Trafik Kazası Hukuku

Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Ferdi Kaza Koltuk Sigortasından Ödenen Miktar Destekten Yoksun Kalma Tazminatından İndirilir mi

Ferdi Kaza Koltuk Sigortasından Ödenen Miktar, Destekten Yoksun Kalma Tazminatından İndirilebilir mi Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2018/504 Karar No: 2018/1258 Karar Tarihi: 27.06.2018 Mahkemesi: Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki asıl davada taşıma sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat, birleşen davada ise maddi tazminat fark alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesince davalı TED Ankara Koleji yönünden davanın husumetten (sıfat yokluğu) reddine; diğer davalılar İlsev Gür-Gürsan Sanayi Ticaret Taahhüt Taşımacılık ve Araç Kiralama Hizmetleri (Rent a Car) ve … yönünden kısmen kabulüne dair verilen 02.03.2017 gün ve 2016/421 E., 2017/76 K. (21.05.2008 gün ve 2006/136 E., 2008/180 K.) sayılı karar, davacılar vekili ile davalı İlsev Gür-Gürsan Sanayi Ticaret Taahhüt Taşımacılık ve Araç Kiralama Hizmetleri (Rent a Car) vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 15.12.2009 gün ve 2008/13385 E., 2009/12985 K. sayılı kararı ile; “…Davacılar vekili, davalı Elsev Gür Gürsan Tic. A.Ş.nin maliki ve işleteni, davalı …’ın sürücüsü olduğu TED Ankara Koleji okul servisinde müvekkillerinin murisinin yolcu olarak okuluna gitmekte iken, araç sürücüsünün tam kusuru ile neden olduğu kazada vefat ettiğini, müvekkillerinin olay nedeniyle desteklerinden yoksun kaldıkları gibi derin acılar yaşadıklarını ileri sürerek, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalması kaydıyla şimdilik, müvekkillerinden Müjde için 200.000 YTL.sı manevi ve sigorta tarafından karşılanmayan kısım için 5.000 YTL.sı maddi, Kamil Haldun için 200.000 YTL.sı manevi ve sigorta tarafından karşılanmayan kısım için 5.000 YTL.sı maddi, Caner için 100.000 YTL.sı manevi tazminatın olay tarihinden itibaren avans faizi ile davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı İlsev Gür- Gürsan San. Tic. ve Araç Kiralama Hizmetleri (Rent a Car) vekili, dava konusu kazayı yapan aracın malikinin müvekkili olmasına karşın aracın 29.6.2004 tarihinde dava dışı CEM-TUR Tur. Ltd. Şti.ne kiralandığını, olayında bu şirket tarafından aracın işletilmesi sırasında meydana geldiğini, anılan şirketle yapılan sözleşmenin 5.12 maddesi uyarınca trafik kazaları da dahil olmak üzere tüm maddi ve manevi zarar ve ziyandan CEM-TUR Tur. Ltd. Şti.nin sorumlu olacağının düzenlendiğini, keza sürücünün de bu şirketin çalışanı olduğunu, sigorta şirketlerinin maddi tazminat taleplerini karşıladığını, talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, yasal faiz istenebileceğini savunarak, davanınusul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı TED Ankara Koleji Vakfı Özel İlköğretim Okul Müdürlüğü vekili, öğrenci servisinin veli ile yaptığı taşıma sözleşmesi ile hizmet verdiğini, aracın okula ait olmadığını, Okul Servis Araçları Hizmet Yönetmeliğinin 5. ve 7. maddelerinin olayda uygulanma yerinin bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, murisin okutulması bakım ve yetiştirilmesi için yapılan muhtemel masraf ile sigorta şirketleri tarafından ödenen tazminat miktarları indirildikten sonra davacıların karşılanmamış maddi tazminat hakkının kalmadığı, okul servisinin davalı TED Ankara Koleji Vakfı Özel İlköğretim Okul Müdürlüğüne ait olmadığı, aracın okulun kullanımına tahsis edilmediği, servis hizmetinin velilerle yapılan taşıma sözleşmesi gereği yapıldığı, olayda kusursuz sorumluluk hallerinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, davalı TED Ankara Koleji Vakfı Özel İlköğretim Okul Müdürlüğü aleyhine açılan davanın husumet yönünden reddine, davacı … için 20.000 YTL.sı manevi, davacı … için 20.000 YTL.sı manevi ve kardeş Caner için 10.000 YTL.sı manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılar İlsev Gür- Gürsan San. Tic. ve Araç Kiralama Hizmetleri (Rent a Car) ve …’dan tahsiline, maddi tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili ve davalı İlsev Gür- Gürsan San. Tic. ve Araç Kiralama Hizmetleri (Rent a Car) vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacıların murisinin davalı taşıma şirketine ait araçta yolcu olması nedeniyle kusurunun olmamasına, murisin yetiştiği aile ortamı yüksek tahsil yapmaya yönlendirecek şart ve imkanlara sahip olması nedeniyle asgari ücretin üzerinde tazminata esas gelirin belirlenerek maddi tazminatın hesabında bir usulsüzlük bulunmamasına, taşıma sözleşmesinin davalı İlsev Gür- Gürsan San. Tic. ve Araç Kiralama Hizmetleri (Rent a Car) ile yapılması nedeniyle aracın fiili taşıyana kiralanmasının bu davalının taşıyan olarak sorumluluğunu ortadan kaldırmayacak olmasına ve ayrıca olay tarihinde geçerli Okul Servis Araçları Hizmet Yönetmeliğinin 7. maddesi hükmü uyarınca da TED Ankara Koleji vakfının taşıyan dışında bir başka sıfatla dahi sorumlu tutulması mümkün bulunmadığından hakkındaki davanın husumet yönünden reddinde de bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı İlsev Gür- Gürsan San. Tic. ve Araç Kiralama Hizmetleri (Rent a Car) vekilinin tüm ve davacılar vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Davacılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince, dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece karara esas alınan 19.03.2008 tarihli bilirkişi raporunda davacılara Ferdi Kaza Koltuk Sigortası Poliçesinden ödenen 50.000 YTL.sı hesap edilen destekten yoksun kalma tazminatından indirilmiş ise de, Ferdi Kaza Sigorta Sözleşmesinde yolcunun ölümü halinde sigortacı, bir meblağ sigortası bedeli olan ölüm tazminatını can sigortası ilkeleri uyarınca aynen ölenin yasal mirasçılarına ödemek yükümlülüğü altındadır. Bu itibarla mahkemece, Ferdi Kaza Koltuk Sigortası Poliçesinden ödenen 50.000 YTL.sının hesap edilen destekten yoksun kalma tazminatından indirilmek suretiyle ve bu durumda tazminat miktarının negatif bakiye verdiğinden bahisle davacı anne ve baba yönünden maddi tazminat isteminin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı İlsev Gür- Gürsan San. Tic. ve Araç Kiralama Hizmetleri (Rent a Car) vekilinin tüm ve davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına BOZULMASI…” gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur. Karar Düzeltme İtirazı Davacılar vekilinin karar düzeltme talepleri üzerine ise bu kez 11. Hukuk Dairesinin 22.12.2010 gün ve 2010/12417 E., 2010/13052 K. sayılı kararı ile ilk bozmaya ilave olarak; “…1-Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair karar düzeltme itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Davalı TED Ankara Koleji Vakfı ile davalı İlsev Gür-Gürsan Sanayi Ticaret Taahhüt Taşımacılık ve Araç Kiralama Hizmetleri arasında önceden 22.08.2003 tarihinde sonradan da bu sözleşme yenilenerek 28.09.2004 tarihinde öğrencilerin taşınması hususunda anlaşma yapıldığı, kazanın 06.06.2005 tarihi itibariyle sözleşme süresi içerisinde meydana geldiği hususları tartışmasızdır. Sözleşme başlığı “Öğrenci, öğretmen ve personel taşıma sözleşmesi” olup sözleşmenin konusu başlıklı 2. maddeye göre “TED Ankara Koleji Vakfı okulları, öğrenci, öğretmen ve personelinin Ankara içi ile İncek kampüsü arasında evden okula, okulda eve götürülüp getirilmesi….” olduğu, 3. maddesinde; işin süresinin

Ferdi Kaza Koltuk Sigortasından Ödenen Miktar Destekten Yoksun Kalma Tazminatından İndirilir mi Read More »

Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Trafik Kazasında Müteselsil Sorumluluk: Zarara Birden Çok Kişinin Birlikte Sebebiyet Vermesi

Trafik Kazasında Müteselsil Sorumluluk 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Müteselsil sorumluluk: Dış ilişkide – Madde 61 Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır. İç ilişkide – Madde 62 Tazminatın aynı zarardan sorumlu müteselsil borçlular arasında paylaştırılmasında, bütün durum ve koşullar, özellikle onlardan her birine yüklenebilecek kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğu göz önünde tutulur. Tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişi, bu fazla ödemesi için, diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip ve zarar görenin haklarına halef olur. Müteselsil borçluluk: Doğuşu – Madde 162 Birden çok borçludan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olmayı kabul ettiğini bildirirse, müteselsil borçluluk doğar. Böyle bir bildirim yoksa, müteselsil borçluluk ancak kanunda öngörülen hâllerde doğar. Borçluların sorumluluğu – Madde 163 Alacaklı, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir. Borçluların sorumluluğu, borcun tamamı ödeninceye kadar devam eder. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu İşleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğu – Madde 85 Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. Motorlu araç ölüme veya yaralanmaya sebebiyet vermiş ise, kazaya karışan aracın başkalarına devir ve temliki veya üzerinde bir hak tesisini önlemek amacıyla olaya el koyan Cumhuriyet Savcılıklarınca, aracın tescilli olduğu tescil kuruluşuna trafik kaydı üzerine şerh düşülmesi için talimat verilir. Kaza anı ile Cumhuriyet Savcılığınca trafik kaydı üzerine şerh düşülmesi arasında geçen süreler içinde kötü niyetle yapılan araç tescilleri hükümsüz sayılır. Şerhin konulduğu tarihten itibaren bir ay içerisinde, şerhin kaldırıldığına veya devamına ilişkin mahkeme kararı ibraz edilmediği takdirde bu şerh hükümsüz sayılır. İşletilme halinde olmayan bir motorlu aracın sebep olduğu trafik kazasından dolayı işletenin sorumlu tutulabilmesi için, zarar görenin, kazanın oluşumunda işleten veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere ilişkin bir kusurun varlığını veya araçtaki bozukluğun kazaya sebep olduğunu ispat etmesi gerekir. İşleten ve araç işleticisi teşebbüs sahibi, hakimin takdirine göre kendi aracının katıldığı bir kazadan sonra yapılan yardım çalışmalarından dolayı yardım edenin maruz kaldığı zarardan da sorumlu tutulabilir. Ancak, bu durumda işletici teşebbüs sahibinin sorumlu kılınabilmesi için kazadan kendisinin sorumlu olması veya yardımın doğrudan doğruya kendisine veya araçta bulunanlara yahut kazaya taraf olan üçüncü kişilere yapılması gerekir. İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur. Zarar verenlerin birden fazla olması – Madde 88 Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Birden fazla kişinin sorumlu olduğu durumlarda, bunlar arasındaki ilişki bakımından zarar, olayın bütün şartları değerlendirilerek paylaştırılır. Özel durumlar ve özellikle araçların işletme tehlikeleri, zararın iç ilişkide başka türlü paylaştırılmasını haklı göstermedikçe, işletenler ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahipleri kusurları oranında zarara katlanırlar. Trafik Kazasında Müteselsil Sorumluluk: Kazadan Kaynaklanan Zarara Birden Çok Kişinin Birlikte Sebebiyet Vermesi Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2019/271 Karar No: 2019/1069 Karar Tarihi: 15.10.2019 Mahkemesi: Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 15.05.2012 tarihli ve 2008/333 E., 2012/220 K. sayılı karar davacılar vekili, davalılar …Taş Akaryakıt Oto. İnş. Malz. Tic. Ltd. Şti. ile … vekili ve ihbar olunan … vekili tarafından temyiz edilmekle; Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 11.03.2014 tarihli ve 2013/3236 E., 2014/3446 K. sayılı kararı ile; “…Davacılar vekili, davalı tarafa ait araç sürücüsünün kusurlu hareketi ile meydana gelen kazada desteklerinin öldüğünü açıklayıp, fazlaya dair haklarını saklı tutarak davacılar için 500\’er TL destek ve 500 TL defin gideri ile 75.000\’er TL manevi tazminatın yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen (sigorta limit ve dava tarihinden işleyecek faizi ile) tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacılar vekili ıslah ile maddi tazminat talebi miktarı toplamını bilirkişi raporu doğrultusunda Gülsün için 182.094,54 TL, Gülşah için 22.344,42 TL\’ye yükseltmiştir. Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın kısmen kabulü ile, davacı … için 45.523,63 TL, Gülşah için 5.586 TL destek ve davacılar için 500 TL defin gideri toplamı olan 51.609,74 TL\’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (sigorta dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizden limit ile sorumlu olarak) davalılardan müştereken ve müteselsilen, davacılar için 20.000\’er TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketi hariç diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ihbar olunanlar hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacılar vekili, davalı … ve…Akaryakıt Oto. İnş. Malz. Tic. Ltd. Şti. vekili ile ihbar olunan KGM vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, özellikle oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına ve manevi tazminatın takdirinde B.K.nun 47. maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre, ihbar olunan KGM vekili ile davalı … ve…Akaryakıt Oto. İnş. Malz. Tic. Ltd. Şti. vekillerinin tüm, davacılar vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi gereği, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. Aynı yasanın 88. maddesi gereği de, bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Anılan yasal düzenlemeler gereği davalıların müşterek ve müteselsilen sorumluluk ilkeleri gereği tazminatın tamamından sorumluluğuna hükmetmek gerekir iken yazılı şekilde kusur oranlarına göre belirlenen miktarlardan sorumlu olacakları şekilde karar verilmesi doğru değil bozma nedenidir…” gerekçesiyle oy çokluğu ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir. HUKUK

Trafik Kazasında Müteselsil Sorumluluk: Zarara Birden Çok Kişinin Birlikte Sebebiyet Vermesi Read More »

Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Trafik Kazası Sonucu Araçtaki Değer Kaybı Nedeniyle Belirsiz Alacak Davası Açılabilir mi

Araçtaki Değer Kaybı Nedeniyle Belirsiz Alacak Davası 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu Belirsiz alacak davası – Madde 107 (1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır. Dava şartları – Madde 114 (1) Dava şartları şunlardır: a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması. b) Yargı yolunun caiz olması. c) Mahkemenin görevli olması. ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması. d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması. e) Dava takip yetkisine sahip olunması. f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması. g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması. ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi. h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması. ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması. i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması. (2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır. Dava şartları ve ilk itirazlar hakkında karar – Madde 138 (1) Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir. Trafik Kazası Sonucu Araçtaki Değer Kaybı Nedeniyle Belirsiz Alacak Davası Açılabilir mi Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2017/17-1099 Karar No: 2019/460 Karar Tarihi: 16.04.2019 Özet: Davacının davaya konu taleplerinin belirsiz alacak davasına konu olabilecek nitelikte olduğu ve dava tarihi itibariyle zararın miktar ve değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin davacıdan beklenemeyeceği anlaşılmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesine uygun olarak, aradaki hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar veya değeri belirtmek suretiyle dava açabileceği sonucuna varılmıştır. Bunun yanı sıra, somut olayda davacının iddia ettiği zararın varlığının ve miktarının tespiti açısından hukuki korunma sağlanması hususunda mahkemeye başvurmasında hâlihazırda korunmaya değer bir yararı bulunmaktadır. Bir başka ifadeyle, davacı hakkına kavuşmak için bir mahkeme kararına muhtaç konumda bulunduğundan, eldeki davayı açmasında hukuki yararı bulunmadığını kabul etmek mümkün değildir. O hâlde mahkemece davacının aracında değer kaybı bulunup bulunmadığı belirlenmek suretiyle karar verilmesi gerekirken, davacının dava açmakta hukuki yararı olmadığından bahisle istemin reddine karar verilmesi doğru değildir. Hâl böyle olunca direnme kararı yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ile bozulmalıdır. (6100 S. K. m. 107, 114, 138) Taraflar arasında görülen maddi tazminat davasından dolayı yapılan sonunda İzmir 9. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair 21.01.2014 tarihli ve 2013/244 E. 2014/10 K. sayılı karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 29.05.2014 tarihli ve 2014/7125 E. 2014/8526 K. sayılı kararı ile, “…Davacı vekili; müvekkilinin maliki olduğu araca davalılardan Yapım İnş Ltd Şti\’nin maliki, diğer davalı … Akçabalı\’nın sürücü ve diğer davalı … Sigorta AŞ\’nin de zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortacısı olduğu aracın 21/04/2013 tarihinde çarpması sonucunda aracında hasar meydana geldiğini, oluşan hasarın 5.928,47.- TL olup, kendi kasko sigortacısı olan … Sigorta AŞ tarafından hasar bedelinin ödendiğini, ancak araçta meydana gelen hasar ve tamirat nedeniyle aracın değer kaybına da uğradığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak koşuluyla belirsiz alacak davası açtıklarını ileri sürerek şimdilik 1.000,00.- TL\’nin davalılardan sürücü ve işleten için olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi, davalı sigorta şirketi yönünden ise reeskont faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen tahsiline hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılardan HDI Sigorta A.Ş vekili; davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılamayacağını, davacının gerçek zararının karşılandığını, savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı Yapım İnşaat Ltd Şti vekili; davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılmayacağını, davacının sigorta şirketine yönelik dava açması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı … davaya cevap vermemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacının dava dilekçesinde ve özellikle 10.07.2013 tarihli dilekçesindeki beyanlarında uğradığı zararın kendisi tarafından tam ve kesin olarak belirlendiği, bu konuda dava dışı kasko şirketinin kendisine ödeme yaptığını, ancak “değer kaybına ilişkin” eldeki davayı açtığını, bunun bilirkişi aracılığıyla tespitinin gerekeceğini bu nedenle belirsiz alacak davası açtığını ileri sürmekte ise de; davacının belirttiği teknik uzmanlıkla tespit sorununun HMK md.107\’de belirtilen “objektif belirsizlik” hali olmadığı, eksper raporu ve kendisine dava dışı kasko şirketinin yaptığı kısmi ödemeyle aracında meydana gelen zararı öğrendiği, bu zarara göre, aracın “değer kaybı” tespitinin mümkün olduğu, davacının alacağının tam ve kesin miktarının belirleyebilmesine rağmen belirsiz alacak davası şeklinde eldeki davayı açmasından hukuki yararının olmadığı gerekçesiyle davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107, 114/h, 138 maddeleri gereğince hukuki yarar dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. İsviçre ve Alman Hukukunda yer alan “belirsiz alacak davası”, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Hukukumuza kazandırılmıştır. 6100 sayılı HMK\’nın 107/I. maddesi “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir” hükmünü içermektedir. Madde hükmünden de anlaşıldığı üzere Belirsiz alacak davası davacının, davada talep edeceği miktarı veya değeri tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin objektif şekilde imkânsız olması ya da bunun kendisinden beklenememesi halinde mümkündür. Davacı dava tarihinde davanın miktarını tam ve kesin olarak biliyorsa veya bunu bilebilecek durumda ise, belirsiz alacak davası açılamaz. Sorun, davacının alacağını tam ve kesin olarak belirleyebilecek bir durumda olması halinde alacağının tahsili için kısmi dava açmasının mümkün olup olmadığında toplanmaktadır. Davacının aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan alacağının veya hakkının tümünü değil, belirli bir kısmını talep ederek açtığı davaya kısmi dava denir. Diğer bir ifadeyle, bir alacak hakkında daha fazla miktar için tam dava açma imkanı bulunmasına

Trafik Kazası Sonucu Araçtaki Değer Kaybı Nedeniyle Belirsiz Alacak Davası Açılabilir mi Read More »

Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Sözleşmelerden Doğan Davalarda Yetki: Trafik Kazası Nedeniyle Tazminat Davasında Yetkili Mahkeme

Sözleşmelerden Doğan Davalarda Yetkili Mahkeme 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu Görevli ve Yetkili Mahkeme – Madde 110 İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu Davalının birden fazla olması hâlinde yetki – Madde 7 (1) Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır. (2) Birden fazla davalının bulunduğu hâllerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir. Sözleşmeden doğan davalarda yetki – Madde 10 (1) Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. Şubeler ve tüzel kişilerle ilgili davalarda yetki – Madde 14 (1) Bir şubenin işlemlerinden doğan davalarda, o şubenin bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. (2) Özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir. Haksız fiilden doğan davalarda yetki – Madde 16 (1) Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir. Sözleşmelerden Doğan Davalarda Yetki: Trafik Kazası Sonucu Ölüm Nedeniyle Tazminat Davasında Yetkili Mahkeme Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2017/17-1092 Karar No: 2018/463 Karar Tarihi: 14.03.2018 Özet: Davacılar davasını aracın zorunlu trafik sigortasını düzenleyen şirkete değil de, zorunlu taşımacılık mali sorumluluk sigortasını ve kasko sigorta poliçesini düzenleyen şirkete yönelttiğinden 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu\’nun eldeki davada uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Her ne kadar, 2918 sayılı Kanun’un 110/2. maddesi ile uyumlu olsa dava tarihi dikkate alındığında, dava konusu araç otobüs olduğundan olaya 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun ilga edilen 25. maddesi uygulanmalıdır. Ne var ki her iki yasanın da ilgili maddelerinde bölge müdürlüğünün yetkili olduğu yönünde bir düzenlenme bulunmamaktadır. Kanunda bulunmayan bir düzenleme de yorum yolu ile genişletilemez. Bu durumda 4925 sayılı Kanun’un 25. maddesi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 7. maddesi hükmü uyarınca, bölge müdürlüklerinin bulunduğu yer mahkemelerinin de yetkili mahkeme olarak kabul edilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır. (6098 S. K. m. 53, 56) (2918 S. K. m. 110) (4925 S. K. m. 25) Dava: Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesince “dava dilekçesinin yetkisizlik nedeni ile reddine” dair verilen 03.06.2013 gün ve 2013/242 E., 2013/146 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 19.12.2013 gün ve 2013/20048 E., 2013/18060 K. sayılı kararı ile; \”…Davacı vekili, davalıların malik, sürücü, işleten ve trafik sigortacısı olduğu yolcu otobüsünde bulunan müvekkilleri desteği Arifin meydana gelen kazada vefat ettiğini belirterek destekten yoksun kalma nedeni ile toplam 6.000,00,TL maddi tazminatın ve toplam 100.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketinden poliçe limiti ile sınırlı olarak temerrüt tarihinden, diğer davalılardan olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsilini talep etmiştir. Davalı … Pet. Ür. Oto. Tur. İnş. Taah. Gıda Paz. Tic. San. Ltd. Şti. vekili, yetkili mahkemenin Erzurum Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. … Tur. Sey. Ve Tic. Ltd. Şti. vekili, yetkili mahkemenin Erzurum Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davalıların yetki itirazlarının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu\’nun 7, 10, 14 ve 16. maddeleri uyarınca yerinde bulunduğu, olayın haksız fiilden kaynaklandığı ve Aksaray ilinde meydana geldiği, yetki itirazında bulunan davalılar yönünden dosyanın tefriki ile Erzurum Asliye Hukuk Mahkemesi\’nin yetkili olduğu gerekçesi ile davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53 ve 56. maddeleri gereğince maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili davayı müvekkillerinin murisinin yolcusu olduğu aracın malik, bir unvan altında aracı işleten teşebbüs sahibi, sürücü ve trafik sigortacısına yöneltmiş, mahkemece yetki itirazında bulunun davalılar yönünden dosya tefrik edilmiş ve yetkisizlik kararı verilmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu\’nun 110. maddesi ile ZMSS Genel Şartlarının C.7.maddesinde, motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davaların sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabileceği düzenlenmiştir. Bunun yanında Dairemiz yerleşik içtihatları uyarınca zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı araçların vermiş olduğu zararların tazminine yönelik olarak trafik sigortasını yapan sigorta şirketine yönelik açılan davalarda bir şubeden daha yetkili organı olan Bölge Müdürlüklerinin bulundu yer mahkemesinde de dava açılabileceği kabul edilmektedir. Somut olayda, kaza Aksaray İlinde vuku bulmuş, sigorta poliçesi de Erzurum ilinde tanzim edilmiştir. Davacı vekili davayı, sigortacının bir acenteden daha yetkili organı olan Bölge Müdürlüğünün bulunduğunu düşündüğü Konya\’da açtığı anlaşılmakla birlikte bu konuda mahkemece yeterli araştırma yapılmaksızın yetki itirazında bulunan davalılar yönünden yetki itirazlarının kabulü ile tefrik edilen bu dosya yönünden yetkisizlik kararı verilmiştir. Buna göre mahkemece ….. Sigorta A.Ş.\’nin Konya İlinde Bölge Müdürlüğü’ nün bulunup bulunmadığının bağlı olduğu ticaret sicil müdürlüğü, Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği ve ….. Sigorta A.Ş.\’den sorularak belirlenmesi ve Bölge Müdürlüğü’nün bulunduğunun belirlenmesi halinde 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu\’nun 110.maddesi gereğince bir şubeden daha yetkili organ olan bölge müdürlüğünün bulunduğu Konya ilinde de dava açılabileceği gözetilerek yetki itirazının reddine karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir…\” gerekçesiyle oy çokluğu ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir. HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece yetki itirazının kabulü ile dava dilekçesinin yetkisizlik nedeniyle reddine ve dosyanın Erzurum

Sözleşmelerden Doğan Davalarda Yetki: Trafik Kazası Nedeniyle Tazminat Davasında Yetkili Mahkeme Read More »

Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Kazada Ölen Tam Kusurlu Sürücünün Yakınları Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Talep Edebilir mi

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu İşleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğu – Madde 85 Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. Motorlu araç ölüme veya yaralanmaya sebebiyet vermiş ise, kazaya karışan aracın başkalarına devir ve temliki veya üzerinde bir hak tesisini önlemek amacıyla olaya el koyan Cumhuriyet Savcılıklarınca, aracın tescilli olduğu tescil kuruluşuna trafik kaydı üzerine şerh düşülmesi için talimat verilir. Kaza anı ile Cumhuriyet Savcılığınca trafik kaydı üzerine şerh düşülmesi arasında geçen süreler içinde kötü niyetle yapılan araç tescilleri hükümsüz sayılır. Şerhin konulduğu tarihten itibaren bir ay içerisinde, şerhin kaldırıldığına veya devamına ilişkin mahkeme kararı ibraz edilmediği takdirde bu şerh hükümsüz sayılır. İşletilme halinde olmayan bir motorlu aracın sebep olduğu trafik kazasından dolayı işletenin sorumlu tutulabilmesi için, zarar görenin, kazanın oluşumunda işleten veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere ilişkin bir kusurun varlığını veya araçtaki bozukluğun kazaya sebep olduğunu ispat etmesi gerekir. İşleten ve araç işleticisi teşebbüs sahibi, hakimin takdirine göre kendi aracının katıldığı bir kazadan sonra yapılan yardım çalışmalarından dolayı yardım edenin maruz kaldığı zarardan da sorumlu tutulabilir. Ancak, bu durumda işletici teşebbüs sahibinin sorumlu kılınabilmesi için kazadan kendisinin sorumlu olması veya yardımın doğrudan doğruya kendisine veya araçta bulunanlara yahut kazaya taraf olan üçüncü kişilere yapılması gerekir. İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur. Maddi ve manevi tazminat – Madde 90 Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanunda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Bu tazminatlardan; a) Değer kaybı tazminatı, aracın; piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı dikkate alınarak, b) Destekten yoksun kalma tazminatı, ulusal doğum ve ölüm istatistikleri kullanılarak hazırlanan hayat tablosu ve zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında yüzde 2’yi geçmemek üzere belirlenen iskonto oranı esas alınarak hayat anüiteleri ile genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun olarak, c) Sürekli sakatlık tazminatı, ulusal doğum ve ölüm istatistikleri kullanılarak hazırlanan hayat tablosu, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında yüzde 2’yi geçmemek üzere belirlenen iskonto oranı ve sürekli sakatlık oranı esas alınarak hayat anüiteleri ile genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun olarak, hesaplanır. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanunda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından belirlenir. Mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu – Madde 91 İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur. Zorunlu mali sorumluluk sigortasına ilişkin primler peşin ödenir. Ancak, Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlık primlerin taksitler halinde tahsil edilmesine ilişkin düzenleme yapmaya yetkilidir. Sigorta yaptıranların, sigorta şirketlerine ödeyecekleri sigorta priminin % 5’i oranındaki tutar, sigorta şirketi tarafından tahsil edildiği ayı takip eden ayın en geç 20’sine kadar İçişleri Bakanlığı Merkez Saymanlığı hesabına yatırılır. Yatırılan bu tutarlar bütçeye gelir kaydedilir. Geçerli teminat tutarları üzerinden zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunmayan araçlar trafikten men edilir. Zorunlu mali sorumluluk sigortası dışında kalan hususlar – Madde 92 Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar. a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler, b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler, c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu  tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler, d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler, e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar, f) Manevi tazminata ilişkin talepler. g) Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri, h) İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri, i) (İptal: Anayasa Mahkemesinin 17/7/2020 tarihli ve E.:2019/40; K.:2020/40 sayılı Kararı ile) j) Destekten yoksun kalan hak sahibinin, destek şahsının kusuruna denk gelen tazminat talepleri, k) Gelir kaybı, kâr kaybı, iş durması ve kira mahrumiyeti gibi dolaylı zararlar, l) Hasar sebebiyle trafikten çekme veya hurdaya çıkarılma işlemi görmüş araçların değer kaybı tazminatı talepleri, m) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki terör eylemlerinde ve bu eylemlerden doğan sabotajda kullanılan araçların neden olduğu ve sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri ile aracın terör eylemlerinde kullanıldığını veya kullanılacağını bilerek binen kişilerin ve terör ve sabotaj eyleminde yer alan kişilerin uğradıkları zararlara ilişkin talepler. 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yapılan gelir kaybına ilişkin ödemelerde, 5510 sayılı Kanunun 21 inci maddesi uyarınca sigortacının Sosyal Güvenlik Kurumuna karşı sorumluluğu varsa, bu sorumluluk sigortacının kendi sigortalısının kusuru oranında devam eder. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Ölüm ve Bedensel Zararlar: Belirlenmesi – Madde 55 Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz. Bu Kanun hükümleri, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine ya da kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin istem ve davalarda da uygulanır. Trafik Kazasında Ölen Tam Kusurlu Sürücünün Yakınları Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Talep Edebilir mi Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2017/17-1089 Karar No: 2019/294 Karar Tarihi: 14.03.2019 Özet: Davacıların davalı … karşısında üçüncü kişi olarak tazminat talebinde bulunabilecekleri kabul edilerek davacıların destekten yoksun kalma zararının bulunup bulunmadığı usulünce tespit edilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. (2918 S. K. m. 85, 86, 91, 92, 105) (818 S. K. m. 41, 45, 51) (1086 S. K. m. 429) (YHGK. 15.06.2011 T. 2011/17-142 E. 2011/411 K.) (YHGK. 22.2.2012 T. 2011/17-787 E. 2012/92 K.) (YHGK. 21.04.1982 T.

Kazada Ölen Tam Kusurlu Sürücünün Yakınları Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Talep Edebilir mi Read More »

Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Hasarın Teminat Dışı Kalması: Kazanın Alkolün Etkisi Altında Meydana Gelip Gelmediğinin Tespiti

Hasarın Teminat Dışı Kalması: Kazanın Alkolün Etkisi Altında Meydana Gelip Gelmediğinin Bilirkişi Raporu ile Tespiti Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2017/17-1082 Karar No: 2019/431 Karar Tarihi: 09.04.2019 Özet: Somut olayda, mahkemece kazanın münhasıran alkolün etkisi altında meydana gelip gelmediğinin tespiti amacıyla adli tıp uzmanı ve sigorta bilirkişisinden rapor alınmış, bilirkişiler kazanın alkolün etkisi altında meydana gelip gelmediği konusunda değerlendirme yapamamış ve bu konudaki takdiri mahkemeye bıraktıklarını belirtmişlerdir. Bilirkişi raporunun değerlendirme içermediği ve hükme esas alınamayacağı açıktır. Kazanın oluş şekli ve kusur durumu ayrı bir bilirkişi raporuyla belirlenmiştir. O hâlde mahkemece yapılacak iş, yukarıdaki ilkeler ve 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu\’nda yapılan düzenlemeler de dikkate alınarak, bir nöroloji uzmanı ve Karayolları Genel Müdürlüğü fen heyetinden seçilecek iki kusur-hasar uzmanından oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulundan olayın oluş şekli, yol ve hava durumu ve dosyadaki diğer deliller birlikte değerlendirilip kazanın salt (münhasıran) alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin, başka unsurların da etkili olup olmadığının tespiti hususlarında ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre bir karar vermektir. (2918 S. K. m. 48) (Karayolları Trafik Yönetmeliği m. 97) Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 02.04.2013 tarihli ve 2012/156 E., 2013/275 K. sayılı karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 25.11.2013 tarihli ve 2013/15683 E., 2013/16527 K. sayılı kararı ile; \”…Davacı vekili, müvekkiline ait, davalıya kasko sigortalı aracın, meydana gelen tek taraflı kaza sonucu pert olduğunu, başvuruya rağmen davalı … şirketince ödeme yapılmadığını belirterek aracın kasko değeri olan 40.500,00 TL’nın ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, kaza sırasında sigortalı araç sürücüsünün alkollü olduğunu ve salt alkolün etkisiyle kazanın meydana geldiğini, hasarın teminat dışında kaldığını bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, kazanın alkolün etkisi altında meydana geldiği ve rizikonun sigorta teminatı dışında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, kasko sigortası poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir. Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin \”Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı\” başlıklı 97. maddesinde, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, konu ile ilgili olan \”b-2\” bendinde, \”alkollü içki almış olarak kandaki alkol miktarına göre araç sürme yasağı kenar başlığı altında; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları açıklanmıştır. Motorlu Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A.5.5. maddesinde; Taşıtın, uyuşturucu maddeler veya 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca yasaklanan miktardan fazla içki almış kişiler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararların sigorta teminatı dışında olduğu belirtilmiştir. Bununla birlikte, Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A.5.5. maddesinin dayanağını teşkil eden 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir. Hasarın teminat dışı kalması için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü Türk Ticaret Kanunu\’nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir. Yargıtay\’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasar poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddine, aksi halinde kabulüne karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları) Somut olayda; sürücünün davacı … olduğu ve kaza sırasında 0,62 promil alkollü olduğu tespit edilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan raporda olayda tüm kusurun 62 promil alkollü araç kullanan araç sürücüsü davacı …\’e ait olduğunu bildirilmiş, kazanın salt (münhasıran) alkolün etkisi altında meydana gelip gelmediği hususunda bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu nedenle mahkemece alınan rapor hüküm kurmaya yeterli değildir. O halde mahkemece yapılacak iş, bir nöroloji uzmanı ve Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyetinden seçilecek iki kusur-hasar uzmanından oluşturulacak bilirkişi kurulundan olayın oluş şekli, yol ve hava durumu ve dosyadaki diğer deliller birlikte değerlendirilip kazanın salt (münhasıran) alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin, başka unsurların da etkili olup olmadığının tespiti hususlarında ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.\” gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir. HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili; davacının işleteni, dava dışı …’nın sürücüsü olduğu davalı şirkete Kasko Sigorta Sözleşmesi ile sigortalı olan aracın seyir hâlindeyken başka bir aracın sıkıştırması ile yaşanan tek taraflı trafik kazasında hasarlandığını, aracın sürücüsü olan dava dışı Mustafa’nın kazanın şokuyla bayılan davacının öldüğünü zannederek panikleyerek olay yerinden uzaklaştığını ve davacının eniştesini arayarak yardım istediğini, yaşadığı pişmanlık sonucu da Karakola giderek ifade verdiğini, bu arada olay yerine gelen trafik polislerinin davacıyı yalnız gördüklerinden kazayı davacı yapmış gibi tutanak düzenlediklerini, davacının sürücü olmadığını ve alkol oranının da doğru olmadığı yönündeki itirazlarının ise polis memurlarınca dikkate alınmadığını, davacının aracın ön yolcu kapısı sıkıştığından sürücü kapısından çıkarak kurtulduğunu ve yaralı olduğundan da polis memurları ile polemiğe girmediğini, hastanede yapılan ölçümlerde alkol

Hasarın Teminat Dışı Kalması: Kazanın Alkolün Etkisi Altında Meydana Gelip Gelmediğinin Tespiti Read More »

Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Yaya Geçidinden Geçen Yayaya Çarpan Sürücüye Taksirle Yaralama Suçundan Ceza Verilebilir mi?

Yaya Geçidinden Karşıya Geçen Yayaya Çarpan Sürücüye Taksirle Yaralama Suçundan Ceza Verilebilir mi? 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu Taksirle yaralama – Madde 89 (1) Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. (2) Taksirle yaralama fiili, mağdurun; a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına, b) Vücudunda kemik kırılmasına, c) Konuşmasında sürekli zorluğa, d) Yüzünde sabit ize, e) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma, f) Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına, Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, yarısı oranında artırılır. (3) Taksirle yaralama fiili, mağdurun; a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine, b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine, c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına, d) Yüzünün sürekli değişikliğine, e) Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine, Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. (4) Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (5) Taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz. Madde Gerekçesi Madde metninde, taksirle yaralama suçu tanımlanmıştır. \”Genel Hükümler\” başlıklı Birinci Kitapta yer alan taksire ilişkin hükümler, bu suç açısından da geçerlidir. Yaralama kavramının içeriği bakımından, kasten yaralama suçuna ilişkin gerekçeye bakılmalıdır. Maddenin iki ve üçüncü fıkralarında taksirle yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâlleri düzenlenmiştir. Bu hususlarla ilgili açıklamalar için, kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâllerine ilişkin madde gerekçesine bakılmalıdır. Dördüncü fıkrada, birden fazla kişinin yaralanmasına neden olunması hâlinde, verilecek cezanın alt ve üst sınırı belirlenmiştir. Yaya Geçidinden Karşıya Geçen Yayaya Çarpan Sürücüye Taksirle Yaralama Suçundan Ceza Verilebilir mi? Yargıtay Ceza Genel Kurulu Esas No: 2015/511 Karar No: 2018/19 Karar Tarihi: 23.01.2018 Kararı Veren Yargıtay Dairesi: 12. Ceza Dairesi Mahkemesi: Sulh Ceza Mahkemesi Taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçundan sanık …\’nun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu\’nun 89/1, 89/2-b, 62 ve 52/2-4. maddeleri gereğince 4.500 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye ilişkin … Sulh Ceza Mahkemesince verilen 27.09.2013 gün ve 210-1056 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 14.01.2015 gün ve 8013-340 sayı ile; \”Dosya kapsamına ve içeriğindeki kamera kaydına göre; olay günü, gündüz vakti, idaresindeki kamyonet ile, meskun mahalde, orta refüj ile bölünmüş tek yönlü, 7 metre genişliğindeki yolda, sol şeritte seyir halinde olan sanığın, seyir yönüne göre ileride sağda yolcu indirip bindirmek için duraklayan yolcu otobüsünün yanından geçtiği sırada, duraklayan otobüsün önünden karşıdan karşıya geçmek üzere aniden kaplamaya giren yayanın tam kusurlu halde sanığın idaresindeki aracın sağ ön yan kısmına çarparak yaralanması şeklinde gerçekleşen olaydan hemen sonra duruşa geçen sanığa hızının da fazla olduğundan bahsedilemeyeceğinden kusur atfedilemeyeceği, bu itibarla oluşa ve dosya kapsamına uygun düşmeyen bilirkişi raporlarına itibarla sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi\” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiş, Karşı Oy Gerekçesi Daire üyesi M. Albayrak; \”Birçok dosyada birbirini tutmayan beyanlara dayanılarak bir kanaate varılmaya çalışılırken bu dosyada mevcut MOBESE kayıtlarına göre sanığın kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Şöyle ki; Olayın meydana geldiği yerde, orta refüjde yaya geçidi levhası, kaplama alanında yaya geçidini gösterir yer işaretlemeleri ve sağ tarafta durakta yolcu indiren bir belediye otobüsü bulunmaktadır. Sanık, yaya geçit levhasının bulunduğu yere yaklaşırken, orta refüjden veya yolcu indiren otobüsün önünden bir yayanın her an çıkabileceğini öngörmesi gerekirdi. Olay, halkın yaya olarak yoğun olarak bulunduğu bir yerde meydana gelmiştir. İdaresindeki kamyonetle meskun mahaldeki tek yönlü yolda seyir halindeyken, kavşak başında yer alan trafik işaret levhası ve çizgilerle belirgin şekildeki yaya geçidini kullanarak karşıdan karşıya geçmek üzere bir yayanın her an kaplamaya girebileceğini öngörerek, yine levha ile belirgin durak bölümünde duraklayan yolcu otobüsünün yanından geçerken otobüsten inen bir yolcunun ya da otobüsün önündeki yaya geçidini kullanmayı düşünen yayanın karşıdan karşıya geçmek üzere yola girebileceğini düşünerek her an durabilecek hızda ve teyakkuzda seyrini sürdürmeyen sanığın tali kusurlu kabul edilmesi gerekeceğinden mahkemenin uygulamasının yerinde olduğunu düşündüğümüzden sayın çoğunluğun bozma yönündeki düşüncesine katılmıyoruz\” görüşüyle karşı oy kullanmıştır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının İtirazı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 12.03.2015 gün ve 379829 sayı ile; \”İtiraza konu uyuşmazlık; sanık …\’nun kullandığı araç ile seyir halinde iken, yoldan karşıdan karşıya geçmekte olan, katılan …\’a çarpmak suretiyle kemik kırığı oluşacak şekilde taksirle yaralama suçunu işlemekten ibaret eyleminde sanığın kusurlu olup olmadığı ve eyleminin taksirle yaralama suçunu oluşturup oluşturmadığına ilişkindir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun \’Taksirle yaralama\’ başlıklı, 89. maddesinde yer alan düzenlemeye göre; (1) Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. (2) Taksirle yaralama fiili, mağdurun; a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına, b) Vücudunda kemik kırılmasına, c) Konuşmasında sürekli zorluğa, d) Yüzünde sabit ize, e) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma, f) Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına, Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, yarısı oranında artırılır. (3) Taksirle yaralama fiili, mağdurun; a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine, b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine, c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına, d) Yüzünün sürekli değişikliğine, e) Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine, Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. (4) Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (5) (Değişik: 6/12/2006 – 5560/5 md.) Taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 89. maddesinin birinci fıkrasına göre, taksirle bir başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır. Maddenin iki ve üçüncü fıkralarında suçun nitelikli halleri belirtilmiş olup buna göre, mağdurun ikinci fıkrada gösterilen şekilde yaralanması durumunda birinci fıkra uyarınca belirlenen ceza yarı oranında, üçüncü fıkrada gösterilen şekilde yaralanması durumunda ise birinci fıkra uyarınca belirlenen ceza bir kat artırılacaktır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 22. maddesinde yer alan taksirin tanımı, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın, neticenin öngörülmeyerek gerçekleşmesi olarak tanımlanmaktadır. Taksirin unsurları, a- Eylemin

Yaya Geçidinden Geçen Yayaya Çarpan Sürücüye Taksirle Yaralama Suçundan Ceza Verilebilir mi? Read More »

Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Polis Memurunun Resmi Araçla Trafik Kazası Yapması Kamu Görevlisinin Hizmet Kusuru Sayılabilir mi

Polis Memurunun Resmi Araçla Trafik Kazası Yapması Kamu Görevlisinin Hizmet Kusuru Sayılabilir mi Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2017/1394 Karar No: 2019/494 Karar Tarihi: 30.04.2019 Mahkemesi: Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, … Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 17.04.2012 tarihli ve … sayılı kararın davacı vekili, davalı … vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 27.06.2013 tarihli ve 2012/13781 E., 2013/12452 K. sayılı kararı ile, \”…1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı ve davalılardan İçişleri Bakanlığı’nın temyiz itirazları reddedilmelidir. 2- Davalılardan …’in temyiz itirazına gelince: Dava, trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ile davalılar İçişleri Bakanlığı ve … tarafından temyiz edilmiştir. Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi, ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturur. Bu durumda sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup dava o kurum aleyhine açılmalıdır.(TC Anayasası 40/III, 129/V, 657 Sy. K.13, HGK 2011/4-592 E., 2012/25 K.) Bu konuda yasal düzenlemeler, emredici hükümler içermektedir. Diğer yandan Sorumluluk Hukukunun temel ilkeleri açısından bakıldığında da; bu şekilde düzenlemenin mevzuatta yer almış olması zarar görenin zararının karşılanması yönünde önemli bir teminattır. Dosya kapsamından, davalı …’in diğer davalı …’nda polis memuru olarak görev yaptığı ve bu görevi sebebiyle kendisine teslim edilen araç ile davaya konu trafik kazasına sebebiyet verdiği, davalının kamu görevi nedeniyle meydana gelen zararın kendisinden tazmininin istendiği anlaşılmaktadır. Anayasa’nın 129/5. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 13/1. maddesi gereğince; kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davalarının kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen koşullara uygun olarak, idare aleyhine açılabileceği hususu dikkate alındığında; bu davalıya husumet tevcih edilmesi doğru değildir. Mahkemece açıklanan yasal düzenlemeler gözetilerek, bu davalı hakkında davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile bu davalı yönünden de işin esasına girilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir…\” gerekçesiyle oy çokluğuyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir. HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki bilgi ve belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili; 18.08.2009 tarihinde davalılardan … tarafından kullanılan 06 … plakalı resmi aracın müvekkiline çarptığını, kaza sırasında davalı …’in hız sınırına uymadığını ve alkollü araç kullandığını, kaza sonucu müvekkilinin yaralandığını ve malul kaldığını, tedavi sürecinde iş kaybına ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00TL maddi ve 20.000,00TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili; maddi zarar kalemlerini müvekkilinin SSK’lı olarak çalıştığı iş yerinden başka bir iş yerinde apartman görevlisi işini yapması ve kaza nedeniyle bu görevini yerine getirememesi nedeniyle uğradığı zarar için 20,00TL, müvekkilin çalışma gücünü kaybetmesi ve azalması nedeniyle uğradığı zarar için 80,00TL olarak açıklamış, 20.02.2012 harç tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat taleplerini 1270,78TL olarak ıslah etmiştir. Davalı … vekili; Anayasa\’nın 129/5. maddesi gereğince memurların ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken meydana gelen zararlara ilişkin davaların idare aleyhine açılabilmesinin eylemin hizmet kusurundan kaynaklanması koşuluna bağlı olduğunu, ayrıca tam yargı davalarının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesi gereğince idari yargı yerinde açılması gerektiğini, bu nedenle dava dilekçesinin yargı yolu yönünden reddi gerektiğini, kaza tarihinde yapılan testler ile araç sürücüsü …\’in alkollü olduğunun tespit edildiğini, Karayolları Trafik Kanunu hükümleri uyarınca sürücünün salt kişisel kusurunun bulunması nedeniyle Borçlar Kanunu hükümleri gereğince idarenin sorumlu olmadığını, kaldı ki dava dilekçesindeki açıklamalara göre davacının davalı …\’in kişisel kusuruna dayandığını, bu durumda hizmetten ayrılabilen kişisel kusuru nedeniyle açılan davanın da husumet yönünden reddi gerektiğini, dava konusu olayın meydana geliş şekli incelendiğinde müvekkili idareye atfedilecek bir kusurun veya kusursuz sorumluluğun bulunmadığını, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı …Ş. vekili; müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, müvekkili şirketin poliçedeki teminat limiti ve sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, ayrıca sigorta teminatı kapsamında olmayan hiçbir talebin ve manevi tazminatın müvekkilince karşılanmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili; davaya konu trafik kazası nedeniyle müvekkilinin hiçbir kusuru olmadığını, kazanın tamamen davacının kusuru nedeniyle meydana geldiğini, davacı tarafın maddi tazminat talebinin hangi gerekçeye dayalı olduğunun dava dilekçesinden anlaşılamadığını, davacının kaza nedeniyle kalıcı bir maluliyeti bulunmadığını, manevi tazminat isteminin de yersiz, fahiş ve zenginleşmeye yönelik olduğunu belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur. Mahkemece; davalı … hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokmak suçundan açılan kamu davasında atılı suçtan mahkûmiyetine karar verildiği, davacının şikâyetinden vazgeçmesi nedeniyle taksirle yaralama suçundan ek takipsizlik kararı verildiği, olay yerinde yapılan keşif sonucu bilirkişilerden alınan kusur raporunda karşıdan karşıya geçmekte olan davacıya alkolün etkisiyle yönetimindeki araçla çarpan davalı …\’in 8/8 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, hesap raporuna göre davacının toplam iş göremezlik zararının 1.270,78TL olduğu, davacı lehine 8.000,00TL manevi tazminatın yeterli olduğu gerekçesiyle davalı …Ş. hakkındaki manevi tazminat davasının reddine, ıslah da dikkate alınarak 1.270,78TL iş göremezlik tazminatının olay tarihi olan 18.08.2009’dan itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müteselsilen tahsiline, 8.000,00TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve İçişleri Bakanlığından tahsiline karar verilmiştir. Davacı vekili; davalı … vekili ve davalı … vekilinin temyizleri üzerine karar Özel Dairece, yukarıda açıklanan gerekçelerle oy çokluğu ile bozulmuştur. Yerel Mahkemece; önceki karardaki gerekçeler tekrar edilerek direnme kararı verilmiştir. Direnme kararını davacı vekili, davalı … vekili ve davalı … vekili ayrı ayrı temyiz etmiştir. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; eldeki davada davalı polis memuru …’in sevk ve idaresindeki resmi araçla alkolün etkisiyle gerçekleştirdiği trafik kazasının, davalı kamu görevlisinin hizmet kusurundan mı yoksa kişisel kusurundan mı kaynaklandığı, burada varılacak sonuca göre; davalı …’e husumet yöneltilmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Ön Sorun: Maddi ve Manevi Tazminat Tutarları Açısından Temyizde Kesinlik Sınırı Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında: yerel mahkemece 1.270,78TL iş göremezlik tazminatının olay tarihi olan 18.08.2009’dan itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan

Polis Memurunun Resmi Araçla Trafik Kazası Yapması Kamu Görevlisinin Hizmet Kusuru Sayılabilir mi Read More »

Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Sahte Belgelerle Noterde Yapılan Araç Satışı Nedeniyle Trafik Kaydının İptali Davası

Sahte Belgelerle Noterde Yapılan Araç Satışı Nedeniyle Trafik Kaydının İptali Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2017/1367 Karar No: 2018/249 Karar Tarihi: 21.02.2018 Mahkemesi: Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki haksız müdahalenin önlenmesi, trafik kaydının iptali, tescil ve aracın teslimi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, … Asliye Hukuk Mahkemesince asıl davanın reddi, karşı davanın kısmen kabulüne dair verilen 12.11.2010 gün ve … sayılı kararın davacı- karşı davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 07.11.2012 gün ve 2011/5380 E., 2012/16309 K. sayılı kararı ile; \”…1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı-karşı davalılardan …\’ın tüm, M. N. Edalı mirasçılarının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2- Davacı-karşı davalı M. N. Edalı mirasçılarının diğer temyiz itirazına gelince; Asıl dava, haksız müdahalenin önlenmesi, araç teslimi ve tescili; karşı dava, sahte belgelerle yapılan noter satışına istinaden oluşturulan trafik kaydının iptali ile tescili istemlerine ilişkindir. Mahkemece, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm; davacı-karşı davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar, dava konusu aracın davacılardan … tarafından, kendini … olarak tanıtan şahıstan noter nezdinde düzenlenen satış sözleşmesi ile satın alındığını ve trafikte tescil ettirildiğini, bir süre sonra diğer davacı M. N. Edalı\’ya noterde satışının yapıldığını, aracı satın aldıklarında trafik kaydında çalıntı şerhi bulunmamasına rağmen, trafikte davacı M. N. Edalı adına tescil ettirmek isterken çalıntı olduğu iddiası ile araca el konulduğunu, davalı …\’ın aracını rızaen 3. kişiye vadeli olarak satıp teslim etmesine rağmen parasını alamayınca aracın çalındığını iddia ederek suç duyurusunda bulunduğunu belirterek, muarazanın giderilmesi ile aracın davacılardan M. N. Edalı\’ya teslimi ve adına tescilini talep etmişlerdir. Davalı- karşı davacı …, dava konusu minibüsün kendi adına tescilli iken, sahte sürücü belgesi düzenlenerek davacılardan …\’a satışının yapıldığını, satışın sahte belgelerle yapılması nedeniyle hukuki geçerliliğinin bulunmadığını, diğer davacı M. N. Edalı\’nın aracı satın aldığı tarihte trafik kayıtları üzerinde tedbir bulunduğunu ileri sürerek, trafik kaydının iptali ile kendi adına tescili ve aracın teslimini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; sahte belgeler kullanılarak araç maliki olmayan 3. kişi tarafından yapılan işlemin yok hükmünde olduğu, davalı – karşı davacı … ile dava dışı 3. şahıs M. B. Elçi arasında yapılan harici satış sözleşmesinin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu\’nun 20/d maddesi uyarınca araç mülkiyetini nakle elverişli olmadığı ve mülkiyet devrinin gerçekleşmediği, ancak aracın ruhsatı ile birlikte güvene dayalı olarak kayıt malikinin elinden çıktığını, gerek …, gerek … ve M. N. Edalı\’nın kendini M. B. Elçi olarak tanıtan kişi ile birlikte ve diğerlerini zarara uğratmak maksadı ile hareket ettiğine dair herhangi bir delil ve kanaat verici emare bulunmadığı, bu nedenle emin sıfatıyla zilyetten araç iktisap eden … ve M. N. Edalı\’nın iyi niyetli olup olmadıkları sorununun çözümlenmesi gerektiğini, davacı-karşı davalıların Savcılık dosyasındaki ifadeleri ve noter satış belgeleri ve tüm dosya kapsamına göre iyi niyet koşulları oluşmadığı kanaatine varılarak asıl davanın reddi ile karşı davada … adına oluşan trafik kaydının iptali ile araç malikinin … olduğunun tespitine ve aracın aynen teslimine karar verilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 988. maddesi; bir taşınırın emin sıfatıyla zilyedinden o şey üzerinde iyi niyetle mülkiyet veya sınırlı ayni hak edinen kimsenin edinimi, zilyedin bu tür tasarruflarda bulunma yetkisi olmasa bile korunur hükmünü öngörmektedir. Bir malın zilyedi, onu başkasına emanet etmiş olmayıp, çaldırma, gasp, unutma gibi bir sebeple elinden çıkarmış bulunuyorsa, 3. şahıs böyle bir malı iyi niyetle iktisap etmiş olsa dahi onun iktisabı geçerli değildir. Gerçekten Türk Medeni Kanunu’nun 902/1. maddesi bu hususta gayet açıktır: Yedinden sirkat olunan veya kendisi tarafından kaybedilen veya rızası olmaksızın diğer herhangi bir suretle elinden alınan bir menkulün zilyedi beş sene müddet zarfında istihkak davası ikame edebilir. Görülüyor ki kanun iyi niyetin korunması hususunda, emaneten bırakılan mallarla, sahibinin elinden rızası olmadan çıkan mallar hususunda bir ayırım yapmıştır. Bu ayırım şu düşünceye dayanmaktadır; malı başkasına emaneten bırakan kimse az çok risk altına girmiş ve emaneten verdiği şeyin alan tarafından başkasına geçirilmesi tehlikesini göze almış sayılabilir. Oysa bir malı rızası olmadan elinden çıkaran kimsenin böyle bir riske önceden katlandığı söylenemez. Böyle olunca, bir malı iyi niyetle iktisap eden 3. şahsın menfaati, malı emaneten veren kimsenin menfaatine tercih edilmekte, rızası olmadan malını elinden çıkaran kimsenin menfaatine ise feda edilmemektedir. Sahibinin elinden rızası olmadan çıkan bir şeyi, iyi niyetli 3. şahıs bir açık artırmadan, pazardan veya bu gibi eşyayı satan bir kimseden iktisap ederse asıl mal sahibinin gerek bu şahıs gerekse daha sonraki müktesipler aleyhinde açacağı iade davasını kazanabilmesi şöyle bir şarta bağlanmıştır; Böyle hallerde, iyi niyetli 3. şahsın bu malı iktisap etmesi için verdiği bedel, iadeyi isteyen davacı, yani asıl mal sahibi tarafından ona iade edilmelidir. Eğer bu şart yerine getirilmezse, yargıç, asıl mal sahibinin açacağı iade davasını kabul edemez. Hukuk Genel Kurulunun 25/09/2002 tarih, 2002/4-608 E, 2002/643 K sayılı ilamında da aynı hususlara değinildiği görünmektedir. Somut olayda davalı- karşı davacı …, kendi adına kayıtlı minibüs ve ruhsatı, kendini M. B. Elçi olarak tanıtan bir şahsa harici satış sözleşmesi ile devretmiş, dolayısıyla araç malikinin elinden rıza ile çıkmıştır. O halde emin sıfatı ile zilyetten araç iktisap eden davacı-karşı davalı … Arslan ve M. N. Edalı\’nın iyi niyetli olup olmadıkları hususunun irdelenmesi gerekir. Gerek Savcılık soruşturması gerek mahkemenin kabulüne göre davacı-karşı davalıların kendini M. B. Elçi olarak tanıtan kişi ile birlikte ve diğerlerini zarara uğratmak maksadı ile hareket ettiğine dair herhangi bir delil ve kanaat verici emare bulunamamış, haklarındaki ceza soruşturması takipsiz bırakılmıştır. Mahkemece, deliller ve dosya kapsamı yanlış değerlendirilerek iyi niyetli olmadıkları sonucuna ulaşılması doğru değildir. O halde, davalı- karşı davacı …\’in iade davasını kazanabilmesi için davacılardan M. N. Edalı\’nın noter satış bedeli olarak ödediği 26.000,00 TL bedeli, kendisine iade etmesi gerekir. Mahkemece, bedelin ödenmemesi halinde iade davasının reddine karar verilmesi gerekirken, ödeme gerçekleşmeden aracın … adına tespit ve teslimine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamış kararın bozulması gerekmiştir.\” gerekçesiyle davacı-karşı davalı M. N. Edalı mirasçıları yararına oybirliğiyle bozulmasına karar verilmiş, davacı- karşı davalı … vekilince karar düzeltme isteminde bulunulması üzerine bu kez Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 06.05.2013 gün ve 2013/3865 E., 2013/8101 K. sayılı kararı ile; \”…Dava, trafik kaydının iptali, eski malik adına tescili, araç teslimi istemlerine ilişkindir. Mahkemece asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükmün davacılar-karşı

Sahte Belgelerle Noterde Yapılan Araç Satışı Nedeniyle Trafik Kaydının İptali Davası Read More »

Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Kaza Yapan Sürücünün Alkollü Olması Bilinçli Taksirin Varlığı için Yeterli midir?

Kaza Yapan Sürücünün Alkollü Olması, Bilinçli Taksirin Varlığı için Yeterli midir? Alanında yetkin Kayseri Ceza Avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk ve Arabuluculuk Bürosu olarak, taksirle yaralama suçuna ilişkin gerçek ve tüzel kişilere yönelik her türlü suç isnadı, cezai şikâyet, kovuşturma, soruşturma ve diğer ceza davası konularında müvekkillerimize avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri sunmaktayız. Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, alanında uzman Kayseri ceza avukatı kadrosu ve ceza davalarında 15 yılı aşkın deneyimi ile güncel mevzuat ve içtihatlar çerçevesinde, müvekkillerimize en etkili sonucu sağlamak için hukuki destek vermektedir. Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranış sonucunda yapılan eylemin sonucunun öngörülemeyerek suçun kanuni tanımında belirtilen neticenin gerçekleşmesi halidir. Taksirle yaralama suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiş bir suçtur. Taksirle yaralama; dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket eden failin öngörülebilir bir neticeyi “öngöremeyerek” yaralama fiili işlemesidir. TCK\’da \”kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi\” şeklinde düzenlenen bilinçli taksir ile basit taksir arasındaki ayırıcı ölçüt; taksirde failin öngörülebilir nitelikteki neticeyi öngörememesi, bilinçli taksirde ise bu neticeyi öngörmüş olmasıdır. Failin, yaralama eylemini doğrudan kastla bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesi halinde kasten yaralama suçundan, dikkatsiz ve özensiz davranışı ile neticeyi öngöremeden yaralamayı gerçekleştirmesi halinde ise taksirle yaralama suçundan bahsedilecektir. Bununla birlikte taksirli yaralama suçunda, fail fiilinin sonucunu öngörememekle birlikte hareketi kendi iradesiyle yapmış olmalıdır. Yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir avukattan hukuki yardım almaları faydalı olacaktır. Taksirle yaralama suçu ile ilgili örnek Yargıtay kararlarına sitemizden ulaşabilir; Kayseri ceza avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz. Birden Fazla Kişinin Yaralanmasına Neden Olan Sürücünün Alkollü Olması, Bilinçli Taksirin Varlığı için Yeterli midir? Sanığın, seyir esnasında direksiyon hâkimiyetine gerekli özeni göstermesi gerekirken bu hususa riayet etmemesi nedeniyle otomobilin kontrolünü kaybetmesi üzerine karşı yönden gelen araçlarca kullanılan bölüme geçip katılanın idaresindeki otomobile çarpmak suretiyle kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğu anlaşılmış ise de Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulunca bilimsel verilere dayalı olarak istikrarlı bir şekilde vurgulandığı üzere vücuda alınan etil alkolün kandaki seviyesinin ortalama olarak saatte 0,15 promil azaldığı da dikkate alındığında, kaza esnasında yaklaşık 0,65 promil alkollü olduğu değerlendirilen sanığın, kanında bulunan alkol seviyesi nedeniyle güvenli sürüş yeteneğini kaybedip kaybetmediğinin detaylı bir hekim muayenesi ile belirlenmediği gibi almış olduğu alkolün etkisiyle kazaya neden olduğuna ilişkin herhangi bir delil de bulunmadığı gözetildiğinde; kaza sırasında yaklaşık 0,65 promil alkollü olmasının tek başına bilinçli taksirin varlığı için yeterli olmayacağından, somut olayda bilinçli taksir şartlarının gerçekleştiğinden söz edilmesine imkân bulunmamaktadır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu Esas No: 2017/712 Karar No: 2019/470 İçtihat Metni Kararı Veren Yargıtay Dairesi: 12. Ceza Dairesi Mahkemesi: Asliye Ceza Mahkemesi Bilinçli taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan sanık …\’in TCK\’nın 89/4, 22/3, 62/1 ve 53/6. maddeleri gereğince 2 yıl 2 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve sürücü belgesinin 1 yıl süre ile geri alınmasına ilişkin Sincan 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 13.06.2013 tarihli ve 715-421 sayılı hükmün, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 27.01.2015 tarih ve 7878-1361 sayı ile; \”Olaydan 1 saat kadar sonra 0,54 promil alkollü olduğu tespit edilen sanığın, saat 19.00 sıralarında idaresindeki araç ile meskûn mahalde, iki yönlü, toplam 10,5 metre genişliğindeki bölünmüş yolda seyrederken karşı yol bölümüne geçerek karşıdan seyreden katılan … idaresindeki araca çarpması sonucu, katılan …\’ın basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte, aracındaki katılan …\’nin ise yüzünde sabit ize ve (sağ göz görme kaybı nedeniyle) duyu veya organlarından birinin işlevinin zayıflamasına neden olacak şekilde yaralandıkları olayda, sanığın alkol derecesi itibarıyla bilinçli taksirin koşullarının oluşmadığı gözetilmeden hakkında fazla ceza tayini,\” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir. Ankara Batı 2. Asliye Ceza Mahkemesi ise 17.04.2015 tarih ve187-383 sayı ile; \”…Kazadan sonra sanıkta tespit edilen 0,54 promil alkol oranının, kanun ile belirlenen 0,50 promil alkol oranının üzerinde olduğu, buna göre 0,50 promilin üzerindeki alkol alımının bir sürücü açısından güvenli sürüşü tehlikeye soktuğunun kabul edildiği, TCK\’nın 179. maddesi gereğince değerlendirme yapılırken de 0,50 promilin üzerindeki alkol oranıyla kazaya karışılması hâlinde trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun oluştuğu kabul edilerek uygulama yapıldığı, bu itibarla sanığın, kanunda belirlenen sınırın üzerinde alkol aldıktan sonra güvenli şekilde araç kullanamayacak durumda olduğunu bildiği hâlde araç kullanması nedeniyle bilinçli taksir şartlarının oluştuğu,\” şeklindeki gerekçeyle bozma kararına direnerek, önceki hükümde olduğu gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir. Direnme kararına konu bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22.06.2015 tarihli ve 216138 sayılı \”onama\” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 621-838 sayı ile 6763 sayılı Kanun\’un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun\’a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince 19.04.2017 tarih ve 44-3343 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır. TÜRK MİLLETİ ADINA CEZA GENEL KURULU KARARI Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın atılı suçu taksirle mi yoksa bilinçli taksirle mi işlediğinin belirlenmesine ilişkindir. İncelenen dosya kapsamından; Trafik kazası tespit tutanağında; kazanın 27.04.2012 tarihinde saat 19.00 sıralarında, gündüz vakti, açık havada, meskûn mahalde, toplam 10,5 metre genişliğindeki iki yönlü, bölünmüş, asfalt kaplama, kuru ve yatay güzergâhı düz, düşey güzergâhı hafif eğimli yolda meydana geldiği, sürücü …’in idaresindeki otomobille Bağlıca yolu üzerinden Etimesgut istikametine seyir hâlindeyken direksiyon hâkimiyetini kaybederek karşı yönden gelen …’ın yönetimindeki otomobile çarptığı ve çarpmanın etkisiyle savrulup M. Yıldırım’ın yol kenarına park etmiş olduğu çekiciye çarparak durduğu bilgilerine yer verilerek kazanın oluşumunda; sürücü …’in, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu\’nun 84. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan asli kusurlardan “İkiden fazla şeritli taşıt yollarında, karşı yönden gelen trafiğin kullandığı şerit veya yol bölümüne girme” kusurunu işlediği, diğer araç sürücüsü ile çekici sahibinin ise kural ihlalinin bulunmadığı yönünde düşünce bildirildiği, Katılan

Kaza Yapan Sürücünün Alkollü Olması Bilinçli Taksirin Varlığı için Yeterli midir? Read More »