Kayseri Arabulucu Avukat - İhtiyari Arabulucu Avukat - Zorunlu Arabuluculuk - Dava Şartı Arabuluculuk İş Hukuku Arabulucu - Ticaret Hukuku Arabulucu - Kira Hukuku Arabulucu - Tüketici Hukuku Arabulucu - Kayseri Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Kayseri Arabulucu Avukat

Arabuluculuğun Tanımı ve İşlevi

Arabuluculuk, özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümünde tarafların iradesiyle işleyen bir alternatif çözüm yöntemidir. Bu süreç, dava açmadan önce veya dava açıldıktan sonra başvurulabilecek bir yol olarak kullanılabilir. Arabuluculuğun temel amacı, uyuşmazlığın barışçıl bir şekilde daha hızlı ve daha az maliyetle çözülmesi ve mahkemelerin iş yükünün hafifletilmesidir. Kayseri Arabulucu Avukat Zülküf Arslan, dava şartı arabuluculuk ve ihtiyari arabuluculuk başvurularında taraflara arabuluculuk hizmeti vermekte ve güvenilir, şeffaf ve profesyonel hizmet anlayışı ile hakkaniyet çizgisinden ayrılmadan faaliyetlerini sürdürmektedir. Kayseri Arabulucu Avukat arıyorsanız arabuluculuk süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile başvuru ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.

Arabuluculuk, hukuk sistemimizde zorunlu ve ihtiyari olmak üzere iki kategoriye ayrılır. Zorunlu arabuluculuk, bir dava şartıdır ve dava açılmadan önce arabuluculuk sürecinin tamamlanması gereklidir; aksi takdirde dava usulden reddedilir. Ticari uyuşmazlıklar, tüketici uyuşmazlıkları, işçi ve işveren ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar ile işe iade davaları, kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar ile ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklar dava şartı zorunlu arabuluculuk kapsamındadır.

İhtiyari arabuluculuk ise özel hukuk uyuşmazlıklarında  tarafların kendi iradeleriyle başvurabileceği, zorunlu olmayan alternatif çözüm yöntemidir. İhtiyari arabuluculuk yoluna başvurabilmek için tarafların, serbestçe karar verebilecekleri bir durum olmalıdır.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda bazı suçlar bakımından düzenlenen uzlaştırma kurumu, arabuluculuk faaliyetinden farklı bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Suç teşkil eden fiillerle bağlantılı uyuşmazlıklar, arabuluculuk yoluyla değil; Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre uzlaştırma/uzlaşma hükümleri uygulanarak savcılıklar bünyesinde bulunan uzlaştırma büroları tarafından çözülür. Bir suç nedeniyle başlatılan soruşturma veya kovuşturma sırasında taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözülebilmesi için arabuluculuğa başvurulması mümkün değildir.

Arabuluculuğa Başvuru ve Arabulucunun Seçilmesi

Arabuluculuğa başvuru yapacak taraf, ilgili dava için yetkili mahkemenin bulunduğu adliyedeki arabuluculuk bürosuna şahsen veya vekil aracılığıyla başvuru yapabilir. Ancak arabuluculuk bürosu bulunmayan yerlerde, görevlendirilmiş olan yazı işleri müdürlüğüne başvuru yapılabilir.

Taraflardan birinin arabuluculuğa başvurması durumunda Arabuluculuk Siciline kayıtlı arabulucular arasından bir seçim yapılarak arabulucu atanır. Ancak taraflar, Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından belirlenen listede bulunması kaydıyla ortak bir arabulucu üzerinde anlaşarak uyuşmazlıklarında kimin arabulucu olacağına kendileri de karar verebilir.

Arabuluculuk bürosu tarafından atanan arabulucu, büronun yetkili olup olmadığını kendiliğinden dikkate alamaz. Ancak yetki itirazı olan taraf, en geç ilk oturumda yerleşim yeri veya işin yapıldığı yer ile ilgili belgeleri de sunarak başvurunun yetkisiz arabuluculuk bürosuna yapıldığı iddiasında bulunabilir. Arabulucu bu durumda ilgili sulh hukuk mahkemesine gönderilmek üzere dosyayı büroya teslim eder. Mahkeme harç almaksızın yetki itirazını inceler ve kesin olarak karara bağlar.

Arabuluculuk Süreci – Kayseri Arabulucu Avukat

Görevlendirilen arabulucu, Arabuluculuk bürosu tarafından sağlanan iletişim bilgilerini kullanarak taraflarla iletişime geçer ve tarafları arabuluculuk süreci hakkında bilgilendirir ve ilk toplantıya katılmaları için davet eder.

Arabuluculuk toplantılarına, tarafların yanı sıra avukatları veya yasal temsilcileri de katılabilirler. Taraflar, arabuluculuk görüşmeleri sırasında taleplerini dile getirir ve ortak bir anlaşmaya varabilmek için çaba sarf ederler. Tarafların aralarında çözüm bulamaması halinde arabulucu olası çözüm önerisi sunabilir. Arabulucunun taraflara eşit muamelede bulunarak adil bir müzakere ortamı sağlama sorumluluğu bulunmaktadır.

Arabuluculuk, gizlilik gerektiren bir süreçtir. Arabulucu, arabuluculuk faaliyeti sırasında elde edilen tüm bilgi ve belgeleri gizli tutmakla yükümlüdür. Tarafların da bu bilgileri, olası bir dava veya tahkim yargılamasında kullanma hakkı bulunmamaktadır. Dava veya tahkim yargılamasında delil olarak sunulamayacak bilgi ve belgeler, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nda aşağıdaki şekilde açıklanmıştır;

Taraflarca yapılan arabuluculuk daveti veya bir tarafın arabuluculuk faaliyetine katılma isteği.

Uyuşmazlığın arabuluculuk yolu ile sona erdirilmesi için taraflarca ileri sürülen görüşler ve teklifler.

Arabuluculuk faaliyeti esnasında, taraflarca ileri sürülen öneriler veya herhangi bir vakıa veya iddianın kabulü.

Sadece arabuluculuk faaliyeti dolayısıyla hazırlanan belgeler.

Arabulucu, arabuluculuk yoluna başvuran taraflara eşitlik ve tarafsızlık ilkesine uygun bir yaklaşım sergilemek ve görevini kişisel olarak yerine getirmekle yükümlüdür. Arabulucu, bu nitelikle yürüttüğü uyuşmazlığa ilişkin olarak taraflardan birinin avukatı olarak görev alamaz.

Arabuluculuk süreci sonunda tarafların anlaşılıp anlaşılamadığına ilişkin arabulucu tarafından tutanak düzenlemesi gerekir. Arabuluculuk Son Tutanağı, dava şartı arabuluculuklar açısından büyük önem taşımaktadır, çünkü bu tutanak, arabuluculuk süreci sonrasında dava açılması durumunda dava dilekçesine eklenmez veya mahkeme tarafından verilen süre içinde mahkemeye sunulmazsa, dava şartı yokluğu nedeniyle dava reddedilir.

Arabuluculuk Sürecinde Tarafların Hak ve Yükümlülükleri

Arabuluculuk Sicili’ne kayıtlı arabulucular, arabulucu unvanını ve bu unvanın sağladığı yetkileri kullanma hakkına sahiptirler. Arabulucular tarafları arabuluculuğun esasları, süreci ve sonuçları hakkında gerektiği gibi aydınlatmakla yükümlüdür. Arabulucular, ayrıca taraflara karşı eşit ve tarafsız konumda olmalı ve arabuluculuk sürecine ilişkin gizlilik ilkesine dikkat etmelidir. Arabulucular, arabuluculuk yaptığı uyuşmazlıkta daha sonra bir tarafın vekili olarak görev alamazlar.

Arabuluculuk sürecinde arabulucunun hak ve yükümlülükleri bulunduğu gibi arabuluculuğa başvuran tarafların da hak ve yükümlülükleri bulunmaktadır. Taraflar, arabuluculuk görüşmelerine bizzat kendileri katılabileceği gibi avukatları veya kanuni temsilcileri aracılığıyla da katılabilirler.

Tarafların ilk olarak arabuluculuk süreci ve sonuçları hakkında aydınlatılma hakları vardır. Arabuluculuk, tamamen gizli yürütülmesi gereken bir süreçtir. Arabuluculuğun gizli olması, taraflar için bir hak olmakla beraber aynı zamanda bir yükümlülüktür. Taraflar, arabuluculuk sürecinin gizli kalmasını isteme hakkına sahip olduğu gibi bu süreci gizli tutmakla da yükümlüdürler. Arabuluculuk sürecinde gizliliğe aykırı davranılması sebebiyle bir kişinin hukuken korunan menfaatine zarar veren kişi, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 33. maddesine göre yapılacak şikayet üzerine, 6 aya kadar hapis cezası ile cezalandırılabilir.

Arabuluculuk Sürecinde Süreler ve Zamanaşımı

Zorunlu arabuluculuk uygulandığı durumlarda, arabuluculuk bürosuna başvurulduğu tarihten arabuluculuk son tutanağının imzalanmasına kadar geçen sürede hak düşürücü süreler işlemez ve zamanaşımı süreleri durur. Genel bir kural olarak, arabuluculuk son tutanağının imzalanmasının ardından zamanaşımı ve hak düşürücü süreler yeniden işlemeye başlar.

Arabuluculuk Ücreti

Arabulucu, yürütmüş olduğu arabuluculuk faaliyeti karşısında ücret ve masrafları isteme hakkına sahiptir. Hatta henüz faaliyete başlamadan ücret ve masraflar için avans talep etmesi de mümkündür. Arabuluculuk ücreti, faaliyetin sona erdiği tarihte yürürlükte bulunan Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenir. Taraflar, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinin altında bir ücret kararlaştıramaz.

Dava şartı zorunlu arabuluculuk süreci sonunda tarafların anlaşamaması halinde arabuluculuk ücreti arabuluculuk bürosu tarafından ödenir. Dava sonucunda ise ödenen bu ücret, davayı kaybeden taraftan tahsil edilir. 

Arabuluculuk Sürecinin Sona Ermesi

Arabuluculuk sürecinin sonunda tarafların anlaşıp anlaşamadıkları arabulucu tarafından düzenlenen bir tutanak ile belgelendirilir. Bu tutanak taraflarca veya varsa avukatları ya da kanuni temsilcileri tarafından imzalanır. Eğer bu belge taraflar, kanuni temsilcileri veya avukatlarınca imzalanmazsa, sebebi belirtilmek suretiyle sadece arabulucu tarafından imzalanır.

Taraflar arabuluculuk sonucunda anlaşmaya varmışlarsa, bu hususlar hakkında daha sonra dava açamazlar. Ancak arabuluculukta anlaşılamaması halinde, bu durum son oturum tutanağında belirtilir. Uyuşmazlıkla ilgili dava açılması halinde dava dilekçesine son tutanağın eklenmesi gerekir. Tutanak eklenmeden mahkemeye başvurulması halinde, mahkeme davacıya son tutanağın sunulması için kesin süre verir. Süresi içinde tutanağın mahkemeye sunulmaması halinde dava usulden reddedilir.

Anlaşma Belgesi için İcra Edilebilirlik Şerhi Alınması

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18. maddesine göre; Kanunlarda icra edilebilirlik şerhi alınmasının zorunlu kılındığı haller hariç, taraflar ve avukatları ile arabulucunun, ticari uyuşmazlıklar bakımından ise avukatlar ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesi, icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge sayılır.

Anlaşma belgesi, icra edilebilirlik şerhi olmadan da geçerlidir. Ancak, icra edilebilirlik şerhi içeren anlaşma belgesi, mahkeme tarafından verilen ilam niteliğinde belge kabul edilir. Kanunlarda icra edilebilirlik şerhi alınmasının zorunlu kılındığı hallerde, taraflar, anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesini görevli ve yetkili mahkemeden talep edebilirler.

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 17/2 maddesi kapsamında arabuluculuk anlaşma belgesine icra edilebilirlik şerhi verilmesinde görevli mahkeme; dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuşsa, arabulucunun görev yaptığı yer sulh hukuk mahkemesidir.

Arabuluculuk Sonrası Dava Açılması

Taraflar arabuluculuk süreci sonunda bir anlaşmaya varmışlarsa, anlaşılan hususlar hakkında daha sonra taraflar tarafından dava açılamaz. Ancak arabuluculuk sonucunda anlaşmaya varılamayan hususlarda dava açılabilmesi mümkündür. Tarafların anlaşamadığına dair düzenlenen ve tarafların, avukatlarının veya kanuni temsilcilerinin ile arabulucunun imzalarını içeren anlaşmama tutanağı, dava dilekçesine eklenmelidir. Mahkeme tarafından tutanağın ibrazı için verilen süre içinde tutanak dava dosyasına sunulmazsa, dava usulden reddedilir.

İhtiyari Arabuluculuk

İhtiyari arabuluculuk, dava açmak için arabuluculuğa başvurmanın zorunlu olmadığı hallerde, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri özel hukuk uyuşmazlıklarında başvurabildikleri alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemidir. İhtiyari arabuluculuk yöntemi ile taraflar arasında uyuşmazlığın daha hızlı ve daha az maliyetle çözülmesi sağlanmaktadır.

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na göre; arabuluculuğa, yabancılık unsuru taşıyanlar da dâhil olmak üzere, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde başvurulabilir.

Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri işler, kamu düzenini ilgilendirmeyen, arabuluculuğa başvuran tarafların dışındaki kişilerin haklarını doğrudan etkilemeyen ve başkalarının haklarına zarar vermeyen işleri ifade etmektedir. Bu kapsamda maddi ve manevi tazminat talepleri, mirasın paylaşımı, sigorta alacağı, sözleşme uyuşmazlıkları gibi konularda arabuluculuğa başvurulabilir.

Bununla birlikte tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri kamu düzenini ilgilendiren iş ve davalar ile arabuluculuğa başvuran tarafların dışında kalan kişilerin haklarını doğrudan etkileyen uyuşmazlıklar arabuluculuk yoluyla çözülemez. Bu tür uyuşmazlıkların çözülebilmesi ancak mahkeme kararı ile mümkündür. İdare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin görev alanına giren konularda arabuluculuk yoluna başvurulamamaktadır.

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nda aile içi şiddet konularında arabuluculuğa başvurulamayacağı açıkça düzenlenmiştir. Ayrıca kamu düzenini ilgilendirdiği için arabuluculuk yoluyla tarafların boşanmalarına veya çocuğun velayetine ilişkin karar verilemezken boşanmadan kaynaklı mal paylaşımına ilişkin uyuşmazlık arabuluculuk yoluyla çözümlenebilmektedir.

Ticari Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk – Kayseri Arabulucu Avukat

Ticari dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır.  Bu madde hükmü gereğince her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava olarak kabul edilmektedir. 

Mutlak Ticari Dava: Mutlak ticari dava, tarafların tacir olup olmadığına ve dava konusunun ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır.  Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde yer alan düzenlemeye göre; mutlak ticari davalar:

Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlarda,

Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,

Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,

Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,

Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,

Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde söz konusu olur.

Bu hususlarda açılacak davalarda tarafların tacir olup olmadığı ve işin ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın asliye ticaret mahkemeleri görevlidir. Ayrıca özel kanunlarda düzenlenen mutlak ticari davalara örnek olarak da konkordato ve iflas davaları, finansal kiralama sözleşmelerinden doğan davalar söylenebilir.

Nispi Ticari Dava: Nispi ticari davalar, tarafların ticari işletmesi sebebiyle doğan hukuk davalarını ifade eder. Yani bir davanın nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için iki şartın bir arada bulunması gerekmektedir. Bunlar:

Uyuşmazlığın taraflarının tacir olması

Uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesiyle ilgili olması

Bu iki şartın bir arada bulunmadığı davalar nispi ticari dava olarak kabul edilemez. Tacir taraflar arasında, ticari işletmeleriyle ilgili hususlarda gerçekleşecek haksız fiiller de nispi ticari dava olarak kabul edilir.

Ticari Uyuşmazlıklarda Dava Şartı Arabuluculuk

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesinde yer alan düzenlemeye göre; “bu Kanun’un 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak veya tazminat olan ticari davalarda, zorunlu arabuluculuğa başvuru bakımından alacak veya tazminat miktarının önemi bulunmamaktadır. Kanunda bu konuda herhangi bir alt veya üst sınır belirtilmemiştir. Anılan ticari uyuşmazlıklarda arabulucuya başvurulmadan dava açılması halinde, açılan dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilecektir.

Ticari uyuşmazlıklarda dava şartı arabuluculuk sürecinin altı hafta içinde sonuçlandırılması gerekir. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.

Ticari Uyuşmazlıklarda İhtiyari Arabuluculuk

Özel kanunlarda tahkim ya da başka bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoluna başvurma zorunluluğunun bulunduğu veya taraflar arasında tahkim sözleşmesinin bulunduğu durumlarda, dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanmaz. Bununla birlikte konusu bir miktar paranın ödenmesine ilişkin olmayan ticari davalarda ise arabulucuya başvurulması, zorunlu dava şartı değildir. Arabuluculuk yolu tüketilmeksizin doğrudan dava açılması mümkündür. Örneğin ticari şirketin genel kurul kararının iptali için açılacak dava her ne kadar Ticaret Kanunu’nda düzenlenmesi sebebiyle ticari dava olsa da konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak veya tazminat olmadığı için zorunlu arabuluculuk başvurusu yapılmadan dava açılması mümkündür.

Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri tüm özel hukuk uyuşmazlıkları, işleri ve davaları ihtiyari arabuluculuk uygulaması ile çözüme kavuşturulabilir. Kanunda belirtilen zorunlu arabuluculuk kapsamına girmeyen ticari uyuşmazlıklara ilişkin olarak tarafların ihtiyari arabulucuya başvurması mümkündür. Bu kapsamda ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesine ilişkin olmayan hususlarda da taraflar ihtiyari arabuluculuğa başvurabilirler.

Tüketici Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk – Kayseri Arabulucu Avukat

Tüketici davaları, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalardır. Tüketici işlemi; 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da  “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmıştır.

Tüketici uyuşmazlıklarının daha hızlı çözümlenmesi, yargılama masraflarının düşürülmesi ve yargı iş yükünün azaltılması amacıyla tüketici uyuşmazlıklarında dava şartı arabuluculuk kabul edilmiştir.

Dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulmaması halinde dava tüketici mahkemesi tarafından dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilir. Davanın zorunlu arabuluculuğa başvurulmaması nedeniyle reddedilmesi halinde, zamanaşımı süreleri geçmemişse, zorunlu arabuluculuk şartı tamamlanarak davanın yeniden açılması mümkündür.

6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a göre, kapsamında tüketici mahkemesinde dava açmadan önce arabuluculuğa başvuru yapılmasının zorunlu olmadığı durumlar da bulunmaktadır. Dava şartı zorunlu arabuluculuk şartının istisnaları;

Tüketici hakem heyetinin görevi kapsamında olan uyuşmazlıklar

Tüketici hakem heyeti kararlarına yapılan itirazlar

Tüketici örgütleri tarafından açılan davalar

Üretimin veya satışın durdurulması ve malın toplatılması amacıyla açılan davalar

Taşınmazın aynından doğan davalar

İşçi ile İşveren İlişkisinden Kaynaklanan Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk – Kayseri Arabulucu Avukat

4857 sayılı İş Kanunu kapsamında yapılan iş sözleşmesine dayalı işçi ve işveren alacakları ile işe iade istemiyle dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulması dava şartıdır. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3. maddesinde yer alan düzenlemeye göre;

‘’Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.’’

Arabuluculuk başvurusu, karşı tarafın yerleşim yeri veya işin yapıldığı yerdeki arabuluculuk bürosuna yapılmalıdır. İşçi ile işveren ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda zorunlu arabuluculuk başvurusu yapılmadan iş mahkemesinde dava açılması durumunda, dava, mahkeme tarafından dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilir.

İşçi ile işveren ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda zorunlu arabuluculuk kapsamına giren davalar genel olarak;

İşe İade Davaları,

İşe Başlatmama ve Boşta Geçen Süre Tazminatı talepli davalar,

Kıdem ve İhbar Tazminatı talepli davalar,

Fazla Mesai Ücreti  ve Bakiye Süre Alacağı talepli davalar,

Sendikal Tazminat talepli davalar,

Ücret, Prim ve İkramiye Alacağı talepli davalar,

Yıllık İzin Ücreti ile Ulusal Bayram ve Genel Tatil Ücreti (UBGT) Alacağı talepli davalar,

Yol ve Yemek Ücreti talepli davalar,

İşe İade İstemli Arabuluculuk Başvurusu

İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı iddiası ile fesih bildiriminden itibaren bir ay içinde işe iade istemli arabuluculuk başvurusu yapmak zorundadır. Arabuluculuk sürecinde anlaşma sağlanamaması halinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren iki hafta içinde iş mahkemesine dava açılabilir.

Arabulucuya başvurmaksızın doğrudan dava açılması halinde Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilir ve kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde arabulucuya başvurulması gerekir.

Anlaşma Tutanağı Düzenlenmesi

a. İşçinin işe iade talebinin kabul edilmesi halinde, anlaşma tutanağında işe başlatma tarihi, çalıştırılmayan sürenin (4 aya kadar) ücreti ve diğer hak ve alacakların parasal miktarının anlaşma tutanağında açıkça belirtilmesi gerekir.

İşçinin belirlenen tarihte işe başlamaması halinde, arabuluculuk sürecinde imzalanan anlaşma tutanağı geçerliliğini yitirir ve işverenin feshi geçerli kabul edilerek işçi haklı feshin sonuçlarından sorumlu olur.

b. İşçinin işe iade talebinin kabul edilmemesi halinde, işe başlatmama tazminatının (4 ila 8 aylık ücret tutarı) ve –varsa- diğer hak ve alacakların parasal miktarının parasal miktarının anlaşma tutanağında açıkça belirtilmesi gerekir.

Aksi takdirde anlaşma sağlanamamış kabul edilerek son tutanağın buna göre düzenlenmesi gerekmektedir.

Asıl işveren – alt işveren ilişkisinin bulunduğu durumlarda işe iade istemli arabuluculuk başvurularında anlaşmanın gerçekleşebilmesi için asıl işveren ve alt işverenin arabuluculuk görüşmelerine birlikte katılması ve iradelerinin birbirine uygun olması gerekmektedir. Yalnızca asıl işverenin veya alt işverenin imzaladığı anlaşma tutanağının icra edilebilirliği mümkün değildir.

İşçi ile İşveren İlişkisinden Kaynaklanan Uyuşmazlıklarda İhtiyari Arabuluculuk

Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri tüm özel hukuk uyuşmazlıkları, işleri ve davaları ihtiyari arabuluculuk uygulaması ile çözüme kavuşturulabilir. Kanunda belirtilen zorunlu arabuluculuk kapsamına girmeyen işçi ile işveren ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklara ilişkin olarak tarafların ihtiyari arabulucuya başvurması mümkündür. İş hukuku kapsamında zorunlu arabuluculuk kapsamına girmeyen başlıca davalar;

İş Kazasından Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat Davaları,

İş Kazasından Kaynaklanan Maluliyet ve İş Göremezlik Oranının Tespiti Davaları,

İş Kazası Nedeniyle İşverene ve Kusurlu Kişilere Açılan Rücu Davaları,

Meslek Hastalığından Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat Davaları,

Meslek Hastalığından Kaynaklanan Maluliyet ve İş Göremezlik Oranının Tespiti Davaları

Kira İlişkisinden Kaynaklanan Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk – Kayseri Arabulucu Avukat

Kira Bedelinin Tespiti: Kira tespit davası, konut ve çatılı işyeri kira sözleşmesinde belirlenen kira bedelinin arttırılması veya azaltılması amacıyla 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 344. maddesi kapsamında açılan bir dava türüdür.  Kira bedelinin tespiti davası açılmasına ilişkin talep ve ihtiyaçlarınızla ilgili bilgi almak için Kayseri Kira Avukatı kadromuzla iletişime geçebilirsiniz.

Kiralananın Tahliyesi: Kiralananın tahliyesi davası, kira sözleşmesine konu taşınmazın, Türk Borçlar Kanunu hem de İcra İflas Kanunu’nda düzenlenen sebeplerle boşaltılması için açılan davadır. Kiralananın / kiracının tahliyesi davası açılmasına ilişkin talep ve ihtiyaçlarınızla ilgili bilgi almak için Kayseri Kira Avukatı kadromuzla iletişime geçebilirsiniz.

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/B maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi ile; kiralanan taşınmazların 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler hariç olmak üzere, kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda zorunlu arabuluculuk şartı getirilmiştir. Anılan düzenleme kapsamında kira tespit davası, kiralananın tahliyesi davası vb. kira uyuşmazlıklarına ilişkin davalarda, 1 Eylül 2023 tarihinden itibaren dava açılmadan önce arabulucuya başvuru yapılması zorunludur.

Ortaklığın Giderilmesi Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk – Kayseri Arabulucu Avukat

İzale-i Şüyu / Ortaklığın Giderilmesi Davası, taşınır veya taşınmaz malların paylı veya elbirliği mülkiyetine tabi olduğu durumlarda, ortaklar veya paydaşlar arasındaki birlikte mülkiyet ilişkisinin sona erdirilmesini ve bireysel mülkiyete geçişi sağlayan veya malın satışıyla elde edilen bedelin paydaşlara dağıtılmasını amaçlayan dava türüdür. Ortak mülkiyet konusu malın paylı veya elbirliği mülkiyetine tabi olup olmamasına bakılmaksızın, paydaşlardan (ortaklardan) her biri ortaklığın giderilmesini talep edebilir. Ortaklığın giderilmesi davası açılmasına ilişkin talep ve ihtiyaçlarınızla ilgili bilgi almak için Kayseri Gayrimenkul Avukatı kadromuzla iletişime geçebilirsiniz.

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/B maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi ile ortaklığın giderilmesi davaları için zorunlu arabuluculuk şartı getirilmiştir. Anılan düzenleme kapsamında, 1 Eylül 2023 tarihinden itibaren ortaklığın giderilmesi davası açılmadan önce arabulucuya başvuru yapılması zorunludur. 1 Eylül 2023 tarihinden sonra açılacak ortaklığın giderilmesi davalarında, arabuluculuk yoluna başvurulmaması halinde dava şartı yokluğu nedeniyle dava usulden reddedilecektir. 

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu

Arabulucuya başvuru – Madde 13

(1) Taraflar dava açılmadan önce veya davanın görülmesi sırasında arabulucuya başvurma konusunda anlaşabilirler. Mahkeme de tarafları arabulucuya başvurmak konusunda aydınlatıp, teşvik edebilir.

(2) Aksi kararlaştırılmadıkça taraflardan birinin arabulucuya başvuru teklifine otuz gün içinde olumlu cevap verilmez ise bu teklif reddedilmiş sayılır.

(3) Arabuluculuk ücretini karşılamak için adli yardıma ihtiyaç duyan taraf, arabuluculuk bürosunun bulunduğu yerdeki sulh hukuk mahkemesinin kararıyla adli yardımdan yararlanabilir. Bu konuda 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 334 ila 340 ıncı maddeleri kıyasen uygulanır.

Arabulucunun seçilmesi – Madde 14

(1) Başkaca bir usul kararlaştırılmadıkça arabulucu veya arabulucular taraflarca seçilir.

Arabuluculuk faaliyetinin yürütülmesi – Madde 15

(1) Arabulucu, seçildikten sonra tarafları en kısa sürede ilk toplantıya davet eder.

(2) Taraflar, emredici hukuk kurallarına aykırı olmamak kaydıyla arabuluculuk usulünü serbestçe kararlaştırabilirler.

(3) Taraflarca kararlaştırılmamışsa arabulucu; uyuşmazlığın niteliğini, tarafların isteklerini ve uyuşmazlığın hızlı bir şekilde çözümlenmesi için gereken usul ve esasları göz önüne alarak arabuluculuk faaliyetini yürütür.

(4) Niteliği gereği yargısal bir yetkinin kullanımı olarak sadece hâkim tarafından yapılabilecek işlemler arabulucu tarafından yapılamaz.

(5) Dava açıldıktan sonra tarafların birlikte arabulucuya başvuracaklarını beyan etmeleri hâlinde yargılama, mahkemece üç ayı geçmemek üzere ertelenir. Bu süre, tarafların birlikte başvurusu üzerine üç aya kadar uzatılabilir.

(6) Arabuluculuk müzakerelerine taraflar bizzat, kanuni temsilcileri veya avukatları aracılığıyla katılabilirler. Uyuşmazlığın çözümüne katkı sağlayabilecek uzman kişiler de müzakerelerde hazır bulundurulabilir.

(7) Tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması hâlinde arabulucu bir çözüm önerisinde bulunabilir.

(8) Arabuluculuk müzakerelerinde idareyi, üst yönetici tarafından belirlenen iki üye ile hukuk birimi amiri veya onun belirleyeceği bir avukat ya da hukuk müşavirinden oluşan komisyon temsil eder. Komisyon, arabuluculuk müzakereleri sonunda gerekçeli bir rapor düzenler ve beş yıl boyunca saklar.

(9) Komisyon üyelerinin arabuluculuk faaliyeti kapsamında yaptıkları işler ve aldıkları kararlar sebebiyle açılacak tazminat davaları, ancak Devlet aleyhine açılabilir. Devlet ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan üyelere ödeme tarihinden itibaren bir yıl içinde rücu eder.

(10) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça yürürlüğe konulan yönetmelikle düzenlenir.

Arabuluculuk sürecinin başlaması ve sürelere etkisi – Madde 16

(1) Arabuluculuk süreci, dava açılmadan önce arabulucuya başvuru hâlinde, tarafların ilk toplantıya davet edilmeleri ve taraflarla arabulucu arasında sürecin devam ettirilmesi konusunda anlaşmaya varılıp bu durumun bir tutanakla belgelendirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Dava açılmasından sonra arabulucuya başvuru hâlinde ise bu süreç, mahkemenin tarafları arabuluculuğa davetinin taraflarca kabul edilmesi veya tarafların arabulucuya başvurma konusunda anlaşmaya vardıklarını duruşma dışında mahkemeye yazılı olarak beyan ettikleri ya da duruşmada bu beyanlarının tutanağa geçirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar.

(2) Arabuluculuk sürecinin başlamasından sona ermesine kadar geçirilen süre, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz.

Arabuluculuğun sona ermesi – Madde 17

(1) Aşağıda belirtilen hâllerde arabuluculuk faaliyeti sona erer:

a) Tarafların anlaşmaya varması.

b) Taraflara danışıldıktan sonra arabuluculuk için daha fazla çaba sarf edilmesinin gereksiz olduğunun arabulucu tarafından tespit edilmesi.

c) Taraflardan birinin karşı tarafa veya arabulucuya, arabuluculuk faaliyetinden çekildiğini bildirmesi.

ç) Tarafların anlaşarak arabuluculuk faaliyetini sona erdirmesi.

d) Uyuşmazlığın arabuluculuğa elverişli olmadığının tespit edilmesi.

(2) Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaştıkları, anlaşamadıkları veya arabuluculuk faaliyetinin nasıl sonuçlandığı bir tutanak ile belgelendirilir. Arabulucu tarafından düzenlenecek bu belge, arabulucu, taraflar, kanuni temsilcileri veya avukatlarınca imzalanır. Belge taraflar, kanuni temsilcileri veya avukatlarınca imzalanmazsa, sebebi belirtilmek suretiyle sadece arabulucu tarafından imzalanır.

(3) Arabuluculuk faaliyeti sonunda düzenlenen tutanağa, faaliyetin sonuçlanması dışında hangi hususların yazılacağına taraflar karar verir. Arabulucu, bu tutanak ve sonuçları konusunda taraflara gerekli açıklamaları yapar ve taraflar hazır değilse her türlü iletişim vasıtasını kullanarak hazır bulunmayan tarafları bilgilendirir.

(4) Arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi hâlinde, arabulucu, bu faaliyete ilişkin kendisine yapılan bildirimi, tevdi edilen ve elinde bulunan belgeleri, ikinci fıkraya göre düzenlenen tutanağı beş yıl süre ile saklamak zorundadır. Arabulucu, arabuluculuk faaliyeti sonunda düzenlediği son tutanağın bir örneğini arabuluculuk faaliyetinin sona ermesinden itibaren bir ay içinde Genel Müdürlüğe gönderir.

Milletlerarası sulh anlaşma belgelerinin icrası – Madde 17/A

(1) 25/2/2021 tarihli ve 7282 sayılı Arabuluculuk Sonucunda Yapılan Milletlerarası Sulh Anlaşmaları Hakkında Birleşmiş Milletler Konvansiyonunun Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanunla kabul edilen Sözleşme kapsamında arabuluculuk sonucu düzenlenen sulh anlaşma belgelerinin yerine getirilmesi için icra edilebilirlik şerhinin asliye ticaret mahkemesinden alınması zorunludur.

(2) İcra edilebilirlik şerhi, tarafların kararlaştırdıkları yer mahkemesinden, kararlaştırdıkları yer yoksa sırasıyla karşı tarafın Türkiye’deki yerleşim yeri mahkemesinden, sakin olduğu yer mahkemesinden, Türkiye’de yerleşim yeri veya sakin olduğu bir yer mevcut değilse Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinden istenebilir.

(3) İcra edilebilirlik şerhinin verilmesine ilişkin inceleme dosya üzerinden, Sözleşme hükümleri ile 18 inci madde hükmüne göre yapılır. Mahkeme, gerektiğinde gerekçesini de göstererek duruşma açabilir.

Taşınmazın devrine veya taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak kurulmasına ilişkin uyuşmazlıklarda arabuluculuk – Madde 17/B

(1) Taşınmazın devrine veya taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak kurulmasına ilişkin uyuşmazlıklar arabuluculuğa elverişlidir.

(2) Birinci fıkra kapsamındaki uyuşmazlıklarda, tarafların yazılı olarak kararlaştırması ve arabulucunun bu kararı tutanak altına alması halinde arabulucunun talebiyle, arabuluculuk süreciyle sınırlı olmak ve konulduğu tarihten itibaren üç ayı geçmemek üzere tasarruf yetkisinin kısıtlandığına dair tapu siciline şerh verilir. Bu şerh, tarafların anlaşamaması veya tarafların şerhin kaldırılması konusunda anlaşması halinde arabulucunun talebiyle, üç aylık sürenin sonunda ise kendiliğinden kalkar.

(3) Arabuluculuk süreci sonunda tarafların anlaşması halinde anlaşma belgesi, taşınmazın devri veya taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak kurulmasıyla ilgili olarak kanunlarda yer alan sınırlamalar ile usul ve esaslar gözetilmek suretiyle düzenlenir.

(4) Anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerhin alınması zorunlu olup bu şerh taşınmazın bulunduğu yer sulh hukuk mahkemesinden alınır. Mahkeme yapacağı incelemede anlaşma içeriğini, arabuluculuğa ve cebri icraya elverişli olup olmadığı ve taşınmazın devri veya taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak kurulmasıyla ilgili olarak kanunlarda yer alan sınırlamalar ile usul ve esaslara uyulup uyulmadığı yönünden denetler; bu kapsamda kurum veya kuruluşlardan bilgi veya belge talep edebilir ve gerektiğinde duruşma açabilir.

(5) Anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerhin verilmesiyle ilgili diğer hususlar hakkında 18 inci madde hükmü uygulanır.

(6) Anlaşma belgesinin taraflarından biri, icra edilebilirlik şerhi verilmesinden sonra tapu müdürlüğünden tescil talebinde bulunabilir. Tapu müdürlüğünce taşınmaza ilişkin mevzuatta öngörülen gerekli inceleme ve değerlendirme yapıldıktan sonra resmi senet düzenlenmeksizin tescil talebi yerine getirilir.

Tarafların anlaşması – Madde 18

(1) Arabuluculuk faaliyeti sonunda varılan anlaşmanın kapsamı taraflarca belirlenir; anlaşma belgesi düzenlenmesi hâlinde bu belge taraflar ve arabulucu tarafından imzalanır.

(2) Taraflar arabuluculuk faaliyeti sonunda bir anlaşmaya varırlarsa, bu anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesini talep edebilirler. Dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuşsa, anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi, arabulucunun görev yaptığı yer sulh hukuk mahkemesinden talep edilebilir. Davanın görülmesi sırasında arabuluculuğa başvurulması durumunda ise anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi, davanın görüldüğü mahkemeden talep edilebilir. Bu şerhi içeren anlaşma, ilam niteliğinde belge sayılır.

(3) İcra edilebilirlik şerhinin verilmesi, çekişmesiz yargı işidir ve buna ilişkin inceleme dosya üzerinden yapılır. Ancak arabuluculuğa elverişli olan aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda inceleme duruşmalı olarak yapılır. Bu incelemenin kapsamı anlaşmanın içeriğinin arabuluculuğa ve cebri icraya elverişli olup olmadığı hususlarıyla sınırlıdır. Anlaşma belgesine icra edilebilirlik şerhi verilmesi için mahkemeye yapılacak olan başvuru ile bunun üzerine verilecek kararlara karşı ilgili tarafından istinaf yoluna gidilmesi hâlinde, maktu harç alınır. Taraflar anlaşma belgesini icra edilebilirlik şerhi verdirmeden başka bir resmî işlemde kullanmak isterlerse, damga vergisi de maktu olarak alınır.

(4) Kanunlarda icra edilebilirlik şerhi alınmasının zorunlu kılındığı haller hariç, taraflar ve avukatları ile arabulucunun, ticari uyuşmazlıklar bakımından ise avukatlar ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesi, icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge sayılır.

(5) Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz.

Dava şartı olarak arabuluculuk – Madde 18/A

(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.

(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.

(3) Daire Başkanlığı, sicile kayıtlı arabuluculardan bu madde uyarınca arabuluculuk yapmak isteyenleri, varsa uzmanlık alanlarını da belirterek, görev yapmak istedikleri adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonlarına göre listeler ve listeleri ilgili komisyon başkanlıklarına bildirir. Komisyon başkanlıkları, bu listeleri kendi yargı çevrelerindeki arabuluculuk bürolarına, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise görevlendirecekleri sulh hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüğüne gönderir.

(4) Başvuru, uyuşmazlığın konusuna göre yetkili mahkemenin bulunduğu yer arabuluculuk bürosuna, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise görevlendirilen yazı işleri müdürlüğüne yapılır.

(5) Arabulucu, komisyon başkanlıklarına bildirilen listeden büro tarafından belirlenir. Ancak tarafların listede yer alan herhangi bir arabulucu üzerinde anlaşmaları hâlinde bu arabulucu görevlendirilir.

(6) Başvuran taraf, kendisine ve elinde bulunması hâlinde karşı tarafa ait her türlü iletişim bilgisini arabuluculuk bürosuna verir. Büro, tarafların resmî kayıtlarda yer alan iletişim bilgilerini araştırmaya da yetkilidir. İlgili kurum ve kuruluşlar, büro tarafından talep edilen bilgi ve belgeleri vermekle yükümlüdür.

(7) Taraflara ait iletişim bilgileri, görevlendirilen arabulucuya büro tarafından verilir. Arabulucu bu iletişim bilgilerini esas alır, ihtiyaç duyduğunda kendiliğinden araştırma da yapabilir. Elindeki bilgiler itibarıyla her türlü iletişim vasıtasını kullanarak görevlendirme konusunda tarafları bilgilendirir ve ilk toplantıya davet eder. Avukatı bulunsa bile asıl tarafı da bilgilendirir. Bilgilendirme ve davete ilişkin işlemlerini belgeye bağlar.

(8) Arabulucu, görevlendirmeyi yapan büronun yetkili olup olmadığını kendiliğinden dikkate alamaz. Karşı taraf en geç ilk toplantıda, yetkiye ilişkin belgeleri sunmak suretiyle arabuluculuk bürosunun yetkisine itiraz edebilir. Bu durumda arabulucu, dosyayı derhâl ilgili sulh hukuk mahkemesine gönderilmek üzere büroya teslim eder. Mahkeme, harç alınmaksızın dosya üzerinden yapacağı inceleme sonunda en geç bir hafta içinde yetkili büroyu kesin olarak karara bağlar ve dosyayı büroya iade eder. Mahkeme kararı büro tarafından 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uyarınca taraflara tebliğ edilir. Yetki itirazının reddi durumunda aynı arabulucu yeniden görevlendirilir ve dokuzuncu fıkrada belirtilen süreler yeni görevlendirme tarihinden başlar. Yetki itirazının kabulü durumunda ise kararın tebliğinden itibaren bir hafta içinde yetkili büroya başvurulabilir. Bu takdirde yetkisiz büroya başvurma tarihi yetkili büroya başvurma tarihi olarak kabul edilir. Yetkili büro, beşinci fıkra uyarınca arabulucu görevlendirir.

(9) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla bir hafta uzatılabilir.

(10) Arabulucu; taraflara ulaşılamaması veya taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması ya da tarafların anlaşması yahut tarafların anlaşamaması hâllerinde arabuluculuk faaliyetini sona erdirir ve son tutanağı düzenleyerek durumu derhâl arabuluculuk bürosuna bildirir.

(11) Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile karşı tarafın ödemekle yükümlü olduğu yargılama giderlerinin yarısından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen vekâlet ücretinin yarısına hükmedilir. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.

(12) Tarafların arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaları hâlinde, arabuluculuk ücreti, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinin eki Arabuluculuk Ücret Tarifesinin İkinci Kısmına göre aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde karşılanır. Bu durumda ücret, Tarifenin Birinci Kısmında belirlenen iki saatlik ücret tutarından az olamaz.

(13) Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde, iki saatlik ücret tutarı Tarifenin Birinci Kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. İki saatten fazla süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâlinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde uyuşmazlığın konusu dikkate alınarak Tarifenin Birinci Kısmına göre karşılanır. Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır.

(14) Bu madde uyarınca arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.

(15) Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez.

(16) Dava açılmadan önce ihtiyati tedbir kararı verilmesi hâlinde 6100 sayılı Kanunun 397 nci maddesinin birinci fıkrasında, ihtiyati haciz kararı verilmesi hâlinde ise 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 264 üncü maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen dava açma süresi, arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar işlemez. Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından sonra, başvuran taraf aleyhine uyuşmazlık konusuyla ilgili olarak icra takibi yapılması durumunda, başvuran tarafın bu takibe karşı son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren iki hafta içinde 2004 sayılı Kanunun 72 nci maddesi uyarınca menfi tespit davası açması ve talep etmesi halinde 2004 sayılı Kanunun 72 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uygulanır.

(17) Arabuluculuk görüşmeleri, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, arabulucuyu görevlendiren büronun bağlı bulunduğu adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonunun yetki alanı içinde yürütülür.

(18) Özel kanunlarda tahkim veya başka bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoluna başvurma zorunluluğunun olduğu veya tahkim sözleşmesinin bulunduğu hâllerde, dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanmaz.

(19) İlgili kanunlarda dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin kabul edilen özel hükümler saklıdır.

(20) Bu bölümde hüküm bulunmayan hâllerde niteliğine uygun düştüğü ölçüde bu Kanunun diğer hükümleri uygulanır.

Bazı uyuşmazlıklarda dava şartı olarak arabuluculuk – Madde 18/B

(1) Aşağıdaki uyuşmazlıklarda, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır:

a) Kiralanan taşınmazların 2004 sayılı Kanuna göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler hariç olmak üzere, kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar.

b) Taşınır ve taşınmazların paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklar.

c) 23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunundan kaynaklanan uyuşmazlıklar.

ç) Komşu hakkından kaynaklanan uyuşmazlıklar.

(2) Arabuluculuk süreci sonunda tarafların anlaşması halinde anlaşma belgesi, taşınmazla ilgili olarak kanunlarda yer alan sınırlamalar ile usul ve esaslar gözetilmek suretiyle düzenlenir.

(3) Bu madde kapsamında düzenlenen anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerhin alınması zorunlu olup bu şerh taşınmazla ilgili anlaşma belgeleri bakımından taşınmazın bulunduğu yer, diğer anlaşma belgeleri bakımından ise arabulucunun görev yaptığı yer sulh hukuk mahkemesinden alınır. Mahkeme taşınmazla ilgili anlaşma belgeleri bakımından yapacağı incelemede anlaşma içeriğini, arabuluculuğa ve cebri icraya elverişli olup olmadığı ve taşınmazla ilgili olarak kanunlarda yer alan sınırlamalar ile usul ve esaslara uyulup uyulmadığı yönünden denetler; bu kapsamda kurum veya kuruluşlardan bilgi veya belge talep edebilir ve gerektiğinde duruşma açabilir.

(4) Anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerhin verilmesiyle ilgili diğer hususlar hakkında 18 inci madde hükmü uygulanır.

(5) Taşınmazın devrine veya taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak kurulmasına ilişkin anlaşma belgesinin taraflarından biri, icra edilebilirlik şerhi verilmesinden sonra tapu müdürlüğünden tescil talebinde bulunabilir. Tapu müdürlüğünce taşınmaza ilişkin mevzuatta öngörülen gerekli inceleme ve değerlendirme yapıldıktan sonra resmi senet düzenlenmeksizin tescil talebi yerine getirilir.

Yıllık Tecrübe
0 +
Mutlu Müvekkil
0 +
Dava Takibi
0 +
Başarı Oranı
% 0 +