Ceza Hukuku

# Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Eşin Facebook Hesabına İzinsiz Girmek Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Kapsamında mıdır?

Eşin Facebook Hesabına İzinsiz Girmek, Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Kapsamında Değerlendirilir mi Yargıtay Ceza Genel Kurulu Esas No: 2016/868 Karar No: 2020/442 Karar Tarihi: 03.11.2020 Kararı veren Yargıtay Dairesi: 12. Ceza Dairesi Mahkemesi: Asliye Ceza Mahkemesi İçtihat Metni Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan sanık …’ın beraatine ilişkin Bakırköy 32. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 15.04.2014 tarihli ve … sayılı hükmün, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 11.11.2015 tarih, 2804-17576 sayı ve oy çokluğuyla onanmasına karar verilmiştir. Karşıoy Gerekçesi Daire Üyesi İ. E..; “Sanığın, aralarındaki boşanma davası devam eden ve ayrı yaşadıkları kocası katılana ait Facebook hesabının daha önceden bildiği şifresini kullanarak, katılanın Facebook hesabına girip, katılanın annesi ile arasındaki yazışmaları önce kendi elektronik posta adresine aktarıp, sonra da gıyabında yapılan yazışmalardan haberdar olduğunu bildirmek için, katılanın elektronik posta adresine gönderdiği olayda; Sanığın, resmen kocası da olsa katılana ait Facebook hesabına girerek katılanın annesiyle yaptığı yazışmaları okuması ve almasının 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu‘nun 132. maddesinin birinci fıkrasındaki suçu oluşturduğunu ve Yerel Mahkemenin beraat kararının bozulması gerektiğini düşündüğümden, çoğunluğun beraat kararının onanması yönündeki görüşüne katılmıyorum.” düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının İtirazı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 13.01.2016 tarih ve 243049 sayı ile; “…5237 sayılı Türk Ceza Kanunu‘nun “Haberleşmenin gizliliğini ihlâl” başlıklı 132. maddesinde yer alan düzenlemeye göre; (1) Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlâl eden kimse, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Bu gizlilik ihlâli haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (2) Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykın olarak ifşa eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın nzası olmaksızın alenen ifşa eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. (4) Kişiler arasındaki haberleşmelerin içeriğinin basın ve yayın yolu ile yayınlanması hâlinde, ceza yarı oranında artırılır. şeklinde düzenlenmiştir. Madde metninde, kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğinin ihlâli suç olarak tanımlanmaktadır. Söz konusu suç, belirli kişiler arasındaki haberleşmenin içeriğinin öğrenilmesiyle işlenmektedir. Kişiler arasındaki haberleşmenin ne suretle yapıldığının suçun oluşumu açısından önemi yoktur. Bu haberleşme, örneğin mektupla, telefonla, telgrafla, elektronik posta yoluyla yapılabilir. Bu suç açısından önemli olan, haberleşmenin belirli kişiler arasında yapılmasıdır. Söz konusu suçu, bu haberleşmenin tarafı olmayan kişi işleyebilir. Haberleşmenin gizliliğinin sadece dinlemek veya okumak suretiyle ihlâl edilmesi, bu suçun temel şeklini oluşturmaktadır. Ancak, bu gizlilik ihlâlinin, haberleşme içeriklerinin yani konuşulanların veya yazılanların kayda alınması suretiyle yapılması, bu suçun nitelikli şekli olarak tanımlanmıştır. Örneğin telefon konuşmalarının ses kayıt cihazıyla kayda alınması hâlinde, suçun bu nitelikli hâli gerçekleşmektedir. Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerinin belli bir suça ilişkin soruşturma kapsamında Anayasa ve kanunların belirlediği koşullar çerçevesinde öğrenilmesinin veya kayda alınmasının hukuka uygun olduğu muhakkaktır. Maddenin ikinci fıkrasında, kişiler arasındaki haberleşme içeriklerinin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Haberleşme içerikleri hukuka uygun bir şekilde veya birinci fıkrada tanımlanan suçun işlenmesi suretiyle öğrenilmiş olabilir. İkinci fıkrada tanımlanan suç, haberleşme içeriklerinin ifşasıyla, yayılmasıyla, yani yetkisiz kişilerce öğrenilmesinin sağlanmasıyla oluşur. Fıkra metninde bu ifşanın hukuka aykırı olması açıkça vurgulanmıştır. Bu bakımdan örneğin, kişiler arasındaki telefon konuşmalarına ilişkin kayıtların, savcılık veya mahkemeye verilmesi, duruşmada açık bir şekilde dinlenmesi veya okunması hâlinde, söz konusu suç oluşmayacaktır. Buna karşılık, henüz soruşturma aşamasında iken, kişiler arasındaki konuşma içeriklerinin, hukuka uygun bir şekilde kayda alınmış olsalar bile, örneğin televizyonlarda veya gazetelerde yayınlanması hâlinde, bu suç oluşacaktır. Maddenin üçüncü fıkrasında, kişinin kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın alenen ifşa etmek suretiyle haberleşmenin gizliliğini ihlâl etmesi ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu suçun oluşabilmesi için, ifşanın alenen yapılması gerekir. Bu bakımdan, örneğin kişi kendisine gönderilen mektubu gönderenin bilgisi ve rızası dışında bir başkasına okutması hâlinde, bu suç oluşmayacaktır. Buna karşılık, mektubun gönderenin bilgisi ve rızası dışında alenen okunması, başkaları tarafından okunmasını temin için bir yere asılması veya basın ve yayın yolu ile yayınlanması hâlinde, söz konusu suç oluşacaktır. Dördüncü fıkrada, kişiler arasındaki haberleşmelerin içeriğinin basın ve yayın yolu ile yayınlanması hâlinde, ikinci veya üçüncü fıkralara göre verilecek cezanın belli oranda artırılması öngörülmüştür. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 132. maddesinde düzenlenen haberleşmenin gizliğinin ihlal suçu, 765 sayılı (mülga) TCK’nın 195 ve 197. maddelerin karşılığı olarak düzenlenmiştir. 765 sayılı (mülga) TCK’nın 195 veya 197. maddesinde düzenlenen suçların konusu olarak ‘bir mektup veya telgraf veya kapalı bir zarf’ gösterilmişken bu konuda herhangi bir sınırlama yapılmadan ‘haberleşmenin gizliliği ve haberleşmenin içeriği’ biçiminde genel ve kapsayıcı bir ifade kullanılmıştır. Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesinin 8. maddesiyle koruma altına alman özel hayatın gizliliği, Anayasanın 20. maddesinde de ‘Herkes özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.’ biçiminde genel olarak ifade edildikten sonra, Anayasanın 22. maddesinde de, ‘Herkes haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır.’ şeklinde hüküm altına alınmıştır. Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi ve Anayasa ile güvence altına alınan genelde; özel hayatın gizliliği, özelde ise; haberleşme hürriyeti, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu‘nun ‘Kişilere Karşı Suçlar’ başlıklı 2. kısmında yer alan ‘Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar’ başlıklı 9. bölümünde cezayi korumaya kavuşturulmuştur. Bu açıklamalar karşısında TCK’nın 132. maddesinde düzenlenen kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğinin ihlâli suçuyla korunan hukuki yarar, genel olarak Anayasa’nın 20. maddesinde belirlenen özel yaşamın ve özelde de yine Anayasanın 22. maddesinde düzenlenen haberleşme özgürlüğünün dokunulmazlığıdır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 132. maddesiyle düzenlenen kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğinin ihlâli suçunun hareket unsurunu da maddede düzenlenen suçlara göre, ayrı ayrı belirlemek gerekir. Maddenin 1. fıkrasında düzenlenen suçun hareket unsuru, kişiler arasındaki haberleşmenin gizliğini ihlaldir. Bu suçun oluşması için, kişiler arasında bir haberleşme olması gerekir. Bu haberleşmenin hangi araçlarla ve ne şekilde yapıldığının herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Haberleşmenin gizliliğinin dinlemek veya okumak suretiyle ihlal edilmesi hâlinde, bu fıkra uygulanacaktır. Gizliliğin ihlali başkasına gönderilen bir mektubun açılması, bir telefonun paralelden veya telefon dinleme aleti ile dinlenmesi, bir kamu kurumunda çalışan kişiler arasındaki bilgisayar aracılığıyla yapılan sohbetin bilgi işlem dairesi elemanları tarafından takip edilmesi, gönderilen e-maillerin açılması ve buna benzer değişik şekillerde olabilir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 132/1. maddesinin ikinci cümlesine göre, gizliliğin ihlali haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, suçun nitelikli hâli işlenmiş olacaktır. Kaydetme, doktrinde ‘haberleşmenin içeriğinin herhangi bir şekilde somutlaştırılması, yazı ya da sözlü olarak

Eşin Facebook Hesabına İzinsiz Girmek Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Kapsamında mıdır? Read More »

# Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Çocuğun Cinsel İstismarı Suçuna Teşebbüs Sonucu Mağdurun Ruh Sağlığının Bozulması

Çocuğun Cinsel İstismarı Suçuna Teşebbüs Sonucunda Mağdurun Ruh Sağlığının Bozulması Alanında yetkin Kayseri Ceza Avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz; çocuğun cinsel istismarı suçu gibi ceza yargılamalarında savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek taraflara hukuki yardım sunmaktadır. Yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir Kayseri ceza avukatı veya ağır ceza avukatından hukuki yardım almaları faydalı olacaktır. Çocuğun cinsel istismarı suçu, Kanunda belirlenen belli yaştaki çocuğun bedenine fiziksel temasta bulunma şeklinde cinsel davranışlar sergilenmesi ile oluşur (TCK 103/1). Suç, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 103. maddesinde “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı” suçlar bölümünde düzenlenmiştir. Cinsel istismar suçunda mağdur çocuk olup suçun en önemli unsurudur. Çocuk, TCK’nın 6/1-a maddesinde, “henüz 18 yaşını doldurmamış kişi” olarak tanımlanmaktadır. Çocuğun Cinsel İstismarı Suçuna Teşebbüs ve Mağdurun Ruh Sağlığının Bozulması – Emsal Yargıtay Kararları Çocuğun Cinsel İstismar Suçuna Teşebbüs Sanıklar B.. ile Z.. ve suça sürüklenen çocuklar … ile …haklarında çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde; Sanıklar …ile … ve suça sürüklenen çocuklar … ile …‘ın mağduru gezmek bahanesiyle …‘nın kullandığı araca bindirdikleri araç içerisinde B..’in kız arkadaşının fotoğraflarını bilgisayara indirmesinden dolayı mağduru darp ettikleri ve bir süre sonra götürdükleri parkta mağduru tekrar darp ettikten sonra …‘in diğer sanık …‘nın aracında bulunan 10 litrelik pet şişeyi getirtip üzerine oturmasını istediği mağdurun pet şişe üzerine oturmasının ardından cep telefonuyla kayıt yaptığı tüm dosya içeriğinden anlaşıldığından, mağdurun kendi ifadesinde pet şişenin ağzının çok büyük olmasından dolayı anüsüne girmediğini beyan etmesi, fiilen o büyüklükteki bir pet şişenin mağdurun anüsüne girmesinin mümkün olmadığının sanıklar ile suça sürüklenen çocuklar tarafından da bilineceği, sanıklar ve suça sürüklenen çocukların eylemlerine devam etme imkanı varken sonlandırmaları karşısında; eylemlerinin çocuğun nitelikli cinsel istismarına teşebbüs suçu ve ayrıca cinsel arzuları tatmin amacı da bulunmaması nedeniyle çocuğun basit cinsel istismarı suçlarını oluşturmayacağı, ancak mağduru aşağılama ve küçük düşürme kastıyla hareket etmeleri nedeniyle eylemlerin hakaret suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hukuka aykırıdır. (Yargıtay 14. Ceza Dairesi- Karar No: 2016/7746) Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarına Teşebbüs 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 103. maddede çocuğun cinsel istismarı tanımlamış olup, birinci fıkraya göre cinsel istismar deyiminden; onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış ile diğer çocuklara karşı cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen bir başka nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar anlaşılmaktadır. Maddenin ilk fıkrasında çocuğun cinsel istismarı suçunun temel şekli, ikinci fıkrasında ise cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi, suçun temel şekline nazaran daha ağır cezayı gerektiren nitelikli bir hal olarak yaptırıma bağlanmıştır. Bu suçun, maddenin birinci fıkrasında düzenlenen basit hali, çocuğa karşı gerçekleştirilen cinsel davranışın organ ya da sair bir cisim sokulmadan vücut dokunulmazlığının ihlali şeklinde işlenmesi ve kastın da cinsel arzuları tatmin amacına yönelmesi bakımından ikinci fıkrada hüküm altına alınan nitelikli halinden ayrılır. İkinci fıkradaki nitelikli halde maddi unsur, vücuda organ ya da sair bir cisim sokulması olup, failin kastının da bu tür bir eylemin gerçekleştirilmesine yönelik olması gerekmektedir. Basit cinsel istismar suçunun oluşabilmesi için eylemin cinsel ilişki boyutuna ulaşmaması gerekir. Eylem, vücuda organ veya sair bir cisim sokmaya yönelikse veya fiil de işlenmişse, basit cinsel istismar değil, ikinci fıkrada düzenlenen nitelikli cinsel istismar suçu söz konusu olacaktır. Bu ayırımın yapılabilmesi için failin kastının ve gerçekleştirdiği davranışların hangi fiile yönelik olduğunun belirlenmesi gerekir. Failin amacı ve davranışları vücuda organ veya sair bir cisim sokmak olmaksızın cinsel duyguları tatmine yönelik ise basit cinsel istismar, amacı ve davranışları vücuda organ veya sair bir cisim sokmaya yönelik olmakla birlikte eylemin elinde bulunmayan nedenlerle gerçekleştirilememesi halinde ise ikinci fıkrada düzenlenen nitelikli cinsel istismar suçuna teşebbüs söz konusu olacaktır. Madde metninde “sair bir cisim” ibaresine yer verilmesi karşısında suçun temel şeklinin aksine, ikinci fıkrada tanımlanan nitelikli hâlinin oluşabilmesi için eylemin cinsel arzularının tatmini amacına yönelik olması şart değildir. Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; Mağdure ve ailesi ile sanığın akraba olması ve sanığa iftira atılmasını gerektirecek nitelikte aralarında bir husumetin bulunmaması, beyanına itibar edilmemesi için bir neden bulunmayan mağdurenin tüm aşamalardaki çelişkisiz ve ayrıntılı anlatımları, bu anlatımlarda geçen olguların tanık … tarafından da doğrulanması bir bütün halinde değerlendirildiğinde; olay günü mağdurenin evde yalnız olduğunu bilen sanığın aralarındaki akrabalık ilişkisinin verdiği güven duygusundan da faydalanarak katılanların evine izinsiz girdikten sonra ‘benimle yatacaksın’ diyerek mağdureyi kollarından tutup kanepenin üzerine yatırdığı, mağdurenin alt eşofmanını çıkarmak isterken mağdurenin direnip bağırması üzerine evin yakınında bulunan tanık …’ın kapıyı çalması nedeniyle eylemini gerçekleştiremeden mutfak penceresinden kaçtığı, sanığın nitelikli cinsel istismar suçuna yönelik iradesini sözlü ve fiili olarak ortaya koyduğu ancak engel sebep nedeniyle tamamlayamadığı kabul edilmelidir. Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün, sanığın üzerine atılı konut dokunulmazlığını ihlal etme ve çocuğun nitelikli cinsel istismarına teşebbüs suçlarının sabit olduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden (BOZULMASINA) karar verilmelidir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu- Karar No: 2015/418) Bedensel Temas Varsa Cinsel İstismar Suçu Tamamlanmış Sayılır Sanık hakkında çocuğun basit cinsel istismarı suçundan kurulan hükmün incelenmesinde; Olay günü, sanığın tanık olarak dinlenen ablası B. ile okuldan çıkıp, yurda gitmekte olan mağdurenin sol kolunu tutarak kendisine doğru çekip öpmek istediği, bir yandan da diğer eliyle mağdurenin göğsünü tutmak için hamle yaptığı, ancak mağdurenin sanığı iteleyerek kurtulduğu şeklinde sübut bulan olayda, sanığın, mağdureye yönelik eyleminde bedensel teması da içeren cinsel davranışlarının bulunduğu, bu haliyle basit cinsel istismar suçu olarak nitelenen eylemin tamamlanmış olduğu gözetilmeden, yazılı gerekçeyle basit cinsel istismar suçuna teşebbüs hükümleri uygulanmak suretiyle eksik ceza tayini kararın bozulmasını gerektirmiştir. (Yargıtay 14. Ceza Dairesi- Karar No: 2014/8030) Çocuğun Cinsel İstismarı Suçu Sanığın, suç tarihinde 13 yaşı içerisinde olan mağduru diğer sanık F. ile birlikte gece vakti arabayla ıssız bir alana götürmesinin ardından mağdura bira içirtip sızmasını bekledikten sonra gerçekleştirdiği eylemde mağdurun dosyada mevcut anal muayene raporlarındaki fiili livata bulgularının da tam olmadığı göz önüne alındığında, sanığın yanında ikinci bir suç ortağı da varken mağdura yönelik hareketlerini sonuna kadar götürebilmesi imkan dahilinde bulunduğu halde ciddi bir engel neden olmaksızın eylemi tamamlamaktan vazgeçip icra hareketlerine kendiliğinden son verdiğinin anlaşılması karşısında, sanık

Çocuğun Cinsel İstismarı Suçuna Teşebbüs Sonucu Mağdurun Ruh Sağlığının Bozulması Read More »

# Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Sarkıntılık Suretiyle Çocuğun Cinsel İstismarı

Sarkıntılık Suretiyle Çocuğun Cinsel İstismarı Suçu Sarkıntılık, çocuğun basit cinsel istismarı suçunun daha az ceza gerektiren en hafif şekli olarak kabul edilmektedir. Sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı suçunda da diğer tüm cinsel istismar suçlarında olduğu gibi mağdur çocuğun bedenine fiziksel bir temasta bulunulması şarttır. Bedensel temas olmadan cinsel amaçla işlenen diğer fiiller çocuğun cinsel tacizi suçu olarak nitelenir. Örneğin, mağdur çocuğa cinsel amaçla “seni öpeyim mi” demek cinsel taciz, herhangi bir şekilde cinsel amaçla dokunmak veya öpmek ise sarkıntılık suretiyle cinsel istismar olarak kabul edilir. Sarkıntılık; failin mağdur çocuğa yönelik yüzeysel, geçici ve hafif derecede cinsel davranışlarını ifade eder. Örneğin, çocuğa cinsel amaçla dokunmak, bir kere öpmek vb. gibi cinsel davranışlar sarkıntılık suretiyle cinsel istismar suçu olarak kabul edilir. Basit cinsel istismar suçunun temel şekli ile daha az cezayı gerektiren sarkıntılık suretiyle cinsel istismar suçu arasındaki temel fark; sarkıntılık fiilinin kesik ve ani bir eylemle mağdur çocuğun bedenine temas edilmesiyle, çocuğun basit cinsel istismarı suçunun temel şeklinin ise çocuğa karşı cinsel sömürü düzeyine varacak şekilde birbirini takip eden birden fazla davranış icra edilmesiyle oluşmasıdır. Sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı suçu hakkında yargılama yapma görevi, asliye ceza mahkemesi tarafından yerine getirilir. Sarkıntılık suretiyle cinsel istismar suçunun faili de yaşı küçük çocuk ise, suç şikayete bağlı suçlardandır. Mağdurun velisi veya vasisi şikayetçi olmadıkça soruşturma yapılmaz. Mağdurun velisi veya vasisi, şikayet hakkını suçun işlenmesinden itibaren 6 ay içinde kullanmalıdır. Şikayetten vazgeçme ise ceza davasının düşme nedenidir. Şikayetten vazgeçme, soruşturma veya ceza davası açıldıktan sonra kovuşturma aşamasında mümkündür. Mağdurun şikayetten vazgeçmesi halinde soruşturma aşamasında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilir ve mağdur aynı olayla ilgili bir daha şikayet hakkını kullanamaz. Ceza davasının açıldığı aşama olan kovuşturma aşamasında şikayetten vazgeçme halinde mahkeme davanın düşmesi kararı verir. Yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir Kayseri ceza avukatı veya ağır ceza avukatından hukuki yardım almaları faydalı olacaktır. Alanında yetkin Kayseri Ceza Avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz; sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı suçu gibi ceza yargılamalarında savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek taraflara hukuki yardım sunmaktadır. Kayseri ceza avukatı veya ağır ceza avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz. Sarkıntılık Suretiyle Çocuğun Cinsel İstismarı Suçu – Emsal Yargıtay Kararı Yargıtay Ceza Genel Kurulu Esas No: 2019/ 14-45 Karar: 2020/62 Karar Tarihi: 06.02.2020 İçtihat Metni Çocuğun basit cinsel istismarı suçundan sanık …\’nın TCK\’nın 103/1-1. cümle, 103/3-d, 43/1, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesince 22.02.2016 tarih ve … sayı ile verilen hükmün sanık müdafisi ile katılan mağdure vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 11.10.2016 tarih ve 4938-6960 sayı ile onanmasına karar verilmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının İtirazı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 18.10.2018 tarih ve … sayı ile; \”İtirazımızın konusu, ilk derece mahkemesince, sanığın mağdure …\’e yönelik eylemlerinin nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek, eylemine uyan ve TCK\’nın 103/1-2. cümlesinde düzenlenen sarkıntılık suretiyle cinsel istismar suçundan cezalandırılması yerine, aynı Kanun\’un 103/1-1. cümlesinde düzenlenen basit cinsel istismar suçundan mahkûmiyetine hükmedilmesi sonucu sanığa fazla ceza tayin edildiğine ilişkindir. Şöyle ki; Çocuğun cinsel istismarı suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu\’nun 6. Bölümünün \’Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar\’ başlığının altında, 103. maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin 1. fıkrasında cinsel istismar eyleminin basit şekline yer verilmiş iken, 2. fıkrasında ise nitelikli şekli düzenlenmiştir. Anılan Kanun maddesinin ilk hâlinde, eylemin niteliğine ilişkin başkaca bir ayrım yapılmamış iken, 28.06.2014 günlü Resmî Gazete\’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun\’un 59. maddesi ile 5237 sayılı TCK\’nın 103. maddesinde değişiklik yapılmış, 1. fıkrada düzenlenen suçun basit hâli ile ilgili olarak ikili bir ayrıma gidilmiş, 1. fıkranın 1. cümlesinde basit cinsel istismar suçunun hareket unsuru aynen muhafaza edilerek cezai müeyyidesi ağırlaştırılmış, 2. cümlede ise sarkıntılık düzeyinde kalan cinsel istismar eylemlerinden bahsedilerek, daha hafif bir cezai yaptırıma bağlanmış, ancak hangi eylemlerin sarkıntılık sayılacağı konusunda bir açıklamaya yer vermemiştir. Sarkıntılık suretiyle cinsel istismar suçunun failinin 18 yaşından küçük kimseler olması hâlinde ise bu suçun soruşturma ve kovuşturmasının, mağdurun, veli ya da vasisinin şikayetine tabi olduğu belirtilmiştir. Anılan Kanun hükmü 02.12.2016 günlü Resmî Gazete\’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun\’un 13. maddesi ile tekrar değiştirilmiş, önceki değişiklikle getirilen ikili ayrım ve cezai müeyyideleri aynen muhafaza edilerek, sadece suç mağdurunun 12 yaşından küçük olması hâlinde uygulanacak cezai müeyyidelerde artırıma gidilmiştir. Görüldüğü üzere mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu\’nun 421. maddesinin 2. cümlesinde düzenlenen \’sarkıntılık\’ suçu, en başta 5237 sayılı TCK\’da ayrı bir suç tipi olarak düzenlenmemiş olmakla birlikte, ilk kez 6545 sayılı Kanun\’un 59. maddesi ile birlikte 5237 sayılı TCK\’da yeniden ihdas olunmuştur. Bu durumda sarkıntılık suçunu düzenleyen mülga 765 sayılı TCK\’nın 421. maddesinin 2. cümlesine göz atmakta fayda vardır. Hangi eylemlerin sarkıntılık suçunu oluşturacağı konusunda 5237 sayılı TCK\’da bir açıklık bulunmadığı gibi, esasen 765 sayılı TCK\’da da bu konuda herhangi bir açıklığa yer verilmemiş, sarkıntılık kavramının içinin doldurulması, uygulamaya bırakılmıştır. Öğretide \’Bir şahsa karşı onun rızası hilafına olarak şehvet maksadıyla söz, fiil ve hareketle, edep ve iffete tecavüz teşkil edecek surette ve fakat ırza tecavüz ve tasaddi cürümlerine veya bunların teşebbüsüne varmayacak şekilde yönelen tecavüzler\’ sarkıntılık olarak kabul edilmiştir. (S. Dönmezer, Ceza Hukuku Özel Kısım, Genel Adap ve Aile Düzenine Karşı Cürümler) Yargıtay Ceza Genel Kurulu\’nun 26.12.1988 gün, 287-557 ve 06.12.1979 gün 432-459 sayılı kararlarında \’Belirli bir kimseye karşı işlenen ve o kişinin edep ve iffetine dokunan ani ve hareketler yönünden kesiklik gösteren edepsizce davranışlar\’, 10.10.1988 gün 329-344 sayılı kararında ise \’Şehvet hissi ile başkalarını rahatsız edecek davranışların sürdürülmesi\’ olarak tanımlanmıştır. Sarkıntılık suçu, hareket unsuru itibariyle 765 sayılı TCK\’nın sistematiğinde söz atma ile tasaddi suçları arasındadır. Söz atma suçundan ileri, ancak tasaddi suçu kadar vahim olmayan ve bu denli ileri aşamaya henüz ulaşmamış eylemlerdir. 765 sayılı TCK\’nın 421. maddesinin 2. cümlesindeki

Sarkıntılık Suretiyle Çocuğun Cinsel İstismarı Read More »

# Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Çocuğun Cinsel İstismarı Suçu – Hukuki Yardım

Çocuğun Cinsel İstismarı Suçu Alanında yetkin Kayseri Ceza Avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz; çocuğun cinsel istismarı suçu gibi ceza yargılamalarında savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek taraflara hukuki yardım sunmaktadır. Yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir Kayseri ceza avukatı veya ağır ceza avukatından hukuki yardım almaları faydalı olacaktır. Çocuğun cinsel istismarı suçu, kanunda belirlenen belli yaştaki çocuğun bedenine fiziksel temasta bulunma şeklinde cinsel davranışlar sergilenmesi ile oluşur (TCK 103/1). Suç, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 103. maddesinde “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı” suçlar bölümünde düzenlenmiştir. Cinsel istismar suçunda mağdur çocuk olup suçun en önemli unsurudur. Çocuk, TCK’nın 6/1-a maddesinde, “henüz 18 yaşını doldurmamış kişi” olarak tanımlanmaktadır. Cinsel istismar suçları açısından çocuk kavramı üç ayrı kategoride ele alınmaktadır: – 15 yaşını tamamlamamış çocukların cinsel istismarı, – 15 yaşını tamamlamış olmakla birlikte kendisine yönelen fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş çocukların cinsel istismarı, – 15-18 yaş grubunda olan çocukların, sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak cinsel istismarı. Cinsel suçlar, genel olarak şu şekilde kategorize edilmektedir: Cinsel İstismar Suçu: Kural olarak 15 yaşını tamamlamamış çocuklara karşı bedensel temasta bulunmak suretiyle cinsel amaçla işlenen fiilleri cezalandırmaktadır (TCK md.103). 15-18 yaş grubunda olan çocuklara karşı hile, cebir, tehdit veya iradeyi etkileyen bir nedenle çocuğun bedeni üzerinde icra edilen fiiller de cinsel istismar suçu olarak nitelenir. Cinsel Saldırı Suçu: Kural olarak yaşı büyük kimselere veya 15-18 yaş grubu mağdurlara yönelik (hile, cebir, tehdit veya iradeyi etkileyen başkaca bir neden olmaksızın) bedensel temasta bulunmak suretiyle cinsel amaçla işlenen fiilleri cezalandırmaktadır (TCK md.102). Cinsel Taciz Suçu: Mağdurun yaşına bakılmaksızın, fail ile mağdur arasında bedensel temas olmadan, halk arasında laf atma, sözlü taciz vb. gibi ifade edilen cinsel davranışlarla işlenen fiilleri cezalandırmaktadır (TCK md. 105). Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçu: 15-18 yaş grubunda yer alan çocuklarla, çocuğun kendi rızasıyla cinsel ilişkiye girilmesi halinde reşit olmayanla cinsel ilişki suçu oluşur (TCK md.104). Çocuğun Cinsel İstismarı Suçu Çocuğun Basit Cinsel İstismarı Suçunun Temel Şekli Basit cinsel istismar suçu, çocuğun cinsel istismarı suçunun temel şekli olup çocuğun vücudu üzerinde gerçekleştirilen, cinsel arzuları tatmin amacına yönelik ve fakat cinsel ilişki düzeyine varmayan cinsel davranışlar sergilenmesi ile oluşur. Basit cinsel istismar suçunun oluşması için, gerçekleştirilen hareketlerin objektif olarak şehvi nitelikte bulunmaları yeterlidir; failin şehvi arzularının fiilen tatmin edilmiş olması şart değildir. Sarkıntılık Suretiyle Çocuğun Basit Cinsel İstismarı Suçu Sarkıntılık, çocuğun basit cinsel istismarı suçunun daha az ceza gerektiren en hafif şekli olarak kabul edilmektedir. Sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı suçunda da diğer tüm cinsel istismar suçlarında olduğu gibi mağdur çocuğun bedenine fiziksel bir temasta bulunulması şarttır. Bedensel temas olmadan cinsel amaçla işlenen diğer fiiller çocuğun cinsel tacizi suçu olarak nitelenir. Örneğin, mağdur çocuğa cinsel amaçla “bacaklarına dokunayım mı” demek cinsel taciz, herhangi bir şekilde dokunmak ise sarkıntılık suretiyle cinsel istismar olarak kabul edilir. Sarkıntılık; failin mağdur çocuğa yönelik yüzeysel, geçici ve hafif derecede cinsel davranışlarını ifade eder. Örneğin, çocuğa cinsel amaçla dokunmak, bir kere öpmek vb. gibi cinsel davranışlar sarkıntılık suretiyle cinsel istismar suçu olarak kabul edilir. Basit cinsel istismar suçunun temel şekli ile daha az cezayı gerektiren sarkıntılık suretiyle cinsel istismar suçu arasındaki temel fark; sarkıntılık fiilinin kesik ve ani bir eylemle mağdur çocuğun bedenine temas edilmesiyle, çocuğun basit cinsel istismarı suçunun temel şeklinin ise çocuğa karşı cinsel sömürü düzeyine varacak şekilde birbirini takip eden birden fazla davranış icra edilmesiyle oluşmasıdır. Özellikle belirtmek gerekir ki; 15 yaşını tamamlamamış çocuklar açısından mağdurun fiile rıza göstermesinin hiçbir önemi yoktur. Çünkü, Türk Ceza Kanunu md.103 “15 yaşını bitirmiş olup da 18 yaşını tamamlamamış” olan çocuklara karşı rızalarıyla işlenen cinsel davranışları cinsel istismar suçu kapsamına almamış ve bu kategorideki çocukların rızalarına önem vermişken, “15 yaşını tamamlamamış” çocuklara karşı yapılan her türlü cinsel davranışı rızaları olsa bile çocukların cinsel istismarı suçu kapsamına almıştır. Çocuğun rızası hukuken üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakka ilişkin olmadığından hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilemez. Bu nedenle, 15 yaşını tamamlamamış çocukların cinsel istismara rıza göstermesi, yani fiili kendi isteğiyle yaptığını kabul etmesi failin cezalandırılmasını engellemez. Çocukların Cinsel İstismarı Suçunun Cezası Çocuğun Basit Cinsel İstismarı Suçunun Cezası Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, 8 yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (TCK md.103/1-birinci cümle). Sarkıntılık suretiyle, yani cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması halinde 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur (TCK md.103/1-ikinci cümle). Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması halinde verilecek ceza, basit cinsel istismar durumunda 10 yıldan, sarkıntılık durumunda 5 yıldan az olamaz (TCK md.103/1-üçüncü cümle). Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır (TCK md.103/1-ikinci cümle). Özellikle belirtmek gerekir ki; çocuğun çocuğa karşı sarkıntılık düzeyinde kalmış cinsel istismarı şikayete tabidir. Mağdurun velisi veya vasisi, şikayet hakkını suçun işlenmesinden itibaren 6 ay içinde kullanmalıdır. Mağdurun velisi veya vasisi şikayetçi olmadıkça soruşturma yapılmaz. Basit Cinsel İstismar Suçunun Nitelikli Halleri – Birden fazla kişi tarafından birlikte (TCK md.103/3-a), – İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle (TCK md.103/3-b), – Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından (TCK md.103/3-c), – Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından (TCK md.103/3-d), – Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle (TCK md.103/3-e), suçun işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Cinsel istismar suçunun cebir, tehdit veya silah kullanılarak işlenmesi  Cinsel istismarın, 15 yaşını tamamlamamış çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da 15 yaşını tamamlamış olmakla birlikte kendisine yönelen fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş çocuklara karşı silah, bıçak, sopa vb. gibi aletler kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır (TCK md.103/4). Örneğin, bir kamu görevlisi tarafından ve silahla basit cinsel istismar suçu işlendiğinde, cezayı ayrı ayrı arttıran iki nitelikli hal meydana geldiğinden suçun cezası önce TCK md.103/3-e gereği yarı oranında

Çocuğun Cinsel İstismarı Suçu – Hukuki Yardım Read More »

# Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Bilişim Sistemini Engelleme ve Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suçu

Bilişim Sistemini Engelleme ve Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suçu Bilişim sistemi; Windows, Linux gibi işletim programları, e-mailler, Facebook, Instagram, Whatsapp, Twitter gibi sosyal medya uygulamalarını da kapsayan her türlü bilgisayar ve veri sistemlerini ifade etmektedir. Bilişim sistemini engelleme, bozma, erişilmez kılma, verileri yok etme veya değiştirme suçu; hukuka aykırı çeşitli fiillerle bilişim sistemine zarar verilmesi ile oluşur. Uygulamada bu bilişim suçu “bilişim sistemine zarar verme suçu” olarak da adlandırılmaktadır. Bilişim hukuku ile ilgili kanuni düzenlemeler, genel olarak 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’da yer almaktadır.  Bununla birlikte 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda veya özel bazı kanunlarda düzenlenen bilişim suçları; doğrudan düzenlenen bilişim suçları (bilişim sistemine girme, bilişim sistemini engelleme veya bozma vb.) ve dolaylı olarak düzenlenen bilişim suçları (bilişim yoluyla dolandırıcılık, hırsızlık suçu vs.) olmak üzere iki farklı kategoride değerlendirilebilir. Suçun niteliği ve ceza miktarına göre bilişim suçları asliye ceza veya ağır ceza bilişim mahkemelerinde görülmektedir.  Bilişim suçları, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 243 ila 245 maddeleri arasında “Bilişim Alanında Suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir. Bilişim sistemini engelleme, bozma, erişilmez kılma, verileri yok etme veya değiştirme suçu da TCK m.244’te düzenlenmiştir. Madde 244– (1) Bir bilişim sisteminin işleyişini engelleyen veya bozan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Bir bilişim sistemindeki verileri bozan, yok eden, değiştiren veya erişilmez kılan, sisteme veri yerleştiren, var olan verileri başka bir yere gönderen kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) Bu fiillerin bir banka veya kredi kurumuna ya da bir kamu kurum veya kuruluşuna ait bilişim sistemi üzerinde işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. (4) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesi suretiyle kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlamasının başka bir suç oluşturmaması halinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Bilişim sistemini engelleme ve bozma, verileri yok etme veya değiştirmeye yönelik eylem ve davranışlar, bilişim suçu kapsamında değerlendirilir. Bu bağlamda yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir Kayseri bilişim avukatından hukuki yardım almaları faydalı olacaktır. Alanında yetkin Kayseri Bilişim Avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, güncel mevzuat ve Yargıtay kararları çerçevesinde savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek bilişim suçları ile ilgili uyuşmazlık ve dava süreçlerinde taraflara avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti sunmaktadır. Bilişim Sistemini Engelleme ve Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suçunun Unsurları Bilişim sistemini engelleme ve bozma, bilişim sistemini erişilmez kılma, verileri yok etme veya değiştirme suçu; seçimlik hareketli bir suç olarak düzenlenmiştir. Maddede yer alan herhangi bir seçimlik hareketin işlenmesiyle suç vücut bulur. Seçimlik hareketler şu şekildedir: Bilişim Sistemindeki Verileri Yok Etme veya Değiştirme: Bilişim sisteminden yararlanma yetkisi olan hak sahibinin sisteme kaydettiği kişisel verilerinin yok edilmesi veya değiştirilmesidir. Örneğin, bir kimsenin Instagram hesabına girerek tüm bilgileri sildikten sonra çıkmak bilişim sistemindeki verileri yok etme suçu oluşur. Aynı hesapta bulunan bilgilerin değiştirilmesi, örneğin kişinin profilinde kendisini tanıttığı yazı içeriğinin değiştirilmesi de verileri değiştirme suçu olarak kabul edilir. Bilişim Sistemini Engelleme veya Erişilmez Kılma: Sistemden yararlanma yetkisi olan hak sahibi kişinin sisteme erişimin engellenmesi suretiyle sistemi engelleme veya erişilmez kılma seçimlik hareketi işlenmiş olur. Örneğin, bir kimseye ait twitter hesabına girdikten sonra, hesap şifresinin değiştirilmesi suretiyle kişinin sisteme erişimin engellenmesi suçu oluşur. Bilişim Sistemini Bozma: Bilişim sisteminin teknik altyapısına uygun bir şekilde çalışmasını veya kullanıcının istediği şekilde çalışmasını bozmak suretiyle işleyişinin bozulmasına neden olmak suretiyle işlenen bir fiildir. Örneğin, internet üzerinden sipariş verilen bir sitenin sipariş bilgilerini daha geç almasını sağlamak için yazılım yoluyla sistemi bozma. Sanığın da çalıştığı aile şirketine ait telefona bağlı internet hesabından şikayetçiye ait elektronik posta hesabına girildiğine ilişkin Microsoft şirketinden gelen yazı yanıtları ve kolluk araştırması sonuçlarına, şikayetçinin 22.12.2010 tarihli dilekçesi ekinde ibraz ettiği fotoğraflara ve tüm dosya kapsamına göre; şikayetçiye ait elektronik posta ve Facebook hesaplarının şifresini ele geçirerek bu adreslere giren, Facebook hesabında yazışmalar yapan ve şifreyi değiştirmek suretiyle katılanın anılan hesaplara erişimini engelleyen sanığın, eylemine uyan 244/2. maddesi uyarınca “Bilişim Sistemini Engelleme, Bozma, Erişilmez Kılma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme” suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle beraat hükmü kurulması hukuka aykırıdır. (Yargıtay 8. Ceza Dairesi – Karar No:2013/25987) Sanığın babasına ait internet hesabından katılana ait elektronik posta hesabına bir çok kez girildiğine ilişkin Microsoft ve TİB’den gelen yazı yanıtlarına ve tüm dosya kapsamına göre; katılana ait elektronik posta hesabının şifresini ele geçirerek bu adrese giren ve şifreyi değiştirmek suretiyle katılanın elektronik postalarına erişimini engelleyen sanığın, eylemine uyan 244/2. maddesi uyarınca “Bilişim Sistemini Engelleme, Bozma, Erişilmez Kılma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suçu” nedeniyle cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle beraat hükmü kurulması kanuna aykırıdır. (Yargıtay 8. Ceza Dairesi – Karar No:2013/25978) Yargıtay, eşlerden birinin diğerine ait Facebook adresinin şifresini değiştirerek erişimi engellemesi ve uygunsuz resim paylaşmasını da TCK md. 244/2 kapsamında sisteme girişi engelleme ve verileri değiştirme bilişim suçu olarak kabul etmiştir. Bilişim Sistemini Engelleme ve Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suçunun Cezası Bilişim sistemini engelleme, bozma, erişilmez kılma, verileri yok etme veya değiştirme suçunun cezası şu şekildedir: Bilişim Sistemini Engelleme ve Bozma Suçunun Cezası: Bir bilişim sisteminin işleyişini engelleyen veya bozan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (TCK m.244/1). Failin sistemin işleyişini engellemek veya bozmak dışında bir fiili yoksa bu fıkradaki bilişim suçu hükümleri uygulanmaktadır. Bilişim Sistemindeki Verileri Bozma, Yok Etme, Değiştirme ve Erişilmez Kılma Suçunun Cezası: Bir bilişim sistemindeki verileri bozan, yok eden, değiştiren veya erişilmez kılan, sisteme veri yerleştiren, var olan verileri başka bir yere gönderen kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (TCK m.244/2). Bilişim suçları içinde en çok işlenen suçlardan biri bu fıkrada yer almaktadır. Örneğin, başkasının e-mail adresine girerek yeni şifre oluşturmak, e-mail şifresi kırılarak kayıtlı arkadaşlara pornografik resim göndermek veya para, kontör vs. gibi isteklerde bulunmak, internet ortamından sisteme girerek ders notlarının değiştirilmesi bu bilişim suçunun işlenmesine neden olur. Yukarıdaki fiillerin (TCK m.244/1-2) bir banka veya kredi kurumuna ya da bir kamu kurum

Bilişim Sistemini Engelleme ve Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suçu Read More »

# Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Suçlara ilişkin Emsal Yargıtay Kararları

Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Suç 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu Netice sebebiyle ağırlaşmış suç – Madde 23 (1) Bir fiilin, kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin oluşumuna sebebiyet vermesi halinde, kişinin bundan dolayı sorumlu tutulabilmesi için bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi gerekir. Madde Gerekçesi Kişi suç teşkil eden bir fiili işlerken, kastettiği neticeden daha ağır veya başka bir netice gerçekleşmiş olabilir. Bu gibi durumlarda netice sebebiyle ağırlaşmış suç söz konusudur. Örneğin, basit yaralamada bulunulmak istenirken, kişi görme, işitme yeteneğini yitirmiş olabilir. Yaralama fiili gerçekleştirilirken, genellikle bunun sonucunda ağır bir neticenin meydana gelebileceği düşünülür. Örneğin gözün, kulağın üzerine sert bir biçimde vuran kişi, bu yumruk neticesinde mağdurun görme veya işitme yeteneğini yitirebileceği olasılığını göz önünde bulundurur. Ağır neticenin ortaya çıkacağının bu şekilde öngörüldüğü durumlarda, meydana gelen ağır netice açısından fail olası kastla hareket etmektedir. Buna karşılık, yaralama fiili sonucunda kişinin öngörmediği ağır bir netice de meydana gelmiş olabilir. Örneğin canının biraz yanması için mağdurun karın boşluğuna hafif bir biçimde vurulması hâlinde mağdur inhibisyon sonucu ölebilir. Bu gibi durumlarda ise fail, yaralama fiilini işlerken, mağdurun ölebileceğini tahmin etmemiş olabilir. 765 sayılı Türk Ceza Kanununda ve Hükûmet Tasarısının bazı hükümlerinde, kişi gerçekleştirmeyi kastetmediği böyle neticelerden objektif olarak sorumlu tutulmaktadır. Belirtmek gerekir ki, bu tür sorumluluk, ortaçağ kanonik hukukunun kalıntısı olan \”versari in re illicita\”, yani hukuka aykırı bir durumda olan bunun bütün neticelerine katlanır anlayışının ürünü olup, çağdaş ceza hukuku bu anlayışı çoktan terk etmiştir. Çünkü kusurun aranmadığı objektif sorumluluk hâlleri kusursuz ceza olmaz ilkesiyle açıkça çelişmektedir. Ülkemiz ceza hukuku öğretisinde uzun süredir objektif sorumluluk hâllerinin ceza mevzuatından çıkarılması gerektiği ifade edilmektedir. Bu talebin yerine getirilmesi, Anayasada öngörülen kusur ilkesinin zorunlu bir sonucudur. Madde metnindeki düzenlemeyle, meydana gelen ağır netice açısından kişinin sorumlu tutulabilmesi için, söz konusu neticeye ilişkin olarak en azından taksir dolayısıyla kusurlu bulunması gerekmektedir. Bu hükümle, meydana gelen kastedilenden başka ve ağır netice açısından sorumluluğun, kusura dayalı bir sorumluluk olması sağlanmak istenmiştir. Neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç, ceza kanununa göre suç teşkil eden bir fiilin kastedilenden daha ağır veya başka bir netice meydana getirmesiyle oluşur (TCK m.23). 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na göre failin kastı temel suçu gerçekleştirmeye yönelik olsa bile, fail, meydana gelen daha ağır veya başka neticeye göre cezalandırılmaktadır. Neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlar, failin kastettiği suçun vücut bulması için yeterli olanın ötesinde bir zarar veya tehlikenin gerçekleştiği suçlardır. Failin basit yaralamaya yönelik hareketi ile mağdurun bir gözünün kör olması durumunda, neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçu söz konusu olacaktır. Neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlar, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda bazı suç tipleri için ağırlaştırıcı ceza nedeni olarak ya da “daha ağır veya başka bir netice” bakımından bağımsız bir suç tipi olarak düzenlenmiştir. Alanında yetkin Kayseri Ceza Avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz; sarkıntılık, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç kapsamındaki ceza yargılamalarında savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek taraflara avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir. Yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç, failin işlemeyi kastettiği suçtan daha fazla ceza almasına neden olacağından gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir Kayseri ceza avukatı veya ağır ceza avukatından hukuki yardım almaları faydalı olacaktır.  Neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç ile ilgili makalemize sitemizden ulaşabilir; Kayseri ceza avukatı veya ağır ceza avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz. Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Suç – Emsal Yargıtay Kararları Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Yaralama: Olası Kast, Taksir ve Bilinçli Taksir Ayrımı Müşteki S.. ile sanık E.. arasında bakkaldan alınan kolanın iade edilmesi nedeniyle çıkan tartışmada, sanığın müştekinin göğsüne yumruk attığı, müştekinin polis merkezine ifade vermeye gittiğinde fenalaştığı, Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldığı, bu hastane tarafından düzenlenen epikriz belgesinde nstemı (akut koroner sendrom) tanısı konulduğu, bypaslı koroner arter hastalığı mevcut olan hastanın bu olaydaki yaralanmasının yumuşak doku zedelenmesinden ibaret olduğunun belirtildiği, sonrasında Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi tarafından tanzim olunan 24.12.2012 tarihli raporda ise “olay öncesinde kişide kronik kalp damar hastalığının bulunduğu, kişinin olay günü maruz kaldığı olayın efor ve stresiyle kendinde mevcut kronik kalp damar hastalığının akut hale geçerek miyokard infarktüsü geçirmesine neden olduğu, dolayısı ile olayla miyokard infarktüsü arasında “illiyet bağı bulunduğu” açıklanmış olup mahkemece Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesinin raporunda belirtilen illiyet bağı sanığın gerçekleşen ağır ve başka sonuçtan sorumlu tutulması için yeterli kabul edilerek 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 87/1-d maddesinden cezalandırılması yoluna gidilmiştir. Yukarıdaki bilgiler ışığında somut olayı değerlendirecek olursak; Olay günü sanığın müştekiye eliyle kasten vurup harici lezyon bırakmayacak şekilde Türk Ceza Kanunu’nun 86/2. maddesi kapsamında yaralaması sonucunda gerçekleşen ağır ve başka netice (myokard infarktüsü/kalp krizi sonucu yaşamın tehlikeye girmesi) bakımından olası kastla hareket ettiğinden söz etmenin mümkün bulunmadığı, ancak müştekinin yaşı da gözetildiğinde kalp krizi geçirebileceğinin objektif olarak öngörebildiği halde sanığın dikkat ve özen yükümlülüğüne uymayarak eliyle kasten vurması sonucu buna bağlı, buna özgü ve beklenen bir tehlikenin değil çok daha farklı gerçekleşen ağır ve başka sonuç doğuran bu olayla ilgili olarak en azından taksirle hareket ettiği kabul edilerek, müştekideki kalp rahatsızlığının önceden sanık tarafından bilinip bilinmediği araştırılıp bilmediğinin anlaşılması durumunda sanığın basit taksirle yaralama suçundan Türk Ceza Kanunu’nun 89/1-2. maddesiyle, bilmesi halinde bilinçli taksirle yaralamadan TCK’nın 89/1-2, 22/3. maddeleriyle cezalandırılması cihetine gidilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle yazılı şekilde TCK 87/1-d maddesi gereği hüküm kurulması hukuka aykırıdır. (Yargıtay 3. Ceza Dairesi – Karar No: 2016/16244) Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Yaralama ve Taksirle Ölüme Neden Olma Olay günü maktül A., oğlu M. ve komşuları H.’ın maktüle ait nalburiye dükkanı önünde boya kutuları üzerinde oturmak suretiyle yemek yedikleri sırada boya kutularından birinin patlaması ve boyanın sanık Ö.’in dükkanının önüne akması sebebiyle taraflar arasında çıkan kavgada, karşılıklı olarak birbirlerine vurmalarından sonra araya girenlerin müdahalesiyle kendi dükkanına giden sanığın bıçak alarak maktulün dükkanının önüne gittiği ancak kapının açılmaması sebebiyle bıçağı cama fırlattığı, bu sırada dükkan içerisinde bulunan ve kendisinde kronik kalp, damar hastalığı bulunan maktulün olayın efor ve stresinin

Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Suçlara ilişkin Emsal Yargıtay Kararları Read More »

# Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Ceza Mahkemesi Kararı, Kusur Değerlendirmesi Açısından Aile Mahkemesi Hakimini Bağlar mı?

Ceza Mahkemesi Kararı, Kusur Değerlendirmesi Açısından Aile Hakimini Bağlar mı Ceza Mahkemesi Kararı, Kusur Değerlendirmesi Açısından Aile Hakimini Bağlar mı: Ceza mahkemesi kararı, kusur değerlendirmesinde önemlidir. Ceza Mahkemesinin boşanma davasına konu olan eylem hakkında maddi olayı tespit eden kararı, hukuk hakimini bağlar. Aile hukuku dava ve uyuşmazlıklarında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir avukattan hukuki yardım almaları faydalı olacaktır. Boşanma davası ve aile hukuku uyuşmazlıklarında taleplerin etkili bir biçimde ileri sürülmesi ve hak kaybına uğramamak için aile hukuku alanında deneyimli bir avukattan hukuki destek alınması faydalı olacaktır.  Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, 15 yılı aşkın deneyimi ve boşanma avukatı kadrosu ile müvekkillerimize avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir. Kayseri boşanma avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan boşanma süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile boşanma davası ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/2408 Karar No: 2015/18886 Mahkemesi: Aile Mahkemesi Dava Türü: Karşılıklı Boşanma İçtihat Metni Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı erkek tarafından her iki dava yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 20.10.2015 günü temyiz eden davalı-davacı … ile vekili Av. … geldi. Karşı taraf davacı-davalı … ve vekilleri gelmedi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: … 6. Sulh Ceza Mahkemesinin … sayılı dosyasında davacı-davalı kadını yaralama ve hakaret suçlarından, davalı-davacı erkek ve annesi hakkında kamu davası açılmış, davalı-davacı erkek ve annesi aleyhine, davacı-davalı kadın ve babası ile kız kardeşi tarafından işlendiği iddia edilen yaralama suçu hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş ve davalı-davacı erkek tarafından bu karara itiraz edilmiştir. Mahkemece, bu itirazın sonuçlanması beklenmeden yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Temyiz aşamasında sunulan belgelere göre, kovuşturmaya yer olmadığı kararına karşı yapılan itiraz kabul edilip, davacı-davalı kadın ve yakınları hakkında kamu davası açıldığı anlaşılmaktadır. Bu durum kusur değerlendirilmesinde etkili olacağından, mahkemece … Asliye Ceza Mahkemesinin … sayılı dosyasının celbi ile tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir. Sonuç Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, duruşma için takdir olunan 1100.00 TL. vekalet ücretinin … alınıp … verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. Ceza Mahkemesi Kararı, Hangi Şartlarda Aile Hakimini Bağlar Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Esas No: 2020/560 Karar No: 2020/1268 Karar Tarihi: 19.02.2020 Mahkemesi: … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi Dava Türü: Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın tarafından, öncelikle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu‘nun 163. maddesi uyarınca, “Küçük düşürücü suç işleme” hukuki sebebine, olmadığı takdirde Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi çerçevesinde boşanma davası açılmıştır. Mahkemece, davanın kabulü ile unsurları oluştuğundan Türk Medeni Kanunu’nun 163. maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Talep terditli olduğu için öncelikle özel boşanma sebeplerinin bulunup bulunmadığı belirlenmeli, özel sebep varsa bu sebebe dayanılarak, özel boşanma sebeplerinin gerçekleşmemesi halinde ise deliller genel boşanma sebebi (TMK m. 166/1-2) çerçevesinde değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Ceza Mahkemesinin boşanma davasına konu olan eylem hakkında maddi olayı tespit eden kararı, hukuk hakimini bağlar. Davalı erkek hakkındaki ceza yargılamasında, … 2. Ağır Ceza Mahkemesinin … sayılı, 22/02/2018 tarihli ilamıyla, erkeğin Fetö silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, tutukluluk halinin devamına karar verildiği anlaşılmaktadır. Ceza mahkumiyetine yönelik hüküm henüz kesinleşmemiştir. Ceza dava dosyasının sonucu beklenerek deliller birlikte değerlendirilerek, öncelikle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu‘nun 163. maddesi çerçevesinde değerlendirme yapılması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. Sonuç Yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple … Bölge Adliye Mahkemesinin 2. Hukuk Dairesinin 19.12.2019 tarih, … sayılı davalı erkeğin istinaf talebinin esastan reddine dair kararının KALDIRILMASINA, … Aile Mahkemesinin 19.09.2019 tarih, … sayılı kararın BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. Mail-bulk Google-plus-g Whatsapp Facebook-f X-twitter Instagram Linkedin Balance-scale Yıllık Tecrübe 0 + Mutlu Müvekkil 0 + Dava Takibi 0 + Başarı Oranı % 0 + Kusur Değerlendirmesine ilişkin Ceza Mahkemesi Kararı – Kayseri Boşanma Avukatı Alanında yetkin Kayseri boşanma avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Bürosu, anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma davalarında Kayseri boşanma avukatı ve arabulucu olarak tazminat davası, nafaka davası, velayet davası, mal rejiminin tasfiyesi gibi aile hukuku ile ilgili her türlü konuda avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir. Kayseri Boşanma Avukatı kadrosu ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, boşanma davası sırasında ve sonrasında müvekkillerimize gerekli hukuki danışmanlık desteği sağlamaktadır. Kayseri boşanma avukatı kadromuz; boşanma davası, anlaşmalı boşanma, çekişmeli boşanma, zina nedeniyle boşanma, terk nedeniyle boşanma, tanıma ve tenfiz davası, nafaka davası, tazminat davası, velayet davası, mal rejimi davası gibi aile hukuku davalarında müvekkillerimizi temsil etmekte, ayrıca hukuki danışmanlık ve arabuluculuk hizmeti de vermektedir. Kayseri boşanma avukatı kadromuz; anlaşmalı boşanma davası, çekişmeli boşanma davası, boşanma sonrası mal paylaşımı, nafaka davası, velayet davası ve velayetin değiştirilmesi, iştirak nafakası, maddi ve manevi tazminat davası gibi aile hukuku alanına giren konularda uzmanlığa ve 15 yılı aşkın tecrübeye sahiptir. Kayseri boşanma avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan boşanma süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile boşanma davası ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz. Nisan 12, 2025 Ölüm Aylığının Kesilmesi: Kadının Boşandığı Eşi ile Fiilen Birlikte Yaşadığının SGK Tarafından Tespit Edilmesi Nisan 9, 2025 Artık Değere Katılma Alacağı: Eşin Kişisel Malı Niteliğindeki Paranın Taşınmaz Alımında Kullanılması Hizmetlerimiz Mevzuat ve

Ceza Mahkemesi Kararı, Kusur Değerlendirmesi Açısından Aile Mahkemesi Hakimini Bağlar mı? Read More »

# Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Bilişim Sistemine Girme Suçuna ilişkin Emsal Yargıtay Kararları

Bilişim Sistemine Girme – Yargıtay Kararları Alanında yetkin Kayseri Bilişim Avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, güncel mevzuat ve Yargıtay kararları çerçevesinde savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek bilişim suçları ile ilgili uyuşmazlık ve dava süreçlerinde taraflara avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti sunmaktadır. Yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir avukattan hukuki yardım almaları faydalı olacaktır. Bilişim sistemine girme suçu ile ilgili daha fazla bilgi edinmek için Kayseri Bilişim Avukatı kadromuzun hazırladığı makalemizi inceleyebilirsiniz. Kayseri bilişim avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz. Bilişim Sistemine Girme Suçu ile ilgili Örnek Yargıtay Kararları Bilişim Sistemine Girme Suçu “Bilişim sistemine girmek”, bir bilişim sisteminde bulunan verilerin bir kısmına veya tamamına, fiziken ya da uzaktan başka bir cihaz yoluyla erişilmesidir. Erişimi gerçekleştirmek için gevşek güvenlik önlemlerinden faydalanılabileceği gibi, var olan güvenlik önlemlerindeki boşluklar da kullanılabilir. Ağ üzerinden virüsler (komik resimler, kutlama kartları veya ses ve görüntü dosyaları gibi ekler halinde), truva atı (trojan horse), macro virüsü, solucanlar gibi kullanılarak veya sistemin açık kapıları zorlanarak giriş yapılabilir. Bilgisayar veri ve sistemlerine yapılan izinsiz giriş, aynı zamanda, “bilgisayara tecavüz”, “kod kırma” ya da “bilgisayar korsanlığı” olarak da tanımlanmaktadır. Suçun, başkasına ait bilgisayarın açılarak içindeki verilerin görülmesi biçiminde olabileceği gibi bir ağ aracılığıyla bilişim sisteminde oturum açılması yoluyla da işlenebilir. Girmede, iletişimin kablolu veya kablosuz olması ile mesafenin yakın ve uzak olması arasında da fark yoktur. Bir bilişim sistemine e-posta veya dosya gönderilmesi durumunda, bilişim sistemine girme söz konusu olmayıp yalnızca veri gönderildiğinden bu durum girme kapsamında düşünülemez. Mağdurun kişisel bilgisayarına ait işletim sistemine (Windows, Linux vs.), bir başka internet kullanıcısının, mağdurun rızası olmaksızın girmesi de suç oluşturacaktır. E-posta adresi kullanıcısının erişiminin engellendiğine ilişkin şikayeti üzerine öncelikle erişimi engellenen adresin ve sanığa ait olduğu iddia olunan e-mail adresinin sanığa ve şikayetçiye ait olup olmadığı saptanmalı, bu husus ilgili internet sağlayıcısından sorularak adreslerin oluşturulma tarihi, kim tarafından oluşturulduğu ve IP (İnternet Protokolü) numarası sorulmalıdır. Microsoft Corporation’den de erişimin engellediği iddia olunan tarih/tarihler ve takip eden günlerde şikayetçinin e-mail adresine giriş yapıp yapmadığı, erişim sağlanmışsa IP bilgileri, bu tarihler itibariyle e-mail adresine ait şifrenin değiştirilip değiştirilmediği, değiştirilmiş ise ne zaman ve hangi IP numarası ile yapıldığı araştırılmalıdır. IP adresi kayıt bilgilerinden, ilgili Telekom Müdürlüklerinden, sisteme giriş yapan veya başarısız olan IP numaraları kullanıcılarının adres ve telefon bilgileri istenmeli, aynı şekilde sanığa ait olduğu iddia olunan e-mail adresini kullanan IP numaraları saptanıp adres ve telefon bilgileri de istenmelidir. Erişimin sağlanamaması halinde, giriş yapmak isteyenler arasında şikayetçinin de bulunup bulunmadığının IP numarasından tespit edilerek iddianın doğruluğu belirlenmelidir. Şikayetçi ve sanığın bilgisayarlarına el konulup hard diskleri incelenerek bilgisayarlar arasında bağlantı ve veri akışı olup olmadığı saptanıp ele geçirilen adresten bir başka adrese yazı veya görüntü gönderilmiş ise, bu olaya ilişkin bilgi sahipleri ile ele geçirilen adres kullanılarak ulaşılan adres sahipleri varsa tanık olarak dinlenmelidir. Somut olayda; sanığın, katılanın kullandığı “…@hotmail.com” e-posta adresi ile irtibatlı olan Facebook adresine bilgisi ve rızası olmaksızın değiştirerek erişilmez kıldığından bahisle açılan davada, yapılan soruşturma ve kovuşturma yetersiz olup olaya ilişkin deliller toplanmadan mahkumiyet hükmü kurulmuştur. Sanığın suçlamayı kabul etmediği gibi hattına başkalarının girmiş olabileceği savunmasına ilişkin olmak üzere internet hattını sanık dışında başkalarının da kullanıp kullanmadığı ve kendisine ait olduğu belirtilen e-mail adresinin sanığa aidiyeti hususunda dosyada bir bilgiye rastlanmamıştır. Katılanın 27.05.2011 tarihinden itibaren e-mail adresine giremediğini belirttiğinin anlaşılması karşısında, anılan tarihten şikayet tarihine kadar olan dönemde, bu adresin faal olup olmadığı, katılan tarafından kendi adresine erişim sağlanıp sağlanmadığı tespit edilmemiştir. Sanık tarafından 22.05.2011 tarihinden sonra giriş yapılıp yapılmadığı, adrese ait şifrenin değiştirilip değiştirilmediği, şifre değiştirilmişse hangi tarihte ve hangi IP numarası ile erişim sağlanarak şifrenin değiştirildiği ilgili internet sağlayıcısından sorulmadan hüküm kurulmuştur. Bu itibarla; yukarıda açıklanan yöntem izlenerek eksiklikler yerine getirilip sonucuna göre tüm deliller birlikte değerlendirilip gerektiğinde bilirkişiden de görüş alınarak sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, katılanın beyanına itibar edilerek ve eksik araştırmaya dayanarak yazılı şekilde hüküm kurulması, SONUÇ: Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi. (Yargıtay 8. Ceza Dairesi – Esas: 2014/19342 Karar: 2015/2322 Tarih: 03.02.2015) Bilişim Sistemine Girme Suçu Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık müdafiin delil bulunmadığına, soruşturmanın eksik yapıldığına, suçun sabit olmadığına ilişen ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; Ancak: Dolandırıcılık suçu; hileli davranışlarla bir kişinin aldatılıp onun veya bir başkasının zararına, failin kendisine veya bir başkasına yarar sağlaması suretiyle oluşur. Suçun maddi unsurunu oluşturan hareketlerin, gerçek bir kişiye yöneltilmiş olması, onun kandırılarak çıkar sağlanması gerekir. Bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunda ise, verileri toplayıp yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tabi tutma olanağını veren manyetik sistemler araç olarak kullanılıp gerçek kişiler aldatılarak çıkar sağlanmaktadır. Bankaların etkin işlevi bulunan çek, hesap cüzdanı, dekont gibi maddi varlıklarının kullanılması halinde ise, banka vasıta kılınarak dolandırıcılık suçu oluşacaktır. Gerçek bir kişiyle karşı karşıya gelmeden, yüz yüze veya telefon, bilgisayar, bilgi geçer gibi bir başka vasıta kullanılarak görüşmeden, konuşmadan, kişilere yönelik hileli davranışlarla aldatılmadan sadece bilişim sistemi kullanılarak doğrudan doğruya çıkar sağlanması halinde “bilişim sistemine girerek haksız çıkar sağlama suçu” gerçekleşecektir. Somut olayda ise; sanığın, katılanın G… Bankası 1. Levent Şubesi’nde bulunan hesabına internet bankacılığı yoluyla girip hesaptaki paradan 3.200.00 TL’yi G… Bankası Osmanbey Şubesi’ndeki kendi hesabına internet yoluyla havale ettikten sonra parayı çekerek haksız menfaat sağladığı iddia ve dosya içeriğine uygun kabul edilmesi karşısında; gerçek kişiye yönelen hile oluşturacak nitelikte bir hareketin bulunmaması ve tamamen bilişim sistemi içinde gerçekleştirilmesi nedeniyle dolandırıcılık suçunun unsurlarının bulunmadığı, “veri”nin taşınabilir bir mal olarak kabul edilmesinin olanaklı olmaması nedeniyle hırsızlık suçunun unsurlarının da

Bilişim Sistemine Girme Suçuna ilişkin Emsal Yargıtay Kararları Read More »

# Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Bilişim Sistemine Girme Suçu

Bilişim Sistemine Girme Suçu Bilişim hukuku ile ilgili kanuni düzenlemeler, genel olarak 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’da yer almaktadır.  Bununla birlikte 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda veya özel bazı kanunlarda düzenlenen bilişim suçları; doğrudan düzenlenen bilişim suçları (bilişim sistemine girme, bilişim sistemini engelleme veya bozma vb.) ve dolaylı olarak düzenlenen bilişim suçları (bilişim yoluyla dolandırıcılık, hırsızlık suçu vs.) olmak üzere iki farklı kategoride değerlendirilebilir. Suçun niteliği ve ceza miktarına göre bilişim suçları asliye ceza veya ağır ceza bilişim mahkemelerinde görülmektedir.  Bilişim Sistemine girme suçu ise 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 243. maddede düzenlenmiştir; (1) Bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak giren veya orada kalmaya devam eden kimseye bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir. (2) Yukarıdaki fıkrada tanımlanan fiillerin bedeli karşılığı yararlanılabilen sistemler hakkında işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir. (3) Bu fiil nedeniyle sistemin içerdiği veriler yok olur veya değişirse, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (4) Bir bilişim sisteminin kendi içinde veya bilişim sistemleri arasında gerçekleşen veri nakillerini, sisteme girmeksizin teknik araçlarla hukuka aykırı olarak izleyen kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bilişim sistemleri üzerinde manipülasyona sebep olan ve kişi hak, özgürlüklerinin kısıtlanmasını sağlayan tüm hal ve durumlar, bilişim suçu kapsamında değerlendirilir. Bu bağlamda yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir Kayseri bilişim avukatından hukuki yardım almaları faydalı olacaktır. Alanında yetkin Kayseri Bilişim Avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, güncel mevzuat ve Yargıtay kararları çerçevesinde savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek bilişim suçları ile ilgili uyuşmazlık ve dava süreçlerinde taraflara avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti sunmaktadır. Bilişim Sistemine Girme Suçu Bilişim suçları, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 243 ila 245 maddeleri arasında “Bilişim Alanında Suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir. Bilişim sistemine girme suçu, bir bilişim sistemine hukuka aykırı bir şekilde girme ve orda kalmaya devam edilmesi ile oluşur (TCK m.243/1). Bilişim sistemindeki verileri yok etme veya değiştirme fiillerinin işlenmesi halinde suçun daha fazla cezayı gerektiren nitelikli hali vücut bulur (TCK m.243/3). Bilişim sistemine girme suçu, uygulamada bilişim sistemine müdahale suçu olarak da adlandırılmaktadır. Bilişim sistemi; Windows, Mac, Linux gibi işletim programları, e-mailler, Facebook, Instagram ve Twitter gibi sosyal medya uygulamaları ile Whatsapp gibi mesajlaşma uygulamalarını da kapsayan her türlü bilgisayar ve veri sistemlerini ifade etmektedir. Bilişim sistemine girme, bir bilişim sisteminde bulunan verilere uzaktan bağlanmak suretiyle veya bizzat elektronik sisteme fiziki yakınlık yoluyla erişmek anlamına gelmektedir. Bilişim sistemine girme suçu, bilişim suçları içerisinde işlenmesi en basit olan suç tipidir. Örneğin, bir kişinin Facebook, Twitter, Instagram, e-mail adreslerine izni olmadığı halde kullanıcının şifresini veya diğer güvenlik önlemlerini devre dışı bırakarak erişmek bilişim sistemine girme suçu olarak cezalandırılır. Hemen belirtelim ki, kullanıcının erişime izin verip vermediği pek çok şekilde anlaşılabilir. Örneğin, Facebook’ta sanal ortamda arkadaşlık bağı kurularak veya kullanıcının belli seçenekleri tercih etmesi yoluyla hangi bilgileri, kime erişime açtığı kendisi tarafından belirlenir. Kullanıcının erişime açmadığı bilgilerine usulsüz bir şekilde elektronik ortamda bazı hileler kullanarak ulaşmaya çalışmak bilişim sistemine girme suçunun işlenmesine neden olur. Bilişim sistemine girme suçunda mağdurun rızası hukuka uygunluk nedenidir. Yani, bilişim sistemi üzerinde hak sahibi olarak faydalanma yetkisi olan kişi, başka bir kimseye sisteme girme izni vermiş veya giriş şifresini vermişse, failin bilişim sistemine girme fiili hukuka uygun hale gelir. Yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir Kayseri bilişim avukatından hukuki yardım almaları faydalı olacaktır. Bilişim sistemine girme başta olmak üzere bilişim suçları ile ilgili daha fazla bilgi edinmek için Kayseri bilişim avukatı kadromuzun hazırladığı makale ve kararları inceleyebilirsiniz. Kayseri bilişim avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz. Bilişim Sistemine Girme Nasıl Gerçekleştirilir? Bilişim sistemine girme suçu birbirinden farklı fiillerle işlenebilir. Erişimi gerçekleştirmek için gevşek güvenlik önlemlerinden faydalanılabileceği gibi, var olan güvenlik önlemlerindeki boşluklar da kullanılabilir. Ağ üzerinden virüsler (komik resimler, kutlama kartları veya ses ve görüntü dosyaları gibi ekler halinde), truva atı (trojan horse), macro virüsü, solucanlar gibi kullanılarak veya sistemin açık kapıları zorlanarak giriş yapılabilir. Bilgisayar veri ve sistemlerine yapılan izinsiz giriş, aynı zamanda, “bilgisayara tecavüz”, “kod kırma” ya da “bilgisayar korsanlığı” olarak da tanımlanmaktadır. Bu bilişim suçları, başkasına ait bilgisayarın açılarak içindeki verilerin görülmesi biçiminde işlenebileceği gibi bir ağ aracılığıyla bilişim sisteminde oturum açılması yoluyla da işlenebilir. Girmede, iletişimin kablolu veya kablosuz olması ile mesafenin yakın ve uzak olması arasında da fark yoktur. Bir bilişim sistemine e-posta veya dosya gönderilmesi durumunda, bilişim sistemine girme söz konusu olmayıp yalnızca veri gönderildiğinden bu durum girme kapsamında düşünülemez. Mağdurun kişisel bilgisayarına ait işletim sistemine (Windows, Linux vs.), bir başka internet kullanıcısının, mağdurun rızası olmaksızın girmesi de suç oluşturacaktır (Yargıtay 8. Ceza Dairesi-Karar No:2014/11836). Bilişim sistemine girme suçunun ispatlanması açısından IP adresinin tespiti çok önemlidir. IP adresi, internet bağlanan her bilgisayara sistem tarafından ayrı ayrı verilen bir nevi kimliktir. İki tür IP adresi vardır: Statik IP Adresi: Hangi cihaz veya sunucu için belirlenmişse, o cihaz veya sunucu için sabit kalan, değişmeyen internet adresidir. Dinamik IP adresi: İnternete her bağlanıldığında değişen bir IP adresidir. IP adresleri sınırlı olduğundan internet servis sağlayıcıları, internete bağlanan kullanıcıya her seferinde ayrı bir IP adresi verir, kullanıcının internet bağlantısı kesildiğinde aynı IP adresi internete bağlanan başka bir kullanıcıya verilir. Bilişim sitemine girme suçunun işlendiği cihazın internete bağlanması için gerekli olan IP adresi servis sağlayıcıdan sorularak tespit edilmektedir. IP adreslerinin yeterli olmadığı hallerde GSM şirketleri tarafından bir IP adresi, birden fazla kişiye PORT yapılarak verilebilmektedir. Bilgisayar içindeki her program, iletişim için ayrı birer port kullanmaktadır. Bu nedenle bilgisayardaki programların iletişimi için IP ve port numarası olmak üzere iki tane adres numarası gerekmekte, IP adresi

Bilişim Sistemine Girme Suçu Read More »

# Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Takibi Şikayete Bağlı Suçlar Nelerdir?

Takibi Şikayete Bağlı Suçlar Takibi şikayete bağlı suçlar, bir suç hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılabilmesi için suçun mağdurunun veya suçtan zarar gören kişilerin şikayetçi olmasının arandığı suçlardır. Takibi şikayete bağlı suçlar, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda ve özel kanunlarda açıkça gösterilmiştir. Bir suçun şikayete bağlı olduğu kanun maddesinde şu ibarelerle ifade edilmektedir: “… mağdurun şikayeti üzerine … hükmolunur.” (TCK m.86/2), “… şikayet üzerine … cezalandırılır.” (TCK m.104/1), “… soruşturulması ve kovuşturulması, mağdurun şikayetine bağlıdır.” (TCK m.131/1). Takibi şikayete bağlı olmayan suçlar, kanunlarda ayrıca belirtilmez. Bu bağlamda bir suçun takibinin şikayete bağlı olduğu Kanun’da açıkça yazılmamış ise, o suç savcılık ve mahkeme tarafından resen (kendiliğinden) soruşturma ve kovuşturma konusu yapılır. Şikayet hakkı, bir suçun savcılık tarafından soruşturulması veya mahkeme tarafından kovuşturulması için zarar gören veya mağdura tanınan kişiye sıkı surette bağlı bir kamu hukuku hakkıdır. Şikayetçi, gerçek kişi olabileceği gibi şirket, vakıf, dernek vb. gibi bir tüzel kişi de olabilir. Tüzel kişiler şikayet hakkını yetkili organları vasıtasıyla kullanır. Şikayet hakkını bizzat hak sahibi kullanmalıdır, bu hak mirasçılara geçmez. Ancak, müşteki şikayet hakkını bizzat kullandıktan sonra vefat ederse, mirasçıları açılan ceza davasına müdahil (katılan) sıfatıyla katılabilirler. Takibi Şikayete Bağlı Suçlara ilişkin Hukuki Yardım Takibi şikayete bağlı suçlarda şikayet hakkının zamanında kullanılmaması veya şikayetten vazgeçme gibi durumlarda soruşturma ve kovuşturma aşamalarında hak kayıplarına yol açacak bazı özellikler arz ettiğinden ceza hukuku alanında uzman Kayseri ceza avukatı veya ağır ceza avukatından hukuki yardım alınmasında fayda vardır. Takibi Şikayete Bağlı Suçlarda Şikayet Süresi Ne Kadardır? Takibi şikayete bağlı suçlarda şikayet süresi, mağdurun ‘fiil’ ve ‘faili’ öğrenmesinden itibaren 6 aydır. Müştekinin şikayet hakkını kullanabilmesi için hem faili hem de fiili öğrenmesi gerekir. Suçtan zarar gören veya mağdur, suç teşkil eden fiil veya failden hangisini daha geç öğrenmişse, 6 aylık şikayet süresi de o tarihten itibaren başlar. Şikayet süresi, fiil ve failin öğrenilmesinden itibaren 6 aylık bir hak düşürücü süreye tabi olmasına rağmen, şikayet hakkı, her hâlükârda 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 66. maddesinde düzenlenen dava zamanaşımı süresi içinde yapılmalıdır. En hafif suçlar için TCK md.66’ya göre belirlenen dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Örneğin, aleyhine kasten basit adam yaralama suçu işlenen mağdur, faili daha sonra öğrense bile en geç 8 yıl içinde şikayetçi olmalıdır. Müşteki birden fazla ise müştekilerden biri şikayet süresini kaçırsa bile, şikayet süresini kaçırmayan diğer müştekilerin şikayet hakkı düşmez, her zaman şikayetçi olabilirler (TCK md.73/3). Şikayetten vazgeçme, soruşturma aşamasında takipsizlik kararı, kovuşturma aşamasında kamu davasının düşmesi sonucunu doğurur. Yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Takibi şikayete bağlı suçlarda şikayet süresi hak düşürücü sebep olduğundan gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir Kayseri ceza avukatı veya ağır ceza avukatından hukuki yardım almaları faydalı olacaktır.  Alanında yetkin Kayseri Ceza Avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz; takibi şikayete bağlı suçlar başta olmak üzere ceza yargılamalarında savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek taraflara avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir. Takibi Şikayete Bağlı Suçlar Nelerdir? Bir suçun takibinin şikayete bağlı olduğu açıkça kanunda yazılı olmadıkça, o suç savcılık tarafından resen soruşturulur. Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı tüm suçlar aynı zamanda uzlaştırma/uzlaşma yasası kapsamındadır. Türk Ceza Kanunu\’nda düzenlenen takibi şikayete bağlı başlıca suçlar; – Basit kasten adam yaralama (m. 86/2). – TCK md. 86/2 kapsamında kalan kasten yaralama suçunun ihmali davranışla işlenmesi (m. 88). – Taksirle yaralama suçu (m. 89). TCK 89/1 çerçevesinde bilinçli taksirle işlenen yaralama suçu, takibi şikayete bağlı suçlar kapsamındadır; ancak diğer fıkralarda düzenlenen suçlar şikayete bağlı değildir. – Cinsel saldırı suçu (m. 102/1 ve 102/2-ikinci cümle). – Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu (m.104/1). – Cinsel taciz suçu (m. 105/1). – Tehdit suçu (m. 106/1 ikinci cümle). – Konut dokunulmazlığını ihlal Suçu (m. 116/1-2-4). – İş ve çalışma hürriyetini ihlal suçu (m.117/1). – Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu (m. 123/1). – Hakaret Suçu (m. 125/1, 2, 3). Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçu ile cumhurbaşkanına hakaret suçu, takibi şikayete bağlı suçlardan değildir. – Kişinin hatırasına hakaret suçu (m. 130/1,2). Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hatırasına hakaret suçunun takibi şikayete bağlı değildir. – Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu (m. 132/1, 2, 3). – Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu (m. 133/1, 2, 3). – Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu (m. 134/1, 2). – Hırsızlık suçu (m. 141) ve nitelikli hırsızlık suçu (m. 142/1, 2, 3) TCK md. 167/2’de belirtilen kişiler aleyhine işlenirse takibi şikayete bağlı suçlardandır. Diğer tüm hallerin takibi şikayete bağlı değildir, resen kovuşturulur. Hırsızlık suçlarında daha az cezayı gerektiren haller de şikayete tabidir (m. 144/1). – Kullanma hırsızlığı suçu (m. 146/1). – Mala zarar verme suçu (m. 151/1, 2). Mala zarar verme suçunun nitelikli halleri de (m. 152/1,2) TCK md. 167/2’de belirtilen kişilerin zararına işlendiği takdirde takibi şikayete bağlı suçlardandır. – İbadethanelere ve mezarlıklara zarar verme suçu TCK md. 167/2’de belirtilen kişiler aleyhine işlenirse takibi şikayete bağlıdır (m. 153/1). – Hakkı olmayan yere tecavüz suçu (m.154/1,2,3)TCK md. 167/2’de belirtilen kişiler aleyhine işlenirse takibi şikayete bağlıdır. – Güveni kötüye kullanma suçu (m. 155/1). – Bedelsiz senedi kullanma suçu (m.156/1). – Dolandırıcılık suçu (m. 157/1) ve nitelikli dolandırıcılık suçunun (m. 158/1,2) TCK md. 167/2’de belirtilen kişiler aleyhine işlenmesi halinde takibi şikayete bağlıdır. – Dolandırıcılıkta daha az cezayı gerektiren hal (m. 159/1). – Kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu (m.160/1). – Hileli iflas suçu (m. 161/1) TCK md. 167/2’de belirtilen kişiler aleyhine işlenirse takibi şikayete bağlı olan suçlardandır. – Taksirli iflas suçu (m. 162/1) TCK md. 167/2’de belirtilen kişiler aleyhine işlenirse, takibi şikayete bağlı suçlardandır. – Karşılıksız yararlanma suçu (TCK m.163/1-2) TCK md. 167/2’de belirtilen kişiler aleyhine işlenirse takibi şikayete bağlıdır. – Şirket veya kooperatifler hakkında yanlış bilgi (m. 164/1) TCK md. 167/2’de belirtilen kişiler aleyhine işlenirse takibi şikayete bağlıdır. – Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu (m.165/1) TCK md. 167/2’de belirtilen kişiler aleyhine işlenirse takibi şikayete bağlıdır. – Bilgi vermeme suçu (m. 166/1) TCK md. 167/2’de belirtilen kişiler aleyhine işlenirse takibi şikayete bağlıdır. – Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu (m. 209/1). – Aile hukukundan kaynaklanan

Takibi Şikayete Bağlı Suçlar Nelerdir? Read More »