Ceza Hukuku

# Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Kooperatif Yetkilisinin Sahte Belge Düzenlemesi

Kooperatif Yetkilisinin Sahte Belge Düzenlemesi Alanında yetkin Kayseri Ceza Avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz; belgede sahtecilik gibi ceza yargılamalarında savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek taraflara hukuki yardım sunmaktadır. Yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir Kayseri ceza avukatı veya ağır ceza avukatından hukuki yardım almaları faydalı olacaktır. Konut yapı kooperatifine ait \”belge\” resmi belge mi yoksa özel belge midir? Kooperatif Yetkilisinin Sahte Belge Düzenlemesi, Resmi Belgede Sahtecilik Suçunu Oluşturur mu? Konut yapı kooperatifine ait \”belge\” resmi belge mi yoksa özel belge midir? Kooperatif Yetkilisinin Sahte Belge Düzenlemesine İlişkin Örnek Yargıtay Kararları Yasal Düzenlemeler 1- Sahte belge düzenlemeye ilişkin: 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu\’nun 62. maddesinin 3. fıkrasında, \”Yönetim Kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar. Bunların suç teşkil eden fiil ve hareketlerinden ve özellikle kooperatifin para ve malları bilanço, tutanak, rapor ve başka evrak, defter ve belgeleri üzerinde işledikleri suçlardan dolayı kamu görevlisi gibi cezalandırılır.\” hükmüne yer verilmiştir. 2- Tekerrüre ilişkin: a) Suçta tekerrürü düzenleyen 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 58. Maddesine göre 1. Önceden işlenen suçtan dolayı gerek hapis gerekse para cezasına mahkûmiyet halinde, diğer koşullar da varsa, tekerrür hükümleri uygulanır. (m. 58/1-2). 2. Tekerrüre iki sonuç bağlanmıştır: Sonraki suça ilişkin kanun maddesinde seçimlik olarak hapis cezası ile adli para cezası öngörülmüş ise, adli para cezasına değil hapis cezasına hükmolunur (m. 58/3). Hükmolunan ceza, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilir, Ayrıca, mükerrir hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanır (m. 58/6). Mahkûmiyet kararında, hükümlü hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağı belirtilir (m. 58/7). b) 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 106, 107 ve 108. maddeleri.. Yargıtay 11. Ceza Dairesi Esas No: 2017/15265 Karar No: 2018/2480 Karar tarihi: 21.03.2018 Hüküm: Mahkumiyet Olay ve İddia S.S. … Konut Yapı Kooperatifi yönetim kurulu üyesi olan sanığın, ortaklık senedi ile para makbuzu ve daire fiyatına ilişkin olmak üzere 3 adet sahte belge düzenlediği iddia edilerek, TCK\’nın 204/2, 43 ve 204/2. maddeleri uyarınca cezalandırılması isteğiyle sanık hakkında kamu davası açılmıştır. Yargılama Süreci Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda sanığın TCK\’nın 204/2, 43/1, 212/1 ve 62. maddeleri gereğince cezalandırılmasına, cezasının ertelenmesine ve TCK\’nın 58/1,2,6. maddesi uyarınca cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine hükmolunmuştur. Sanık müdafiinin temyizi üzerine Dairemiz çoğunluğunca, memuriyet hak ve yetkilerini kullanmaktan yasaklama süresi düzeltilerek hükmün onanmasına karar verilmiştir. Yargıtay Kararı Gerekçeli karar başlığına eksik yazılan suç tarihine, 15.01.2011 tarihinin mahallinde eklenmesi mümkün görülmüştür. Bozma kararına uyularak yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Memuriyet hak ve yetkilerini kötüye kullandığı kabul edilerek sonuç olarak 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezasına mahkum edilen sanık hakkında 5237 sayılı TCK\’nın 53/5. maddesi gereğince cezanın infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısı olan 9 ay 11 gün yerine 12 ay 11 gün süre ile memuriyet hak ve yetkilerini kullanmaktan yasaklanmasına karar verilmesi, Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK\’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK\’nun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından \”12 ay 11 gün \” ibaresi çıkarılarak yerine \”9 ay 11 gün\” ibaresinin yazılması suretiyle, sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, Başkan Vekili … … karşı oyu ve oyçokluğu ile 21.03.2018 tarihinde karar verildi. Yargıtay 11. Ceza Dairesi Esas No: 2017/4148 Karar Yıl/No: 2017/8245 Karar tarihi: 27.11.2017 Mahkemesi: Asliye Ceza Mahkemesi Suç: Özel belgede sahtecilik Tartışmanın Konusu: Konut yapı kooperatifine ait \”belge\” resmi belge mi yoksa özel belge midir? Olay ve İddia: … Cumhuriyet Başsavcılığı\’nca düzenlenen 09.07.2012 tarihli iddianame ile, sanığın yönetim kurulu başkanı olduğu …. Konut Yapı Kooperatifi genel kurulunun noter tarafından onaylanan 21.05.2008 tarihli kararında kooperatifin bankadaki hesabından yönetim kurulu başkanı ile yönetim kurulu üyelerinden birisi olmak üzere iki yetkilinin imzası ile para çekilebileceğinin öngörüldüğü; sanığın, yönetim kurulu üyesi olan katılanın imzasını taklit edip kendi imzasını atarak 15 adet ödeme talimatı düzenlemek suretiyle bankadan para çektiği iddia edilerek, sanık hakkında zincirleme olarak özel belgede sahtecilik suçundan kamu davası açılmış ve sanığın TCK\’nın 207/1-2 ve 43/1. maddeleri uyarınca cezalandırılması istenmiştir. Yargılama Süreci: … 8. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından, sanığın beraatine hükmolunmuştur. Konuya İlişkin Yasal Düzenleme: 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu\’nun 62. maddesinin 3. fıkrasında, \”Yönetim Kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar. Bunların suç teşkil eden fiil ve hareketlerinden ve özellikle kooperatifin para ve malları bilanço, tutanak, rapor ve başka evrak, defter ve belgeleri üzerinde işledikleri suçlardan dolayı kamu görevlisi gibi cezalandırılır.\” hükmüne yer verilmiştir. KARAR Suç tarihlerinde …. Konut Yapı Kooperatifinin yönetim kurulu başkanı olarak görev yapan sanığın, Kooperatif Yönetim Kurulunun aldığı …. Noterliğince onaylanan 21/05/2008 tarihli karar uyarınca, kooperatifin banka hesabından kooperatif başkanı ve yönetim kurulu üyelerinden birisi dahil olmak üzere iki yetkilinin imzası ile para çekilebileceğinin öngörülmesi nedeniyle kooperatif yönetim kurulu üyesi olan katılanın imzasını taklit ederek kooperatifin Finansbank …. şubesindeki banka hesabından para çekmek için bankaya farklı tarihlerde 15 defa kooperatif adına talimat yazısı yazıp para çekerek zincirleme olarak özel belgede sahtecilik suçunu işlediğinin iddia olunması şeklinde gerçekleşen eyleminin, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 62/son maddesinde öngörülen, kooperatif yönetim kurulu üyeleri ile memurlarının kooperatifin para ve malları ile evrak ve belgeleri üzerinde işledikleri suçlar nedeniyle kamu görevlisi gibi cezalandırılacağına dair hüküm karşısında; sanığın fiilinin 5237 sayılı TCK\’nın 204/2. maddesinde yazılı “memurun resmi belgede sahteciliği\” suçunu oluşturup oluşturamayacağına ilişkin delilleri takdir ve değerlendirme görevinin üst dereceli ağır ceza mahkemesine ait olduğu gözetilerek, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken duruşmaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması, Yasaya aykırı, Cumhuriyet savcısı ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken

Kooperatif Yetkilisinin Sahte Belge Düzenlemesi Read More »

# Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Hangi Durumlarda Zorunlu Müdafii Gerekir?

Hangi Durumlarda Zorunlu Müdafii Gerekir? Silahlı terör örgütü üyeliği suçundan tutuklu olarak yargılaması yapılan sanığın müdafisinin; Bylock yazışma içeriklerinin okunduğu, iddia makamı tarafından esas hakkında mütalaanın sunulup mahkumiyet hükmünün kurulduğu oturumda “başka ilde aynı gün ve saatli duruşmalarının bulunması” nedeniyle mazeret dilekçesi vermiş olması karşısında, delillere erişme ve savunma hazırlama imkanları itibariyle çelişmeli yargılamanın gereği olan “silahların eşitliği ilkesi\” ve adil yargılanma ilkesi dikkate alınarak; adaletin selameti açısından sanık müdafiinin mazeretinin kabulü ile sözlü savunma yapma imkanı tanındıktan sonra sanığın hukuki durumunun tayini gerekirken, sanığın esasa ilişkin son savunmasını yaparken müdafii bulundurulmaksızın yargılanmasının yapılıp hakkında mahkumiyet kurulmak suretiyle savunma hakkının kısıtlanmasını doğuracak biçimde Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ilgili maddelerine muhalefet edilmesi isabetsizdir. (AİHS m. 6) (2709 S. K. m. 36) (5271 S. K. m. 2, 74, 91, 101, 102, 104, 150, 188, 197, 204, 247, 289, 299) (YCGK 06.12.2016 T. 2016/17-939 E. 2016/465 K.) (PAKELLİ – ALMANYA DAVASI) (SALDUZ – TÜRKİYE DAVASI) (TALAT TUNÇ – TÜRKİYE DAVASI) Yargıtay 16. Ceza Dairesi Esas No: 2018/5168 Karar No: 2019/1370 Karar tarihi: 27.02.2019 Dava ve Karar: Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle; Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü; Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin yasal şartları oluşmadığından Ceza Muhakemesi Kanunu\’nun 299. maddesi gereğince REDDİNE, Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi; Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Silahlı terör örgütü üyeliği suçundan cezalandırılma istemi ile tutuklu olarak yargılanan sanık, savunma hakkının kısıtladığını ileri sürerek temyiz nedeni yapmıştır. Savunma Hakkı ve Zorunlu Müdafilik Ceza muhakemesi hukukunda savunmanın ayrılmaz parçası olan “müdafilik” kavramı üzerinde durmak gerekecektir. Müdafi; şüpheli veya sanığın ceza muhakemesinde savunmasını yapan avukatı ifade eder (CMK m. 2/1-c). Müdafilik ihtiyari veya zorunlu olabilir. Ülkemizde kural olarak isteğe bağlı/ihtiyari müdafilik sistemi geçerli olmakla birlikte, yeni CMK zorunlu müdafilik sisteminin uygulama alanını genişletmiştir. Şüpheli veya sanık soruşturma ve kovuşturmanın her aşamasında bir veya birden fazla müdafinin yardımından yararlanabilir. Müdafiiyi kendisi ya da kanuni temsilcisi seçebilir. Müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse, istemi halinde bir müdafi görevlendirilir. Bu haller isteğe bağlı müdafiliktir. Kanunumuz bazı hallerde ise zorunlu müdafiliği benimsemiştir. Bu durum Ceza Genel Kurulunun gündemine birçok kez gelmiştir. Ayrıntıları Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 06.12.2016 tarih ve 2016/17-939, 2016/465 sayılı kararında açıklandığı üzere; “1412 sayılı CMUK, kişisel savunmada kural olarak ihtiyari müdafilik sistemini benimsemiş ve sınırlı bazı hallerde zorunlu müdafilik sistemini getirmişken; 5271 sayılı CMK zorunlu müdafilik sistemini, önemli ölçüde genişletmiştir. 5271 sayılı CMK’ya göre; müdafii bulunmayan şüpheli veya sanığın, çocuk, kendini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz olması (CMK’nın 150/2. maddesi), soruşturma veya kovuşturma konusu suçun cezasının alt sınırının beş yıldan fazla hapis cezasını gerektirmesi (CMK’nın 150/3. maddesi), resmi bir kurumda kusur yeteneğinin araştırılması için gözlem altına alınmasına karar verilecek olması (CMK’nın 74/2 maddesi), tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilmesi (CMK’nın 101/3. maddesi), davranışları nedeniyle hazır bulunmasının duruşmanın düzenli olarak yürütülmesini tehlikeye sokacağı anlaşılan sanığın yokluğunda duruşma yapılması (CMK’nın 204/1. maddesinde) ve kaçak sanık hakkında duruşma yapılması (CMK’nın 247/4. maddesinde) hallerinde, şüpheli veya sanığın istemi bulunmasa, hatta açıkça müdafi istemediğini beyan etse bile müdafi görevlendirme zorunluluğu bulunmaktadır.” Tutuklamaya sevk edilen ya da tutuklu olarak yargılanan şüpheli veya sanığa tayin edilmesi gereken müdafi, “zorunlu müdafi” statüsünde midir, yoksa temyiz kapsamında denetlenemeyecek, adil yargılama kapsamı dışında, tutuklamaya ilişkin koruma tedbiri olarak değerlendirilmelidir? Bu soruyu sağlıklı olarak cevaplandırabilmek için, yasal düzenlemeler ve taraf olduğumuz sözleşmelerde ki hükümler, uygulama ile doktrin açısından konunun irdelenmesi gereklidir. Adil Yargılanma Hakkı Anayasa\’nın 36/1. maddesinde adil yargılanma hakkı teminat altına alınmıştır.  “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6/1. maddesinde yer alan düzenlemeye göre; “Herkes davasının, … cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, adil ve kamuya açık olarak, … görülmesini isteme hakkına sahiptir.” Adil yargılanma hakkının muhtevası, savunma ve müdafii yardımından faydalanma hakkı yönünden iç hukukumuzun da bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/3-c maddesinde belirlenmiştir. Buna göre, bir suç ile itham edilen herkes, kendisini bizzat savunmak veya seçeceği bir müdafiin yardımından faydalanmak; eğer avukat tutmak için gerekli maddi olanaklardan yoksun ise ve adaletin yerine gelmesi için gerekli görüldüğünde, resen atanacak bir avukatın yardımından ücretsiz olarak yararlanabilmek hakkına sahiptir. Anılan madde gereğince, bir suç isnadı altında bulunan kişi savunma hakkının kullanılmasında, kendisini bizzat savunma, seçtiği bir müdafi yardımından yararlanma ve bir müdafi tayin etme imkanından yoksun ise ve adaletin selameti için gerekli görülürse re’sen atanacak bir müdafi yardımından yararlanma olmak üzere üç ayrı hakka sahiptir. Bu nedenle, suç isnadı altında bulunan kişinin kendisini bizzat savunması talep edilemez. Savunma hakkının etkin bir şekilde kullanma imkânını sağlayan müdafi yardımından yararlanma hakkı aynı zamanda adil yargılanma hakkının diğer bir unsuru olan “silahların eşitliği” ilkesinin de gereğidir (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Pakelli/Federal Almanya Davası, B.No: 8398/78, 25.04.1983). Gözaltı sırasında bir avukatın hazır bulunmaması ile ilgili olarak, AİHM, her sanığın, gerekiyorsa resmi olarak görevlendirilen bir avukat tarafından etkili bir şekilde savunulması hakkının adil yargılamanın temel özelliklerinden birisi olduğunu hatırlatmaktadır (Salduz, Poitrimol-Fransa, 23 Kasım 1993 ve Demebukov- Bulgaristan, başvuru no: 68020/01, 28 Şubat 2008). Kural olarak, sanığa, polis tarafından ifadesinin alındığı veya tutuklu olarak yargılandığı andan itibaren avukat yardımından yararlanma imkanı sağlanmalıdır (Dayanan/Türkiye davası, başvuru no:7377/03). Adil yargılanma hakkı kapsamında yer alan müdafi yardımından yararlanmadan vazgeçmenin geçerli ve etkin olabilmesi için her türlü şüpheden uzak bir açıklıkta olması, ayrıca sonuçlarının ağırlığı itibariyle asgari garantileri içermesi, önemli hiçbir kamu menfaatine ters düşmemesi ve vazgeçmenin sonuçlarının makul olarak öngörebileceğinin ortaya konulması gerekir (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Salduz/Türkiye Davası, B. No: 36391/02, 27.11.2008; Talat Tunç/Türkiye Davası, B. No: 32432/96, 27.03.2007). Ne var ki; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bazı durumlarda kişinin talebi olmasa da, resen ücretsiz olarak avukat tayin edilmesi gerektiğini belirtmektedir. Kişinin imkanının olmaması yanında, ayrıca suçlama nedeniyle alabileceği özgürlükten mahrum bırakılmayı gerektiren bir ceza ve davanın karmaşıklığı, avukat yardımının sağlanmasını gerektiren bir hukuki menfaati ortaya çıkarmaktadır (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Talat Tunç/Türkiye Davası, B. No: 32432/96, 27.03.2007). Zorunlu Müdafilik Bu cümleden olarak, kanun koyucu bir

Hangi Durumlarda Zorunlu Müdafii Gerekir? Read More »

# Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu ve Cezası

Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu ile korunan hukuki yarar kişi özgürlüğünün korunması ve bireyin, psikolojik, ruhsal bakımdan rahatsız edilmemesi ve yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürmesidir. Bu suçun oluşabilmesi için, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu\’nun \”Kişilerin huzur ve sükununu bozma\” başlıklı 123 maddesinde yazılı bulunan telefon etme, gürültü yapma ya da aynı maksatla, hukuka aykırı bir davranışta bulunulması eylemlerinin bir kez yapılması yeterli değildir. Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun oluşması için eylemlerin ısrarla tekrarlanması, süreklilik arz etmesi ve sırf kişilerin huzur ve sükûnunu bozma saiki ile işlenmesi gerekmektedir. Bu suçun başka suçların parçası halinde işlenmesi durumda ise, fail sadece tek bir eylemi nedeniyle cezalandırılmaktadır. Yargıtay 4. Ceza Dairesi Esas No: 2018/3476 Karar No: 2021/12694 Karar Tarihi: 08.04.2021 Özet: Yargılamaya konu somut olayda, sanığın, katılanın ev ve işyeri önünde beklediği, katılanı takip ettiği, birlikte çektirdikleri fotoğrafları Facebook üzerinden katılanın akrabaları ile paylaştığı ve mesaj göndererek katılanın huzur ve sükununu bozulduğunun kabul edilmesi karşısında, dosyaya sunulan ekran görüntülerinden sanığın 4 şubat ve 23 kasım tarihlerinde toplam 2 adet fotoğrafı, katılanın bir akrabasına mesaj olarak göndermeksizin yalnızca kendi sayfasında paylaştığı anlaşılmakla, ısrarla mesaj gönderildiği iddiasının doğruluğunun araştırılması bakımından suç tarihlerini kapsayan arama, aranma, mesaj alma, mesaj gönderme bilgilerini gösterir HTS kayıtları getirtilip, kanıtlar bir bütün halinde değerlendirilerek sonucuna göre uygulama yapılması gerektiği gözetilmeden, sanığın katılanı takip edip ev ve iş yeri önünde bekleyerek rahatsız ettiği iddiasına ilişkin ise tanık …\’ın tanıklığının görgüye dayalı olup olmadığı açıklattırılıp sanık savunmasına ne suretle itibar edilmediği tartışılmadan, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması isabetsizdir. (2709 s. K. m. 38) (5237 s. K. m. 7) (5271 s. K. m. 251, Geç. m. 5) (ANY. MAH. 14.01.2021 T. 2020/81 E. 2021/4 K.) Dava: Yerel Mahkemece bozma üzerine verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Karar: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak; 1- Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün temyizinde; Kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçu ile korunan hukuki yarar kişi özgürlüğünün korunması ve bireyin, psikolojik ve ruhsal bakımdan rahatsız edilmemesi ve yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu suçun oluşabilmesi için, kanun metninde yazılı bulunan telefon etme, gürültü yapma ya da aynı maksatla, hukuka aykırı bir davranışta bulunulması eylemlerinin bir kez yapılmasının yeterli olmadığı, eylemlerin ısrarla tekrarlanması, süreklilik arz etmesi ve sırf kişilerin huzur ve sükûnunu bozma saiki ile işlenmesi gerekmektedir. Yargılamaya konu somut olayda, sanığın, katılanın ev ve işyeri önünde beklediği, katılanı takip ettiği, birlikte çektirdikleri fotoğrafları Facebook üzerinden katılanın akrabaları ile paylaştığı ve mesaj göndererek katılanın huzur ve sükununu bozulduğunun kabul edilmesi karşısında, dosyaya sunulan ekran görüntülerinden sanığın 4 şubat ve 23 kasım tarihlerinde toplam 2 adet fotoğrafı, katılanın bir akrabasına mesaj olarak göndermeksizin yalnızca kendi sayfasında paylaştığı anlaşılmakla, ısrarla mesaj gönderildiği iddiasının doğruluğunun araştırılması bakımından suç tarihlerini kapsayan arama, aranma, mesaj alma, mesaj gönderme bilgilerini gösterir HTS kayıtları getirtilip, kanıtlar bir bütün halinde değerlendirilerek sonucuna göre uygulama yapılması gerektiği gözetilmeden, sanığın katılanı takip edip ev ve iş yeri önünde bekleyerek rahatsız ettiği iddiasına ilişkin ise tanık …\’ın tanıklığının görgüye dayalı olup olmadığı açıklattırılıp sanık savunmasına ne suretle itibar edilmediği tartışılmadan, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması, 2- Tehdit suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyize gelince; 17/10/2019 gün ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesiyle değişik CMK\’nın 251. maddesinde Basit Yargılama Usulü düzenlenmiş olup, bu düzenlemenin uygulanmasıyla ilgili olarak, CMK\’ya 7188 sayılı Kanunla eklenen geçici 5. maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “hükme bağlanmış” ibaresinin, Anayasa Mahkemesinin 14/01/2021 tarihli ve 2020/81 Esas, 2021/4 Karar sayılı kararıyla \”basit yargılama usulü\” yönünden Anayasa\’nın 38. maddesine aykırı görülerek iptaline karar verilmesi karşısında, temyiz incelemesi yapılan ve CMK\’nın 251/1. maddesi kapsamına giren suçlar yönünden; Anayasa\’nın 38. maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu\’nun 7. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu\’nun 251 vd. maddeleri gereğince yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu, Sonuç: Bozmayı gerektirdiğinden, sanık … müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görülmekle, tebliğnameye aykırı olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayıp sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 08/04/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi. Yargıtay 14. Ceza Dairesi Esas No: 2015/9302 Karar No: 2019/8740 Karar Tarihi: 03.04.2019 Mahkemesi: Sulh Ceza Mahkemesi İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak; Katılan beyanı, sanık savunmaları, tanık anlatımları ve tüm dosya içeriğine göre, sanığın, değişik tarihlerde katılana cinsel amaçla … göndermesi, mail atması, onu takip ederek ‘Dünyanın en güzel kadını, sana sırılsıklam aşığım, seni görmek istiyorum.’ demesi ve Facebook profilinde yer alan paylaşımların altına ‘Beğendim, hoşuma gitti.’ gibi mesajlar yazması şeklindeki eylemlerinin, bir bütün halinde zincirleme biçimde cinsel taciz suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde cinsel taciz ve kişilerin huzun ve sükununu bozmak suçlarından ayrı ayrı hüküm kurulması, Kabule göre; Sanığın, katılan …’nun teknik ressam olarak çalıştığı işyerinin müşterisi olduğunun anlaşılması karşısında, sanığın katılan üzerinde hizmet ilişkisinden kaynaklanan bir nüfuzunun bulunmadığı gözetilmeden, ile Türk Ceza Kanunu\’nun 105/2. maddesinin tatbiki suretiyle sonuç cezanın fazla tayini, Kanuna aykırı, sanık müdafisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin aleyhe temyiz bulunmadığı nazara alınıp 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK\’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. Kayseri Ceza Avukatı Alanında yetkin Kayseri ceza avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz; ceza yargılamalarında savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek taraflara avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir. Ceza davalarında gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması açısından alanında uzman bir Kayseri ceza avukatı veya ağır ceza avukatından hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. Yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Alanında yetkin Kayseri Avukat kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvuru sürecinde

Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu ve Cezası Read More »

# Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Retweet Hakaret Suçunu Oluşturur mu?

RETWEET Hakaret Suçunu Oluşturur mu? Sosyal medya uygulamaları aracılığıyla veya internet üzerinden bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat edilmesi veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırılması hakaret suçu kapsamında değerlendirilmektedir. İnternet üzerinden hakaret suçu; Facebook, Twitter, Instagram gibi sosyal medya hesapları veya Telegram, Whatsapp gibi mesajlaşma uygulamaları aracılığıyla işlenebileceği gibi e-mail (e-posta) göndermek gibi yöntemlerle de işlenebilmektedir. İnternet üzerinden hakaret suçu işleyen kişi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu m.125 hükümleri gereği cezalandırılacaktır. Hakaret suçu nedeniyle yapılacak yargılamalar Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yerine getirilir. Alanında yetkin Kayseri Bilişim Avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk ve Arabuluculuk Bürosu olarak, bilişim suçları ile ilgili gerçek ve tüzel kişilere yönelik her türlü kovuşturma, soruşturma ve dava süreçlerinde müvekkillerimize avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri sunmaktayız. Retweet Hakaret Suçunu Oluşturur mu? Hakaret suçu; internetin yoğun kullanıldığı günümüzde Instagram, Facebook, Twitter, gibi sosyal medya uygulamaları aracılığıyla da işlenir hale gelmiştir. Bu uygulamalar aracılığıyla hakaret suçu işleyen kişiler hakkında da Türk Ceza Kanunu m.125 hükümleri uygulanmaktadır. Peki, TCK m.125\’e göre yapılan retweet hakaret suçunu oluşturur mu? Yargıtay içtihatlarına göre tek başına retweet yapmak da hakaret suçunu oluşturabilir. Hakaret suçuna oluşturan sözlerin mevzuatta tek tek sayılması mümkün değildir. Temel prensip, kişinin onur, şeref veya saygınlığını rencide edecek sözlerin kullanılıp kullanılmadığıdır. Bu itibarla, yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir Kayseri ceza avukatından hukuki yardım almanız faydalı olacaktır. Yargıtay 18. Ceza Dairesi Esas No: 2016/12944 Karar No: 2018/5756 Karar Tarihi: 18.04.2018 Mahkemesi: Asliye Ceza Mahkemesi Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Ceza Genel Kurulu’nun 14.10.2008 gün ve 170-220 sayılı kararında da belirtildiği üzere; hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Somut bir fiil ya da olgu isnat etmek veya sövme şeklindeki seçimlik hareketlerden biri ile gerçekleştirilen eylem, bireyin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte ise hakaret suçu oluşacaktır. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, sanığın twitter isimli sosyal paylaşım sitesinden paylaştığı tweet ve retweetlerdeki ifadelerle, suçun işlendiği tarihler, paylaşımlarda kullanılan ifade ve resimlerden yola çıkılarak açıkça katılanı kastettiğinin anlaşılması ve bu paylaşımların küçük düşürücü, onur, şeref ve saygınlığı rencide edici boyutta olması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluştuğu gözetilmeden beraat kararı verilmesi, Kanuna aykırı ve katılan … vekili ile O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 18.04.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi. Yargıtay 18. Ceza Dairesi Esas No: 2015/10377 Karar No: 2015/12777 Karar Tarihi: 07.12.2015 Mahkemesi: Sulh Ceza Mahkemesi Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvuruların süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteklerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, Katılanlar hakkındaki hakaret içeren sözlerin, sanığın kendi twitter hesabından atılması ve hayatın olağan akışına uygun düşmeyen sanık savunması karşısında, tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir. 1- Sanık …\’e yükletilen hakaret eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, Hakaret eyleminin, dönemin Adana Valisi olan katılan …\’un görevinden dolayı gerçekleştirildiği anlaşılmasına rağmen, TCK\’nın 125/3-a maddesine göre uygulama yapılması gerektiği düşünülmemiş ise de, karşı temyiz bulunmadığından bozma yapılamayacağı, Anlaşıldığından, sanık … müdafiinin ileri sürdüğü nedenler ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmemiş olmakla, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 2- Sanık … hakkında kurulan hükmün temyizine gelince; Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak; Sanığın, twitter adlı sosyal paylaşım sitesinde diğer sanık tarafından paylaşılan tweeti retweetlediğinin, kendi ikrarı ile de sabit olması karşısında, kamu görevlisine görevinden dolayı zincirleme şekilde hakaret suçunun unsurları itibariyle oluştuğu gözetilmeden, sanığın mahkumiyeti yerine beraat kararı verilmesi, Kanuna aykırı, katılanlar … ve … vekilinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 07/12/2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. Kayseri Ceza Avukatı Alanında yetkin Kayseri ceza avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz; ceza yargılamalarında savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek taraflara avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir. Ceza davalarında gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması açısından alanında uzman bir Kayseri ceza  avukatından hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. Yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Alanında yetkin Kayseri Avukat kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvuru sürecinde taraflara hukuki yardım sunmaktadır. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvuru sürecinde herhangi bir mağduriyete veya hak kaybına uğramamak için gerekli başvuruların zamanında ve usulüne uygun yapılması büyük önem arz etmektedir. Bu süreçte, alanında uzman bir avukattan hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. Zülküf Arslan Hukuk Bürosu olarak; Yalçınkaya Kararı başta olmak üzere AİHM kararlarının Türkçe çevirilerini yapan Eski AİHM Hukukçusu Dr. Orhan Arslan koordinatörlüğünde müvekkillerimize Anayasa Mahkemesi ve AİHM başvurusunun yanı sıra emsal AYM ve AİHM Kararları çerçevesinde yeniden yargılama başvurusu hususunda da hukuki destek vermekteyiz. Kayseri ceza avukatı veya Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’ne başvuru yapmak ve süreci takip etmek için bir avukat arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile başvuru ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir

Retweet Hakaret Suçunu Oluşturur mu? Read More »

# Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Bilişim Suçları

Bilişim Suçları Günümüzde tercihten ziyade zorunluluk olarak kabul edilmesi gereken teknoloji kullanımı ekonomik ve sosyal yaşamda karşımıza vazgeçilemez bir olgu olarak çıkmaktadır. Özellikle internetin hızla yaygınlaşması sonucunda sosyal medya araçlarının kullanılması, bankacılık faaliyetlerinin yerine getirilmesi gibi birçok eylem bilişim sistemleri kullanılmak suretiyle yerine getirilmektedir. Bilişim teknolojisindeki hızlı ilerleme ve söz konusu teknolojiye talebin artması ile bu alanda haksız menfaat temin etme amacıyla bilişim suçları daha kolay ve farklı şekillerde işlenir hale gelmiştir. Yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete uğramama adına öncelikle eylemin hangi suç tipine uyduğunun duraksama yaşanmayacak bir şekilde tespiti, sonrasında ise ceza miktarını etkileyebilecek tüm unsurların göz önünde bulundurulması ve güncel Yargıtay kararlarının takip edilmesi, bu itibarla konusunda uzman bir avukattan hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. Bilişim Suçları Nelerdir? Bu itibarla, ülkeler mevzuatlarında bilişim suçları ile mücadele adına yeni düzenlemeler ve bir takım değişiklikler gerçekleştirmişlerdir. Türk Ceza Kanunu 243 ile 245 maddeleri arasında, İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun başlığıyla tüm bilişim suçları düzenlenmiştir. Söz konusu maddelere göre başlıca bilişim suçları şu şekildedir: Bilişim sistemine girme suçu (TCK madde 243) Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçu (TCK madde 244) Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu (TCK madde 245) Yasak cihaz veya program kullanma suçu (TCK madde 245/a) Bilişim Sistemine Girme Suçu Bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak giren veya orada kalmaya devam eden kimse TCK’nın 243/1 maddesine göre bilişim suçları kapsamında cezalandırılır. Facebook, Twitter, Instagram gibi sosyal medya hesaplarına ya da e-mail adresine hesap sahibinin rızası olmadan ve şifresini devre dışı bırakarak erişmek günümüzde en sık karşılaşılan bilişim suçları arasından birisi olan bilişim sistemine girme suçuna vücut verir. Bununla birlikte, sosyal medya hesabı üzerinde hak sahibi olan kişinin, bu hesaba girilme noktasında rızası mevcut ise bilişim sistemine girme eylemi suç oluşturmaz. Siber suçlar olarak da adlandırılan bilişim suçları sosyal medya hesapları aracılığıyla işlendiği hallerde, suç ve cezaların şahsiliği prensibi karşısında, somut olayın şartları göz önünde bulundurularak asıl failin ve sorumluluğu bulunmayan kişilerin tespiti, Yargıtay içtihatlarında da işaret edildiği üzere hem bilişim hem de hukuki kanalların kullanılmasını gerektiren bir süreç içermektedir. “Sanığın, dosya kapsamında tespit edilen karikatürleri twitterhesabından kendisinin paylaştığını kabul etmiş olması, 31.10.2014 havale tarihli bilirkişi raporu ile sanığın paylaştığını kabul ettiği karikatürlerin öncesinde ve sonrasında davaya konu yazı ve yorumların yapılmış olduğuna ve sanığın hesabına erişerek karikatür paylaştığı zamanda hakaret içeren yazı ve yorumlar için herhangi bir işlem yapılmadığına yönelik tespitler, dosya içerisindeki sanal devriye açık kaynak tespit formu ile bir belediye otobüs durağının camına yazılmış katılana yönelik ifadeye kişinin resimleri arasında rastlanıldığının belirtilmesi, Twitter Inc. vekillerinin 05.01.2015 tarihli dilekçeyle suça konu twitter kullanıcısına ait IP adresleri ile ilgili bilgilerin istenebileceği adresin bildirilmiş olması karşısında; suça konu twitter adresine giriş yapılan bilgisayar \”IP\’lerinin belirtilen tarih ve saatte hangi abone tarafından kullanıldığının ve o abonenin kimlik ve açık adres bilgilerinin belirlenmesi, üyelik işlemlerinin yapıldığı bilgisayarın internet servis sağlayıcısı ve internet servis sağlayıcısı tarafından verilen IP adresinin tespit edilmesi, IP adresini kullanan abonenin sanıkla bağlantısı araştırılıp, gerektiğinde sanığın kullandığı bilgisayarlar üzerinde bilişim uzmanı bilirkişi marifetiyle inceleme yapılarak, söz konusu yazışmaların sanığın kullanımında olan bilgisayar aracılığıyla oluşturulup oluşturulmadığı, profil oluşturulurken kullanılan e-posta adresinin sanığa ait olup olmadığı, suça konu sözlerin paylaşıldığı kişilerin sanık ile bağı, twitter hesabı üzerinden yapılan yazışmalar ve takip edilen alanlar araştırılıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması… “ (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2016/5288 Esas,  2018/4919 Karar sayılı kararı) “…Katılan …\’in, öğrenim gördüğü katılan üniversitenin öğrenci bilgi sistemine girmek üzere kullandığı şifreyi ele geçirip adres kısmına hakaret ve tehdit içeren sözler yazıldığı, ayrıca hem kendi hem de arkadaşlarının Facebook adreslerine bu tür mesajlar gönderildiği, İnstagram hesabının şifresini de değiştirmeye çalışıldığına dair mesaj aldığını, bunların sanık tarafından birden fazla şekilde gerçekleştirildiğinden bahisle şikayetçi olduğu, soruşturma aşamasında sadece üniversiteden giriş yapan IP noları gönderildiği, bir kısım IP\’lerin bağlı olduğu hatların sahipleri belirlendiği ancak bu kişilerle sanığın bağlantısının tespiti açısından dinlenmedikleri, diğer IP\’lerin de kime ait olduklarının tespitine gidilmediği, katılan tarafından dosyaya sunulan mesajların bir kısmının gönderildiği arkadaşlarının da dinlenmediği gibi bu kişilere ait bilgisayarların ve iletişimde kullanılan IP\’lerin tespit edilmediği, Microsoft şirketinden şikayetçinin mail adresine suç tarihlerinde girişler olup olmadığı ve … isimli Facebook adresinin kime ait olduğu saptanarak ve katılan … tarafından dosyaya sunulan gerek kendisine gerekse arkadaşları adına olan Facebook sayfasındaki yazışmalar da sanığa gösterilip okunduktan sonra toplanan kanıtların karar yerinde tartışılıp değerlendirilmesi, sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hükümler kurulması… (Yargıtay 8. Ceza Dairesi   2019/10480 Esas,  2019/11287 Karar sayılı kararı ) Bilişim Sistemini Engelleme, Bozma, Erişilmez Kılma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suçu Seçimlik hareketli bir suç olan sistemi engelleme, bozma, erişilmez kılma, verileri yok etme veya değiştirme suçu TCK m.244’te düzenlenmiş olup, bu maddede yer alan herhangi bir eylem suçun gerçekleşmesine neden olur. Madde 244– (1) Bir bilişim sisteminin işleyişini engelleyen veya bozan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.(2) Bir bilişim sistemindeki verileri bozan, yok eden, değiştiren veya erişilmez kılan, sisteme veri yerleştiren, var olan verileri başka bir yere gönderen kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.(3) Bu fiillerin bir banka veya kredi kurumuna ya da bir kamu kurum veya kuruluşuna ait bilişim sistemi üzerinde işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.(4) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesi suretiyle kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlamasının başka bir suç oluşturmaması halinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Yargıtay’ın farklı ceza daireleri, sosyal medya hesaplarının şifrelerinin kırılarak, hesap sahiplerinin bu hesaplara erişimlerinin engellenmesini TCK’nın 244/2. maddesinde düzenlenen bilişim sistemine erişimi engelleme, bozma, değiştirme suçunu oluşturduğunu kabul etmektedir. “Oluş ve tüm dosya kapsamına göre sanığın, bir süre nişanlı kaldığı müşteki …’ün facebook hesabının şifresini kırarak, hesaba giriş şifresini değiştirip müştekinin erişimini engellemesi şeklinde gerçekleşen eyleminin TCK’nun 244/2. maddesinde düzenlenen bilişim sistemine erişimi engelleme, bozma, değiştirme suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında hataya düşülerek yazılı şekilde TCK’nun 243/1. maddesi gereğince hüküm kurulması…” (8. Ceza Dairesi   2018/8369 Esas,  2019/5454 Karar sayılı kararı) Oluşa ve dosya kapsamına göre sanığın, müştekiye ait facebook sosyal paylaşım sitesindeki hesabı ile yine müşteki tarafından kullanılan eposta hesabının şifrelerini kırarak, facebook sayfasında bulunan arkadaşlarına ahlak dışı mesaj gönderdiği olayda; müştekinin ve tanıkların beyanı ile tüm dosya kapsamından sanığın üzerine atılı eylemlerin sabit kabul edilmesinde

Bilişim Suçları Read More »

# Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Ceza Davasında Sanık Ne Yapmalıdır?

Ceza Davasında Sanık Ne Yapmalıdır? Ceza davası, istinaf, temyiz ve kararın düzeltilmesi gibi aşamaları da geçtikten sonra kesinleşmiş hapis cezası ile ilgili infaz hukuku süreci başlar. Kesinleşen hapis cezasının infazı, kural olarak açık veya kapalı cezaevinde yapılır. Cezası infaz edilen hükümlü, suçunun niteliğine göre belli şartları yerine getirdiğinde koşullu salıverilme (şartlı tahliye) ve denetimli serbestlik tedbirinden yararlanarak cezaevinden tahliye edilebilir. Ceza yargılamasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması, suçun nitelendirilmesi ve suçun unsurlarının varlığının ispatı, suç vasfına ve unsurlarına uygun bir savunma açısından uzman bir avukattan hukuki yardım alınması önem arz etmektedir. Ceza mahkemesi, yapacağı yargılama neticesinde sanık hakkında mahkûmiyet hükmü olarak adli para cezası, hapis cezası veya güvenlik tedbiri kararı verebilir. Kararda hapis cezasının ertelenmesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) gibi bireyselleştirme kurumları uygulanabileceği gibi sanığa verilen hapis cezası adli para cezasına da çevrilebilir. Sanık, mahkemedeki yargılamanın tüm aşamalarında da bir Kayseri ceza avukatı veya bir hukuk bürosundan hukuki yardım yararlanma hakkına sahiptir. Ceza yargılamasının önemli bir parçası olan savunma faaliyeti, maddi gerçeğin açık, net ve doğru bir şekilde ortaya konulmasını amaçlamaktadır. Bir kişi hakkında suç isnadı yapılmasıyla başlayan savunma faaliyeti, hukuk devletinin ve adil yargılanma hakkının vazgeçilmez unsurudur. Kayseri Ceza Avukatı kadromuz, ceza davalarında 15 yılı aşkın deneyimleri ve güncel mevzuat ve içtihatlar çerçevesinde, müvekkillerimize en etkili sonucu sağlamak için hukuki destek vermektedir. Bilindiği üzere, ülkemizde ceza yargılamaları 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu kapsamında gerçekleştirilmektedir. Türk Ceza Kanunu ceza hükümlerini belirlerken, Ceza Muhakemesi Kanunu ise yargılama usullerini belirler. Ceza davaları ve yargılamaları ile ilgili olarak Kayseri ceza avukatı kadromuz; müvekkillerimizin kollukta ve savcılıkta alınacak ifadesi sırasında hazır bulunmak da dahil olmak üzere Sulh Ceza Hakimlikleri ile Asliye Ceza ve Ağır Ceza Mahkemelerinde sanık müdafi ve müşteki vekili olarak hizmet vermektedirler. Yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir Kayseri ceza avukatı veya ağır ceza avukatından hukuki yardım almaları faydalı olacaktır. Alanında yetkin Kayseri Ceza Avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz; ceza yargılamalarında savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek taraflara avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir. Sanık Ne Demek? Ceza davasının açılması savcılık aşamasının (soruşturma aşaması) son bulması, iddianamenin savcılık tarafından düzenlenmesi ve mahkemenin iddianameyi kabulü ile başlamaktadır. Bu kapsamda şikayetçi olunan, hakkında yargılama yapılması istenen kişi savcılık aşamasında şüpheli sıfatını alırken ceza davasının açılması ile kovuşturma aşamasında sanık sıfatını alacaktır. Kısaca sanık ceza davasında yargılanan kişidir. Ceza davası içerisinde suç tipine ve iddia olunan suça ilişkin bir sanık olabileceği gibi suçun birden fazla kişi tarafından işlenmesi, yardım etme, azmettirme vb. durumlarda birden fazla sanığın bulunması da mümkündür. Ceza Davasında Sanık Ne Yapmalı? Ceza davasının açılması savcılık aşamasında (soruşturma aşaması) toplanan tüm deliller ile sanığın cezalandırılması talebiyle yapılacağından sanık açısından büyük öneme sahiptir. Sanık iddianame ile suç isnadı yapılan Türk Ceza Kanunu maddelerini, suçun unsurlarını, suç ile iddia edilen fiil arasındaki bağı, suç vasfının değişmesi ve daha yüksek cezayı gerektirir bir ceza maddesinden yargılanma ihtimalini, dava süreci içerisinde sanığa ek savunma hakkının verilmesinin ne anlama geleceğini, mahkemede ne söylemesi gerektiğini bilemeyebilir. Bu doğrultuda sanığın sürece hâkim olmak ve hukuki destek almak amacıyla avukat ile temsil edilmesinde fayda vardır. Sanık suç tipine göre tutuklu yargılanabileceği gibi tutuksuz da yargılanıyor olabilir. Güncel hayatta daha öncesinde herhangi bir davaya katılmamış, yargılanmamış, adli sicili temiz olan ancak sanık olarak yargılanmakta olan kişilerin konuyu önemsememesi veya masumiyetine inanması sebebiyle ihmalkâr davranarak ceza davasına özen göstermemesi neticesinde ceza alması durumunda yahut karar duruşması öncesi hukuki yardım almak istemesi tarafımızca sıkça gözlenmektedir. Oysa ki ceza yargılamasında bir avukatın (sanık müdafiinin) dosya kapsamı gereği sanık lehine olan delilleri toplaması, savunma stratejisi belirlemesi, suçun unsurları doğrultusunda dava sürecini şekillendirebilmesi için dava dosyasına erken dahil olabilmesi sanık adına daha avantajlıdır. Sanığın ilk duruşma mahkeme tarafından sorgusunun yapılması (ifadenin alınması), tanıkların dinlenmesi ve tanıklara soru yöneltilmesi gibi hususların avukat ile yürütülmesi belki de sürecin akıbetini sanık lehine değiştirebilecektir. Ayrıca sanık ifadesinin nasıl verilmesi gerektiği, mahkeme ortamı, yargılamanın şekli usulleri, sanığın nerede duracağı gibi birden fazla nüans için emek sarf edilmelidir. Güncel hayatta avukat yardımı alınmaksızın savunma yapan, konuyu araştırmayan bazı sanıkların yargılamanın yapıldığı ceza maddesini ve unsurlarını ilgilendirmeyen detaylara fazlaca yer verdiği, masumiyeti ispatlamaya yönelik kimi vakıa ve delillere dahi değinmeyi unuttuğu ceza davasına iştirak etmekte olan avukatların kimi zaman karşılaştığı bir durumdur. Ceza davasında sanığın avukatla temsil edilmesinin önemine yukarıda değindikten sonra avukatsız ne yapabileceği hususuna da değinmek gerekecektir. Her sanığın maddi durumu avukat ile temsil edilmeye elverişli olmayabilir. Bu durumda barodan avukat tayini için ceza dosyasından talepte bulunulabilir. Ya da sanık dava dosyasının fotokopisini alarak sadece danışma ve dosyasını inceletme anlamında bir avukattan hukuki danışmanlık hizmeti alabilir. Diğer bir ihtimalde ise sanık dava dosyasını incelemeli, örnek almalı, yargılandığı kanun maddesini araştırmalı, delillerinin toplanması ile ilgili talepte bulunmalı ve ceza yargılaması aşamalarını okuyup araştırarak mümkün olduğunca bilgi edinmeye çalışmalıdır. Duruşmaya gitmemek, etkili savunma yapmamak, delilleri ve nereden nasıl toplanabileceği hakkında bilgi vermemek vb. savunma hakkını kullanmamak dava sürecinde istenmeyen neticelerin ihmalen ortaya çıkmasına sebebiyet verebilir. Bu bağlamda gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir Kayseri ceza avukatı veya ağır ceza avukatından hukuki yardım almaları faydalı olacaktır. Kayseri Ceza Avukatı Alanında yetkin Kayseri ceza avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz; ceza yargılamalarında savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek taraflara avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir. Ceza davalarında gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması açısından alanında uzman bir Kayseri ceza avukatı veya ağır ceza avukatından hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. Yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir.  Alanında yetkin Kayseri Avukat kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvuru sürecinde taraflara

Ceza Davasında Sanık Ne Yapmalıdır? Read More »