KVKK Danışmanlığı

Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Elektronik Ticaret Danışmanlığı ve E-Ticaret Rehberi

Elektronik Ticaret Danışmanlığı ve E-Ticaret Rehberi Elektronik ticaret, mal veya hizmet alım satım işlemlerinin internet üzerinden yapılmasına olanak sağlayan ticaret türü olarak tanımlanabilir. Elektronik ticaret kavramı, e-ticaret veya internet ticareti olarak da adlandırılmaktadır. E-ticaret, yeni başlayanların, küçük işletmelerin veya büyük şirketlerin ürün ve hizmetlerini daha düşük işletme maliyetleri ile satmalarına ve daha geniş müşteri kitlelerine ulaşmalarına olanak tanıyan bir dağıtım kanalıdır. İşletmeler, kendi e-ticaret sitelerini oluşturabilecekleri gibi e-ticaret pazar yerlerinde de markaları için mağaza oluşturabilmekte veya çok kanallı bir yaklaşım benimseyerek birden fazla online platformu eş zamanlı olarak kullanabilmektedir. Dünya çapında tahmini 2,5 milyar insan e-ticaret sistemlerini kullanmakta internet üzerinden mal veya hizmet satın almaktadır. Elektronik Ticaret ile ilgili Temel Kavramlar E-ticaret ekosistemine adım atmak isteyen firmaların temel e-ticaret kavramlarını bilerek yola çıkması birçok fayda sağlar. Yaygın kullanılan e-ticaret terim ve kavramları, bu alandaki işleri kolaylaştırır. E-ticarette sık rastlanan temel kavramlar şunlardır; Elektronik Ticaret: E-ticaret, mal ve hizmetlerin internet ortamında satılıp alınmasıdır. OECD tarafından “internet üzerinden yapılan ticari işlemler” olarak özetlenen e-ticaret, Türkiye’deki 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’da, “fiziki olarak karşı karşıya gelmeksizin, elektronik ortamda gerçekleştirilen çevrimiçi iktisadi ve ticari her türlü faaliyet” olarak tanımlanır. Dijital Ticaret: Dijital olarak etkinleştirilmiş ticari işlemler bütünüdür. Dijital ticaret işlemleri ile satılan ürün ve hizmetler, dijital ya da fiziksel olarak teslim edilebilir. Tüketicileri, şirketleri ya da hükümetleri kapsayan sanal mal ve hizmet ticaretidir. Sınır Ötesi E-Ticaret: E-ihracat ve e-ithalat, sınır ötesi e-ticaretin temel kavramlarıdır. Uluslararası pazarlarda çevrimiçi ticari işlemlerdir. Ulusal sınırlar üzerinden çevrimiçi mağazalarda ürünlerin alınıp satılmasıdır. Alıcı ve satıcı farklı ülkelerdedir, farklı para birimleri kullanırlar, farklı dil konuşurlar ve farklı ticaret ve yargı kanunlarına tabidirler. E-ihracat: “Sınırötesi e-ticaret” veya “mikro ihracat” olarak da tanımlanan e-ihracat, online kanallar aracılığıyla yurt dışından alınan siparişleri mikro ihracat kuralları çerçevesinde ulaştırmaktır. İşletmelere hedef kitlelerini genişletmek ve kârlarını artırmak için bir fırsat verir. E-ihracat için hedef pazardaki yerel ticaret kurallarını iyi bilmek; e-ihracat mevzuatına hâkim olmak ve e-ticareti küresel bir bakış açısı ile değerlendirmek gerekir. B2B: “Business to Business” ifadesinin kısaltmasıdır. Kelime anlamı “işletmeden işletmeye” şeklindedir. Hammadde tedarikçisi-üretici, üretici-toptancı ve toptancı-perakendeci arasındaki ticari işlemlerdir. B2C: “Business to Consumer” ifadesinin kısaltmasıdır. Kelime anlamı “işletmeden tüketiciye” şeklindedir. E-ticaret ve e-ihracatın temelini ifade eden en önemli kavramdır. C2C: “Consumer to Consumer” ifadesinin kısaltması olan C2C, ”tüketiciden tüketiciye” anlamındadır. Farklı elektronik alışveriş platformlarından yapılan e-ticaret, bu kapsamdadır. Çevrimiçi platformlarda veya web sitelerinde bir araya gelen tüketicilerin, ürün ve hizmetlerini sergilemesi ve belirledikleri fiyatlardan satması veya almasıdır. Domain: Türkçesi “alan adı” olan domain, bir web sitesinin internetteki adıdır. Web sitesi kurmanın ilk adımı bir alan adı belirlemektir. Bir internet sitesinin fiziksel adresinin karşılığı olan domain, internet tarayıcısına, ilgili web sitesi ile ilgili bilgilerin yer aldığı sunucuyu işaret eder. Hosting: Türkçesi “barındırma” olan hosting, web sitesi içeriğinin barındırıldığı ortamdır. Web sayfasının fotoğrafları, grafikleri veya görsel-metinsel dokümanlarının tutulduğu dijital ortamdır. “Web sayfasının arka yüzü” olarak tanımlanabilen hosting’de, web sitesi içeriği ve veritabanı bir sunucuda barındırılır. Siber Güvenlik: Dijital dünyanın en önemli konularından olan siber güvenlik, bilgi ve bilgisayar sistemleri güvenliğini içeren geniş bir kavramdır. Tüketicilerden hükümetlere kadar bilgisayar sistemleri üzerinden işlem yapan herkesi ve her kurumu ilgilendirir. Kişilerin, şirketlerin veya özel ve kamu kurumlarının, kritik bilgilerinin siber saldırılardan korunması uygulamalarıdır. Siber güvenlik öğeleri arasında finansal sistemlerin güvenliği ilk sırada yer almaktadır. KVKK: Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) işletmelere, bilgi gizliliği ve erişilebilirliği gibi konularda çeşitli sorumluluklar yükleyen bir kanundur. Kanun, kişisel veri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasları düzenler. KVKK kapsamında farklı kaynaklardan gelen veriler için bir strateji oluşturulması gerekir. Ağ sistemlerinden sürdürülebilir teknolojik uygulamalara kadar farklı dijital sistemleri içerir. Müşteri Deneyimi: Müşteri deneyimi, müşterinin firmaya bağlılığı ve verdiği değeri ifade eder. Her müşteri, mağaza veya firma için geliştirdiği deneyimlerini sosyal medyadan arkadaşlarına, ailesinden tanımadığı insanlara kadar herkesle paylaşabilir. Bu durum, firma için olumlu veya olumsuz sonuçlar doğurabilir. Müşterinin firmayla etkileşimini ifade eden müşteri deneyimi, bir anlamda müşteri firma imajı veya algısıdır. Drop Shipping: “Stoksuz e-ticaret” veya “stoksuz satış” olarak tanımlanan Drop Shipping, bir e-ticaret iş modelidir. Drop Shipping firması stok tutmadan satış yapabilir. Tedarikçi, üretici ve müşteri arasında aracı bir kanaldır. Drop Shipping, bir perakende satış yöntemidir. Mağaza, stok ürün yerine ürünleri üçüncü taraf bir tedarikçiden satın alır. Ürünler daha sonra doğrudan tüketiciye gönderilir. Satıcı, stok için sipariş vermez veya siparişlerle ilgilenmesi gerekmez. Bunun yerine ürün ve siparişle üçüncü taraf bir tedarikçi ilgilenir. Dönüşüm Optimizasyonu: Bir e-ticaret sitesine gelen ziyaretçilere satın alma veya üye olma gibi işlemleri yapmasını sağlama oranıdır. Potansiyel müşterileri kullanıcıya dönüştürme oranını artırmak için uygulanan sistematik faaliyetleri ifade eder. Chatbot: “Chat” ve “robot” terimlerinden türetilen chatbot, algoritma tabanlı bir yazılımdır. İnternet sitelerinde kullanıcılara yardımcı olmak için geliştirilen basit asistanlar, chatbot kapsamında değerlendirilir. Yardımcı ses yazılımları, otomatik cevap verme uygulamaları ve canlı destek yazılımlarını içeren yapay zeka tasarımlarıdır. E-Ticarete Başlama E-ticarete; e-ticaretin anlamını, kapasitesini, yöntemlerini ve uygulamalarını öğrenerek başlanabilir. Sektörünüzün e-ticaret kapasitesi de ilk olarak bilinmesi gerekenler arasında yer almaktadır. Bu konuda devlet destekli e-ticaret eğitim programlarından veya özel e-ticaret platformlarından destek alınabilmektedir. E-ticarete giriş yaparken dikkat eilmesi gereken hususlar; Online Pazar Yerleri: Yeni bir e-ticaret sitesi açmak tabii ki gereklidir. Ancak ilk olarak yerel veya küresel perakende sitelerinde mağaza açarak e-ticarete adım atabilirsiniz. Bu; sipariş alınması, kargo ve iade süreçleri gibi konularda tecrübe kazandıracaktır. Şirket: Ülkemizdeki mevzuata göre e-ticaret yapmak için şirket kurma şartı aranmamaktadır. Esnaflar ve esnaf olmayan diğer gerçek kişiler de e-ticaret yapabilmektedir. Gelir sağlandığı için vergi kaydı açılması gerekmektedir; ancak bu durumun bile istisnaları vardır. E-ticaret için şirket kurulmak istenirse şirket türü önemli değildir. Fiziksel mağazası olan bir şirket, farklı bir şirket kurmadan ürünlerini doğrudan e-ticaret mağazasında satışa sunabilir. Şahıs şirketi veya adi ortaklık kurmak, maliyeti en düşük seçenektir. Domain ve Hosting: E-ticaret için şirket kurarken internet sitesi ismi de tescil ettirilebilir. Bu süreçte alan adı (domain) ve web barındırma (hosting) hizmeti alınmalıdır. Kurulum ve Ürün Maliyetleri: E-ticaret sitesinin kurulumu, tasarımı, yazılımı ve her türlü altyapı hizmetleri için bütçe ayırmak gerekir. Site uygulamaları ve ürün tedariki için iyi bir maliyet hesaplaması yapılmalıdır. Ürünlerin belirlenmesi: E-ticaret, detaylı iş planı gerektirir. İnternetten hangi ürünler daha çok satılıyor? Hangi günlerde hangi ürünleri vitrine koymak gerekir? Rakip sitelerde neler yapılıyor? Bu ve benzeri soruların cevapları, iyi bir satış ve pazarlama hedefi için gereklidir.   Ödeme Yöntemleri: E-ticaretin en önemli faktörlerinden biri de ödeme yöntemleridir. İnternet

Elektronik Ticaret Danışmanlığı ve E-Ticaret Rehberi Read More »

Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

6698 sayılı KVKK (Kişisel Verilerin Korunması Kanunu) Kapsamında Hukuki Danışmanlık Hizmetlerimiz

6698 Sayılı KVKK Kapsamında Hukuki Danışmanlık Hizmetlerimiz Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ve İlgili Yasal Düzenlemeler Detaylar 6698 sayılı KVKK Kapsamında Veri Sorumlusunun Yükümlülükleri Detaylar KVKK Kapsamında Kişisel Verilerin Silinmesi, Yok Edilmesi ve Aktarılması Detaylar KVKK Danışmanlığı: KVKK Uyum Süreci Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Detaylar Kişisel Verilerin Korunması Alanında yetkin Kayseri avukat kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz; hukuk davalarında ve ceza yargılamalarında savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek taraflara avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir. Kişisel verilerinizin korunması, işlenmesi, aktarılması, silinmesi veya yok edilmesi ile ilgili gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması açısından alanında uzman avukatlardan hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. Herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve yargı kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir.  Alanında yetkin Kayseri Avukat kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek Anayasa Mahkemesi (AYM), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Tazminat Komisyonuna başvuru sürecinde de taraflara avukatlık ve hukuki danışmanlık desteği sunmaktadır. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvuru sürecinde herhangi bir mağduriyete veya hak kaybına uğramamak için gerekli başvuruların zamanında ve usulüne uygun yapılması büyük önem arz etmektedir. Bu süreçte, alanında uzman bir avukattan hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. Zülküf Arslan Hukuk Bürosu olarak; Yalçınkaya Kararı başta olmak üzere AİHM kararlarının Türkçe çevirilerini yapan Eski AİHM Hukukçusu Dr. Orhan Arslan koordinatörlüğünde müvekkillerimize Anayasa Mahkemesi ve AİHM başvurusunun yanı sıra emsal AYM ve AİHM Kararları çerçevesinde yeniden yargılama başvurusu hususunda da hukuki destek vermekteyiz. Kişisel verilerinizin, korunması işlenmesi, aktarılması, silinmesi veya yok edilmesi ile ilgili bilgi almak için deneyimli bir avukat arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile başvuru ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz. Map-marker-alt Phone-alt Envelope Whatsapp Google Twitter Facebook Instagram Linkedin

6698 sayılı KVKK (Kişisel Verilerin Korunması Kanunu) Kapsamında Hukuki Danışmanlık Hizmetlerimiz Read More »

Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

KVKK Kapsamında İlgili Kişinin Hakları, Kişisel Verilerin Silinmesi, Yok Edilmesi ve Aktarılması

KVKK Kapsamında İlgili Kişinin Hakları, Kişisel Verilerin Silinmesi, Yok Edilmesi ve Aktarılması KVKK Kapsamında İlgili Kişi ve Hakları 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında ilgili kişilere ait bilgilerin korunması ve işlenmesi ile kişisel verilerin silinmesi, aktarılması veya yok edilmesi ile herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için gerekli başvuru ve itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması hususunda bir avukat hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. Zülküf Arslan Hukuk Bürosu, güvenilir, şeffaf ve profesyonel hizmet anlayışı ile hakkaniyet çizgisinden ayrılmadan faaliyetlerini sürdürmekte ve KVKK Danışmanlığı alanında uzman avukat ve danışman kadrosu ile müvekkillerini mahkeme ve yasal merciler önünde başarı ile temsil etmektedir. Zülküf Arslan Hukuk Bürosu, 15 yılı aşkın tecrübesi ile müvekkillerine KVKK kapsamında ihtiyaç duydukları avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmetini nitelikli ve güvenilir şekilde vermek için çalışmaktadır. Kayseri Avukat Kadromuz, emsal yargı kararları ile güncel mevzuat ve hukuki gelişmeleri yakından takip ederek müvekkillerinin talep ve ihtiyaçlarını doğru ve pratik bir şekilde çözüme kavuşturmaktadır. 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yalnızca gerçek kişilerin verileri korunmaktadır. Bu nedenle, Kanunda kişisel verisi işlenen gerçek kişiyi ifade etmek için “ilgili kişi” ifadesi kullanılmıştır. Korunması gereken kişi, düzenlemenin tanımlar kısmında açıkça belirtildiği üzere “gerçek kişi”dir. Kanunda yer alan kişisel verinin tanımı gereği, tüzel kişiye ait bir verinin herhangi bir gerçek kişiyi belirlemesi ya da belirlenebilir kılması halinde, bu veriler de Kanun kapsamında koruma altındadır. Ancak burada korunan menfaat tüzel kişiye değil, düzenlemenin temellendirdiği öncelik gereği belirlenen ya da belirlenebilecek gerçek kişiye ait olacaktır. Çünkü Kanun, tüzel kişilere ait verilerin korunmasını hiçbir şekilde düzenlememektedir. 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 11. maddesi çerçevesinde ilgili kişi her zaman veri sorumlusuna başvurarak kendisi ile ilgili; – Kişisel verilerinin işlenip işlenmediğini öğrenme, – Kişisel verileri işlenmişse buna ilişkin bilgi talep etme, – Kişisel verilerinin işlenme amacını ve bunların amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını öğrenme, – Yurt içinde veya yurt dışında kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişileri bilme, – Kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmiş olması hâlinde bunların düzeltilmesini isteme, – Kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesini isteme, – Kişisel verilerin düzeltilmesi, silinmesi veya yok edilmesine ilişkin işlemlerin kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişilere bildirilmesini isteme, – İşlenen verilerin münhasıran otomatik sistemler vasıtasıyla analiz edilmesi suretiyle kişinin kendisi aleyhine bir sonucun ortaya çıkmasına itiraz etme, – Kişisel verilerin kanuna aykırı olarak işlenmesi sebebiyle zarara uğraması hâlinde zararın giderilmesini talep etme haklarına sahiptir. İlgili Kişinin Hak Arama Yöntemleri Başvuru Hakkı Kişisel verisi işlenen gerçek kişiler, veri sorumlusuna başvuru hakkına sahiptir. Veri Sorumlusuna Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Tebliğ’e göre ilgili kişiler, başvurularını Türkçe olarak yapmak kaydıyla bu haktan yararlanabilir. İlgili kişilerin, veri sorumlusuna başvurarak; kendileriyle ilgili kişisel verilerin işlenip işlenmediğini öğrenmek, işlenmişse bunları talep etmek, verinin muhtevasının eksik veya yanlış olması halinde bunların düzeltilmesini, hukuka aykırı olması halinde ise silinmesini, yok edilmesini ve buna göre yapılacak işlemlerin verilerin açıklandığı üçüncü kişilere bildirilmesini ve verilerin kanuna aykırı olarak işlenmesi sebebiyle zararlarının giderilmesini talep etme hakları bulunmaktadır. Bu kapsamda ilgili kişilerin, 6698 sayılı Kanun (KVKK)’un uygulanmasıyla ilgili taleplerini, öncelikle veri sorumlusuna iletmeleri zorunludur. Kanun, kişisel verilerin korunması kapsamındaki başvurular için kademeli bir başvuru usulü öngörmüştür. İlgili kişilerin, sahip oldukları hakları kullanabilmeleri için öncelikle veri sorumlusuna başvurmaları zorunludur. Bu yol tüketilmeden Kurula şikâyet yoluna gidilemez. 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda, kişilik hakları ihlal edilen ilgililerin genel hükümlere göre tazminat hakları saklı tutulmuştur. Başvuru yoluna gitmenin zorunlu, şikâyet yoluna gitmenin ise ihtiyari olması sebebiyle, başvurusu zımnen veya açıkça reddedilen ilgili kişinin bir yandan Kurula şikâyette bulunabilmesi, diğer yandan doğrudan yargı yoluna gidebilmesi mümkün olacaktır. Ancak bu noktada belirtmek gerekir ki, ilgili kişilerin hak ihlallerine yönelik olarak doğrudan yargı organlarına başvurmalarının önünde herhangi bir engel bulunmamaktadır. Başka bir ifadeyle, konunun yargıya intikal ettirilmesinden önce, veri sorumlusuna başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Veri sorumlusuna doğrudan başvurma zorunluluğu, konunun Kurula iletilmesinden önce uyulması gereken bir zorunluluktur. Veri sorumlusuna yapılacak başvuruların şekli konusunda 6698 sayılı Kanun (KVKK)’da iki temel hüküm bulunmaktadır. Bunlardan ilki yazılı başvurudur. Yazılı başvuru, genel hükümler gereği ıslak imza içeren belge ile yapılan başvuru anlamına gelmektedir. Buna ek olarak güvenli elektronik imza ile imzalanan belgeler de yazılı şekil şartını sağlayacaktır. Yazılı başvuru haricindeki diğer başvuru yöntemlerinin belirlenmesi konusunda Kanun, Kişisel Verileri Koruma Kurulunu yetkilendirmektedir. Kurul, çıkardığı ikincil düzenlemelerle veri sorumlusuna yapılacak başvuruların yöntemini belirlemiştir. Başvuru usulü İlgili kişi, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 11 inci maddesinde belirtilen hakları kapsamında taleplerini, yazılı olarak veya kayıtlı elektronik posta (KEP) adresi, güvenli elektronik imza, mobil imza ya da ilgili kişi tarafından veri sorumlusuna daha önce bildirilen ve veri sorumlusunun sisteminde kayıtlı bulunan elektronik posta adresini kullanmak suretiyle veya başvuru amacına yönelik geliştirilmiş bir yazılım ya da uygulama vasıtasıyla veri sorumlusuna iletir. Başvuruda; – Ad, soyad ve başvuru yazılı ise imza, – Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için T.C. kimlik numarası, yabancılar için uyruğu, pasaport numarası veya varsa kimlik numarası, – Tebligata esas yerleşim yeri veya iş yeri adresi, – Varsa bildirime esas elektronik posta adresi, telefon ve faks numarası, – Talep konusu bulunması zorunludur. Konuya ilişkin bilgi ve belgeler başvuruya eklenir. Yazılı başvurularda, veri sorumlusuna veya temsilcisine evrakın tebliğ edildiği tarih, başvuru tarihidir. Diğer yöntemlerle yapılan başvurularda; başvurunun veri sorumlusuna ulaştığı tarih, başvuru tarihidir. Başvuruya cevap Veri sorumlusu bu Tebliğ kapsamında ilgili kişi tarafından yapılacak başvuruları etkin, hukuka ve dürüstlük kuralına uygun olarak sonuçlandırmak üzere gerekli her türlü idari ve teknik tedbirleri almakla yükümlüdür. Veri sorumlusu, başvuruyu kabul eder veya gerekçesini açıklayarak reddeder. Veri sorumlusu, cevabını ilgili kişiye yazılı olarak veya elektronik ortamda bildirir. Cevap yazısının; – Veri sorumlusu veya temsilcisine ait bilgileri, – Başvuru sahibinin; adı ve soyadını, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için T.C. kimlik numarasını, yabancılar için uyruğunu, pasaport numarasını veya varsa kimlik numarasını, tebligata esas yerleşim yeri veya iş yeri adresini, varsa bildirime esas elektronik posta adresini, telefon ve faks numarasını, – Talep konusunu, – Veri sorumlusunun başvuruya ilişkin açıklamalarını içermesi zorunludur. Veri sorumlusu başvuruda yer alan talepleri, talebin niteliğine göre en kısa sürede ve en geç otuz gün içinde ücretsiz olarak sonuçlandırır. Ancak, işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi hâlinde, 7 nci maddede belirtilen ücret alınabilir. Başvurunun, veri sorumlusunun hatasından kaynaklanması hâlinde alınan ücret ilgiliye iade edilir. İlgili kişinin talebinin kabul edilmesi hâlinde, veri sorumlusunca talebin gereği en kısa sürede yerine

KVKK Kapsamında İlgili Kişinin Hakları, Kişisel Verilerin Silinmesi, Yok Edilmesi ve Aktarılması Read More »

Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ve KVKK ile ilgili Yasal Düzenlemeler

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ve KVKK ile ilgili Yasal Düzenlemeler 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında ilgili kişilere ait bilgilerin korunması ve işlenmesi ile kişisel verilerin silinmesi, aktarılması veya yok edilmesi ile herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için gerekli başvuru ve itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması hususunda bir avukat hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. Zülküf Arslan Hukuk Bürosu, güvenilir, şeffaf ve profesyonel hizmet anlayışı ile hakkaniyet çizgisinden ayrılmadan faaliyetlerini sürdürmekte ve KVKK Danışmanlığı alanında uzman avukat ve danışman kadrosu ile müvekkillerini mahkeme ve yasal merciler önünde başarı ile temsil etmektedir. Zülküf Arslan Hukuk Bürosu, 15 yılı aşkın tecrübesi ile müvekkillerine KVKK kapsamında ihtiyaç duydukları avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmetini nitelikli ve güvenilir şekilde vermek için çalışmaktadır. Kayseri Avukat Kadromuz, emsal yargı kararları ile güncel mevzuat ve hukuki gelişmeleri yakından takip ederek müvekkillerinin talep ve ihtiyaçlarını doğru ve pratik bir şekilde çözüme kavuşturmaktadır. 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yalnızca gerçek kişilerin verileri korunmaktadır. Bu nedenle, Kanunda kişisel verisi işlenen gerçek kişiyi ifade etmek için “ilgili kişi” ifadesi kullanılmıştır. Korunması gereken kişi, düzenlemenin tanımlar kısmında açıkça belirtildiği üzere “gerçek kişi”dir. Kanunda yer alan kişisel verinin tanımı gereği, tüzel kişiye ait bir verinin herhangi bir gerçek kişiyi belirlemesi ya da belirlenebilir kılması halinde, bu veriler de Kanun kapsamında koruma altındadır. Ancak burada korunan menfaat tüzel kişiye değil, düzenlemenin temellendirdiği öncelik gereği belirlenen ya da belirlenebilecek gerçek kişiye ait olacaktır. Çünkü Kanun, tüzel kişilere ait verilerin korunmasını hiçbir şekilde düzenlememektedir. 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 11. maddesi çerçevesinde ilgili kişi her zaman veri sorumlusuna başvurarak kendisi ile ilgili; – Kişisel verilerinin işlenip işlenmediğini öğrenme, – Kişisel verileri işlenmişse buna ilişkin bilgi talep etme, – Kişisel verilerinin işlenme amacını ve bunların amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını öğrenme, – Yurt içinde veya yurt dışında kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişileri bilme, – Kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmiş olması hâlinde bunların düzeltilmesini isteme, – Kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesini isteme, – Kişisel verilerin düzeltilmesi, silinmesi veya yok edilmesine ilişkin işlemlerin kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişilere bildirilmesini isteme, – İşlenen verilerin münhasıran otomatik sistemler vasıtasıyla analiz edilmesi suretiyle kişinin kendisi aleyhine bir sonucun ortaya çıkmasına itiraz etme, – Kişisel verilerin kanuna aykırı olarak işlenmesi sebebiyle zarara uğraması hâlinde zararın giderilmesini talep etme haklarına sahiptir. Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Kanun Numarası: 6698 Kabul Tarihi: 24/3/2016 Yayımlandığı Resmî Gazete Tarih: 7/4/2016 Sayısı: 29677 Birinci Bölüm – Amaç, Kapsam ve Tanımlar Amaç – Madde 1 (1) Bu Kanunun amacı, kişisel verilerin işlenmesinde başta özel hayatın gizliliği olmak üzere kişilerin temel hak ve özgürlüklerini korumak ve kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin yükümlülükleri ile uyacakları usul ve esasları düzenlemektir. Kapsam – Madde 2 (1) Bu Kanun hükümleri, kişisel verileri işlenen gerçek kişiler ile bu verileri tamamen veya kısmen otomatik olan ya da herhangi bir veri kayıt sisteminin parçası olmak kaydıyla otomatik olmayan yollarla işleyen gerçek ve tüzel kişiler hakkında uygulanır. Tanımlar – Madde 3 (1) Bu Kanunun uygulanmasında; a) Açık rıza: Belirli bir konuya ilişkin, bilgilendirilmeye dayanan ve özgür iradeyle açıklanan rızayı, b) Anonim hâle getirme: Kişisel verilerin, başka verilerle eşleştirilerek dahi hiçbir surette kimliği belirli veya belirlenebilir bir gerçek kişiyle ilişkilendirilemeyecek hâle getirilmesini, c) Başkan: Kişisel Verileri Koruma Kurumu Başkanını, ç) İlgili kişi: Kişisel verisi işlenen gerçek kişiyi, d) Kişisel veri: Kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi, e) Kişisel verilerin işlenmesi: Kişisel verilerin tamamen veya kısmen otomatik olan ya da herhangi bir veri kayıt sisteminin parçası olmak kaydıyla otomatik olmayan yollarla elde edilmesi, kaydedilmesi, depolanması, muhafaza edilmesi, değiştirilmesi, yeniden düzenlenmesi, açıklanması, aktarılması, devralınması, elde edilebilir hâle getirilmesi, sınıflandırılması ya da kullanılmasının engellenmesi gibi veriler üzerinde gerçekleştirilen her türlü işlemi, f) Kurul: Kişisel Verileri Koruma Kurulunu, g) Kurum: Kişisel Verileri Koruma Kurumunu, ğ) Veri işleyen: Veri sorumlusunun verdiği yetkiye dayanarak onun adına kişisel verileri işleyen gerçek veya tüzel kişiyi, h) Veri kayıt sistemi: Kişisel verilerin belirli kriterlere göre yapılandırılarak işlendiği kayıt sistemini, ı) Veri sorumlusu: Kişisel verilerin işleme amaçlarını ve vasıtalarını belirleyen, veri kayıt sisteminin kurulmasından ve yönetilmesinden sorumlu olan gerçek veya tüzel kişiyi, ifade eder. İkinci Bölüm – Kişisel Verilerin İşlenmesi Genel ilkeler – Madde 4 (1) Kişisel veriler, ancak bu Kanunda ve diğer kanunlarda öngörülen usul ve esaslara uygun olarak işlenebilir. (2) Kişisel verilerin işlenmesinde aşağıdaki ilkelere uyulması zorunludur: a) Hukuka ve dürüstlük kurallarına uygun olma. b) Doğru ve gerektiğinde güncel olma. c) Belirli, açık ve meşru amaçlar için işlenme. ç) İşlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olma. d) İlgili mevzuatta öngörülen veya işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilme. Kişisel verilerin işlenme şartları – Madde 5 (1) Kişisel veriler ilgili kişinin açık rızası olmaksızın işlenemez. (2) Aşağıdaki şartlardan birinin varlığı hâlinde, ilgili kişinin açık rızası aranmaksızın kişisel verilerinin işlenmesi mümkündür: a) Kanunlarda açıkça öngörülmesi. b) Fiili imkânsızlık nedeniyle rızasını açıklayamayacak durumda bulunan veya rızasına hukuki geçerlilik tanınmayan kişinin kendisinin ya da bir başkasının hayatı veya beden bütünlüğünün korunması için zorunlu olması. c) Bir sözleşmenin kurulması veya ifasıyla doğrudan doğruya ilgili olması kaydıyla, sözleşmenin taraflarına ait kişisel verilerin işlenmesinin gerekli olması. ç) Veri sorumlusunun hukuki yükümlülüğünü yerine getirebilmesi için zorunlu olması. d) İlgili kişinin kendisi tarafından alenileştirilmiş olması. e) Bir hakkın tesisi, kullanılması veya korunması için veri işlemenin zorunlu olması. f) İlgili kişinin temel hak ve özgürlüklerine zarar vermemek kaydıyla, veri sorumlusunun meşru menfaatleri için veri işlenmesinin zorunlu olması. Özel nitelikli kişisel verilerin işlenme şartları – Madde 6 (1) Kişilerin ırkı, etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi veya diğer inançları, kılık ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı, cinsel hayatı, ceza mahkûmiyeti ve güvenlik tedbirleriyle ilgili verileri ile biyometrik ve genetik verileri özel nitelikli kişisel veridir. (2) Özel nitelikli kişisel verilerin, ilgilinin açık rızası olmaksızın işlenmesi yasaktır. (1/6/2024 tarihinde yürürlüğe girmek üzere bu fıkra yürürlükten kaldırılmıştır.) (3) Özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesi yasaktır. Ancak bu verilerin işlenmesi; a) İlgili kişinin açık rızasının olması, b) Kanunlarda açıkça öngörülmesi, c) Fiili imkânsızlık nedeniyle rızasını açıklayamayacak durumda bulunan veya rızasına hukuki geçerlilik tanınmayan kişinin, kendisinin ya da bir başkasının hayatı veya beden bütünlüğünün korunması için zorunlu olması, ç) İlgili kişinin alenileştirdiği kişisel verilere

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ve KVKK ile ilgili Yasal Düzenlemeler Read More »

Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) Kapsamında Veri Sorumlusunun Yükümlülükleri

KVKK Kapsamında Kişisel Verilerin İşlenmesi ve Veri Sorumlusunun Yükümlülükleri 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında ilgili kişilere ait kişisel verilerin işlenmesi, toplanması, silinmesi, aktarılması veya yok edilmesi ile herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için gerekli başvuru ve itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması hususunda bir avukat hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. Güvenilir ve profesyonel hizmet anlayışı ile hakkaniyet çizgisinden ayrılmadan faaliyetlerini sürdüren Zülküf Arslan Hukuk Bürosu, KVKK Danışmanlığı alanında uzman avukat ve danışman kadrosu ile müvekkillerini mahkeme ve yasal merciler önünde başarı ile temsil etmektedir. Zülküf Arslan Hukuk Bürosu, 15 yılı aşkın tecrübesi ile müvekkillerine KVKK kapsamında veri sorumlusunun yükümlülüklerine ilişkin avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir. Kayseri Avukat Kadromuz, emsal yargı kararları ile güncel mevzuat ve hukuki gelişmeleri yakından takip ederek müvekkillerinin talep ve ihtiyaçlarını doğru ve pratik bir şekilde çözüme kavuşturmaktadır. 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile kanun ve madde gerekçelerine ve KVKK ile ilgili mevzuat hükümlerine sitemizden ulaşabilirsiniz. Kişisel Verilerin İşlenmesi Kişisel veri, kimliği belirli ya da belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgidir. Kişisel verilerin işlenmesi 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 5. maddesinde sayılan hallerden en az birinin bulunması durumunda mümkündür. Buna göre; – İlgili kişinin açık rızasının varlığı, – Kanunlarda açıkça öngörülmesi, – Fiili imkansızlık nedeniyle rızasını açıklayamayacak durumda bulunan veya rızasına hukuki geçerlilik tanınmayan kişinin kendisinin ya da bir başkasının hayatı veya beden bütünlüğünün korunması için zorunlu olması, – Bir sözleşmenin kurulması veya ifasıyla doğudan doğruya ilgili olması kaydıyla sözleşmenin taraflarına ait kişisel verilerin işlenmesinin gerekli olması, – Veri sorumlusunun hukuki yükümlülüğünü yerine getirebilmesi için zorunlu olması, – İlgili kişinin kendisi tarafından alenileştirilmiş olması, – Bir hakkın tesisi, kullanılması veya korunması için veri işlemenin zorunlu olması, – İlgili kişinin temek hak ve özgürlüklerine zarar vermemek kaydıyla, veri sorumlusunun meşru menfaatleri için veri işlenmesinin zorunlu olması hallerinden birinin varlığı durumunda ilgili kişinin kişisel verilerinin işlenmesi mümkün bulunmaktadır. Kişisel verilerin işlenme şartları, hukuka uygunluk halleri olarak 6698 sayılı Kanun (KVKK)’da sınırlı sayıda sayılmış olup, bu şartlar genişletilemez. Kişisel veri işleme, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda bulunan açık rıza dışındaki şartlardan birine dayanıyorsa, bu durumda ilgili kişiden açık rıza alınmasına gerek bulunmamaktadır. Veri işleme faaliyetinin, açık rıza dışında bir dayanakla yürütülmesi mümkün iken açık rızaya dayandırılması, aldatıcı ve hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olacaktır. Nitekim, ilgili kişi tarafından verilen açık rızanın geri alınması halinde veri sorumlusunun diğer kişisel veri işleme şartlarından birine dayalı olarak veri işleme faaliyetini sürdürmesi hukuka ve dürüstlük kurallarına aykırı işlem yapılması anlamına gelecektir. Bu kapsamda, veri sorumlusu tarafından kişisel veri işleme faaliyetinin amacının öncelikli olarak açık rıza dışındaki işleme şartlarından birine dayanıp dayanmadığı değerlendirilmeli, eğer bu amaç Kanunda belirtilen açık rıza dışındaki şartlardan en az birini karşılamıyorsa, bu durumda veri işleme faaliyetinin devamı için kişinin açık rızasının alınması yoluna gidilmelidir. Kişisel Verilerin İşlenmesinde Temel İlkeler Uluslararası belgelerde kabul görmüş ve pek çok ülke uygulamasına yansımış olan kişisel verilerin işlenmesine ilişkin temel ilkeler bulunmaktadır. 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 4. maddesinde kişisel verilerin işlenmesine ilişkin usul ve esaslar 108 sayılı Avrupa Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması Sözleşmesine ve 95/46/EC sayılı Avrupa Birliği Veri Koruma Direktifine paralel şekilde düzenlenmiştir. Buna göre; Kanunda kişisel verilerin işlenmesinde sayılan genel ilkeler şunlardır: – Hukuka ve dürüstlük kurallarına uygun olma, – Doğru ve gerektiğinde güncel olma, – Belirli, açık ve meşru amaçlar için işlenme, – İşlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olma, – İlgili mevzuatta öngörülen veya işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilme. Kişisel verilerin işlenmesine ilişkin ilkeler, tüm kişisel veri işleme faaliyetlerinin özünde bulunmalı ve tüm kişisel veri işleme faaliyetleri bu ilkelere uygun olarak gerçekleştirilmelidir. Özel Nitelikli Kişisel Verilerin İşlenmesi Özel nitelikli kişisel veriler öğrenilmesi halinde ilgili kişi hakkında ayrımcılık yapılmasına veya mağduriyete neden olabilecek nitelikteki verilerdir. Bu nedenle, diğer kişisel verilere göre çok daha sıkı şekilde korunmaları gerekmektedir. 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda özel nitelikli kişisel veriler, sınırlı sayma yoluyla belirlenmiştir. Bunlar; kişilerin ırkı, etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi veya diğer inançları, kılık ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı, cinsel hayatı, ceza mahkûmiyeti ve güvenlik tedbirleriyle ilgili verileri ile biyometrik ve genetik verileridir. Özel nitelikli kişisel verilerin kıyas yoluyla genişletilmesi mümkün değildir. Özel nitelikli kişisel veriler ilgili kişinin açık rızası ile ya da 6698 sayılı Kanun (KVKK)’da sayılan sınırlı hallerde işlenebilir. 6698 sayılı Kanun (KVKK), özel nitelikli kişisel veriler arasında da bir ayrım yapmıştır. Buna göre sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel verilerin işlenmesi ile bunlar dışındaki özel nitelikli kişisel verilerin, açık rıza olmaksızın işlenebileceği haller farklı düzenlenmiştir. 6698 sayılı Kanun’a göre, özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesi, ilgili kişinin açık rızası dışında aşağıdaki hallerde mümkündür: – Sağlık ve cinsel hayat dışındaki özel nitelikli kişisel veriler, ancak kanunlarda öngörülen hallerde, – Sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler, ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından işlenebilir. Ayrıca 6698 sayılı Kanun (KVKK)’da özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesi bakımından, Kurul tarafından belirlenen yeterli önlemlerin alınması şartı getirilmiştir. “Özel Nitelikli Kişisel Verilerin İşlenmesinde Veri Sorumlularınca Alınması Gereken Yeterli Önlemler” ile ilgili Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun 31/01/2018 tarihli ve 2018/10 sayılı Kararına sitemizden ulaşabilirsiniz. Veri Sorumlusu Veri sorumlusu, kişisel verilerin işleme amaçlarını ve vasıtalarını belirleyen, veri kayıt sisteminin kurulmasından ve yönetilmesinden sorumlu olan gerçek veya tüzel kişiyi ifade eder. Tüzel kişiler, kişisel verileri işleme konusunda gerçekleştirdiği faaliyetler kapsamında bizatihi kendileri “veri sorumlusu” olup, ilgili düzenlemelerde belirtilen hukuki sorumluluk tüzel kişinin şahsında doğacaktır. Bu konuda kamu hukuku tüzel kişileri ve özel hukuk tüzel kişileri bakımından bir farklılık gözetilmemektedir. 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’na göre veri sorumlusu kişisel verilerin işlenme amacını ve yöntemini belirleyen kişidir. Yani işleme faaliyetinin “neden” ve “nasıl” yapılacağı sorularının cevabını verecek kişidir. Veri Sorumlusunun Yükümlülükleri Aydınlatma Yükümlülüğü 6698 sayılı Kanun (KVKK), kişisel verileri işlenen ilgili kişilere bu verilerinin kim tarafından, hangi amaçlarla ve hukuki sebeplerle işlenebileceği, kimlere hangi amaçlarla aktarılabileceği hususunda bilgi edinme hakkı tanımakta ve bu hususları, veri sorumlusunun aydınlatma yükümlülüğü kapsamında ele almaktadır. Buna göre veri sorumlusu, Kanun’un 10. maddesi çerçevesinde kişisel verilerin elde

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) Kapsamında Veri Sorumlusunun Yükümlülükleri Read More »

Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Unutulma Hakkı: Kişisel Veri ve Bilgilere Erişimin Engellenmesinin Talep Edilmesi

Unutulma Hakkı Gelişen teknoloji, kişisel verilerin kolayca kaydedilebilmesine ve uzun yıllar boyunca saklanabilmesine ve erişilebilmesine imkan sağlamaktadır. Bu kapsamda, kayıt altına alınan kişisel verilerin hızlı ve geniş paylaşım nedeniyle ortadan kaldırılmasının oldukça güç olduğu günümüz teknolojisinde, ilgili kişisel verilere üçüncü kişiler tarafından erişilememesi özel hayata saygı ilkesi kapsamında önem arz etmektedir. Bu anlamda kişisel verilere üçüncü kişiler tarafından erişimin (kısmen) kısıtlanması sağlanarak; özel hayatın gizliliğinin güvence altına alınması, toplumdan dışlanmasının engellenmesi ve geçmişinden bağımsız bir şekilde yeni bir başlangıç yapabilmesi adına kişisel verilerin korunması hakkının bir görünümü olarak “Unutulma Hakkı” gündeme gelmektedir. Yargı kararları, öğreti ve uluslararası kurumların görüşleri doğrultusunda literatürde, unutulma hakkı “bireyin geçmişte hukuka uygun olarak yayılmış ve doğru nitelikteki bilgilerinin zamanın geçmesine bağlı olarak erişimden kaldırılmasını ya da gündeme getirilmemesini talep edebilmesi” olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir ifadeyle, unutulma hakkı, genel olarak bireylerin kişisel verilerine erişimin engellenmesini talep edebilmesi hakkını ifade etmektedir. Dolayısıyla bireylerin itibarlarını kötü etkileyecek haber, yorum ve içeriklere erişimi azaltma taleplerini yerine getirmek adına unutulma hakkı uygun bir araç sağlamaktadır. Ülkemizde “Unutulma Hakkı” başlığı altında, kavramsal olarak bu hakka yer verilen hukuki bir düzenleme bulunmamakla birlikte hukukumuzda bu hakkı gerçekleştirmeye yönelik araçların bulunduğunu söylemek mümkündür. Öncelikle, Anayasa’nın 20. maddesinde kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmenin yanı sıra bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme hakkını da kapsadığı belirtilmiştir. Bu çerçevede Anayasa, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun unutulma hakkının tesisine yönelik çeşitli araçlar barındırmaktadır. Anayasa Mahkemesi Kararı Değerlendirmesi Olaylar Başvurucu, hakkında ulusal bir gazetenin internet arşivinde, uyuşturucu kullandığı için adli para cezasına hükmedildiğine ilişkin 1998 ve 1999 yıllarına ait yayımlanan toplam üç haberin internet yayınının kaldırılması amacıyla ilgili basın kuruluşuna 2/4/2013 tarihinde ihtarname göndermiştir. Anılan haber içeriklerinin iki gün içinde kaldırılmaması üzerine başvurucu, içeriklerin yayından kaldırılması talebiyle ilgili basın kuruluşu aleyhine 18/4/2013 tarihinde (kapatılan) İstanbul 36. Sulh Ceza Mahkemesine başvurmuş, Mahkeme 22/4/2013 tarihinde “talebe konu yazının güncelliğini yitirdiği, haber değerinin bulunmadığı, gündemde kalmasında kamu yararı bulunmadığı ve bu haliyle muhatabının özel hayatına ilişkin incitici ve örseleyici bir bilgi niteliğinde olduğu” gerekçesiyle talebin kabulüne karar vermiştir. İtiraz üzerine, İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/5/2013 tarihli kararıyla Mahkemenin anılan kararının kaldırılmasına hükmedilmiş ve bu karar 21/6/2013 tarihinde başvurucu vekiline tebliğ edilmiştir. Başvurucunun İddiaları Başvurucu, adli para cezası ödemeye mahkûm edildiği olay ile ilgili olarak internet sitelerinde yer almaya devam eden haber içeriğinin yayından kaldırılması yönündeki taleplerinin yargısal makamlar tarafından reddedilmesi nedeniyle Anayasa’nın 12., 17., 20., 25., 26., 27. ve 32. maddelerinde güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Mahkemenin Değerlendirmesi Anayasa Mahkemesi bu iddia kapsamında özetle aşağıdaki değerlendirmeleri yapmıştır: Mevcut olayda başvurucunun, haberlerin hâlen internette yer alması nedeniyle müdahale edilen şeref ve itibar hakkı ile içeriğin yayından çıkarılması hâlinde müdahale edilecek olan ifade ve basın özgürlükleri arasında adil bir denge kurulması gerekmektedir. Bu dengenin değerlendirilmesinde somut olay açısından gözönünde bulundurulması gereken önemli bir husus şeref ve itibarın korunması hakkı ve unutulma hakkı karşısında sadece ifade ve basın özgürlüklerinin değil ayrıca kişilerin haber ve fikirlere ulaşma özgürlüğünün de olduğudur. Anayasa Mahkemesi anılan hak ve özgürlükler arasında adil bir denge kurulup kurulmadığı hususundaki değerlendirmesini temel olarak yetkili yargı mercilerinin ortaya koyduğu gerekçe üzerinden yapmaktadır. Unutulma hakkı, internet ortamında bir haberin uzun süredir kolayca ulaşılabilir olması nedeniyle kişinin şeref ve itibarının zedelenmesi durumunda gündeme gelmektedir. Bu hakkın amacı, internetin yaygınlaşması ve sağladığı imkânlar nedeniyle ifade ve basın özgürlükleri ile kişilerin manevi varlığının geliştirilmesi hakkı arasında gerekli hassas dengenin kurulmasını sağlamaktır. O hâlde bu yol, internet ortamında haber arşivini koruma altına alan basın özgürlüğünün ve halkın haber ve fikirlere ulaşma özgürlüğünün özüne dokunmayacak ve aynı zamanda hak sahibinin çıkarlarını koruyacak şekilde kullanılmalıdır. Somut olayda, başvurucunun şikâyetine konu olan haberler 1998 ve 1999 yıllarında yayımlanmıştır ve arşiv niteliğindedir. Gazete arşivi niteliğinde olan haberler açısından arşivin sadece dijital alanda tutulmadığı ve içerik sağlayıcı tarafından saklanabileceği açıktır. Özellikle ölçülülük ilkesi temelinde yapılacak bir değerlendirme ile internet ortamında haberi ulaşılabilir kılan kişisel verilerin silinerek erişimin engellenmesi gibi yöntemler gözetildiğinde internet ortamındaki arşiv niteliğindeki haberin tamamen silinmeden sonuca ulaşılabilmesi mümkündür. Bu bağlamda bilimsel araştırmalar açısından dijital haber arşivinin tamamen silinerek geçmişteki olayların yeniden yazılması sonucunu doğuracak nitelikte basın özgürlüğüne yönelik ciddi müdahalelerin ortaya çıkması önlenebilir. Başvurucu hakkında internet ortamındaki arşivde muhafaza edilen ve kolaylıkla ulaşılabilir kılınan haberler, 1998 ve 1999 yılındaki ceza yargılamasına ilişkindir. Bu haberlerin gerçeğe aykırı olduğu ileri sürülmemiştir. Haberler başvurucunun uyuşturucu kullanırken yakalanması ve daha sonrasında yargılanması hakkındadır. Bu bağlamda haber konusunun, haberin arşivde kolaylıkla ulaşılabilir kılınması için gerekli bulunan toplumsal açıdan haber değerinin devam etmesi veya haberin geleceğe ışık tutacak niteliğe sahip olması özelliklerini taşıdığı söylenemez. Başvuru tarihi itibarıyla söz konusu haberin yaklaşık on dört yıl önceki bir olaya ilişkin olduğu ve böylelikle güncelliğini yitirdiği açıktır. İstatistiki ve bilimsel amaçlar yönünden de yukarıda ifade edilen gerekçelerle bu bilgilere internet ortamında kolaylıkla ulaşılmayı gerekli kılan bir neden bulunmamaktadır. Bu bağlamda kamu yararı bakımından siyasi veya medyatik bir kişiliğe sahip olmayan başvurucu hakkında internet ortamında yayınlanan haberlerin kolaylıkla ulaşılabilirliğinin başvurucunun itibarını zedelediği açıktır. Sonuç olarak başvurucu hakkında yapılan haberler unutulma hakkı kapsamında değerlendirilmesi gereken haberlerdir. İnternet ortamının sağladığı kolaylıklar gözetildiğinde başvurucunun şeref ve itibarının korunması için anılan habere erişimin engellenmesi gerekmektedir. Bu bağlamda erişiminin engellenmesine yönelik talebin reddedilmesiyle ifade ve basın özgürlükleri ile kişinin manevi bütünlüğünün korunması hakkı arasında adil bir dengenin kurulduğu söylenemez. Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan şeref ve itibarın korunması hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir. Unutulma Hakkı: Geçmişte Yayınlanan Kişisel Verilere Erişimin Engellenmesinin Talep Edilmesi Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru N.B.B. Başvurusu Başvuru Numarası: 2013/5653 Karar Tarihi: 3/3/2016 R.G. Tarih ve Sayı: 24/8/2016-29811 GENEL KURUL – KARAR Başkan: Zühtü ARSLAN Başkanvekilleri: Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM Üyeler: Serdar ÖZGÜLDÜR, Serruh KALELİ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Recep KÖMÜRCÜ, Alparslan ALTAN, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Rıdvan GÜLEÇ Raportör: Murat ŞEN Başvurucu: N.B.B (Gizlilik Talebi Kabul) I. BAŞVURUNUN KONUSU 1. Başvuru, bir gazetenin İnternet haber

Unutulma Hakkı: Kişisel Veri ve Bilgilere Erişimin Engellenmesinin Talep Edilmesi Read More »

Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Dijital Hizmet Sağlayıcılarının Vergi Yükümlülüklerini Yerine Getirmemesi Nedeniyle Erişimin Engellenmesi

Dijital Hizmet Sağlayıcılarının Vergi Yükümlülüklerini Yerine Getirmemesi Nedeniyle Erişimin Engellenmesi Anayasa Mahkemesi Kararı – Değerlendirme 7194 sayılı Kanun’un 7. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasının Birinci Cümlesinin İncelenmesi 7194 sayılı Kanun’un 7. maddesinin dava konusu (2) numaralı fıkrasında; dijital hizmet vergisi mükellefi olan dijital hizmet sağlayıcılarına veya Türkiye’deki yetkili temsilcisine, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergilere ilişkin beyanname verme ve vergi ödeme yükümlülüklerini yerine getirmeleri için ihtarda bulunulmasından ve bu durumun Gelir İdaresi Başkanlığının internet sitesinde ilan edilmesinden itibaren otuz gün içinde bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi hâlinde dijital hizmet sağlayıcılarının sunduğu hizmetlere erişimin -bu yükümlülükler yerine getirilinceye kadar- engellenmesine Hazine ve Maliye Bakanlığınca karar verileceği ve bu kararın erişim sağlayıcılarına bildirilmek üzere Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna gönderileceği, engelleme kararlarının gereğinin bildirimden itibaren yirmi dört saat içinde erişim sağlayıcıları tarafından yerine getirileceği hükme bağlanmıştır. Dijital hizmet sağlayıcılarının sunduğu hizmetlere erişim engeli getirilmesine imkân sağlayan kuralın dijital hizmet sağlayıcılarının teşebbüs özgürlüğünü sınırladığı değerlendirilmiştir. Dava konusu kuralla öngörülen tedbir dijital hizmet vergisi mükellefleri için getirilen özel bir vergi güvenlik uygulaması niteliğindedir. Dolayısıyla kural, vergilendirme faaliyetiyle hedeflenen kamusal yararın gerçekleşmesini temin etme amacına hizmet etmektedir. Buna göre kuralın anayasal bakımdan meşru bir amaca dayandığı anlaşılmaktadır. Öte yandan dijital ekonominin soyut mahiyeti nedeniyle geleneksel vergi sistemi ve kuralları bu sektörün etkin bir şekilde vergilendirilmesinde yetersiz kalmaktadır. Buna göre 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergilere ilişkin beyanname verme ve vergi ödeme yükümlülüklerini yerine getirmeyen dijital hizmet vergisi mükellefi olan dijital hizmet sağlayıcılarının sunduğu hizmetlere erişimin engellenmesi, söz konusu yükümlülükleri yerine getirmeleri amacına ulaşma bakımından elverişli ve gerekli olduğu değerlendirilmiştir. Nitekim hizmet sağlayıcılarının sunduğu hizmetlere erişimin engellenmesi, kural uyarınca bu yükümlülüklerin yerine getirilmesi anına kadar geçerli olacaktır. Bununla birlikte kişilerin teşebbüs özgürlüğü ile vergi alacağının güvence altına alınması arasında makul bir denge kurulmalıdır. Bu bağlamda dava konusu kuralda öngörülen yaptırımın teşebbüs sahiplerine aşırı ve katlanılamaz bir külfet yüklememesi gerekmektedir. Çağımızın temel araçlarından biri olan internetin işlevi ve sağladığı kolaylıklar göz önünde bulundurulduğunda fiziki olarak sabit bir işyeri bulunmayan, genellikle elektronik ortamda faaliyet gösteren dijital hizmet sağlayıcılarının vergisel yükümlülüklerini yerine getirmelerini sağlamak için yetersiz kaldığı anlaşılan geleneksel vergi güvenlik önlemeleri yerine tüm faaliyetlerini yürüttükleri internet sitesi üzerinden birtakım önlemlere başvurulması doğaldır. Bununla birlikte hukuken korunması gereken amaçla bu amacı gerçekleştirmek için kanunda tanımlı hukuki himaye yönteminin yani aracın orantılı olması aranmalıdır. Bu bağlamda eğer bireyin hak ve özgürlüklerine daha az zarar verebilecek bir tedbir varsa onunla yetinilmeli veya öncelikle bu tedbire başvurulmalıdır. Bu çerçevede 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergilere ilişkin beyanname verme ve vergi ödeme yükümlülüklerini süresinde yerine getirmeyen dijital hizmet sağlayıcılarının sunduğu hizmetlere erişimin engellenmesi ise en ağır yaptırım olan internet sitesinin bütününün erişime engellenmesi anlamına gelmektedir. Hâlbuki kademeli bir vergi güvenlik tedbiri ihdas edilmesi mümkünken doğrudan erişimin engellenmesine karar verilmesinin hizmet sağlayıcılarına aşırı külfet yüklendiği, teşebbüs özgürlüğü ile kamu yararı arasında bulunması gereken makul dengenin bozulduğu değerlendirilmiştir. Bu itibarla kuralla teşebbüs özgürlüğüne getirilen sınırlamanın orantısız olduğu ve ölçülülük ilkesini ihlal ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kuralın Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline, iptal hükmünün kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar vermiştir. Kanun’un 41. Maddesiyle 3332 Sayılı Kanun’a Eklenen Geçici 4. Maddenin Birinci Fıkrasının İncelenmesi Dava konusu kuralla; 31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü aracın pay addolunacağı, bu ortaklıklara yapılan ödemelerin pay karşılığı yapılmış kabul edileceği ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılacağı, ayrıca bu payların kaydileştirilmemiş olmasının ortaklık haklarına halel getirmeyeceği düzenlenmiştir. Kuralda belirtilen anonim ortaklıklara yapılan tüm ödemelerin pay karşılığı yapılmış kabul edilmesi nedeniyle bu tür ödemeleri gerçekleştiren tasarruf sahipleri ile anonim ortaklığın mülkiyet hakkı çatışmaktadır. Devlet, mülkiyet hakkının korunmasına ilişkin pozitif yükümlülükleri kapsamında belirli tedbirleri almak zorundadır. Kanun koyucunun öngördüğü düzenlemelerin menfaatler dengesinin kurulmasında taraflardan biri aleyhine ölçüsüzlüğe neden olması mülkiyet hakkı yönünden pozitif yükümlülüklerle bağdaşmayabilir. Bu bağlamda her iki tarafın menfaatlerinin mümkün olduğunca dengelenmesi ve sürecin taraflardan biri aleyhine ölçüsüz bir netice doğuracak şekilde sonuçlandırılmaması gerekir. Dava konusu kural ile söz konusu şirketlerde pay sahibi olan diğer ortakların mülkiyet hakkının korunmasının, bu şirketlerle ticari ilişkiye giren üçüncü şahısların haklarının güvence altına alınmasının ve şirketin serbest piyasa koşullarında faaliyetlerini sürdürmesinin temininin amaçlandığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte kural uyarınca tasarruf sahipleri ile şirketler arasındaki hukuki ilişkinin mahiyetinin belirlenmesine bağlı olarak tasarruf sahiplerinin menfaatleri önemli ölçüde etkilenmiştir. Tasarruf sahiplerinin alacağın temerrüdü hükümleri çerçevesinde dava açma ve bu alacağına ilişkin olarak icra takibi başlatma yetkileri ortadan kaldırılmıştır. Tasarruf sahipleri pay sahibi hâline getirilmiş ise de tasarruf sahiplerinin ortaklıktan ayrılma imkânı bulunmamaktadır. Payın devrinin önünde hukuki bir engel bulunmasa da payın değerinin şirkete konulan tasarruftan kaynaklanan alacağın değerini karşılayacağının kesin olarak ifade edilmesi güçtür. Bu hususlar dikkate alındığında dava konusu kuralın şirketler ile tasarruf sahipleri arasındaki menfaat dengesinin kurulmasında etkili çözümler sunmadığı ve menfaat dengesinin şirketler lehine kayması sonucunu doğurduğu anlaşılmıştır. Öte yandan tasarruf sahiplerinin yaptığı ödemeler nedeniyle hak kaybına uğramamalarını sağlamaya yönelik herhangi bir hukuki güvenceye yer verilmediği de görülmüştür. Bu değerlendirmeler ışığında kuralın mülkiyet hakkı bağlamında tasarruf sahipleri ve şirketler arasında gözetilmesi gereken menfaat dengesini tasarruf sahipleri aleyhine bozarak tasarruf sahiplerine aşırı bir külfet yüklediği ve tarafların çatışan menfaatlerini dengelemediği sonucuna ulaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kuralın Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir. Dijital Hizmet Sağlayıcılarının Vergi Yükümlülüklerini Yerine Getirmemesi Nedeniyle Erişimin Engellenmesi ANAYASA MAHKEMESİ KARARI Esas Sayısı: 2020/11 Karar Sayısı: 2023/98 Karar Tarihi : 18/5/2023 R.G.Tarih-Sayı : 12/9/2023-32307 İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKÜMLERİ 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un iptali talep edilen kuralların da yer aldığı; 1. 7. maddesi şöyledir: “Vergi güvenliği Madde 7 (1) 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergilere ilişkin beyanname verme ve ödeme yükümlülüklerini süresinde yerine getirmeyen bu Kanun kapsamındaki dijital hizmet sağlayıcılarına veya Türkiye’deki yetkili temsilcisine, bu yükümlülüklerin yerine getirilmesi için dijital hizmet vergisini tarha yetkili vergi dairesi tarafından internet sayfalarındaki iletişim araçları, alan adı, IP adresi ve benzeri kaynaklarla elde edilen bilgiler kullanılarak 213 sayılı Kanunda sayılan tebligat yöntemleri, elektronik posta veya diğer tüm iletişim

Dijital Hizmet Sağlayıcılarının Vergi Yükümlülüklerini Yerine Getirmemesi Nedeniyle Erişimin Engellenmesi Read More »

Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Kişilik Haklarının İhlali Nedeniyle İnternet İçeriklerine Erişimin Engellenmesi Talebi

İnternet İçeriklerine Erişimin Engellenmesi Talebi 5651 sayılı Kanun İçeriğin yayından çıkarılması ve erişimin engellenmesi – Madde 9 (1) İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşlar, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması hâlinde yer sağlayıcısına başvurarak uyarı yöntemi ile içeriğin yayından çıkarılmasını isteyebileceği gibi doğrudan sulh ceza hâkimine başvurarak içeriğin çıkarılmasını ve/veya erişimin engellenmesini de isteyebilir. (2) İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden kişilerin talepleri, içerik ve/veya yer sağlayıcısı tarafından en geç yirmi dört saat içinde cevaplandırılır. (3) İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik hakları ihlal edilenlerin talepleri doğrultusunda hâkim bu maddede belirtilen kapsamda içeriğin çıkarılmasına ve/veya erişimin engellenmesine karar verebilir. (4) Hâkim, bu madde kapsamında vereceği erişimin engellenmesi kararlarını esas olarak, yalnızca kişilik hakkının ihlalinin gerçekleştiği yayın, kısım, bölüm ile ilgili olarak (URL, vb. şeklinde) içeriğe erişimin engellenmesi yöntemiyle verir. Zorunlu olmadıkça internet sitesinde yapılan yayının tümüne yönelik erişimin engellenmesine karar verilemez. Ancak, hâkim URL adresi belirtilerek içeriğe erişimin engellenmesi yöntemiyle ihlalin engellenemeyeceğine kanaat getirmesi hâlinde, gerekçesini de belirtmek kaydıyla, internet sitesindeki tüm yayına yönelik olarak erişimin engellenmesine de karar verebilir. (5) Hâkimin bu madde kapsamında verdiği içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararları doğrudan Birliğe gönderilir. (6) Hâkim bu madde kapsamında yapılan başvuruyu en geç yirmi dört saat içinde duruşma yapmaksızın karara bağlar. Bu karara karşı 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebilir. (7) Erişimin engellenmesine konu içeriğin yayından çıkarılmış olması durumunda hâkim kararı kendiliğinden hükümsüz kalır. (8) Birlik tarafından ilgili içerik ve yer sağlayıcılar ile erişim sağlayıcıya gönderilen içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararının gereği derhâl, en geç dört saat içinde ilgili içerik ve yer sağlayıcılar ile erişim sağlayıcı tarafından yerine getirilir. (9) Bu madde kapsamında hâkimin verdiği içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararına konu kişilik hakkının ihlaline ilişkin yayının (…) başka internet adreslerinde de yayınlanması durumunda ilgili kişi tarafından Birliğe müracaat edilmesi hâlinde mevcut karar bu adresler için de uygulanır. Müracaatın Birlik tarafından kabulüne karşı itiraz, kararı veren hâkimliğe yapılır. İnternet sitesindeki yayının tümüne yönelik erişimin engellenmesi kararlarında bu fıkra hükmü uygulanmaz. (10) İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik hakları ihlal edilenlerin talep etmesi durumunda hâkim tarafından, başvuranın adının bu madde kapsamındaki karara konu internet adresleri ile ilişkilendirilmemesine karar verilebilir. Kararda, Birlik tarafından hangi arama motorlarına bildirim yapılacağı gösterilir. (11) Sulh ceza hâkiminin kararını bu maddede belirtilen şartlara uygun olarak ve süresinde yerine getirmeyen içerik, yer ve erişim sağlayıcıların sorumluları, beş yüz günden üç bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Erişimin Engellenmesi Nedeniyle İfade ve Basın Özgürlüklerinin İhlal Edilmesi Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru Kararı Artı Media Gmbh Başvurusu (B. No: 2019/40078) Olaylar Başvurucu, Türkiye\’den ve dünyadan haberlerin ve köşe yazılarının yer aldığı Artı Gerçek isimli internet haber sitesinin sahibidir. Anılan sitede 15/10/2019 tarihinde yayımlanan habere istinaden İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna (BTK) başvurarak erişimin engellenmesi talebinde bulunmuştur. BTK, talebin usul ve yasaya uygun olduğunu değerlendirerek 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun\’un 8/A maddesi uyarınca erişimin engellenmesine yönelik idari tedbir kararı vermiş ve bu kararı sulh ceza hâkiminin onayına sunmuştur. Sulh ceza hâkimliği erişimin engellenmesi kararını onaylamış, başvurucunun bu karara itirazı ise reddedilmiştir. İddialar Başvurucu, internet haber sitesinde yayımlanan habere erişimin engellenmesi kararı verilmesi nedeniyle ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğini iddia etmiştir. Mahkemenin Değerlendirmesi Keskin Kalem Yayıncılık ve Ticaret A.Ş. ve diğerleri ([GK], B. No: 2018/14884, 27/10/2021) kararında 5651 sayılı Kanun ile getirilen erişimin engellenmesi usulü ayrıntılı olarak incelenmiştir. Bahsi geçen kararda 5651 sayılı Kanun\’un kişilik haklarının hızlı ve etkili bir şekilde korunması ihtiyacı nedeniyle öngörülen 9. maddesine dayanılarak yapılan müdahalelerin kanunilik şartı ile demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine uygun olup olmadığı değerlendirilmiş, ihlalin doğrudan kanundan kaynaklandığı sonucuna varılmış ve yapısal sorunun çözümü için keyfiyetin yasama organına bildirilmesine karar verilmiştir. Öte yandan Birgün İletişim ve Yayıncılık Ticaret A.Ş. (B. No: 2015/18936) kararında şiddeti öven, kişileri terör örgütünün yöntemlerini benimsemeye, şiddet kullanmaya, nefrete, intikam almaya veya silahlı direnişe tahrik ve teşvik eden yayınlar gibi internet ortamında demokratik toplum düzenini tehlikeye atan yayınların daha ileri bir inceleme yapmaya gerek olmaksızın ilk bakışta (prima facia) anlaşılabildiği hâllerde 5651 sayılı Kanun\’un 8/A maddesinde öngörülmüş olan istisnai usulün işletilebileceği kabul edilmiştir. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi bu durumun terörle bağlantılı her türlü içeriğin sınırlandırılabileceği anlamına da gelmeyeceğini vurgulamış, kamu gücünü kullanan organların bilhassa siyasi fikirlerin değerlendirilmesi gerektiği durumlarda terör nitelendirmesinin kötüye kullanımına karşı dikkatli olmalarının özgürlüklerin korunması açısından hayati önemde olduğunu, terörle bağlantılı hususlarda bilgi ve fikirlerin sağlıklı paylaşımının ancak ifade ve basın özgürlüğünün tam olarak korunması ile mümkün olabileceğini pek çok kez hatırlatmıştır. Buna rağmen somut başvuruda olduğu gibi 5651 sayılı Kanun\’un 8/A maddesi kapsamında yapılan müdahalelerde Anayasa Mahkemesi bugüne kadar hukuka aykırılığın ve kamusal menfaatlere müdahalenin ilk bakışta anlaşılacak kadar belirgin olduğunun ve zararın süratle giderilmesinin zaruri olduğunun ortaya konulabildiğini, kısıtlamanın zorunlu bir sosyal ihtiyacı karşıladığının, dolayısıyla müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğunun ilgili ve yeterli bir gerekçe ile gösterilebildiğini tespit edememiştir. Bu husus, internete erişimin engellenmesi şeklindeki müdahaleler söz konusu olduğunda idari ve yargısal makamların meseleyi ele alış biçimlerinde bir farklılaşma olmadığını, bu yönde yerleşik bir yanlış uygulamanın olduğunu göstermektedir.  Dolayısıyla somut başvuruda Keskin Kalem Yayıncılık ve Ticaret A.Ş. ve diğerleri kararındaki tespitlerden ayrılmayı gerektirecek bir durum bulunmadığı değerlendirilmiş; Kanun\’un 9. maddesine benzer şekilde 8/A maddesinin de mevcut hâliyle kamusal makamların takdir yetkisini daraltarak keyfî davranışların önüne geçebilecek, ifade özgürlüğü ile demokratik toplumun terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı kendisini korumaya ilişkin meşru hakkı arasında adil bir denge kurulmasını garanti edebilecek temel güvencelere sahip olmadığından ifade ve basın özgürlüklerini ihlal ettiği ve ihlalin doğrudan kanundan kaynaklandığı sonucuna varılmıştır. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar vermiştir. İnternet İçeriklerine Erişimin Engellenmesi Kararına İtiraz Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru Kararı Keskin Kalem Yayıncılık ve Ticaret A.Ş. ve Diğerleri Başvurusu (B. No: 2018/14884) Olaylar   Başvurucular, ulusal ölçekte yayın yapan bir gazetenin internet sitesi ile bazı internet haber sitelerinde yer alan 129 habere ilişkin mahkemelerce verilen erişimin engellenmesi kararlarına itiraz etmiştir. İtirazları ilgili derece mahkemelerince reddedilen başvurucular Anayasa Mahkemesine ayrı ayrı bireysel başvuruda bulunmuştur. İddialar  Başvurucular, internet haber sitelerinde yayımlanan bir dizi

Kişilik Haklarının İhlali Nedeniyle İnternet İçeriklerine Erişimin Engellenmesi Talebi Read More »

Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Gerçek Dışı Haber ve Basın Yoluyla Kişilik Haklarına Saldırı Nedeniyle Manevi Tazminat İstenebilir mi

Kişilik Haklarına Saldırı Nedeniyle Manevi Tazminat 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Kişilik hakkının zedelenmesi – Madde 58 Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir. Madde Gerekçesi 818 sayılı Borçlar Kanununun 49 uncu maddesini kısmen karşılamaktadır. Tasarının iki fıkradan oluşan 57 nci maddesinde, kişilik hakkının zedelenmesinde manevî tazminat düzenlenmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanununun 49 uncu maddesinin kenar başlığında kullanılan \”Şahsî menfaatlerin haleldar olması\” şeklindeki ibare, maddede, \”Kişilik hakkının zedelenmesi hâlinde\” şeklinde değiştirilmiştir. Gerçekten, 818 sayılı Borçlar Kanununun 43 üncü ve Tasarının 51 inci maddeleri uyarınca, hâkim tazminat miktarını belirlerken, \”hâl ve mevkiin icabını / durumun gereğini\”, yani saldırının kişilik hakkı zedelenen kişinin manevî kişilik değerlerinde sebep olduğu eksilmeyi göz önünde tutmalıdır. Bu eksilmenin ise, sıfatı ve makamı daha yüksek ve ekonomik durumu daha iyi olan taraf bakımından çok, diğer taraf için az olduğu şeklinde bir kurala bağlanması yanlış olur. Bu nedenle, maddede, hâkimin manevî tazminat miktarını belirlerken, tarafların sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumları da dikkate alması gerektiğinin belirtilmesinde bir zorunluluk yoktur. Ayrıca, bunların maddede gereksiz yere tekrar edilmesi, herkesin kanun önünde eşit olduğu ilkesine de aykırı görülmüştür. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu Kişiliğin Korunması: İlke – Madde 24 Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir. Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır. Davalar – Madde 25 Davacı, hâkimden saldırı tehlikesinin önlenmesini, sürmekte olan saldırıya son verilmesini, sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespitini isteyebilir. Davacı bunlarla birlikte, düzeltmenin veya kararın üçüncü kişilere bildirilmesi ya da yayımlanması isteminde de bulunabilir. Davacının, maddî ve manevî tazminat istemleri ile hukuka aykırı saldırı dolayısıyla elde edilmiş olan kazancın vekâletsiz iş görme hükümlerine göre kendisine verilmesine ilişkin istemde bulunma hakkı saklıdır. Manevî tazminat istemi, karşı tarafça kabul edilmiş olmadıkça devredilemez; miras bırakan tarafından ileri sürülmüş olmadıkça mirasçılara geçmez. Davacı, kişilik haklarının korunması için kendi yerleşim yeri veya davalının yerleşim yeri mahkemesinde dava açabilir. Gerçek Dışı Haber ve Basın Yoluyla Kişilik Haklarına Saldırı Nedeniyle Manevi Tazminat İstenebilir mi Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2017/1364 Karar No: 2018/1188 Karar Tarihi: 13.06.2018 Mahkemesi: Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda … Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 08.11.2012 gün ve … sayılı karar, davalılar … Yatırım Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve … vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 05.02.2014 gün ve 2013/4775 E., 2014/1718 K. sayılı kararı ile; “…Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, Güneş Gazetesi\’nin, Venüs isimli ekinin 12/12/2010 tarihli nüshasında \”Şahan çok çabaladı yine de yakalandı!\” başlığıyla yapılan haberin gerçeğe aykırı olduğunu, söz konusu gecede kardeşini vatani görevine uğurlamadan önce aile dostları ve akrabaları ile yemek yediklerini, çapkınlık yaparak samimi olduğu iddia edilen sarışın şahsın öz kuzeni olduğunu, hayal ürünü ve gerçeğe aykırı olan haberle kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu ileri sürerek davalıların manevi tazminat ile sorumlu tutulmasını talep etmiştir. Davalılar vekili, dava konusu haberin toplumsal ilgiye matuf ve magazinsel nitelikte bir haber olduğunu, hukuka uygunluk kriterine sahip olan haberin davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Yerel mahkemece, gerçeğe aykırı haber yapılması halinde davacının onur ve saygınlığının zedelenmesinin doğal olup, kamuoyunca tanınan biri olması veya bu tür görüntü ve haberlerle sıklıkla gündeme gelmesinin hukuka aykırılığı ortadan kaldırmayacağı gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir. Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu\’nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur. Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır. Somut olayda, Güneş Gazetesi\’nin, Venüs isimli ekinin 12/12/2010 tarihli nüshasının ilk sayfasında \”Şahan çok çabaladı yine de yakalandı!\” başlığıyla yapılan haberde; \”… önceki akşam bir arkadaşının doğum gününde felekten bir gece geçirdi. Yaklaşık yirmi kişilik bir grup halinde mekana gelen … ve arkadaşları geceyi Zuma Restaurant\’ta yemek yiyip sohbet ederek açtılar…Geç saatlere kadar eğlenen …, mekan çıkışı hanımlarla aynı kareye girmemek için çok çabaladı ama başarılı olamadı….\” şeklinde ifadelere ve fotoğraflara yer verilmiştir. Dosyaya sunulan belgelerden, davacı …\’ın annesinin babası ile dava dışı İ. O.\’ın babasının annesinin kardeş olup, davacı ile dava dışı İ. O.\’ın kuzen olduğu

Gerçek Dışı Haber ve Basın Yoluyla Kişilik Haklarına Saldırı Nedeniyle Manevi Tazminat İstenebilir mi Read More »

Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Kişisel Verileri Yayma Suçu: Kişinin Rızası Dışında Telefon Numarasının Paylaşılması

Kişisel Verileri Yayma Suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu Özel hayatın gizliliğini ihlal – Madde 134 (1) Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır. (2) Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur. Madde Gerekçesi Maddenin birinci fıkrasında, metninde özel hayatın gizliliğinin ihlâli suç olarak tanımlanmaktadır. Böylece, gizli yaşam alanına girerek veya başka suretle başkaları tarafından görülmesi mümkün olmayan bir özel yaşam olayının saptanması ve kaydedilmesi cezalandırılmaktadır. İkinci fıkrada, böylece elde edilen saptama ve kayıtlardan herhangi bir suretle yarar sağlanması veya bunların başkalarına verilmesi veya diğer kimselerin bilgi edinmelerinin temini veya basın ve yayın yoluyla açıklanması suçun ağırlaşmış şeklini oluşturmaktadır. Maddenin ikinci fıkrasında, kişinin özel hayatına ilişkin görüntü veya seslerin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu görüntü veya sesler, örneğin soruşturma kapsamında hukuka uygun bir şekilde kayda alınmış olabileceği gibi, birinci fıkrada tanımlanan suçun işlenmesi suretiyle elde edilmiş olabilir. İkinci fıkrada tanımlanan suç, elde edilmiş olan bu ses veya görüntü kayıtlarının ifşasıyla, yayılmasıyla, yani yetkisiz kişilerce öğrenilmesinin sağlanmasıyla oluşur. Bu ifşanın hukuka aykırı olması gerekir. Bu bakımdan özel hayata ilişkin kayıtların, savcılık veya mahkemeye verilmesi, duruşmada gösterilmesi ve dinlenmesi hâlinde, söz konusu suç oluşmayacaktır. İfşanın, basın ve yayın yoluyla yapılması, söz konusu suçun nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Kişisel verilerin kaydedilmesi – Madde 135 (1) Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir. (2) Kişisel verinin, kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin olması durumunda birinci fıkra uyarınca verilecek ceza yarı oranında artırılır. Madde Gerekçesi Çağımızda kişilerle ilgili kayıtların bilgisayar ortamlarına geçirilip muhafaza edilmesi uygulamasına bazı kurum ve kuruluşlar tarafından başvurulmaktadır; hastanelerde hastalara, sigorta şirketlerinde sigortalılara, bankaların ve kredili alış veriş yapılan mağazaların müşterilerine ilişkin kayıtlar, böylece tutulmaktadır. Bu bilgilerin amaçları dışında kullanılmasından veya herhangi bir şekilde üçüncü şahısların eline geçerek hukuka aykırı olarak yararlanılmasından dolayı hakkında bilgi toplanan kişiler büyük zararlara uğrayabilmektedirler. Bu bakımdan, kişilerle ilgili bilgilerin hukuka aykırı olarak kayda alınması suç olarak tanımlanmıştır. Suçun konusu, kişisel verilerdir. Gerçek kişiyle ilgili her türlü bilgi, kişisel veri olarak kabul edilmelidir. Söz konusu suç tanımında kişisel verilerin bilgisayar ortamında veya kağıt üzerinde kayda alınması arasında bir ayırım gözetilmemiştir. Bu bakımdan, söz konusu suç tanımı ile, Avrupa Konseyi bünyesinde hazırlanan Türkiye\’nin de 28 Ocak 1981 tarihinde imzalamakla taraf olduğu \”Kişisel Nitelikteki Verilerin Otomatik İşleme Tâbi Tutulması Karşısında Şahısların Korunmasına Dair Sözleşme\”nin ilgili hükümlerine geçerlilik tanınmıştır. Bu suçun oluşabilmesi için, kişisel verilerin hukuka aykırı bir şekilde kayda alınması gerekir. Kişinin rızası ile, kendisiyle ilgili bilgilerin kayda alınmasının suç oluşturmayacağı muhakkaktır. Belirli nitelikteki kişisel verilerin kayda alınması kanun hükmünün gereği olarak yapılmaktadır. Bu bakımdan, çeşitli kamu kurumlarında verilen kamu hizmetinin gereği olarak kişilerle ilgili bazı bilgiler ilgili kanun hükümlerine istinaden kayda alınmaktadırlar. Bu durumlarda, söz konusu suç oluşmayacaktır. Maddenin ikinci fıkrasında, kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine, ahlâkî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kayda almak, suç olarak tanımlanmıştır. Ancak, bunlardan kişilerin ahlâkî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgilerin kayda alınmasına kanunlarda özellikle suçlulukla mücadele bağlamında, suç ve suçluların ortaya çıkarılmasını sağlamak amacıyla belli ölçüde izin verilebilir. Bu durumlarda söz konusu suç oluşmayacaktır. Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme – Madde 136 (1) Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Suçun konusunun, Ceza Muhakemesi Kanununun 236 ncı maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları uyarınca kayda alınan beyan ve görüntüler olması durumunda verilecek ceza bir kat artırılır. Madde Gerekçesi Bu madde hükmü ile, hukuka uygun olarak kaydedilmiş olsun veya olmasın, kişisel verileri hukuka aykırı olarak başkalarına vermek, yaymak veya ele geçirmek, bağımsız bir suç olarak tanımlanmıştır. Kişisel Verileri Yayma Suçu: Kişinin Rızası Dışında Telefon Numarasının Hukuka Aykırı Olarak Paylaşılması Yargıtay Ceza Genel Kurulu Esas No: 2017/829 Karar No: 2017/363 Karar Tarihi: 04.07.2017 Mahkemesi: Asliye Ceza Mahkemesi İçtihat Metni Verileri hukuka aykırı olarak yayma suçundan sanık …\’nun beraatine ilişkin, Beykoz 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 21.04.2011 gün ve 347-380 sayılı hükmün, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesince 18.11.2013 gün ve 33362-25776 sayı ile; \”…Dosya kapsamına göre; katılanın, 12.04.2007 tarihinde, bilgisi ve rızası dışında, adına bir arkadaşlık sitesinde üyelik işlemleri yapılarak profil oluşturulan sitede, kişisel bilgilerine yer verilip, oluşturulan profile cep telefonu numarasının yazıldığı ve bu profil üzerinden tanımadığı kişilerin kendisini telefonundan arayarak arkadaşlık isteğinde bulundukları iddiasını içeren şikayet dilekçesi üzerine başlatılan adli soruşturma kapsamında, arkadaşlık sitesinin sahibi olan şirketten gelen yazı içeriğine göre, katılanın kişisel bilgilerinin yer aldığı profilin 12.04.2007 tarihinde oluşturulup siteye üye yapıldığı, bu işlemin ise \’88.226.178.19\’ IP numaralı bilgisayar üzerinden gerçekleştirildiğinin bildirildiği, konuyla ilgili olarak, Türk Telekomünikasyon A.Ş.\’den gelen yazıda ise, bildirilen IP numaralı bilgisayarın, sanığa ait \’0242 349…\’ telefon numaralı ADSL hattı üzerinden internet erişiminin gerçekleştirildiğinin bildirildiği, yargılama aşamasında aldırılan bilirkişi raporunun da bu yönde olduğu ve dosya kapsamına göre, taraflar arasında önceye dayalı husumet de bulunduğu halde, delillerin takdirinde hataya düşülerek, sanığın atılı suçtan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi…\” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir. Direnme Kararı Yerel mahkemece ise 06.03.2014 gün ve 681-101 sayı ile; \”Tüm dosya içeriği, bilirkişi raporu ve Yargıtay bozma ilamına karşı alınan beyanlar birlikte değerlendirildiğinde; katılan … Öztürk\’e ait cep telefon numarasının \’…com\’ isimli internet sitesinde \’canans\’ rumuzlu bir kişiye aitmiş gibi yayınlandığı, bu işlemin sanık …\’na ait 0242 349… numaralı ev telefonuna bağlı ADSL hattı ile 88.226.178.19 IP nolu bilgisayar üzerinden gerçekleştirildiği, sanığın savunmasında bilgisayar kullanmayı bilmediğini ileri sürdüğü, tanık olarak beyanı alınan sanığın kızı …\’nun da sanığın beyanını destekler mahiyette ifade verdiği, babasının aldığı bilgisayarı ağırlıklı olarak kendisinin kullandığını, diğer çocuklarının da kullandığını ifade ettiği, esasen tanık …\’nun katılanın iddiasına göre katılanın eşi ile fiilen birlikte yaşayan kişi olduğu ve katılan ile husumetli olan kişinin,

Kişisel Verileri Yayma Suçu: Kişinin Rızası Dışında Telefon Numarasının Paylaşılması Read More »