Nisbi Butlan Sebebiyle Evliliğin İptali: Yüz Kızartıcı Suçtan Mahkumiyet veya Ağır Hastalık Halinin Eşten Gizlenmesi - Türk Medeni Kanunu - Kayseri Boşanma Avukatı - Anlaşmalı Boşanma Avukatı - Çekişmeli Boşanma Avukatı - Aile Hukuku Boşanma Davası - Türk Medeni Kanunu - Kayseri Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Nisbi Butlan Sebebiyle Evliliğin İptali: Yüz Kızartıcı Suçtan Mahkumiyet ve Ağır Hastalık Halinin Saklanması

Nisbi Butlan Sebebiyle Evliliğin İptali: Dosya incelendiğinde; davacı-davalı kadının Isparta 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … esas ve Isparta 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyalarında ayrı ayrı hırsızlık suçundan ceza aldığı anlaşılmaktadır. Hırsızlık suçu yüz kızartıcı suçlardandır. Davalı-davacı erkeğin hırsızlık suçundan mahkum olmuş birinin böyle bir durumunu bilmeden onunla evlenmesi, davalı-davacı erkek açısından davacı-davalı kadının önemli bir niteliğinde yanılma olarak kabul edilmelidir. Aynı zamanda bu yanılma durumu, davalı-davacı erkek yönünden davacı-davalı kadınla birlikte yaşamayı çekilmez bir duruma sokacak niteliktedir. Bu durumda, davanın nisbî butlan sebebiyle kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle reddine karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

(4721 s. K. m. 149)

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi

Esas No: 2022/8299 Karar No: 2022/10349 Karar Tarihi: 12.12.2022

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı erkek tarafından birleşen davanın reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Birleşen dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 149/2. maddesi gereğince evliliğin iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince “davacı davalı kadının davalı davacıyla evlenmeden önce iki kez hırsızlık suçu işlediği, evlenmeden önce veya evlenme sırasında bunlardan davalı davacı erkeğe bahsetmediği, davalı davacı erkeğin kadının bu suçları işlediğini evlendikten sonra öğrendiği, hırsızlık suçu işlemiş biriyle evlenmiş olmanın önemli bir nitelikte yanılma niteliğinde olduğunun değerlendirildiği” gerekçesiyle birleşen davanın kabulü ile evliliğin iptaline karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı-davalı kadın tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, istinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince, davacı-davalı kadının istinaf isteminin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

Davalı-davacı erkek, eşinin evlenmeden önce hırsızlık suçundan sabıkalı olduğunu, kendisi ile evlenmesinin asıl amacının evlilik birliği kurmak olmadığını ileri sürerek tarafların evliliğinin Türk Medeni Kanunu’nun 149/2 maddesi gereğince iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 149/2. maddesi gereğince; eşinde bulunmaması onunla birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez bir duruma sokacak derecede önemli bir nitelikte yanılarak evlenmişse diğer eşin evlenmenin iptalini dava edebileceği hüküm altına alınmıştır.

Dosya incelendiğinde; davacı-davalı kadının “Isparta 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/481 esas, 2015/565 karar ve Isparta 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/379 esas, 2016/125 karar sayılı” dosyalarında ayrı ayrı hırsızlık suçundan ceza aldığı anlaşılmaktadır. Hırsızlık suçu yüz kızartıcı suçlardandır. Davalı-davacı erkeğin hırsızlık suçundan mahkum olmuş birinin böyle bir durumunu bilmeden onunla evlenmesi, davalı-davacı erkek açısından davacı-davalı kadının önemli bir niteliğinde yanılma olarak kabul edilmelidir. Aynı zamanda bu yanılma durumu, davalı-davacı erkek yönünden davacı-davalı kadınla birlikte yaşamayı çekilmez bir duruma sokacak niteliktedir. Bu durumda, davanın nisbî butlan sebebiyle kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle reddine karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

Sonuç

Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz edilen bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana iadesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi.

Nispi Butlan Nedeniyle Evliliğin İptali Davasında Hastalığın Tedavi Edilebilir Nitelikte Olup Olmadığının Tespiti Gerekir

Nispi Butlan Nedeniyle Evliliğin İptali: Davalı hakkında dava dilekçesinde dayanılan psikolojik ve fiziksel rahatsızlıklarına yönelik mahkemece yapılan yargılamada, 26.12.2013 tarihli sağlık raporunun alındığı, alınan raporda “kişinin herhangi bir akıl hastalığının olmadığı” tespitinin yapıldığı, bu raporun da hükme esas alınarak davacının nisbi butlan hukuksal sebebine dayalı evliliğin iptali istemi hakkında ret kararı verildiği anlaşılmıştır. Davacının yanılma ve aldatma sonucu evlilik iradesinin sakatlandığı gerekçesiyle evliliğin iptalini talep ettiği davasında 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 150/2 maddesi kapsamında davalıya ilişkin “davacı erkek ya da altsoyu için ağır tehlike oluşturan bir hastalığının bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise, hastalığın tedavi edilebilir nitelikte olup olmadığı” yönünde tam teşekküllü bir devlet hastanesi ya da üniversite hastanesinden aldırılacak heyet raporuyla tespiti sağlandıktan sonra bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, mahkemece 26.12.2013 tarihli raporun hüküm kurmaya elverişli nitelikte olduğunun kabulüyle hükme esas alınarak, davacının TMK’nın 150/2 maddesine dayalı nisbi butlan sebebiyle evliliğin iptali talebinin reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

(4721 s. K. m. 142, 145, 148, 149, 150, 151, 153, 156, 166)

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Esas No: 2017/2-2294 Karar No: 2020/671 Karar Tarihi: 23.09.2020

1. Taraflar arasındaki nispi butlan nedeniyle evliliğin iptali olmadığı takdirde boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Gaziantep 5. Aile Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda kısmen bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. Yargılama Süreci
Davacı İstemi

4. Davacı vekili 11.01.2013 tarihli dava dilekçesinde; tarafların yaklaşık 6-7 aydır evli olup görücü usulüyle evlendiklerini, müşterek çocuklarının bulunmadığını, müvekkili olan davacı eşin önceki evliliğinden üç çocuğunun bulunduğunu, davalının hasta olduğunu ve sürekli halsiz düştüğünü, hemen her gün bayıldığını, bu nedenle çok az karı-koca ilişkilerinin olduğunu, bu durumun evlilik öncesinde müvekkilinden gizlendiği gibi ayrıca psikolojik rahatsızlığının da bulunduğunu, müvekkilinin önceki evliliğinden olan çocuklarına bıçak çekmek suretiyle zarar vermeye çalıştığını, doktorun verdiği ilaçları kullanmayarak tedaviye yanaşmadığını belirterek evliliğin iptaline, mahkemenin aksi kanaatte olması durumunda tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı

5. Davalı vekili 18.02.2013 tarihli cevap dilekçesinde; tüm iddiaları inkarla, müvekkilinde evlilik öncesi gizlenen bir rahatsızlığın bulunmadığını, davacının evlilik birliği içerisinde gerçekleştirdiği olumsuz davranışları ve uyguladığı şiddet nedeniyle müvekkilinin psikolojisinin bozulduğunu, davacının sebep olduğu ruhsal durumdan faydalanmak amacıyla dava açtığını, asıl amacın boşandığı eşiyle yeniden evlenmek olduğunu, davacının kardeşi tarafından müvekkiline bıçak çekilerek tehdit edildiğini, başka bir kadınla yaşadığına dair bilgi sahibi olduklarını savunarak davanın reddine, aksi hâlde müvekkili yararına 1.000,00TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 50.000,00TL maddi ve 150.000,00TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararı

6. Gaziantep 5. Aile Mahkemesinin 18.03.2014 tarihli ve 2013/29 E., 2014/211 K. sayılı kararı ile; davalı hakkında düzenlenen Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesinin 26/12/2013 tarihli raporuna göre davalının herhangi bir akıl hastalığının bulunmadığı, bu kapsamda evliliğin iptalini gerektirecek hukuksal bir delilin elde edilemediği, davalının sağlık sorunlarına ilişkin tedaviden kaçındığına dair iddianın ispat edilemediği gibi nispi butlanla evliliğin iptali sebeplerinin dosya kapsamına göre gerçekleşmediği, diğer yandan dinlenen tanık beyanlarına göre davalıdan kaynaklı evlilik birliğinin devamına imkân vermeyecek nitelikte kusurlu bir davranışın varlığının da ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı

7. Gaziantep 5. Aile Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 06.04.2015 tarihli ve 2014/14929 E., 2015/6544 K. sayılı kararı ile;

“… Davacı; eşinde bulunmaması onunla birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez duruma sokacak derecede önemli bir nitelikte yanılma (TMK m. 149/2) ve davacı eş veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturan bir hastalığın kendisinden gizlenmesi (TMK m. 150/2) gereğince nispi butlan sebebiyle evliliğin iptali bunun mümkün olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma (TMK m. 166/1) isteminde bulunmuştur. Mahkemece, davalı kadında, nispi butlan sebebiyle evliliğin iptalini gerektirecek bir hastalığın bulunmadığı ve evlilik birliğinin davalı kadının kusurlu davranışları sebebiyle temelinden sarsıldığının ispat edilemediği gerekçesi ile dava reddedilmiştir.

Davacı erkek, davalı kadının sık sık bayıldığı, halsiz düştüğü, tedavisi olmayan bir hastalığı olduğu sebebine dayandığına göre, mahkemece, tam teşekküllü bir devlet hastanesi ya da üniversite hastanesinden davalı kadının, davacı erkek ya da altsoyu için ağır bir tehlike oluşturan bir hastalığının bulunup bulunmadığının heyet raporu alınarak tespiti sağlanıp delillerin bu çerçevede değerlendirilip, sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir…”

şeklinde gerekçeye yer verilerek bozulmuştur.

Direnme Kararı

9. Gaziantep 5. Aile Mahkemesinin 07.07.2015 tarihli ve 2015/420 E., 2015/592 K. sayılı kararı ile bozma öncesinde yer alan gerekçeye ilave olarak; davalı hakkında düzenlenen Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesinin 26/12/2013 tarihli raporun değerlendirilmeyerek, rapor alınmamış gibi bozma kararı verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi

10. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. Uyuşmazlık

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı hakkında düzenlenen Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesinin 26/12/2013 tarihli adli raporunun, nispi butlan hukuksal sebebine dayalı evliliğin iptali davasında, hüküm kurmaya elverişli nitelikte olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. Gerekçe

12. Uyuşmazlığın çözümü bakımından ilgili yasal düzenleme ve kavramların açıklanmasında yarar görülmektedir.

13. Bilindiği üzere boşanma; hukuken geçerli olan bir evliliğin kanundaki şartların gerçekleşmesi halinde mahkeme kararı ile sona erdirilmesini ifade etmekte iken, evlenmenin butlanı; kanun tarafından aranan geçerlilik koşullarını taşımayan bir evliliğin mahkeme kararıyla sona erdirilmesini ifade etmektedir.

14. Diğer yandan mevzuat hükümlerimiz uyarınca, davacının açtığı davada öncelikle evlenmenin butlanını, olmadığı takdirde ise kademeli olarak boşanma isteminde bulunması mümkündür. Ancak böyle bir durumda mahkemece öncelikli olarak evlenmenin butlanı isteminin incelenip, butlan isteminin reddi hâlinde boşanma istemi incelenebilir hale gelecektir.

15. Eldeki davada da nispi butlan sebepleri nedeniyle öncelikle evliliğin iptali, bunun mümkün olmaması hâlinde boşanma isteminde bulunulmuştur.

16. Evlenme, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu açısından karşı cinsten iki insanın evlendirmeye yetkili memur önünde karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarını açıklaması ile oluşur (TMK m. 142). Hukuken geçerli bir evliliğin kurulması için kanunda düzenlenen koşullara uygun davranılması gerekir. Bu koşullardan birinin veya birkaçının eksik olması hâlinde evlilik hukuken geçersiz sayılacaktır.

17. Evliliğin kurucu unsurları olarak sayılan “evlenmenin ayrı cinsten kişiler arasında yapılmış olması”, “evlendirme memuru önünde yapılması”, “tarafların karşılıklı ve sözlü iradelerini açıklamaları” hususlarından birinin gerçekleşmemesi hâlinde evlilik hiç gerçekleşmemiş gibi sonuç doğuracaktır. Başka bir anlatımla evlenmenin yokluğu söz konusu olacaktır. Yoklukla sakat olan bir evlenme aradan ne kadar süre geçerse geçsin düzelmeyeceği gibi, evlenmenin nüfus kayıtlarına işlenmesi de sonucu değiştirmeyecektir ( Dural, M/ Öğüz, T/ Gümüş, A: Türk Özel Hukuku, Cilt III, Aile Hukuku, İstanbul 2019, s. 72-79).

18. Oysa şeklen meydana gelmiş bir evliliğin, kanunun taraflarda ya da iradelerinde aradığı niteliklerin eksikliği nedeniyle ortadan kaldırılması gerekiyorsa “yokluk” kavramından değil, “butlan” kavramından söz edilecektir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda evlenmenin butlanı “mutlak” ve “nisbi” butlan hâlleri olmak üzere ayrı ayrı düzenlenmiş olup, geçerlilik şartlarındaki sakatlık kamu düzenini ilgilendiriyorsa “mutlak butlan”, kamu yararı değil de ilgililerin özel menfaatleri söz konusuysa “nisbi butlan” hâllerinden söz edilir. Bu bağlamda mutlak butlan davasını her ilgili ve savcı açabilir. Nisbi butlan sebepleri ise sadece tarafları ilgilendirdiğinden nisbi butlan davasını sadece ilgili eş ve yasal temsilcinin rızasının arandığı durumlarda yasal temsilci açılabilir.

Mutlak butlan davası her zaman açılabilir; dava açma süreyle sınırlı değildir. Nisbi butlan davasının açılması ise altı aylık ve beş yıllık hak düşürücü sürelere bağlanmıştır. Buna göre hak düşürücü süre içinde dava açılmaması halinde nisbi butlanla sakat olan bir evlenme iptal edilemez, yani geçerli hale gelir.

19. Mutlak butlan sebepleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 145. maddesinde; “Eşlerden birinin evlenme sırasında evli bulunması”, “Eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunması”, “Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması” ve “Eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlığın bulunması” şeklinde sayılmış ve bu hâllerden birinin varlığı durumunda evlenmenin kesin hükümsüz olacağı düzenlenmiştir.

20. Nispi butlan ise Türk Medeni Kanunu’nun 148, 151 ve 153. maddelerde öngörülen sebeplerden biri ile evlenmenin sakat olması halini ifade eder. Bu sebepler; evlenme sırasında ayırt etme gücünden geçici yoksunluk, irade sakatlığı ve yasal temsilcinin izninin bulunmamasıdır.

21. Gerek mutlak butlan sebepleri gerekse nisbi butlan sebepleri kanunda sınırlı olarak sayılmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 156. maddesinde; “Batıl bir evlilik ancak hâkimin kararıyla sona erer. Mutlak butlan hâlinde bile evlenme, hâkimin kararına kadar geçerli bir evliliğin bütün sonuçlarını doğurur.” hükmüne yer verildiğinden, her iki hâlde de sakat olan evlenme, ancak hâkimin kararıyla sona erebilir. Hâkimin kararı ileriye etkilidir. Hâkimin kararına kadar mutlak butlan ya da nisbi butlan ile sakat olan bir evlenme, geçerli bir evlenmenin tüm sonuçlarını doğurur. Dolayısıyla batıl bir evliliğin butlanına karar verilinceye kadar eşler, bu birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak, çocukların bakım ve eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermek, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmakla yükümlüdürler.

22. Evlenme akdinin geçerli olabilmesi için tarafların iç iradesi ile dış iradeleri arasında uyumsuzluk bulunmamalıdır. İrade sakatlığı kavramı ise tarafların iç iradeleri ile dış iradeleri arasında oluşan uyumsuzluğu ifade etmektedir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, nisbi butlanla evliliğin iptali davalarında irade sakatlığı hâllerini; yanılma (TMK m. 149), aldatma (TMK m. 150) ve korkutma (TMK m. 151) madde kenar başlıkları altında sınırlı olarak saymıştır.

23. Yanılma hâli; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 149. maddesine göre üç şekilde gerçekleşebilmektedir. Bunlardan ilk ikisi, birinci fıkrayla düzenleme altına alınan dilekte yanılma ve kişide yanılma iken üçüncüsü maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen nitelikte yanılma hâlidir. Dilekte yanılmada, davacı eş “evlenmeyi hiç düşünmediği hâlde, gerçekte evlendiğini bilmeyerek evlendiğini” iddia etmekteyken, kişide yanılmada “evlenmeyi düşündüğünü fakat evlendiği kişiyle evlenmeyi düşünmediği” iddiasıyla yanıldığını ileri sürerek evlenmenin iptalini istemektedir. Nitelikte yanılmada ise “eşinde bulunmaması, onunla birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez bir duruma sokacak kadar önemli” bir nitelikte yanıldığı iddiasıyla evlenmenin iptalini talep etmektedir. Kanun, 149. maddenin ikinci fıkrasına göre, her yanılma hâlini evlenmenin iptali sebebi olarak görmediğini ise; nitelikte yanılma hukuksal sebebine dayanak “eşinde bulunmayan” nitelik kavramını “eşe ait ve önemli olmasının yanında iddiaya konu niteliğin birlikte yaşamayı çekilmez duruma getirmesi” koşullarına bağlı tutarak nitelikte yanılmanın sınırlarını çizmiştir.

24. Aldatma ise hukuksal terim olarak; bir hukuki işlemin gerçekleştirilmesini sağlamak amacıyla, kişinin iradesini “gizlemek veya yalan söylemek” şeklindeki eylemlerle sakatlamak anlamına gelmektedir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 150. maddesine göre kişi; aldatılma sonucu evlenme iradesinde sakatlık yaratıldığı iddiasıyla evlenmenin iptalini isteyebilmektedir. 4721 sayılı Kanun’la yanılma ve aldatma farklı koşullara bağlı tutularak ayrı ayrı evlenmenin iptali sebebi olarak düzenlenmiştir. Aldatma hukuksal sebebine dayalı nisbi butlan davasında kanun koyucu aldatılmayı ve illiyet bağını yeterli görerek “çekilmez durum” koşulunu aramaksızın sınırlı ve bitirici olarak saydığı iki aldatma sebebini 150. maddenin bir ve ikinci fıkralarıyla açıklamıştır. Maddeye göre aldatmanın (sonucunda kişi eğer ki bilseydi, asla evlenmeyecek olması hâlinin) nisbi butlan sebebi oluşturabilmesi için; kişi, ya birinci fıkrada açıklandığı şekilde “Eşinin namus ve onuru hakkında doğrudan doğruya onun tarafından veya onun bilgisi altında bir başkası tarafından aldatılarak evlenmeye razı,…” olduğu veya ikinci fıkrada yapılan düzenlemeyle “Davacının veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturan bir hastalık kendisinden,…” gizlenmesi nedeniyle evlendiği iddialarından birisine dayanmış olup, kişinin iddiasını ispatlaması gerekmektedir. Açıklanan bu iki durum dışında “aldatma eylemi” sübjektif açıdan ne kadar önemli olursa olsun, iptal sebebi olması mümkün değildir. Kanun, 150. maddenin ikinci fıkrası ile ağır tehlike oluşturan bir hastalığın gizlenmesinin iptal sebebi oluşturabilmesini “hastalığın eşe ilişkin olduğu, ağır tehlike oluşturduğu ve ayrıca iddiaya konu hastalığın kendisinden gizlenmiş olduğu” koşullarının tümünün birlikte gerçekleşmiş olmasına bağlamıştır.

25. Nispi butlanla iptal davalarında irade sakatlığı hâlinin sonuncusu olarak karşımıza çıkan ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 151. maddesi ile düzenleme altına alınan korkutma hukuksal sebebine dayanan davacı eşinse; evlenme iradesinin “Kendisinin veya yakınlarından birinin hayatı, sağlığı veya namus ve onuruna yönelik pek yakın ve ağır bir tehlike ile korkutularak…” sakatlanması nedeniyle evlenmeye razı olduğunu ispatlaması gerekmektedir.

26. Belirtmek gerekir ki; davacı dava dilekçesinde, davalının evlilik öncesinde bir hastalığının olduğunu, bu hastalığın birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez duruma getirecek nitelikte önemli olması nedeniyle evlilik iradesinin yanıltılmak (TMK m. 149/2) suretiyle sakatlandığı gibi aynı hastalığın kendisinin ve altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturan nitelikte olduğu ve kendisinden evlilik öncesinde gizlenmesi şeklinde gerçekleşen eylemlerle evlilik iradesinin aldatılmak (TMK m. 150/2) yoluyla da sakatlandığını ileri sürerek nisbi butlanla evliliğin iptaline karar verilmesini istemiştir. İddiasına gerekçe olarak da; evlilik öncesi kendisinden gizlenen bu hastalığın, evlilik süresince davalıyı sürekli hâlsiz düşürmesi, hemen her gün bayılması ve önceki evliliğinden olan çocuklara bıçak çekmek suretiyle zarar vermeye çalışması şeklinde gerçekleşen vakıalara dayanmıştır.

27. Yerel mahkemece; davacının bu iddiaları karşısında, Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesine 04.12.2013 tarihli müzekkere ile davalının akıl hastalığının bulunup bulunmadığı, bir rahatsızlığı var ise ne zamandan beri mevcut olduğu, başka bir rahatsızlığının olup olmadığı, var ise bu rahatsızlığının evlenmeye engel olup olmadığı ve tedavi edilip edilemediği yönünde rapor hazırlanarak gönderilmesi istenmiş olup, hastanece davalı hakkında yapılan araştırma sonucunda düzenlenen 26.12.2013 tarihli raporda “…Ruhsal bir şikayeti olmadığı, yapılan ruhsal durum muayenesinde bir bulguya rastlanılmadığı, psikometrik testlerde kişilik bozukluğu tespit edilmediği, zeka normal olarak rapor edildiği, şahsın herhangi bir akıl hastalığının olmadığı,..” tespitlerine yer verilmiştir. Dosya kapsamına göre; yerel mahkemece bu rapora dayanılarak davacının yanılma (TMK m. 149/2) ve aldatma (TMK m. 150/2) hukuksal sebeplerine dayalı nisbi butlanla evliliğin iptali şartlarının gerçekleşmediği ve devamla tanık beyanlarıyla da boşanmaya sebep olan olaylarda, davalıdan kaynaklı evlilik birliğinin devamına imkân vermeyecek nitelikte kusurlu bir davranışın varlığı ispatlanamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

28. Bir hastalığın gizlenmesinin aldatma sebebi ile evliliğin iptali sebebi oluşturabilmesi için “hastalığın” resmî sağlık kurulu raporu ile “ağır ve tedavi edilemez nitelikte” olduğunun belirlenmiş olmasının gerektiği gibi ayrıca “altsoy için tehlike oluşturup oluşturmadığının da” tespit edilmiş olması gerekir. Evlendirme Yönetmeliğinin 20. maddesi ile “…Resmî veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarından alınacak sağlık raporu/resmi sağlık kurulu raporu,…” raporun şeklini ise maddenin devamında “…Sağlık raporuyla ilgili usul ve esaslar, sağlık alanında ki değişen ve gelişen şartlar da dikkate alınmak suretiyle Sağlık Bakanlığınca yayımlanacak genelgeyle…” şeklinde açıklanmıştır.

29. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; davalı hakkında dava dilekçesinde dayanılan psikolojik ve fiziksel rahatsızlıklarına yönelik mahkemece yapılan yargılamada, 26.12.2013 tarihli sağlık raporunun alındığı, alınan raporda “kişinin herhangi bir akıl hastalığının olmadığı” tespitinin yapıldığı, bu raporun da hükme esas alınarak davacının nisbi butlan hukuksal sebebine dayalı evliliğin iptali istemi hakkında ret kararı verildiği anlaşılmıştır. Davacının yanılma ve aldatma sonucu evlilik iradesinin sakatlandığı gerekçesiyle evliliğin iptalini talep ettiği davasında 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 150/2 maddesi kapsamında davalıya ilişkin “davacı erkek ya da altsoyu için ağır tehlike oluşturan bir hastalığının bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise, hastalığın tedavi edilebilir nitelikte olup olmadığı” yönünde tam teşekküllü bir devlet hastanesi ya da üniversite hastanesinden aldırılacak heyet raporuyla tespiti sağlandıktan sonra bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, mahkemece 26.12.2013 tarihli raporun hüküm kurmaya elverişli nitelikte olduğunun kabulüyle hükme esas alınarak, davacının TMK’nın 150/2 maddesine dayalı nisbi butlan sebebiyle evliliğin iptali talebinin reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

30. O hâlde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma ve yukarıda açıklanan ilave nedenlerle bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

31. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

IV. Sonuç

Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen ve yukarıda açıklanan ilave nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 23.09.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Nisbi Butlan Sebebiyle Evliliğin İptali: Evlenme Tarihinde Eşin Fiil Ehliyetinin Bulunup Bulunmadığının Araştırılması

Nisbi Butlan Sebebiyle Evliliğin İptali: Mahkemece, tarafların evlenme tarihinde davacı-karşı davalı kadının fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığı yönünde herhangi bir araştırma yapılmadığı da gözetildiğinde, davacı-davalı kadının evlenme tarihinde sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunup bulunmadığı veya evlenmeye engel derece akıl hastası olup olmadığı hususunun, Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kurulundan rapor alınmak suretiyle tespit edilmesi; buna göre mutlak butlan sebebi mevcutsa butlana karar verilmesi; değilse davalı-karşı davacı erkeğin ikinci kademede nisbi butlan sebebiyle evlenmenin iptali isteği dikkate alınarak bu çerçevede toplanan delillerin değerlendirilmesi ile gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmesi, davalı-karşı davacı erkeğin mutlak ve nisbi butlan sebeplerine dayalı evlenmenin iptali isteği sonucunda verilecek kararların tarafların boşanma davalarını etkileyecek nitelikte bulunduğu da gözetilerek, tarafların boşanma davalarının eldeki dosyadan tefrik edilmesi, erkeğin açtığı mutlak ve nisbi butlan sebebiyle evlenmenin iptali davasının sonucu beklendikten sonra boşanma davaları hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

(4721 s. K. m. 145, 149, 150, 152, 166)

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi

Esas No: 2017/1023 Karar No: 2018/10252 Karar Tarihi: 01.10.2018

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından davalı-karşı davacı erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi ile tazminatlar ve nafakaların miktarı yönünden; davalı-karşı davacı erkek tarafından ise evlenmenin mutlak butlan ile olmazsa nisbi butlan sebebiyle iptali isteklerinin reddi, davacı-karşı davalı kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 01.10.2018 günü duruşmalı temyiz eden davacı-karşı davalı … … vasisi … vekili Av. ..ile karşı taraf temyiz eden davalı-karşı davacı … ile vekili Av. … geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı-karşı davalı kadın, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuksal sebebine dayalı boşanma davası açmış, davalı-davacı erkek ise birleşen davasında, davacı-karşı davalı kadının evlenme sırasında akıl hastası olduğunu, evlenmeden önce hipofiz bezinin alındığını ve çocuk sahibi olamayacağını kendisinden gizlediğini iddia ederek evlenmenin mutlak butlan sebebiyle iptaline, olmazsa evlenmenin nisbi butlan sebebiyle iptaline, olmazsa tarafların Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuksal sebebine dayalı olarak boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiş, mahkemece; davalı-karşı davacı erkeğin evlenmenin mutlak butlan sebebiyle iptaline, olmazsa evlenmenin nisbi butlan sebebiyle iptaline ilişkin talepleri konusunda her hangi bir araştırma yapılmaksızın, her iki boşanma davasının da kabulü ile tarafların boşanmalarına, davalı-karşı davacı erkeğin boşanma isteği dışında kalan diğer taleplerinin ise reddine karar verilmiştir.

Eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunması halinde yapılan evlenme mutlak butlan ile batıldır (TMK m. 145/2) . Eşinde bulunmaması onunla birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez bir duruma sokacak derecede önemli bir nitelikte yanılarak evlenen kişi (TMK m. 149/2) veya kendisinin veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturan bir hastalık kendisinden gizlenen kişi (TMK m. 150/2) evlenmenin nisbi butlan ile iptalini isteyebilir. İptal davası açma hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak altı ay ve her hâlde evlenmenin üzerinden beş yıl geçmekle düşer (TMK m. 152).

Tarafların boşanmalarına ilişkin … 1. Aile Mahkemesi’nin E. 2008/181-K.2008/254 sayılı dosyası hakkında, davacı-karşı davalı kadın vasisi tarafından yargılamanın yenilenmesi talep edilmesi üzerine … … 7. Aile Mahkemesinin E.2010/426-K.2012/418 sayılı kararı ile davacı-karşı davalı kadın vasisinin yargılamanın yenilenmesi talebi kabul edilerek, davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davasının reddine karar verilmiş olup, bu dosya kapsamında davacı-karşı davalı kadın hakkında alınan Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 4. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 23.03.2011 tarihli raporunda, davacı-karşı davalı kadının psikotik bozukluk akıl hastalığına düçar olduğu ve boşanma davasının görüldüğü 2008 yılının Nisan-Mayıs aylarında fiil ehliyetine haiz olmadığı rapor edilmiştir.

Taraflar 18.01.1982 tarihinde evlenmiş olup, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 145/2. maddesindeki sebeple evliliğin iptaline karar verilebilmesi için, eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir nedenle ayırt etme gücünden yoksun bulunması halinin her türlü şüpheden uzak sağlık kurulu raporu ile belirlenmesi gerekir. Mahkemece, tarafların evlenme tarihinde davacı-karşı davalı kadının fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığı yönünde herhangi bir araştırma yapılmadığı da gözetildiğinde, davacı-davalı kadının evlenme tarihinde sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunup bulunmadığı veya evlenmeye engel derece akıl hastası olup olmadığı hususunun, Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kurulundan rapor alınmak suretiyle tespit edilmesi; buna göre mutlak butlan sebebi mevcutsa butlana karar verilmesi; değilse davalı-karşı davacı erkeğin ikinci kademede nisbi butlan sebebiyle evlenmenin iptali isteği dikkate alınarak bu çerçevede toplanan delillerin değerlendirilmesi ile gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmesi, davalı-karşı davacı erkeğin mutlak ve nisbi butlan sebeplerine dayalı evlenmenin iptali isteği sonucunda verilecek kararların tarafların boşanma davalarını etkileyecek nitelikte bulunduğu da gözetilerek, tarafların boşanma davalarının eldeki dosyadan tefrik edilmesi, erkeğin açtığı mutlak ve nisbi butlan sebebiyle evlenmenin iptali davasının sonucu beklendikten sonra boşanma davaları hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç

Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların boşanma davalarına yönelik temyiz itirazlarının ise şimdilik incelenmesine yer olmadığına, duruşma için takdir olunan 1630 TL. vekalet ücretinin ….’dan alınıp ….’a verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.

Evliliğin İptali Davasında Ruhsal Hastalığın Davacının veya Altsoyunun Sağlığı için Ağır Tehlike Oluşturup Oluşturmadığının Araştırılması

Ruhsal Rahatsızlık Nedeniyle Evliliğin İptali: Mahkemece yapılacak iş, davalıda evlenme öncesi mevcut olan ve kronik özellik gösteren adlı ruhsal hastalığın davacının veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturup oluşturmadığı konusunda yeniden resmi sağlık kurulu raporu almak ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Bu husus nazara alınmadan, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

(4721 s. K. m. 149, 150)

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi

Esas No: 2013/20396 Karar No: 2014/5254 Karar Tarihi: 10.03.2014

Dava

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar

Olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir (HMK.md.33). Davacı, dava dilekçesinde, davalının bu ruhsal hastalığını gizleyerek evliliği gerçekleştirdiğini, bu durumu düğünlerinden bir hafta sonra öğrendiğini ileri sürerek evliliğin iptalini istemiştir. Buna göre istek, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 149/2.maddesine değil, ya ilişkin aynı Yasanın 150/2. maddesine dayanmaktadır. Bu madde gereğince evlenmenin iptaline karar verilebilmesi için, davalıda mevcut olan hastalığın davacının veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturması ve bu hastalığın davacıdan gizlenmiş bulunması zorunludur.

Davalının tanısıyla 16.05.2009 tarihiden bu yana tedavi gördüğü, 04.08.2012 tarihinden bu yana hastalığının remisyon (iyileşme) halinde olduğu, hastalığının süreğen (kronik) özellikte olduğu, ilaç tedavisiyle iyilik halinin sağlanabildiği, kişinin kendi başına yaşamını sürdürebileceği, vasi tayinine yer olmadığı 31.01.2013 tarihli sağlık kurulu raporunda bildirilmiştir. Rapor davalıda mevcut ruhsal rahatsızlığın, davacının veya alt soyunun sağlığı için ağır bir tehlike oluşturup oluşturmadığı hususunda eksik ve hüküm kurmaya yeterli değildir. O halde, mahkemece yapılacak iş, davalıda evlenme öncesi mevcut olan ve kronik özellik gösteren adlı ruhsal hastalığın davacının veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturup oluşturmadığı konusunda yeniden resmi sağlık kurulu raporu almak ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Bu husus nazara alınmadan, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Sonuç

Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.03.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.

Nisbi Butlan Nedeniyle Evliliğin İptali: Kadının Evlenmeden Önce Bakire Olduğunu Söylemesi, Yanılma ve Aldatma Sayılır mı

Yanılma ve Aldatma Nedeniyle Evliliğin İptali: Uyuşmazlık, evliliğin iptalini gerektiren şartların olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı erkek tanığı …’in beyanına göre, davalı kadın ile telefonda görüştüğü, kadının bakire olduğunu erkeğe söylediği ve bakire olmadığını söylemesi halinde erkeğin kendisi ile evlenmeyeceğini beyan ettiğini belirttiği, kadın tarafından ismi geçen tanıkla bu yönde bir konuşmanın yapılmadığının iddia edilmediği, davacı erkeğin, ilk gece kadının bakire olmadığını anladığı ve evlilik birliğini bitirmek istediği, kadının, evlenmeden önce erkeğe bakire olduğunu ve hiç evlilik yapmadığını söyleyerek yanılttığı ve erkeğin, kadında bulunması gereken bu vasfın olmadığını bilmesi durumunda bu evliliği yapmayacağının anlaşıldığı, bu hususun tarafların birlikte yaşamasını çekilmez hale getirdiği,

(4721 s. K. m. 149, 150) (6100 s. K. m. 190, 369, 370, 371)

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi

Esas No: 2023/2554 Karar No: 2023/4654 Karar Tarihi: 11.10.2023

Taraflar arasındaki evliliğin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile taraflar arasındaki evliliğin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 149 uncu maddesi hükmü uyarınca iptaline karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. Dava

Davacı erkek vekili kadının boşanma davasına karşı açtığı karşı dava dilekçesinde özetle; tarafların 05.02.2021 tarihinde evlendiğini, bu evlilikten ortak çocuklarının olmadığını, kadının, erkekten evlenmeden önce birtakım sağlık sorunları ve bakire olup olmadığını gizlediğini, taraflar arasındaki evlilik birliğinin bu sebeple fiilen 19.02.2021 tarihinde sona erdiğini, kadının, evlenmeden önce kendisini bekar ve sağlıklı biri olarak tanıttığını ve erkeğe hataya düşürdüğünü, hileli hareketlerde bulunduğunu iddia ederek öncelikle taraflar arasındaki evlilik birliğinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 149 uncu ve 150 inci maddeleri uyarınca iptaline, olmadığı takdirde evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiş olup kadının asıl boşanma davası işbu dava dosyasından tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmiş, erkeğin davası yönünden yargılamaya devam edilmiştir.

II. Cevap

1. Davalı kadın vekili 25.02.2021 tarihli dilekçesinde açtığı boşanma dava dilekçesinde özetle; tarafların 05.02.2021 tarihinde evlendiklerini, kadının, daha önceden hiç evlenmediğini, davalı ile sosyal medyadan tanıştıklarını ve evlenme kararı aldıklarını, erkeğin, taraflar arasında yaşanan tartışma sonrası boşanmak istediğini söylediğini, tarafların fiilen birlikte yaşadığı 12 gün süresince erkeğin psikolojik şiddet uyguladığını ve kadını ortak konuttan kovduğunu, kadını, iftira atacağından bahisle tehdit ettiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası, 1.000,00 TL yoksulluk nafakası, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve etmiş olup davacı kadın tarafından sunulan 07.06.2021 havale tarihli dilekçeyle; tarafların aralarındaki sorunları hallettiğini, açtığı boşanma davasından vazgeçtiğini, dosyanın kapatılmasını talep ettiği, İlk Derece Mahkemesi tarafından dosya içerisinde erkek tarafından açılan bir karşı dava olması nedeniyle, kadının davasının işbu dava dosyasından tefriki ile ayrı bir esasa kaydedildiği, kadın tarafından boşanma istemli açılan davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.

2. Davalı kadın vekili erkek tarafından açılan davaya karşı sunduğu cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, kadının, bakire olduğunu, taraflar arasında evlenmeden önce bu yönde bir konuşmanın geçmediğini, taraflar arasındaki geçimsizlikte kadının herhangi kusurlu bir davranışının bulunmadığını, erkeğin, fiili birliktelik süresince kadına kötü muamelede bulunduğunu, kadını ortak konuttan kovduğunu iddia ederek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İlk Derece Mahkemesi Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; erkeğin, kadını bakire olarak bildiği ve bu şekilde evlendiği, bakire olmadığı kadın tarafından erkekten gizlendiği, bu hususun tanık beyanı ile ispatlandığı, erkeğin kadınla yanılarak evlendiği ve tarafların içinde yaşadığı toplumsal koşullar düşünüldüğünde erkek açısından bu yanılmanın objektif bakımdan esaslı nitelikte olduğu, evlilik birliğinin devamının erkek açısından çekilmez hal aldığının kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile taraflar arasındaki evliliğin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 149 uncu maddesi hükmü uyarınca iptaline, aynı Kanunu’nun 150 inci maddesi hükmüne dayalı talebin ise reddine, kadın yararına tarafların ekonomik ve sosyal durumları, ekonomik koşullar dikkate alınarak aylık 700,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiştir.

IV. İstinaf
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın hatalı olduğu, erkeğin ikinci evliliği kadının ise ilk evliliği olduğu, her ne kadar dava dilekçesinde kadının akıl sağlığının yerinde olmadığı iddia edilmişse de alınan sağlık kurulu raporu ile bu iddianın doğru olmadığının anlaşıldığı, erkeğin davasını ispatlayamadığı, kadının tazminat ve nafaka talepleri ile ilgili karar verilmemesinin de isabetsiz olduğu belirtilerek; hükmün tamamı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin belirtilen kararı ile tüm dosya kapsamı bir arada incelendiğinde; davacı erkek tanığı …’in beyanına göre, davalı kadın ile telefonda görüştüğü, kadının bakire olduğunu erkeğe söylediği ve bakire olmadığını söylemesi halinde erkeğin kendisi ile evlenmeyeceğini beyan ettiğini belirttiği, kadın tarafından ismi geçen tanıkla bu yönde bir konuşmanın yapılmadığının iddia edilmediği, davacı erkeğin, ilk gece kadının bakire olmadığını anladığı ve evlilik birliğini bitirmek istediği ancak, kadının ortak konuttan gitmediği, sonrasında tanık … tarafından ikna edilmesi ile on günün sonunda ortak konuttan ayrıldığı, kadının, evlenmeden önce erkeğe bakire olduğunu ve hiç evlilik yapmadığını söyleyerek yanılttığı ve erkeğin, kadında bulunması gereken bu vasfın olmadığını bilmesi durumunda bu evliliği yapmayacağının anlaşıldığı, bu hususun tarafların birlikte yaşamasını çekilmez hale getirdiği, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, her ne kadar kadın vekili istinaf dilekçesinde kadının, yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri ile ilgili karar verilmediği belirtilmişse de bu taleplerin kadın tarafından açılan ve tefrik edilen davada talep edildiğinden o dosyada değerlendirilmesi gerektiği ve bu yöndeki istinaf itirazının yerinde olmadığı belirtilerek; davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. Temyiz
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı kadın vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının hatalı olduğu belirtilerek istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, evliliğin iptalini gerektiren şartların olup olmadığı, erkeğin açtığı davada kadının tazminat ve nafaka talebi olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’un (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi;

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 149 uncu maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen …, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. Karar

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,11.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

İlgili Mevzuat için Tıklayınız
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu
Nisbî Butlan: Eşlerin Dava Hakkı
Ayırt etme gücünden geçici yoksunluk - Madde 148

Evlenme sırasında geçici bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun olan eş, evlenmenin iptalini dava edebilir.

 

Yanılma - Madde 149

Aşağıdaki durumlarda eşlerden biri evlenmenin iptalini dava edebilir:

1. Evlenmeyi hiç istemediği veya evlendiği kişiyle evlenmeyi düşünmediği hâlde yanılarak bu evlenmeye razı olmuşsa,

2. Eşinde bulunmaması onunla birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez bir duruma sokacak derecede önemli bir nitelikte yanılarak evlenmişse.

 

Aldatma - Madde 150

Aşağıdaki durumlarda eşlerden biri evlenmenin iptalini dava edebilir:

1. Eşinin namus ve onuru hakkında doğrudan doğruya onun tarafından veya onun bilgisi altında bir başkası tarafından aldatılarak evlenmeye razı olmuşsa,

2. Davacının veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturan bir hastalık kendisinden gizlenmişse.

 

Korkutma - Madde 151

Kendisinin veya yakınlarından birinin hayatı, sağlığı veya namus ve onuruna yönelik pek yakın ve ağır bir tehlike ile korkutularak evlenmeye razı edilmiş eş, evlenmenin iptalini dava edebilir.

 

Hak düşürücü süre - Madde 152

İptal davası açma hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak altı ay ve her hâlde evlenmenin üzerinden beş yıl geçmekle düşer.

 

Yasal temsilcinin dava hakkı - Madde 153

Küçük veya kısıtlı, yasal temsilcisinin izni olmadan evlenirse, izni alınmayan yasal temsilci evlenmenin iptalini dava edebilir.

 

Bu suretle evlenen kimse sonradan onsekiz yaşını doldurmak suretiyle ergin olur, kısıtlı olmaktan çıkar veya karı gebe kalırsa evlenmenin iptaline karar verilemez.

Yıllık Tecrübe
0 +
Mutlu Müvekkil
0 +
Dava Takibi
0 +
Başarı Oranı
% 0 +

Nisbi Butlan Nedeniyle Evliliğin İptali – Kayseri Boşanma Avukatı

Alanında yetkin Kayseri boşanma avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Bürosu, anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma davalarında Kayseri boşanma avukatı ve arabulucu olarak tazminat davası, nafaka davası, velayet davası, mal rejiminin tasfiyesi gibi aile hukuku ile ilgili her türlü konuda avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.

Kayseri Boşanma Avukatı kadrosu ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, boşanma davası sırasında ve sonrasında müvekkillerimize gerekli hukuki danışmanlık desteği sağlamaktadır. Kayseri boşanma avukatı kadromuz; boşanma davası, anlaşmalı boşanma, çekişmeli boşanma, zina nedeniyle boşanma, terk nedeniyle boşanma, tanıma ve tenfiz davası, nafaka davası, tazminat davası, velayet davası, mal rejimi davası gibi aile hukuku davalarında müvekkillerimizi temsil etmekte, ayrıca hukuki danışmanlık ve arabuluculuk hizmeti de vermektedir.

Kayseri boşanma avukatı kadromuz; anlaşmalı boşanma davası, çekişmeli boşanma davası, boşanma sonrası mal paylaşımı, nafaka davası, velayet davası ve velayetin değiştirilmesi, iştirak nafakası, maddi ve manevi tazminat davası gibi aile hukuku alanına giren konularda uzmanlığa ve 15 yılı aşkın tecrübeye sahiptir. Kayseri boşanma avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan boşanma süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile boşanma davası ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.