Patent ve Marka Hukuku

Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Aldatıcı Reklam ve Haksız Rekabetin Tespitine ilişkin Emsal Yargıtay Kararı

Aldatıcı Reklam ve Haksız Rekabetin Tespitine ilişkin Emsal Yargıtay Kararı Aldatıcı Reklam ve Haksız Rekabetin Tespiti: Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalının internet sitesinde yer alan “Enerjini doğru kullan %71’e varan enerji tasarrufu” şeklindeki reklam metninin yanıltıcı olduğuna dair ispat yükünün hangi taraf üzerinde olduğu ve buradan varılacak sonuca göre dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda, teknik yönden %71’e varan enerji tasarrufunun mümkün olmadığının ve aldatıcı reklam niteliğinde olduğunun tespit edilmesi karşısında davalının eyleminin haksız rekabet teşkil edip etmediği noktalarında toplanmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2019/11-519 Karar No: 2022/83 Karar Tarihi: 08.02.2022 İncelenen Kararın Mahkemesi: Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 1. Taraflar arasındaki haksız rekabetin tespiti ve men’i davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar, davalı vekilinin temyiz istemi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir. 2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü: I. Yargılama Süreci Davacı İstemi 4. Davacı vekili; müvekkilinin davalı ile aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, davalıya ait “www.can…” isimli internet sitesinde “Enerjini doğru kullan %71’e varan enerji tasarrufu” şeklinde bir reklam metninin bulunduğunu, bu metni okuyan tüketicinin davalının reklamını yaptığı soğuk oda kontrol makinesini kullandığında %71 enerji tasarrufu elde edeceğini ve ödemenin de bu oranda azalacağını düşüneceğini, böyle bir enerji tasarrufunun ise mümkün olmadığını, soğutma/klima sektöründe %3-4 enerji verimliliği için dâhi milyonlarca USD harcama ile Ar-Ge çalışması yapılırken %71 enerji verimliliği sağlandığı ifadesinin tüketiciyi yanıltmaya yönelik haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek haksız rekabetin tespiti ile söz konusu reklamın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı Cevabı 5. Davalı vekili; müvekkili şirketin de içerisinde yer aldığı Ca… Group kapsamında yer alan Ca… Soğutma Makineleri San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından geliştirilen ve Octosense modeli olarak adlandırılan soğuk oda kontrol makinesinin enerji verimlilik testlerinin T.. S.. Teknik Güvenlik ve Kalite Denetim Tic. Ltd. Şti. tarafından yapıldığını, anılan şirket tarafından düzenlenen raporda söz konusu makinenin muadillerine göre %71 enerji tasarrufu sağladığının tespit edildiğini, dolayısıyla dava konusu reklam metninin yanıltıcı olmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkeme Kararı 6. Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03.05.2016 tarihli ve 2014/918 E., 2016/335 K. sayılı kararı ile; Octosense modeli olarak adlandırılan soğuk oda kontrol makinesinin enerji verimliliği için ihbar olunan T.. S.. Teknik Güvenlik ve Kalite Denetim Tic. Ltd. Şti tarafından hazırlanan raporun gerçeği yansıtmadığının tespit edildiği, bu itibarla davalının internet sitesinde yer alan reklam metninin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 55/a maddesi gereğince haksız rekabet teşkil ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Özel Daire Bozma Kararı 7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 8. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 17.05.2018 tarihli ve 2016/11490 E., 2018/3698 K. sayılı kararı ile; “…Dava, haksız rekabetin tespiti ve haksız rekabet oluşturan eylemin men’ine ilişkin olup uyuşmazlık 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 55/a-2 ve 5. maddeleri ile ilgilidir. Haksız rekabete ilişkin hemen tüm davalarda olduğu gibi, işbu davada da ispat yükü kural olarak davacıdadır. Bu anlamda, davacı, davalının ürünü ile ilgili olarak kendi internet sitesinde yapmış olduğu tanıtımın, kendisi ve malları hakkında gerçekdışı ve yanıltıcı açıklamalarda bulunmak suretiyle vaki bulunduğunu ispatlamak ile yükümlüdür. Davalı, tanıtımının dava dışı uzman kuruluş tarafından yapılan test sonuçlarına dayalı olduğunu savunmuştur. Gerçekten de, T.. S.. Teknik Güvenlik ve Kalite Denetim Tic. Ltd. Şti. tarafından yapılan test sonucu düzenlenen raporda, davalının ürününün piyasadaki standart modellere oranla %71’e varan düzeyde enerji tasarruflu bulunduğu belirtilmektedir. Davacı, üzerine düşen ispat yükü çerçevesinde mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda, söz konusu rapor ile varılan sonucun teknik olarak mümkün olamayacağı rapor edilmiştir. Söz konusu rapor, o raporda sözü edilen teknik analizlere ilişkin değerlendirmeler üzerinde ve dosyadaki belgelerle sınırlı olarak yapılan çalışma sonucunda ortaya konulmuş bir rapor niteliğinde olup kimi varsayımsal yaklaşımlarda bulunularak raporla ortaya konulan sonucun doğru olmadığı değerlendirmesini içermektedir. Davalının, söz konusu raporu düzenleyen şirket ile aldatıcı bir rapor hazırlanmasını temin ettiği iddia ve ispat edilmiş değildir. Şu halde, dava dışı şirket tarafından yapılan test sonuçlarına ilişkin laboratuar ortamı oluşturulmaksızın, raporun teknik detayları konusunda açık bir aldatıcılık, bilimsel olmayan bir yaklaşım saptanmaksızın, dava dışı şirket tarafından gerçekleştirilen testin ve bunun neticesinde düzenlenen raporun doğru olmadığı sonucuna varılması mümkün değildir. Mahkemece, bu açıdan yetersiz bilirkişi raporuna itibar olunup eksik araştırmaya dayalı olarak davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olmamış, davalı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir…” gerekçesiyle karar oy çokluğuyla bozulmuştur. Direnme Kararı 9. Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 26.02.2019 tarihli ve 2018/853 E., 2019/235 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeye ek olarak, davacı tarafından davalıya ait reklamın yanıltıcı olması nedeniyle haksız rekabetin varlığının tespiti ve önlenmesinin talep edildiği, davalının ise kendisine ait ürünün ihbar olunan şirket tarafından yapılan test ve denetim sonucu belirlenen oranda enerji tasarrufu sağladığını savunduğu, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda teknik yönden %71’e varan enerji tasarrufunun mümkün olmadığının ve reklamın yanıltıcı olduğunun tespit edildiği, bu durumda farklı bir cihaz geliştirdiğini ve fazladan tasarruf sağladığını iddia eden davalının savunmasını kanıtlaması gerektiği, yapılan yargılamada davacının ispat yükünü yerine getirdiği ve cihazın %71’e varan oranda enerji tasarrufu sağlamadığının sabit olduğu, o hâlde davalının yapılan reklamın doğruluğunun kanıtlaması gerektiği, ispat yükü kendisinde olan davalının ise iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir. Direnme Kararının Temyizi 10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. II. Uyuşmazlık 11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalının internet sitesinde yer alan “Enerjini doğru kullan %71’e varan enerji tasarrufu” şeklindeki reklam metninin yanıltıcı olduğuna dair ispat yükünün hangi taraf üzerinde olduğu ve buradan varılacak sonuca göre dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda, teknik yönden %71’e varan enerji tasarrufunun mümkün olmadığının ve reklamın yanıltıcı olduğunun tespit edilmesi karşısında davalının eyleminin haksız rekabet teşkil edip etmediği noktalarında toplanmaktadır. III. Gerekçe 12. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle haksız rekabet kuralları hakkında açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır. 13. Serbest piyasa ekonomilerinin temel prensibi olan serbest ticaret hakkı ve rekabet özgürlüğü Anayasa’nın 48/1 maddesinde “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir.” denilmek suretiyle vurgulanmıştır. Ancak ticaret serbestisi ve rekabet özgürlüğü, sınırsız rekabet hakkının bulunduğu anlamına da gelmemektedir. Bu nedenle haksız rekabeti düzenleyen kuralların amacı ve içeriği de rekabet

Aldatıcı Reklam ve Haksız Rekabetin Tespitine ilişkin Emsal Yargıtay Kararı Read More »

Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

E-Ticaret Sitesi Kurulurken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

E-Ticaret Sitesi Kurulurken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar Elektronik ticaret ya da yaygın kullanılan şekliyle e-ticaret, mal veya hizmet alım satım işlemlerinin internet üzerinden yapılmasına olanak sağlayan ticaret türü olarak tanımlanabilir. E-ticaret sitesi, yeni başlayanların, küçük işletmelerin veya büyük şirketlerin ürün ve hizmetlerini daha düşük işletme maliyetleri ile satmalarına ve daha geniş müşteri kitlelerine ulaşmalarına olanak tanıyan bir dağıtım kanalıdır. İşletmeler, kendi e-ticaret sitesini oluşturabilecekleri gibi e-ticaret pazar yerlerinde de markaları için mağaza oluşturabilmekte veya çok kanallı bir yaklaşım benimseyerek birden fazla online platformu eş zamanlı olarak kullanabilmektedir. Dünya çapında tahmini 2,5 milyar insan e-ticaret sistemlerini kullanmakta internet üzerinden mal veya hizmet satın almaktadır. E-Ticarete Giriş Elektronik ticaret veya e-ticaret, çevrimiçi olarak yapılan ticari işlemleri ifade eden bir terimdir. Basit bir ifadeyle; internet üzerinden ürün veya hizmet alımı olarak tanımlanmaktadır. İnternet kullanarak herhangi bir şey satın alınması veya satılması, e-ticaret faaliyetine dahil olmak anlamına gelmektedir. Günümüzde internet kullanan insanların birçoğu bir şekilde e-ticaret aracılığı ile alışveriş yapmaktadır. İlk e-ticaret, 1970’li yıllarda yapılmıştır. Stanford Üniversitesi’ndeki öğrencileri, Arpanet hesapları ve okulun yapay zekâ laboratuarını kullanarak Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) okuyan öğrencilere satış yapmıştır. Teknik anlamda bir ağ kullanılarak yapılan ilk elektronik alışveriş, bu satış olarak görülmektedir. Ancak, günümüzdeki anlamıyla ilk e-ticaret 1994 yılında Pizza Hut firması tarafından yapılmıştır. Böylece Pizza Hut, internet üzerinden pizza satarak, “ilk e-ticareti yapan şirket” unvanı almıştır. İnsanların ihtiyaçları arttıkça ve çeşitlendikçe internet tabanlı ticaret de artmaktadır. Dünya çapındaki e-ticaret satışları 2017 yılında 2,4 trilyon dolara ulaşmıştır. Bu rakamın 2021 yılında yaklaşık 5 trilyon dolar olacağı öngörülmektedir (2). İşletmeden tüketiciye (B2C) e-ticaret pazarının liderleri olan Çin, Amerika, Japonya ve İngiltere, küresel e-ticaret pazarındaki söz sahibi konumlarını daha da üst seviyelere taşımaktadır. Her yıl artan bir ivme gösteren e-ticaret, Türkiye’de de daha fazla temas alanı bulmaktadır. Türkiye, 2018 yılında bireysel internet kullanım oranında ve mobil geniş bant abone sayısında önemli bir büyüme sergilemiştir. Mobil kanallar, alışverişte yeni bir norm olarak göze çarparken, sosyal medya pazarları da etkinliğini artırmıştır. Türkiye’de e-ticaretin toplam perakende ticaret içindeki payı 2018 yılında %5,5’e yükselmiş; her yıl ortalama %30’luk bir büyüme kaydedilmiştir. E-ticaret pastasından pay almak isteyen firmalar, e-ticaret ekosisteminin kurallarını öğrenmek ve buna göre strateji geliştirmek zorundadır! Bu devasa ekosistemde yer alabilmek için e-ticaret sitesi nasıl kurulur? Hedef pazar nasıl belirlenir? Hangi sektörlerde çevrimiçi satış yapmak mantıklıdır? Tüm bu sorular ve onlarcası e-ticarette başarının basamaklarıdır. Yeni nesil e-ticaret algoritmaları ve yasal düzenlemelerle e-ticaret daha güvenli bir ortamda yapılabilmektedir. Bunun ortaya çıkardığı yeni durum, yatırımcıları ve girişimcileri sanal mağazalara yönlendirmektedir. Yirmi yılı aşan bir geçmişe sahip e-ticaret, geleceğin ticari faaliyetlerinde daha fazla yer alacaktır. E-Ticaret Sitesi Kurulurken Dikkat Edilmesi Gerekenler E-ticaret sitesinin fonksiyonları, hem kullanıcı deneyimi hem de satışların artması için önemlidir. İyi bir yazılıma ve alt yapıya sahip e-ticaret sitesi, kârı artırıcı bir unsur olabilir. E-ticaret sitesinin temel fonksiyonları, kullanıcı deneyimi ile doğru orantılı olmalıdır. Rekabetin dorukta olduğu e-ticarette online alışveriş için web sitelerinde kullanıcılara sunulacak fonksiyonlar, potansiyel müşterilere erişim olanağı sağlar. Satışların artması ve e-ticaret sitesinin etkili olması için e-ticaret platformunun bazı özelliklerle donatılması gerekir. Kullanıcılara kolaylık sağlayacak ve satışları artıracak fonksiyonlar, alt yapı veya tasarım ile ilgili olabilir. E-ticaret sitesi tüm bu fonksiyonların bir araya gelmesi ile ideal bir kullanıcı deneyimi sunabilir. Kullanıcı Deneyimi Açısından Dikkat Edilmesi Gereken E-Ticaret Sitesi Fonksiyonları Mobil Uyumu: Bir e-ticaret sitesinin akıllı cep telefonları ve tabletlerle uyumlu olması, mobil kanallardan da satış yapmak anlamına gelir. Mobil satışların giderek arttığı bir ortamda mobil uyumu bulunmayan e-ticaret siteleri zamanla tercih edilmeyebilir. E-ticaret sitelerinin mobil uyumu, arama motoru algoritmalarında da dikkat edilen bir faktördür. Site İçi Arama: E-ticaret sitesinde ürün arayan kullanıcı, kısa sürede aradığına ulaşabilmelidir. E-ticaret müşterilerinin büyük bir bölümü aradıkları ürüne ulaşmak için site içi arama özelliğini kullanmaktadır. Bu sebeple site içi arama özelliği, ürün bulmak için güçlü bir algoritma ile tasarlanmalıdır. Arama sırasında kelime dizileri yazılırken ilgili ürün isimlerinin aşağıda sıralanması özelliği de kullanıcıya kolaylık sağlar. Güvenlik Sertifikası: Bir e-ticaret sitesi, güvenlik sertifikası yoksa eksiktir. Kredi kartı veya banka kartı ile online alışveriş yapmak isteyen müşterilere güven vermek önemlidir. Bu sebeple e-ticaret sitesi güvenlik sertifikası ile desteklenmelidir. Ödeme Alternatifleri: Ödeme alternatifleri, e-ticaret sitesinin etkinliğini artıran özelliklerden biridir. Ciro artırmak için kullanıcılara farklı ödeme alternatifleri sunulmalıdır. Kredi kartı, banka kartı, havale, mobil ödeme, kapıda ödeme ve dijital cüzdanlar gibi ödeme alternatifleri, müşteriler için kolaylık olacaktır. Kategoriler: Kullanıcı, ürünün ait olduğu kategori sayfasına kolayca ulaşabilmelidir. Her ürünün, uygun kategoride bulunmasına dikkat edilmelidir. Kullanıcı dostu ve kolay ulaşılabilir kategori seçenekleri sunulmalıdır. Kampanya Modülleri: E-ticaret sitelerindeki kampanya modülleri; sepet, kategori, marka ve ürün bazlarında imkan vermelidir. Zengin seçenekler sunan kampanya modülleri, satışları olumlu etkileyecektir. Ürün Bilgileri: E-ticaret sitesinde satışa sunulan ürünlerin bilgisi, müşterilerin ürünle ilgili fikir edinmesi ve ürünü satın alma eğilimi için önemlidir. Başarılı e-ticaret sitelerinin ürünlerle ilgili detaylı bilgi sunduğu görülmektedir. Ürün Görselleri: Ürünü tanıtan fotoğraflar, videolar, grafikler veya animasyonlar, kullanıcı deneyimi açısından önemli fonksiyonlar arasında yer alır. Ürün görselleri, ürün detaylarını görme fırsatı vermeli ve akıllarda ürünle ilgili soru işareti bırakmamalıdır. SEO Alt Yapısı: Arama Motoru Optimizasyonu (SEO), e-ticaret siteleri için müşterilerin siteye ulaşmasının yollarından biridir. Arama motoru sonuçlarında üst sıralarda yer almak için SEO özelliklerinin güçlü olması önemlidir. Bu sebeple sitenin altyapısında ve içeriklerinde SEO çalışması yapılmalıdır. Yerelleştirme (Lokalizasyon): Lokalizasyon, şirketin online profilini, ürün tanımlarını, veri tabanına dayalı içeriğini ve grafik görüntülerini, kültürel duyarlılıkları göz önünde bulundurarak, şirketin yeni hedef kitlesinin diline çevirme işlemidir. Sınır ötesi e-ticaret hedefleyen firmaların online ticaret için sunacakları web sitelerinin içerikleri yerelleştirilmelidir. Böylece aynı ülkede veya farklı ülkelerde farklı dil konuşan insanlara ürünlerin satışı mümkün olabilecektir. E-Ticaret Sitesinde Bulunması Gereken Özellikler – E-ticaret sitesinin ana sayfası, fiziksel mağazalardaki vitrinleri temsil eder. Web sitesi ana sayfa tasarımı, online müşterileri çekecek cazip özelliklerle ve fonksiyonlarla donatılmalıdır. – Sade ve basit arayüzlü tasarımlı e-ticaret platformları kullanıcı dostudur. – Web sitesi renkleri ve sekmelerinin kurumsal kimlikle uyumlu olması müşteri deneyimi ve marka bağlılığı açısından dikkat edilmesi gereken bir husustur. – Marka logosuna tıklandığında kullanıcı ana sayfaya yönlendirmelidir. – İletişim alanında telefon, adres ve e-mail bilgileri dışında navigasyon da eklenmelidir. – Kullanıcıları ilgili ürün satışı sayfalarına yönlendirecek, eyleme çağırıcı CTA (Call to Action) butonları bulunmalıdır. – Her ürünle ilgili iade veya değişim seçenekleri sunulmalı; bu konuda kullanıcı deneyimini olumsuz etkileyecek uygulamalardan kaçınılmalıdır. – Kullanıcıları sosyal medya hesaplarına

E-Ticaret Sitesi Kurulurken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar Read More »

Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Elektronik Ticaret Danışmanlığı ve E-Ticaret Rehberi

Elektronik Ticaret Danışmanlığı ve E-Ticaret Rehberi Elektronik ticaret, mal veya hizmet alım satım işlemlerinin internet üzerinden yapılmasına olanak sağlayan ticaret türü olarak tanımlanabilir. Elektronik ticaret kavramı, e-ticaret veya internet ticareti olarak da adlandırılmaktadır. E-ticaret, yeni başlayanların, küçük işletmelerin veya büyük şirketlerin ürün ve hizmetlerini daha düşük işletme maliyetleri ile satmalarına ve daha geniş müşteri kitlelerine ulaşmalarına olanak tanıyan bir dağıtım kanalıdır. İşletmeler, kendi e-ticaret sitelerini oluşturabilecekleri gibi e-ticaret pazar yerlerinde de markaları için mağaza oluşturabilmekte veya çok kanallı bir yaklaşım benimseyerek birden fazla online platformu eş zamanlı olarak kullanabilmektedir. Dünya çapında tahmini 2,5 milyar insan e-ticaret sistemlerini kullanmakta internet üzerinden mal veya hizmet satın almaktadır. Elektronik Ticaret ile ilgili Temel Kavramlar E-ticaret ekosistemine adım atmak isteyen firmaların temel e-ticaret kavramlarını bilerek yola çıkması birçok fayda sağlar. Yaygın kullanılan e-ticaret terim ve kavramları, bu alandaki işleri kolaylaştırır. E-ticarette sık rastlanan temel kavramlar şunlardır; Elektronik Ticaret: E-ticaret, mal ve hizmetlerin internet ortamında satılıp alınmasıdır. OECD tarafından “internet üzerinden yapılan ticari işlemler” olarak özetlenen e-ticaret, Türkiye’deki 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’da, “fiziki olarak karşı karşıya gelmeksizin, elektronik ortamda gerçekleştirilen çevrimiçi iktisadi ve ticari her türlü faaliyet” olarak tanımlanır. Dijital Ticaret: Dijital olarak etkinleştirilmiş ticari işlemler bütünüdür. Dijital ticaret işlemleri ile satılan ürün ve hizmetler, dijital ya da fiziksel olarak teslim edilebilir. Tüketicileri, şirketleri ya da hükümetleri kapsayan sanal mal ve hizmet ticaretidir. Sınır Ötesi E-Ticaret: E-ihracat ve e-ithalat, sınır ötesi e-ticaretin temel kavramlarıdır. Uluslararası pazarlarda çevrimiçi ticari işlemlerdir. Ulusal sınırlar üzerinden çevrimiçi mağazalarda ürünlerin alınıp satılmasıdır. Alıcı ve satıcı farklı ülkelerdedir, farklı para birimleri kullanırlar, farklı dil konuşurlar ve farklı ticaret ve yargı kanunlarına tabidirler. E-ihracat: “Sınırötesi e-ticaret” veya “mikro ihracat” olarak da tanımlanan e-ihracat, online kanallar aracılığıyla yurt dışından alınan siparişleri mikro ihracat kuralları çerçevesinde ulaştırmaktır. İşletmelere hedef kitlelerini genişletmek ve kârlarını artırmak için bir fırsat verir. E-ihracat için hedef pazardaki yerel ticaret kurallarını iyi bilmek; e-ihracat mevzuatına hâkim olmak ve e-ticareti küresel bir bakış açısı ile değerlendirmek gerekir. B2B: “Business to Business” ifadesinin kısaltmasıdır. Kelime anlamı “işletmeden işletmeye” şeklindedir. Hammadde tedarikçisi-üretici, üretici-toptancı ve toptancı-perakendeci arasındaki ticari işlemlerdir. B2C: “Business to Consumer” ifadesinin kısaltmasıdır. Kelime anlamı “işletmeden tüketiciye” şeklindedir. E-ticaret ve e-ihracatın temelini ifade eden en önemli kavramdır. C2C: “Consumer to Consumer” ifadesinin kısaltması olan C2C, ”tüketiciden tüketiciye” anlamındadır. Farklı elektronik alışveriş platformlarından yapılan e-ticaret, bu kapsamdadır. Çevrimiçi platformlarda veya web sitelerinde bir araya gelen tüketicilerin, ürün ve hizmetlerini sergilemesi ve belirledikleri fiyatlardan satması veya almasıdır. Domain: Türkçesi “alan adı” olan domain, bir web sitesinin internetteki adıdır. Web sitesi kurmanın ilk adımı bir alan adı belirlemektir. Bir internet sitesinin fiziksel adresinin karşılığı olan domain, internet tarayıcısına, ilgili web sitesi ile ilgili bilgilerin yer aldığı sunucuyu işaret eder. Hosting: Türkçesi “barındırma” olan hosting, web sitesi içeriğinin barındırıldığı ortamdır. Web sayfasının fotoğrafları, grafikleri veya görsel-metinsel dokümanlarının tutulduğu dijital ortamdır. “Web sayfasının arka yüzü” olarak tanımlanabilen hosting’de, web sitesi içeriği ve veritabanı bir sunucuda barındırılır. Siber Güvenlik: Dijital dünyanın en önemli konularından olan siber güvenlik, bilgi ve bilgisayar sistemleri güvenliğini içeren geniş bir kavramdır. Tüketicilerden hükümetlere kadar bilgisayar sistemleri üzerinden işlem yapan herkesi ve her kurumu ilgilendirir. Kişilerin, şirketlerin veya özel ve kamu kurumlarının, kritik bilgilerinin siber saldırılardan korunması uygulamalarıdır. Siber güvenlik öğeleri arasında finansal sistemlerin güvenliği ilk sırada yer almaktadır. KVKK: Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) işletmelere, bilgi gizliliği ve erişilebilirliği gibi konularda çeşitli sorumluluklar yükleyen bir kanundur. Kanun, kişisel veri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasları düzenler. KVKK kapsamında farklı kaynaklardan gelen veriler için bir strateji oluşturulması gerekir. Ağ sistemlerinden sürdürülebilir teknolojik uygulamalara kadar farklı dijital sistemleri içerir. Müşteri Deneyimi: Müşteri deneyimi, müşterinin firmaya bağlılığı ve verdiği değeri ifade eder. Her müşteri, mağaza veya firma için geliştirdiği deneyimlerini sosyal medyadan arkadaşlarına, ailesinden tanımadığı insanlara kadar herkesle paylaşabilir. Bu durum, firma için olumlu veya olumsuz sonuçlar doğurabilir. Müşterinin firmayla etkileşimini ifade eden müşteri deneyimi, bir anlamda müşteri firma imajı veya algısıdır. Drop Shipping: “Stoksuz e-ticaret” veya “stoksuz satış” olarak tanımlanan Drop Shipping, bir e-ticaret iş modelidir. Drop Shipping firması stok tutmadan satış yapabilir. Tedarikçi, üretici ve müşteri arasında aracı bir kanaldır. Drop Shipping, bir perakende satış yöntemidir. Mağaza, stok ürün yerine ürünleri üçüncü taraf bir tedarikçiden satın alır. Ürünler daha sonra doğrudan tüketiciye gönderilir. Satıcı, stok için sipariş vermez veya siparişlerle ilgilenmesi gerekmez. Bunun yerine ürün ve siparişle üçüncü taraf bir tedarikçi ilgilenir. Dönüşüm Optimizasyonu: Bir e-ticaret sitesine gelen ziyaretçilere satın alma veya üye olma gibi işlemleri yapmasını sağlama oranıdır. Potansiyel müşterileri kullanıcıya dönüştürme oranını artırmak için uygulanan sistematik faaliyetleri ifade eder. Chatbot: “Chat” ve “robot” terimlerinden türetilen chatbot, algoritma tabanlı bir yazılımdır. İnternet sitelerinde kullanıcılara yardımcı olmak için geliştirilen basit asistanlar, chatbot kapsamında değerlendirilir. Yardımcı ses yazılımları, otomatik cevap verme uygulamaları ve canlı destek yazılımlarını içeren yapay zeka tasarımlarıdır. E-Ticarete Başlama E-ticarete; e-ticaretin anlamını, kapasitesini, yöntemlerini ve uygulamalarını öğrenerek başlanabilir. Sektörünüzün e-ticaret kapasitesi de ilk olarak bilinmesi gerekenler arasında yer almaktadır. Bu konuda devlet destekli e-ticaret eğitim programlarından veya özel e-ticaret platformlarından destek alınabilmektedir. E-ticarete giriş yaparken dikkat eilmesi gereken hususlar; Online Pazar Yerleri: Yeni bir e-ticaret sitesi açmak tabii ki gereklidir. Ancak ilk olarak yerel veya küresel perakende sitelerinde mağaza açarak e-ticarete adım atabilirsiniz. Bu; sipariş alınması, kargo ve iade süreçleri gibi konularda tecrübe kazandıracaktır. Şirket: Ülkemizdeki mevzuata göre e-ticaret yapmak için şirket kurma şartı aranmamaktadır. Esnaflar ve esnaf olmayan diğer gerçek kişiler de e-ticaret yapabilmektedir. Gelir sağlandığı için vergi kaydı açılması gerekmektedir; ancak bu durumun bile istisnaları vardır. E-ticaret için şirket kurulmak istenirse şirket türü önemli değildir. Fiziksel mağazası olan bir şirket, farklı bir şirket kurmadan ürünlerini doğrudan e-ticaret mağazasında satışa sunabilir. Şahıs şirketi veya adi ortaklık kurmak, maliyeti en düşük seçenektir. Domain ve Hosting: E-ticaret için şirket kurarken internet sitesi ismi de tescil ettirilebilir. Bu süreçte alan adı (domain) ve web barındırma (hosting) hizmeti alınmalıdır. Kurulum ve Ürün Maliyetleri: E-ticaret sitesinin kurulumu, tasarımı, yazılımı ve her türlü altyapı hizmetleri için bütçe ayırmak gerekir. Site uygulamaları ve ürün tedariki için iyi bir maliyet hesaplaması yapılmalıdır. Ürünlerin belirlenmesi: E-ticaret, detaylı iş planı gerektirir. İnternetten hangi ürünler daha çok satılıyor? Hangi günlerde hangi ürünleri vitrine koymak gerekir? Rakip sitelerde neler yapılıyor? Bu ve benzeri soruların cevapları, iyi bir satış ve pazarlama hedefi için gereklidir.   Ödeme Yöntemleri: E-ticaretin en önemli faktörlerinden biri de ödeme yöntemleridir. İnternet

Elektronik Ticaret Danışmanlığı ve E-Ticaret Rehberi Read More »

Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun

Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Elektronik ticaret, mal veya hizmet alım satım işlemlerinin internet üzerinden yapılmasına olanak sağlayan ticaret türü olarak tanımlanabilir. Elektronik ticaret kavramı, e-ticaret veya internet ticareti olarak da adlandırılmaktadır. E-ticaret hukuku ise ürün ve hizmetlerin internet üzerinden alım satımının yapılmasına ve online platformlara ilişkin esas, usul, ilke ve düzenlemeleri kapsayan hukuk dalıdır. Elektronik ticaret hukuku, internet sitesi, sosyal medya, mobil uygulama veya diğer elektronik ağlar aracılığıyla gerçekleştirilen ticari faaliyetler, alışverişler, mesafeli sözleşmeler ve elektronik ödeme sistemleri gibi konuları düzenlemektedir.  Tüketicinin korunması ve adil bir ticaret ortamı oluşturmak amacıyla yayımlanan e-ticaret mevzuatı, elektronik ticaret faaliyetlerini,  alıcı ve satıcı tarafların hak ve yükümlülükleri ile uyulması gereken usul ve esasları düzenlemektedir. Elektronik ticarete ilişkin yasal düzenlemeler, satıcı firmalar, hizmet sağlayıcıları, online pazar yeri platformları ve tüketiciler için bağlayıcıdır. E-ticaretin daha güvenilir ve kanuni düzenlemeler temelinde ilerlemesi, tüketicilerin korunması, güvenli ticaret ortamının sağlanması, uluslararası işlemlerin düzenlenmesi, kişisel verilerin ve fikri mülkiyet haklarının korunması gibi konularda e-ticaret hukuku önemli bir çerçeve çizmektedir. Elektronik ticarete ilişkin süreçlerde ve uyuşmazlıklarda herhangi bir mağduriyete veya hak kaybına uğramamak için yasal işlemlerin zamanında ve usulüne uygun yapılması büyük önem arz etmektedir. Bu süreçte, alanında uzman bir avukattan hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. E-ticaret hukuku alanında yetkin avukat kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Bürosu, güvenilir, şeffaf ve profesyonel hizmet anlayışı ile hakkaniyet çizgisinden ayrılmadan faaliyetlerini sürdürmekte ve müvekkillerine e-ticaret danışmanlığı, avukatlık ve arabuluculuk hizmeti vermektedir. Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Kanun Numarası: 6563 Kabul Tarihi: 23/10/2014 Yayımlandığı R.Gazete Tarihi: 5/11/2014 Sayısı: 29166 Amaç ve kapsam – Madde 1 (1) Bu Kanunun amacı, elektronik ticarete ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir. (2) Bu Kanun, ticari iletişimi, hizmet sağlayıcı ve aracı hizmet sağlayıcıların sorumluluklarını, elektronik iletişim araçlarıyla yapılan sözleşmeler ile elektronik ticarete ilişkin bilgi verme yükümlülüklerini ve uygulanacak yaptırımları kapsar. (3) (Ek:1/7/2022-7416/1 md.) 14/9/1972 tarihli ve 1618 sayılı Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanunu, 14/10/1983 tarihli ve 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu, 28/3/2001 tarihli ve 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu, 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu, 3/6/2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, 21/11/2012 tarihli ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu, 20/6/2013 tarihli ve 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ve 5/11/2018 tarihli ve 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunuyla kuruluş ve faaliyetleri düzenlenen ve bu kanunlara göre yetkilendirilerek münhasıran yetkilendirildikleri konularda faaliyet gösterenler ile 14/3/2007 tarihli ve 5602 sayılı Şans Oyunları Hasılatından Alınan Vergi, Fon ve Payların Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde tanımlananlar ile bunların verdiği yetki dâhilinde münhasıran şans ve bahis oyunları alanında faaliyet gösterenler bu Kanunun uygulanmasında elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcı veya elektronik ticaret hizmet sağlayıcı kabul edilmez. Tanımlar – Madde 2 (1) Bu Kanunun uygulanmasında; a) Elektronik ticaret: Fiziki olarak karşı karşıya gelmeksizin, elektronik ortamda gerçekleştirilen çevrim içi iktisadi ve ticari her türlü faaliyeti, b) Ticari iletişim: Alan adları ve elektronik posta adresi dışında, mesleki veya ticari faaliyet kapsamında kazanç sağlamaya yönelik olarak elektronik ticarete ilişkin her türlü iletişimi, c) Ticari elektronik ileti: Telefon, çağrı merkezleri, faks, otomatik arama makineleri, akıllı ses kaydedici sistemler, elektronik posta, kısa mesaj hizmeti gibi vasıtalar kullanılarak elektronik ortamda gerçekleştirilen ve ticari amaçlarla gönderilen veri, ses ve görüntü içerikli iletileri, ç) Hizmet sağlayıcı: Elektronik ticaret faaliyetinde bulunan gerçek ya da tüzel kişileri, d) Aracı hizmet sağlayıcı: Başkalarına ait iktisadi ve ticari faaliyetlerin yapılmasına elektronik ticaret ortamını sağlayan gerçek ve tüzel kişileri, e) Bakanlık: Ticaret Bakanlığını, 1/7/2022 tarihli ve 7416 sayılı Kanunun 2 nci maddesiyle bu bentte yer alan “Gümrük ve” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır. f) (Ek:1/7/2022-7416/2 md.) Elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcı: Elektronik ticaret pazar yerinde elektronik ticaret hizmet sağlayıcıların mal veya hizmetlerinin teminine yönelik sözleşme yapılmasına ya da sipariş verilmesine imkân sağlayan aracı hizmet sağlayıcıyı, g) (Ek:1/7/2022-7416/2 md.) Elektronik ticaret hizmet sağlayıcı: Elektronik ticaret pazar yerinde ya da kendine ait elektronik ticaret ortamında mal veya hizmetlerinin teminine yönelik sözleşme yapan ya da sipariş alan hizmet sağlayıcıyı, ğ) (Ek:1/7/2022-7416/2 md.) Elektronik ticaret ortamı: Elektronik ticaret faaliyetinde bulunulan internet sitesi, mobil site veya mobil uygulama gibi platformları, h) (Ek:1/7/2022-7416/2 md.) Elektronik ticaret pazar yeri: Elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcının aracılık hizmetlerini sunduğu elektronik ticaret ortamını, ı) (Ek:1/7/2022-7416/2 md.) Elektronik Ticaret Bilgi Sistemi (ETBİS): Elektronik ticaret hizmet sağlayıcı ve elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcıların kayıt altına alınması, elektronik ticaret verilerinin toplanması, bu verilerin işlenerek istatistiki bilgilerin üretilmesi amacıyla Bakanlık tarafından oluşturulan ve bu Kanun kapsamında kayıt ve bildirim yapılabilmesine imkân sağlayan bilgi sistemini, i) (Ek:1/7/2022-7416/2 md.) Net işlem hacmi: İptal ve iadeler hariç olmak üzere, elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcı için aracılık hizmeti sunduğu elektronik ticaret pazar yerleri, elektronik ticaret hizmet sağlayıcı için ise elektronik ticaret pazar yeri niteliğini haiz olmayan kendine ait elektronik ticaret ortamları üzerinden belirli bir dönemde yapılan sözleşme ve verilen siparişler için düzenlenmesi gereken nihai fatura veya fatura yerine geçen belge değerleri toplamını, j) (Ek:1/7/2022-7416/2 md.) Ekonomik bütünlük: Bir kişinin, bir ticaret şirketinin doğrudan veya dolaylı olarak paylarının en az yüzde yirmi beşine ya da oy haklarının çoğunluğuna veya onu yönetebilecek kararları alabilecek payına sahip olmasını, şirket sözleşmesi uyarınca yönetim organında karar alabilecek çoğunluğu oluşturan sayıda üyeyi seçme hakkını haiz olmasını, kendi oy haklarının yanında bir sözleşmeye dayanarak tek başına veya diğer pay sahipleriyle birlikte oy haklarının çoğunluğunu oluşturmasını, bir ticaret şirketini sözleşmeye bağlı olarak hâkimiyeti altında bulundurmasını veya bu hâllere bağlı olarak bu kişiyle bağlantılı tüm ticaret şirketleri ve bu kişiye ait işletmeler arasındaki ilişkiyi ya da pay sahibi olup olmadıklarına bakılmaksızın birden fazla ticaret şirketinin aynı kişi veya kişiler tarafından yönetilmesini, ifade eder. Bilgi verme yükümlülüğü – Madde 3 (1) Hizmet sağlayıcı, elektronik iletişim araçlarıyla bir sözleşmenin yapılmasından önce; a) Alıcıların kolayca ulaşabileceği şekilde ve güncel olarak tanıtıcı bilgilerini, b) Sözleşmenin kurulabilmesi için izlenecek teknik adımlara ilişkin bilgileri, c) Sözleşme metninin sözleşmenin kurulmasından sonra, hizmet sağlayıcı tarafından saklanıp saklanmayacağı ile bu sözleşmeye alıcının daha sonra erişiminin mümkün olup olmayacağı ve bu erişimin ne kadar süreyle sağlanacağına ilişkin bilgileri, ç) Veri girişindeki hataların açık ve anlaşılır bir şekilde belirlenmesine ve

Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Read More »

Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Karıştırılma İhtimali Oluşturacak Şekilde Markalar Arasında Benzerlik Olması

Markaya Tecavüzün Önlenmesi: Karıştırılma İhtimali Oluşturacak Şekilde Markalar Arasında Benzerlik Olması Uyuşmazlık; ticaret unvanında yer alan ve markasal kullanımına konu olan ibarelerin karıştırılma ihtimali oluşturacak şekilde kullanılıp kullanılmadığı ve markalar arasında benzerlik bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2019/11-372 Karar No: 2022/10 Karar Tarihi: 18.01.2022 İncelenen Kararın Mahkemesi: İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 1. Taraflar arasındaki markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men’i ve ref’i ile ticaret unvanının terkini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi tarafından ilk derece mahkemesi kararına yönelik davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, ilk derece mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir. 2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü: I. Yargılama Süreci Davacı İstemi 4. Davacı vekili; müvekkili şirketin 2007 yılından bu yana taşımacılık ve kurye hizmetleri sektöründe “Goose express+Şekil” ve “Goose+Şekil” ibareli markaları ile yurt içinde ve yurt dışında faaliyet gösterdiğini, ayrıca “Goose” ibaresinin müvekkilinin ticaret unvanının asli unsuru olduğunu, 2015 yılında kurulan davalı şirketin müvekkili ile aynı sektörde “Moose” ibaresi ile faaliyet göstermeye başladığını ve ticaret unvanında da yer alan “Moose” ibaresini markasal olarak kullandığını, davalı şirketin ayrıca “Moose express+Şekil” ibaresinin marka olarak tescili için başvuruda bulunduğunu, davalı şirket tarafından kullanılan “Moose” ibaresinin müvekkilinin ticaret unvanı ve markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, davalı şirket kurucularından Burak Kanat’ın daha önce müvekkili şirkette müdür olarak görev yaptığını, davalı şirketin müvekkilinin sektördeki tanınmışlığından haksız yarar sağlamak amacıyla ve kötü niyetli olarak “Moose” ibaresini kullandığını, bu durumun markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men’i ve ref’i ile davalının ticaret unvanından “Moose” ibaresinin çıkarılmasına, “Moose express+Şekil” ibaresinin marka olarak tescil edilmesi hâlinde markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Cevabı 5. Davalı vekili; davacıya ait markanın müvekkili şirketin ortağı ve yöneticisi olan Burak Kanat tarafından oluşturulduğunu, müvekkili şirket tarafından kullanılan “Moose” ibaresinin davacının ticaret unvanında ve markalarında yer alan “Goose” ibaresi ile karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi Kararı 6. İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 22.09.2016 tarihli ve 2015/170 E., 2016/118 K. sayılı kararı ile; tarafların taşımacılık ve kurye hizmetleri sektöründe faaliyet gösterdikleri, davacı şirketin 2007 tarihinde kurulduğu ve unvanının kılavuz sözcüğünün “G.O.O.S.E” ibaresi olduğu, davacının ayrıca “Goose express+Şekil” ve “Goose+Şekil” ibareli markalar ile faaliyet gösterdiği, davalının kullandığı “Moose ekspres+Şekil” ibaresinin davacı markası ile aynı renk ve benzer formda olduğu, davalı tarafından bu ibare için ayrıca marka tescil başvurusunda bulunulduğu, davalının marka seçimi ve fiili kullanımının renk, tarz ve ticaret unvanı seçimi ile davacıya yaklaştığı, “Goose” ibaresi ile “Moose” ibaresinin görsel ve işitsel olarak benzer olduğu, ibarelerin baş harfinin farklı olmasının karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırmadığı, davalının “Moose” ibaresini davacı ile aynı sektörde kullanmasının iltibas yarattığı ve bu durumun markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, önlenmesine, bu kullanımlarının durdurulmasına ve tecavüzün sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalının ticaret unvanından “Moose” ibaresinin çıkartılmasına, marka tescil edilmediğinden vakitsiz açılan marka hükümsüzlüğü davasının reddine ve kararın ilanına karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi Kararı 7. İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. 8. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 11.11.2016 tarihli ve 2016/20 E., 2016/22 K. sayılı kararı ile; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. Özel Daire Bozma Kararı 9. Bölge adliye mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 10. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 12.11.2018 tarihli ve 2017/235 E., 2018/6947 K. sayılı kararı ile; “…Dava, marka hakkına tecavüzün tespiti, meni, ticaret unvanının terkini ve davalı adına yapılan marka başvurusunun hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, Mahkemece davacı ile davalının taşımacılık alanında faaliyet gösterdiği, davalının markasal kullanımlarının davacı markasına tecavüz oluşturduğu, davalının ticaret unvanının yeterli ayırt ediciliğe sahip olmadığı gerekçesiyle davalının ‘Moose’ ibaresini 39. sınıfta taşımacılık alanında markasal kullanımlarının davacı markasına tecavüz oluşturduğunun tespitine ve menine, davalının ticaret unvanından ‘Moose’ ibaresinin çıkarılmasına karar verilmiştir. Ancak, “Goose” ibareli davacı markaları ile davalının markasal kullanımına konu “Moose” ibarelerinin görsel ve kavramsal açıdan farklı olduğu, özellikle davacı ve davalı markalarında bulunan logoların farklı olması, taraf markalarında kullanılan ibarelerin yabancı dildeki anlamlarının markalarda kullanılan logolarla örtüşmesi nedeniyle davacı markaları ile davalının markasal kullanımlarının iltibas oluşturmadığı, davalının ticaret unvanın davacı ticaret unvanından yeterli ayırt edicilik vasfına sahip olduğu, nitekim yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu ile davacı tarafından, davalının marka tecavüzü nedeniyle şikayet edilmesi neticesinde soruşturma aşamasında alınan bilirkişi raporunda da aynı sonuca varıldığı hâlde mahkemece hatalı gerekçeye dayalı olarak; marka hakkına tecavüzün tespiti ve meni ile davalının ticaret unvanından ‘Moose’ ibaresinin çıkarılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozularak kaldırılmış ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Direnme Kararı 11. İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 07.03.2019 tarihli ve 2019/11 E., 2019/45 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeyle direnme kararı verilmiştir. Direnme Kararının Temyizi 12. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. II. Uyuşmazlık 13. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının ticaret unvanında ve markalarında yer alan “Goose” ibaresi ile davalının ticaret unvanında yer alan ve markasal kullanımına konu olan “Moose” ibareleri arasında karıştırılma ihtimali oluşturacak şekilde benzerlik bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. III. Gerekçe 14. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle markanın ve ticaret unvanının korunmasına ilişkin yasal düzenlemeler ile hukukî kavram ve kurumların ortaya konulmasında yarar bulunmaktadır. 15. Bilindiği üzere dava tarihinde yürürlükte bulunan 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (565 sayılı KHK) ile sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir. Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ise 556 sayılı KHK’nın 9. maddesinde (6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 7. maddesinde) sayılmıştır. 16. 556 sayılı KHK’nın 9. maddesinde yer alan düzenlemeye göre; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibi, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep edebilir: a) Markanın tescil kapsamına giren aynı mal ve/veya hizmetlerle ilgili olarak, tescilli

Karıştırılma İhtimali Oluşturacak Şekilde Markalar Arasında Benzerlik Olması Read More »

Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Mal, Hizmet veya Marka Benzerliği Nedeniyle Tescil Başvurusunun Reddedilmesi

Mal, Hizmetl veya Marka Benzerliği Nedeniyle Tescil Başvurusunun Reddi Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2023/11-426 Karar No: 2024/35 Karar Tarihi: 31-01-2024 Özet: Davalı şirkete ait dava konusu markadaki “MAKRO TEKNİK GLASS WOOL” ibaresinde öne çıkan unsurun “MAKRO” ibaresi olması sebebiyle anılan markadaki esas unsur “MAKRO” ibaresi olup markadaki diğer ibarelerin yardımcı unsur niteliğinde oldukları görülmektedir. Buradan hareketle davacıya ait itiraza mesnet “Makro” ve “Macro” esas unsurlu markalar ile davalı şirkete ait “MAKRO TEKNİK GLASS WOOL” ibareli marka arasında, esas unsurlar nazara alınarak yapılan karşılaştırmada, görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzerliğin bulunduğu açıktır. Dolayısıyla davacı markaları ile davalı şirkete ait dava konusu markanın aynı mal veya hizmetlerde kullanılması durumunda o mal ve hizmetlerin aynı teşebbüsten ya da bağlı teşebbüsten geldiği yönünde iltibasa sebep olabileceğinin kabulü zorunludur. Bu itibarla davalı şirkete ait “MAKRO TEKNİK GLASS WOOL” ibareli marka ile davacıya ait “Makro” ve “Macro” esas unsurlu markalar arasında aynı mal ve hizmetlerde markanın köken gösterme fonksiyonu yönünden karıştırılma ihtimali bulunmaktadır, Hâl böyle olunca Bölge Adliye Mahkemesince önceki kararda direnilmesi doğru olmadığından, hükmün Özel Daire bozma kararında belirtilen nedenlerle bozulması gerekmiştir. (556 s. KHK. m. 7, 8, 35, 42, 43, 47, 53) (11. HD. 27.01.2020 T. 2020/1119 E. 2021/520 K.) Taraflar arasındaki Türk Patent ve Marka Kurumu (TÜRKPATENT) Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalılar vekillerince ayrı ayrı istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davalılar vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili; müvekkilinin \”makro” ve “macro” esas unsurlu çok sayıda seri markalarının bulunduğunu, davalı şirketin bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki 2016/30280 sayılı “MAKRO TEKNİK GLASS WOOL” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, başvuruya müvekkilince yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığınca 35 inci sınıf hizmetler yönünden kısmen kabul edildiğini, bunun dışındaki mallar yönünden ise itirazlarının reddine karar verildiğini, bu karara yaptıkları itirazın ise nihai olarak TÜRKPATENT YİDK tarafından reddedildiğini, oysa davalı başvurusu ile müvekkili markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, başvurunun ortalama tüketicilerce müvekkilinin seri markası gibi algılanacağını, ayrıca sınıflar arasında da benzerlik olduğunu, müvekkilinin “Macro” ve “Macrocenter” markalarının herkes tarafından bilinen tanınmış marka statüsünde bulunduğunu, dava konusu markanın müvekkili markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlamayı amaçladığını ve marka başvurusunun kötüniyetli olduğunu ileri sürerek TÜRKPATENT YİDK kararının iptaline, tescili hâlinde markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP 1. Davalı Makro Teknik Endüstri Ürünleri ve Makine İmalat San. Tic. A.Ş. vekili; davacının itirazına mesnet markalar ile müvekkili başvurusu arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. 2. Davalı … vekili; TÜRKPATENT YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markaları arasında başvuru kapsamında kalan mal ve hizmetler yönünden iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin 29.11.2018 tarihli ve 2017/427 Esas, 2018/432 Karar sayılı kararı ile; markalar arasında görsel ve işitsel olarak birbirinin aynı veya devamı olduğu intibaının uyandığı, hem davalı markası kapsamında kalan mallar açısından benzerliğin tespit edilmiş olması hem de marka işaretleri arasındaki fonetik ve görsel benzerlik bulunması karşısında 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname\’nin (556 sayılı KHK) 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma tehlikesinin olduğu, davalının müktesep hakkının bulunmadığı, 556 sayılı KHK\’nın 8/4 üncü maddesinde sayılan şartların ise gerçekleşmediği, davalının başvurusunun kötüniyetli olduğuna ilişkin somut verilerin dosya kapsamında bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne TÜRKPATENT YİDK kararının iptaline, davalı adına tescilli 2016/30280 sayılı markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin 10.07.2020 tarihli ve 2019/280 Esas, 2020/646 Karar sayılı kararı ile; “macro” ve “makro” ibaresinin ayırt ediciliğinin oldukça düşük olduğu, anılan ibarenin ortak olarak yer aldığı markalarda yapılacak küçük değişikliklerin dahi iltibas tehlikesini ortadan kaldırabileceği, başvuruda \”MAKRO\” ibaresinin yanında \”TEKNİK GLASS WOOL\” ibaresi ile renk ve şekil unsurlarına yer verildiği, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet \”MAKRO/MACRO\” asıl unsurlu markalar arasında 556 sayılı KHK\’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı gerekçesiyle davalılar vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir. V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Bozma Kararı 1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur. 2. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; \”…Dava, davalının marka tescil başvurusuna davacının yaptığı itirazın kısmen reddine dair TPMK YİDK kararının iptali ile tescili halinde markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. Mahkemece davalının 2016/30280 sayılı “MAKRO TEKNİK GLASS WOOL” ibareli başvuru markası ile davacının itirazına mesnet gösterdiği “MAKRO/MACRO” esas unsurlu markaları arasında 556 sayılı KHK\’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalı şirket vekili ve davalı TPMK vekilinin istinafı üzerine bölge adliye mahkemesince “makro” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğu, davalının başvurusuna “teknik glass wool” unsuru ekleyerek ayırt ediciliği sağladığı ve bu nedenle benzerlik bulunmadığı gerekçesiyle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince, başvuru konusu “MAKRO TEKNİK GLASS WOOL” ibareli marka ile davacının itirazına gerekçe gösterdiği “MAKRO/MACRO” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğu ve davalının başvurusuna \”teknik glas wool\” unsurunun eklenmesiyle ayırt ediciliğin sağlandığı ve benzerlik bulunmadığı kabul edilmişse de, benzerlik değerlendirmesinde markaların baskın unsurları gözetilmek suretiyle üzerinde kullanılacağı ürünlerin ortalama tüketiciler nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak karışıklığa yol açıp açmayacağının dikkate alınması gerekmektedir. Bu hususlar nazara alınarak yapılan değerlendirmede davacı markalarının asıl unsurunu “MAKRO” VE

Mal, Hizmet veya Marka Benzerliği Nedeniyle Tescil Başvurusunun Reddedilmesi Read More »

Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Türk Patent ve Marka Kurumu Kararlarından Zarar Gören Kişilerin Tazminat Davası Açması

Türk Patent ve Marka Kurumu Kararlarından Kaynaklanan Zararlar Nedeniyle Tazminat Davası Açılması Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2023/11-387 Karar No: 2024/78 Karar Tarihi: 07-02-2024 Özet: Dava konusu olan ve marka başvuru işlemleri neticesinde davalı Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından gerçekleştirilen iş ve işlemlerin 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu\’nun 156 ncı maddesi ile 556 sayılı KHK\’nın 71 inci maddesi kapsamında olması sebebiyle işbu davanın ihtisas mahkemesi olarak belirlenen ve adli yargı düzeninde yer alan Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektir. (2577 s. K. m. 2, 15) (6769 s. K. m. 2, 156) (6100 s. K. m. 114, 115) (556 s. KHK m. 47, 53, 71) Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. Dava Davacı vekili; müvekkilinin kendi oluşturduğu “…” ibareli marka ile kozmetik ürün satışı faaliyetinde bulunduğunu, bu ürünlerin satışı için dava dışı Gizli Bahçe Kozmetik San. Ltd. Şti. (dava dışı şirket) ile 21.04.2006 tarihli tek satıcılık sözleşmesi imzalandığını, sonrasında dava dışı şirket tarafından 2006/19861 sayılı ve “…” ibareli marka başvurusunda bulunulduğunu, müvekkilince bu başvuruya 06.07.2006 tarihinde itiraz edildiğini, ancak itirazın reddine karar verilerek belirtilen markanın tescil edildiğini, öte yandan müvekkilinin 2006/32989 sayılı “…” ibareli marka başvurusunun Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) kararıyla reddedildiğini, dava dışı şirketin 2007/31676 sayılı marka başvurusunun da tescil edildiğini, müvekkilinin 2008/44683 sayılı marka başvurusunun da dava dışı şirketin yukarıda anılan iki markası gerekçe gösterilerek reddedildiğini, bu karara karşı müvekkilince yapılan itirazın 2006/32989 sayılı marka hakkında müddet kaydı konulduğu gerekçesiyle davalı Türk Patent ve Marka Kurumu’nun YİDK kararıyla reddedildiğini, müvekkilince yapılan bu itirazlardan sonuç alınamaması üzerine ilgili Bakanlıklar nezdinde yapmış olduğu şikayetlere istinaden hazırlanan raporlarda müvekkilinin haklılığının ortaya konulduğunu, müvekkilince açılan marka hükümsüzlüğü ve marka hakkına tecavüzün önlenmesi davasının reddedildiğini, bu sırada müvekkili ile dava dışı şirket temsilcileri arasında yapılan protokoldeki imzalardan birinin sahteliği sebebiyle gerçekleştirilen suç duyurusu neticesinde yapılan ceza yargılaması ile dava dışı şirket temsilcisinin özel belgede sahtecilik suçundan mahkum edildiğini, kesinleşen bu karar sonrasında Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine başvuru yapılarak yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulduğunu, bu talebin kabulü neticesinde aynı dosya üzerinden verilen ek karar ile önceki kararın iptali ile 2006/19861 sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verildiğini, bu karar üzerine müvekkilince 25.06.2018 tarihinde marka tescilinin yapılması ve zararlarının ödenmesi için tekrardan davalı Türk Patent ve Marka Kurumu’na başvurulduğunu, davalı Kurumca verilen 12.09.2018 tarihli cevapta dava dışı şirketin ikinci marka başvurusunun yapıldığını belirtilerek müvekkilinin taleplerinin reddedildiğini, davalı Kurumun dava dışı şirketin ilk marka başvurusu hakkında açılan davanın devamı süresince ikinci marka başvurusunu askıda bekletmeyip tescil etmesinin ağır hizmet kusuru olduğunu, dava konusu edilen markanın dava dışı şirket tarafından tescil edilmesi nedeniyle müvekkilinin aynı marka konusu ürünleri satışının 2006 yılından bu yana yapılamadığı gibi yapılan satış ve anlaşmaların da iptal edildiğini, bu sebeple müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını, bu zarardan davalı Kurumun sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 7.000.000,00 TL maddi, 3.000.000,00 TL manevi tazminatın 25.06.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. II. Cevap Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili; görev itirazında bulunarak müvekkili hakkında açılan soruşturmaların sonuçsuz kaldığını, davacının hak arama hürriyetini kötüye kullandığını, marka başvurusunun reddedilmesi sebebiyle müvekkili aleyhine dava açılamayacağını, müvekkilinin mevzuata aykırı işleminin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. III. İlk Derece Mahkemesi Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 28.05.2020 tarihli ve 2020/52 Esas, 2020/144 Karar sayılı kararı ile; Ankara 10. İdare Mahkemesinin 16.12.2019 tarihli ve 2018/2255 Esas, 2019/2473 Karar sayılı kararı ile davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu\’nun (2577 sayılı Kanun) 15/1-a maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar verildiği, verilen kararın 22.02.2020 tarihinde kesinleştiği, davacının davalı Türk Patent ve Marka Kurumu’nun dava dışı şirket adına dava konusu markayı tescil etmesinin ağır hizmet kusuru olduğu iddiasıyla iş bu davayı açtığı, idarenin hangi tür eylem ve işlemlerinin kusur veya ağır kusur teşkil ettiğinin değerlendirilmesinin idari yargının görevi alanında olduğu, dava konusu uyuşmazlığın 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu\’nun 156 ncı maddesi kapsamında kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile dava şartı yokluğundan usulden reddine, taraflardan birinin istemi üzerine ilk görevsizlik kararını veren yargı merciine ait dava dosyası ile birlikte uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. IV. İstinaf A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. Gerekçe ve Sonuç Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 01.10.2020 tarihli ve 2020/949 Esas, 2020/793 Karar sayılı kararı ile; 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin (556 sayılı KHK) 47 ile 53 üncü maddeleri arasında davalı Türk Patent ve Marka Kurumu kararlarına itiraz yolunun düzenlendiği, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun’da (5000 sayılı Kanun) açıklandığı üzere ihtisas mahkemelerinin görevinin başlayabilmesi için hem 556 sayılı KHK, hem de 5000 sayılı Kanun\’da belirtilen zorunlu başvuru yollarının tamamlanarak bir YİDK kararı tesis ettirilmesinin şart olduğu, adli yargının sadece YİDK kararının iptaline ilişkin davada görevli olduğu, davalının özel hukuk tüzel kişisi olmaması ve davanın hizmet kusurundan kaynaklanması nedeniyle bu davada adli yargının görevli bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. Bozma ve Bozmadan Sonraki Yargılama Süreci A. Bozma Kararı 1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; \”…Dava, davalı Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından dava dışı şirket adına dava konusu markanın tescil edilmesinden kaynaklanan ağır kusur iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. 22/12/2016 tarihli ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu\’nun “Görevli ve yetkili mahkeme” başlıklı 156/2 maddesinin ikinci

Türk Patent ve Marka Kurumu Kararlarından Zarar Gören Kişilerin Tazminat Davası Açması Read More »

Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa Muhalefet Suçunda Lehe Kanun ve Tekerrür Hükümleri Uygulanabilir mi

Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa Muhalefet Suçu 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Manevi, mali veya bağlantılı haklara tecavüz – Madde 71 Bu Kanunda koruma altına alınan fikir ve sanat eserleriyle ilgili manevi, mali veya bağlantılı hakları ihlal ederek: 1. Bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı hak sahibi kişilerin yazılı izni olmaksızın işleyen, temsil eden, çoğaltan, değiştiren, dağıtan, her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma ileten, yayımlayan ya da hukuka aykırı olarak işlenen veya çoğaltılan eserleri satışa arz eden, satan, kiralamak veya ödünç vermek suretiyle ya da sair şekilde yayan, ticarî amaçla satın alan, ithal veya ihraç eden, kişisel kullanım amacı dışında elinde bulunduran ya da depolayan kişi hakkında bir yıldan beş yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur. 2. Başkasına ait esere, kendi eseri olarak ad koyan kişi altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılır. Bu fiilin dağıtmak veya yayımlamak suretiyle işlenmesi hâlinde, hapis cezasının üst sınırı beş yıl olup, adlî para cezasına hükmolunamaz. 3. Bir eserden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunan kişi altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılır. 4. Hak sahibi kişilerin izni olmaksızın, alenileşmemiş bir eserin muhtevası hakkında kamuya açıklamada bulunan kişi, altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 5. Bir eserle ilgili olarak yetersiz, yanlış veya aldatıcı mahiyette kaynak gösteren kişi, altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 6. Bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı, tanınmış bir başkasının adını kullanarak çoğaltan, dağıtan, yayan veya yayımlayan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılır. Bu Kanunun ek 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında bahsi geçen fiilleri yetkisiz olarak işleyenler ile bu Kanunda tanınmış hakları ihlâl etmeye devam eden bilgi içerik sağlayıcılar hakkında, fiilleri daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde,  üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Hukuka aykırı olarak üretilmiş, işlenmiş, çoğaltılmış, dağıtılmış veya yayımlanmış bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı satışa arz eden, satan veya satın alan kişi, kovuşturma evresinden önce bunları kimden temin ettiğini bildirerek yakalanmalarını sağladığı takdirde, hakkında verilecek cezadan indirim yapılabileceği gibi ceza vermekten de vazgeçilebilir. Teknolojik önlemleri etkisiz kılma – Madde 72 Bu Kanunda yer alan hakların korunması amacıyla eser, icra, fonogram, yapım ve yayınların kullanımının kontrolünü sağlamak üzere erişim kontrolü veya şifreleme gibi koruma yöntemi ya da çoğaltım kontrol mekanizması uygulamalarıyla sağlanan etkili teknolojik önlemleri etkisiz kılmaya yönelik; a) Ürün ve araçları imal veya ithal eden, dağıtan, satan, kiraya veren veya ticari amaçla elinde bulunduranlar, b) Ürün ve araçların reklam, pazarlama, tasarım veya uygulama hizmetlerini sunanlar, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Soruşturma ve kovuşturma – Madde 75 71 ve 72 nci maddelerde sayılan suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılması şikâyete bağlıdır. Yapılan şikâyetin geçerli kabul edilebilmesi için hak sahiplerinin veya üyesi oldukları meslek birliklerinin haklarını kanıtlayan belge ve sair delilleri Cumhuriyet başsavcılığına vermeleri gerekir. Bu belge ve sair delillerin şikâyet süresi içinde Cumhuriyet başsavcılığına verilmemesi hâlinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Bu Kanunda yer alan soruşturma ve kovuşturması şikâyete bağlı suçlar dolayısıyla başta Millî Eğitim Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri olmak üzere ilgili gerçek ve tüzel kişiler tarafından, eser üzerinde manevi ve malî hak sahibi kişiler şikâyet haklarını kullanabilmelerini sağlamak amacıyla durumdan haberdar edilirler. Şikâyet üzerine Cumhuriyet savcısı suç konusu eşya ile ilgili olarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre elkoyma koruma tedbirinin alınmasına ilişkin gerekli işlemleri yapar. Cumhuriyet savcısı ayrıca, gerek görmesi hâlinde, hukuka aykırı olarak çoğaltıldığı iddia edilen eserlerin çoğaltılmasıyla sınırlı olarak faaliyetin durdurulmasına karar verebilir. Ancak, bu karar yirmidört saat içinde hâkimin onayına sunulur. Hâkim tarafından yirmidört saat içinde onaylanmayan karar hükümsüz kalır. Haklara tecavüzün önlenmesi – Madde 81 Musiki ve sinema eserlerinin çoğaltılmış nüshaları ile süreli olmayan yayınlara bandrol yapıştırılması zorunludur. Ayrıca, kolay kopyalanmaya müsait diğer eserlerin çoğaltılmış nüshalarına da eser veya hak sahibinin talebi üzerine bandrol yapıştırılması zorunludur. Bandroller, Bakanlıkça bastırılır ve satılır. Bakanlıkça belirlenen satış fiyatı üzerinden meslek birlikleri aracılığı ile de bandrol satışı yapılabilir. Bandrol alınabilmesi için, bandrol talebinde bulunanın yasal hak sahibi olduğunu beyan eden bir taahhütnameyi doldurması zorunludur. Bakanlıkça tespit edilen diğer evrak ve belgelerle birlikte başvuru yapılır. Bakanlık, bu başvuru üzerine başka bir işleme gerek kalmaksızın on iş günü içinde bandrol vermek mecburiyetindedir. Beyana müstenit yapılan bu işlemlerden Bakanlık sorumlu tutulamaz. Bandrol yapıştırılması zorunlu nüshaların tespit edilmesi ve çoğaltılmasına ilişkin materyalleri üreten veya bu materyallerin dolum ve çoğaltımını yapan yerler, bu maddede belirtilen taahhütnamenin bir kopyasını almak, saklamak ve istendiğinde yetkili makamlara ibraz etmekle yükümlüdür. Bandrol yükümlülüğüne aykırı ya da bandrolsüz olarak bir eseri çoğaltıp satışa arz eden, satan, dağıtan veya ticarî amaçla satın alan ya da kabul eden kişi bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır. Bakanlık ile mülkî idare amirleri bandrollenmesi zorunlu olan nüshaların ve süreli olmayan yayınların, bandrollü olup olmadıklarını her zaman denetleyebilir. Gerekli görüldüğünde, mülkî idare amirleri re’sen veya Bakanlığın talebi ile bu denetimi gerçekleştirmek üzere illerde denetim komisyonu oluşturabilir. İhtiyaç hâlinde, bu komisyonlarda Bakanlık ve ilgili alan meslek birlikleri temsilcileri de görev alabilirler. Bu denetimler sırasında bu Kanunda koruma altına alınan hakların ihlal edildiğinin tespiti hâlinde 75 inci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca işlem yapılır. Bu Kanun kapsamında korunan, yasal olarak çoğaltılmış, bandrollü nüshaların da yol, meydan, pazar, kaldırım, iskele, köprü ve benzeri yerlerde satışı yasaktır. Bu yasağa aykırı hareket edenler, Kabahatler Kanununun 38 inci maddesinin birinci fıkrasına göre cezalandırılır. Bu maddede belirtilen hususların uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlık tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir. Sahte bandrol üreten, satışa arz eden, satan, dağıtan, satın alan, kabul eden veya kullanan kişi üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır. Bir eserle ilgili olarak usulüne uygun biçimde temin edilmiş bandrolleri başka bir eser üzerinde tatbik eden kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır. Yetkisi olmadığı hâlde, hileli davranışlarla bandrol temin eden kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Yetkisi olmayan kişilere bandrol temin eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır. Bu Kanunda tanımlanan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, ilgili

Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa Muhalefet Suçunda Lehe Kanun ve Tekerrür Hükümleri Uygulanabilir mi Read More »