Harici Satış Sözleşmesi ile Müteahhitten Daire Satın Alan Üçüncü Kişilerin Tescil Davası Açması
Harici Satış Sözleşmesi ile Müteahhitten Daire Satın Alan Üçüncü Kişilerin Tapu İptali ve Tescil Davası Açması Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2024/43 Karar No: 2024/76 Karar Tarihi: 07-02-2024 Mahkemesi: Tüketici Mahkemesi Özel Daire Kararı: Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 09.06.2021 tarihli ve 2020/1818 Esas, 2021/3894 Karar sayılı BOZMA kararı Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. Dava Davacı vekili, müvekkilinin imzaladığı 17.03.2012 tarihli adi yazılı sözleşme gereğince davalının adına kayıtlı olan taşınmaz üzerinde inşa ettiği Atakum Rezidans Cumbalı Evler projesinden daire satın aldığını, sözleşme uyarınca 100.000,00 TL olarak belirlenen satış bedelinin 20.000,00 TL’sinin 19.03.2012 tarihinde peşin, 2.000,00 TL’sinin 08.05.2012 tarihinde senet karşılığı, 3.000,00 TL’sinin elden, kalan 75.000,00 TL’sinin davalının yönlendirmiş olduğu anlaşmalı banka olan Garanti Bankasından 08.05.2012 tarihinde kredi kullanılarak ödendiğini, müvekkilinin davalıya olan edimlerini bu şekilde yerine getirmesine karşın davalı tarafından inşaatın zamanında bitirilmediğini, fiili teslimin ancak 2013 yılının Nisan ayında gerçekleştiğini, elektrik aboneliği ile DASK poliçesi tanzim edildiğini, müvekkilinin hafta sonlarını bu evde geçirdiğini, ödemesini 2012 yılının beşinci ayında tamamlamış olduğu dairenin tapusunu istediği hâlde taşınmaz üzerinde bulunan hacizler nedeniyle alamadığını, tapulu taşınmazın mülkiyetinin devrini öngören her türlü sözleşmenin resmî şekilde yapılmasının geçerlilik koşulu olduğunu ancak Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 30.09.1988 tarihli ve 1987/2 Esas, 1988/2 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere müvekkili davacı ile davalı arasında tamamen ifa edilen sözleşme uyarınca müvekkilinin dava konusu 39 numaralı bağımsız bölümün tesciline hak kazandığını ileri sürerek davalı şirket adına kayıtlı olan tapunun iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. II. Cevap Davalı şirkete, 7201 sayılı Tebligat Kanunu\’nun 35 inci maddesine göre tebligat yapılmış olup davaya cevap verilmemiştir. III. İlk Derece Mahkemesi Kararı Samsun 2. Tüketici Mahkemesi 11.04.2019 tarihli ve 2018/277 Esas, 2019/209 Karar sayılı kararıyla; davacının yükleniciden temlik alınan kişisel hakka dayalı tapu iptali ve tescil isteminde bulunduğu, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 30.09.1988 tarihli ve 1987/2 Esas, 1988/2 Karar sayılı kararının uygulanabilmesi için tapu iptali ve tescil istenilen taşınmazın satış sözleşmesi imzalandığı tarihte yüklenicinin adına kayıtlı olmaması gerektiği, kayıt maliki davalıdan tapuda resmî şekilde alınması mümkün olan taşınmazın haricen satın alınmasının davacıya herhangi bir hak sağlamayacağı, davaya konu taşınmazın arsa maliki tarafından davalıya 26.09.2011 tarihinde devredildiği, konut satış sözleşmesinin ise 17.03.2012 tarihinde imzalandığı, davalı şirketin bu tarihte tapuda devir yapmasına engel bir durumun olmadığı, taraflar arasında imzalanan sözleşme resmî şekilde yapılmadığından hukuken geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. IV. İstinaf A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin 11.12.2019 tarihli ve 2019/2542 Esas, 2019/2489 Karar sayılı kararıyla; taraflar arasında yapılan işlemin yüklenicinin temliki niteliğinde değil, tapulu yerin adi yazılı sözleşme ile satışı niteliğinde bulunup geçersiz olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. Bozma ve Bozmadan Sonraki Yargılama Süreci A. Bozma Kararı 1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2. Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; “…Davalı, hem arsa sahibi hem de yüklenici sıfatını taşımaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 706. maddesi, Borçlar Kanunu’nun 213. maddesi, 2644 sayılı Tapu Kanunu\’nun 26. maddesi hükümleri gereğince, tapuda kayıtlı bir taşınmaz satışının hüküm ve sonuç meydana getirmesi için sözleşmenin resmi biçim koşuluna uyularak yapılması zorunlu ise de; 30.09.1988 tarihli ve 2/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararının sonuç bölümünde vurgulandığı üzere, tapuda kayıtlı bir taşınmaz mülkiyetini devir borcu doğuran ve ancak yasanın öngördüğü biçim koşullarına uygun olarak yapılmadığından geçersiz bulunan sözleşmeye dayanılarak açılan bir cebri tescil davasının kural olarak kabul edilemeyeceği, bununla birlikte Kat Mülkiyeti Kanunu\’na tabi olmak üzere yapımına başlanan taşınmazdan bağımsız bölüm satımına ilişkin geçerli bir sözleşme olmadan tarafların bağımsız bölüm satımında anlaşarak alıcının tüm borçlarını eda etmesi ve satıcının da bağımsız bölümü teslim ederek alıcının onu malik gibi kullanmasına rağmen satıcının tapuda mülkiyetin devrine yanaşmaması halinde olayın özelliğine göre hakimin Türk Medeni Kanunu\’nun 2. maddesini gözeterek tescil davasını kabul edebileceği ilkesi benimsenmiştir. Kaldı ki; davalı aynı zamanda yüklenici de olduğundan, Borçlar Kanununun 162. ve 163. maddeleri gereğince yazılı yapılmak koşuluyla davacıya temlik işleminde de bulunabilir. Yüklenicinin arsa payı karşılığı inşaat yapmakta olduğu veya arsa sahibinin aynı zamanda yüklenici sıfatıyla hareket ederek (yapsatçı konumunda) inşa etmekte olduğu binalardan bağımsız bölüm satın alınması halinde Türk Borçlar Kanununun 184. maddesi gereğince üçüncü kişiye yapılacak temlikin yazılı olması yeterlidir. Yapılan bu saptamalara göre, davacının tescil isteği ile açtığı eldeki davanın değerlendirilmesi gerekir. Yapılan bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; önceki arsa malikleriyle davalı şirket arasında usulüne uygun şekilde 03.12.2010 tarihinde düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca, kat irtifakı kurulması sonrası, davaya konu 2477 ada 3 parsel sayılı taşınmazda C blok 2. Kat 39 numaralı bağımsız bölümün 26.09.2011 tarihinde davalı şirket adına tescil edilmiş olması davalının yapsatçı olduğu gerçeğini değiştirmez. Dosya arasındaki mevcut 17.03.2012 tarihli adi yazılı sözleşmeye göre; davalı … Turizm Ltd. Şti\’nin 2477 ada 3 parselde yapılacak binanın 2. katındaki 39 no’lu daireyi 100.000,00TL bedel karşılığında davacıya satışını yaptığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkemece, tapu dairesi dışında yapılan satımların yok hükmünde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; 30.09.1988 tarihli ve 1987/2 1988/2 sayılı Yargıtay İBBGK Kararı gereğince davacı ile yüklenici arasındaki temlikin yazılı olması yeterli olduğundan davacıya yapılan daire satışı geçerli kabul edilmelidir. Mahkemece, değinilen hususlar gözetilmeksizin yanılgılı gerekçe ve eksik incelemeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur. B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki karar gerekçesinin yanında, somut olayda harici satım tarihi itibarıyla kat irtifakının kurulduğu ve