Ulaşım Araçlarına ve Kamu Barışına Karşı Suçlara ilişkin Türk Ceza Kanunu Hükümleri - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Ağır Ceza Avukatı - Ceza Hukuku - Ağır Ceza Mahkemesi - Türk Ceza Kanunu - Kayseri Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Ulaşım Araçlarına ve Kamu Barışına Karşı Suçlar

Türk Ceza Kanunu

Kanun Numarası: 5237 Kabul Tarihi: 26/9/2004 Yayımlandığı Resmî Gazete Tarihi: 12/10/2004Sayısı: 25611

Bu Kanunun yürürlük ve uygulama şekli ve 765 sayılı (mülga) Türk Ceza Kanununa çeşitli mevzuatta yapılan atıflarla ilgili olarak 4/11/2004 tarihli ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’a bakınız.

İkinci Kitap: Özel Hükümler

Üçüncü Kısım: Topluma Karşı Suçlar

Beşinci Bölüm: Kamu Barışına Karşı Suçlar

Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit – Madde 213

(1) Halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak amacıyla hayat, sağlık, vücut veya cinsel dokunulmazlık ya da malvarlığı bakımından alenen tehditte bulunan kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Suçun silahla işlenmesi halinde, verilecek ceza, kullanılan silahın niteliğine göre yarı oranına kadar artırılabilir.

Madde Gerekçesi

Bölüm başlığı “Kamu Barışına Karşı Suçlar” olarak belirlenmiştir. Kamu barışı kavramından, bireyler arasındaki ilişkilerde hukukun egemen olduğu toplum düzeni anlaşılmalıdır. Bireylerin taşıdığı, barış esasına dayalı bir hukuk toplumunda yaşadıklarına dair duygunun da, kamu barışı kavramı içerisinde düşünülmesi gerekmektedir. Bu kavram, kamu güvenliği kavramından daha geniş bir anlam içeriğine sahiptir.

Madde ile, ülkenin belli bir bölgesinde yaşayan halkın hayat, sağlık, vücut veya cinsel dokunulmazlık ya da malvarlığı bakımından tehdit edilmesi, suç hâline getirilmiştir. Suçun oluşması için belirli kişi veya kişilerin değil fakat gayri muayyen kişilerden oluşan kitlelerin tehdide muhatap olması aranır. Tehdidin halkın hayatı, sağlığı, vücut veya cinsel dokunulmazlık ya da malvarlığı bakımından bir korku, endişe veya panik meydana getirmek amacıyla yapılmış olması gereklidir. Endişe, korku ve panik kelimeleri halkta meydana gelecek telaş hâlinin değişik derecelerde olabileceğini ifade amacıyla kullanılmıştır. Suçun oluşması bakımından bu hâllerin fiilen gerçekleşmiş olması aranmaz. Tehdidin objektif olarak böyle bir hâle sebebiyet verebilecek nitelikte olması yeterlidir.

İkinci fıkrada, fiilin silâhla işlenmesi hâli, silâhın niteliği de dikkate alınarak bir ağırlaştırıcı sebep olarak öngörülmüştür.

Suç işlemeye tahrik – Madde 214

(1) Suç işlemek için alenen tahrikte bulunan kişi, altı aydan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Halkın bir kısmını diğer bir kısmına karşı silahlandırarak, birbirini öldürmeye tahrik eden kişi, onbeş yıldan yirmidört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Tahrik konusu suçların işlenmesi halinde, tahrik eden kişi, bu suçlara azmettiren sıfatıyla cezalandırılır.

Madde Gerekçesi

Maddenin birinci fıkrasında, suç işlemeye alenen tahrik fiili, iştirak ilişkisinden bağımsız bir suç olarak tanımlanmıştır. Burada bir tehlike suçu söz konusu olduğundan, suç işlemeye tahrik suçunun tamamlanabilmesi için tahrik konusu suçların işlenmesi gerekmemektedir. Suç işlemek için tahrik, aslında tahrik konusu suça bir hazırlık hareketi niteliğindedir. Ancak aleni olarak gerçekleştirilen bu tür fiillerin, kamu barışı açısından ifade ettiği tehlike nedeniyle, zararlı neticenin doğmasını beklemeden ve iştirak kurallarından bağımsız olarak ceza yaptırımı altına alınması gerekmiştir. Burada önemli olan, belirli olmayan kimselerin suç işlemeye tahrik edilmesidir. Eğer muayyen kişiler, belli bir suçu işlemek için teşvik veya azmettirilmiş ise, meselenin iştirak kuralları çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir.

Maddenin ikinci fıkrasında, halk kesimlerinin silâhlı şekilde birbirlerine karşı öldürmeye tahrik edilmesi iştirak hükümlerinden bağımsız olarak cezalandırılmaktadır. Suç, halkın bir kısmını diğer bir kısmına karşı silâhlandırarak, birbirini öldürmeye tahrik edilmesiyle oluşur. Suçun tamamlanabilmesi için öldürmenin ya da fiili saldırının başlaması gerekmez. Belirli kişilerin öldürülmesinin istenmesi, tahrikin bu doğrultuda yapılmış olması hâlinde; fıkra hükmü uygulanmaz. Bu hâlde de konunun iştirak kuralları çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir.

Üçüncü fıkra hükmüne göre, tahrik konusu suçların işlenmesi hâlinde, tahrikçi bu suçların her birinden dolayı azmettiren sıfatıyla sorumlu olacaktır.

Suçu ve suçluyu övme – Madde 215

11/4/2013 tarihli ve 6459 sayılı Kanunun 10 uncu maddesiyle, bu maddede yer alan “kimse,” ibaresinden sonra gelmek üzere “bu nedenle kamu düzeni açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması hâlinde,” ibaresi eklenmiştir.

(1) İşlenmiş olan bir suçu veya işlemiş olduğu suçtan dolayı bir kişiyi alenen öven kimse, bu nedenle kamu düzeni açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması hâlinde, iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Madde Gerekçesi

Madde metninde suçu veya suçluyu övme suçu tanımı yapılmıştır. Buna göre suçun oluşması için, failin işlenmiş olan bir suçu veya işlemiş olduğu bir suçtan dolayı bir kişiyi alenen övmesi gerekmektedir. İşlenmiş olan bir suçun failini veya kanuna uymayan kişiliğini, sırf suç işlemesi sebebiyle övme hâli de cezalandırılmaktadır. Suç işlemiş olan kişinin övülmesi hâlinde, aslında bu kişi aracılığıyla işlenmiş olan suç övülmektedir.

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama – Madde 216

(1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Madde Gerekçesi

Birinci fıkrada tanımlanan “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçu, hukuk devleti olma standardı yüksek olan birçok ülkenin Ceza Kanunlarında yer almaktadır. Hiçbir devlet, vatandaşları arasında, muayyen özelliklere sahip bir kesiminin diğer kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa, öç almayı gerektirecek şiddetli nefrete yönlendirilmesine seyirci kalamaz.

Öte yandan çağdaş dünyada, gelişmenin temel dinamiği olarak düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti kabul edilmektedir. Bu bağlamda; kişilerin düşündüklerini hür bir ortamda söyleyebilmeleri, demokratik toplumun varlığı için zaruri sayılan unsurlardandır. Söz konusu suç tanımı, bu düşünceler dikkate alınarak yapılmıştır.

Suçu oluşturan “tahrik”, soyut saygısızlık ve reddin ötesinde, bir halk kesimine karşı düşmanca tavırlar gösterilmesini sağlamaya veya bu tür tavırları pekiştirmeye objektif olarak elverişli olmalıdır. Fail sübjektif olarak da bu amacı gütmeli, halk kesimini kin ve nefrete tahrik etmelidir. Bu kapsamda salt yüz çevirme, soyut bir red veya saygısızlık ifade eden bir davranışta bulunma veya bu yönde sözler sarfetme, suçun gerçekleşmesi bakımından yeterli değildir. Fiilin suç teşkil etmesi için bunların ötesinde, ağır ve yoğun bir tarzda kin ve düşmanlığa tahrikin var olması gerekir. Failin fiili, adet ve şahıs olarak muayyen olmayan toplum kesimi üzerinde kin ve nefret duygularının oluşumuna veya mevcut duyguların pekişmesine etkide bulunmalıdır.

Kin, “öç almayı gerektirecek şiddetli düşmanlık hareketlerin zeminini oluşturan psikolojik bir hâl”; düşmanlık ise, “husumet beslenen konuya karşı düşünerek, tasarlayarak zarar vermeye, onu mağlup etmeye yönelmiş kin duygusu” olarak da tanımlanabilir. Şu hâlde kin ve düşmanlık; “husumet beslenen konuya karşı tasarlayarak zarar vermeye, öç almayı gerektirecek şiddette nefret duymaya yönelik hareketlerin zemini oluşturan psikolojik bir hâl” olarak açıklanabilir.

Fıkra metninde; fiilin kamu güvenliğini tehlikeye düşürecek biçimde yapılması arandığı için, suç; soyut tehlike suçu olmaktan çıkarılmış, somut tehlike suçu hâline getirilmiştir. Bu suretle, çağdaş hukuktaki soyut tehlike suçlarını azaltma yönündeki eğilim dikkate alınmış, temel hak ve hürriyetlerin kullanım alanı genişletilmiştir. Bu düzenleme sayesinde “kin ve düşmanlık” ibaresinin anlamı da dikkate alındığında sadece “şiddet içeren ya da şiddeti tavsiye eden tahrikler” madde kapsamında değerlendirilebilecektir.

Söz konusu suçun oluşması için, kamu güvenliğinin bozulması tehlikesinin somut olgulara dayalı olarak varlığı gereklidir. Bu tehlike, somut bir tehlikedir. Bu somut tehlikenin gerçekleşip gerçekleşmediği belirlerken failin söz ve davranışlarının neden olduğu tehlike neticesinin gerçekleşmesi gerekir. Hâkim, kullanılan ifadeler dolayısıyla bu tehlikenin gerçekleşip gerçekleşmediğini, dayanak noktalarını göstermek suretiyle belirleyecektir. Bu kapsamda, kişinin söz ve davranışlarının kamu güvenliğini bozma açısından yakın bir tehlike oluşturduğunun tespit edilmesi gerekir. Kişinin söz ve davranışlarının, halkın bir kesimi üzerinde tahrik konusu fiillerin işleneceği hususunda duyulan endişeyi haklı kılacak bir etki oluşturması gerekir. İfade özgürlüğü ile bu tip tehlike suçları arasında “açık ve mevcut tehlike” kriterinin var olması gerekir. Buna göre, yapılan konuşma veya öne sürülen düşünceler toplum açısından açık ve mevcut bir tehlike oluşturduğu takdirde yasaklanabilmekte, keza böyle bir tehlikenin varlığı somut olarak, açıkça tespit edilmedikçe söz konusu suçtan dolayı cezalandırma yoluna gidilemez.

Maddenin ikinci fıkrasında halkın sosyal sınıf ırk din mezhep cinsiyet veya bölge bakımından farklı bir kesiminin alenen aşağılanması suç sayılmıştır. Suçun oluşması için fıkrada belirtilen özelliklere sahip ve halkın bir kesimini oluşturan gayrimuayyen sayıdaki kişilerin aşağılanması, tahkir edilmesi gerekir. Bu fıkrada, kamu barışını korumak amacıyla halk kesimlerinin alenen aşağılanması, suç olarak tanımlanmıştır.

Maddenin üçüncü fıkrasında bir halk kesiminin benimsediği dinî değerlerin alenen aşağılanması, suç hâline getirilmiştir. Fiilin cezalandırılabilmesi için, “kamu barışını bozmaya elverişli” olması gerekir.

Kanunlara uymamaya tahrik – Madde 217

(1) Halkı kanunlara uymamaya alenen tahrik eden kişi, tahrikin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

Madde Gerekçesi

Bu maddede halkın, kanunlara uymamaya tahrik edilmesi suç hâline getirilmiştir. Tahrik fiilinin “kamu barışını bozmaya elverişli” olması aranarak, bu suçun somut tehlike suçu olduğu vurgulanmıştır.

Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma – Madde 217/A

(Ek:13/10/2022-7418/29 md.)

(1) Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.

(2) Fail, suçu gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlemesi hâlinde, birinci fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır.

Madde Gerekçesi

Düşünce ve kanaat (ifade) özgürlüğü, kamusal tartışma ve kanaat oluşumunu mümkün kılarak demokratik toplumun oluşmasına katkı sağlayan temel hakların başında yer almaktadır. İfade özgürlüğünün temeli ve zemini, doktrinde “fikirler pazarı” olarak nitelendirilmektedir. Demokratik toplumun vazgeçilmezleri olan çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirlilik; bireyin kendisini geliştirmesine, dolayısıyla toplumun ilerlemesine yol açan en temel gerekliliklerdir. Bu gereklilikler ise ifade özgürlüğünün alt yapısını oluşturmaktadır. İfade özgürlüğü, haber ya da bilgiye ulaşma hakkı, kanaat sahibi olma hakkı ve kanaati açıklama hakkı olmak üzere üç unsurdan oluşmakta ve bu alanları korumaktadır. Haber ya da bilgiye ulaşma hakkı; bireylerin iletişim araçlarını özgürce kullanabilmelerine, haber ve bilgi kaynaklarına kolayca erişebilmelerine ve fikirler pazarında yer alan farklı görüşler arasından diledikleri seçimi yapabilmelerine, böylece kendilerine ait (özgün) düşünce ve kanaatlerini oluşturabilmelerine imkân sağlamaktadır.

Özünde, negatif statü haklarından olan ifade özgürlüğü, devletler için negatif yükümlülük getirmektedir. Bunun yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının ve Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru incelemelerinin etkisiyle temel hak ve özgürlüklerin günümüzde ulaştığı seviye, ifade özgürlüğü bakımından devletlerin pozitif yükümlülüklerini de ortaya koymaktadır. Gelişmekte olan bu pozitif yükümlülüğün, özgürlüklerin önünü açmak ve geliştirmek yönünde olacağında şüphe bulunmamaktadır.

Teknolojik gelişmelerin ve internetin yaygınlaşmasına bağlı olarak ciddi rağbet gören dijital platformlar, daha çok “içerik” olarak nitelendirilebilecek bilgi veya haberlerin yayılma hızını öngörülemez biçimde artırmış ve bu içeriklerin zihin süzgecinden geçme, analiz etme ve değerlendirme süresini oldukça kısaltmıştır. Bu noktada, internetin sağladığı anonim ortam yalan, yanlış veya manipülatif içeriklerin artmasına neden olmuştur. Bilhassa, özel saiklerle oluşturulup organize bir biçimde yayılan içerikler veya bot hesaplar aracılığıyla yapılan paylaşımlar, internet ortamındaki dezenformasyonu hızlı bir biçimde artırmaktadır. Bu şekilde maksatlı bir biçimde oluşturulan uydurma içerikler, fikirler pazarındaki ürün güvenliğini olumsuz etkilemekte, bireylerin kanaat oluşumunu manipüle etmekte ve özgür düşünceyi ipotek altına alarak demokratik ortamın masumiyetini zedelemektedir. Sonuçta, kişilerin habere veya bilgiye erişimini kolaylaştırmaya yönelik mekanizmalar ve imkânlar geliştirilirken, haber veya bilginin güvenliği sağlanarak, özgür ve özgün fikirlerin demokratik ortamda çatışmasına ya da yarışmasına yönelik tedbirlerin alınması ihtiyacı ortaya çıkmaktadır.

Maddeyle, sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli olacak şekilde alenen yaymak suç olarak düzenlenmektedir. Fiilin, “kamu barışını bozmaya” elverişli olması aranarak, bu suçun somut tehlike suçu olduğu vurgulanmıştır. Bunun yanı sıra “dezenformasyon” olarak nitelendirilen bu fiillerin, kişilerin bireysel kanaatlerini açıklama veya haber verme haklarıyla karıştırılmaması için fiilin, halk arasında endişe, korku veya panik yaratma saikiyle gerçekleştirilmesi ilave bir unsur olarak aranmaktadır. Belirtmek gerekir ki, dezenformasyona konu içerik, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili doğrudan asılsız bir bilgi olabileceği gibi tahrif edilmiş bir bilgi de olabilecektir. Kamu barışına yönelik suçlar kapsamında ihdas edilen bu suçun, Bölümde yer alan diğer suçlardan daha farklı bir alanı düzenlediğinde şüphe bulunmamaktadır. Ayrıca suçun, failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hali, cezada artırım sebebi olarak öngörülmektedir.

Ortak hüküm – Madde 218

(1) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/25 md.) Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranına kadar artırılır. Ancak, haber verme sınırlarını aşmayan ve eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.

Madde Gerekçesi

Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların basın yayın yolu ile işlenmesi, bu suçlar açısından daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâl olarak kabul edilmiştir.

Görev sırasında din hizmetlerini kötüye kullanma – Madde 219

(1) İmam, hatip, vaiz, rahip, haham gibi dini reislerden biri vazifesini ifa sırasında alenen hükümet idaresini ve Devlet kanunlarını ve hükümet icraatını takbih ve tezyif ederse bir aydan bir seneye kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır veya bunlardan birine hükmolunabilir.

(2) Yukarıdaki fıkrada gösterilen kimselerden biri işbu sıfattan bilistifade hükümetin idaresini ve kanun ve nizam ve emirleri ve dairelerden birine ait olan vazife ve salahiyeti takbih ve tezyife veya halkı kanunlara yahut hükümet emirlerini icraya veya memuru memuriyetinin vazifesi icabına karşı itaatsizliğe tahrik ve teşvik edecek olursa üç aydan iki seneye kadar hapse ve adlî para cezası ve müebbeden veya muvakkaten bilfiil o vazifeyi icradan ve onun menfaat ve aidatını almaktan memnuiyetine hükmolunur.

(3) Kendi sıfatlarından istifade ederek kanuna göre kazanılmış olan haklara muhalif iş ve sözlerde bulunmaya, bir kimseyi icbar ve ikna eden din reis ve memurları hakkında dahi baladaki fıkrada yazılı ceza tertip olunur.

(4) Bunlardan biri dini sıfatından istifade ederek, birinci fıkrada yazılı fiillerden başka bir cürüm işlerse altıda bir miktarı çoğaltılmak şartıyla o cürüm için kanunda yazılı olan ceza ile mahkûm olur.

(5) Şu kadar ki kanun işbu sıfatı esasen nazarıitibara almış ise cezayı çoğaltmaya mahal yoktur.

Madde Gerekçesi

Maddenin birinci fıkrası ile dinî görev yapanlar, görevlerini yerine getirirken Devlet idaresini veya kanunlarını veya hükûmet icraatını alenen kötülemeleri suç hâline getirilmiştir.

İkinci fıkrada din hizmeti verenlerin görev sırasında olmasa da, sahip oldukları sıfattan yararlanarak ve alenen Devlet idaresini veya Kanunlarını veya hükûmet icraatını kötülemeleri suç olarak belirlenmiştir.

Suç işlemek amacıyla örgüt kurma – Madde 220

(1) Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması halinde, dört yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, örgütün varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması gerekir.

(2) Suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olanlar, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

14/4/2020 tarihli ve 7242 sayılı Kanunun 13 üncü maddesiyle, birinci fıkrada yer alan “iki yıldan altı yıla” ibaresi “dört yıldan sekiz yıla” ve ikinci fıkrada yer alan “bir yıldan üç yıla” ibaresi “iki yıldan dört yıla” şeklinde değiştirilmiştir.

(3) Örgütün silahlı olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza dörtte birinden yarısına kadar artırılır.

(4) Örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmolunur.

(5) Örgüt yöneticileri, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılır.

(6) (Değişik:2/3/2024-7499/10 md.) Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca iki yıl altı aydan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İşlenen suçun niteliğine göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir. Bu fıkra hükmü sadece silahlı örgütler hakkında uygulanır.

(7) (Değişik: 2/7/2012 – 6352/85 md.) Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır. Örgüt üyeliğinden dolayı verilecek ceza, yapılan yardımın niteliğine göre üçte birine kadar indirilebilir.

(8) Örgütün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

11/4/2013 tarihli ve 6459 sayılı Kanunun 11 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “veya amacının” ibaresi “cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde” şeklinde değiştirilmiştir.

Madde Gerekçesi

Kanunlarda suç olarak tanımlanan fiillerin işlenmesi amacıyla örgüt kurmak veya yönetmek ile, bu amaçla kurulmuş örgüte üye olmak, işlenmesi amaçlananlardan ayrı suçlar olarak tanımlanmıştır.

Örgüt kurmak, işlenmesi amaçlanan suçlar açısından sadece bir araç niteliğindedir. Suç işlemek için örgüt kurmak, toplum düzenini tehlikeye sokmaktadır. Ayrıca belirtilmelidir ki, suç örgütü, amaçlanan suçları işlemede bir kolaylık sağlamaktadır. Bu nedenlerle, işlenmesi amaçlan suçlar açısından hazırlık hareketi niteliğinde olan bu fiiller, ayrı suçlar olarak tanımlanmıştır.

Bu suç tanımı ile korunan hukukî değer, kamu güvenliği ve barışıdır. Kamu güvenliği ve barışının bozulması ise, bireyin güvenli, barış içinde yaşamak hakkını da zedeleyecektir. Bu nedenle söz konusu düzenlemeyle aynı zamanda bireyin, Anayasada güvence altına alınmış olan hak ve özgürlüklerine yönelik fiillere karşı da korunması amaçlanmaktadır.

Maddenin birinci fıkrasında, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak veya yönetmek suçu tanımlanmıştır. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Bu seçimlik hareketler, suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmektir.

Örgüt, soyut bir birleşme değildir, bünyesinde hiyerarşik bir ilişki hâkimdir. Bu hiyerarşik ilişki, bazı örgüt yapılanmalarında gevşek bir nitelik taşıyabilir. Bu ilişki dolayısıyla örgüt, mensupları üzerinde hâkimiyet tesis eden bir güç kaynağı niteliğini kazanmaktadır.

Örgütün varlığı için suç işlemek amacı etrafındaki fiilî birleşme yeterlidir. Örgüt, niteliği itibarıyla, devamlılık arzeder. Bu itibarla, kişilerin belli bir suçu işlemek için bir araya gelmesi hâlinde, örgüt değil, iştirak ilişkisi mevcuttur. İştirak ilişkisinden bahsedebilmek için, suç ortakları nezdinde suçun, konu veya mağdur bakımından somutlaşması gerekir. Buna karşılık, örgüt yapılanmasında, işlenmesi amaçlanan suçların konu veya mağdur itibarıyla somutlaştırılması zorunlu değildir.

Madde metninde, suç işlemek amacına yönelik örgütün varlığı için asgari üye sayısı belirlenmemiştir.

Suç işlemek için örgüt kurulması bir somut tehlike suçudur. Her ne kadar en az iki kişinin belli amaç etrafında suç işlemek üzere devamlı surette fiilen birleşmesi suretiyle örgüt meydana gelebilirse de; kurulan örgüt, güdülen amaç bakımından somut bir tehlike oluşturmayabilir. Bu nedenle, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından, amaçlanan suçları işlemeye elverişli olması aranmalıdır. Bu bakımdan, örneğin sadece üç kişinin bir araya gelmesi, devletin ülke bütünlüğünü bozmaya yönelik suçları işleme açısından somut bir tehlike taşımayabilir; buna karşılık, ekonomik çıkar sağlamaya yönelik suçlar açısından elverişli olabilir.

Bu suç, bir amaç suç niteliği taşımaktadır. Bu nedenle, söz konusu suç, ancak doğrudan kastla işlenebilir. Kişiler, suç işlemek amacıyla bir örgütlenme yapısı içinde bulunmalıdırlar. İşlenmesi amaçlanan suçların türü veya niteliği, sadece bu suç için öngörülmüş olan alt ve üst sınırlar arasında somut cezanın belirlenmesinde dikkate alınabilir.

İkinci fıkrada, suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olmak, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Örgüte üye olmak, fiilî bir katılmadır. Örgüte üye olmak için örgüt yöneticilerinin rızasının varlığına gerek yoktur. Tek taraflı iradeyle de katılmak mümkündür.

Üçüncü fıkraya göre, örgütün silâhlı olması, bir ve ikinci fıkrada tanımlanan suçların daha ağır ceza ile cezalandırılmasını gerektiren nitelikli unsurunu oluşturmaktadır. Suç örgütünün silâhlı olup olmaması veya sahip olunan silâhların cins, nitelik ve miktarı, somut tehlikenin belirlenmesi veya var olan somut tehlikenin ağırlığı bakımından dikkate alınmalıdır.

Dördüncü fıkraya göre, örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işlenmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmolunacaktır. Bir veya ikinci fıkrada tanımlanan suçlardan dolayı cezaya hükmedilebilmesi için, ayrıca örgütün amacı çerçevesinde bir suçun işlenmesi gerekmez. Örgütün faaliyeti çerçevesinde ayrıca suç işlenmesi hâlinde, hem bir veya ikinci fıkrada tanımlanan suçtan hem de amacı oluşturan suçtan dolayı gerçek içtima kurallarına göre cezaya hükmedilmelidir.

Maddenin beşinci fıkrasında, örgüt yöneticilerinin, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılması gerektiği kabul edilmiştir. Örgüt yapısı içinde, kendisine suç işlemek gibi örgütün amacına uygun bir görev verilen kişi bu görevini yerine getirmezse, hemen yerine bir diğeri rahatlıkla ikame edilebilmektedir. Bu nedenle, örgütün yöneticisi konumunda olan kişiler, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak sorumlu tutulmalıdırlar.

Altıncı fıkraya göre, örgüte hâkim olan hiyerarşik ilişki içinde olmamakla beraber, örgüt adına suç işleyen kimsenin örgüt üyesi olarak kabul edilmesi ve bu nedenle de sorumlu tutulması gerekir.

Yedinci fıkrada, örgüte hâkim olan hiyerarşik ilişki içinde olmamakla beraber, örgütün amacına bilerek ve isteyerek hizmet eden kişinin, örgüt üyesi kabul edilerek cezalandırılması öngörülmüştür. Bu nedenle, “örgüte yardım ve yataklık” adıyla ayrı bir suç tanımlaması yapılmamıştır. Bu kavram altında söz konusu edilen fiiller, nitelik bakımından örgüte üye olmak dolayısıyla sorumluluğu gerektirmektedir.

Maddenin sekizinci fıkrasında, örgütün veya amacının propagandasının yapılması suç olarak tanımlanmıştır. Bu propagandanın basın ve yayın yolu ile işlenmesi, suçun temel şekline göre daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektirmektedir.

Etkin pişmanlık – Madde 221

(1) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu nedeniyle soruşturmaya başlanmadan ve örgütün amacı doğrultusunda suç işlenmeden önce, örgütü dağıtan veya verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlayan kurucu veya yöneticiler hakkında cezaya hükmolunmaz.

(2) Örgüt üyesinin, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeksizin, gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.

(3) Örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeden yakalanan örgüt üyesinin, pişmanlık duyarak örgütün dağılmasını veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermesi halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.

(4) Suç işlemek amacıyla örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan ya da üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi halinde, hakkında örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz. Kişinin bu bilgileri yakalandıktan sonra vermesi halinde, hakkında bu suçtan dolayı verilecek cezada üçte birden dörtte üçe kadar indirim yapılır.

29/6/2005 tarihli ve 5377 sayılı Kanunun 26 ncı maddesiyle bu fıkrada geçen örgüte üye olan” ibaresinden sonra gelmek üzere, “ya da üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden” ibaresi eklenmiştir.

(5) Etkin pişmanlıktan yararlanan kişiler hakkında bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine hükmolunur. Denetimli serbestlik tedbirinin süresi üç yıla kadar uzatılabilir.

(6) (Ek: 6/12/2006 – 5560/8 md.) Kişi hakkında, bu maddedeki etkin pişmanlık hükümleri birden fazla uygulanmaz.

Madde Gerekçesi

Madde metninde, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek veya bu amaçla kurulmuş örgüte üye olmak suçları ile ilgili olarak etkin pişmanlık hâli düzenlenmiştir.

Birinci fıkrada, örgüt kurucu veya yöneticileri ile ilgili etkin pişmanlık hükmüne yer verilmiştir. Buna göre; suç işlemek amacıyla örgüt kurmak veya yönetmek dolayısıyla haklarında soruşturmaya başlanmadan ve örgütün amacı doğrultusunda suç işlenmeden önce, örgütü dağıtan veya verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlayan kişiler hakkında cezaya hükmolunmaz.

İkinci fıkrada, suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olan kişilerle ilgili etkin pişmanlık hükmüne yer verilmiştir. Örgüt üyesinin, etkin pişmanlık hükmünden yararlanabilmesi için, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmemiş olması ve ayrıca, gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi gerekir. Bu koşulların gerçekleşmesi hâlinde, hakkında cezaya hükmolunmayacaktır. Bu koşullar gerçekleştikten sonra, kişi hakkında örgüt üyesi olmaktan dolayı soruşturma başlatılmış olmasının veya örgütün faaliyeti çerçevesinde başkaları tarafından suç işlenmiş olmasının, etkin pişmanlıktan yararlanma açısından bir önemi bulunmamaktadır.

Üçüncü fıkrada ise, yakalanan örgüt üyesi ile ilgili etkin pişmanlık hükmüne yer verilmiştir. Yakalanmış olmasına rağmen, bu fıkrada belirlenen şartların gerçekleşmesi hâlinde örgüt üyesi cezalandırılmayacaktır. Bu şartlardan birisi, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmemiş olmak; diğeri ise, örgütün dağılmasını veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermiş olmaktır. Verilen bilginin, örgütün dağılmasını veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli olup olmadığını takdir yetkisi mahkemeye aittir.

Kişi, suç işlemek için kurulmuş olan örgütün kurucusu, yöneticisi veya üyesi olmakla birlikte, örgütün ulaştığı yapılanma itibarıyla dağılmasını sağlama imkânından yoksun olabilir. Bu durumda bile, söz konusu sıfatları taşıyan kişilerin belli şartlarda etkin pişmanlıktan yararlanması sağlanabilmelidir. Bu düşüncelerle maddenin dördüncü fıkrası düzenlenmiştir. Buna göre, suç işlemek amacıyla örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan kişinin, gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi hâlinde, hakkında örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçundan dolayı cezaya hükmolunmayacaktır.

Kurucu, yönetici veya üyenin, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgileri yakalandıktan sonra vermesi hâlinde, örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçundan dolayı hakkında verilecek cezada belli oranda indirim yapılması kabul edilmiştir.

Etkin pişmanlıktan yararlanarak serbest bırakılan kişiler açısından güvenlik ve topluma uyum sorunu yaşandığı bilinmektedir. Bu nedenle, etkin pişmanlıktan yararlanan kişiler hakkında bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine hükmedilmelidir. Bu bir yıllık süre, kişinin serbest bırakıldığı andan itibaren işlemeye başlar. Denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması açısından, etkin pişmanlık nedeniyle kişi hakkında cezaya hükmolunmaması ile indirilmiş cezaya hükmolunması arasında bir fark gözetilmemiştir. Uygulanmasına başlanan denetimli serbestlik tedbirinin süresi hâkim kararıyla uzatılabilecektir. Ancak süre üç yıldan fazla olamaz.

Şapka ve Türk harfleri – Madde 222

(Mülga: 2/3/2014-6529/16 md.)

Mülga Madde Gerekçesi

Madde metninde, sayılan “Devrim Kanunları”na aykırı davranış, suç olarak tanımlanmıştır.

Altıncı Bölüm: Ulaşım Araçlarına veya Sabit Platformlara Karşı Suçlar

Ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması – Madde 223

(1) Cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla kara ulaşım aracının hareket etmesini engelleyen, bu aracı hareket halinde iken durduran veya gitmekte olduğu yerden başka yere götüren kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Suçun konusunun deniz veya demiryolu ulaşım aracı olması halinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(3) Cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla hava ulaşım aracının hareket etmesini engelleyen veya bu aracı gitmekte olduğu yerden başka yere götüren kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(4) Bu suçların işlenmesi sırasında kişilerin hürriyetinin tahdit edilmesi dolayısıyla ayrıca cezaya hükmolunur.

(5) Bu suçların işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

Madde Gerekçesi

Maddenin birinci fıkrası, kara ulaşım araçlarının hareketlerinin cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bile bile engellenmesini veya bunların kaçırılmasını cezalandırmaktadır. Suçun maddî unsuru belirtilirken, uygulamada herhangi bir duraksamaya neden olunmaması için kaçırma niteliğinde bulunan hareketlerin teker teker sayılması ve böylece araçların hareket etmesinin engellenmesi, aracın hareket ettirilmemesi, hareket hâlinde bulunanların durdurulması ve gitmekte olduğu yerlerden başka yerlere yönlendirilmesi ayrıca açıklanmıştır.

Maddenin ikinci fıkrasında, suçun konusunun deniz veya demiryolu ulaşım aracı olması itibarıyla ayrı bir suç tanımına yer verilmiştir. Bu suçu oluşturan hareketler, birinci fıkrada tanımlanan suçun maddî unsuru kapsamındaki hareketlerden ibarettir.

Üçüncü fıkrada, cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla hava ulaşım aracının hareket etmesinin engellenmesi veya bu aracın gitmekte olduğu yerden başka yere götürülmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır.

Maddenin dördüncü fıkrasında özel bir içtima hükmüne yer verilmiştir. Buna göre; bir, iki ve üçüncü fıkralarda tanımlanan suçların işlenmesi sırasında kişilerin hürriyetinin tahdit edilmesi hâlinde, ayrıca bu nedenle cezaya hükmedilmelidir. Bir, iki ve üçüncü fıkralarda tanımlanan suçların işlenebilmesi için, kişilerin hürriyetinin tahdit edilmesi gerekmemektedir.

Beşinci fıkraya göre, bir, iki ve üçüncü fıkralarda tanımlanan suçların işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır. Bu itibarla, kasten yaralama suçunun temel şeklinin gerçekleşmesi hâlinde, sadece bu bir, iki veya üçüncü fıkralara istinaden cezaya hükmedilmelidir.

Ulaşım araçlarına zarar verilmesi, mala zarar verme suçunun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli şeklini oluşturduğu için, bu madde kapsamında ayrıca suç olarak tanımlanmamıştır.

Kıt’a sahanlığında veya münhasır ekonomik bölgedeki sabit platformların işgali – Madde 224

(1) Kıt’a sahanlığında veya münhasır ekonomik bölgede kurulmuş sabit bir platformu cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla ele geçiren, zapteden veya kontrolü altına alan kişi, beş yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Bu suçun işlenmesi sırasında kişilerin hürriyetinin tahdit edilmesi dolayısıyla ayrıca cezaya hükmolunur.

(3) Bu suçun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

Madde Gerekçesi

Maddenin birinci fıkrasında kıt’a sahanlığında veya münhasır ekonomik bölgede kurulmuş sabit bir platformun cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla ele geçirilmesi, zaptedilmesi veya kontrol altına alınması, suç olarak tanımlanmıştır. Bu tanımlamada, Türkiye’nin de imzalamış bulunduğu “Kıt’a Sahanlığındaki Sabit Platformların Güvenliğine Karşı Hukuka Aykırı Fiillerin Tenkili Hakkında Sözleşme” hükümleri göz önünde bulundurulmuştur.

“Sabit bir platform”dan maksat, doğal kaynakların keşfi veya işlenmesi için veya diğer ekonomik maksatlarla daimi olarak deniz yatağına yerleştirilmiş yapılar veya tesisler veya yapay adacıklardır.

Söz konusu tesislerin, kişilere karşı cebir veya tehdit kullanılarak ya da hile ile ele geçirilmesi, zabtı, kontrol altına alınması fiilleri cezalandırılırken temel amaç sabit platformların güvenliğini korumaktır.

Bu tesislere zarar verilmesi, mala zarar verme suçunun nitelikli şeklini oluşturduğu için, bu madde kapsamında ayrıca suç olarak tanımlanmamıştır.

Maddenin ikinci fıkrasında özel bir içtima hükmüne yer verilmiştir. Buna göre; birinci fıkrada tanımlanan suçun işlenmesi sırasında kişilerin hürriyetinin tahdit edilmesi hâlinde, ayrıca bu nedenle cezaya hükmedilmelidir. Bu fıkrada tanımlanan suçun işlenebilmesi için, kişilerin hürriyetinin tahdit edilmesi gerekmemektedir.

Üçüncü fıkraya göre, birinci fıkrada tanımlanan suçun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır. Bu itibarla, kasten yaralama suçunun temel şeklinin gerçekleşmesi hâlinde, sadece birinci fıkraya istinaden cezaya hükmedilmelidir.

Dokuzuncu Bölüm: Son Hükümler

Geçici Madde 1

(Ek: 11/4/2013-6459/14 md.)

(1) Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 235 inci maddesinde yapılan değişiklik sebebiyle görülmekte olan davalarda görevsizlik kararı verilemez.

Yürürlük – Madde 344

(1) Bu Kanunun;

a) “İmar kirliliğine neden olma” başlıklı 184 üncü maddesi yayımı tarihinde,

b) “Çevrenin kasten kirletilmesi” başlıklı 181 inci maddesinin birinci fıkrası ile “Çevrenin taksirle kirletilmesi” başlıklı 182 nci maddesinin birinci fıkrası yayımı tarihinden itibaren iki yıl sonra,

c) Diğer hükümleri 1 Haziran 2005 tarihinde,

yürürlüğe girer.

Yürütme – Madde 345

(1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

Yıllık Tecrübe
0 +
Mutlu Müvekkil
0 +
Dava Takibi
0 +
Başarı Oranı
% 0 +
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nu incelemek için aşağıda yer alan Bölüm Başlıklarına tıklayabilirsiniz.
Temel İlkeler ve Tanımlar
Temel İlkeler ve Tanımlar

Temel İlkeler ve Tanımlar

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

Birinci Kitap: Genel Hükümler

Birinci Kısım: Temel İlkeler, Tanımlar ve Uygulama Alanı

"Temel İlkeler ve Tanımlar" Başlıklı Birinci Bölümde Düzenlenen 1. ilâ 6. Maddeler

Kanunun Uygulama Alanı
Kanunun Uygulama Alanı

Kanunun Uygulama Alanı

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

Birinci Kitap: Genel Hükümler

Birinci Kısım: Temel İlkeler, Tanımlar ve Uygulama Alanı

"Kanunun Uygulama Alanı" Başlıklı İkinci Bölümde Düzenlenen 7. ilâ 19. Maddeler

Ceza Sorumluluğunun Şahsiliği
Ceza Sorumluluğunun Şahsiliği

Ceza Sorumluluğunun Şahsiliği

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

Birinci Kitap: Genel Hükümler

İkinci Kısım: Ceza Sorumluluğunun Esasları

"Ceza Sorumluluğunun Şahsiliği, Kast ve Taksir" Başlıklı Birinci Bölümde Düzenlenen 20. ilâ 23. Maddeler

Ceza Sorumluluğunu Kaldıran Nedenler
Ceza Sorumluluğunu Kaldıran Nedenler

Ceza Sorumluluğunu Kaldıran Nedenler

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

Birinci Kitap: Genel Hükümler

İkinci Kısım: Ceza Sorumluluğunun Esasları

"Ceza Sorumluluğunu Kaldıran veya Azaltan Nedenler" Başlıklı İkinci Bölümde Düzenlenen 24. ilâ 34. Maddeler

Suça Teşebbüs
Suça Teşebbüs

Suça Teşebbüs

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

Birinci Kitap: Genel Hükümler

İkinci Kısım: Ceza Sorumluluğunun Esasları

"Suça Teşebbüs" Başlıklı Üçüncü Bölümde Düzenlenen 35. ilâ 36. Maddeler

Suça İştirak
Suça İştirak

Suça İştirak

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

Birinci Kitap: Genel Hükümler

İkinci Kısım: Ceza Sorumluluğunun Esasları

"Suça İştirak" Başlıklı Dördüncü Bölümde Düzenlenen 37. ilâ 41. Maddeler

Suçların İçtimaı
Suçların İçtimaı

Suçların İçtimaı

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

Birinci Kitap: Genel Hükümler

İkinci Kısım: Ceza Sorumluluğunun Esasları

"Suçların İçtimaı" Başlıklı Beşinci Bölümde Düzenlenen 42. ilâ 44. Maddeler

Yaptırımlar: Cezalar
Yaptırımlar: Cezalar

Yaptırımlar: Cezalar

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

Birinci Kitap: Genel Hükümler

Üçüncü Kısım: Yaptırımlar

"Cezalar" Başlıklı Birinci Bölümde Düzenlenen 45. ilâ 52. Maddeler

Güvenlik Tedbirleri
Güvenlik Tedbirleri

Güvenlik Tedbirleri

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

Birinci Kitap: Genel Hükümler

Üçüncü Kısım: Yaptırımlar

"Güvenlik Tedbirleri" Başlıklı İkinci Bölümde Düzenlenen 53. ilâ 60. Maddeler

Cezanın Belirlenmesi
Cezanın Belirlenmesi

Cezanın Belirlenmesi

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

Birinci Kitap: Genel Hükümler

Üçüncü Kısım: Yaptırımlar

"Cezanın Belirlenmesi ve Bireyselleştirilmesi" Başlıklı Üçüncü Bölümde Düzenlenen 61. ilâ 63. Maddeler

Dava ve Cezanın Düşürülmesi
Dava ve Cezanın Düşürülmesi

Dava ve Cezanın Düşürülmesi

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

Birinci Kitap: Genel Hükümler

Üçüncü Kısım: Yaptırımlar

"Dava ve Cezanın Düşürülmesi" Başlıklı Dördüncü Bölümde Düzenlenen 64. ilâ 75. Maddeler

Soykırım ve İnsanlığa Karşı Suçlar
Soykırım ve İnsanlığa Karşı Suçlar

Soykırım ve İnsanlığa Karşı Suçlar

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

İkinci Kitap: Özel Hükümler

Birinci Kısım: Uluslararası Suçlar

"Soykırım ve İnsanlığa Karşı Suçlar" Başlıklı Dördüncü Bölümde Düzenlenen 76. ilâ 78. Maddeler

Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti
Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti

Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

İkinci Kitap: Özel Hükümler

Birinci Kısım: Uluslararası Suçlar

"Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti" Başlıklı Dördüncü Bölümde Düzenlenen 79. ilâ 80. Maddeler

Hayata Karşı Suçlar
Hayata Karşı Suçlar

Hayata Karşı Suçlar

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

İkinci Kitap: Özel Hükümler

İkinci Kısım: Kişilere Karşı Suçlar

"Hayata Karşı Suçlar" Başlıklı Birinci Bölümde Düzenlenen 81. ilâ 85. Maddeler

Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar
Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar

Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

İkinci Kitap: Özel Hükümler

İkinci Kısım: Kişilere Karşı Suçlar

"Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar" Başlıklı İkinci Bölümde Düzenlenen 86. ilâ 93. Maddeler

İşkence ve Eziyet
İşkence ve Eziyet

İşkence ve Eziyet

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

İkinci Kitap: Özel Hükümler

İkinci Kısım: Kişilere Karşı Suçlar

"İşkence ve Eziyet" Başlıklı İkinci Bölümde Düzenlenen 94. ilâ 96. Maddeler

Koruma, Gözetim Yükümlülüğünün İhlâli
Koruma, Gözetim Yükümlülüğünün İhlâli

Koruma, Gözetim Yükümlülüğünün İhlâli

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

İkinci Kitap: Özel Hükümler

İkinci Kısım: Kişilere Karşı Suçlar

"Koruma, Gözetim, Yardım veya Bildirim Yükümlülüğünün İhlâli" Başlıklı Dördüncü Bölümde Düzenlenen 97. ilâ 98. Maddeler

Çocuk Düşürtme veya Kısırlaştırma
Çocuk Düşürtme veya Kısırlaştırma

Çocuk Düşürtme veya Kısırlaştırma

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

İkinci Kitap: Özel Hükümler

İkinci Kısım: Kişilere Karşı Suçlar

"Çocuk Düşürtme, Düşürme veya Kısırlaştırma" Başlıklı Beşinci Bölümde Düzenlenen 99. ilâ 101. Maddeler

Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar
Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar

Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

İkinci Kitap: Özel Hükümler

İkinci Kısım: Kişilere Karşı Suçlar

"Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar" Başlıklı Altıncı Bölümde Düzenlenen 102. ilâ 105. Maddeler

Hürriyete Karşı Suçlar
Hürriyete Karşı Suçlar

Hürriyete Karşı Suçlar

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

İkinci Kitap: Özel Hükümler

İkinci Kısım: Kişilere Karşı Suçlar

"Hürriyete Karşı Suçlar" Başlıklı Yedinci Bölümünde Düzenlenen 106. ilâ 124. maddeleri

Şerefe Karşı Suçlar
Şerefe Karşı Suçlar

Şerefe Karşı Suçlar

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

İkinci Kitap: Özel Hükümler

İkinci Kısım: Kişilere Karşı Suçlar

"Şerefe Karşı Suçlar" Başlıklı Sekizinci Bölümünde Düzenlenen 125. ilâ 131. maddeleri

Özel Hayata Karşı Suçlar
Özel Hayata Karşı Suçlar

Özel Hayata Karşı Suçlar

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

İkinci Kitap: Özel Hükümler

İkinci Kısım: Kişilere Karşı Suçlar

"Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar" Başlıklı Dokuzuncu Bölümünde Düzenlenen 132. ilâ 140. maddeleri

Malvarlığına Karşı Suçlar
Malvarlığına Karşı Suçlar

Malvarlığına Karşı Suçlar

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

İkinci Kitap: Özel Hükümler

İkinci Kısım: Kişilere Karşı Suçlar

"Malvarlığına Karşı Suçlar" Başlıklı Onuncu Bölümünde Düzenlenen 141. ilâ 169. maddeleri

Genel Tehlike Yaratan Suçlar
Genel Tehlike Yaratan Suçlar

Genel Tehlike Yaratan Suçlar

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

İkinci Kitap: Özel Hükümler

Üçüncü Kısım: Topluma Karşı Suçlar

"Genel Tehlike Yaratan Suçlar" Başlıklı Birinci Bölümünde Düzenlenen 170. ilâ 180. maddeleri

Çevreye Karşı Suçlar
Çevreye Karşı Suçlar

Çevreye Karşı Suçlar

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

İkinci Kitap: Özel Hükümler

Üçüncü Kısım: Topluma Karşı Suçlar

"Çevreye Karşı Suçlar" Başlıklı İkinci Bölümünde Düzenlenen 181. ilâ 184. maddeleri

Kamunun Sağlığına Karşı Suçlar
Kamunun Sağlığına Karşı Suçlar

Kamunun Sağlığına Karşı Suçlar

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

İkinci Kitap: Özel Hükümler

Üçüncü Kısım: Topluma Karşı Suçlar

"Kamunun Sağlığına Karşı Suçlar" Başlıklı Üçüncü Bölümünde Düzenlenen 185. ilâ 196. maddeleri

Kamu Güvenine Karşı Suçlar
Kamu Güvenine Karşı Suçlar

Kamu Güvenine Karşı Suçlar

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

İkinci Kitap: Özel Hükümler

Üçüncü Kısım: Topluma Karşı Suçlar

"Kamu Güvenine Karşı Suçlar" Başlıklı Dördüncü Bölümünde Düzenlenen 197. ilâ 212. maddeleri

Kamu Barışına Karşı Suçlar
Kamu Barışına Karşı Suçlar

Kamu Barışına Karşı Suçlar

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

İkinci Kitap: Özel Hükümler

Üçüncü Kısım: Topluma Karşı Suçlar

"Kamu Barışına Karşı Suçlar" Başlıklı Beşinci Bölümünde Düzenlenen 213. ilâ 222. maddeleri

Ulaşım Araçlarına Karşı Suçlar
Ulaşım Araçlarına Karşı Suçlar

Ulaşım Araçlarına Karşı Suçlar

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

İkinci Kitap: Özel Hükümler

Üçüncü Kısım: Topluma Karşı Suçlar

"Ulaşım Araçlarına veya Sabit Platformlara Karşı Suçlar" Başlıklı Altıncı Bölümünde Düzenlenen 223. ilâ 224. maddeleri

Genel Ahlaka Karşı Suçlar
Genel Ahlaka Karşı Suçlar

Genel Ahlaka Karşı Suçlar

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

İkinci Kitap: Özel Hükümler

Üçüncü Kısım: Topluma Karşı Suçlar

"Genel Ahlaka Karşı Suçlar" Başlıklı Yedinci Bölümünde Düzenlenen 225. ilâ 229. maddeleri

Aile Düzenine Karşı Suçlar
Aile Düzenine Karşı Suçlar

Aile Düzenine Karşı Suçlar

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

İkinci Kitap: Özel Hükümler

Üçüncü Kısım: Topluma Karşı Suçlar

"Aile Düzenine Karşı Suçlar" Başlıklı Sekizinci Bölümünde Düzenlenen 230. ilâ 234. maddeleri

Ekonomi ve Ticarete İlişkin Suçlar
Ekonomi ve Ticarete İlişkin Suçlar

Ekonomi ve Ticarete İlişkin Suçlar

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

İkinci Kitap: Özel Hükümler

Üçüncü Kısım: Topluma Karşı Suçlar

"Ekonomi, Sanayi ve Ticarete İlişkin Suçlar" Başlıklı Dokuzuncu Bölümünde Düzenlenen 235. ilâ 242. maddeler

Bilişim Alanında Suçlar
Bilişim Alanında Suçlar

Bilişim Alanında Suçlar

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

İkinci Kitap: Özel Hükümler

Üçüncü Kısım: Topluma Karşı Suçlar

"Bilişim Alanında Suçlar" Başlıklı Onuncu Bölümde Düzenlenen 243. ilâ 246. maddeler

Kamu İdaresinin İşleyişine Karşı Suçlar
Kamu İdaresinin İşleyişine Karşı Suçlar

Kamu İdaresinin İşleyişine Karşı Suçlar

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

İkinci Kitap: Özel Hükümler

Dördüncü Kısım: Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler

"Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar" Başlıklı Birinci Bölümde Düzenlenen 247. ilâ 266. maddeler

Adliyeye Karşı Suçlar
Adliyeye Karşı Suçlar

Adliyeye Karşı Suçlar

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

İkinci Kitap: Özel Hükümler

Dördüncü Kısım: Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler

"Adliyeye Karşı Suçlar" Başlıklı İkinci Bölümde Düzenlenen 267. ilâ 298. maddeler

Devlet Organlarına Karşı Suçlar
Devlet Organlarına Karşı Suçlar

Devlet Organlarına Karşı Suçlar

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

İkinci Kitap: Özel Hükümler

Dördüncü Kısım: Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler

"Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar" Başlıklı Üçüncü Bölümde Düzenlenen 299. ilâ 301. maddeler

Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar
Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar

Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

İkinci Kitap: Özel Hükümler

Dördüncü Kısım: Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler

"Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar" Başlıklı Dördüncü Bölümde Düzenlenen 302. ilâ 308. maddeler

Anayasal Düzene Karşı Suçlar
Anayasal Düzene Karşı Suçlar

Anayasal Düzene Karşı Suçlar

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

İkinci Kitap: Özel Hükümler

Dördüncü Kısım: Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler

"Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar" Başlıklı Beşinci Bölümde Düzenlenen 309. ilâ 316. Maddeler

Milli Savunmaya Karşı Suçlar
Milli Savunmaya Karşı Suçlar

Milli Savunmaya Karşı Suçlar

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

İkinci Kitap: Özel Hükümler

Dördüncü Kısım: Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler

"Milli Savunmaya Karşı Suçlar" Başlıklı Altıncı Bölümde Düzenlenen 317. ilâ 325. Maddeler

Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk
Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk

Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

İkinci Kitap: Özel Hükümler

Dördüncü Kısım: Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler

"Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk" Başlıklı Yedinci Bölümde Düzenlenen 326. ilâ 339. Maddeler

Yabancı Devletlerle İlişkilere Karşı Suçlar
Yabancı Devletlerle İlişkilere Karşı Suçlar

Yabancı Devletlerle İlişkilere Karşı Suçlar

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

İkinci Kitap: Özel Hükümler

Dördüncü Kısım: Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler

"Yabancı Devletlerle Olan İlişkilere Karşı Suçlar" Başlıklı Sekizinci Bölümde Düzenlenen 340. ilâ 343. Maddeler

Son Hükümler & Kanun Gerekçesi
Son Hükümler & Kanun Gerekçesi

Son Hükümler & Kanun Gerekçesi

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

İkinci Kitap: Özel Hükümler

Dördüncü Kısım: Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler

"Son Hükümler" Başlıklı Dokuzuncu Bölümde Düzenlenen 344. ilâ 34. Maddeler ve Geçici Madde ile Kanuna İşlenemeyen Hükümler

Kayseri Ceza Avukatı

Alanında yetkin Kayseri ceza avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz; ceza yargılamalarında savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek taraflara avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.

Ceza davalarında gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması açısından alanında uzman bir Kayseri ceza avukatı veya ağır ceza avukatından hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. Yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. 

Alanında yetkin Kayseri Avukat kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvuru sürecinde taraflara hukuki yardım sunmaktadır. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvuru sürecinde herhangi bir mağduriyete veya hak kaybına uğramamak için gerekli başvuruların zamanında ve usulüne uygun yapılması büyük önem arz etmektedir. Bu süreçte, alanında uzman bir avukattan hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. Zülküf Arslan Hukuk Bürosu olarak; Yalçınkaya Kararı başta olmak üzere AİHM kararlarının Türkçe çevirilerini yapan Eski AİHM Hukukçusu Dr. Orhan Arslan koordinatörlüğünde müvekkillerimize Anayasa Mahkemesi ve AİHM başvurusunun yanı sıra emsal AYM ve AİHM Kararları çerçevesinde yeniden yargılama başvurusu hususunda da hukuki destek vermekteyiz.

Kayseri ceza avukatı veya Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’ne başvuru yapmak ve süreci takip etmek için bir avukat arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile başvuru ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.