Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Taksirle Yaralama Suçuna ilişkin Emsal Yargıtay Kararları

Taksirle Yaralama Suçuna ilişkin Emsal Yargıtay Kararları

Alanında yetkin Kayseri Ceza Avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk ve Arabuluculuk Bürosu olarak, gerçek ve tüzel kişilere yönelik her türlü suç isnadı, cezai şikâyet, kovuşturma, soruşturma ve diğer ceza davası konularında müvekkillerimize avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri sunmaktayız.

Zülküf Arslan Hukuk Büromuzun savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin etmek için hazırladığı taksirle yaralama suçuna ilişkin makalemizi okuyabilir; avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.

Taksirle Yaralama – Emsal Yargıtay Kararları

Bilinçli Taksirle Yaralama Suçunda Ek Savunma

Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre, sanığın, idaresindeki yolcu minibüsüne binen katılanın yerine oturmasını beklemeden hareket etmesi nedeni ile geriye doğru savrulan katılanın açık olan kapıdan düşmesi sonucu yaralandığı olayda, bilinçli taksirin koşullarının oluştuğunun kabulünde isabetsizlik bulunmamakta ise de; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 226/2. maddesi uyarınca iddianamede yer almayan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 22/3. maddesinin uygulanabilmesi için sanığa ek savunma hakkı verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırıdır. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi – Karar No: 2014/7843)

Bilinçli Taksirle Yaralama Suçu

Sanığın meskun mahal dışı, refüjle bölünmüş yolda, yarım saat sonraki ölçüme göre 18 promil alkollü olarak yönetimindeki otoyla seyir halindeyken, alkolün de etkisiyle direksiyon hakimiyetini kaybederek orta refüjdeki direğe çarpıp takla atarak, karşı yol bölümüne geçmesi sonucu, araçta yolcu olarak bulunan ve kendisinden şikayetçi olmayan arkadaşı mağdur O. Y.’nin orta (2.) derecede klavikula kemik kırığı ile yaralanmasına neden olduğu olayda, mağdurun yaralanmasının 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 89. maddesinin 2. fıkra ve 2-b bendi kapsamında kalması ve olayda bilinçli taksirin uygulanma koşullarının oluşması nedeniyle aynı maddenin 5. fıkrası uyarınca sanığın taksirle yaralama eyleminin takibinin şikayete bağlı olmaması karşısında, iddianamedeki anlatım ve mağdurun şikayetçi olmaması nedeniyle verilmiş bir takipsizlik kararı bulunmadığı da dikkate alınarak, sanık hakkında uygulanması ihtimaline binaen TCK’nın 89/2-b maddesi uyarınca ek savunma hakkı verilerek sanığın atılı bilinçli taksirle yaralama suçundan dolayı, ceza miktarı yönünden kazanılmış hakkı da gözetilerek mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde atılı trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan dolayı mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi – Karar No: 2014/7629)

Taksirle Yaralama Suçu ile Trafik Güvenliğini Tehlikeye Düşürme Suçunun Birlikte İşlenmesi

Sanığın meskun mahalde, 7 metre genişliğindeki tek yönlü asfalt kaplama düz bölünmüş yolda, doktor raporuna göre 3,48 promil alkollü vaziyette seyir halindeyken, hakkında “ek kovuşturmaya yer olmadığına” dair karar verilen A. C.’ın park halinde bıraktığı araca asli ve tam kusurlu şekilde arkadan çarpması sonucu, aracında yolcu olarak bulunan M. T.’nın hayati tehlike geçirecek ve hayat fonksiyonlarını ağır ( 5 ) derecede etkileyen kemik kırığı oluşacak şekilde yaralanmasına neden olduğu olayda; sanığın tek bir eylemi ile taksirle yaralama ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarının oluştuğu, taksirle yaralama suçunun zarar suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 179. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun ise tehlike suçu olduğu, her iki suçun birlikte işlendiği hallerde sanığın hangi suç sebebiyle cezalandırılacağı belirlenirken suçlar için kanunda öngörülen cezaların ağırlığı değil, zarar-tehlike suçu kriterinin esas alınması gerektiği buna göre; sanığın taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasının mümkün olması halinde sadece taksirle yaralama suçundan cezalandırılması, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan hüküm verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, şayet taksirle yaralama suçunda uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde ise yine trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu yönünden hüküm verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği, kovuşturma şartı olan şikayetin gerçekleşmemesi veya şikayetten vazgeçme sebebiyle taksirle yaralama suçundan cezalandırmanın mümkün olmaması halinde ise, TCK’nın 179. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan cezalandırılmasının gerekmesi karşısında; olay sebebiyle nitelikli şekilde yaralanan mağdurun sanıktan şikayetçi olmadığını ve uzlaşmak istediğini sanığın da aynı şekilde uzlaşmak istediğini beyan etmesi karşısında, taksirle yaralama suçu yönünden uzlaşma prosedürü uygulanıp uygulanmadığı ve kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilip verilmediği araştırılarak verilmiş ise, iş bu dava yönünden hüküm verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekeceği, uzlaşmanın sağlanamaması halinde ise taksirle yaralama suçu yönünden ihbarda bulunulup dava açılması sağlandıktan sonra bu dosya ile birleştirilerek sadece bilinçli taksirle yaralama suçundan hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden; yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm tesisi gerekir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi – Karar No: 2017/3057)

Bilinçli Taksirle Yaralama Suçu ve Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunun Birlikte İşlenmesi

Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre, taksirle yaralama suçunun zarar suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 179/3. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun tehlike suçu olması, her iki suçun birlikte işlendiği hallerde, sanığın hangi suç nedeniyle cezalandırılacağı belirlenirken, anılan suçlar için kanunda öngörülen cezaların ağırlığının değil, zarar suçu-tehlike suçu olmaları kriterinin esas alınması gerektiği, buna göre, sanığın taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasının mümkün olduğu durumlarda sadece taksirle yaralama suçundan cezalandırılması, kovuşturma şartı olan şikayetin gerçekleşmemesi, şikayetten vazgeçme veya uzlaşma nedeniyle taksirle yaralama suçundan cezalandırmanın mümkün olmadığı durumlarda ise sanığın trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan cezalandırılması gerektiğinin kabul edilmesi karşısında, somut olayda sanığın 184 promil alkollü olarak sevk ettiği araçla direksiyon hakimiyetini kaybederek araçta yolcu olarak bulunan eşinin kemik kırığı oluşacak şekilde yaralanmasına sebebiyet vermek biçimindeki eyleminde bilinçli taksir koşullarının oluştuğu, ancak mağdurun sanıkla uzlaşması sebebiyle sanığın taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasının mümkün olmaması nedeniyle sanığın unsurları oluşan trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde düşme kararı verilmesi bozma nedenidir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi – Karar No: 2018/195)

Doktor Hatası ve İhmali Davranışla Nitelikli Taksirle Yaralama Suçu

Bir gece önce 02:00’de başlayan doğumun normal yolla gerçekleşmemesi ve müdahalede gecikilmesi nedeniyle saat 20:30 sıralarında katılan annenin rahatsızlığının da artması sebebiyle sanığa durumun bildirildiği, başka bir deyişle doğum için gereken tıbbi müdahalede geç kalınmasının annenin sağlığını olumsuz etkilemesi dolayısıyla ihmali davranışla anneye karşı taksirle yaralama suçunun meydana geleceği, ayrıca kanunda, taksirli fiilin, “gebe bir kadının çocuğunun düşmesine” neden olmasının taksirle yaralama suçunun nitelikli şeklini oluşturacağının öngörülmesi ve anılan hükümle analık hakkı yanında fetüsün (ceninin) varlığının da korunması karşısında, suçun tamamlanması için ana rahminden çıkartılması zorunlu olmayıp, ceninin ana karnında ölümüne neden olunması fiilleri de hukuki anlamda ‘düşük’ olarak niteleneceğinden, eylemin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 89. maddesinin 3. fıkrası (e) bendi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırıdır. (Yargıtay 4. Ceza Dairesi – Karar No:2013/6986)

Alkollü Trafik Kazasında Bilinçli Taksirle Yaralama Suçu

Sanık hakkında taksirle yaralama suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;

Olay gecesi sanığın idaresindeki kamyonet ile seyri sırasında, aracının sağ yanı ile, yolun sağındaki emniyet şeridi ve yol üzerinde duraklama yapan mağdur idaresindeki otomobilin sağ yanına çarpması şeklinde meydana gelen olay akabinde yapılan ölçümde sanığın, 92 promil alkollü olduğunun anlaşılması karşısında; meydana gelen olayda sanığın eyleminde bilinçli taksirin koşullarının oluştuğu, tayin olunan cezasından bu sebeple 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 22/3. maddesi uyarınca artırım yapılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurularak, sanık hakkında eksik ceza tayini, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma sebebi sayılmamış; asli kusurlu olduğu kabul ve tespit edilen sanık hakkında temel ceza miktarında ve temel cezanın hapis cezası olarak belirlenmesinde bir isabetsizlik yoktur. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi – Karar: 2016/10371)

Taksirle Yaralama Suçundan Sabıkalı olan Sanık Hakkında Temel Cezanın Alt Sınırdan Uzaklaşılarak Belirlenmesi

Olay akabinde yapılan ölçümde 248 promil alkollü olduğu tespit edilen sanığın idaresindeki otomobille seyri sırasında, almış olduğu alkolün etkisi ile direksiyon hakimiyetini kaybedip yoldan çıkarak yolun sağında bulunan menfeze çarparak durması sonucu meydana gelen trafik kazasında, daha önce de alkollü olarak kazaya karıştığı ve buna ilişkin taksirle yaralama suçundan sabıkasının bulunduğu anlaşılan sanık hakkında, temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerekirken, teşdidin derecesinde yanılgıya düşülmek suretiyle sanık hakkında eksik cezaya hükmolunması hukuka aykırıdır. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi – Karar: 2014/13332)

Trafik Kazası Sonucu Yaralamada Bilinçli Taksirin Dikkate Alınması

Yönetimindeki araç ile olay günü sollama yasağı bulunan yol üzerinde araç sollayarak neden olduğu yaralamalı trafik kazasında, sanığın bilinçli taksirle hareket ettiği hususu dikkate alınmaksızın, hakkında eksik ceza tayini hukuka aykırıdır. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi – Karar No: 2012/1625)

Bilinçli Taksirle Yaralamanın Araştırılması

Sanığın idaresindeki araçla gündüz vakti bölünmüş yolun bir yönünün çalışma nedeni ile kapalı olmasından dolayı gidiş geliş kullanıma açılan, çalışma nedeniyle 70 kilometre hız sınırı ve sollama yasağı levhaları ile trafik akışı düzenlenen yolda önünde seyreden çekiciyi sollamak için karşı şeride geçerek, karşıdan gelen araçla çarpışmasıyla, katılanların yaralanması şeklinde gelişen olayda, sanığın sollama yasağı olan yerde araç sollamaya çalışmak şeklindeki eyleminde, bilinçli taksirin unsurlarının oluştuğunun gözetilmeyerek, temel cezadan 22/3. maddesi uyarınca artırım yapılmaması hukuka aykırıdır. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi – Karar No: 2014/10441)

Trafik Kazasında Asli ve Tam Kusurlu olan Sanığa Ceza Tayini

Olay günü 145 promil alkollü olan sanığın idaresindeki otomobille müşteki E. K.’ün idaresindeki araca E.’un şeridinde çarpması sonucu yaralamalı trafik kazasına sebebiyet verdiği olayda, asli ve tam kusurlu olan sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 61/1, 22/4 madde ve fıkralarında yer alan ölçütlerden olan meydana gelen zararın ağırlığı ve sanığın taksirinin yoğunluğu nazara alındığında temel ceza tayininde alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırıdır. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi – Karar No: 2014/10183)

Trafik Kazasında Alkollü Olmak, Bilinçli Taksir için Tek Başına Yeterli Değildir

Olaydan yaklaşık iki buçuk saat sonra yapılan ölçümde sanığın 39 promil alkollü olduğu tespit edilmiş ise de, alkol veya uyuşturucu maddenin sırf kullanılmış olmasının bilinçli taksirin koşullarının oluşması için yeterli olmadığı, sanık hakkındaki raporlarda ve trafik kazası tespit tutanağında sanığın davranışlarına yönelik bir tespitin bulunmadığı, olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana gelmediği ve bilinçli taksirin koşullarının oluşmadığı gözetilmeksizin, sanık hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun  22/3 maddesi uygulanmak suretiyle temel cezada artırım yapılması hukuka aykırıdır. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi – Karar No: 2014/7377)

Kamu Görevlisinin Görevi Nedeniyle Gerçekleşen Taksirle Yaralama Olayında Soruşturma İzni Gereklidir

Suç tarihinde Ümraniye ilçe Emniyet Müdürlüğü Önleyici Hizmet Büro Amirliğinde motorize ekipte görevli polis memuru olan sanığın, resmi araçla seyir halindeyken trafik kazasının meydana geldiği, sanığın eyleminin 4483 sayılı Kanun uyarınca soruşturma izni alınmasını gerektirdiği, ilgili merciden soruşturma izni istenip, davanın bu izin süresince durmasına karar verilmesi gerekirken davaya devamla hüküm kurulması hukuka aykırıdır. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi – Karar No: 2014/1127)

Sanığın Taksirle Yaralama Suçundan Cezalandırılmasına Karar Verilmemesi

Sanığın tedbirsiz ve dikkatsiz şekilde kullandığı aracının ve yük olarak taşıdığı Ipg maddesinin yanması nedeniyle yaralamalı trafik kazasına sebebiyet verdiği, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Genel Güvenliğin Taksirle Tehlikeye Sokulması” başlıklı 171. maddesinin 1. fıkrasında taksirle yangına neden olan kişinin yangın çıkarması halinin suç olarak düzenlendiği, maddede belirtilen suçun tehlike suçu olup, somut olayda ise katılanın yaralanmış olması sebebiyle zarar suçunun oluştuğu dikkate alındığında; sanığın taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi yerine taksirle yangına neden olmak suçundan mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi – Karar: 2013/18943)

Alkolün Trafik Kazası Üzerindeki Etkisi ve Bilinçli Taksirin Koşulları Araştırılmalıdır

Adli Tıp Kurumu raporuna göre sanığın asli kusurlu olduğu ancak gerçekleşen olayda netice öngörülebilir olmasına karşın, sanığın almış olduğu alkolün etkisi veya kişisel başka etkenlere güvenerek hareketini sürdürdüğüne ilişkin herhangi bir bilgi ve belirlemenin bulunmadığının anlaşılması karşısında, bilinçli taksirin koşullarının oluşmadığı nazara alınmadan, eylemin sadece sanığın alkollü olmasına bağlı olarak bilinçli taksirle işlendiğinin kabulü ile sanık hakkında hükmolunan cezada 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun gereğince artırım yapılmak suretiyle fazla ceza tayini hukuka aykırıdır. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi – Karar: 2013/1727)

Kendisine Ait Hayvanı Serbest Bırakmak Suretiyle Taksirle Yaralama

Sanığın, kendisine ait çoban köpeğini başı boş bırakması sonucunda hayvanın mağdura saldırarak bacağından ısırarak basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralanmasına neden olduğu, bu sebeple bakımı ve gözetimi altında bulunan hayvanın muhafazasında ihmal gösterdiği, mağdurun şikayetten vazgeçmesi ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun fikri içtimaya ilişkin 44. maddesi hükmü de nazara alındığında, sanığın eyleminin TCK’nın 177. maddesinde düzenlenen suça dönüşeceği ve hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, şikayet yokluğu nedeniyle taksirle yaralama suçundan açılan davanın düşürülmesine karar verilmesi hukuka aykırıdır. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi – Karar: 2014/9970)

Taksirle Yaralama Suçundan Verilen Hükümde Aleyhe Temyiz Olmaması Halinde Bilinçli Taksir Koşulları Dikkate Alınmaz.

Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanığın idaresinde otomobil ile ters istikamette seyir halindeyken, otomobilin sol dikiz aynası kısmıyla, yolun solundan gelip sağına geçmek isteyen yayaya çarpması neticesinde yaralamalı trafik kazasının meydana geldiği olayda, sanığın eylemini bilinçli taksirle gerçekleştirdiği nazara alınmaksızın, sanık hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 22/3. maddesinin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi – Karar No:2019/4409)

Kayseri Ceza Avukatı

Alanında yetkin Kayseri ceza avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz; ceza yargılamalarında savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek taraflara avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.

Ceza davalarında gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması açısından alanında uzman bir Kayseri ceza avukatı veya ağır ceza avukatından hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. Yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. 

Alanında yetkin Kayseri Avukat kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvuru sürecinde taraflara hukuki yardım sunmaktadır. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvuru sürecinde herhangi bir mağduriyete veya hak kaybına uğramamak için gerekli başvuruların zamanında ve usulüne uygun yapılması büyük önem arz etmektedir. Bu süreçte, alanında uzman bir avukattan hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. Zülküf Arslan Hukuk Bürosu olarak; Yalçınkaya Kararı başta olmak üzere AİHM kararlarının Türkçe çevirilerini yapan Eski AİHM Hukukçusu Dr. Orhan Arslan koordinatörlüğünde müvekkillerimize Anayasa Mahkemesi ve AİHM başvurusunun yanı sıra emsal AYM ve AİHM Kararları çerçevesinde yeniden yargılama başvurusu hususunda da hukuki destek vermekteyiz.

Kayseri ceza avukatı veya Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’ne başvuru yapmak ve süreci takip etmek için bir avukat arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile başvuru ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.


Google


Envelope


Facebook


Twitter


Instagram


Linkedin


\"Kayseri