Hacze Muvafakat: Gelir, Aylık ve Ödeneklerin Haczine ilişkin Muvafakatın Geçerli Olabilmesi için İcra Takibinin Kesinleşmesi Gerekir mi
Hacze Muvafakat: Gelir, Aylık ve Ödeneklerin Haczine ilişkin Muvafakatın Geçerli Olabilmesi için İcra Takibinin Kesinleşmesi Gerekir mi İcra Takibinin Kesinleşmesinden Önce Hacze Muvafakat: Somut olayda alacaklı vekili tarafından şikayetçi borçlu aleyhine 28.12.2017 tarihinde kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlatılmıştır. Ödeme emri borçluya PTT şubesinde 29.12.2017 tarihinde bizzat tebliğ edilmiştir. Borçlu 29.12.2017 tarihinde icra müdürlüğüne verdiği dilekçesiyle takibe itiraz etmediğini, sürelerden feragat ettiğini, SGK’dan aldığı ölüm aylığının tamamına haciz konulmasına muvafakat ettiğini bildirmiştir. Alacaklı vekilinin 29.12.2017 tarihli haciz talebi üzerine icra müdürlüğünce 10.01.2018 tarihinde borçlunun almakta olduğu ölüm aylığının tamamı üzerine haciz konulmuştur. Borçlu tarafından aynı dilekçe ile borcun kabul edilerek hacze muvafakat edilmesi, takibin kesinleşmesiyle aynı tarihte olduğundan, başka bir deyişle borçlu tarafından verilen muvafakat icra takibinin kesinleşmesinden sonra olmadığından 18.02.2009 tarihli ve 5838 sayılı Kanun’un 32. maddesi ile değişik 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 93. maddesine uygun değildir ve geçersizdir. (6100 s. K. m. 353, 371, 373) (5510 s. K. m. 93) (2004 s. K. m. 82, 83, 364) Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2024/12-784 Karar No: 2025/393 Karar Tarihi: 25.06.2025 Taraflar arasındaki şikayet isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince şikayetin kabulüne karar verilmiştir. Kararın alacaklı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle şikayetin reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı borçlu vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir. Direnme kararı borçlu vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. Talep Borçlu vekili; alacaklı vekili tarafından müvekkili aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte ödeme emrinin 28.12.2017 tarihinde tebliğe çıkarıldığını, müvekkilinin haciz korkusuyla 29.12.2017 tarihinde PTT şubesine giderek tebligatı elden aldığını, aynı gün icra müdürlüğüne verdiği dilekçeyle yasal sürelerden feragat ettiğini ve emekli maaşının tamamının haczedilmesine muvafakat ettiğini, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 93/1. maddesinde “Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde icra müdürü tarafından reddedilir.” hükmünün yer aldığını, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 83/a maddesi gereğince söz konusu muvafakatin geçerli olabilmesi için icra takibinin kesinleşmesi gerektiğini, Özel Dairenin istikrarlı içtihatlarına göre muvafakatin geçersiz olduğunu ileri sürerek icra dosyasındaki maaş muvafakatinin kaldırılmasına karar verilmesini, bu talebin kabul edilmemesi halinde maaş muvafakat dilekçesinde belirtilmiş olan miktarının indirilerek 1/4 oranında kesinti yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir. II. Cevap Alacaklı vekili; icra takibinin 28.12.2017 tarihinde başlatıldığını ve borçlunun PTT şubesinde tebligatı bizzat elden 29.12.2017 tarihinde aldığını, borçlu hakkında herhangi bir haciz tehdidi olmamasına rağmen icra müdürlüğüne gelerek sürelerden feragat ederek dosyayı kesinleştirdiğini ve maaşına haciz konulmasına muvafakat ettiğini, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 93/1. hükmünde icra takibinin kesinleşmesinden daha sonraki gün muvafakat verilmesi gerektiğine dair düzenleme olmadığını, Kanun maddesinin esasa ilişkin olup bu yönde şekli bir düzenleme bulunmadığını, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 83/a maddesinde şekli olarak kesinleşme ile muvafakatin farklı zamanlarda yapılması gerektiğine dair bir düzenleme olmadığını, borçlunun muvafakatinin geçerli olduğunu belirterek şikayetin reddini savunmuştur. III. İlk Derece Mahkemesi Kararı İlk Derece Mahkemesinin 17.10.2022 tarihli ve 2022/470 Esas, 2022/540 Karar sayılı kararı ile; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, borçlunun ödeme emrini 29.12.2017 tarihinde tebliğ aldığı, 29.12.2017 tarihinde emekli maaşına haciz konulmasına muvafakat ettiği, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre aynı dilekçeyle sürelerden feragat edip takibin kesinleştirilmesinin ve emekli maaşına haciz konulmasına muvafakatin geçerli olamayacağı, borçlu aleyhine başlatılan icra takibi kesinleştikten sonra muvafakat alınmasının gerektiği, somut olayda muvafakat tarihinde takibin henüz kesinleşmediği, bu şekilde takip kesinleşmeden emekli maaşından kesinti yapılmasına yönelik muvafakatin geçerli olmayacağı gerekçesiyle şikayetin kabulüne emekli maaşı üzerine konulan haczin kaldırılmasına karar verilmiştir. IV. İstinaf A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin 15.02.2023 tarihli ve 2022/2537 Esas, 2023/275 Karar sayılı kararı ile; ödeme emrinin borçluya 29.12.2017 tarihinde PTT’de bizzat tebliğ edildiği, borçlunun aynı tarihte verdiği dilekçeyle ödeme emrini aldığını, icra takibine itirazı olmadığını, sürelerden feragat ettiğini, Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK) aldığı maaşının tamamına haciz konulmasına muvafakat ettiğini bildirdiği, borçlunun ödeme emri tebliğinden sonra lehine işleyecek sürelerden feragatinin sonuç doğuracağı, bu haliyle hakkındaki takibin kesinleşmesinden sonra verdiği muvafakat beyanının geçerli olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle şikayetin reddine karar verilmiştir. V. Bozma ve Bozmadan Sonraki İnceleme Süreci A. Bozma Kararı 1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; “…5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 93. maddesinde; “Bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler 88. maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez.” hükmü yer almaktadır. 28.2.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 sayılı Kanun’un 32. maddesi ile 5510 sayılı Kanun’un 93/1. maddesine eklenen fıkra ile; “Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde icra müdürü tarafından reddedilir.” hükmü getirilmiştir. Buna göre muvafakatin geçerli olması için borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması yeterlidir. Bu düzenleme usule değil esasa ilişkin olup, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 83/a maddesi karşısında özel hüküm sayılır ve öncelikle uygulanır. Somut olayda alacaklı yanca borçlu hakkında icra takibine başlandığı, borçlunun icra dairesine gelerek ödeme emrini 29.12.2017 tarihinde elden tebliğ aldığı, borçlunun aynı gün icra dairesine verdiği dilekçe ile borcu kabul ederek, lehine işleyecek sürelerden feragat ettiği ve emekli maaşının haczine muvafakat ettiği görülmüştür. Buna göre aynı dilekçe ile borcun kabul edilerek hacze muvafakat edilmesi, takibin kesinleşmesi ile aynı anda olduğundan, bir diğer ifade ile takibin kesinleşmesinden sonra olmadığından geçersizdir. O halde, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda incelenen İlk Derece Mahkemesi kararı isabetli olduğundan, HMK’nın 353/1-b-l. maddesi gereğince, istinaf isteminin esastan