
Borç İlişkisinin Kaynakları: Sözleşmeden, Haksız Fiillerden ve Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Borç İlişkileri
Türk Borçlar Kanunu
Kanun Numarası: 6098 Kabul Tarihi: 11/1/2011 Yayımlandığı Resmî Gazete Tarih: 4/2/2011 Sayısı: 27836
Birinci Kısım: Genel Hükümler
Birinci Bölüm: Borç İlişkisinin Kaynakları
Birinci Ayırım: Sözleşmeden Doğan Borç İlişkileri
A. Sözleşmenin kurulması
I. İrade açıklaması
1. Genel olarak – Madde 1
Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur.
İrade açıklaması, açık veya örtülü olabilir.
2. İkinci derecedeki noktalar – Madde 2
Taraflar sözleşmenin esaslı noktalarında uyuşmuşlarsa, ikinci derecedeki noktalar üzerinde durulmamış olsa bile, sözleşme kurulmuş sayılır.
İkinci derecedeki noktalarda uyuşulamazsa hâkim, uyuşmazlığı işin özelliğine bakarak karara bağlar.
Sözleşmelerin şekline ilişkin hükümler saklıdır.
II. Öneri ve kabul
1. Süreli öneri – Madde 3
Kabul için süre belirleyerek bir sözleşme yapılmasını öneren, bu sürenin sona ermesine kadar önerisiyle bağlıdır.
Kabul bu süre içinde kendisine ulaşmazsa; öneren, önerisiyle bağlılıktan kurtulur.
2. Süresiz öneri
a. Hazır olanlar arasında – Madde 4
Kabul için süre belirlenmeksizin hazır olan bir kişiye yapılan öneri hemen kabul edilmezse; öneren, önerisiyle bağlılıktan kurtulur.
Telefon, bilgisayar gibi iletişim sağlayabilen araçlarla doğrudan iletişim sırasında yapılan öneri, hazır olanlar arasında yapılmış sayılır.
b. Hazır olmayanlar arasında – Madde 5
Kabul için süre belirlenmeksizin hazır olmayan bir kişiye yapılan öneri, zamanında ve usulüne uygun olarak gönderilmiş bir yanıtın ulaşmasının beklenebileceği ana kadar, önereni bağlar.
Öneren, önerisini zamanında ulaşmış sayabilir.
Zamanında gönderilen kabul, önerene geç ulaşır ve öneren onunla bağlı olmak istemezse, durumu hemen kabul edene bildirmek zorundadır.
3. Örtülü kabul – Madde 6
Öneren, kanun veya işin özelliği ya da durumun gereği açık bir kabulü beklemek zorunda değilse, öneri uygun bir sürede reddedilmediği takdirde, sözleşme kurulmuş sayılır.
4. Ismarlanmayan şeyin gönderilmesi – Madde 7
Ismarlanmamış bir şeyin gönderilmesi öneri sayılmaz. Bu şeyi alan kişi, onu geri göndermek veya saklamakla yükümlü değildir.
5. Bağlayıcı olmayan öneri ve herkese açık öneri – Madde 8
Öneren, önerisi ile bağlı olmama hakkının saklı olduğunu açıkça belirtirse veya işin özelliğinden ya da durumun gereğinden bağlanma niyetinde olmadığı anlaşılırsa, önerisi kendisini bağlamaz.
Fiyatını göstererek mal sergilenmesi veya tarife, fiyat listesi ya da benzerlerinin gönderilmesi, aksi açıkça ve kolaylıkla anlaşılmadıkça öneri sayılır.
6. İlan yoluyla ödül sözü verme – Madde 9
Bir sonucun gerçekleşmesi karşılığında ödül vereceğini ilan yoluyla duyuran kimse, sözünü yerine getirmekle yükümlüdür.
Ödül sözü veren, sonucun gerçekleşmesinden önce sözünden cayarsa veya sonucun gerçekleşmesini engellerse, dürüstlük kurallarına uygun olarak yapılan giderleri ödemekle yükümlüdür. Ancak, bir ya da birden çok kişiye ödenecek giderlerin toplamı, ödülün değerini aşamaz.
Ödül sözü veren, giderlerinin ödenmesini isteyenlerin beklenen sonucu gerçekleştiremeyeceklerini ispat ederse, giderleri ödeme yükümlülüğünden kurtulur.
7. Önerinin ve kabulün geri alınması – Madde 10
Geri alma açıklaması, diğer tarafa öneriden önce veya aynı anda ulaşmış ya da daha sonra ulaşmakla birlikte diğer tarafça öneriden önce öğrenilmiş olursa, öneri yapılmamış sayılır.
Bu kural, kabulün geri alınmasında da uygulanır.
III. Hazır olmayanlar arasında kurulan sözleşmenin hüküm anı – Madde 11
Hazır olmayanlar arasında kurulan sözleşmeler, kabulün gönderildiği andan başlayarak hüküm doğurur.
Açık bir kabulün gerekli olmadığı durumlarda, sözleşme önerinin ulaşma anından başlayarak hüküm doğurur.
B. Sözleşmelerin şekli
I. Genel kural – Madde 12
Sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir.
Kanunda sözleşmeler için öngörülen şekil, kural olarak geçerlilik şeklidir. Öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm doğurmaz.
II. Yazılı şekil
1. Yasal şekil
a. Kapsamı – Madde 13
Kanunda yazılı şekilde yapılması öngörülen bir sözleşmenin değiştirilmesinde de yazılı şekle uyulması zorunludur. Ancak, sözleşme metniyle çelişmeyen tamamlayıcı yan hükümler bu kuralın dışındadır.
Bu kural, yazılı şekil dışındaki geçerlilik şekilleri hakkında da uygulanır.
b. Unsurları – Madde 14
Yazılı şekilde yapılması öngörülen sözleşmelerde borç altına girenlerin imzalarının bulunması zorunludur.
Kanunda aksi öngörülmedikçe, imzalı bir mektup, asılları borç altına girenlerce imzalanmış telgraf, teyit edilmiş olmaları kaydıyla faks veya buna benzer iletişim araçları ya da güvenli elektronik imza ile gönderilip saklanabilen metinler de yazılı şekil yerine geçer.
c. İmza – Madde 15
İmzanın, borç altına girenin el yazısıyla atılması zorunludur. Güvenli elektronik imza da, el yazısıyla atılmış imzanın bütün hukuki sonuçlarını doğurur.
İmzanın el yazısı dışında bir araçla atılması, ancak örf ve âdetçe kabul edilen durumlarda ve özellikle çok sayıda çıkarılan kıymetli evrakın imzalanmasında yeterli sayılır.
(Değişik fıkra: 13/2/2011-6111/213 md.) Görme engellilerin talepleri halinde imzalarında şahit aranır. Aksi takdirde görme engellilerin imzalarını el yazısı ile atmaları yeterlidir.
d. İmza yerine geçen işaretler – Madde 16
İmza atamayanlar, imza yerine usulüne göre onaylanmış olması koşuluyla, parmak izi, el ile yapılmış bir işaret ya da mühür kullanabilirler.
Kambiyo senetlerine ilişkin hükümler saklıdır.
2. İradi şekil – Madde 17
Kanunda şekle bağlanmamış bir sözleşmenin taraflarca belirli bir şekilde yapılması kararlaştırılmışsa, belirlenen şekilde yapılmayan sözleşme tarafları bağlamaz.
Herhangi bir belirleme olmaksızın yazılı şekil kararlaştırılmışsa, yasal yazılı şekle ilişkin hükümler uygulanır.
C. Borç tanıması – Madde 18
Borcun sebebini içermemiş olsa bile borç tanıması geçerlidir.
D. Sözleşmelerin yorumu, muvazaalı işlemler –Madde 19
Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.
Borçlu, yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı kazanmış olan üçüncü kişiye karşı, bu işlemin muvazaalı olduğu savunmasında bulunamaz.
E. Genel işlem koşulları
I. Genel olarak – Madde 20
Genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleridir. Bu koşulların, sözleşme metninde veya ekinde yer alması, kapsamı, yazı türü ve şekli, nitelendirmede önem taşımaz.
Aynı amaçla düzenlenen sözleşmelerin metinlerinin özdeş olmaması, bu sözleşmelerin içerdiği hükümlerin, genel işlem koşulu sayılmasını engellemez.
Genel işlem koşulları içeren sözleşmeye veya ayrı bir sözleşmeye konulan bu koşulların her birinin tartışılarak kabul edildiğine ilişkin kayıtlar, tek başına, onları genel işlem koşulu olmaktan çıkarmaz.
Genel işlem koşullarıyla ilgili hükümler, sundukları hizmetleri kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütmekte olan kişi ve kuruluşların hazırladıkları sözleşmelere de, niteliklerine bakılmaksızın uygulanır.
II. Kapsamı
1. Yazılmamış sayılma – Madde 21
Karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlıdır. Aksi takdirde, genel işlem koşulları yazılmamış sayılır.
Sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşulları da yazılmamış sayılır.
2. Yazılmamış sayılmanın sözleşmeye etkisi – Madde 22
Sözleşmenin yazılmamış sayılan genel işlem koşulları dışındaki hükümleri geçerliliğini korur. Bu durumda düzenleyen, yazılmamış sayılan koşullar olmasaydı diğer hükümlerle sözleşmeyi yapmayacak olduğunu ileri süremez.
III. Yorumlanması – Madde 23
Genel işlem koşullarında yer alan bir hüküm, açık ve anlaşılır değilse veya birden çok anlama geliyorsa, düzenleyenin aleyhine ve karşı tarafın lehine yorumlanır.
IV. Değiştirme yasağı – Madde 24
Genel işlem koşullarının bulunduğu bir sözleşmede veya ayrı bir sözleşmede yer alan ve düzenleyene tek yanlı olarak karşı taraf aleyhine genel işlem koşulları içeren sözleşmenin bir hükmünü değiştirme ya da yeni düzenleme getirme yetkisi veren kayıtlar yazılmamış sayılır.
V. İçerik denetimi – Madde 25
Genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamaz.
F. Sözleşmenin içeriği
I. Sözleşme özgürlüğü – Madde 26
Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler.
II. Kesin hükümsüzlük – Madde 27
Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.
Sözleşmenin içerdiği hükümlerden bir kısmının hükümsüz olması, diğerlerinin geçerliliğini etkilemez. Ancak, bu hükümler olmaksızın sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, sözleşmenin tamamı kesin olarak hükümsüz olur.
III. Aşırı yararlanma – Madde 28
Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.
Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir.
IV. Önsözleşme – Madde 29
Bir sözleşmenin ileride kurulmasına ilişkin sözleşmeler geçerlidir.
Kanunlarda öngörülen istisnalar dışında, önsözleşmenin geçerliliği, ileride kurulacak sözleşmenin şekline bağlıdır.
G. İrade bozuklukları
I. Yanılma
1. Yanılmanın hükümleri – Madde 30
Sözleşme kurulurken esaslı yanılmaya düşen taraf, sözleşme ile bağlı olmaz.
2. Yanılma hâlleri
a. Açıklamada yanılma – Madde 31
Özellikle aşağıda sayılan yanılma hâlleri esaslıdır:
1. Yanılan, kurulmasını istediği sözleşmeden başka bir sözleşme için iradesini açıklamışsa.
2. Yanılan, istediğinden başka bir konu için iradesini açıklamışsa.
3. Yanılan, sözleşme yapma iradesini, gerçekte sözleşme yapmak istediği kişiden başkasına açıklamışsa.
4. Yanılan, sözleşmeyi yaparken belirli nitelikleri olan bir kişiyi dikkate almasına karşın başka bir kişi için iradesini açıklamışsa.
5. Yanılan, gerçekte üstlenmek istediğinden önemli ölçüde fazla bir edim için veya gerçekte istediğinden önemli ölçüde az bir karşı edim için iradesini açıklamışsa.
Basit hesap yanlışlıkları sözleşmenin geçerliliğini etkilemez; bunların düzeltilmesi ile yetinilir.
b. Saikte yanılma – Madde 32
Saikte yanılma, esaslı yanılma sayılmaz. Yanılanın, yanıldığı saiki sözleşmenin temeli sayması ve bunun da iş ilişkilerinde geçerli dürüstlük kurallarına uygun olması hâlinde yanılma esaslı sayılır. Ancak bu durumun karşı tarafça da bilinebilir olması gerekir.
c. İletmede yanılma – Madde 33
Sözleşmenin kurulmasına yönelik iradenin haberci veya çevirmen gibi bir aracı ya da bir araç tarafından yanlış iletilmiş olması hâlinde de yanılma hükümleri uygulanır.
3. Yanılmada dürüstlük kuralları – Madde 34
Yanılan, yanıldığını dürüstlük kurallarına aykırı olarak ileri süremez.
Özellikle diğer tarafın, sözleşmenin yanılanın kasdettiği anlamda kurulmasına razı olduğunu bildirmesi durumunda, sözleşme bu anlamda kurulmuş sayılır.
4. Yanılmada kusur – Madde 35
Yanılan, yanılmasında kusurlu ise, sözleşmenin hükümsüzlüğünden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. Ancak, diğer taraf yanılmayı biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, tazminat istenemez.
Hâkim, hakkaniyetin gerektirdiği durumlarda, ifadan beklenen yararı aşmamak kaydıyla, daha fazla tazminata hükmedebilir.
II. Aldatma – Madde 36
Taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile, sözleşmeyle bağlı değildir.
Üçüncü bir kişinin aldatması sonucu bir sözleşme yapan taraf, sözleşmenin yapıldığı sırada karşı tarafın aldatmayı bilmesi veya bilecek durumda olması hâlinde, sözleşmeyle bağlı değildir.
III. Korkutma
1. Hükmü – Madde 37
Taraflardan biri, diğerinin veya üçüncü bir kişinin korkutması sonucu bir sözleşme yapmışsa, sözleşmeyle bağlı değildir.
Korkutan bir üçüncü kişi olup da diğer taraf korkutmayı bilmiyorsa veya bilecek durumda değilse, sözleşmeyle bağlı kalmak istemeyen korkutulan, hakkaniyet gerektiriyorsa, diğer tarafa tazminat ödemekle yükümlüdür.
2. Koşulları – Madde 38
Korkutulan, içinde bulunduğu durum bakımından kendisinin veya yakınlarından birinin kişilik haklarına ya da malvarlığına yönelik ağır ve yakın bir zarar tehlikesinin doğduğuna inanmakta haklı ise, korkutma gerçekleşmiş sayılır.
Bir hakkın veya kanundan doğan bir yetkinin kullanılacağı korkutmasıyla sözleşme yapıldığında, bu hakkı veya yetkiyi kullanacağını açıklayanın, diğer tarafın zor durumda kalmasından aşırı bir menfaat sağlamış olması hâlinde, korkutmanın varlığı kabul edilir.
IV. İrade bozukluğunun giderilmesi – Madde 39
Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır.
Aldatma veya korkutmadan dolayı bağlayıcılığı olmayan bir sözleşmenin onanmış sayılması, tazminat hakkını ortadan kaldırmaz.
H. Temsil
I. Yetkili temsil
1. Genel olarak
a. Temsilin hükmü – Madde 40
Yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukuki işlemin sonuçları, doğrudan doğruya temsil olunanı bağlar.
Temsilci, hukuki işlemi yaparken bu sıfatını bildirmezse, hukuki işlemin sonuçları kendisine ait olur. Ancak, karşı taraf bir temsil ilişkisinin varlığını durumdan çıkarıyor veya çıkarması gerekiyor ya da hukuki işlemi temsilci veya temsil olunandan biri ile yapması farksız ise, hukuki işlemin sonuçları doğrudan doğruya temsil olunana ait olur.
Diğer durumlarda alacağın devri veya borcun üstlenilmesine ilişkin hükümler uygulanır.
b. Temsil yetkisinin içeriği ve derecesi – Madde 41
Başkası adına ve hesabına temsil kamu hukukundan doğmuşsa, temsil yetkisinin içeriği ve derecesi bu konudaki yasal hükümlere; temsil hukuksal bir işlemden doğmuşsa, temsil yetkisinin içeriği ve derecesi o hukuksal işleme göre belirlenir.
Temsil yetkisi üçüncü kişilere bildirilmişse temsil yetkisinin içeriği ve derecesi, bu bildirime göre belirlenir.
2. Hukuki işlemden doğan yetki
a. Yetkinin sınırlanması ve geri alınması – Madde 42
Temsil olunan, hukuki bir işlemden doğan temsil yetkisini her zaman sınırlayabilir veya geri alabilir. Ancak, taraflar arasındaki hizmet, vekâlet veya ortaklık sözleşmeleri gibi hukuki ilişkilerden doğabilecek haklar saklıdır.
Temsil olunan, bu hakkından önceden feragat edemez.
Temsil olunan verdiği yetkiyi üçüncü kişilere açıkça veya dolaylı biçimde bildirmişse, bu yetkiyi tamamen veya kısmen geri aldığını onlara bildirmediği takdirde, yetkinin geri alındığını iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri süremez.
b. Ölüm, ehliyetsizlik ve diğer durumlar – Madde 43
Hukuki işlemden doğan temsil yetkisi, aksi taraflarca kararlaştırılmadıkça veya işin özelliğinden anlaşılmadıkça, temsil olunanın veya temsilcinin ölümü, gaipliğine karar verilmesi, fiil ehliyetini kaybetmesi veya iflas etmesi durumlarında sona erer.
Bu hüküm, bir tüzel kişiliğin sona ermesi durumunda da uygulanır.
Tarafların karşılıklı kişisel hakları saklıdır.
c. Yetki belgesinin geri verilmesi – Madde 44
Temsilciye yetki belgesi verilmişse, yetkinin sona ermesi durumunda temsilci, bu belgeyi temsil olunana geri vermekle veya hâkimin belirleyeceği yere bırakmakla yükümlüdür.
Temsil olunan veya halefleri, temsilcinin belgeyi geri vermesi için gerekeni yapmazlarsa, bundan dolayı iyiniyetli üçüncü kişilerin zararını gidermekle yükümlüdürler.
d. Yetkinin sona erdiğinin ileri sürülememesi – Madde 45
Temsilci, yetkisinin sona ermiş olduğunu bilmediği sürece, temsil olunan veya halefleri, temsilcinin yapmış olduğu hukuki işlemlerin sonuçlarıyla bağlıdırlar.
Bu kural, üçüncü kişilerin yetkinin sona ermiş olduğunu bildikleri durumlarda uygulanmaz.
II. Yetkisiz temsil
1. Onama hâlinde – Madde 46
Bir kimse yetkisi olmadığı hâlde temsilci olarak bir hukuki işlem yaparsa, bu işlem ancak onadığı takdirde temsil olunanı bağlar.
Yetkisiz temsilcinin kendisiyle işlem yaptığı diğer taraf, temsil olunandan, uygun bir süre içinde bu hukuki işlemi onayıp onamayacağını bildirmesini isteyebilir. Bu süre içinde işlemin onanmaması durumunda, diğer taraf bu işlemle bağlı olmaktan kurtulur.
2. Onamama hâlinde – Madde 47
Temsil olunanın açık veya örtülü olarak hukuki işlemi onamaması hâlinde, bu işlemin geçersiz olmasından doğan zararın giderilmesi, yetkisiz temsilciden istenebilir. Ancak, yetkisiz temsilci, işlemin yapıldığı sırada karşı tarafın, kendisinin yetkisiz olduğunu bildiğini veya bilmesi gerektiğini ispat ederse, kendisinden zararın giderilmesi istenemez.
Hakkaniyet gerektiriyorsa, kusurlu yetkisiz temsilciden diğer zararların giderilmesi de istenebilir.
Sebepsiz zenginleşmeden doğan haklar saklıdır.
III. Saklı hükümler – Madde 48
Ortaklık temsilcileri ile organlarının ve ticari vekillerin yetkisine ilişkin hükümler saklıdır.
İkinci Ayırım: Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri
A. Sorumluluk
I. Genel olarak – Madde 49
Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
II. Zararın ve kusurun ispatı – Madde 50
Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.
Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.
III. Tazminat
1. Belirlenmesi – Madde 51
Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.
Tazminatın irat biçiminde ödenmesine hükmedilirse, borçlu güvence göstermekle yükümlüdür.
2. İndirilmesi – Madde 52
Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.
Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.
IV. Özel durumlar
1. Ölüm ve bedensel zarar
a. Ölüm – Madde 53
Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır:
1. Cenaze giderleri.
2. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
3. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.
b. Bedensel zarar – Madde 54
Bedensel zararlar özellikle şunlardır:
1. Tedavi giderleri.
2. Kazanç kaybı.
3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
c. Belirlenmesi – Madde 55
Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.
Bu Kanun hükümleri, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine ya da kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin istem ve davalarda da uygulanır.
d. Manevi tazminat – Madde 56
Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.
Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
2. Haksız rekabet – Madde 57
Gerçek olmayan haberlerin yayılması veya bu tür ilanların yapılması ya da dürüstlük kurallarına aykırı diğer davranışlarda bulunulması yüzünden müşterileri azalan veya onları kaybetme tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu davranışlara son verilmesini ve kusurun varlığı hâlinde zararının giderilmesini isteyebilir.
Ticari işlere ait haksız rekabet hakkında Türk Ticaret Kanunu hükümleri saklıdır.
3. Kişilik hakkının zedelenmesi – Madde 58
Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.
Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir.
4. Ayırt etme gücünün geçici kaybı – Madde 59
Ayırt etme gücünü geçici olarak kaybeden kişi, bu sırada verdiği zararları gidermekle yükümlüdür. Ancak, ayırt etme gücünü kaybetmede kusuru olmadığını ispat ederse, sorumluluktan kurtulur.
V. Sorumluluk sebeplerinin çokluğu
1. Sebeplerin yarışması – Madde 60
Bir kişinin sorumluluğu, birden çok sebebe dayandırılabiliyorsa hâkim, zarar gören aksini istemiş olmadıkça veya kanunda aksi öngörülmedikçe, zarar görene en iyi giderim imkânı sağlayan sorumluluk sebebine göre karar verir.
2. Müteselsil sorumluluk
a. Dış ilişkide – Madde 61
Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.
b. İç ilişkide – Madde 62
Tazminatın aynı zarardan sorumlu müteselsil borçlular arasında paylaştırılmasında, bütün durum ve koşullar, özellikle onlardan her birine yüklenebilecek kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğu göz önünde tutulur.
Tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişi, bu fazla ödemesi için, diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip ve zarar görenin haklarına halef olur.
VI. Hukuka aykırılığı kaldıran hâller
1. Genel olarak – Madde 63
Kanunun verdiği yetkiye dayanan ve bu yetkinin sınırları içinde kalan bir fiil, zarara yol açsa bile, hukuka aykırı sayılmaz.
Zarar görenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar, zarar verenin davranışının haklı savunma niteliği taşıması, yetkili kamu makamlarının müdahalesinin zamanında sağlanamayacak olması durumunda kişinin hakkını kendi gücüyle koruması veya zorunluluk hâllerinde de fiil, hukuka aykırı sayılmaz.
2. Sorumluluk – Madde 64
Haklı savunmada bulunan, saldıranın şahsına veya mallarına verdiği zarardan sorumlu tutulamaz.
Kendisini veya başkasını açık ya da yakın bir zarar tehlikesinden korumak için diğer bir kişinin mallarına zarar verenin, bu zararı giderim yükümlülüğünü hâkim hakkaniyete göre belirler.
Hakkını kendi gücüyle koruma durumunda kalan kişi, durum ve koşullara göre o sırada kolluk gücünün yardımını zamanında sağlayamayacak ise ve hakkının kayba uğramasını ya da kullanılmasının önemli ölçüde zorlaşmasını önleyecek başka bir yol da yoksa, verdiği zarardan sorumlu tutulamaz.
B. Kusursuz sorumluluk
I. Hakkaniyet sorumluluğu – Madde 65
Hakkaniyet gerektiriyorsa; hâkim, ayırt etme gücü bulunmayan kişinin verdiği zararın, tamamen veya kısmen giderilmesine karar verir.
II. Özen sorumluluğu
1. Adam çalıştıranın sorumluluğu – Madde 66
Adam çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür.
Adam çalıştıran, çalışanını seçerken, işiyle ilgili talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken, zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederse, sorumlu olmaz.
Bir işletmede adam çalıştıran, işletmenin çalışma düzeninin zararın doğmasını önlemeye elverişli olduğunu ispat etmedikçe, o işletmenin faaliyetleri dolayısıyla sebep olunan zararı gidermekle yükümlüdür.
Adam çalıştıran, ödediği tazminat için, zarar veren çalışana, ancak onun bizzat sorumlu olduğu ölçüde rücu hakkına sahiptir.
2. Hayvan bulunduranın sorumluluğu
a. Giderim yükümlülüğü – Madde 67
Bir hayvanın bakımını ve yönetimini sürekli veya geçici olarak üstlenen kişi, hayvanın verdiği zararı gidermekle yükümlüdür.
Hayvan bulunduran, bu zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederse sorumlu olmaz.
Hayvan, bir başkası veya bir başkasına ait hayvan tarafından ürkütülmüş olursa, hayvanı bulunduranın, bu kişilere rücu hakkı saklıdır.
b. Alıkoyma hakkı – Madde 68
Bir kişinin hayvanı, başkasının taşınmazı üzerinde bir zarar verdiği takdirde, taşınmazın zilyedi, o hayvanı yakalayabilir, zararı giderilinceye kadar alıkoyabilir; hatta durum ve koşullar haklı gösteriyorsa hayvanı diğer yollarla etkisiz hâle getirebilir.
Bu durumda, taşınmazın zilyedi derhâl hayvan sahibine bilgi vermek ve sahibini bilmiyorsa, onun bulunması için gerekli girişimleri yapmak zorundadır.
3. Yapı malikinin sorumluluğu
a. Giderim yükümlülüğü – Madde 69
Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür.
İntifa ve oturma hakkı sahipleri de, binanın bakımındaki eksikliklerden doğan zararlardan, malikle birlikte müteselsilen sorumludurlar.
Sorumluların, bu sebeplerle kendilerine karşı sorumlu olan diğer kişilere rücu hakkı saklıdır.
b. Zarar tehlikesini önleme – Madde 70
Bir başkasına ait bina veya diğer yapı eserlerinden zarar görme tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu tehlikenin giderilmesi için gerekli önlemlerin alınmasını hak sahiplerinden isteyebilir.
Kişilerin ve malların korunması hakkındaki kamu hukuku kuralları saklıdır.
III. Tehlike sorumluluğu ve denkleştirme – Madde 71
Önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmenin faaliyetinden zarar doğduğu takdirde, bu zarardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumludur.
Bir işletmenin, mahiyeti veya faaliyette kullanılan malzeme, araçlar ya da güçler göz önünde tutulduğunda, bu işlerde uzman bir kişiden beklenen tüm özenin gösterilmesi durumunda bile sıkça veya ağır zararlar doğurmaya elverişli olduğu sonucuna varılırsa, bunun önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletme olduğu kabul edilir. Özellikle, herhangi bir kanunda benzeri tehlikeler arzeden işletmeler için özel bir tehlike sorumluluğu öngörülmüşse, bu işletme de önemli ölçüde tehlike arzeden işletme sayılır.
Belirli bir tehlike hâli için öngörülen özel sorumluluk hükümleri saklıdır.
Önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmenin bu tür faaliyetine hukuk düzenince izin verilmiş olsa bile, zarar görenler, bu işletmenin faaliyetinin sebep olduğu zararlarının uygun bir bedelle denkleştirilmesini isteyebilirler.
C. Zamanaşımı
I. Kural – Madde 72
Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.
Haksız fiil dolayısıyla zarar gören bakımından bir borç doğmuşsa zarar gören, haksız fiilden doğan tazminat istemi zamanaşımına uğramış olsa bile, her zaman bu borcu ifadan kaçınabilir.
II. Rücu isteminde – Madde 73
Rücu istemi, tazminatın tamamının ödendiği ve birlikte sorumlu kişinin öğrenildiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde tazminatın tamamının ödendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.
Tazminatın ödenmesi kendisinden istenilen kişi, durumu birlikte sorumlu olduğu kişilere bildirmek zorundadır. Aksi takdirde zamanaşımı, bu bildirimin dürüstlük kurallarına göre yapılabileceği tarihte işlemeye başlar.
D. Yargılama
I. Ceza hukuku ile ilişkisinde – Madde 74
Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir.
Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.
II. Tazminat hükmünün değiştirilmesi – Madde 75
Bedensel zararın kapsamı, karar verme sırasında tam olarak belirlenemiyorsa hâkim, kararın kesinleşmesinden başlayarak iki yıl içinde, tazminat hükmünü değiştirme yetkisini saklı tutabilir.
III. Geçici ödemeler – Madde 76
Zarar gören, iddiasının haklılığını gösteren inandırıcı kanıtlar sunduğu ve ekonomik durumu da gerektirdiği takdirde hâkim, istem üzerine davalının zarar görene geçici ödeme yapmasına karar verebilir.
Davalının yaptığı geçici ödemeler, hükmedilen tazminata mahsup edilir; tazminata hükmedilmezse hâkim, davacının aldığı geçici ödemeleri, yasal faizi ile birlikte geri vermesine karar verir.
Üçüncü Ayırım: Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Borç İlişkileri
A. Koşulları
I. Genel olarak – Madde 77
Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür.
Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur.
II. Borçlanılmamış edimin ifası – Madde 78
Borçlanmadığı edimi kendi isteğiyle yerine getiren kimse, bunu ancak, kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat ederse geri isteyebilir.
Zamanaşımına uğramış bir borcun ifasından veya ahlaki bir ödevin yerine getirilmiş olmasından kaynaklanan zenginleşmeler geri istenemez.
Borç olmadığı hâlde ödenmiş olan edimin geri istenmesine ilişkin diğer kanun hükümleri saklıdır.
B. Geri vermenin kapsamı
I. Zenginleşenin yükümlülüğü – Madde 79
Sebepsiz zenginleşen, zenginleşmenin geri istenmesi sırasında elinden çıkmış olduğunu ispat ettiği kısmın dışında kalanı geri vermekle yükümlüdür.
Zenginleşen, zenginleşmeyi iyiniyetli olmaksızın elden çıkarmışsa veya elden çıkarırken ileride geri vermek zorunda kalabileceğini hesaba katması gerekiyorsa, zenginleşmenin tamamını geri vermekle yükümlüdür.
II. Giderleri isteme hakkı – Madde 80
Zenginleşen iyiniyetli ise, yaptığı zorunlu ve yararlı giderleri, geri verme isteminde bulunandan isteyebilir.
Zenginleşen iyiniyetli değilse, zorunlu giderlerinin ve yararlı giderlerinden sadece geri verme zamanında mevcut olan değer artışının ödenmesini isteyebilir.
Zenginleşen, iyiniyetli olup olmadığına bakılmaksızın, diğer giderlerinin ödenmesini isteyemez. Ancak, kendisine karşılık önerilmezse, o şey ile birleştirdiği ve zararsızca ayrılması mümkün bulunan eklemeleri geri vermeden önce ayırıp alabilir.
C. Geri istenememe – Madde 81
Hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şey geri istenemez. Ancak, açılan davada hâkim, bu şeyin Devlete mal edilmesine karar verebilir.
D. Zamanaşımı – Madde 82
Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.
Zenginleşme, zenginleşenin bir alacak hakkı kazanması suretiyle gerçekleşmişse diğer taraf, istem hakkı zamanaşımına uğramış olsa bile, her zaman bu borcunu ifadan kaçınabilir.
Türk Borçlar Kanunu Son Hükümleri
Türk Medenî Kanunu ile ilişkisi – Madde 646
Bu Kanun, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun Beşinci Kitabı olup, onun tamamlayıcısıdır.
Yürürlükten kaldırılan Kanun – Madde 647
22/4/1926 tarihli ve 818 sayılı Borçlar Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır.
Geçici Madde 1
(Ek:8/6/2022-7409/4 md.)
Konut kiraları bakımından bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih ilâ 1/7/2023 (bu tarih dâhil) tarihleri arasında yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmalar, bir önceki kira yılına ait kira bedelinin yüzde yirmi beşini geçmemek koşuluyla geçerlidir. Bir önceki kira yılının tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim oranının yüzde yirmi beşin altında kalması halinde değişim oranı geçerlidir. Bu kural, bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanır. Bu oranları geçecek şekilde yapılan sözleşmeler, fazla miktar yönünden geçersizdir. Bu fıkra hükmü, 344 üncü maddenin ikinci fıkrası uyarınca hâkim tarafından verilecek kararlar bakımından da uygulanır.
Geçici Madde 2
(Ek: 14/7/2023-7456/23 md.)
Konut kiraları bakımından 2/7/2023 ilâ 1/7/2024 (bu tarihler dâhil) tarihleri arasında yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmalar, bir önceki kira yılına ait kira bedelinin yüzde yirmi beşini geçmemek koşuluyla geçerlidir. Bir önceki kira yılının tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim oranının yüzde yirmi beşin altında kalması halinde değişim oranı geçerlidir. Bu kural, bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanır. Bu oranları geçecek şekilde yapılan sözleşmeler, fazla miktar yönünden geçersizdir. Bu fıkra hükmü, 344 üncü maddenin ikinci fıkrası uyarınca hâkim tarafından verilecek kararlar bakımından da uygulanır.
Yürürlük – Madde 648
Bu Kanun 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme – Madde 649
Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na İşlenemeyen Hükümler
1- 31/3/2011 tarihli ve 6217 sayılı Kanunun hükmüdür:
Geçici Madde 2
(Değişik: 4/7/2012-6353/53 md.)
Kiracının Türk Ticaret Kanununda tacir olarak sayılan kişiler ile özel hukuk ve kamu hukuku tüzel kişileri olduğu işyeri kiralarında, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 323, 325, 331, 340, 342, 343, 344, 346 ve 354 üncü maddeleri 1/7/2012 tarihinden itibaren 8 yıl süreyle uygulanmaz. Bu halde, kira sözleşmelerinde bu maddelerde belirtilmiş olan konulara ilişkin olarak sözleşme serbestisi gereği kira sözleşmesi hükümleri tatbik olunur. Kira sözleşmelerinde hüküm olmayan hallerde mülga Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Bölüm Başlıkları
-
Sözleşmeden Doğan Borç İlişkileri
-
Sözleşmeden Doğan Borç İlişkileri
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
Birinci Kısım: Genel Hükümler
Birinci Bölüm: Borç İlişkisinin Kaynakları
Birinci Ayırım: Sözleşmeden Doğan Borç İlişkileri
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 1 ila 48. maddeler
-
Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri
-
Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
Birinci Kısım: Genel Hükümler
Birinci Bölüm: Borç İlişkisinin Kaynakları
İkinci Ayırım: Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri
Üst başlığı altında düzenlenen 49 ila 76. maddeler
-
Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Borç İlişkileri
-
Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Borç İlişkileri
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
Birinci Kısım: Genel Hükümler
Birinci Bölüm: Borç İlişkisinin Kaynakları
Üçüncü Ayırım: Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Borç İlişkileri
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 77 ila 82. maddeler
-
Borç İlişkisinin Hükümleri: Borçların İfası
-
Borç İlişkisinin Hükümleri: Borçların İfası
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
Birinci Kısım: Genel Hükümler
İkinci Bölüm: Borç İlişkisinin Hükümleri
Birinci Ayırım: Borçların İfası
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 83 ila 111. maddeler
-
Borçların İfa Edilmemesinin Sonuçları
-
Borçların İfa Edilmemesinin Sonuçları
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
Birinci Kısım: Genel Hükümler
İkinci Bölüm: Borç İlişkisinin Hükümleri
İkinci Ayırım: Borçların İfa Edilmemesinin Sonuçları
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 112 ila 126. maddeler
-
Borç İlişkilerinin Üçüncü Kişilere Etkisi
-
Borç İlişkilerinin Üçüncü Kişilere Etkisi
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
Birinci Kısım: Genel Hükümler
İkinci Bölüm: Borç İlişkisinin Hükümleri
Üçüncü Ayırım: Borç İlişkilerinin Üçüncü Kişilere Etkisi
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 127 ila 130. maddeler
-
Borçların ve Borç İlişkilerinin Sona Ermesi
-
Borçların ve Borç İlişkilerinin Sona Ermesi
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
Birinci Kısım: Genel Hükümler
Üçüncü Bölüm: Borçların ve Borç İlişkilerinin Sona Ermesi, Zamanaşımı
Birinci Ayırım: Sona Erme Hâlleri
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 131 ila 145. maddeler
-
Zamanaşımı
-
Zamanaşımı
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
Birinci Kısım: Genel Hükümler
Üçüncü Bölüm: Borçların ve Borç İlişkilerinin Sona Ermesi, Zamanaşımı
İkinci Ayırım: Zamanaşımı
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 146 ila 161. maddeler
-
Borç İlişkilerinde Özel Durumlar: Teselsül
-
Borç İlişkilerinde Özel Durumlar: Teselsül
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
Birinci Kısım: Genel Hükümler
Dördüncü Bölüm: Borç İlişkilerinde Özel Durumlar
Birinci Ayırım: Teselsül
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 162 ila 169. maddeler
-
Bağlanma Parası, Cayma Parası ve Ceza Koşulu
-
Bağlanma Parası, Cayma Parası ve Ceza Koşulu
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
Birinci Kısım: Genel Hükümler
Dördüncü Bölüm: Borç İlişkilerinde Özel Durumlar
Üçüncü Ayırım: Bağlanma Parası, Cayma Parası ve Ceza Koşulu
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 177 ila 182. maddeler
-
Alacağın Devri
-
Alacağın Devri
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
Birinci Kısım: Genel Hükümler
Beşinci Bölüm: Borç İlişkilerinde Taraf Değişiklikleri
Birinci Ayırım: Alacağın Devri
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 183 ila 194. maddeler
-
Borcun Üstlenilmesi
-
Borcun Üstlenilmesi
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
Birinci Kısım: Genel Hükümler
Beşinci Bölüm: Borç İlişkilerinde Taraf Değişiklikleri
İkinci Ayırım: Borcun Üstlenilmesi
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 195 ila 204. maddeler
-
Sözleşmenin Devri ve Sözleşmeye Katılma
-
Sözleşmenin Devri ve Sözleşmeye Katılma
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
Birinci Kısım: Genel Hükümler
Beşinci Bölüm: Borç İlişkilerinde Taraf Değişiklikleri
Üçüncü Ayırım: Sözleşmenin Devri ve Sözleşmeye Katılma
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 205 ila 206. maddeler
-
Satış Sözleşmesi: Genel Hükümler
-
Satış Sözleşmesi: Genel Hükümler
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
İkinci Kısım: Özel Borç İlişkileri
Birinci Bölüm: Satış Sözleşmesi
Birinci Ayırım: Genel Hükümler
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 207 ila 208. maddeler
-
Taşınır Satışı
-
Taşınır Satışı
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
İkinci Kısım: Özel Borç İlişkileri
Birinci Bölüm: Satış Sözleşmesi
İkinci Ayırım: Taşınır Satışı
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 209 ila 236. maddeler
-
Taşınmaz Satışı ve Satış İlişkisi Doğuran Haklar
-
Taşınmaz Satışı ve Satış İlişkisi Doğuran Haklar
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
İkinci Kısım: Özel Borç İlişkileri
Birinci Bölüm: Satış Sözleşmesi
Üçüncü Ayırım: Taşınmaz Satışı ve Satış İlişkisi Doğuran Haklar
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 237 ila 246. maddeler
-
Bazı Satış Türleri
-
Bazı Satış Türleri
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
İkinci Kısım: Özel Borç İlişkileri
Birinci Bölüm: Satış Sözleşmesi
Dördüncü Ayırım: Bazı Satış Türleri
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 247 ila 281. maddeler
-
Bağışlama Sözleşmesi
-
Bağışlama Sözleşmesi
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
İkinci Kısım: Özel Borç İlişkileri
Üçüncü Bölüm: Bağışlama Sözleşmesi
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 285 ila 298. maddeler
-
Kira Sözleşmesi
-
Kira Sözleşmesi
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
İkinci Kısım: Özel Borç İlişkileri
Dördüncü Bölüm: Kira Sözleşmesi
Birinci Ayırım: Genel Hükümler
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 299 ila 338. maddeler
-
Konut ve Çatılı İşyeri Kiraları
-
Konut ve Çatılı İşyeri Kiraları
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
İkinci Kısım: Özel Borç İlişkileri
Dördüncü Bölüm: Kira Sözleşmesi
İkinci Ayırım: Konut ve Çatılı İşyeri Kiraları
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 339 ila 356. maddeler
-
Ürün Kirası
-
Ürün Kirası
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
İkinci Kısım: Özel Borç İlişkileri
Dördüncü Bölüm: Kira Sözleşmesi
Üçüncü Ayırım: Ürün Kirası
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 357 ila 378. maddeler
-
Ödünç Sözleşmeleri
-
Ödünç Sözleşmeleri
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
İkinci Kısım: Özel Borç İlişkileri
Beşinci Bölüm: Ödünç Sözleşmeleri
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 379 ila 392. maddeler
-
Genel Hizmet Sözleşmesi
-
Genel Hizmet Sözleşmesi
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
İkinci Kısım: Özel Borç İlişkileri
Altıncı Bölüm: Hizmet Sözleşmeleri
Birinci Ayırım: Genel Hizmet Sözleşmesi
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 393 ila 447. maddeler
-
Pazarlamacılık Sözleşmesi
-
Pazarlamacılık Sözleşmesi
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
İkinci Kısım: Özel Borç İlişkileri
Altıncı Bölüm: Hizmet Sözleşmeleri
İkinci Ayırım: Pazarlamacılık Sözleşmesi
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 448 ila 460. maddeler
-
Evde Hizmet Sözleşmesi
-
Evde Hizmet Sözleşmesi
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
İkinci Kısım: Özel Borç İlişkileri
Altıncı Bölüm: Hizmet Sözleşmeleri
Üçüncü Ayırım: Evde Hizmet Sözleşmesi
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 461 ila 469. maddeler
-
Eser Sözleşmesi
-
Eser Sözleşmesi
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
İkinci Kısım: Özel Borç İlişkileri
Yedinci Bölüm: Eser Sözleşmesi
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 470 ila 486. maddeler
-
Yayım Sözleşmesi
-
Yayım Sözleşmesi
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
İkinci Kısım: Özel Borç İlişkileri
Sekizinci Bölüm: Yayım Sözleşmesi
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 487 ila 501. maddeler
-
Vekâlet Sözleşmesi
-
Vekâlet Sözleşmesi
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
İkinci Kısım: Özel Borç İlişkileri
Dokuzuncu Bölüm: Vekâlet İlişkileri
Birinci Ayırım: Vekâlet Sözleşmesi
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 502. ila 514. maddeler
-
Kredi Mektubu ve Kredi Emri
-
Kredi Mektubu ve Kredi Emri
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
İkinci Kısım: Özel Borç İlişkileri
Dokuzuncu Bölüm: Vekâlet İlişkileri
İkinci Ayırım: Kredi Mektubu ve Kredi Emri
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 515. ila 519. maddeler
-
Simsarlık Sözleşmesi
-
Simsarlık Sözleşmesi
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
İkinci Kısım: Özel Borç İlişkileri
Dokuzuncu Bölüm: Vekâlet İlişkileri
Üçüncü Ayırım: Simsarlık Sözleşmesi
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 520. ila 525. maddeler
-
Vekâletsiz İşgörme
-
Vekâletsiz İşgörme
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
İkinci Kısım: Özel Borç İlişkileri
Onuncu Bölüm: Vekâletsiz İşgörme
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 526. ila 531. maddeler
-
Komisyon Sözleşmesi
-
Komisyon Sözleşmesi
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
İkinci Kısım: Özel Borç İlişkileri
Onbirinci Bölüm: Komisyon Sözleşmesi
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 532. ila 546. maddeler
-
Ticari Temsilciler, Ticari Vekiller
-
Ticari Temsilciler, Ticari Vekiller
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
İkinci Kısım: Özel Borç İlişkileri
Onikinci Bölüm: Ticari Temsilciler, Ticari Vekiller ve Diğer Tacir Yardımcıları
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 547. ila 554. maddeler
-
Havale
-
Havale
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
İkinci Kısım: Özel Borç İlişkileri
Onüçüncü Bölüm: Havale
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 555. ila 560. maddeler
-
Saklama Sözleşmeleri
-
Saklama Sözleşmeleri
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
İkinci Kısım: Özel Borç İlişkileri
Ondördüncü Bölüm: Saklama Sözleşmeleri
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 561. ila 580. maddeler
-
Kefalet Sözleşmesi
-
Kefalet Sözleşmesi
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
İkinci Kısım: Özel Borç İlişkileri
Onbeşinci Bölüm: Kefalet Sözleşmesi
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 581. ila 603. maddeler
-
Kumar ve Bahis
-
Kumar ve Bahis
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
İkinci Kısım: Özel Borç İlişkileri
Onaltıncı Bölüm: Kumar ve Bahis
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 604. ila 606. maddeler
-
Ömür Boyu Gelir Sözleşmesi
-
Ömür Boyu Gelir Sözleşmesi
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
İkinci Kısım: Özel Borç İlişkileri
Onyedinci Bölüm: Ömür Boyu Gelir ve Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmeleri
Birinci Ayırım: Ömür Boyu Gelir Sözleşmesi
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 607. ila 610. maddeler
-
Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi
-
Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
İkinci Kısım: Özel Borç İlişkileri
Onyedinci Bölüm: Ömür Boyu Gelir ve Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmeleri
İkinci Ayırım: Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 611. ila 619. maddeler
-
Adi Ortaklık Sözleşmesi
-
Adi Ortaklık Sözleşmesi
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
İkinci Kısım: Özel Borç İlişkileri
Onyedinci Bölüm: Adi Ortaklık Sözleşmesi
Üst Başlığı Altında Düzenlenen 620. ila 649. maddeler
Kayseri Borçlar Hukuku Avukatı
Dava sürecinde etkin bir temsil için hukuk alanında deneyimli ve güncel mevzuat ile içtihatlara hakim bir avukattan hukuki destek almanız büyük önem arz etmektedir. Borçlar hukuku, sigorta ve tazminat hukuku alanında yetkin, maddi ve manevi tazminat davalarında uzman avukat kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek hukuk davalarında sürece katılan taraflara avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti vermekte ve taraflara hukuki yardım sunmaktadır.
Dava sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir avukattan hukuki yardım almaları faydalı olacaktır.
Kayseri borçlar hukuku avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.