Tam Yargı Davalarında Menfi Zarar ve Müspet Zararın Tazmin Edilmesi Talep Edilebilir mi
Tam Yargı Davalarında Menfi Zarar ve Müspet Zarar Nedeniyle Tazminat Talep Edilmesi Danıştay 13. Daire Esas No: 2020/731 Karar No: 2022/4242 Karar Tarihi: 16.11.2022 İstemin Konusu: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi\’nin kararının davacı tarafından esas, davalı idare tarafından vekâlet ücreti yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. YARGILAMA SÜRECİ Dava konusu istem Mersin Üniversitesi\’nce 10/07/2008 tarihinde açık ihale usulüyle gerçekleştirilen … ihale kayıt numaralı Açık ve Kapalı Spor Tesisleri (Spor Salonu+Güneş Enerji Isıtmalı Yarı Olimpik Yüzme Havuzu) İnşaatı İşi ihalesinde davacının teklifinin değerlendirme dışı bırakılmasına yönelik ihale komisyonu kararına karşı yapılan itirazen şikâyet başvurusunun reddine yönelik 20/10/2008 tarih ve 2008/UY.I-4281 sayılı Kamu İhale Kurulu (Kurul) kararının … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla iptal edildiği ve hukuka aykırı şekilde teklifinin değerlendirme dışı bırakılması nedeniyle uğranıldığı iddia olunan zararlarının tazminine yönelik olarak 425.000,00-TL maddi tazminatın işletilecek faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir. İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti … İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacının teklifinin hukuka aykırı şekilde değerlendirme dışı bırakılması nedeniyle oluştuğunu iddia ettiği zararın, zararın doğduğu öne sürülen ihalenin ilgililerin uhdesinde kalması ve borcun sözleşmede öngörülen koşullarda ifa edilmesi şartına bağlı elde edilecek yoksun kalınan kâr olduğu, uyuşmazlıkta somut maddi zararından söz edilemeyeceği, kazanılabileceği umulan gelirden yoksun kalınması ve ihtimale dayalı iddialarla tazminat istenildiği; İdari yargılama hukukunda tazminata hükmedilebilmesi için idari eylem ya da işlemden doğan bir zararın bulunması ve bu zararın para ile ölçülebilecek olması ve gerçekleşeceğinin kesinlikle anlaşılabilecek nitelikte olması şartlarının bir arada arandığı, doğması muhtemel zararların tazmine hükmedilemeyeceği, zararın varlığının belgelerle kanıtlanması yükümlülüğünün zarara maruz kaldığını iddia eden tarafa ait olduğu; Uyuşmazlıkta, ihale konusu işin bir başka istekli tarafından yerine getirilmesi nedeniyle yoksun kalınan kârının tazminin için 425.000,00-TL\’nin ödenmesine karar verilmesinin istenildiği, zararın, gerçekleşmiş, kesin ve belirli bir zarar niteliğinde olması gerektiği, henüz doğmamış ve doğması muhtemel zararlar ile doğmuş olması kuvvetle muhtemel olmakla birlikte belli bir miktar olarak ispatlanamayan zararların idare tarafından tazminine karar verilemeyeceği; Bu itibarla, açıklanan gerekçelerle, şartların gerçekleşmeyen maddi tazminat isteminin reddine ve karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın reddi ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.362,00-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine karar verilmiştir. Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi\’nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu\’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Temyiz Edenlerin İddiaları Davalı idare tarafından, lehlerine nispî vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği ileri sürülmektedir. Davacı tarafından, teklifinin hukuka aykırı şekilde değerlendirme dışı bırakıldığı, zararının tazmini için idareye başvurduğu, zararını ortaya koyan bilgi ve belgeleri sunduğu, idarenin hukuka aykırı işleminden doğan zararı tazmin etmekle yükümlü olduğu, kârdan mahrum kaldığı ileri sürülmektedir. Tarafların Savunması Davalı idare tarafından, dava dışı istekli ile sözleşme akdedildiği, sözleşme uyarınca borcun ifa edildiği, davanın süresinde açılmadığı, kendilerine atfedilebilecek herhangi bir kusurun bulunmadığı, Kurul kararının iptaline yönelik … İdare Mahkemesi kararının yerine getirilmesinin imkânsız olduğu, muhtemel zararın tazmine karar verilemeyeceği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur. Davacı tarafından savunma verilmemiştir. Danıştay Tetkik Hâkimi’nin Düşüncesi 1. Temyize konu Mahkeme kararının olumsuz zarar istemi yönünden hüküm kurulmamasına ilişkin İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine yönelik kısmının Dairemiz kararında yer verilen gerekçelerle bozulması gerektiği düşünülmektedir. 2. Temyize konu Mahkeme kararının olumlu zararının tazmini istemi yönünden davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yapılan istinaf başvurusunun reddine yönelik kısmının incelenmesinden ise; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası\’nın 125. maddesinin 7. fıkrasında, “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” kuralına yer verilmiştir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu\’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, “İdari dava türleri şunlardır: (…) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, (…)” kuralına yer verilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu\’nun 50. maddesinin 2. fıkrasında, “Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” kuralına yer verilmiştir. Tam yargı davaları, 2577 sayılı Kanun\’da tanımlanmakla birlikte, davaların nasıl yürütüleceği ve sonuçlandırılacağı, idarenin işlem ve eyleminden doğan zararların nasıl hesaplanacağı ve hüküm altına alınacağı Kanun\’da düzenlenmemektedir. Bu bakımdan, idari yargı hukukunun birçok alanında olduğu gibi, tam yargı davalarına ilişkin öğreti de yargı kararları ve özellikle Danıştay içtihatlarıyla geliştirilmektedir. Zarar, kişinin malvarlığından meydana gelen eksilmedir. Zarar kavramı, doğrudan-dolaylı, olumlu-olumsuz, mevcut-müstakbel-muhtemel, fiili-mahrum kalınan kâr-normatif zarar olarak birçok ayrıma tâbi tutulmaktadır. Fiili zarar, mal varlığının aktifinde bir azalma veya pasifinde bir artma olması hâli, yoksun kalınan kâr ise ileri ortaya çıkması muhtemel, mal varlığının aktifindeki artmanın veya pasifindeki azalmanın engellenmesi olarak tanımlanmaktadır. (M. Kemal Oğuzman, Nami Barlas, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C.II, 11. Baskı, İstanbul, Vedat Kitapçılık, 2014, s.,40.) İdari yargı içtihatları uyarınca, tam yargı davalarında, idarenin hukuka aykırı işlem veya eylemlerinden doğan ve dava açma tarihi itibarıyla ortaya çıkmış olan fiili zararların tazmin edileceği, yoksun kalınan kârın ise fiili zarar olmadığı ve ileri doğması muhtemel bir zarar olduğu, bu nedenle tazminine karar verilemeyeceği anlaşılmaktadır. İdari yargıda tazmin edilecek zarar, fiili zarar, yani gerçek zarardır. (Bu konuda Bkz.: Turgut Candan, Açıklamalı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 8. Baskı, Ankara, Yetkin Yayınları, 2020, s. 229 vd.) Yoksun kalınan kâr, Roma Hukuku\’nda lucrum cessans olarak adlandırılmaktadır. Roma Hukuku\’nda kural olarak tazminat fiili zarara ilişkindir. Yoksun kalınan kârın tazmin edilmesi Roma Hukuku\’nun son devirlerinde ve istisnai olarak kabul edilmiştir. Fakat çağdaş özel hukukta fiili zarar ile yoksun kalınan kârın tazmini arasında fark kalmamıştır. Fiili zararın hesaplanmasında sorun bulunmamaktaysa da yoksun kalınan kârın hesaplanmasında zorluklar bulunmaktadır. (Murat Topuz, İsviçre ve Türk Borçlar Hukuku ile Karşılaştırmalı Olarak Roma Borçlar Hukukunda Maddî Zarar ve Bu Zararın Belirlenmesi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2010, s. 42 vd.) Yoksun kalınan kârın hesaplanmasındaki zorluğu dikkate alan kanun koyucu 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu\’nun 50. maddesinin 2. fıkrasında, hâkime olayların olağan akışı ve zarar görenin aldığı önemleri dikkate alarak hakkaniyete göre yoksun kalınan kârı serbestçe takdir etme imkânı tanımıştır. Hâkim, mahrum kalınan kârın hesabında, yalnız zarar verici olay meydana gelmeseydi kesinlikle ortaya çıkacak kârı göz önüne almamalı ancak
Tam Yargı Davalarında Menfi Zarar ve Müspet Zararın Tazmin Edilmesi Talep Edilebilir mi Read More »