Cezanın Ertelenmesi ve Denetim Süresinin Belirlenmesi
Ceza hukukunda ceza sorumluluğunun temel esasları ile suçlar, yaptırımlar (ceza ve güvenlik tedbirleri) düzenlenmiştir. Ceza hukuku bakımından bir suçun oluşabilmesi, kanuni unsurlarının varlığına bağlıdır. Suçun işlenmesinden cezanın infaz edilmesine kadar geçen süreç, hassas bir süreçtir. Suç isnadı altında olan kişiler veya kendisine karşı bir suç işlendiğini, mağdur edildiğini düşünen kişiler ceza avukatı arayışına girmektedir. Etkili ve güçlü bir temsil açısından hakların ileri sürülmesinde, zamanın gözetilmesinde, isnatların gösterilmesinde, fiilin niteliğinin ortaya koyulmasında ceza hukuku alanında yetkin ve deneyimli bir avukattan hukuki yardım alınması hayati öneme sahiptir.
Türk Ceza Kanunu kapsamında cezanın belirlenmesi süreci şu şekilde işlemektedir; Hakim, suçun işleniş biçimini, suçun işlenmesinde kullanılan araçları, suçun işlendiği zaman ve yeri, suçun konusunun önem ve değerini, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını, failin amaç ve saiki göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler. Ceza hukuku bakımından doğrudan kast ile işlenen suçun yaptırımı olası kasta göre; bilinçli taksirle işlenen suçun yaptırımı ise basit taksire göre daha ağırdır.
Alanında yetkin Kayseri Ceza Avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek ceza yargılaması sürecine katılan taraflara hukuki yardım sunmaktadır.
Kayseri ceza avukatı veya ağır ceza avukatı arıyorsanız etkin bir temsil için alanında yetkin, deneyimli ve güncel mevzuat ile içtihatlara hakim bir ceza avukatından hukuki destek almanız büyük önem arz etmektedir. Ceza davalarında suçun unsur ve şartlarının, suçu oluşturan maddi ve manevi hususların, eylemler ile amacın/kastın etkin bir biçimde ortaya konulması gerekmektedir. Böylelikle ceza tehdidi altında olan kişi hak etmediği hukuki yaptırımlardan kurtulabilecek veya mağdur ve müşteki, mağduriyetine sebep olan kişi veya kişilere yaptırım uygulanmasını sağlayabilecektir.
Cezası Ertelenen Sanık Hakkında Bir Denetim Süresi Belirlenmesi Gerekir mi?
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 51/3. maddesi uyarınca cezası ertelenen sanık hakkında 1 ila 3 yıl arasında bir denetim süresi belirlenmesi zorunludur. Ertelenen cezanın adli para cezası olması, aleyhe değiştirmeme yasağı nedeniyle bir denetim süresine tabi tutulmaması sonucunu doğurmaz. Zira TCK’nın 51/8. maddesi uyarınca ancak denetim süresinin iyi hâlli geçirilmesi durumunda ceza infaz edilmiş sayılacağından, denetim süresi tayin edilmediği takdirde infazda ciddi sorunlar ortaya çıkacak, cezanın ne zaman ve ne şekilde infaz edileceği belirsiz hâle gelecektir. Bu durumda belirlenecek denetim süresinin aleyhe değiştirmeme yasağına konu olmaması nedeniyle en az 1 yıl olması gerekmektedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2014/388 Karar No: 2015/403
\”İçtihat Metni\”
Mahkemesi: Sulh Ceza Mahkemesi
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanık …’nın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 179/3, 50/3, 52/2 ve 51. maddeleri uyarınca 600 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, cezasının ertelenmesine, 1 ay denetim süresi belirlenmesine, denetim süresinin herhangi bir yükümlülük belirlenmeden veya uzman kişi görevlendirilmeden geçirilmesine, denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlenmesi halinde ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirileceğinin ihtarına ilişkin, … Sulh Ceza Mahkemesince verilen … gün ve … sayılı hükmün Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay … Ceza Dairesince … gün ve … sayı ile;
“Mahalli Cumhuriyet savcısının temyizinin sanık lehine olduğu anlaşılmakla, adli para cezasına hükmedilen sanık hakkındaki cezanın ertelenmesine karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
…sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Adli para cezasına hükmedilip, bu cezası ertelenen sanık hakkında TCK\’nın 51. maddesi uyarınca bir ay denetim süresine hükmolunması, kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı (mülga) CMUK\’nın 321. maddesi uyarınca isteme uygun olarak bozulmasına, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hükmün denetim süresi belirlenmesi ile ilgili 4. bendinin hükümden tümüyle çıkartılması suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün düzeltilerek onanmasına” karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise … gün ve … sayı ile;
“…TCK\’nın 51/a ve b maddelerinde yazılı koşulların bulunması halinde 18 yaşından küçük ve 65 yaşından büyük sanıklar hakkındaki istisna dışında 2 yıl veya az süreli hapis cezalarının erteleme hükümlerine konu olabileceği, ancak adli para cezaları ile hapis cezasına seçenek diğer yaptırımların ertelemenin konusu olmayacağı anlaşılmaktadır. 5320 sayılı yasanın 8/1. maddesi gereğince halen yürürlükte bulunan CMUK\’nın 326/son maddesindeki düzenlemeye göre ise bir hükmün sanık veya sanık lehine Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi halinde bozma üzerine verilen hükmün evvelki hükümle verilen cezadan daha ağır olmayacağı hüküm altına alınmış olmakla usuli kazanılmış hakkın sınırının önceki ceza olarak belirlenmiştir. Önceki ceza dışında hükümde yer alan başka bir unsurun kazanılmış hakkın konusu olamayacağı, esasen kanun koyucu tarafından sanığa bahşedilen bir husus olarak usuli kazanılmış hakkın sınırlarının genişletilemeyeceği de kabul edilmelidir.
Bu açıklamalara göre somut olayda sanığın hapis cezası adli para cezasına çevrilmiş olmakla ertelenemez nitelik kazandığı halde mahkemesince yasaya aykırı bir şekilde ertelenmesine karar verilmiş, yine TCK\’nın 51/3. maddesindeki düzenlemeye aykırı olarak 1 ay denetim süresi tayin edilmiştir. Ertelenemez olduğu halde yasaya aykırı bir şekilde cezanın adli para cezası olmasının sanığın bir denetim süresine tabi tutulmamasını gerektirmediği, zira TCK\’nın 51/8. maddesi uyarınca denetim süresinin iyi halli geçirilmesi halinde cezanın infaz edilmiş sayılması gerekeceği, bir denetim süresi tayin edilmezse infaza ilişkin düzenlemenin muallakta kalacağı ve bu denetim süresinin de CMUK\’nın 326/son maddesi kapsamı dışında kalması nedeniyle en az 1 yıl olması gerektiği, keza ertelenen ceza adli para cezası olmakla denetim süresi içinde suç işlenmemesi halinde TCK\’nın 51/7 maddesi uyarınca ancak adli para cezasının infazı kararı verilebileceği, ayrıca ceza infaz kurumunda çektirilmesine hükmedilmesine olanak bulunmadığı, çünkü cezanın 5275 sayılı Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 106. maddesi tarafından gerekirse hapse çevirme işlemi de bizzat kendisi tarafından yapılmak suretiyle Cumhuriyet savcısı tarafından yapılacağından, Yüksek Dairenin düzelterek onama kararının kaldırılarak sanık hakkında denetim süresinin eksik tayini ve adli para cezası hakkında TCK\’nın 51/7. maddesi gereğince doğrudan ceza infaz kurumunda infazına karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi isabetsizliklerinden hükmün bozulması, ancak anılan hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hüküm fıkrasındaki denetim süresine dair \’bir ay\’ ibaresinin \’bir yıl\’ olarak değiştirilmesi, TCK\’nın 51/7. maddesinin uygulanmasına yönelik \’kısmen ya da tamamen ceza infaz kurumunda\’ ibarelerinin hükümden çıkarılmak suretiyle hükmün onanması gerektiği” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu\’nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay … Dairesince … gün ve … sayı ile; itiraz nedeninin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yasal olarak mümkün olmadığı halde hükmolunan adli para cezası ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 51/3. maddesi uyarınca bir denetim süresi belirlenmesi gerekip gerekmediğinin tespitine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Olay günü saat 22.30 sıralarında sanığın alkollü vaziyette Kargın yolundan … istikametine aracıyla seyir halinde iken, direksiyon hâkimiyetini kaybederek yolun kenarındaki toprak yığınına çarptığı, aracın devrilmesi suretiyle kendisinin hayati tehlikeye neden olmayacak şekilde yaralandığı, 1,63 promil alkollü olduğunun tespit edildiği,
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu\’nun 179/3. maddesi uyarınca hükmolunan 1 ay hapis cezasının zorunlu olarak adli para cezasına çevrildiği, yasal olarak mümkün olmadığı halde adli para cezasının ertelendiği, TCK’nın 51/3. maddesi uyarınca 1 yıl ila 3 yıl arası bir denetim süresi belirlenmesi gerekirken 1 ay denetim süresi belirlendiği, ayrıca TCK’nın 51/7. maddesi uyarınca denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi halinde ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verileceği hususunda sanığa ihtarat yapıldığı, hükmün C. Savcısı tarafından sanık lehine temyiz edildiği,
Anlaşılmaktadır.
Hapis cezasının ertelenmesi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 51. maddesinde;
“(1) İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır. Ancak, erteleme kararının verilebilmesi için kişinin;
a) Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,
b) Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması, gerekir.
(2) Cezanın ertelenmesi, mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşuluna bağlı tutulabilir. Bu durumda, koşul gerçekleşinceye kadar cezanın infaz kurumunda çektirilmesine devam edilir. Koşulun yerine getirilmesi hâlinde, hâkim kararıyla hükümlü infaz kurumundan derhâl salıverilir.
(3) Cezası ertelenen hükümlü hakkında, bir yıldan az, üç yıldan fazla olmamak üzere, bir denetim süresi belirlenir. Bu sürenin alt sınırı, mahkûm olunan ceza süresinden az olamaz.
(4) Denetim süresi içinde;
a) Bir meslek veya sanat sahibi olmayan hükümlünün, bu amaçla bir eğitim programına devam etmesine,
b) Bir meslek veya sanat sahibi hükümlünün, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,
c) Onsekiz yaşından küçük olan hükümlülerin, bir meslek veya sanat edinmelerini sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkânı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmesine,
Mahkemece karar verilebilir.
(5) Mahkeme, denetim süresi içinde hükümlüye rehberlik edecek bir uzman kişiyi görevlendirebilir. Bu kişi, kötü alışkanlıklardan kurtulmasını ve sorumluluk bilinciyle iyi bir hayat sürmesini temin hususunda hükümlüye öğütte bulunur; eğitim gördüğü kurum yetkilileri veya nezdinde çalıştığı kişilerle görüşerek, istişarelerde bulunur; hükümlünün davranışları, sosyal uyumu ve sorumluluk bilincindeki gelişme hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek hâkime verir.
(6) Mahkeme, hükümlünün kişiliğini ve sosyal durumunu göz önünde bulundurarak, denetim süresinin herhangi bir yükümlülük belirlemeden veya uzman kişi görevlendirmeden geçirilmesine de karar verebilir.
(7) Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, hâkimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi hâlinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilir.
(8) Denetim süresi yükümlülüklere uygun veya iyi hâlli olarak geçirildiği takdirde, ceza infaz edilmiş sayılır.\”
şeklinde düzenlenmiştir.
Buna göre, iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilenlerin cezasının ertelenebileceği, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olanlar bakımından ise bu sürenin üst sınırının üç yıl olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, hükmolunan hapis cezası ertelenen kişi hakkında belirli bir denetim süresinin belirlenmesi zorunludur. Bu süre 1 yıldan az ve 3 yıldan fazla olamayacaktır. Yine belirlenecek sürenin alt sınırı mahkûm olunan ceza süresinden de az olmamalıdır.
Mahkemece denetim süresi içinde hükümlünün;
a) Bir meslek veya sanat sahibi değilse, bu amaçla bir eğitim programına devam etmesine,
b) Bir meslek veya sanat sahibi ise, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,
c) Onsekiz yaşından küçükse, bir meslek veya sanat edinmelerini sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkânı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmesine,
Karar verilebilir.
Yine mahkeme gerek görürse denetim süresi içinde hükümlüye rehberlik edecek bir uzman kişi de görevlendirebilir. Bu kişi, kötü alışkanlıklardan kurtulmasını ve sorumluluk bilinciyle iyi bir hayat sürmesini temin hususunda hükümlüye öğüt verir ve eğitim gördüğü kurum yetkilileri veya nezdinde çalıştığı kişilerle görüşerek, istişarelerde bulunur. Hükümlünün davranışları, sosyal uyumu ve sorumluluk bilincindeki gelişme hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek hâkime verir.
Mahkeme, hükümlünün kişiliğini ve sosyal durumunu göz önünde bulundurarak, denetim süresinin herhangi bir yükümlülük belirlemeden veya uzman kişi görevlendirmeden geçirilmesine de karar verebilir.
Hükümlü denetim süresini yükümlülüklere uygun veya iyi hâlli olarak geçirildiği takdirde, cezası infaz edilmiş sayılır. Böylece hükümlü özgürlüğünden mahrum kalmadan hapis cezasını infaz etmiş olacaktır.
Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, hâkimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi hâlinde ise ertelenen cezasının kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilecektir.
Diğer taraftan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 307/4. maddesinde yer alan “aleyhe değiştirme yasağı” 1412 sayılı CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte olan 326. maddesinin son fıkrasında; “Hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet savcısı veya 291. maddede gösterilen kimseler tarafından temyiz edilmişse yeniden verilen hüküm, evvelki hükümle tayin edilmiş olan cezadan daha ağır olamaz” biçiminde düzenlenmiş olup; ceza usul hukukumuzda bu madde dışında kazanılmış hakkı düzenleyen başka bir hüküm bulunmamaktadır.
Ceza hukukunda genel anlamda bir “kazanılmış hak” kavramından bahsedilemeyeceği ancak, 1412 sayılı (müga) CMUK’nun 326. maddenin son fıkrası uyarınca sınırlı biçimde uygulanabilecek bir “cezayı aleyhe değiştirememe ilkesi”, “Reformatio in pejus” veya “aleyhte düzeltme yasağı”nın söz konusu olduğunun kabulü gerekmektedir.
Aleyhe değiştirme yasağı münhasıran “cezalar” ile ilgili olup; cezalar da 5237 sayılı TCK’nun 45. maddesinde; hapis ve adli para cezaları olarak sayıldığından, cezalar arasında sayılmayan güvenlik tedbirlerinin ve diğer müesseselerin bu kapsamda değerlendirilemeyeceği Ceza Genel Kurulunca duraksamasız olarak kabul edilegelmiştir.
Bu bağlamda; Yargıtay Ceza Genel Kurulunca 11.05.2010 gün ve 87-112 ve 23.02.2010 gün 230-32 sayılı kararlarında 5237 sayılı TCK’nun 51. maddenin 3. fıkrası gereğince belirlenen denetim süresinin kazanılmış hakka konu olmayacağı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Somut olayda; sanık hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezasının zorunlu olarak adli para cezasına çevrildiği, ertelenmesi mümkün olmadığı halde yerel mahkemece kanuna aykırı bir şekilde ertelenmesine karar verildiği ve TCK\’nun 51/3. maddesi uyarınca bir ay denetim süresi tayin edildiği görülmektedir. TCK\’nun 51/3. maddesi uyarınca cezası ertelenen sanık hakkında bir ila üç yıl arasında bir denetim süresi belirlenmesi zorunludur. Ertelenen cezanın kazanılmış hak nedeniyle adli para cezası olmasının sanığın bir denetim süresine tabi tutulmamasını gerektirmeyeceği kabul edilmelidir. Zira 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu\’nun 51/8. maddesi uyarınca ancak denetim süresinin iyi halli geçirilmesi halinde ceza infaz edilmiş sayılacağından, denetim süresi tayin edilmediği takdirde infazda ciddi sorunlar ortaya çıkacak, cezanın ne zaman ve ne şekilde infaz edileceği belirsiz hale gelecektir. Bu durumda belirlenecek denetim süresi 1412 sayılı (mülga) CMUK\’nın 326. maddesinin son fıkrasının kapsamı dışında kalması diğer bir ifadeyle kazanılmış hakka konu olmaması nedeniyle en az bir yıl olması gerekmektedir.
Öte yandan, kazanılmış hak nedeniyle ertelenen ceza adli para cezası olduğundan denetim süresi içinde suç işlenmesi halinde TCK\’nın 51/7. maddesi uyarınca ancak adli para cezasının infazı kararı verilebileceğinden cezanın doğrudan ceza infaz kurumunda çektirilmesine hükmedilmesine kanunen imkan bulunmamaktadır. Bu nedenle hüküm fıkrasındaki TCK\’nun 51/7. maddesinin uygulanmasına yönelik \”kısmen veya tamamen ceza infaz kurumunda\” ibaresi de yerinde değildir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne, Özel Dairenin düzelterek onama kararının kaldırılmasına, hüküm fıkrasındaki denetim süresine ilişkin “bir ay” ibaresinin “bir yıl” olarak değiştirilmesine, TCK\’nın 51/7. maddesinin uygulanmasına ilişkin “kısmen veya tamamen ceza infaz kurumunda\” ibarelerinin ise çıkartılmasına karar verilmek suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan yerel mahkeme hükmünün düzeltilerek onanmasına karar verilmelidir.
Kayseri Ceza Avukatı – Hukuki Yardım
Alanında uzman Kayseri ceza avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk ve Arabuluculuk Bürosu, gerçek ve tüzel kişilere yönelik her türlü suç isnadı, cezai şikayet, kovuşturma, soruşturma ve diğer ceza davası konularında müvekkillerimize avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmeti sunmakta ve müvekkillerini ceza mahkemelerinde gerek müşteki vekili ve gerekse sanık müdafi olarak temsil etmektedir.
Yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir Kayseri ceza avukatı veya ağır ceza avukatından hukuki yardım almaları faydalı olacaktır.
Kayseri ceza avukatı veya ağır ceza avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.