Muvazaalı Temlik: Tapu İptali ve Tescil Davasında Mirasçıdan Mal Kaçırma ve Muvazaa İddiasının İspatlanması
Muvazaalı Temlik: Tapu İptali ve Tescil Davasında Mirasçıdan Mal Kaçırma ve Muris Muvazaası İddiasının İspatlanması Mirasçıdan Mal Kaçırma ve Muvazaalı Temlik: Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda dosya kapsamı ve taraflarca sunulan delillere göre, mirasbırakan İncife Ş.. tarafından dava dışı oğlu İbrahim’in eşi davalı Handan Ş..’e satış suretiyle yapılan dava konusu temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun davacı tarafça, mirasbırakanın dava dışı oğlu İlyas’ın piyasaya olan borçlarını diğer oğlu İbrahim’in ödemesi karşılığında dava konusu bağımsız bölümü İbrahim’in eşi davalıya devrettiği ve mal kaçırma amacı bulunmadığı hususunun davalı tarafça, ispat edilip edilemediği noktasında toplanmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2019/1-726 Karar No: 2022/192 Karar Tarihi: 22.2.2022 İncelenen Kararın Mahkemesi: İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesi 1. Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir. 2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü: I. Yargılama Süreci Davacı İstemi 4. Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin mirasbırakanı İncife Ş..’in 05.06.2013 tarihinde öldüğünü, geriye müvekkilleri ile dava dışı kişilerin mirasçı olarak kaldığını, mirasbırakanın İzmir ili, Bornova ilçesi, Çamdibi köyü, 8971 parsel sayılı taşınmazda bulunan üç numaralı bağımsız bölümünü 23.01.1997 tarihinde davalı gelini Handan Ş..’e satış göstererek temlik ettiğini, müvekkillerinin bu durumu 2014 yılı Ocak ayında intikal işlemlerini yaptırmak istediklerinde öğrendiklerini, yapılan işlemin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, mirasbırakanın ölümüne kadar çekişmeli bağımsız bölümü kullandığını, tapuda gösterilen satış bedelinin taşınmazın gerçek değerinden çok düşük olduğunu ileri sürerek, çekişmeli üç numaralı bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile miras payları oranında yasal mirasçılar adına tesciline, mümkün olmaması hâlinde tasarrufun saklı pay oranında iptal ve tesciline karar verilmesini talep etmiş, 29.05.2014 tarihli ön inceleme duruşmasında; terekeye iade taleplerinin bulunmadığını, yasal mirasçılardan kastının müvekkilleri olduğunu, müvekkilleri adına miras payları oranında tescil istediğini beyan etmiştir. Davalı Cevabı 5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu bağımsız bölümün bulunduğu apartmanın üç katlı bir aile apartmanı olduğunu, apartmanın birinci katında mirasbırakanın, ikinci katında ise mirasbırakanın kızı Saadet’in eşi ile birlikte oturduğunu, çekişmeli üçüncü katı da müvekkilinin kiraya vererek satın aldığı tarihten beri kullandığını, mirasbırakanın oğlu İlyas Ş..’in 1996-1997 yıllarında iflas ettiğini, o dönem hapis cezası alıp cezaevine girmesi gündeme geldiğinde borcu ödemek için mirasbırakan adına kayıtlı üç numaralı bağımsız bölümün satışa çıkarıldığını, aile apartmanı olması nedeniyle mirasbırakanın eşi Nurettin’in (baba) müvekkilin eşi İbrahim’den diğer oğlu İlyas’ın tüm borçlarını ödemesini ve karşılığında dava konusu daireyi almasını istediğini, İbrahim’in de kardeşi İlyas’ın piyasaya olan tüm borçlarını ödeyerek çekişmeli daireyi aldığını, mirasbırakanın ölümü ile geriye bir ve iki numaralı bağımsız bölümleri bıraktığını, muvazaa iddiasının doğru olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi Kararı 6. İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.12.2014 tarihli ve 2014/45 E., 2014/569 K. sayılı kararı ile; resmî senette gösterilen değer ile rayiç değer arasında mislini aşan fark olduğu, mirasbırakan İncife ve eşi Nurettin’in temlik tarihinde mal satmalarını gerektirecek ihtiyaçlarının bulunmadığının tanık beyanlarından anlaşıldığı, İlyas’ın borçlarının ödenmesi karşılığında temlik yapıldığı savunmasının ise davalı tanıklarının çelişkili beyanları nedeniyle kanıtlanamadığı, mirasbırakanın kızı tanık Saadet’in kardeşi İlyas’ın hangi sebeple borçlandığını bilmediği, tanık Bayram’ın beyanına göre mirasbırakanın oğlu İlyas’ın tefecilere olan borçları amacıyla dairesini satmak istemesi hâlinde bu durumu aynı apartmanda oturan kızı Saadet ile eşi Bayram’a anlatmamasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, tanık Nihat’ın beyanının görgüye değil duyuma dayalı olduğu, bu nedenle davalı savunmasının doğrulanmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Özel Daire Bozma Kararı 7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 8. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 11.01.2018 tarihli ve 2015/6415 E., 2018/134 K. sayılı kararı ile; “…Somut olaya gelince; davacı tanıklarının mirasbırakının mal satmaya ihtiyacının bulunmadığını, mirasbırakan, davalı ve davalının eşinin ekonomik durumunun iyi olduğunu, gelini olan davalıya taşınmaz satışından mirasbırakanın ölümü ile haberdar olduklarını, davalı tanıklarının ise; dava dışı mirasçı İlyas’ın tefeciye yüklü miktarda borcunun bulunduğunu ve borçlarını ödeyemeyince kaçtığını, mirasbırakanın İlyas’ın borçlarını ödemek için dava konusu taşınmazı satmaya karar verdiğini, dairenin bulunduğu 3 katlı apartmanda kendisi ve çocukları oturduğundan dairenin yabancı bir kişiye satılmasını önlemek amacıyla dava konusu taşınmazı İlyas’ın borçlarının ödenmesi karşılığında davalı Handan’a sattığını beyan ettikleri anlaşılmaktadır. Belirlenen tüm bu olgular yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde; mirasbırakanın gelinine yapmış olduğu temlikteki gerçek iradesinin satış olduğu, bedeli karşılığında devredildiği, mirasçıdan mal kaçırma kastı taşımadığı sonucuna varılmaktadır. Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur. Direnme Kararı 9. İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.07.2018 tarihli ve 2018/237 E., 2018/293 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçe yanında, tanıklar Hasan ve Ayşe’nin beyanlarında bahsettikleri hususları mirasbırakan ve eşinden öğrendikleri, bizzat tanık olmadıkları, cevap dilekçesinde İlyas’ın karşılıksız çek nedeniyle hapis cezası alma ihtimalinden bahsedilmiş ise de İlyas aleyhine açılmış herhangi bir ceza veya icra dava dosya numarası bildirilmediği, savunmanın somutlaştırılmadığı, satış bedelinin mirasbırakana ödendiğine dair bir belge de bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir. Direnme Kararının Temyizi 10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. II. Uyuşmazlık 11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda dosya kapsamı ve taraflarca sunulan delillere göre, mirasbırakan İncife Ş.. tarafından dava dışı oğlu İbrahim’in eşi davalı Handan Ş..’e satış suretiyle yapılan dava konusu temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun davacı tarafça, mirasbırakanın dava dışı oğlu İlyas’ın piyasaya olan borçlarını diğer oğlu İbrahim’in ödemesi karşılığında dava konusu bağımsız bölümü İbrahim’in eşi davalıya devrettiği ve mal kaçırma amacı bulunmadığı hususunun davalı tarafça, ispat edilip edilemediği noktasında toplanmaktadır. III. Gerekçe 12. Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. 13. Uyuşmazlığın çözümü bakımından öncelikle ilgili yasal düzenleme ve kavramların açıklanmasında yarar vardır. 14. Muvazaa kavramı, Türk Hukuk Lûgatında; “Anlaşmalı saptırma gerçek dışı durumlara gerçekmiş niteliğini kazandırma işlemi. Hukuksal bir işlem konusunda gerçek duruma aykırılıkta birleşilerek yapılan ortak açıklama (beyan) ya da ortaya konulan belgedir. Danışıklı işlem” şeklinde tanımlanmıştır (Türk Hukuk Lûgatı, Türk Hukuk Kurumu, Cilt I, Ankara 2021, s. 819). 15. Muvazaa, pozitif hukukumuzda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu‘nun 19. (mülga