Tapu Sicilinin Tutulmasından Dolayı Devletin Sorumluluğuna Dayalı Maddi Tazminat İstemi
Tapu Sicilinin Tutulmasından Dolayı Devletin Sorumluluğu Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2017/2025 Karar No: 2018/1189 Karar Tarihi: 13.06.2018 Mahkemesi: Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda … Asliye Hukuk Mahkemesince davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen 20.09.2011 gün ve … sayılı karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 19.12.2012 gün ve 2012/19256 E., 2012/27445 K. sayılı kararı ile; “…Dava, Türk Medeni Kanunu’nun 1007. maddesinde düzenlenmiş bulunan tapu sicilinin tutulmasından dolayı devletin sorumluluğuna dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekilince temyiz edilmiştir. Dosyada bulunan belgelerden; Maliye Hazinesi tarafından açılan tapu iptali ve tescil davasında kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı saptanarak dava konusu taşınmazın tapusunun iptaline karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçmeden 31.01.2008 tarihinde kesinleştiği, bunun üzerine davacının 01.12.2008 tarihinde BK 60. maddesinde öngörülen 10 yıllık genel zaman aşımı süresi içinde işbu davayı açtığı anlaşıldığından işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi, Doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir. HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir. Davacılar vekili, müvekkillerinin mülkiyetinde bulunan 1662 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının, kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığından bahisle Samandağ Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/394 E., 2006/83 K sayılı kararı ile taşınmaz maliklerine tazminat ödenmeksizin iptaline karar verildiğini, ancak bu kararın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin malvarlığı haklarını güvence altına alan 1 numaralı ek protokolünün 1. maddesine aykırılık teşkil ettiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 126.500,00-TL tazminatın, tespit tarihi olan 10.10.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Hazinesinden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacılar vekili 18.08.2011 harç tarihli ıslah dilekçesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1662 parselin ağaç bedelleri ile birlikte 110.790,50-TL tazminatın tapu iptal tarihi olan 16.01.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Hazinesinden tahsilini istemiştir. Davalı … Hazinesi vekili devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerin 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 43. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu\’nun 16. maddesinde düzenlendiğini, bu gibi yerlerin özel mülkiyete konu olamayacağını ve herkesin eşit olarak ve serbestçe yararlanmasına açık yerlerden olduğunu; dava konusu yerin de kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını, dolayısıyla ayni hakka konu olamayan, bu nedenle alım ve satım konusu yapılamayan ve rayiç değeri olmayan yerler içerisinde bulunduğunu, kaldı ki davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur. Mahkemece davanın tapu kaydının iptalinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olduğu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1007. maddesi gereğince tapu sicillerinin tutulmasından doğan zararlardan devletin sorumlu olduğu, buradaki sorumluluğun kusur aramayan bir sorumluluk niteliğinde bulunduğu, yani tapu kaydının yanlış tutulması veya tapu işlemlerinde görevli olan kimselerin hukuka aykırı eylemleri nedeni ile güvenerek işlem yapan üçüncü kişilerin uğrayacakları zararlar nedeniyle devletin kusursuz sorumluluğunun olduğu, sorumluluğun esasının tapu kayıtlarının aleni olması ve bu kayıtlara güven duyulmasındaki zorunluluktan kaynaklandığı, buradaki zamanaşımının 818 sayılı (mülga) Borçlar Kanunu’nun haksız fiile ilişkin 60. maddesine tabi bulunduğu, buna göre zararın ve sorumlunun öğrenilmesinden itibaren 1 yıl ve her durumda zarara yol açan olay tarihinden itibaren 10 yıl içerisinde davanın açılmasının gerektiği, tapu sicilinin tutulmasında muhafızın hukuka aykırı işlemi ve bununla zararlı sonuç arasında nedensellik bağının varlığı gerekmekte ise de eylemin kusura dayanıp dayanmamasının bir öneminin bulunmadığı, bir başka anlatımla devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğunun unutulmamasının yerinde olacağı ve zararın tapu sicilinin tutulmasından doğmuş olmasının aranacağı, dolayısıyla bu maddeye dayanan sorumluluk nedeni ile Devlete karşı yöneltilecek dava için Borçlar Kanunu\’nun 60. maddesindeki zamanaşımının uygulanacağı, BK’nın “İstihdam Edenlerin Mesuliyeti” başlıklı 55. maddesindeki düzenlemeye göre istihdam edenin sorumluluğunun da bir haksız fiil sorumluluğu türü olduğu, ancak burada sorumluluk için sadece kusur koşulunun aranmayacağı, aynı Kanunun “Müruru Zaman” başlığını taşıyan 60. maddesinin de haksız fiil nedeni ile doğan borçlarda zamanaşımı süresini düzenlediği, BK’nın 125. maddesinde ise “Bu kanunda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde, her dava on senelik müruru zamana tabidir.” şeklinde bir hükmün yer aldığı, bu yasal çerçevede BK’nın 125. maddesinde belirtilen genel zamanaşımı süresinin başka hüküm bulunmadığı hallerde uygulanacağı sonucuna varıldığı, eldeki davada davalı Hazineye yüklenen sorumluluğun 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1007. maddesi kapsamında tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlarda devletin sorumluluğu kapsamında değerlendirilmesinde bir görüş ayrılığının bulunmadığı ve dosya kapsamından TMK’nın 1007. maddesinde belirtilen sorumluluğun bir haksız fiil sorumluluğu olduğu, bu nedenle haksız fiilden kaynaklanan sorumluluğun tabi olduğu ve Borçlar Kanunu’nun 60. maddesinde düzenlenen 1 ve 10 yıllık zamanaşımı sürelerinin geçerli bulunduğu, 15.03.1944 gün, 1943/13 E., 1944/8 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi, tapuda yapılan bir yanlışlığın başlı başına hukukî bir varlık ifade etmeyeceği, ancak neden olduğu zarar itibariyle hukukî bir varlık kazanacağı, zarar doğmadıkça Hazinenin sorumluluğunun olmayacağı ve tapu kaydının düzeltilmesi olanak içinde bulundukça zarardan söz edilemeyeceği, eldeki davada zararın bulunduğu, bu itibarla Hazineye karşı tazminat davası açılabileceği, zararın ise tapu kaydının düzeltilmesi imkânının ortadan kalktığı, dolayısıyla somut olayda tapu kaydının iptali istemi ile Hazine tarafından açılan davanın kesinleştiği tarihte doğmuş olacağı, tazminat istemine dayanak teşkil eden Samandağ Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2004/394 E., 2006/83 K. sayılı kararının temyiz edilmeksizin 16.01.2007 tarihinde kesinleştiği, zararın doğduğu tarih olan 16.01.2007 tarihinden itibaren tazminat davasının açıldığı tarih olan 01.12.2008 tarihine geçen süre dikkate alındığında 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davacılar vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece, yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur. Yerel Mahkemece dava konusu ile ilgili olarak benzer mahiyette olan ve aynı mahkemede görülen dosyalarının bir kısmının temyiz incelemesini yapan Yargıtay 4. Hukuk Dairesi kararlarında tapu sicilinin tutulmasından dolayı uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1007. maddesi gereğince ödetilmesi istemine ilişkin davalarda zararın, kamu tüzel kişisi olan davalının suç sayılan bir eyleminden doğmadığının, bu durumda uygulanacak olan zamanaşımı süresinin bir yıl olduğunun ve (uzamış) ceza zamanaşımının uygulanmayacağının ifade edildiği; temyiz mercinin değişmesi ve inceleme yapma görevinin Yargıtay 1. Hukuk Dairesine geçmesinden sonra 1. Hukuk Dairesince TMK’nın 1007. maddesinden kaynaklanan sorumlulukta bu tür bir davanın taşınmaz mülkiyetinin yitirildiğinin kesinleşmesinden sonra açılabileceği ve mülkiyetin kaybedildiği tarih itibari ile
Tapu Sicilinin Tutulmasından Dolayı Devletin Sorumluluğuna Dayalı Maddi Tazminat İstemi Read More »