Gazete ve Dergi Aboneliği, Dernek veya Sendika Üyeliği, Bank Asya Hesabı, Kurum Değerlendirmesi, Çocuklarını Örgüte Müzahir Okula Gönderme İrtibat ve İltisak Gerekçesi Sayılabilir mi - Kayseri İdare Hukuku Avukatı

Gazete ve Dergi Aboneliği, Dernek veya Sendika Üyeliği, Bank Asya Hesabı, Kurum Değerlendirmesi, Çocuklarını Örgüte Müzahir Okula Gönderme İrtibat ve İltisak Gerekçesi Sayılabilir mi

İrtibat ve İltisak Gerekçesiyle Kamu Görevinden Çıkarılma: Somut bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, aynı şekilde davacının çocuklarının örgüte müzahir okula gitmesine yönelik davacının beyan ettiği üzere eğitim saikiyle hareket ettiğinin aksine örgütsel amaçla hareket ettiğini ortaya koyabilecek somut bir tespit, tanık beyanı ya da başkaca bir bilgi ve belgenin de dava dosyasında yer almadığı görülmekle birlikte davacı hakkında silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan kesinleşmiş beraat kararı bulunduğu da dikkate alındığında davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesi kararında hukuki isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun ilgili maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne; Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, karar verilmiştir.

(2577 s. K. m. 49) (5271 s. K. m. 223) (672 s. KHK. m. 2) (ANY. MAH. 24.06.2021 T. 2018/81 E. 2021/45 K.)

Danıştay 5. Daire

Esas No: 2021/7730 Karar No: 2022/4892 Karar Tarihi: 15.06.2022

İstemin Konusu: … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Yargılama Süreci
Dava Konusu İstem

Davalı kurum bünyesinde öğretmen olarak görev yapmakta iken, Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname eki listede ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, kamu görevine iade edilmesi talebiyle Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonuna yapılan başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali ile işlem nedeniyle yoksun kaldığı iddia olunan maaş haklarının ödenmesine ve özlük haklarının iadesine karar verilmesi istenilmektedir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti

… İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında; dosyada yer alan mevcut bilgi ve belgelerle Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu tarafından yapılan tespitler ve UYAP kayıtlarının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; davacının; FETÖ/PDY terör örgütüne müzahir Bank Asya isimli banka için ülke genelinde eylemler yapıldığı tarihte anılan bankaya para yatırdığı, hesabında bulunan para miktarını FETÖ/PDY terör örgütü liderinin talimat verdiği tarih sonrasındaki dönemde arttırdığı, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı olan Aktif Eğitimciler Sendikasına toplam 38 ay süreyle üye olduğu, FETÖ/PDY’ye aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olduğu gerekçesiyle kapatılan Özel Yavuz Selim-Güzide Hanım Ortaokulunda çocuklarının 2014-2016 yılları arasında öğrenim kaydının bulunduğu, FETÖ/PDY’ye aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olduğu gerekçesiyle kapatılan Kimse Yok Mu Derneği’ne 01/01/2014-25/10/2014 tarihleri arasında ödeme bilgisinin bulunduğu, söz konusu tespitleri mesnetsiz bırakacak somut herhangi bir bilgi ve belgenin sunulmadığı, ayrıca … Ağır Ceza Mahkemesinin E:…, K:… sayılı kararı ile davacının, örgüt talimatı ile Bank Asya’ya para yatırdığı, örgüte müzahir sendika üyesi olduğu tespit edilerek FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme suçunu işlediği sabit görülerek hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşıldığından, davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile en az irtibat derecesinde bağının olduğu gerekçesiyle dava konusu Komisyon kararında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Öte yandan, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından, davacının bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı maaş haklarının ödenmesine ve özlük haklarının iadesine karar verilmesi isteminin de reddi gerektiği belirtilmiştir. Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti

 … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacı hakkında yapılan ceza yargılamasında, davacının Bank Asya hesap hareketlerinin rutin bankacılık işlemi olduğu değerlendirmelerine yer verilerek silahlı terör örgütüne yardım suçundan beraatine karar verildiği anlaşılmakla davacının terör örgütüne yardım ettiğinin kabul edilemeyeceği, ancak davalı idarece davacı hakkında silahlı terör örgütüne yardım suçundan yürütülen ceza yargılamasından bağımsız olarak Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplar ile irtibatının veya iltisakının bulunup bulunmadığı yönünde değerlendirme yapıldığı, Bank Asya’daki hesap hareketleri ile dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile ceza davasında yer alan delil ve olgular birlikte değerlendirildiğinde, davacının FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibatının olduğu sonucuna varılarak istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.

Temyiz Edenin İddiaları

Davacı tarafından; Anayasa ve uluslararası sözleşmelerden doğan haklarının ihlal edildiği, hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet kararının bulunmadığı, hakkında yürütülen soruşturmada beraat ettiği, yargılama aşamasında FETÖ/PDY ile irtibat ve iltisakının somut gerekçelerle ortaya konulmadığı, masumiyet karinesine aykırı hareket edildiği, Bank Asya’nın faaliyetlerinin yasal olduğu, kapatılıncaya kadar yasal zeminde faaliyet gösterdiği kabul edilen sendika ya da dernek üyeliğinin dava konusu işleme dayanak olarak alınamayacağı iddia edilmektedir.

Karşı Tarafın Savunması

Davalı idare tarafından; Bölge İdare Mahkemesi kararında usul ve esas bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı, davacının temyiz iddialarının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uymadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hâkiminin Düşüncesi

Davacının temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Türk Milleti Adına

Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İnceleme ve Gerekçe
Maddi Olay ve İlgili Mevzuat

Türkiye’de 15 Temmuz 2016 gecesi, kendilerini “Yurtta Sulh Konseyi” olarak isimlendiren bir grup Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensubu tarafından, demokratik biçimde halk tarafından göreve getirilen Türkiye Büyük Millet Meclisini (TBMM), Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ve Cumhurbaşkanı’nı devirmek ve anayasal düzeni ortadan kaldırmak amacıyla darbe teşebbüsünde bulunulmuş, bu teşebbüs Türk Milleti tarafından akamete uğratılmıştır.

Anayasa’nın olay tarihinde yürürlükte bulunan 118. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca Milli Güvenlik Kurulu (MGK) tarafından 20/07/2016 tarihli toplantıda yapılan değerlendirmede, darbe teşebbüsünün TSK içindeki Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensupları tarafından başlatıldığı, bu örgütün kuruluş aşamasından itibaren etkisi altına aldığı eğitim kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, medya kuruluşları, ticari kuruluşlar ve kamu görevlileri aracılığıyla Milleti ve Devleti kontrol altında tutmayı amaçladığı belirtilmiştir.

MGK’nın anılan toplantısında “demokrasinin, hukuk devleti ilkesinin, vatandaşların hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik tedbirlerin etkin bir şekilde uygulanabilmesi amacıyla” Hükûmete olağanüstü hâl ilan edilmesi tavsiyesinde bulunulması hususu kararlaştırılmıştır. Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu 20/07/2016 tarihinde, ülke genelinde 21/07/2016 Perşembe günü saat 01.00’den itibaren geçerli olmak üzere doksan gün süreyle olağanüstü hâl ilan edilmesine karar vermiştir. Anılan karar 21/07/2016 tarih ve 29777 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve aynı gün TBMM tarafından onaylanmıştır.

01/09/2016 tarih ve 29818 sayılı (Mükerrer) Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 672 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararname’nin ”Kamu Personellerine İlişkin Tedbirler” başlıklı 2. maddesinde: ”(1) Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti (Anayasa Mahkemesinin 24/06/2021 tarih ve E:2018/81, K:2021/45 sayılı kararıyla 7086 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 1. maddesinin 1. fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…üyeliği, mensubiyeti veya…” ibaresinin iptaline karar verilmiştir.) veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan; a) Ekli (1) sayılı listede yer alan kişiler kamu görevinden, b) Ekli (2) sayılı listede yer alan kişiler Emniyet Genel Müdürlüğü teşkilatından, c) Ekli (3) sayılı listede yer alan kişiler Jandarma Genel Komutanlığı teşkilatından, ç) Ekli (4) sayılı listede yer alan kişiler Sahil Güvenlik Komutanlığı teşkilatından, başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın çıkarılmıştır. Bu kişilere ayrıca herhangi bir tebligat yapılmaz. Haklarında ayrıca özel kanun hükümlerine göre işlem tesis edilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Davacı, davalı idare bünyesinde öğretmen olarak görev yapmakta iken, Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname eki listede ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılmış, kamu görevine iade edilmesi talebiyle Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonuna yaptığı başvuru 14/01/2019 tarih ve 2019/2158 sayılı işlem ile reddedilmiştir.

Bunun üzerine, anılan kararın iptali ile işlem nedeniyle yoksun kaldığı iddia olunan maaş haklarının ödenmesine ve özlük haklarının iadesine verilmesi istemiyle temyizen incelenen davayı açmıştır.

Diğer yandan davacının, ceza yargılaması sonucunda … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek suçundan 1 yıl 13 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, anılan karara karşı yapılan istinaf başvurusu neticesinde ise … Bölge Adliye Mahkemesi … Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/2-e maddesi uyarınca anılan suçu işlediğinin sabit olmadığı (delil yetersizliği) gerekçesiyle beraatine karar verildiği, Dairemizin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu anılan beraat kararının temyiz edilmeden kesinleştiği görülmüştür.

Hukuki Değerlendirme

672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca terör örgütlerine veya MGK’ca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen kamu görevlilerinin, “meslekten veya kamu görevinden çıkarılmasına” ilişkin kararlar, adli suç veya disiplin suçu işlenmesi karşılığında uygulanan yaptırımlardan farklı olarak terör örgütleri ile millî güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen yapıların kamu kurum ve kuruluşlarındaki varlığını ortadan kaldırmayı amaçlayan “olağanüstü tedbir” niteliğindedir.

AİHM “demokratik bir devletin, memurlarından anayasal prensiplere sadakat göstermesini isteme hakkı bulunduğunu” belirtmektedir (Sidabras ve Džiautas/Litvanya, B. No: 55480/00 ve 59330/00, 27/07/2004, § 52; Volkmer/Almanya (k.k.), B. No: 39799/98, 22/11/2001; Petersen/Almanya, B. No: 39793/98, 22/11/2001). AİHM’e göre “kamu çalışanlarının devlete sadık kalmaları genel yararı korumakla ve güvence altına almakla yükümlü devlet otoriteleri ile çalışmalarının doğasında bulunan bir şarttır.” (Sidabras ve Džiautas/Litvanya, B. No: 55480/00 ve 59330/00, 27/07/2004, § 57; Žičkus/Litvanya, B. No: 26652/02, 07/04/2009, § 28).

Terör örgütleri ile millî güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen yapılara üyelik, mensubiyet, iltisak veya bunlarla irtibat, kamu görevlilerinin devlete sadakat yükümlülüğünü yitirildiğini ortaya koyan ve bahse konu olağanüstü tedbirin uygulanmasını gerektiren hâllerdir. Yukarıda yer verilen yapılara üyelik ve mensubiyet olmasa da bu yapılara iltisaklı veya bunlarla irtibatlı bulunulması hâli de anılan tedbirin uygulanabilmesi için yeterlidir.

Anayasa Mahkemesi 14/11/2019 tarih ve E:2018/89, K:2019/84 sayılı kararında iltisaklı kavramını ”kavuşan, bitişen, birleşen”, irtibatlı kavramını ise ”bağlantılı” olarak tanımlamıştır. Bu kavramlar ile kişilerin cezai sorumluluğunu gerektiren örgüte üyelik ve mensubiyet kavramlarına nazaran terör örgütleri ile daha az yoğun ve atipik bir bağlantının vurgulandığı açıktır. Bu kapsamda kişilerin terör örgütleri ile irtibat ve iltisaklarının ortaya konulabilmesi için, örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesi ya da örgütten yarar sağlamak maksadıyla gerek örgütten gelen talimatlar doğrultusunda gerekse inisiyatif alarak bulundukları hal ve hareketler neticesinde örgüte veya kendilerine yarar sağladıkları ya da örgüt ile amaç birliği veya sosyal birliktelik görünümü içinde oldukları yönünde kanaat oluşması yeterli olacaktır.

Her ne kadar İdare Mahkemesi kararında; davacının; FETÖ/PDY terör örgütüne müzahir Bank Asya isimli banka için ülke genelinde eylemler yapıldığı tarihte anılan bankaya para yatırdığı, hesabında bulunan para miktarını FETÖ/PDY terör örgütü liderinin talimat verdiği tarih sonrasındaki dönemde arttırdığı, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı olan Aktif Eğitimciler Sendikasına toplam 38 ay süreyle üye olduğu, FETÖ/PDY’ye aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olduğu gerekçesiyle kapatılan Özel Yavuz Selim-Güzide Hanım Ortaokulunda çocuklarının 2014-2016 yılları arasında öğrenim kaydının bulunduğu, FETÖ/PDY’ye aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olduğu gerekçesiyle kapatılan Kimse Yok Mu Derneği’ne 01/01/2014-25/10/2014 tarihleri arasında ödeme bilgisinin bulunduğu, söz konusu tespitleri mesnetsiz bırakacak somut herhangi bir bilgi ve belgenin sunulmadığı, ayrıca … Ağır Ceza Mahkemesinin E:…, K:… sayılı kararı ile davacının, örgüt talimatı ile Bank Asya’ya para yatırdığı ve örgüte müzahir sendika üyesi olduğu tespit edilerek FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme suçunu işlediği sabit görülerek hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği gerekçelerine yer verilmiş ise de davacı tarafından bu tespitlerle ilgili olarak, ceza yargılaması ve dava dilekçesi beyanlarından özetle; babasıyla birlikte yaşadığını, eşinin görme engelli olduğu, hem babasının hem de eşinin maaş kartlarıyla kendisinin ilgilendiği, birikim yapmak için birikimlerini İhlas Finansa yatırdığı, söz konusu banka iflas edince faizsiz bankacılık olması nediyle Bank Asya’da yatırım yaptığı, Bank Asya hesabını 2006 yılında açtırdığı, o tarihten sonra sürekli olarak kullandığı, terör örgütü liderinin talimatı ile para yatırma ya da çekme işlemi yapmadığını, 2013 yılı öncesine ait işlem hacminin talimat tarihinden sonra yatırılan paradan 5 kat fazla olduğu, 01/2011-12/2013 dönemi arasında işlem hacminin yaklaşık 149.000,00-TL olmasına karşın 12/2013-02/2015 dönemi arasında 25.000,00-TL olduğu ve bu dönemde paranın tamamının çekildiği, Sendika üyeliğinin Anayasal hak olduğu, üyelik kaydını daha sonra silmeye çalışmasına rağmen dönemin idarecileri tarafından hak mahrumiyetine uğrayacağı yönündeki telkini sonrası üyeliğini sürdürdüğü, bununla birlikte söz konusu sendikanın FETÖ/PDY ile irtibatlı olduğunu bilmediği ve 15 Temmuz darbe girişimi sonrası bu sendikanın FETÖ/PDY ile irtibatlı olduğu söylenince istifa dilekçesini verdiği, Kimse Yok Mu Derneğine SMS yolu ile yapılan bağışın tamamen dini ve insani duygularla yapıldığı, bir kaç saniye sürecek bir işlem ile kolayca hayır yapma gayesiyle hareket ettiği, çocuklarını örgütle ilişkili okullarda okutmasının örgüt üyeliği için suçun yeterli maddi ve manevi unsurunu oluşturmayacağı ileri sürülmüştür.

UYAP kayıtları ve dava dosyasının incelenmesinden, davacı hakkında yürütülen ve kesinleşen ceza yargılaması neticesinde, … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında; “… Sanığın Bankasya hesaplarına bakıldığında talimat dönemlerinin öncesinde de açılmış hesabının bulunması ve aynı şekilde talimat dönemlerinden öncesi ve sonrası tarihlerde de hesabında para hareketliliğinin bulunması karşısında, sanığın örgüt liderinin talimatına istinaden Bankasya’nın TMSF’ye devrinin engellenmesi amacıyla para yatırdığına dair mahkumiyetine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delillerin elde edilemediği, Bankasya’daki hesap hareketlerinin rutin bankacılık faaliyetleri kapsamında kabul edilmesi gerektiği …” yolundaki tespitler ile davacının beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının Bank Asya’daki hesap hareketlerinin rutin bankacılık işlemleri sınırında kaldığı, terör örgütüne müzahir sendikada yöneticilik ve benzeri şekilde aktif bir görev üstlenmeksizin sürdürülen sendika üyeliğinin, salt bu haliyle örgütsel amaçla hareket edildiğini ortaya koyabilecek bir husus olmadığı, herhangi bir somut tespit, tanık beyanı ya da başkaca bir bilgi ve belge ile ortaya konulamadığı sürece salt sendika üyeliğinin FETÖ/PDY ile irtibat ve iltisakı olduğu yönünde değerlendirilemeyeceği, Kimse Yok Mu Derneği’ne yapıldığı belirtilen ödemenin mahiyetinin bilinmediği, devamlılığı konusunda dosyada herhangi bir bilgi bulunmadığı, bu ödemenin davacının beyanın aksine olarak ihtiyaç sahiplerine ulaşacağı saiki ile insani duygularla değil de örgüte yardım mahiyetiyle yapıldığına yönelik somut bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, aynı şekilde davacının çocuklarının örgüte müzahir okula gitmesine yönelik davacının beyan ettiği üzere eğitim saikiyle hareket ettiğinin aksine örgütsel amaçla hareket ettiğini ortaya koyabilecek somut bir tespit, tanık beyanı ya da başkaca bir bilgi ve belgenin de dava dosyasında yer almadığı görülmekle birlikte davacı hakkında silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan kesinleşmiş beraat kararı bulunduğu da dikkate alındığında davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Karar Sonucu

Açıklanan nedenlerle;

1. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne;

2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,

3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi …. İdare Dava Dairesine gönderilmesine, 15/06/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.

Çocuğunu Örgüte Müzahir Okula Gönderme, Bank Asya'ya ve Kimse Yok mu Derneği'ne Para Yatırma ve Kurum Değerlendirmesi İrtibat ve İltisak Gerekçesi Sayılabilir mi

Danıştay 5. Daire

Esas No: 2022/6805 Karar No: 2023/7212 Karar Tarihi: 30.05.2023

İstemin Konusu: … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Yargılama Süreci
Dava Konusu İstem

Gümrük Müdür Yardımcısı olarak görev yapmakta iken 679 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yapılan başvurunun reddine dair … tarih ve … sayılı işlemin iptaline karar verilmesi istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti

…. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında; davacının kesinleşmiş mahkeme kararı ile terör örgütü FETÖ/PDY ile üyelik düzeyinde ilişkisinin varlığı tespit edilmiş olduğundan, kamu görevinden çıkarılmasını gerektiren diğer delillerin incelenmesine gerek kalmaksızın, kamu görevine iadesi istemiyle Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonuna yaptığı başvurunun reddine dair dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti

Davacının istinaf başvurusunda bulunması üzerine … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında; davacı hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmünün bulunmadığı, dava konusu işlemin sebebini oluşturan delil ve tespitlerin ayrı ayrı irdelenmesi gerektiği belirtildikten sonra, davacının Bank Asya hesabına örgüt liderinin talimat tarihinden sonra talimat tarihleri ile uyumlu olarak para yatırmış olması, FETÖ/PDY’ye aidiyeti, iltisakı veya irtibatı gerekçesiyle kapatılan Kimse Yok Mu Derneği’ne para göndermesi, ayrıca davacının çocuğunun FETÖ/PDY’ye aidiyeti, iltisakı ve irtibatı olduğu gerekçesiyle kapatılan özel öğretim kurumları arasında yer alan kurumda 2014-2015 ve 2015-2016 eğitim-öğretim döneminde kaydının bulunması, FETÖ/PDY’ye müzahir şirketlere ödeme bilgisinin bulunması, son görev yaptığı birim tarafından FETÖ/PDY terör örgütü ile ilişkisi olduğu yönünde değerlendirme yapılması hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve iltisakı olduğu anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Açıklanan gerekçe ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

Temyiz Edenin İddiaları

Davacı tarafından; istinaf başvurusunun yeterli gerekçe gösterilmeksizin soyut ve kalıplaşmış ifadelerle reddedildiği, terör örgütüne yardım etme suçundan hakkında yürütülen ceza yargılamasında beraat kararı verildiği ve anılan kararın kesinleştiği, idare mahkemelerinin ceza yargılamasında verilen beraat kararı ile bağlı olduğu, aksi durumun hukuk devleti, hukuki güvenlik ve hukuki belirlilik ilkelerinin ihlali anlamına geleceği, terör örgütü ile iltisak ve irtibatını gösteren somut hiçbir delil bulunmadığı ileri sürülmektedir.

Karşı Tarafın Savunması

Davalı idare tarafından; Bölge İdare Mahkemesi kararında usul ve esas bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hâkiminin Düşüncesi

Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Türk Milleti Adına

Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İnceleme ve Gerekçe
Maddi Olay ve İlgili Mevzuat

Türkiye’de 15 Temmuz 2016 gecesi, kendilerini “Yurtta Sulh Konseyi” olarak isimlendiren bir grup Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensubu tarafından, demokratik biçimde halk tarafından göreve getirilen Türkiye Büyük Millet Meclisini (TBMM), Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ve Cumhurbaşkanı’nı devirmek ve anayasal düzeni ortadan kaldırmak amacıyla darbe teşebbüsünde bulunulmuş, bu teşebbüs Türk Milleti tarafından akamete uğratılmıştır.

Anayasa’nın olay tarihinde yürürlükte bulunan 118. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca Milli Güvenlik Kurulu (MGK) tarafından 20/07/2016 tarihli toplantıda yapılan değerlendirmede, darbe teşebbüsünün TSK içindeki Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensupları tarafından başlatıldığı, bu örgütün kuruluş aşamasından itibaren etkisi altına aldığı eğitim kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, medya kuruluşları, ticari kuruluşlar ve kamu görevlileri aracılığıyla Milleti ve Devleti kontrol altında tutmayı amaçladığı belirtilmiştir.

MGK’nın anılan toplantısında demokrasinin, hukuk devleti ilkesinin, vatandaşların hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik tedbirlerin etkin bir şekilde uygulanabilmesi amacıyla Hükûmete olağanüstü hâl ilan edilmesi tavsiyesinde bulunulması hususu kararlaştırılmıştır. Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu 20/07/2016 tarihinde, ülke genelinde 21/07/2016 Perşembe günü saat 01.00’den itibaren geçerli olmak üzere doksan gün süreyle olağanüstü hâl ilan edilmesine karar vermiştir. Anılan karar 21/07/2016 tarih ve 29777 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve aynı gün TBMM tarafından onaylanmıştır.

06/01/2017 tarih ve 29940 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 679 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkına Kanun Hükmünde Kararname’nin yayımı tarihinde yürürlüğe giren ”Kamu personellerine ilişkin tedbirler” başlıklı 1. maddesinde, (1) Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara (İptal ibare: Anayasa Mahkemesinin 9/11/2022 Tarihli ve E: 2018/79, K: 2022/135 Sayılı Kararı ile) iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan ve ekli (1) sayılı listede yer alan kişiler kamu görevinden başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın çıkarılmıştır. Bu kişilere ayrıca herhangi bir tebligat yapılmaz. Haklarında ayrıca özel kanun hükümlerine göre işlem tesis edilir. hükmüne yer verilmiştir.

Davalı idare bünyesinde Gümrük Müdür Yardımcısı olarak görev yapmakta iken 679 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin eki listede ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, kamu görevine iade edilmesi talebiyle Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonuna yapılan başvuru, anılan Komisyonun 09/08/2018 tarih ve 2018/29255 sayılı işlemi ile reddedilmiştir.

Bunun üzerine, anılan işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.

Diğer yandan, davacı hakkında, FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan yürütülen ceza yargılaması sonucunda; … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/2-e maddesi uyarınca beraat kararı verildiği, bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun … Bölge Adliye Mahkemesi … Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile esastan reddedildiği, Dairemizin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamında yapılan inceleme sonucunda anılan kararın (temyiz kanun yoluna başvurulmadan) 20/02/2019 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.

Hukuki Değerlendirme

679 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca terör örgütlerine veya MGK’ca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen kamu görevlilerinin, “meslekten veya kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin kararlar, adli suç veya disiplin suçu işlenmesi karşılığında uygulanan yaptırımlardan farklı olarak terör örgütleri ile millî güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen yapıların kamu kurum ve kuruluşlarındaki varlığını ortadan kaldırmayı amaçlayan “olağanüstü tedbir niteliğindedir.

AİHM demokratik bir devletin, memurlarından anayasal prensiplere sadakat göstermesini isteme hakkı bulunduğunu belirtmektedir (Sidabras ve Džiautas/Litvanya, B. No: 55480/00 ve 59330/00, 27/07/2004, § 52; Volkmer/Almanya (k.k.), B. No: 39799/98, 22/11/2001; Petersen/Almanya, B. No: 39793/98, 22/11/2001). AİHM’e göre kamu çalışanlarının devlete sadık kalmaları genel yararı korumakla ve güvence altına almakla yükümlü devlet otoriteleri ile çalışmalarının doğasında bulunan bir şarttır. (Sidabras ve Džiautas/Litvanya, B. No: 55480/00 ve 59330/00, 27/07/2004, § 57; Žičkus/Litvanya, B. No: 26652/02, 07/04/2009, § 28).

Terör örgütleri ile millî güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen yapılara iltisak veya bunlarla irtibat, kamu görevlilerinin devlete sadakat yükümlülüğünü yitirildiğini ortaya koyan ve bahse konu olağanüstü tedbirin uygulanmasını gerektiren hâllerdir.

Anayasa Mahkemesi 14/11/2019 tarih ve E:2018/89, K:2019/84 sayılı kararında iltisaklı kavramını ”kavuşan, bitişen, birleşen”, irtibatlı kavramını ise ”bağlantılı” olarak tanımlamıştır. Bu kavramlar ile kişilerin cezai sorumluluğunu gerektiren örgüte üyelik ve mensubiyet kavramlarına nazaran terör örgütleri ile daha az yoğun ve atipik bir bağlantının vurgulandığı açıktır. Bu kapsamda kişilerin terör örgütleri ile irtibat ve iltisaklarının ortaya konulabilmesi için, örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesi ya da örgütten yarar sağlamak maksadıyla gerek örgütten gelen talimatlar doğrultusunda gerekse inisiyatif alarak bulundukları hal ve hareketler neticesinde örgüte veya kendilerine yarar sağladıkları ya da örgüt ile amaç birliği veya sosyal birliktelik görünümü içinde oldukları yönünde kanaat oluşması yeterli olacaktır.

Temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında, davacının FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibatının göstergelerinden biri olarak; davacının Bank Asya hesabına örgüt liderinin talimatından sonra 03/04/2014 tarihinde 2.000,00-TL para yatırdığı, 29/01/2014 tarihinde ise 10.000,00-TL tutarlı 31 günlük katılım hesabı açtığı tespitlerine yer verilmiş ve söz konusu hesap hareketlerinin FETÖ/PDY terör örgütünün Bank Asya’ya mali destek yapılmasına dair talimatıyla uyumlu olduğu, davacı tarafından anılan Banka’ya finansal destek sağlandığı değerlendirmesinde bulunulmuştur.

Bu tespitlerle ilgili olarak davacı tarafından tüm dosya kapsamındaki beyanlarında özetle; Bank Asya hesabını çocuğunu gönderdiği okulun ödemelerinin anılan Banka aracılığıyla yapılması dolayısıyla 2008 yılında açtığı, daha sonra rutin bankacılık işlemlerini Bank Asya üzerinden gerçekleştirdiği, 29/01/2014 tarihinde Deniz Bank hesabından 10.000,00-TL tutarındaki parayı Bank Asya hesabına havale ettiği, ancak katılım hesabı açma iradesinin bulunmadığı, katılım hesabının Banka tarafından resen açıldığı, örgüte yardım etme amacının bulunmadığı, böyle bir amacı olsaydı tüm işlemlerini Bank Asya aracılığıyla yapabileceği ileri sürülmüştür.

Davacı hakkında yürütülen ve kesinleşen ceza yargılaması sonucunda verilen … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:…. sayılı kararında; her ne kadar davacı hakkında FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne yardım etmek suçundan cezalandırılması talebi ile kamu davası açılmış ise de davacının suçlamayı kabul etmediği, iddianamede bu suçlamaya dayanak yapılan katılım hesaplarının açılış tarihi, hesabın kapatıldığı tarih, sanığın gelir durumu ve yapmış olduğu rutin bankacılık hareketleri hep birlikte değerlendirildiğinde iddiaya dayanak bankacılık işlemlerini talimat doğrultusunda ve Bank Asya’ya destek vermek kastıyla yaptığına dair her türlü şüpheden uzak, mahkumiyete yeterli açık ve kesin delil elde edilemediği gerekçeleri ile davacının beraatine karar verildiği görülmüştür. Anılan karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi … Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında Bank Asya hesabı ile ilgili olarak, ….Sanığın savunması, idari soruşturma aşamasında CD halinde dosyaya getirtilen Bank Asya hesap hareketleri ve dosya içerisinde bulunan diğer deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde, suçlamayı kabul etmeyen ve örgüt ile iltisakını ortaya koyan dernek, sendika vs. üyeliği tespit olunmayan sanığın Bankasya hesabındaki hesap hareketlerinin örgüt liderinin talimatından önceki tarihler ile talimatından sonraki tarihler arasında benzerlik gösterdiği, MASAK raporuna göre sanığın Denizbank’taki hesabında Aralık 2013’de 52.515 TL, Mayıs 2014’de 86.627 TL parasının bulunduğu, buna rağmen bu paranın tamamının veya önemli bir kısmının Bankasya hesabına yatırılmadığı, keza sanığın örgüt liderinin talimatından sonraki günlerde 22/10/2014 tarihinde katılım hesabındaki parasını çekerek hesabını kapattığı, bu nedenle Bankasya’daki işlemlerinin rutin bankacılık faaliyetleri kapsamında kaldığı… yönünde tespitlerde bulunulmuştur.

Anılan Ceza Mahkemesi ve Ceza Dairesi kararlarındaki tespitler ile davacının yukarıda aktarılan beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafından Bank Asya’daki bankacılık işlemlerinin terör örgütü liderinin talimatı doğrultusunda örgütsel amaçla yapıldığına dair somut bir tespitin bulunmadığı anlaşıldığından, Bank Asya hesap hareketlerinin, davacının FETÖ ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan bir delil olarak değerlendirilemeyeceği sonucuna varılmıştır.

Öte yandan, temyize konu Daire kararında, davacının, FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibatı bulunduğu sonucuna ulaşılırken; FETÖ/PDY’ye aidiyeti, iltisakı veya irtibatı gerekçesiyle kapatılan Özel Kaynak Eğitim ve Sosyal Hizmetleri San. Tic. A.Ş.’ye 23/01/2014-23/03/2014 tarihleri arasında toplam 2.082,04-TL, Özel Menba Eğitim İşletmeleri San. ve Tic. A.Ş.’ye 04/01/2014-16/04/2015 tarihleri arasında toplam 2.726,00-TL ödemede bulunduğu tespitlerine yer verilmiş ise de, FETÖ/PDY terör örgütüne aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olduğu gerekçesiyle kapatılan şirketlere davacı tarafından yapılan söz konusu ödemelerin mahiyetinin bilinmediği, devamlılığı konusunda da dosyada herhangi bir bilgi bulunmadığı, anılan ödemelerin örgüte yardım veya örgüte müzahir yayınlara abonelik amacıyla yapıldığına yönelik somut bir bilgi ve belgenin bulunmadığı anlaşıldığından, söz konusu ödemelerin davacının FETÖ/PDY terör örgütüne irtibat ve iltisakının tespiti açısından yeterli delil niteliğinde olmadığı sonucuna varılmıştır.

Bununla birlikte, temyize konu Daire kararında; davacının çocuğunun FETÖ/PDY terör örgütüne aidiyeti, iltisakı ve irtibatı olduğu gerekçesiyle kapatılan özel öğretim kurumları arasında yer alan Özel Erkul Tunagür Ortaokulunda 2014-2015 ve 2015-2016 eğitim-öğretim döneminde kaydının bulunduğu hususunun davacının FETÖ/PDY ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan bir delil olarak değerlendirildiği görülmüş ise de, davacının çocuğunu bu okula gönderirken eğitim saikiyle değil örgütsel saikle hareket ettiğini ortaya koyabilecek somut bir tespit, tanık beyanı ya da başkaca bir bilgi ve belgenin dava dosyasında yer almadığı anlaşıldığından, anılan hususun davacının FETÖ/PDY ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan delil olarak değerlendirilemeyeceği sonucuna varılmıştır.

Ayrıca, davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisakı veya irtibatı olduğu gerekçesiyle kapatılan Kimse Yok Mu Derneğine 12/01/2014-10/10/2014 tarihleri arasında toplam 18 SMS ile para gönderdiği ve son görev yaptığı birim tarafından, davacı hakkında FETÖ/PDY terör örgütü ile ilişkisi olduğu yönünde değerlendirme yapıldığı hususları temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat veya iltisakı noktasında hükme esas alınmış ise de, Kimse Yok Mu Derneği’ne SMS ile gönderilen paraların insani duygularla bağış amacı dışında örgüte mali destek sağlamak amacıyla yapıldığına dair dava dosyasında herhangi bir somut tespit bulunmadığı; davacı hakkında kurumu tarafından yapılan ve somut herhangi bir tespit veya veri içermeyen değerlendirmenin ise salt bu haliyle, davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat veya iltisakı bulunduğuna ilişkin başkaca somut bilgi ve belge ile desteklenmedikçe anılan örgüt ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan nitelikte bir delil olarak değerlendirilemeyeceği sonucuna varılmıştır.

Diğer taraftan, dosyanın incelenmesinden, yukarıda belirtilen hususlar dışında, davalı idarece dava dosyasına davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibatlı ve iltisaklı olduğuna dair başkaca bir bilgi ve belgenin sunulmadığı, davacı hakkında silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan kesinleşmiş beraat kararı bulunduğu görülmüştür.

Bu durumda, yukarıdaki tüm tespit ve değerlendirmeler dikkate alındığında, dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun gerekçeli olarak reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesi kararında ise hukuki isabet görülmemiştir.

Karar Sonucu

Açıklanan nedenlerle;

1. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne;

2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun gerekçeli olarak reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…., K:… sayılı kararının BOZULMASINA,

3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesine gönderilmesine, 30/05/2023 tarihinde, oyçokluğuyla, kesin olarak karar verildi.

Kapatılan Eğitim Kurumunda Çalışma, Bank Asya'ya ve Kimse Yok mu Derneği'ne Para Yatırma, Kakao Programı Kullanma ve Gazete Aboneliği İrtibat ve İltisak Gerekçesi Sayılabilir mi

Danıştay 5. Daire

Esas No: 2020/6662 Karar No: 2023/14919 Karar Tarihi: 26.10.2023

İstemin Konusu: … Bölge İdare Mahkemesi ….. İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Yargılama Süreci
Dava Konusu İstem

683 sayılı Kanun Hükmünde Kararname eki listede ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, kamu görevine iade talebiyle OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yapılan başvurunun reddine dair … tarih ve … sayılı işlemin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti

.. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; dava konusu Komisyon kararında, davacının Bank Asya hesabındaki mevduatını 2014 yılından itibaren artırdığı, FETÖ/PDY’ye iltisakı veya irtibatı olduğu gerekçesiyle TMSF’ye devredilen Cihan Medya Dağıtım A.Ş.’ye 09/01/2014-09/12/2014 tarihleri arasında ödeme bilgisinin bulunduğu, örgüte müzahir olduğu gerekçesiyle kapatılan Kimse Yok Mu Derneği’ne para gönderdiği ve 2012-2015 yılları arasında örgüte müzahir okulda çalışma kaydı bulunduğu tespitine yer verilse de, … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile davacının ekonomik nedenlerle örgütle iltisaklı okulda çalıştığı, Bank Asya’daki hesap hareketlerinin çalıştığı kurumdan dolayı açılmış maaş hesabı olduğunun, hesap hareketlerinin ise rutin bankacılık faaliyetine ilişkin olduğunun belirtildiği ve örgütün yayın organına bir yıl süreyle abone olmasının da örgütsel faaliyet olarak kabul edilemeyeceği gerekçesi ile hakkında beraat kararı verildiği, Mahkemelerince davacının örgüte müzahir Kimse Yok Mu Derneğine para gönderip göndermediğinin tespiti amacıyla 25/09/2019 tarihli ara kararı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığından bilgi ve belge istendiği, verilen cevabi yazılarda davacının 09/06/2014 tarihinde Bank Asya aracılığıyla 1 (bir) kez olmak üzere para gönderdiği ve null yazılı olduğundan tutarının tespit edilemediğinin bildirildiği belirtilmiş ve bu durumda, FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibata gerekçe yapılabilecek delillere yönelik açıklamalar, dosyada mevcut bilgi ve belgeler ile UYAP kayıtlarının birlikte incelenmesi neticesinde, davacının kamu görevine girmeden önce 2012-2015 yılları arasında örgütle iltisaklı okulda çalışmasının ekonomik nedenlere dayandığı, Bank Asya hesabının çalıştığı okul nedeniyle maaş hesabı olarak açıldığı ve rutin bankacılık işlemleri dışında örgüt liderinin talimatı doğrultusunda para artışının tespit edilemediği, öte yandan başka deliller olmaksızın tek başına Cihan Medya ödeme bilgisinin ve Kimse Yok Mu Derneğine 1 (bir) kere para göndermiş olmasının FETÖ/PDY ile irtibat için yeterli görülemeyeceği, davacının örgütle irtibat veya iltisakını gösterecek başkaca bir bilgi ve belgenin de dosyaya sunulmadığı anlaşıldığından, belirtilen hususların davacının FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisakını veya irtibatını ortaya koyacak düzeyde bulunduğunun kabulünün ölçüsüz ve hakkaniyete aykırı olduğu değerlendirilerek, davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile en az iltisak veya irtibat derecesinde bağının olmadığı ve dava konusu Komisyon kararında hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti

… Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin .. tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacının Bank Asya’da açmış olduğu hesabın bakiyesi 31/12/2013 tarihinde 155,25-TL iken, örgüt liderinin talimatından sonraki süreçte; mezkur hesaba 12/04/2014 tarihinde 600,00-TL, 19/03/2015 tarihinde 800,00-TL, 15/04/2015 tarihinde 1.000,00-TL para yatırdığı ve aynı hesaba muhtelif tarihlerde farklı tutarlarda para girişi olduğu, ayrıca 14/03/2014 tarihinde 2.000,00-TL tutarlı 31 günlük, 02/06/2014 tarihinde 500,00-TL tutarlı 31 günlük, 18/11/2014 tarihinde 1.923,63-TL tutarlı 31 günlük katılım hesapları açtığı, dolayısıyla anılan Banka’ya finansal destek/yardım sağladığı sonucuna ulaşıldığı; ayrıca davacının FETÖ/PDY ile irtibatı nedeniyle kapatılan Özel Burç Meltem Ortaokulunda 08/09/2012-20/06/2013, Özel Şehit Fethi Bey Ortaokulunda 05/08/2013-31/01/2015 tarihleri arasında çalışma kaydının bulunduğu; FETÖ/PDY’ye aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olduğu gerekçesiyle kapatılan Kimse Yok Mu Derneğine 09/06/2014 tarihinde para gönderdiği; FETÖ/PDY’ye aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olduğu gerekçesiyle TMSF’ye devredilen Cihan Medya Dağıtım A.Ş.’ye 09/01/2014-09/12/2014 tarihleri arasında ödeme bilgisinin bulunduğu; davacının ceza yargılamasındaki 20/09/2016 tarihli ifadesinde, Sızıntı, Zaman, Aksiyon ve Bugün gazete ve dergilerine 2013-2014 yılları arasında aboneliğim vardı… şeklinde ikrarda bulunduğu; yine ceza yargılamasında davacıdan ele geçirilen dijital materyaller ile ilgili düzenlenen 14/02/2019 tarihli inceleme raporuna göre, davacıya ait …. Marka …. IMEİ numaralı cep telefonunda FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarınca kullanılan com.kakao.talk isimli iletişim programı kalıntılarının bulunduğunun görüldüğü belirtilmiş ve bu durumda, davacı hakkında yukarıda aktarılan tespitler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacının çeşitli yol ve yöntemlerle FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibat düzeyinde ilişkisinin olduğu anlaşıldığından, dava konusu Komisyon kararında hukuka aykırılık, aksi yönde verilen İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle, istinaf başvurusu kabul edilerek İdare Mahkemesi kararı kaldırılmış ve davanın reddine karar verilmiştir.

Temyiz Edenin İddiaları

Herhangi bir terör örgütüyle ilgisinin bulunmadığı, Ceza Mahkemesi tarafından hakkında verilen beraat kararının kesinleştiği, öğrencilik dönemi boyunca FETÖ’ye müzahir yurt ya da evlerde kalmadığı, 2013-2014 eğitim ve öğretim döneminde iş bulamadığından, çalıştığı eğitim kurumunun terör örgütüyle olan bağını bilmeden sözleşme imzaladığı ve 2014 yılında sözleşme süresinin bitimi ile okulla olan tüm ilişiğini kestiği, okulda çalışmaya başladığı 2013 yılı Ağustos ayında okul yönetiminin baskısı neticesinde Zaman Gazetesine bir yıllık abonelik oluşturduğu, yine aynı okul yönetiminin sendika üyeliği, himmet ve burs talepleri ile sohbet toplantılarına katılım hususundaki baskılarına direndiği, Bank Asya hesabını Şehit Fethi Bey İlköğretim Okulu ile sözleşme imzaladığında okul yönetiminin maaş hesabı olarak açtırdığı, terör örgütü liderinin talimatı kapsamında para yatırmadığı, sadece rutin bankacılık işlemleri gerçekleştirdiği, 2014 yılı sonu itibarıyla hesap hareketliliğinin bulunmadığı belirtilerek Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği iddia edilmektedir.

Karşı Tarafın Savunması

Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hâkiminin Düşüncesi

Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Türk Milleti Adına

Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İnceleme ve Gerekçe
Maddi Olay ve İlgili Mevzuat

Türkiye’de 15 Temmuz 2016 gecesi, kendilerini “Yurtta Sulh Konseyi” olarak isimlendiren bir grup Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensubu tarafından, demokratik biçimde halk tarafından göreve getirilen Türkiye Büyük Millet Meclisini (TBMM), Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ve Cumhurbaşkanı’nı devirmek ve anayasal düzeni ortadan kaldırmak amacıyla darbe teşebbüsünde bulunulmuş, bu teşebbüs Türk Milleti tarafından akamete uğratılmıştır.

Anayasa’nın olay tarihinde yürürlükte bulunan 118. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca Milli Güvenlik Kurulu (MGK) tarafından 20/07/2016 tarihli toplantıda yapılan değerlendirmede, darbe teşebbüsünün TSK içindeki Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensupları tarafından başlatıldığı, bu örgütün kuruluş aşamasından itibaren etkisi altına aldığı eğitim kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, medya kuruluşları, ticari kuruluşlar ve kamu görevlileri aracılığıyla Milleti ve Devleti kontrol altında tutmayı amaçladığı belirtilmiştir.

MGK’nın anılan toplantısında demokrasinin, hukuk devleti ilkesinin, vatandaşların hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik tedbirlerin etkin bir şekilde uygulanabilmesi amacıyla Hükûmete olağanüstü hâl ilan edilmesi tavsiyesinde bulunulması hususu kararlaştırılmıştır. Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu 20/07/2016 tarihinde, ülke genelinde 21/07/2016 Perşembe günü saat 01.00’den itibaren geçerli olmak üzere doksan gün süreyle olağanüstü hâl ilan edilmesine karar vermiştir. Anılan karar 21/07/2016 tarih ve 29777 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve aynı gün TBMM tarafından onaylanmıştır.

23/01/2017 tarih ve 29957 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 683 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin ”Kamu personeline ilişkin tedbirler” başlıklı 1. maddesinde, ”(1) Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti (Anayasa Mahkemesinin 09/11/2022 tarih ve E:2018/80, K:2022/136 sayılı kararıyla, 7085 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 1. maddesinin 1. fıkrasının birinci cümlesinde yer alan …üyeliği, mensubiyeti veya… ibaresinin iptaline karar verilmiştir.) veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan Ekli (1) sayılı listede yer alan kişiler kamu görevinden başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın çıkarılmıştır. Bu kişilere ayrıca herhangi bir tebligat yapılmaz. Haklarında ayrıca özel kanun hükümlerine göre işlem tesis edilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Davacı, İçişleri Bakanlığı bünyesinde veri hazırlama ve kontrol işletmeni olarak görev yapmakta iken, 683 sayılı Kanun Hükmünde Kararname eki listede ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılmış, kamu görevine iade talebiyle OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’na yaptığı başvuru … tarih ve … sayılı işlem ile reddedilmiştir.

Bunun üzerine, anılan işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle temyizen incelenen davayı açmıştır.

Diğer yandan, davacının, ceza yargılaması sonucunda …. Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/2-e maddesi uyarınca beraatine karar verilmiş, Dairemizin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu anılan beraat kararının 21/03/2019 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.

Hukuki Değerlendirme

683 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca terör örgütlerine veya MGK’ca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen kamu görevlilerinin, “meslekten veya kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin kararlar, adli suç veya disiplin suçu işlenmesi karşılığında uygulanan yaptırımlardan farklı olarak terör örgütleri ile millî güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen yapıların kamu kurum ve kuruluşlarındaki varlığını ortadan kaldırmayı amaçlayan “olağanüstü tedbir niteliğindedir.

AİHM, demokratik bir devletin, memurlarından anayasal prensiplere sadakat göstermesini isteme hakkı bulunduğunu belirtmektedir (Sidabras ve Džiautas/Litvanya, B. No: 55480/00 ve 59330/00, 27/07/2004, § 52; Volkmer/Almanya (k.k.), B. No: 39799/98, 22/11/2001; Petersen/Almanya, B. No: 39793/98, 22/11/2001). AİHM’e göre kamu çalışanlarının devlete sadık kalmaları genel yararı korumakla ve güvence altına almakla yükümlü devlet otoriteleri ile çalışmalarının doğasında bulunan bir şarttır. (Sidabras ve Džiautas/Litvanya, B. No: 55480/00 ve 59330/00, 27/07/2004, § 57; Žičkus/Litvanya, B. No: 26652/02, 07/04/2009, § 28).

Terör örgütleri ile millî güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen yapılara iltisak veya bunlarla irtibat, kamu görevlilerinin devlete sadakat yükümlülüğünü yitirildiğini ortaya koyan ve bahse konu olağanüstü tedbirin uygulanmasını gerektiren hâllerdir.

Anayasa Mahkemesi 14/11/2019 tarih ve E:2018/89, K:2019/84 sayılı kararında iltisaklı kavramını ”kavuşan, bitişen, birleşen”, irtibatlı kavramını ise ”bağlantılı” olarak tanımlamıştır. Bu kavramlar ile kişilerin cezai sorumluluğunu gerektiren örgüte üyelik ve mensubiyet kavramlarına nazaran terör örgütleri ile daha az yoğun ve atipik bir bağlantının vurgulandığı açıktır. Bu kapsamda kişilerin terör örgütleri ile irtibat ve iltisaklarının ortaya konulabilmesi için, örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesi ya da örgütten yarar sağlamak maksadıyla gerek örgütten gelen talimatlar doğrultusunda gerekse inisiyatif alarak bulundukları hal ve hareketler neticesinde örgüte veya kendilerine yarar sağladıkları ya da örgüt ile amaç birliği veya sosyal birliktelik görünümü içinde oldukları yönünde kanaat oluşması yeterli olacaktır.

Temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında yer alan davacı hakkındaki tespit ve değerlendirmeler incelendiğinde;

Temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında; davacının FETÖ/PDY ile irtibatı nedeniyle kapatılan Özel Burç Meltem Ortaokulu’nda 08/09/2012-20/06/2013 tarihleri arasında, Özel Şehit Fethi Bey Ortaokulu’nda 05/08/2013-31/01/2015 tarihleri arasında çalışma kaydının bulunduğu; Bank Asya hesabı bakiyesinin 31/12/2013 tarihinde 155,25-TL iken, örgüt liderinin talimatından sonra, anılan hesaba 12/04/2014 tarihinde 600,00-TL, 19/03/2015 tarihinde 800,00-TL, 15/04/2015 tarihinde 1.000,00-TL para yatırdığı, ayrıca 14/03/2014 tarihinde 2.000,00-TL tutarlı 31 günlük, 02/06/2014 tarihinde 500,00-TL tutarlı 31 günlük, 18/11/2014 tarihinde 1.923,63-TL tutarlı 31 günlük katılım hesapları açtığı; Cihan Medya Dağıtım A.Ş.’ye 09/01/2014-09/12/2014 tarihleri aralığında ödeme bilgisinin bulunduğu; örgüte müzahir gazete ve dergilere 2013-2014 yılları arasında aboneliğinin bulunduğu hususları davacının FETÖ/PDY ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan deliller olarak değerlendirilmiştir.

Bu hususlara ilişkin olarak davacının beyanlarında özetle; üniversite eğitimini tamamladıktan sonra kamuya ait okulda bir yıl boyunca sözleşmeli olarak çalışabildiği, sözleşmesinin bitimiyle birlikte uzun süre işsizlik yaşadığı, yaşadığı işsizlik nedeniyle birçok özel eğitim kurumuna CV bıraktığı ve Şehit Fethi Bey Ortaokulu’ndan kendisine geri dönüş yapıldığı, anılan okulda kendisinin yoğun KPSS hazırlığına rağmen kamuya atanabilecek başarı puanı elde edememesinin yarattığı motivasyon kaybı ve FETÖ/PDY’nin o süreçte terör örgütü olarak bilinmemesi sebebiyle çalışmaya başladığı, okul yönetiminin maaş hesabı talebi ve yönlendirmesi doğrultusunda Bank Asya hesabını açtığı, hesap hareketlerinin sadece okul tarafından yatırılan maaş ve ek ders ücretinden kaynaklandığı, örgüt liderinin talimatı kapsamında hesaba para yatırmadığı, 2014 yılı itibarıyla anılan hesapta para hareketinin bulunmadığı, çalıştığı okul yönetimi tarafından gazete ve dergi aboneliği için baskıya maruz kalması neticesinde 2013 yılının Ağustos ayında Zaman Gazetesinde bir yıllık abonelik oluşturduğu ve bir yıllık sürenin dolması sonrasında aboneliğini yenilemediği, Cihan Medya Dağıtım A.Ş.’ye yapılan ödemenin söz konusu abonelikten kaynaklandığı ileri sürülmüştür.

Davacı hakkında yürütülen ceza yargılaması neticesinde verilen ve kesinleşen Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/02/2019 tarih ve E:2017/277, K:2019/62 sayılı beraat kararında, … Sanığın 2012-2014 yılları arasında örgütle irtibatlı ve iltisaklı Dalaman Özel Burç Meltem Koleji ve Fethiye Özel Şehit Fethi Bey Okulu’nda çalıştığı belirlenmiş ise de; sanığın ekonomik nedenlerle söz konusu kurumlarda çalışmasının suç unsuru olarak değerlendirilemeyeceği, sanığın söz konusu şirketler bünyesinde örgütsel faaliyetlere katıldığına veya bu şirkette çalışmasının örgütsel bir talimat uyarınca gerçekleştiğine dair dosya içerisinde hiçbir bilgi, belge bulunmadığı,

Sanığın Zaman Gazetesi, Sızıntı ve Aksiyon Dergileri abonesi olduğuna ilişkin sadece kendi beyanı olduğu, aksi kanıtlanamayan savunmalarına göre aboneliğinin sadece bir yıl sürdüğü ve herhangi bir talimatla gerçekleştirilmediği bu nedenle söz konusu eylemin suç unsuru olarak değerlendirilemeyeceği,

Kovuşturma aşamasında mahkememizce temin edilen bilirkişi raporu ile sanığın Bank Asya hesap hareketleri incelendiğinde; 27/08/2013 tarihinde söz konusu bankada açtırdığı hesabına, 2013 yılı Ekim-Aralık ayları boyunca üç seferde toplam 5.865,51 TL ‘maaş’ adı altında para yattığı, 2014 yılı boyunca on iki seferde ‘maaş’ adı altında toplam 22.709,63 TL para yattığı, 14/03/2014 tarihinde 2.000 TL, 02/06/2014 tarihinde 500 TL ve 18/11/2014 tarihinde ise 1.923,63 TL tutarlarında üç farklı katılım hesabı açtığı, katılım hesabının 23/01/2015 tarihinde vadesinden önce kapatılarak tasfiye edildiği, 2015 yılı Ocak ve Şubat aylarında iki seferde toplam 3.569,43 TL ‘maaş ödemesi’ adı altında para yattığı, bunların yanı sıra 8.123,38 TL EFT ve ATM’den nakit yatırma şeklinde para girişi olduğu, ancak bu tutarların tamamının kredi kartı ödemesi, otomatik fatura ödemesi ve ATM’den nakit çekim işlemlerinde kullanıldığı, dolayısıyla sanığın Bank Asya’da hesap açtırma ve devamındaki hesap hareketlerinin sanığın söz konusu hesabın maaş hesabı olduğu ve bu nedenle aktif olarak kullandığı yönündeki savunmalarıyla uyumlu olup,söz konusu işlemlerin örgütsel bir talimat uyarınca gerçekleştirildiğine dair dosya içerisinde hiçbir bilgi, belge bulunmadığı ve örgütle iltisaklı bankadaki olağan bankacılık işlemlerinin suç unsuru olarak değerlendirilemeyeceği,

Mahkememiz huzurunda yeminli beyanlarına başvurulan tanıklar Ö.D., A.A.A., C.B, D.Y., H.Y., İ.G., K.T., M.A.G., N.Ö., O.E., O.Ü., Ö.G., R.K., S.Ü. ve Ş.G.’nin, sanığın Fetö/PDY silahlı terör örgütü mensubiyetine ilişkin herhangi bir beyanları olmadığı, sanığın örgüte ait kurumlarda ekonomik nedenlerle mecburen kısa süre çalıştığı yönünde birbirleriyle ve sanık savunmasıyla uyumlu ve tutarlı beyanlarda bulundukları,…. yolunda tespitlerde bulunulmuştur.

Tüm dosya kapsamı, davacının yukarıda aktarılan beyanları ışığında incelendiğinde; davacının Bank Asya hesabı ile ilgili olarak ceza yargılamasındaki bilirkişi raporu ile Bölge İdare Mahkemesi ara kararı gereği dosyaya giren TMSF’nin düzenlediği Bank Asya hesap dökümlerinin incelenmesinden, maaş hesabı dışında FETÖ/PDY terör örgütüne yardım ve destek kapsamında değerlendirilebilecek hesap hareketinin bulunmadığı; FETÖ/PDY terör örgütüne müzahir eğitim kurumlarındaki çalışma kaydı ile Bank Asya hesabının birbiriyle sebep-sonuç ilişkisi barındırdığı, söz konusu çalışma kaydının örgütsel saikle yapıldığına ilişkin tespit bulunmadığı ve davacının FETÖ/PDY ile bağlantısı bulunduğunu gösteren başka bir delille desteklenmediği; yine örgüte müzahir eğitim kurumlarındaki çalışma kaydı ile örgüte müzahir gazete-dergi aboneliğinin ve Cihan Medya Dağıtım A.Ş. ödemesinin birbiriyle sebep-sonuç ilişkisi barındırdığı, söz konusu gazete-dergi aboneliği ile Cihan Medya Dağıtım A.Ş. ödemesinin örgüte yardım amacıyla ve örgütsel saikle yapıldığına ilişkin tespit bulunmadığı ve davacının FETÖ/PDY ile bağlantısı bulunduğunu gösteren başka bir delille desteklenmediği anlaşıldığından, Bank Asya hesabına, örgüte müzahir kurumlarda çalışma kaydına, örgüte müzahir gazete-dergi aboneliğine ve Cihan Medya Dağıtım A.Ş. ödemesine ilişkin tespitlerin davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan deliller olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.

Öte yandan, temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında; davacıya ait cep telefonunda FETÖ/PDY mensuplarınca kullanılan com.kakao.talk isimli iletişim programı kalıntılarına rastlanılmış olması, davacının FETÖ/PDY ile irtibat ve iltisakını ortaya bir delil olarak değerlendirilmiş ise de, KakaoTalk programının Uzak Doğu menşeli cep telefonlarında veri tabanına yüklü olarak ülkemize geldiği, bu haliyle davacının cep telefonunda KakaoTalk programı kalıntılarına rastlanılmış olmasının, davacının FETÖ/PDY ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan bir delil olarak değerlendirilemeyeceği sonucuna varılmıştır.

Ayrıca, Bölge İdare Mahkemesi kararında, davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisakı veya irtibatı olduğu gerekçesiyle kapatılan Kimse Yok Mu Derneğine 09/06/2014 tarihinde SMS ile para gönderdiği hususu da davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat veya iltisakını ortaya koyan bir delil olarak kabul edilmiş ise de, bu husus İdare Mahkemesince ara kararı ile araştırılmış ve ara kararına verilen cevaplara göre davacının Kimse Yok Mu Derneği’ne (1) kez para gönderdiği ve gönderilen tutar üzerinde null yazılı olduğu, dolayısıyla tutarın tespit edilemediği, gönderilen paranın insani duygularla bağış amacı dışında örgüte mali destek sağlamak amacıyla yapıldığına dair dava dosyasında herhangi bir somut tespit bulunmadığı ve bu hususun davacının FETÖ/PDY ile bağlantısı bulunduğuna ilişkin başkaca somut bilgi ve belge ile desteklenmediği anlaşıldığından, davacının FETÖ/PDY ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan delil olarak değerlendirilemeyeceği sonucuna varılmıştır.

Bu durumda, yukarıda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, dava konusu işlemde hukuka uyarlık, işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine ilişkin temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesi kararında ise hukuki isabet görülmemiştir.

Karar Sonucu

Açıklanan nedenlerle;

1. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne;

2. Dava konusu işlemin iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun kabulü, Mahkeme kararının kaldırılması ve davanın reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi …. İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:.., K:… sayılı kararının yukarıda özetlenen gerekçeyle BOZULMASINA,

3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi …. İdare Dava Dairesine gönderilmesine, 26/10/2023 tarihinde, kesin olarak, oybirliğiyle karar verildi.

Hakkında Ceza Soruşturması ve Davası Açılması, Sendika Üyeliği, ve Bank Asya'ya Para Yatırma İrtibat ve İltisak Gerekçesi Sayılabilir mi

Danıştay 5. Daire

Esas No: 2022/4593 Karar No: 2025/2050 Karar Tarihi: 24.02.2025

İstemin Konusu: … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Yargılama Süreci
Dava Konusu İstem

672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname eki listede ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, göreve iade talebiyle OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yapılan başvurunun reddine dair … tarih ve … sayılı işlemin iptaline karar verilmesi istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti

… İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında; davacının … Ağır Ceza Mahkemesinin E:…, K:… sayılı kararı ile davacının silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği sabit olmadığından beraatine karar verildiği ve kararın kesinleştiği, FETÖ/PDY terör örgütüne müzahir Bank Asya isimli bankadaki hesabına 29/01/2014 tarihinde 1.200,00-TL, 18/09/2014 tarihinde 1.100,00-TL, 28/05/2015 tarihinde 4.500,00-TL para yatırdığı, aynı bankada 10/01/2014 tarihinde 17.900,36-TL tutarlı 91 günlük, 05/11/2014 tarihinde 31.284,66-TL tutarlı 31 günlük katılım hesapları açtığı, anılan banka hesabındaki mevduatında 2014 yılından itibaren artış meydana getirdiği, FETÖ/PDY ile iltisaklı Aktif Eğitimciler Sendikasına üye olduğunun tespit edildiği, bu nedenle FETÖ/PDY terör örgütüne irtibatı ve iltisakı olduğu şeklinde değerlendirmenin makul olduğu ve hakkaniyete uygun düştüğü kanaatine varıldığı, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti

Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı kararıyla; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu, kararın kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığı belirtilerek istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

Temyiz Edenin İddiaları

Davacı tarafından; Ailesinin çiftçilikle uğraştığı ve yaşlı olmaları sebebiyle maddi işlemlerinde vekalet ettiği, gelirlerini faizsiz bankaya yatırmasını istedikleri için hesap açtırdığı ve yatırdığı, sadece 2014 ve 2015 yıllarında para yatırmadığı, 2014 yılında 24.500-TL tutarında para girişi görüldüğü, bunun sebebinin ise aracı ile kaza yaptığı ve hurda bedelinin Ankara Sigorta tarafından yatırıldığı, TMSF’ye devir sonrasında da hesap hareketlerinin devam ettiği, 2016 yılının ilk aylarında nakit ödemelerde bankanın zorlanmaya başladığı için parasını çekip … Bankası’na yatırdığı, sendikanın resmi olduğu, sendika temsilcilerinin ısrarıyla üye olduğu, okul müdürü tarafından 2016 yılı Haziran ayı sonunda Mayıs ayında çıkan MGK kararını içeren Başbakanlık Genelgesini tebliğ etmesi üzerine sendikadan istifa ettiği iddia edilmektedir.

Karşı Tarafın Savunması

Davalı idare tarafından; temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hâkiminin Düşüncesi

Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Türk Milleti Adına

Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 334. maddesi uyarınca daha önce adli yardım talebi kabul edilmiş olan davacının, aynı Kanun’un 335. maddesinin 3. fıkrasında yer alan adli yardım, hükmün kesinleşmesine kadar devam eder. düzenlemesi gereğince temyiz aşamasındaki adli yardım talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek gereği görüşüldü:

İnceleme ve Gerekçe
Maddi Olay ve İlgili Mevzuat

Türkiye’de 15 Temmuz 2016 gecesi, kendilerini “Yurtta Sulh Konseyi” olarak isimlendiren bir grup Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensubu tarafından, demokratik biçimde halk tarafından göreve getirilen Türkiye Büyük Millet Meclisini (TBMM), Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ve Cumhurbaşkanı’nı devirmek ve anayasal düzeni ortadan kaldırmak amacıyla darbe teşebbüsünde bulunulmuş, bu teşebbüs Türk Milleti tarafından akamete uğratılmıştır.

Anayasa’nın olay tarihinde yürürlükte bulunan 118. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca Milli Güvenlik Kurulu (MGK) tarafından 20/07/2016 tarihli toplantıda yapılan değerlendirmede, darbe teşebbüsünün TSK içindeki Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensupları tarafından başlatıldığı, bu örgütün kuruluş aşamasından itibaren etkisi altına aldığı eğitim kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, medya kuruluşları, ticari kuruluşlar ve kamu görevlileri aracılığıyla Milleti ve Devleti kontrol altında tutmayı amaçladığı belirtilmiştir.

MGK’nın anılan toplantısında demokrasinin, hukuk devleti ilkesinin, vatandaşların hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik tedbirlerin etkin bir şekilde uygulanabilmesi amacıyla Hükûmete olağanüstü hâl ilan edilmesi tavsiyesinde bulunulması hususu kararlaştırılmıştır. Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu 20/07/2016 tarihinde, ülke genelinde 21/07/2016 Perşembe günü saat 01.00’den itibaren geçerli olmak üzere doksan gün süreyle olağanüstü hâl ilan edilmesine karar vermiştir. Anılan karar 21/07/2016 tarih ve 29777 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve aynı gün TBMM tarafından onaylanmıştır.

01/09/2016 tarih ve 29818 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 672 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararname’nin ”Kamu personeline ilişkin tedbirler” başlıklı 2. maddesinde, ”(1) Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti (Anayasa Mahkemesi’nin 22/09/2021 tarih ve E:2018/75, K:2021/61 sayılı kararıyla 7080 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının birinci cümlesinde yer alan …üyeliği, mensubiyeti veya… ibaresinin iptaline karar verilmiştir.) veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan; a) Ekli (1) sayılı listede yer alan kişiler kamu görevinden, … başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın çıkarılmıştır. Bu kişilere ayrıca herhangi bir tebligat yapılmaz. Haklarında ayrıca özel kanun hükümlerine göre işlem tesis edilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Davacı, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde öğretmen olarak görev yapmakta iken, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname eki listesinde ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılmış, kamu görevine iade edilmesi talebiyle Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu’na yaptığı başvuru, … tarih ve … sayılı işlem ile reddedilmiştir.

Bunun üzerine, anılan işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.

Diğer taraftan, davacı hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yapılan yargılama sonucunda … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla CMK’nun 223/2-e uyarınca beraat kararı verildiği ve anılan kararın kesinleştiği görülmüştür.

Hukuki Değerlendirme

672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca terör örgütlerine veya MGK’ca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen kamu görevlilerinin, “meslekten veya kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin kararlar, adli suç veya disiplin suçu işlenmesi karşılığında uygulanan yaptırımlardan farklı olarak terör örgütleri ile millî güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen yapıların kamu kurum ve kuruluşlarındaki varlığını ortadan kaldırmayı amaçlayan “olağanüstü tedbir niteliğindedir.

AİHM demokratik bir devletin, memurlarından anayasal prensiplere sadakat göstermesini isteme hakkı bulunduğunu belirtmektedir (Sidabras ve Džiautas/Litvanya, B. No: 55480/00 ve 59330/00, 27/07/2004, § 52; Volkmer/Almanya (k.k.), B. No: 39799/98, 22/11/2001; Petersen/Almanya, B. No: 39793/98, 22/11/2001). AİHM’e göre kamu çalışanlarının devlete sadık kalmaları genel yararı korumakla ve güvence altına almakla yükümlü devlet otoriteleri ile çalışmalarının doğasında bulunan bir şarttır. (Sidabras ve Džiautas/Litvanya, B. No: 55480/00 ve 59330/00, 27/07/2004, § 57; Žičkus/Litvanya, B. No: 26652/02, 07/04/2009, § 28).

Terör örgütleri ile millî güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen yapılara iltisak veya bunlarla irtibat, kamu görevlilerinin devlete sadakat yükümlülüğünü yitirildiğini ortaya koyan ve bahse konu olağanüstü tedbirin uygulanmasını gerektiren hâllerdir.

Anayasa Mahkemesi 14/11/2019 tarih ve E:2018/89, K:2019/84 sayılı kararında iltisaklı kavramını ”kavuşan, bitişen, birleşen”, irtibatlı kavramını ise ”bağlantılı” olarak tanımlamıştır. Bu kavramlar ile kişilerin cezai sorumluluğunu gerektiren örgüte üyelik ve mensubiyet kavramlarına nazaran terör örgütleri ile daha az yoğun ve atipik bir bağlantının vurgulandığı açıktır. Bu kapsamda kişilerin terör örgütleri ile irtibat ve iltisaklarının ortaya konulabilmesi için, örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesi ya da örgütten yarar sağlamak maksadıyla gerek örgütten gelen talimatlar doğrultusunda gerekse inisiyatif alarak bulundukları hal ve hareketler neticesinde örgüte veya kendilerine yarar sağladıkları ya da örgüt ile amaç birliği veya sosyal birliktelik görünümü içinde oldukları yönünde kanaat oluşması yeterli olacaktır.

Bununla birlikte, kişilerin terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara iltisakı veya irtibatı olduğunun, görevden çıkarılmayı haklı kılacak yeterlilik ve nitelikte sebeplere dayanması gerekmektedir.

Temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararıyla hukuka uygun bulunan İdare Mahkemesi kararında; Davacının, FETÖ/PDY terör örgütüne müzahir Bank Asya isimli bankadaki hesabına 29/01/2014 tarihinde 1.200,00-TL, 18/09/2014 tarihinde 1.100,00-TL, 28/05/2015 tarihinde 4.500,00-TL para yatırdığı, aynı bankada 10/01/2014 tarihinde 17.900,36-TL tutarlı 91 günlük, 05/11/2014 tarihinde 31.284,66-TL tutarlı 31 günlük katılım hesapları açtığı, FETÖ/PDY ile iltisaklı Aktif Eğitimciler Sendikasına üye olduğu tespitlerine yer verilmiştir.

Davacı hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yapılan yargılama neticesinde verilen …Ağır Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında; sanığın Bank Asya daki parasal miktar incelendiğinde; 2014 yılı öncesinde sanığın bank asya hesabında parasal hareketliliğin olduğu anlaşılmaktadır. Sanık savunmasında; öğretmenlik mesleği yanında çiftçilikle uğraştığını, bu uğraşıdan dolayı elde edilen gelirleri faizsiz olması sebebiyle bank asyaya yatırdığını beyan ettiği anlaşılmaktadır. Özellikle bank asya kayıtları incelendiğinde; 11/05/2014 tarihinde 25.000 TL lik bir para hareketinin olduğu görülmektedir. Sanık söz konusu para hareketliliğine ilişkin olarak aracının kaza yaptığını, sigorta şirketinden söz konusu paranın alındığını ve paranın bankaya yatırıldığına ilişkin beyanların ve belgelerin olduğunu söyleyerek bu yöndeki savunmasını ispat etmeye çalışmıştır. Bilindiği üzere bank asyaya para yatırmak suretiyle bank asyaya destek çıkmak eyleminin delili olarak değerlendirilmesi için sebepsiz yere paranın bankaya yatırılması gerekmektedir. Yani kişilerin evlerini, arabalarını satıp Bank Asyayı desteklemek adına bu eylemi gerçekleştirmeleri gerekmektedir. Sanığın savunmasının aksine, destekleme adına söz konusu paraların yatırıldığı hususunun her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil ile ispatlanması gerekir. Söz konusu savunma haricinde sanığın savunmasının aksine bu yönde bir delil elde edilmediğinden söz konusu para hareketliliğinin sanığın aleyhine değerlendirilemeyeceği kanaatine varılmıştır… sanığın 05/01/2014 tarihinde Aktif Eğitimciler Sendikasına üye olduğu görülmektedir. Yine sanığın üyeliğinin 01/07/2016 tarihinde sona erdiği anlaşılmaktadır. Sanığın mahkememizde yargılanan diğer sanıklarla kıyaslandığında sendika üyesi olan ve gerçek mana da örgüt üyesi olduğu kabul edilen kişilerin sendika üyesi olmalarından öte derneğin faaliyetlerine aktif olarak katıldıkları, sendikanın düzenledikleri protesto gösterilerine iştirak ettikleri, sendikaya maddi ve manevi olarak destek verdikleri görülmektedir. Yargıtay içtihatları incelendiğinde, sendika üyesi olmanın tek başına örgüt üyeliği için bir kriter sayılmadığı bilinmektedir. Somut olayımızda da sanığın sendika faaliyetleri çerçevesinde sendikaya adam kazandırma, sendikaya bağış yapma, sendikanın toplantılarını organize etme gibi aktif bir faaliyeti olmadığı gibi bu yönde bir iddia da bulunmamaktadır. Özellikle Niğde ilinde yapılan soruşturmalarında Aktif senin önde gelen isimlerinin sendikanın düzenlediği bazı basın açıklamalarına katıldıkları, bunlara ilişkin fotoğraflı tespitlerin bulunduğu halde sanık hakkında bu yönde bir tespit bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda sanığın sadece örgüt veya sendika üyesi olmasının sanığın aleyhine değerlendirilemeyeceği kanaatine varılmıştır. gerekçesiyle beraat kararı verildiği görülmüştür.

Davacı tarafından, Bank Asya’ya örgüt talimatıyla para yatırmadığı, ailesinin çiftçilikle uğraştığı ve yaşlı olmaları sebebiyle maddi işlerinde vekalet ettiği, gelirlerini faizsiz bankaya yatırmasını istedikleri için hesap açtırdığı ve yatırdığı, sadece 2014 ve 2015 yıllarında para yatırmadığı, 2014 yılında 24.500-TL tutarında para girişi görüldüğü, bunun sebebinin ise aracı ile kaza yaptığı ve hurda bedelinin Ankara Sigorta tarafından yatırıldığı, TMSF’ye devir sonrasında da hesap hareketlerinin devam ettiği, 2016 yılının ilk aylarında nakit ödemelerde bankanın zorlanmaya başladığı için parasını çekip … Bankası’na yatırdığı, üyesi olduğu Aktif Eğitimciler Sendikasının resmi olduğu, sendika temsilcilerinin ısrarıyla üye olduğu, okul müdürü tarafından 2016 yılı Haziran ayı sonunda, Mayıs ayında çıkan MGK kararını içeren Başbakanlık Genelgesini tebliğ etmesi üzerine sendikadan istifa ettiği, anılan Sendikada üyelikten başka hiçbir görevinin olmadığı ileri sürülerek bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Davacının, Bank Asya’da … müşteri numarası hesabının bulunduğu ve 29/01/2014 tarihinde 1.200-TL yatırdığı, 31/01/2014 tarihinde bu parayı çektiği, 07/02/2014 tarihinde 400-TL para yatırdığı ve hesaplar arası virman olduğu, 15/05/2014 tarihinde 1.000-TL, 06/06/2014 tarihinde 9.400-TL tarihlerinde İş Bankasından EFT işlemi yapıldığı,16/06/2014 tarihinde ise Ankara Sigorta şirketi tarafından 14.600-TL para gönderildiği, bahse konu tutarların toplamı 24.500-TL olarak hesaplar arası virman yapıldığı ve 10/01/2014 tarihinde 17.900,36-TL tutarlı 91 günlük, 05/11/2014 tarihinde 31.284,66-TL tutarlı 31 günlük katılım hesabı açtığı görülmüş ise de; hesabın ilk olarak örgüt talimatı tarihinden çok önce 23/01/2012 tarihinde açıldığı, anılan tarihten itibaren sürekli ve rutin bir şekilde kullanıldığı, 23/01/2012 tarihinden itibaren TL, XAU ve USD katılım hesapları açtığı, yatmış görünen paraların hesapları arasındaki aktarım olduğu, TMSF’ye devir sonrasında da 24/03/2016 tarihinde kapatılan katılım hesabının bulunduğu, kaza yapması sebebiyle sigorta şirketinden gönderilen paraya ilişkin evrakların dosyaya sunulduğu görüldüğünden, davacının örgüt talimatıyla Bank Asya’da hesap açtığı veya hesabındaki mevduatını artırdığından söz edilemeyeceğinden, davacının rutin bankacılık olarak gerçekleştiği kanaatine varılan bankacılık işlemlerinin örgütle iltisakına veya irtibatına delil olarak alınamayacağı sonucuna ulaşılmıştır.

6528 sayılı Kanun’un 9. maddesiyle yapılan değişiklikle 08/02/2007 tarihli ve 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun 2. maddesindeki dershaneleri ibaresi yürürlükten kaldırılarak, FETÖ/PDY’nin faaliyetleri içinde çok önemli bir yer tuttuğu anlaşılan dershaneler kapatılmıştır. Konuyla ilgili olarak kamuoyunda yaşanan tartışmaların yoğunlaştığı süreçte Aktif Eğitimciler Sendikası 01/03/2012 tarihinde kurulmuştur. (AYM, Ali Şeker, B. No:2016/68962, 20/09/2018, §10). Sendikanın üye sayısındaki değişiklikler incelendiğinde; 10/08/2012 tarih ve 28380 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan istatistiklere göre 402 üyesinin olduğu, 31/03/2013 tarihinde yaklaşık olarak 35.000 üye sayısına ulaştığı halde kendini feshetmek suretiyle kapandığı, 22/11/2013 tarihinde yeniden kurulduğu (AYM, Ali Şeker, §12-14), 04/07/2014 tarih ve 29050 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan istatistiklere göre 23.489 üye sayısına, 08/07/2015 tarih ve 29410 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan istatistiklere göre 23.700 üye sayısına ulaştığı, 04/07/2016 tarih ve 29762 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan istatistiklere göre üye sayısının 18.015’e düştüğü görülmektedir. Sendika, 23/07/2016 tarih ve 29779 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 667 sayılı KHK ile de kapatılmıştır.

Anılan Sendikanın, 2012 yılı başlarında FETÖ/PDY’ye ait dersanelerin kapatılması tartışmalarının başladığı dönemde kurulması, 1 yıllık süre içinde 35.000 üyeye ulaşması, feshini müteakip 17/25 Aralık 2013 süreciyle birlikte FETÖ/PDY ile yapılan açık mücadeleye rağmen yeniden kurularak kısa sürede 23.489 üyeye ulaşması; ancak iltisaklı ve irtibatlı bir grup bilincinin varlığı ile izah edilebilir. Nitekim, Yargıtay …Ceza Dairesi’nin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararı ile terör örgütüne ait sendikaya üye olmak fiilinin terör örgütünün amacına hizmet eden yardım suçu kapsamında değerlendirilebileceği vurgulanmıştır. Öte yandan, Aktif Eğitimciler Sendikası yöneticilerinin silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 6 ila 13 yıl arasında hapis cezasıyla cezalandırılmaları yönünde …Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen … gün ve E:…, K:… sayılı kararın 62. sayfasında; Sendika Genel Başkanının wifi üzerinden erişim sağladığı bylock programı aracılığı ile diğer bylock kullanıcılarına Sendika isteği güvencedir. Aktif Eğitimciler Sendikası ateşten gömlek değil, çelikten zırhtır. ibarelerinin yer aldığı toplu mesaj gönderdiği anlaşılmaktadır. Tüm bu açıklamalar ışığında, Aktif Eğitimciler Sendikası üyeliğinin arızi durumlar haricinde FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne irtibat veya iltisak noktasında delil olarak değerlendirileceği açıktır.

Öte yandan, Aktif Eğitimciler Sendikası’nda, darbe teşebbüsünün gerçekleştiği 15/07/2016 veya Sendika’nın kapatıldığı 23/07/2016 tarihine kadar üyeliğin devam ettirilmesi hususunun FETÖ/PDY ile irtibat ve iltisak noktasında aleyhe bir delil olarak değerlendirilmesi mümkün olmakla birlikte, Sendikanın kapatılmasından önce herhangi bir sebepten dolayı istifa etmek suretiyle sendika üyeliğini sonlandıran kişiler yönünden irtibat ve iltisaka ilişkin başkaca bir somut bilgi ve belge yoksa salt sendika üyeliğinin tek başına irtibat ve iltisak noktasında delil olarak kullanılması hakkaniyete uygun düşmeyecektir.

Davacının, Aktif Eğitimciler Sendikasına Şubat 2014 – Temmuz 2016 tarihleri arasında 30 ay üyeliği bulunmakta ise de, 26 Mayıs 2016 tarihli Mİlli Güvenlik Kurulu kararını içeren Başbakanlık Genelgesi uyarınca 1 Temmuz 2016 tarihinde istifa ettiği, üyelik dışında yöneticilik, temsilcilik gibi idari ve aktif bir görevde bulunduğuna ve Sendikanın miting, protesto vb. etkinliklerine katıldığına ilişkin bir bilgi veya belgenin sunulmamış olması karşısında, salt Sendika üyeliğinin davacı aleyhine örgütle iltisakına veya irtibatına delil olarak alınmasının mümkün olmayacağı sonucuna ulaşılmıştır.

Bu durumda, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yapılan yargılama sonucunda davacı hakkında beraat kararı verildiği, dava konusu işlemde yer verilen tespitlerin, davacının FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisak veya irtibatını gösterecek yeterlilikte olmadığı sonucuna varıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık aksi düşünceyle davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Karar Sonucu

Açıklanan nedenlerle;

1. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,

2. Davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle BOZULMASINA,

3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesine gönderilmesine, 24/02/2025 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.

Yıllık Tecrübe
0 +
Mutlu Müvekkil
0 +
Dava Takibi
0 +
Başarı Oranı
% 0 +

Kayseri İdare Hukuku Avukatı

İdari dava ve başvuru süreçlerinde etkin bir temsil için alanında deneyimli ve güncel mevzuat ile içtihatlara hakim  bir avukattan hukuki destek almanız büyük önem arz etmektedir. İdare Hukuku ve Anayasa Mahkemesi Başvuruları alanında yetkin avukat kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Bürosu,  yerli ve yabancı kişi ve kurumlara avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.

Zülküf Arslan Hukuk Bürosu, güvenilir, şeffaf ve profesyonel hizmet anlayışı ile hakkaniyet çizgisinden ayrılmadan faaliyetlerini sürdürmekte ve müvekkillerini mahkeme ve yasal merciler önünde başarı ile temsil etmektedir. İdari dava ve başvurularda herhangi bir mağduriyete veya hak kaybına uğramamak için gerekli başvuruların ve itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması büyük önem arz etmektedir. Bu süreçte, alanında uzman bir avukattan hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. 

Kayseri İdare Hukuku Avukatı arıyorsanız idare hukuku alanında 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile başvuru ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.