim etmekle yükümlüdür.
(2) Satıcı, kendisinden kaynaklanmayan reklam yoluyla yapılan açıklamalardan haberdar olmadığını ve haberdar olmasının da kendisinden beklenemeyeceğini veya yapılan açıklamanın içeriğinin satış sözleşmesinin akdi anında düzeltilmiş olduğunu veya satış sözleşmesi kurulma kararının bu açıklama ile nedensellik bağı içinde olmadığını ispatladığı takdirde açıklamanın içeriği ile bağlı olmaz.
İspat yükü - Madde 10
(1) Teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların, teslim tarihinde var olduğu kabul edilir. Bu durumda malın ayıplı olmadığının ispatı satıcıya aittir. Bu karine, malın veya ayıbın niteliği ile bağdaşmıyor ise uygulanmaz.
(2) Tüketicinin, sözleşmenin kurulduğu tarihte ayıptan haberdar olduğu veya haberdar olmasının kendisinden beklendiği hâllerde, sözleşmeye aykırılık söz konusu olmaz. Bunların dışındaki ayıplara karşı tüketicinin seçimlik hakları saklıdır.
(3) Satışa sunulacak ayıplı mal üzerine ya da ambalajına, üretici, ithalatçı veya satıcı tarafından tüketicinin kolaylıkla okuyabileceği şekilde malın ayıbına ilişkin açıklayıcı bilgiyi içeren bir etiket konulur. Bu etiketin tüketiciye verilmesi veya ayıba ilişkin açıklayıcı bilginin tüketiciye verilen fatura, fiş veya satış belgesi üzerinde açıkça gösterilmesi zorunludur. Teknik düzenlemesine uygun olmayan ürünler ise hiçbir şekilde piyasaya arz edilemez. Bu ürünlere, Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun ve ilgili diğer mevzuat hükümleri uygulanır.
Tüketicinin seçimlik hakları - Madde 11
(1) Malın ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda tüketici;
a) Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme,
b) Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme,
c) Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme,
ç) İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme,
seçimlik haklarından birini kullanabilir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.
(2) Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakları üretici veya ithalatçıya karşı da kullanılabilir. Bu fıkradaki hakların yerine getirilmesi konusunda satıcı, üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur. Üretici veya ithalatçı, malın kendisi tarafından piyasaya sürülmesinden sonra ayıbın doğduğunu ispat ettiği takdirde sorumlu tutulmaz.
(3) Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması hâlinde tüketici, sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir. Orantısızlığın tayininde malın ayıpsız değeri, ayıbın önemi ve diğer seçimlik haklara başvurmanın tüketici açısından sorun teşkil edip etmeyeceği gibi hususlar dikkate alınır.
(4) Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi haklarından birinin seçilmesi durumunda bu talebin satıcıya, üreticiye veya ithalatçıya yöneltilmesinden itibaren azami otuz iş günü, konut ve tatil amaçlı taşınmazlarda ise altmış iş günü içinde yerine getirilmesi zorunludur. Ancak, bu Kanunun 58 inci maddesi uyarınca çıkarılan yönetmelik eki listede yer alan mallara ilişkin, tüketicinin ücretsiz onarım talebi, yönetmelikte belirlenen azami tamir süresi içinde yerine getirilir. Aksi hâlde tüketici diğer seçimlik haklarını kullanmakta serbesttir.
(5) Tüketicinin sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim hakkını seçtiği durumlarda, ödemiş olduğu bedelin tümü veya bedelden yapılan indirim tutarı derhâl tüketiciye iade edilir.
(6) Seçimlik hakların kullanılması nedeniyle ortaya çıkan tüm masraflar, tüketicinin seçtiği hakkı yerine getiren tarafça karşılanır. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca tazminat da talep edebilir.
Zamanaşımı - Madde 12
(1) Kanunlarda veya taraflar arasındaki sözleşmede daha uzun bir süre belirlenmediği takdirde, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile, malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir. Bu süre konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallarda taşınmazın teslim tarihinden itibaren beş yıldır.
(2) Bu Kanunun 10 uncu maddesinin üçüncü fıkrası saklı olmak üzere ikinci el satışlarda satıcının ayıplı maldan sorumluluğu bir yıldan, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallarda ise üç yıldan az olamaz.
(3) Ayıp, ağır kusur ya da hile ile gizlenmişse zamanaşımı hükümleri uygulanmaz.
İkinci Bölüm - Ayıplı Hizmetler
Ayıplı hizmet - Madde 13
(1) Ayıplı hizmet, sözleşmede belirlenen süre içinde başlamaması veya taraflarca kararlaştırılmış olan ve objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan hizmettir.
(2) Hizmet sağlayıcısı tarafından bildirilen, internet portalında veya reklam ve ilanlarında yer alan özellikleri taşımayan ya da yararlanma amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren hizmetler ayıplıdır.
Ayıplı hizmetten sorumluluk - Madde 14
(1) Sağlayıcı, hizmeti sözleşmeye uygun olarak ifa etmekle yükümlüdür.
(2) Sağlayıcı, kendisinden kaynaklanmayan reklam yoluyla yapılan açıklamalardan haberdar olmadığını ve haberdar olmasının da kendisinden beklenemeyeceğini veya yapılan açıklamanın içeriğinin hizmet sözleşmesinin kurulduğu tarihte düzeltilmiş olduğunu veya hizmet sözleşmesinin kurulması kararının bu açıklama ile nedensellik bağı içermediğini ispatladığı takdirde açıklamanın içeriği ile bağlı olmaz.
Tüketicinin seçimlik hakları - Madde 15
(1) Hizmetin ayıplı ifa edildiği durumlarda tüketici, hizmetin yeniden görülmesi, hizmet sonucu ortaya çıkan eserin ücretsiz onarımı, ayıp oranında bedelden indirim veya sözleşmeden dönme haklarından birini sağlayıcıya karşı kullanmakta serbesttir. Sağlayıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Seçimlik hakların kullanılması nedeniyle ortaya çıkan tüm masraflar sağlayıcı tarafından karşılanır. Tüketici, bu seçimlik haklarından biri ile birlikte Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca tazminat da talep edebilir.
(2) Ücretsiz onarım veya hizmetin yeniden görülmesinin sağlayıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması hâlinde tüketici bu hakları kullanamaz. Orantısızlığın tayininde hizmetin ayıpsız değeri, ayıbın önemi ve diğer seçimlik haklara başvurmanın tüketici açısından sorun teşkil edip etmeyeceği gibi hususlar dikkate alınır.
(3) Tüketicinin sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim hakkını seçtiği durumlarda, ödemiş olduğu bedelin tümü veya bedelden indirim yapılan tutar derhâl tüketiciye iade edilir.
(4) Ücretsiz onarım veya hizmetin yeniden görülmesinin seçildiği hâllerde, hizmetin niteliği ve tüketicinin bu hizmetten yararlanma amacı dikkate alındığında, makul sayılabilecek bir süre içinde ve tüketici için ciddi sorunlar doğurmayacak şekilde bu talep sağlayıcı tarafından yerine getirilir. Her hâlükârda bu süre talebin sağlayıcıya yöneltilmesinden itibaren otuz iş gününü geçemez. Aksi takdirde tüketici diğer seçimlik haklarını kullanmakta serbesttir.
Zamanaşımı - Madde 16
(1) Kanunlarda veya taraflar arasındaki sözleşmede daha uzun bir süre belirlenmediği takdirde, ayıplı hizmetten sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile, hizmetin ifası tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir.
(2) Ayıp, ağır kusur ya da hile ile gizlenmişse zamanaşımı hükümleri uygulanmaz.
Kayseri Tüketici Avukatı
Tüketici hukuku ile ilgili süreçlerde herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir tüketici avukatından hukuki yardım almaları faydalı olacaktır.
Alanında uzman Kayseri Tüketici Avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz; tüketici hakem heyeti başvurusu ve tüketici mahkemesinde dava takibi başta olmak üzere tüketici hukuku ile ilgili her türlü dava sürecinde müvekkillerine avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.
Kayseri Tüketici Avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.