Anonim Şirketlerde İmtiyaz Sağlayan Ana Sözleşme Maddelerinin Genel Kurul Kararı ile Değiştirilmesi
Anonim Şirketlerde İmtiyaz Sağlayan Ana Sözleşme Maddelerinin Genel Kurul Kararı ile Değiştirilmesi Anonim Şirketlerde İmtiyaz: Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; şirketin olağan genel kurul toplantısında şirket hisselerinde A ve B grup ayırımını öngören ana sözleşme maddesinin kaldırılması karşısında ana sözleşmede A ve B grubu hissedarlara tanınan imtiyazın maddi temeli kalıp kalmadığı ve buradan varılacak sonuca göre A ve B gruplarına imtiyaz sağlayan ana sözleşme maddelerinin genel kurulda değiştirilmesine ilişkin kararın imtiyazlı pay sahipleri özel kurulunun onayına tabi olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2020/11-722 Karar No: 2022/4 Karar Tarihi: 18.01.2022 Ön Sorun: Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce; mahkemece direnme kararında karar düzeltme aşamasında davacı vekili tarafından dosyaya sunulan bir başka dosyada aynı konu üzerine alınan hukukî uzman görüşü ile eldeki dava için sunulan hukukî uzman görüşüne atıfta bulunulması karşısında, direnme kararının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı ve buna göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılacağı ön sorun olarak tartışılmış; yapılan görüşmelerde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266/1 maddesi ile 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu’nun 3/3 maddesi gereğince çözümü için hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilginin yeterli olduğu uyuşmazlık konularında bilirkişiye başvurulamayacağı, buradan hareketle hukukî uzman görüşünün de delil olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, dolayısıyla direnme kararında hukuki uzman görüşüne yapılan atıf ile yeni bir delile dayanılmadığı, yapılan atıf ile sadece ilk gerekçenin kuvvetlendirildiği ve böylece yeni hüküm bulunmadığı, bu nedenle temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca yapılması gerektiği sonucuna varılarak ön sorunun bulunmadığına 18.01.2022 tarihinde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğu ile karar verilerek işin esasının incelenmesine geçilmiştir. İncelenen Kararın Mahkemesi: İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 1. Taraflar arasındaki ana sözleşme değişikliğine ilişkin tescil işleminin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen asıl ve birleşen davanın kabulüne ilişkin karar, asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir. 2. Direnme kararı asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la değişikliği öncesi hâliyle 438/2 maddesi gereğince direnme kararlarının temyiz incelemesinde duruşma yapılamayacağından asıl ve birleşen davada davalı vekilinin duruşma isteminin reddine karar verilip dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü: I. Yargılama Süreci Asıl ve Birleşen Davada Davacılar İstemi 4. Asıl ve birleşen davada davacılar vekili; müvekkillerinin her birinin davalı şirketin %16,67 oranında payına sahip kurucu pay sahibi olduklarını, şirket ana sözleşmesi gereğince payların A ve B grubuna ayrıldığını, ana sözleşmenin 7. maddesine göre yönetim kurulunun üç kişiden oluşacağı ve üyelerden ikisinin B grubu, diğer bir üyenin ise A grubu pay sahiplerinin çoğunluğunun göstereceği adaylar arasından seçileceğinin belirtildiği, yine ana sözleşmenin 10. maddesinde de A ve B grubu hisselerin oy hakkının düzenlendiğini, dolayısıyla ana sözleşme ile her iki grup paya da 6762 sayılı (mülga) Türk Ticaret Kanunu’nun 401. maddesi gereğince imtiyazlı pay niteliği kazandırıldığını, davalı şirketin 06.10.2011 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında ana sözleşmenin 7 ve 10. maddelerinin değiştirilmesine müvekkillerinin olumsuz oyuna karşın karar verildiğini, oysa 6762 sayılı TTK’nın 389. maddesi gereğince imtiyazlı pay sahipleri kurulunun vereceği kararla onaylanmadıkça genel kurul kararının infaz edilemeyeceğini, durumun ticaret siciline de bildirilmesine rağmen kararın tescil edildiğini ileri sürerek davalı şirketin 06.10.2011 tarihli genel kurul toplantısına yönelik 10.10.2011 tarihinde tescil edilen batıl nitelikteki ana sözleşme değişikliğine ilişkin tescil işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Asıl ve Birleşen Davada Davalı Cevabı 5. Asıl ve birleşen davada davalı vekili; müvekkili şirketin ana sözleşmesinin 6. maddesi gereğince hisse gruplarının A ve B olarak ayrıldığını, anılan maddenin ise 02.12.2010 tarihli olağan genel kurulda oy birliği ile tadil edilerek A ve B şeklindeki grup ayrımının kaldırıldığını, bu değişikliğe davacılar tarafından da olumlu oy verildiği için anılan genel kurulda 6762 sayılı (mülga) Türk Ticaret Kanunu’nun 389. maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığını, dolayısıyla ana sözleşmesinin 6. maddesinin tadil edilmesiyle imtiyazın temeli kalmadığı için ana sözleşmenin 7 ve 10. maddelerinin de uygulama alanı kalmadığını, bu nedenle dava konusu genel kurul toplantısında ana sözleşmenin 7 ve 10. maddelerinin değiştirilmesinde imtiyazlı pay sahipleri özel kurulunun onayının aranmasına imkân bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkeme Kararı 6. İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.10.2015 tarihli ve 2014/359 E., 2015/736 K. sayılı kararı ile; davalı şirket ana sözleşmesinin 7. maddesinde A ve B grubu hissedarlar arasından yönetim kuruluna aday gösterilmesi bakımından A grubu hissedarların bir, B grubu hissedarların iki aday göstermesi yönünde 6762 sayılı (mülga) Türk Ticaret Kanunu’nun 401. maddesi gereğince imtiyaz tanındığı, ancak dava konusu genel kurul toplantısı ile bu imtiyazın kaldırıldığı, A ve B grubu imtiyazlı pay sahipleri genel kurulunun dava konusu genel kurul toplantısında alınan ana sözleşmenin tadiline ilişkin kararı 6762 sayılı TTK’nın 389. maddesi gereğince ayrı ayrı oylayıp onaylaması gerektiği, davacıların katıldığı ve oy birliğiyle alınan 02.12.2010 tarihli olağan genel kurul toplantısı sermaye artırımına ilişkin olduğundan 6762 sayılı TTK’nın 391. maddesi gereğince ayrıca imtiyazlı pay sahipleri genel kurulu toplantısı ile kararın onanmasına gerek olmadığı, 02.12.2010 tarihli genel kurul toplantısında ana sözleşmenin “sermaye” başlıklı 6. maddesinin sermaye artırımı nedeniyle değiştirilmesine karar verilmiş ise de, bu durumun örtülü şekilde 7 ve 10. maddelerde düzenlenen yönetime katılma ve genel kurulda oy kullanma imtiyazının da değiştirildiği anlamına gelmeyeceği, yorum yoluyla “imtiyaz” hakkının kaldırılmasının mümkün olmadığı, bu nedenle dava konusu genel kurul toplantısında esas sözleşmenin 7 ve 10. maddelerinin değiştirilmesine ilişkin kararların imtiyazlı pay sahipleri genel kurulu tarafından onaylanmaması nedeniyle infazının olanaklı olmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulü ile 06.10.2011 tarihli genel kurul toplantısında ana sözleşmenin 7 ve 10. maddelerinin değiştirilmesine ilişkin 10.10.2011 tarihli tescil işleminin iptaline karar verilmiştir. Özel Daire Bozma Kararı 7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen davada davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 8. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 06.06.2017 tarihli ve 2016/394 E., 2017/3442 K. sayılı kararı ile; “…Asıl ve birleşen dava, batıl nitelikte olduğu iddia edilen ana sözleşme değişikliğine ilişkin olağanüstü genel kurul kararının tescil işleminin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, 6762 sayılı (mülga)