İcra ve İflas Hukuku

# Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda Düzenlenen İflas Yoliyle Takip Hükümleri

İflas Yoliyle Takip Hükümleri İcra ve İflas Kanunu Kanun Numarası: 2004 Kabul Tarihi: 9/6/1932 Yayımlandığı Resmî Gazete Tarihi: 19/6/1932 Sayısı: 2128 Altıncı Bap: İflas Yoliyle Takip I – Yetki İflas takiplerinde yetkili merci – Madde 154 (Değişik: 18/2/1965-538/74 md.) İflas yoliyle takipte yetkili merci, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu mahaldeki icra dairesidir. Merkezleri yurt dışında bulunan ticari işletmeler hakkında yetkili merci, Türkiye’deki şubenin, birden ziyade şubenin bulunması halinde merkez şubenin bulunduğu yerdeki icra dairesidir. Borçlu ile alacaklı yetkili icra dairesini yazılı anlaşma ile tayin etmişlerse, o yerin icra dairesi dahi iflas takibi için yetkili sayılır. Şu kadar ki, iflas davaları için yetki sözleşmesi yapılamaz ve iflas davası mutlaka borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinde açılır. II – İflas Yoliyle Adi Takip Ödeme emri ve münderecatı – Madde 155 (Değişik: 3/7/1940-3890/1 md.) Borçlu iflas yoliyle takibe tabi şahıslardan olup da alacaklı isterse ödeme emrine yedi gün içinde borç ödenmediği takdirde alacaklının mahkemeye müracaatla iflas talebinde bulunabileceği ve borçlunun gerek borcu olmadığına ve gerek kendisinin iflasa tabi kimselerden bulunmadığına dair itirazı varsa bu müddet içinde dilekçe ile icra dairesine bildirmesi lüzumu ve konkordato teklif edebileceği ilave olunur. İflas talebi ve müddeti – Madde 156 (Değişik: 3/7/1940-3890/1 md.) Ödeme emrindeki müddet içinde borçlu tarafından itiraz olunmamışsa alacaklı bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden iflas kararı isteyebilir. Bu dilekçeye borçlunun ödeme emrine itiraz etmediğini mübeyyin ödeme emri nüshasının raptedilmesi lazımdır. Borçlu ödeme emrine itiraz etmişse takip durur ve alacaklı bu itirazın kaldırılması ile beraber borçlunun iflasına karar verilmesini bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden isteyebilir. İflas istemek hakkı ödeme emrinin tebliği tarihinden bir sene sonra düşer. Talebin geri alınması ve yenilenmesi – Madde 157 İflas talebini geri alan alacaklı bir ay geçmedikçe bu talebini yenileyemez. Yargılama usulü – Madde 158 (Değişik: 9/11/1988-3494/26 md.) Alacaklının iflas takibi kesinleştiğinde l66 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan edilir. İflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde diğer alacaklılar davaya müdahele veya itiraz ederek iflası gerektiren bir hal bulunmadığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilirler. Mahkeme, icra dosyasını celbeder ve basit yargılama usulüne göre duruşma yaparak, gerek iflas talebini gerek itiraz ve defileri umumi hükümler dairesinde tetkik ve intac eder. Şu kadar ki, borçlu takibe karşı usulü dairesinde itiraz etmemiş veya itiraz ve defileri varit görülmemişse mahkeme yedi gün içinde faiz ve icra masrafları ile birlikte borcunu ifa veya o miktar meblağın mahkeme veznesine depo edilmesini borçluya veya iflas davasında kendisini temsil etmiş olan vekiline, dava vicahda devam ediyorsa duruşmada, aksi takdirde Tebligat Kanunu hükümleri dairesinde yapılacak tebliğ ile emreder. Borçlu imtina ederse ilk oturumda iflasına karar verilir. Muhafaza tedbirleri – Madde 159 (Değişik: 18/2/1965-538/76 md.) İflas talebi halinde mahkeme, ilk önce alacaklıların menfaati için zaruri gördüğü bütün muhafaza tedbirlerini emredebilir. Borçlu ödeme emrine itiraz etmemişse, alacaklının talebi üzerine, mahkeme mutlaka bu tedbirlere karar vermeye mecburdur. Bu emirler iflas dairesince yerine getirilir. Mahkeme, defter tutmadan gayrı bir muhafaza tedbiri isteyen alacaklıdan, ileride haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğruyabilecekleri zararları karşılamak üzere, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 96 ncı maddesinde yazılı bir teminat alınmasını isteyebilir. Borçlu ödeme emrine itiraz etmemiş veya alacak bir ilama bağlı ise teminat aranmaz. Devlet ve adli yardıma nail kimseler de teminat göstermek mecburiyetinde değillerdir. Bu maddeye göre alınan muhafaza tedbirleri borçlu aleyhindeki icra takiplerine tesir etmez. Masrafların peşin verilmesi – Madde 160 (Değişik: 18/2/1965-538/77 md.) İflas isteyen alacaklı ilk alacaklılar toplantısına kadar olan masraflardan sorumludur. (Değişik: 9/11/1988-3494/27 md.) Mahkeme, bu masraflar ile iflas kararının kanun yolları için gerekli bütün tebliğ masraflarının peşin verilmesini ister. Defter tutulması 1 – Usulü – Madde 161 İflas talebinde bulunan alacaklı isterse, mahkeme borçluya ait malların bir defterinin tutulmasına karar verebilir. Bu defter iflas dairesi tarafından tutulur. Boçlunun mallarını göstermemesi ve kilitli yerlerini açmaması gibi hallerde 80 ve 81 inci maddeler hükmü tatbik olunur. 2 – Neticeleri – Madde 162 (Değişik: 6/6/1985-3222/19 md.) Borçlunun ve ailesinin idareleri için iflas memurunun bıraktığı mallar müstesna olmak üzere borçlu, defteri yapılmış olan malları aynen veya istenildiği zamanki kıymetiyle vermeye mecburdur. 3 – Devam müddeti – Madde 163 Takipte bulunan bütün alacaklılar razı olurlarsa yapılan defter iflas memuru tarafından iptal olunur. Defterin hükmü mahkemece temdit edilmemişse yapıldığı tarihten dört ay sonra kendiliğinden ortadan kalkar. Kanun yollarına başvurma – Madde 164 (Değişik: 2/3/2005-5311/12 md.) Ticaret mahkemesince verilen nihaî kararlar, 160 ıncı maddenin son fıkrasına göre alınan masraftan karşılanmak suretiyle mahkemece re’sen taraflara tebliğ olunur. Bu kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı da tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf ve temyiz incelemeleri, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılır. İflâs kararına karşı kanun yoluna başvurulması, iflâsın ilânına ve masanın teşkiline mâni değildir. Yalnız ikinci alacaklılar toplantısı, iflâs kararı kesinleşmedikçe yapılamaz. Bölge adliye mahkemesince iflâs kararı kaldırılırsa, borçlunun malları üzerindeki tedbirler devam eder. Şu kadar ki, ticaret mahkemesi davanın seyrine göre bu tedbirleri değiştirmeye veya kaldırmaya yetkilidir. İflas tarihi – Madde 165 İflas hükümle açılır ve bu hükümde açılma anı gösterilir. (Ek: 9/11/1988-3494/29 md.) İflasa karar verilmesinden sonra iflas davasından feragat geçersizdir. İflas kararının tebliği ve ilanı – Madde 166 (Değişik: 18/2/1965-538/79 md.) İflas kararı, iflas dairesine bildirilir. (Değişik: 9/11/1988-3494/30 md.) Daire, kararı kendiliğinden ve derhal tapuya, ticaret sicil memurluğuna, gümrük ve posta idarelerine, Türkiye Bankalar Birliğine, mahalli ticaret odalarına, sanayi odalarına, taşınır kıymet borsalarına, Sermaye Piyasası Kuruluna ve diğer lazım gelenlere bildirir. Daire, ayrıca kararı, bir internet haber sitesinde veya ilan talep tarihinde, tirajı ellibinin (50.000) üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden biri ile birlikte iflas edenin muamele merkezinin bulunduğu yerdeki bir gazetede ve Ticaret Sicili Gazetesinde ilan eder. Tirajı ellibinin (50.000) üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetenin yayınlandığı yer aynı zamanda muamele merkezi ise mahalli gazetede ilan yapılmaz. İflasın kapandığı veya kaldırıldığı da aynı suretle bildirilir ve ilan olunur. III – Kambiyo Senetleri (Çek, Poliçe ve Emre Muharrer Senet) Hakkındaki Hususi Takip Usulleri Takibin kabulü şartları – Madde 167 (Değişik: 18/2/1965-538/80 md.) Alacağı çek, poliçe veya emre muharrer senete müstenit olan alacaklı, alacak rehinle temin edilmiş olsa bile, bu bölümdeki hususi usullere göre haciz yolu ile veya borçlu iflasa tabi şahıslardan ise iflas yolu ile takipte

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda Düzenlenen İflas Yoliyle Takip Hükümleri Read More »

# Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

İpoteğin ve Taşınır Rehninin Paraya Çevrilmesine ilişkin 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu Hükümleri

İpoteğin ve Taşınır Rehninin Paraya Çevrilmesi İcra ve İflas Kanunu Kanun Numarası: 2004 Kabul Tarihi: 9/6/1932 Yayımlandığı Resmî Gazete Tarihi: 19/6/1932 Sayısı: 2128 Beşinci Bap I – Taşınır Rehninin Paraya Çevrilmesi Takip talebi – Madde 145 (Değişik: 18/2/1965-538/65 md.) Alacağı taşınır rehni ile sağlanmış alacaklı, takip talebinde 58 inci maddede yazılı hususlardan başka merhunun ne olduğunu ve merhun üçüncü şahıs tarafından verilmiş veya merhunun mülkiyeti üçüncü şahsa geçmiş ise onun ve merhun üzerinde sonra gelen rehin hakkı mevcut ise bu hakka sahip olan şahsın ismini de bildirir. Ödeme emri – Madde 146 (Değişik: 18/2/1965-538/66 md.) Takip talebi üzerine, icra dairesi, keyfiyeti merhun üzerinde sonra gelen rehin hakkı sahibine bir ihbarname ile bildirir ve borçlu ile rehin maliki üçüncü şahsa aşağıdaki kayıtlara uygun olmak üzere birer ödeme emri gönderir: 1. Ödeme müddeti onbeş gündür. 2. Yedi gün içinde itiraz olunmaz ve 1 numaralı bendde yazılı müddet içinde borç ödenmezse rehnin satılacağı bildirilir. Ödeme emrine itiraz – Madde 147 (Değişik: 18/2/1965-538/67 md.) Ödeme emrine itiraz hakkında 62 den 72 nci maddeye kadar olan hükümler uygulanır. Ancak; 1. Rehin hakkına açıkça itiraz edilmemişse, alacaklının rehin hakkı takip safhası içinde artık tartışma konusu olamaz. 2. Sırf rehin hakkına itiraz olunduğu takdirde, alacaklı, rehnin paraya çevrilmesi yoliyle takipten vazgeçerek, takibin haciz yolu ile devamını istiyebilir. Bu takdirde, borçluya mal beyanında bulunması için yedi gün mühlet verilir. II – İpoteğin Paraya Çevrilmesi Takip talebi – Madde 148 (Değişik: 18/2/1965-538/68 md.) Taşınmaz ipotek alacaklısı, yetkili veya taşınmazın bulunduğu yer icra dairesine elindeki ipotek belgesinin akit tablosunun tapu idaresince verilmiş resmi bir örneğini ibrazla alacağın miktarını bildirir ve 58 inci maddeye göre takip talebinde bulunur. Adres gösterme zorunluluğu – Madde 148/a (Ek: 17/7/2003-4949/41 md.) İpotek sözleşmesinin tarafları veya ipotekli taşınmazı daha sonra satın alanlar ya da bunların halefleri, tapu sicili müdürlüğüne yurt içinde bir tebligat adresi bildirmek zorundadırlar. Aksi takdirde ilgililerin tescil talebi, tapu sicili müdürlüğünce reddolunur. Adresin değiştirilmesi tapu sicil müdürlüğüne bildirilmesi hâlinde sonuç doğurur. Yeni adresin bildirilmemesi hâlinde tebligatların eski adrese ulaştığı tarih tebellüğ tarihi sayılır. 1 – İcra emri – Madde 149 (Değişik: 18/2/1965-538/69 md.) İcra memuru, ibraz edilen akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva ettiğini ve alacağın muaccel olduğunu anlarsa, borçluya ve taşınmaz üçüncü şahıs tarafından rehnedilmiş veya taşınmazın mülkiyeti üçüncü şahsa geçmişse ayrıca bunlara birer icra emri gönderir. Bu icra emrinde borcun otuz gün içinde ödenmesi ve bu müddet içinde borç ödenmez ve icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasına dair bir karar getirilmezse, alacaklının taşınmazın satışını istiyebileceği bildirilir. İcranın geri bırakılması – Madde 149/a (Ek: 18/2/1965-538/70 md.) İcranın geri bırakılması hakkında 33 üncü maddenin 1, 2 ve 4 üncü fıkraları uygulanır. (Değişik ikinci fıkra: 2/3/2005-5311/10 md.) İcra mahkemesinin geri bırakılma isteminin reddine ilişkin kararına karşı istinaf yoluna başvuran borçlu veya üçüncü şahıs, takip konusu alacağın yüzde onbeşi nispetinde teminat yatırmadığı takdirde satış durmaz. Bölge adliye mahkemesince talebin reddi hâlinde bu teminat, ayrıca hükme hacet kalmaksızın alacaklıya tazminat olarak ödenir. (Ek fıkra: 21/2/2007-5582/5 md.) 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan alacaklar ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle temin edilmiş alacaklarının takibinde, ikinci fıkrada yer alan oran yüzde otuz olarak uygulanır. İstinaf talebinin reddi halinde, teminat olarak alınan tutarın yarısı tazminat olarak alacaklıya ödenir. Alacaklının satış talebinden sonra takdir edilen ve kesinleşen kıymete göre, merhunun alacağı karşılamayacağı anlaşılırsa kalan tutar teminatın geriye kalan kısmından karşılanır, varsa teminatın kalan kısmı teminatı yatırana iade edilir. 2 – Ödeme emri – Madde 149/b (Ek: 18/2/1965-538/70 md.) 149 uncu maddede yazılı haller dışındaki muaccel alacaklar için icra memuru, borçluya ve varsa taşınmaz sahibi üçüncü şahsa aşağıdaki kayıtlara uygun olmak üzere 60 ıncı maddeye göre birer ödeme gönderir. 1. Ödeme müddeti otuz gündür. 2. Yedi gün içinde itiraz olunmaz ve 1 numaralı bendde yazılı müddet içinde borç ödenmezse alacaklının taşınmazın satışını istiyebileceği bildirilir. Ödeme emrine itiraz – Madde 150 (Değişik: 18/2/1965-538/71 md.) Borçlu veya üçüncü şahıs ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabilirler. Ancak, rehin hakkı itiraz konusu yapılamaz. İpoteğin iptali hakkında dava açılması halinde 72 nci madde hükümleri kıyasen uygulanır. İtirazın incelenmesi usulü ve hükümleri – Madde 150/a (Ek: 18/2/1965-538/72 md.) Ödeme emrine itiraz hakkında 62 den 72 nci maddeye kadar olan hükümler uygulanır. Ancak; 1. İpotek, bir cari hesap veya işleyecek kredi vesaire gibi bir mukavelenin teminatı olarak verilmişse, icra mahkemesi bu mukavele ve bununla ilgili sair belge ve makbuzları 68 inci maddedeki esaslara göre incelemek yetkisini haizdir. 2. (Değişik: 2/3/2005-5311/11 md.) İtirazın kaldırılması kararına karşı istinaf yoluna başvurulması hâlinde 149/a maddesinin ikinci fıkrası hükmü kıyas yoluyla uygulanır. Kiracılara haber verme – Madde 150/b (Ek: 18/2/1965-538/72 md.; Değişik: 6/6/1985-3222/18 md.) Rehin, kiraya verilmiş bir taşınmaz ise icra memuru, alacaklının talebi üzerine takibin kesinleşmesini beklemeden kiracıları da takipten haberdar eder ve işleyecek kiraların icra dairesine ödenmesini emreder. (Ek cümle: 17/7/2003-4949/42 md.) Şu kadar ki, bu şekilde işlem yapılması 132 ve 135 inci maddelerdeki hakları ortadan kaldırmaz. Kiracı ihtara rağmen kira paralarını icra dairesine yatırmazsa hakkında 356 ncı madde hükmü kıyasen uygulanır. Tapu idaresine haber verme – Madde 150/c (Ek: 18/2/1965-538/72 md.) İcra memuru, ipoteğin paraya çevrilmesi hakkındaki takibin başladığını tapu idaresine haber vermeye mecburdur. Tapu memuru, keyfiyeti taşınmazın siciline şerh verir. Taşınmazı bu şerh tarihinden sonra iktisap edenlere icra veya ödeme emri tebliğ olunmaz. Satış hazırlıkları – Madde 150/d (Ek: 18/2/1965-538/72 md.;Değişik: 9/11/1988-3494/23 md.) İcra dairesi, takip talebi üzerine satış hazırlıklarına başlar. Bu maksatla tapudan kayıt örneklerini ve belediyeden imar durumunu getirtir, takibin kesinleşmesini beklemeden kıymet takdirini yaptırır. III – Müşterek Hükümler Paraya çevirme müddeti – Madde 150/e (Ek: 18/2/1965-538/72 md.) (Değişik birinci fıkra: 2/7/2012-6352/32 md.) Alacaklı, taşınır rehnin satışını ödeme veya icra emrinin tebliğinden itibaren altı ay içinde, taşınmaz rehnin satışını da aynı tarihten itibaren bir yıl içinde isteyebilir. Satış yukarıdaki fıkrada gösterilen müddetler içinde istenmez veya talep geri alınıp da bu müddetler içinde yenilenmezse takip düşer. 78 inci maddenin 2 nci fıkrası hükmü rehnin paraya çevrilmesi yoliyle takipte de kıyasen uygulanır. Muvakkat rehin açığı belgesi – Madde 150/f (Ek: 18/2/1965-538/72 md.) Alacaklının satış talebinden sonra takdir edilen ve kesinleşen kıymete göre merhunun alacağı karşılamıyacağı anlaşılırsa, alacaklının talebi üzerine kendisine açık kalan miktar için bir muvakkat

İpoteğin ve Taşınır Rehninin Paraya Çevrilmesine ilişkin 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu Hükümleri Read More »

# Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nu incelemek için aşağıda yer alan Bölüm Başlıklarına tıklayabilirsiniz. İcra ve iflas uyuşmazlıklarında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için alanında yetkin bir avukattan hukuki yardım alınması oldukça önemlidir. İcra takibi ve dava sürecinde güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Alanında yetkin Kayseri icra avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, ilamlı icra takibi, ilamsız icra takibi, kiralanan taşınmazın tahliyesi, iptal davası açılması, tasarrufun iptali, rehnin ve ipoteğin paraya çevrilmesi, itirazın iptali, istirdat davası, istihkak davası, menfi tespit davası, ihtiyati haciz başta olmak üzere her türlü icra ve iflas hukuku uyuşmazlıklarında taraflara avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti sunmaktadır. Kayseri icra avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan icra ve iflas süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu Bölüm Başlıkları Teşkilat ve Muhtelif Hükümler Teşkilat ve Muhtelif Hükümler 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Teşkilat ve Muhtelif Hükümler” üst başlığı altında düzenlenen 1. ilâ 23. maddeleri Detaylar İlamların İcrası İlamların İcrası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamların İcrası” üst başlığı altında düzenlenen 24. ilâ 41. maddeleri Detaylar İlamsız Takip İlamsız Takip 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız Takip” üst başlığı altında düzenlenen 42. ilâ 73. maddeleri Detaylar Haciz Yoliyle Takip Haciz Yoliyle Takip 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Haciz Yoliyle Takip” üst başlığı altında düzenlenen 74. ilâ 144/a. maddeleri Detaylar İpoteğin Paraya Çevrilmesi İpoteğin Paraya Çevrilmesi 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Taşınır Rehninin ve İpoteğin Paraya Çevrilmesi” üst başlığı altında düzenlenen 145. ilâ 153/a. maddeleri Detaylar İflas Yoliyle Takip İflas Yoliyle Takip 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İflas Yoliyle Takip” üst başlığı altında düzenlenen 154. ilâ 183. maddeleri Detaylar İflasın Hukuki Neticeleri İflasın Hukuki Neticeleri 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İflasın Hukuki Neticeleri” üst başlığı altında düzenlenen 184. ilâ 207. maddeleri Detaylar İflasın Tasfiyesi İflasın Tasfiyesi 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İflasın Tasfiyesi” üst başlığı altında düzenlenen 208. ilâ 256. maddeleri Detaylar İhtiyati Haciz İhtiyati Haciz 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İhtiyati Haciz” üst başlığı altında düzenlenen 257. ilâ 268. maddeleri Detaylar Kira ve Kiralananın Tahliyesi Kira ve Kiralananın Tahliyesi 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Kiralar Hakkında Hususi Hükümler ve Kiralanan Taşınmazların Tahliyesi” üst başlığı altında düzenlenen 269. ilâ 276. maddeleri Detaylar İptal Davası İptal Davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İptal Davası” üst başlığı altında düzenlenen 277. ilâ 284. maddeleri Detaylar Konkordato Konkordato 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Konkordato ile Sermaye Şirketleri ve Kooperatiflerin Uzlaşma Yoluyla Yeniden Yapılandırılması” üst başlığı altında düzenlenen 285. ilâ 309/ü. maddeleri Detaylar Taksiratlı ve Hileli İflas Taksiratlı ve Hileli İflas 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Taksiratlı ve Hileli İflas” üst başlığı altında düzenlenen 310. ilâ 311. maddeleri Detaylar İtibarın Yerine Gelmesi İtibarın Yerine Gelmesi 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İtibarın Yerine Gelmesi” üst başlığı altında düzenlenen 312. ilâ 316. maddeleri Detaylar Fevkalade Hallerde Mühlet Fevkalade Hallerde Mühlet 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Fevkalade Hallerde Mühlet ve Tatil” üst başlığı altında düzenlenen 317. ilâ 330. maddeleri Detaylar Cezai Hükümler Cezai Hükümler 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Cezai Hükümler” üst başlığı altında düzenlenen 331. ilâ 354. maddeleri Detaylar Hususi Hükümler Hususi Hükümler 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Hususi Hükümler” üst başlığı altında düzenlenen 355. ilâ 362/a. maddeleri Detaylar Kanun Yollarına Başvurma Kanun Yollarına Başvurma 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Kanun Yollarına Başvurma ve Son Maddeler” üst başlığı altında düzenlenen 363 ilâ 370. maddeleri ile Ek Maddeler ve Geçici Maddeler Detaylar Yıllık Tecrübe 0 + Mutlu Müvekkil 0 + Dava Takibi 0 + Başarı Oranı % 0 + Kasım 10, 2024 İhaleye Katılımın Engellenmesi: İhaleye Katılmak İsteyen Kişilere Manevi Telkin Nedeniyle İhalenin Feshi Kasım 10, 2024 Maaş Hesabına Bloke Konulması: Banka, Kredi Kartı veya Kredi Borcu Nedeniyle Maaş Hesaplarından Kesinti Yapabilir mi? Hizmetlerimiz Mevzuat ve Kararlar Online Randevu Online Ödeme

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu Read More »

# Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda Düzenlenen Haciz Yoliyle Takip Hükümleri

Haciz Yoliyle Takip Hükümleri İcra ve İflas Kanunu Kanun Numarası: 2004 Kabul Tarihi: 9/6/1932 Yayımlandığı Resmî Gazete Tarihi: 19/6/1932 Sayısı: 2128 Dördüncü Bap: Haciz Yoliyle Takip I. Mal Beyanı Beyanın muhteviyatı – Madde 74 Mal beyanı, borçlunun gerek kendisinde ve gerek üçüncü şahıslar yedinde bulunan mal ve alacak ve haklarında borcuna yetecek miktarın nevi ve mahiyet ve vasıflarını ve her türlü kazanç ve gelirlerini ve yaşayış tarzına göre geçim membalarını ve buna nazaran borcunu ne suretle ödeyebileceğini yazı ile veya şifahen icra dairesine bildirmesidir. Beyan mecburiyeti müddeti, başlangıcı – Madde 75 (Değişik: 6/6/1985-3222/8 md.) İtirazının iptaline veya kat’i veya muvakkat surette kaldırılmasına karar verilen borçlu, bu kararın kendisine tebliğinden itibaren üç gün içinde yukarıdaki maddede gösterildiği üzere beyanda bulunmaya mecburdur. İptal veya kaldırma kararı borçlunun vicahında verilmiş ise bu müddet, kararın tefhiminden başlar. Hapis ile tazyik – Madde 76 (Değişik: 24/5/1962-51/ 1md.) Mal beyanında bulunmıyan borçlu, alacaklının talebi üzerine beyanda bulununcaya kadar icra mahkemesi hakimi tarafından bir defaya mahsus olmak üzere hapisle tazyik olunur. Ancak bu hapis üç ayı geçemez. Sonradan kazanılan veya ziyadeleşen malların beyanı – Madde 77 İcra dairesine vakı olan beyanda malı olmadığını bildirmiş veya borcuna yetecek mal göstermemiş yahut beyandan imtina etmiş olan borçlu sonradan kazandığı malları ve kazancında ve gelirinde vukua gelen tezayütleri yedi gün içinde mezkür daireye taahhütlü mektupla veya şifahi olarak bildirmeğe mecburdur. II. Haciz 1 – Talep Müddeti – Madde 78 (Değişik: 3/7/1940-3890/1 md.) (Değişik birinci fıkra: 22/7/2020-7251/49 md.) Ödeme emrindeki müddet geçtikten ve borçlu itiraz etmiş ise itirazı kaldırıldıktan sonra mal beyanını beklemeksizin alacaklı, haciz konmasını isteyebilir. Ancak, alacaklı dilerse haciz talebinde bulunmaksızın Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi üzerinden, bu sisteme entegre bilişim sistemleri vasıtasıyla borçlunun mal, hak veya alacağını sorgulayabilir. Sorgulama sonunda Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi, varsa borçlunun mal, hak veya alacağının mahiyeti ve detayı hakkında bilgi verir ve bu durumda sistem üzerinden de haciz talep edilebilir. Bu takdirde icra dairesi, tespit edilen mal, hak veya alacağı elektronik ortamda haczeder. Sorgulama sonunda edinilen bilgiler hukuka aykırı olarak paylaşılamaz. Sorgulama ve haciz işlemlerinin yürütülebilmesi için kamu kurum veya kuruluşları ile 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 3 üncü maddesinde tanımlanan kredi kuruluşları ve finansal kuruluşlar, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi ile kendi sistemleri arasında entegrasyonu sağlar. Sorgulamanın tür, kapsam ve sınırı ile diğer hususlar Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir. (Değişik:6/6/1985-3222/9 md.) Haciz istemek hakkı, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren bir sene geçmekle düşer. İtiraz veya dava halinde bunların vukuundan hükmün katileşmesine kadar veya alacaklıyla borçlunun icra dairesinde taksit sözleşmeleri yapmaları halinde taksit sözleşmesinin ihlaline kadar geçen zaman hesaba katılmaz. Alacaklı isterse, haciz talebinin vukuuna dair bir vesika verilir. Bu vesika hiç bir harç ve resme tabi değildir. Haciz talebi kanuni müddet içinde yapılmaz veya geri alındıktan sonra bu müddet içinde yenilenmezse dosya muameleden kaldırılır. Yeniden haciz istemek, alacaklı tarafından vukubulan yenileme talebinin borçluya tebliğine mütevakkıftır. İlama müstenit olmayan takiplerde yenileme talebi üzerine yeniden harc alınır. Yenileme masraf ve harcları borçluya tahmil edilmez. 2 – Hacze başlama müddeti – Madde 79 İcra dairesi talepten nihayet üç gün içinde haczi yapar. (Değişik fıkra: 6/6/1985-3222/10 md.) Haczolunacak mallar başka yerde ise haciz yapılmasını malların bulunduğu yerin icra dairesine hemen yazar. Bu halde hacizle ilgili şikayetler, istinabe olunan icra dairesinin tabi bulunduğu icra mahkemesince çözümlenir. (Ek cümle: 17/7/2003-4949/19 md.) Resmî sicile kayıtlı malların haczi, takibin yapıldığı icra dairesince, kaydına işletilmek suretiyle doğrudan da yapılabilir. Konutta haciz – Madde 79/a (Ek: 28/3/2023-7445/1 md.) İcra müdürü, haciz yapılması talep edilen yerin konut olduğunu tespit ederse, bu yerde haciz yapılmasına karar verir ve bu kararı derhal icra mahkemesinin onayına sunar. Mahkeme, dosyanın tevdi edildiği tarihten itibaren en geç üç gün içinde dosya üzerinden yapacağı inceleme sonunda haciz yapılması talep edilen yerin konut olduğunun anlaşılması halinde kararın onaylanmasına kesin olarak karar verir. Bu kararın icra dairesine bildirilmesi üzerine haciz işlemleri yapılır. Haciz yapılması talep edilen yerin konut olmadığının anlaşılması halinde ise mahkeme, konutta haciz yapılmasına dair kararı kesin olarak kaldırır. Bu kararın icra dairesine bildirilmesi üzerine icra müdürü, mevcut haciz talebi hakkında yeniden karar verir. Mahkemenin onaylama kararı üzerine hacze gidilen yerin konut olmadığının anlaşılması halinde hacze devam olunur. Ancak konut olmadığı kabul edilen bir yerle ilgili verilen haciz kararı üzerine yapılan haciz işlemi sırasında, bu yerin konut olduğu anlaşılır ve borçlu da haczin yapılmasına rıza göstermez ise haciz işlemine son verilir ve müteakip işlemler hakkında birinci ve ikinci fıkra hükümleri uygulanır. İhtiyati haciz hakkında, bu madde hükmü uygulanmaz. Haciz yapan memurun yetkisi – Madde 80 (Değişik: 3/7/1940-3890/1 md.) İcra memuru haczi kendi yapabileceği gibi yardımcı veya katiplerinden birinede yaptırabilir. Borçlu haciz sırasında malın bulunduğu yerde bulunmaz ve hemen bulundurulması mümkün olmazsa haciz, gıyabında yapılır. Talep vukuunda borçlu kilitli yerleri ve dolapları açmağa vesair eşyayı göstermeğe mecburdur. Bu yerler icabında zorla açtırılır. (Değişik: 18/2/1965-538/45 md.) Haczi yapan memur, borçlunun üzerinde para, kıymetli evrak, altın veya gümüş veya diğer kıymetli şeyleri sakladığını anlar ve borçlu bunları vermekten kaçınırsa, borçlunun şahsına karşı kuvvet istimal edilebilir. Zabıta memurlariyle muhtarların vazifeleri – Madde 81 Zor kullanma hususunda bütün zabıta memurları icra memurunun yazılı müracaatı üzerine kendisine muavenet ve emirlerini ifa etmekle mükelleftirler. Köylerde haczi yapan memurun emirlerini muhtarlar da ifaya mecburdurlar. Haczi caiz olmıyan mallar ve haklar – Madde 82 (Değişik: 18/2/1965-538/46 md.) Aşağıdaki şeyler haczolunamaz: 1. Devlet malları ile mahsus kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar, 2. (Değişik: 2/7/2012-6352/16 md.) Ekonomik faaliyeti, sermayesinden ziyade bedenî çalışmasına dayanan borçlunun mesleğini sürdürebilmesi için gerekli olan her türlü eşya, 3. (Değişik: 2/7/2012-6352/16 md.) Para, kıymetli evrak, altın, gümüş, değerli taş, antika veya süs eşyası gibi kıymetli şeyler hariç olmak üzere, borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireylerine ait kişisel eşya ile ailenin ortak kullanımına hizmet eden tüm ev eşyası, 4. Borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer eklenti ve ziraat aletleri; değilse, sanat ve mesleki için lüzumlu olan alat ve edevat ve kitapları ve arabacı, kayıkçı, hamal gibi küçük nakliye erbabının geçimlerini temin eden nakil vasıtaları, 5. Borçlu ve ailesinin idareleri için lüzumlu ise borçlunun tercih edeceği bir süt veren mandası veya ineği veyahut üç keçi veya koyunu ve

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda Düzenlenen Haciz Yoliyle Takip Hükümleri Read More »

# Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda Düzenlenen İlamsız Takip Hükümleri

İlamsız Takip ile ilgili İcra ve İflas Kanunu Hükümleri İcra ve İflas Kanunu Kanun Numarası: 2004 Kabul Tarihi: 9/6/1932 Yayımlandığı Resmî Gazete Tarihi: 19/6/1932 Sayısı: 2128 Üçüncü Bap: İlamsız Takip I. Takibin Muhtelif Tarzları Para borcu ve teminat için takip – Madde 42 Bir paranın ödenmesine veya bir teminatın verilmesine dair olan cebri icralar takip talebiyle başlar ve haciz yoliyle veya rehnin paraya çevrilmesi yahut iflas suretiyle cereyan eder. (Ek fıkra: 2/7/2012-6352/8 md.) Yabancı devlet aleyhine ilamsız takip yoluna başvurulamaz. (Ek fıkra: 15/8/2017-KHK-694/8 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/8 md.) İdari yargının görev alanına giren konularda ilamsız takip yoluna başvurulamaz. İflasa tabi şahıslar hakkındaki takip – Madde 43 (Değişik 18/2/1965-538/21 md.) İflas yolu ile takip, ancak Ticaret Kanunu gereğince tacir sayılan veya tacirler hakındaki hükümlere tabi bulunanlar ile özel kanunlarına göre tacir olmadıkları halde iflasa tabi bulundukları bildirilen hakiki veya hükmi şahıslar hakkında yapılır. Şu kadar ki, alacaklı bu kimseler hakkında haciz yolu ile de takipte bulunabilir. Bu yollardan birini seçen alacaklı bir defaya mahsus olmak üzere o yolu bırakıp harc ödemeksizin diğerine yeni baştan müracaat edebilir. Ticareti terk edenler – Madde 44 (Değişik: 18/2/1965-538/22 md.) Ticareti terk eden bir tacir 15 gün içinde keyfiyeti kayıtlı bulunduğu ticaret siciline bildirmeye ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunmaya mecburdur. Keyfiyet ticaret sicili memurluğunca ticaret sicili ilanlarının yayınlandığı gazete’de ve alacaklıların bulunduğu yerlerde de mütat ve münasip vasıtalarla ilan olunur. İlan masraflarını ödemiyen tacir beyanda bulunmamış sayılır. Bu ilan tarihinden itibaren bir sene içinde, ticareti terk eden tacir hakkında iflas yolu ile takip yapılabilir. Ticareti terk eden tacir, mal beyanının tevdii tarihinden itibaren iki ay müddetle haczi kabil malları üzerinde tasarruf edemez. Üçüncü şahısların zilyedlik ve tapu sicili hükümlerine dayanarak iyi niyetle elde ettiği haklar saklıdır. Ancak karı ve koca ile usul ve füru, neseben veya sıhren ikinci dereceye kadar (Bu derece dahil) hısımlar, evlat edinenle evlatlık arasındaki iktisaplarda iyi niyet iddiasında bulunulamaz. (Değişik beşinci fıkra: 17/7/2003-4949/11 md.) Mal beyanını alan merci, keyfiyeti tapu veya gemi sicil daireleri ile Türk Patent Enstitüsüne bildirir. Bu bildiri üzerine sicile, temlik hakkının iki ay süre ile tahdit edilmiş bulunduğu şerhi verilir. Keyfiyet ayrıca Türkiye Bankalar Birliğine de bildirilir. Bozulmaya maruz veya muhafazası külfetli olan veya tayin edilen kanuni müddet içinde değerinin düşmesi kuvvetle muhtemel bulunan mallar hakkında, tacirin talebi üzerine, mahkemece icra memuru marifetiyle ve bu kanun hükümleri dairesinde bu malların satılmasına ve bedelinin 9 uncu maddede yazılı bir bankaya depo edilmesine karar verilebilir. Rehin ve ipotekle temin edilmiş alacaklar – Madde 45 Rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehinin paraya çevrilmesi yoliyle takip yapabilir. Ancak rehinin tutarı borcu ödemeğe yetmezse alacaklı kalan alacağını iflas veya haciz yoliyle takip edebilir. (Ek Fıkra: 21/2/2007-5582/1 md) 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan rehinle temin edilmiş alacaklar ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle temin edilmiş alacaklarının takibinde, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılabilir veya haciz yoluna başvurulabilir. Police ve emre muharrer senetlerle çekler hakkındaki 167 nci madde hükmü mahfuzdur. İpotekle temin edilmiş faiz ve senelik taksit alacaklarında, alacaklının intihabına ve borçlunun sıfatına göre, rehinin paraya çevrilmesi veya haciz yahut iflas yollarına müracaat olunabilir. (Ek fıkra: 27/5/1933-2228/1 md.; Mülga: 29/6/1956-6763/42 md.) Haciz yoliyle takip 1 – Umumiyetle – Madde 46 Takip diğer bütün hallerde haciz yoliyle yapılır. Borçlu tüccar sıfatını yeni iktisap etmişse bundan evvel aleyhinde talep edilmiş hacizler iflasına hükmolunmadıkça eskisi gibi icra olunur. 2 – Hukuku amme boçları – Madde 47 Para cezasiyle diğer hukuku amme borçlarının takibi hakkındaki kanunlar hükmü mahfuzdur. Şukadar ki, Devletin bir akitten veya haksız bir fiilden doğan alacakları hakkında bu kanunun hükümleri cereyan eder. Zabıt ve müsadere edilen eşyanın paraya çevrilmesi – Madde 48 Devletin cezai ve mali kanunları mucibince zabıt ve müsadere edilmiş olan şeylerin paraya çevrilmesi o kanunların hükümlerine göre yapılır. Rehin karşılığı ödünç verenler – Madde 49 (Değişik: 18/2/1965-538/23 md.) Rehin karşılığı yapılan ödünç verme işlerinde Medeni Kanun ile Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası ve Türkiye Emlak Kredi Bankasının özel kanunlarında paraya çevirmeye dair hükümleri saklıdır. II. Yetki Yetki ve itirazları – Madde 50 (Değişik: 3/7/1940-3890/1 md.) Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir. Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır. İcra mahkemesi tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur. İki icra mahkemesi arasında yetki noktasından ihtilaf çıkarsa Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 25 inci maddesi hükmü tatbik olunur. III. Tatiller ve Talikler Tatiller 1 – Bütün borçlular hakkında – Madde 51 (Değişik: 18/2/1965-538/24 md.) Güneşin batmasından bir saat sonra ile güneşin doğmasından bir saat önceye kadarki devrede (Gece vakti) ve tatil günlerinde takip muameleleri yapılamaz. Ancak, gece iş görülen yerlerde gece vakti hasılat haczi mümkündür. Tatil günlerinde haciz ve tebligat yapılabileceği gibi muhafaza tedbirleri de alınabilir. Borçlunun mal kaçırdığı anlaşılırsa gece vakti dahi haciz yapılması caizdir. Bir borçlu hakkında kanunda gösterilen sebeplerden dolayı icra talik edilmiş veya konkordato için mühlet verilmiş ise, o borçluya karşı takip muamelesi yapılamaz. 2 – Borçlunun ailesinden birinin ölümü halinde – Madde 52 Karısı yahut kocası ve kan ve sıhriyet itibariyle usul veya füruundan birisi ölen bir borçlu aleyhindeki takip, ölüm günü ile beraber üç gün için talik olunur. 3 – Terekenin borçlarında – Madde 53 Terekenin borçlarından dolayı ölüm günü ile beraber üç gün içinde takip geri bırakılır. Mirasçı mirası kabul veya reddetmemişse bu hususta Kanunu Medenide muayyen müddetler geçinceye kadar takip geri kalır. İcra takibi sırasında borçlu öldüğünde tereke henüz taksim edilmemiş veya resmi tasfiyeye tabi tutulmamış yahut mirasçılar arasında aile şirketi tesis olunmamışsa borçlu hayatta olsaydı hangi usul tatbik olunacak idi ise terekeye karşı ona göre takip devam eder. Bu takibin mirasçıya karşı devam edebilmesi ancak rehinin paraya çevrilmesi veya haciz yollariyle kabildir. 4 – Tutukluluk ve hükümlülük halinde – Madde 54 (Değişik: 18/2/1965-538/25 md.) Mümessili olmıyan bir tutuklu veya hükümlü aleyhine takipte, mümessil tayini vesayet makamına ait olmadıkça, icra memuru bir mümessil tayin etmesi için kendisine münasip bir mühlet verir ve takibi bu

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda Düzenlenen İlamsız Takip Hükümleri Read More »

# Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda Düzenlenen İlamların İcrası Hükümleri

İlamların İcrasına ilişkin İcra ve İflas Kanunu Hükümleri İcra ve İflas Kanunu Kanun Numarası: 2004 Kabul Tarihi: 9/6/1932 Yayımlandığı Resmî Gazete Tarihi: 19/6/1932 Sayısı: 2128 Birinci Bap: Teşkilat ve Muhtelif Hükümler İcra daireleri – Madde 1 (Değişik: 2/7/2012-6352/1 md.) Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur. Her icra dairesinde Adalet Bakanlığı tarafından atanacak bir icra müdürü, yeteri kadar icra müdür yardımcısı, icra katibi ile adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonları tarafından görevlendirilecek mübaşir ve hizmetli bulunur. (Ek üçüncü fıkra: 24/11/2021-7343/1 md.) İş yoğunluğunun veya personel sayısının fazla olduğu icra dairelerinde dairenin düzenli, uyumlu ve verimli bir şekilde çalışmasını sağlamak amacıyla Adalet Bakanlığı tarafından icra müdür ve müdür yardımcıları arasından, icra müdürünün yetkilerini haiz bir icra başmüdürü görevlendirilebilir. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, yönetmelikle düzenlenir. İcra müdür ve icra müdür yardımcıları, Adalet Bakanlığı tarafından yaptırılacak yazılı sınav ve Adalet Bakanlığı tarafından yapılacak sözlü sınav sonucuna göre atanırlar. İcra katipleri arasından Adalet Bakanlığı tarafından yaptırılacak yazılı sınav ve Adalet Bakanlığı tarafından yapılacak sözlü sınav sonucuna göre de icra müdür veya icra müdür yardımcılığı kadrolarına atama yapılabilir. İcra katipliğine ilk defa atanacaklar, kamu görevlerine ilk defa atanacaklar için yapılacak merkezî sınavda başarılı olanlar arasından Adalet Bakanlığı veya Bakanlığın bu konuda yetki vereceği adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonları tarafından yapılacak uygulama ve sözlü sınav sonucuna göre; unvan değişikliği suretiyle atanacaklar ise uygulama ve sözlü sınav sonucuna göre atanırlar. Unvan değişikliği suretiyle icra katipliğine atanacaklar tahsis edilen kadronun yüzde ellisini geçemez. İcra müdür ve icra müdür yardımcıları ile icra katiplerinin, yazılı sınav, sözlü sınav, görevlendirme, nakil, unvan değişikliği, görevde yükselme ve diğer hususları yönetmelikle düzenlenir. İcra dairelerinde, gerektiğinde, Adalet Bakanlığı tarafından belirlenecek esaslar çerçevesinde, adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonu tarafından zabıt katibi, mübaşir ve hizmetli görevlendirilir. İcra müdürü, icra müdür yardımcısı veya icra katibinin herhangi bir nedenden dolayı yokluğu halinde görev ve yetkileri, adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonu tarafından görevlendirilecek yazı işleri müdürü veya zabıt katibi tarafından yerine getirilir. Adalet Bakanlığı, icra dairelerini bir arada bulundurmaya ve aynı icra mahkemesine bağlamaya yetkilidir. İflas daireleri – Madde 2 Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde lüzumu kadar iflas dairesi bulunur. Birinci madde iflasları daireleri hakkında da caridir. İcra iflas dairelerinin birleştirilmesi – Madde 3 İcra ve iflas işleri bir dairede birleştirilebilir. İcra daireleri başkanlığı – Madde 3/a (Ek: 24/11/2021-7343/2 md.) İş yoğunluğunun veya icra dairesi sayısının fazla olduğu illerde Adalet Bakanlığı tarafından, yetki çevresi de belirlenmek suretiyle bir veya birden fazla icra daireleri başkanlığı kurulabilir. Başkanlıkta bir başkan ile yeteri kadar başkan yardımcısı bulunur. Başkan birinci sınıf olmuş, başkan yardımcısı ise birinci sınıfa ayrılmış adli yargı hâkim ve Cumhuriyet savcıları arasından muvafakatleri alınarak Bakanlıkça atanır. Ayrıca başkanlıkta, yeteri kadar icra başmüdürü, icra müdürü, icra müdür yardımcısı, icra kâtibi ve memur Adalet Bakanlığı tarafından görevlendirilir. İcra daireleri başkanı ve başkan yardımcıları hakkında, bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde 24/2/1983 tarihli ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununun Adalet Bakanlığı merkez kuruluşunda çalışan hâkimlere ilişkin hükümleri uygulanır. Başkanlık, icra dairelerinin gözetim ve denetimlerini yapar, idari işlerine bakar; mevzuatla verilen görevleri yerine getirir. Bu madde hükmü iflas daireleri ile iflas dairelerinde çalışan görevliler hakkında da uygulanır. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir. İcra mahkemesi – Madde 4 (Değişik: 3/7/1940-3890/1 md.) (Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/1 md.) İcra ve iflâs dairelerinin muamelelerine karşı yapılan şikâyetlerle itirazların incelenmesi icra mahkemesi hâkimi yahut kanun gereğince bu görev kendisine verilmiş olan hâkim tarafından yapılır. İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü ile Adalet Bakanlığınca icra mahkemesinin birden fazla dairesi kurulabilir. Bu durumda icra mahkemesi daireleri numaralandırılır. İcra mahkemesinin birden fazla dairesi bulunan yerlerde iş dağılımı ve buna ilişkin esaslar, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenir. Her icra mahkemesi hâkimi, kendisine Adlî Yargı Adalet Komisyonu Başkanlığınca dönüşümlü olarak bağlanan icra ve iflâs dairelerinin muamelelerine yönelik şikâyetleri ve itirazları inceler, icra daireleri başkanlığı kurulmayan yerlerde bu dairelerin gözetim ve denetimlerini yapar, idarî işlerine bakar. İcra yetkisini haiz sulh mahkemelerinin muamelelerine karşı vuku bulacak şikayet ve itirazların icra mahkemesi o mahkemenin hakimidir. Sorumluluk – Madde 5 (Değişik: 6/6/1985-3222/1 md.) İcra ve İflas Dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat davaları, ancak idare aleyhine açılabilir. Devletin, zararın meydana gelmesinde kusuru bulunan görevlilere rücu hakkı saklıdır. Bu davalara adliye mahkemelerinde bakılır. Zimmet – Madde 6 (Değişik: 6/6/1985-3222/2 md.) İcra dairesine tevdi veya bu dairece tahsil olunan veya muhafaza altına alınan paraların, ilgili memur tarafından zimmete geçirilmesi halinde, zimmete geçirilen miktar, cezai takibat sonucu beklenmeden ve tazmin yolunda bir hükme hacet kalmaksızın hazine tarafından derhal icra veznesine yatırılır. Devletin asıl sorumlulara rücu hakkı saklıdır. Zarar ve ziyan davasının zamanaşımı – Madde 7 Zarar ve ziyan davası, mutazarrır olan tarafın zararı öğrendiği günden bir sene ve her halde zarar ve ziyanı mucip fiilin vukuundan on sene geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki zarar ve ziyan cezayı mucip bir fiilin neticesi olupta ceza kanunları bu fiili daha uzun bir müddetle zamanaşımına tabi tutmakta ise hukuk davasında da ceza zamanaşımı cari olur. Tutanaklar – Madde 8 (Değişik: 18/2/1965-538/4 md.) İcra ve iflas daireleri yaptıkları muamelelerle kendilerine vakı talep ve beyanlar hakkında bir tutanak yaparlar. Sözlü itirazlar ile talep ve beyanların altları ilgililer ve icra memuru veya yardımcısı veya katibi tarafından imzalanır. (Ek fıkra: 2/7/2012-6352/2 md.) İcra ve iflas dairelerince verilen kararlar gerekçeli olarak tutanaklara yazılır. İlgililer bu tutanakları görebilir ve bunların örneğini alabilir. İcra ve iflas dairelerinin tutanakları, hilafı sabit oluncaya kadar muteberdir. Elektronik işlemler – Madde 8/a (Ek: 2/7/2012-6352/3 md.) İcra ve iflas dairelerince yapılacak her türlü icra ve iflas iş ve işlemlerinde Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi kullanılır; her türlü veri, bilgi, belge ve karar, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi vasıtasıyla işlenir, kaydedilir ve saklanır. Usulüne göre güvenli elektronik imza ile oluşturulan elektronik veriler senet hükmündedir. Güvenli elektronik imza, elle atılan imza ile aynı ispat gücünü haizdir. Güvenli elektronik imza, kanunlarda güvenli elektronik imza ile yapılamayacağı açıkça belirtilmiş olan işlemler dışında, elle atılan imza yerine kullanılabilir. Güvenli elektronik imzayla oluşturulan belge ve kararlarda, kanunlarda birden fazla nüshanın düzenlenmesi ve mühürleme işlemini öngören hükümler uygulanmaz. Zorunlu nedenlerden dolayı fiziki olarak düzenlenen belge veya

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda Düzenlenen İlamların İcrası Hükümleri Read More »

# Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Zorunlu İpoteklerden Olmayan Üst Sınır İpoteği / Limit İpoteği Meskeniyet Şikayetine Engel Olur mu

Zorunlu İpoteklerden Olmayan Üst Sınır İpoteği / Limit İpoteği Meskeniyet Şikayetine Engel Olur mu Özet: Meskeniyet şikayetine konu taşınmaz üzerindeki ipoteğin konut kredisine özgülenmediği, doğmuş ve doğacak bütün borçlarının teminatını teşkil etmek üzere üst sınır ipoteği (limit ipoteği) şeklinde kurulduğu, ipoteğin bu hali ile zorunlu ipoteklerden olmadığı anlaşılmaktadır. O halde hacizden önce tesis edilen ve haciz tarihi itibari ile ipoteğe bağlı borcu ödenmeyen, borçlunun serbest iradesi ile kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel olduğunun kabulü gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2023/12-575 Karar No: 2024/16 Karar tarihi: 24-01-2024 (2004 s. K. m. 16, 82, 103) (4721 s. K. m. 851, 881) (YHGK 18.03.2015 T. 2013/12-1576 E. 2015/1045 K.) Taraflar arasındaki meskeniyet şikayeti isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince şikayetin kabulüne karar verilmiştir. Kararın alacaklı vekili ve katılma yoluyla borçlu vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, borçlu vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle şikayetin kabulüne karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir. Direnme kararı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. Talep Borçlu vekili; alacaklı vekili tarafından müvekkili aleyhine başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız takipte müvekkili adına kayıtlı olan Denizli ili, Pamukkale ilçesi, …. Mah., … Ada, … Parselde bulunan 1 No.lu bağımsız bölüm üzerine haciz konulduğunu, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu‘nun 82 nci maddesinin birinci fıkrasının on ikinci bendi uyarınca müvekkilinin haline münasip evinin haczedilemeyeceğini, 2004 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesine göre düzenlenen davet kağıdının müvekkiline 24.12.2019 tarihinde tebliğ edildiğini ve yasal süresinde meskeniyet şikayetinde bulunduklarını, müvekkilinin malûlen emekli olup şikayet konusu evde eşi ve iki çocuğuyla yaşadığını, evin konut kredisiyle alındığını ve borcun halen devam ettiğini, müvekkilinin başka bir malvarlığının bulunmadığını ileri sürerek haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. II. Cevap Alacaklı vekili; şikayet konusu taşınmazın tapu kaydında ipotek şerhi bulunduğundan borçlunun alacaklılarına karşı haczedilmezlik şikayetinden feragat etmiş olduğunu, borçlunun meskeniyet şikayetinin de yerinde olmadığını belirterek şikayetin reddini savunmuştur. III. İlk Derece Mahkemesi Kararı İlk Derece Mahkemesinin 25.12.2020 tarihli ve 2019/807 Esas, 2020/809 Karar sayılı kararı ile; şikayet konusu taşınmazın tapu kaydında … Bankası A.Ş. lehine ipotek şerhi bulunduğu, … Bankası Merkezi Operasyonlar Bölüm Başkanlığının 20.11.2020 tarihli cevabi yazısında ipoteğin konut kredisi sebebiyle tesis edilmiş olup konut kredisi borcunun devam ettiğinin bildirildiği, 09.03.2020 tarihli bilirkişi raporunda keşif tarihi itibariyle şikayet konusu taşınmazın toplam değerinin 165.000,00 TL olduğu, borçlunun haline münasip mütevazı mahallelerde mesken satın alması için keşif tarihi itibari ile gerekli asgari rayiç değerin ortalama yaklaşık 170.000,00 TL olduğunun bildirildiği, bilirkişi raporunun denetime elverişli bulunarak hükme esas alındığı gerekçesiyle şikayetin kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmiştir. IV. İstinaf A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili ve katılma yoluyla borçlu vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin 19.01.2022 tarihli ve 2021/1217 Esas, 2022/125 Karar sayılı kararı ile; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu‘nun 103 üncü maddesine göre düzenlenen davetiyenin tebliği üzerine yasal süresinde meskeniyet şikayetinde bulunduğu, şikayet konusu taşınmaz üzerindeki ipoteğin konut kredisine ilişkin olduğu ve borçlunun başka bir kredi çekmediğinin lehine ipotek mevcut olan bankanın cevabıyla belirlendiği, konut kredisinin meskeniyet şikayetine engel olmadığı, 09.03.2020 tarihli bilirkişi raporunun usulüne uygun olduğu, bu nedenlerle İlk Derece Mahkemesinin meskeniyet şikayetinin kabulü kararının hukuka uygun olduğundan alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği, meskeniyet şikayetinin kabulüne karar verilmesine ve şikayetin reddini isteyerek uyuşmazlık çıkaran ve sonuç olarak haczin devamını istemekte haksız çıkan taraf alacaklı olmasına rağmen şikayetçi borçlu lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, borçlu vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle meskeniyet şikayetinin kabulüyle taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılmasına, borçlu lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesine karar verilmiştir. V. Bozma ve Bozmadan Sonraki İnceleme Süreci A. Bozma Kararı 1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtile kararı ile; “…Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için ipoteğin konut kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması gerekir. Zira zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi, bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engeller ise de, haciz tarihi itibariyle ipotek konusu borcun ödenmiş olması halinde, ipotekle yükümlü bulunmayan taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulabilir. Somut olayda, takip dosyasından borçlunun şikayete konu taşınmazı üzerine 26.11.2019 tarihinde haciz uygulandığı, haciz tarihinden önce taşınmazın tapu kaydında 3. kişi … Bankası A.Ş. lehine ….her türlü nedenden Bankaya karşı doğmuş doğacak tüm borçlarının teminatı olarak 11.03.2015 tarihli 1. derece ipotek tesis edilmiş olduğu, ipotek alacaklısı … Bankası A.Ş.’nin 20.11.2020 tarihli yazı cevabında ipotek borcunun devam ettiğinin bildirildiği görülmüştür. Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince, ipoteğin konut kredisi nedeni ile kurulduğu ve zorunlu ipoteklerden olduğu değerlendirilmiş ise de; ipotek resmi senedi incelendiğinde ipoteğin konut kredisine özgülenmediği ve üst sınır ipoteği şeklinde kurulduğu, ipoteğin bu hali ile zorunlu ipoteklerden olmadığı anlaşılmıştır. O halde, şikayete konu taşınmaz üzerinde hacizden önce tesis edilen ve haciz tarihi itibari ile ipoteğe bağlı borcu ödenmeyen, zorunlu olmayan ipotek mevcut olduğu anlaşılmakla, borçlu meskeniyet şikayetinden vazgeçmiş sayılacağından Bölge Adliye Mahkemesince şikayetin bahsi geçen nedenle reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur. B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki gerekçenin yanında, bankadan kredi alan kişinin bankanın kredi ve ipotek sözleşmesine yazdığı “doğmuş doğacak borçlar” ibarelerini sözleşmeyi imzalarken okuma, bu ibarelere itiraz etme ve karışma şansı dahi olmadığı,

Zorunlu İpoteklerden Olmayan Üst Sınır İpoteği / Limit İpoteği Meskeniyet Şikayetine Engel Olur mu Read More »

# Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Alacaklı Tarafından Açılan İtirazın İptali Davasında Dava Dilekçesinin Asıla Tebliğ Edilmesi Gerekir

Alacaklı Tarafından Açılan İtirazın İptali Davasında Dava Dilekçesinin Asıla Tebliğ Edilmesi Gerekir mi Yargıtay Büyük Genel Kurulu Esas No: 2021/1 Karar No: 2022/3 Karar tarihi: 03-06-2022 Özet: İtirazın iptali davası genel hükümlere göre açılarak sonuçlandırılan bir dava olup, takip hukukuna ilişkin bir şikayet veya itiraz olmadığından, dava dilekçesinin, icra dosyasında müvekkili borçlu adına itiraz eden vekile değil, asıla tebliğ edilmesi gerekir. Hal böyle olunca icra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. (2709 s. K. m. 36) (6100 s. K. m. 27, 50, 51, 52, 71, 72, 73, 74, 76, 77, 79, 80, 114, 115, 119, 121, 122, 317) (7201 s. K. m. 1, 11) (6098 s. K. m. 502, 503, 504, 506, 514) (1136 s. K. m. 35, 41, 171) (2004 s. K. m. 4, 18, 50, 58, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 68/A, 68/B, 69, 70, 72, 363) (492 s. K. m. 29) (4721 s. K. m. 8, 9, 48) (Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik m. 18) (YHGK 11.03.2015 T. 2013/19-1679 E. 2015/1014 K.) (9. HD. 23.01.2018 T. 2017/23538 E. 2018/1023 K.) (9. HD. 06.05.2019 T. 2016/617 E. 2019/9986 K.) (9. HD. 03.02.2020 T. 2017/13895 E. 2020/1247 K.) (9. HD. 10.02.2020 T. 2017/13998 E. 2020/1720 K.) (9. HD. 05.10.2020 T. 2017/16674 E. 2020/10403 K.) (11. HD. 26.05.2003 T. 2002/13116 E. 2003/5466 K.) (15. HD. 02.11.2004 T. 2004/2041 E. 2004/5550 K.) I- Giriş A. İçtihatları Birleştirme Başvurusu 04.12.2019 havale tarihli dilekçe ile; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesi, Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi ve Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi kararlarında icra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz etmiş olduğunda, itiraz üzerine duran icra takibine devam edebilmek için alacaklının açtığı itirazın iptali davası bakımından, itirazın iptali dava dilekçesinin vekile mi yoksa aşıla mı tebliğ edilmesi gerektiği konusunda görüş aykırılığı bulunduğu belirtilerek içtihatların birleştirilmesine karar verilmesi talep edilmiştir. 24.12.2020 havale tarihli dilekçe ile; Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin kendi kararları ve diğer daire kararları arasında, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin kararlarında alacaklı tarafından icra takibi yapılması durumunda, yasal süresi içerisinde borçlunun vekili aracılığı ile icra dairesi nezdinde ödeme emrine itiraz etmesi durumunda, alacaklı tarafından açılacak itirazın iptali davasının dava dilekçesinin, icra dosyasında ödeme emrine itiraz eden borçlunun vekiline mi yoksa borçlu asıla mı gönderilmesi gerektiği konusunda farklılıklar bulunduğu belirtilerek Yargıtay Hukuk Daireleri arasındaki içtihat aykırılığının giderilmesi talep edilmiştir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 13.07.2021 tarihli ve 224 sayılı kararı ile, her iki başvurunun benzer olması sebebiyle birleştirilmesine karar verilmiştir. Daha sonra 06.09.2021 havale tarihli dilekçe ile; Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin kararlarında itirazın iptali davasında dava dilekçesinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 121. maddesi uyarınca davalı asıla mı yoksa 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11. maddesi uyarınca icra dosyasına vekalet ile itiraz eden ve dava şartı arabuluculuğuna vekalet ile katılan vekile mi tebliğ edileceği konusunda farklılıklar bulunduğu belirtilerek Yargıtay Hukuk Daireleri arasındaki içtihat aykırılığının giderilmesi talep edilmiştir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 09.12.2021 tarihli ve 338 sayılı kararı ile; bu başvurunun da benzer olması sebebiyle birleştirilmesine karar verilmiştir. B. İçtihatları Birleştirmenin Konusu Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 25.02.2021 tarihli ve 60 sayılı kararı ile; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Yargıtay 3. Hukuk dairesi, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesi, Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi ve Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi kararları da belirtilmek suretiyle sonuç olarak; “ konu ile ilgili olarak görüş aykırılığı bulunduğu ve farklı uygulamaların sürdürüldüğü sonucuna varıldığından: aykırılığın İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunca giderilmesi gerektiği” karar verilerek raportör üye görevlendirilmesine karar verilmiştir. İçtihatları Birleştirme konusu ise; Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 25.02.2021 Tarihli ve 60 Sayılı Kararı ile; “İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz etmiş olduğundan itiraz üzerine duran icra takibine devam için alacaklının açtığı itirazın iptali davası bakımından itirazın iptali davası dilekçesinin vekile mi, asile mi tebliğ edilmesi gerektiği” belirlenmiş ise de ihtiyacı daha iyi karşılayacağı anlaşıldığından içtihadı birleştirme konusu; Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 16.05.2022 tarihli ve 148 sayılı kararı ile; “İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için, alacaklının açacağı itirazın iptali davasında, dava dilekçesinin vekile mi asıla mı tebliğ edilmesi gerektiği” seklinde belirlenmiştir. C. Görüş Aykırılığının Giderilmesi İstemine Konu Kararlar Yargıtay Genel Hukuk Kurulu Kararı: – 11.03.2015 tarihli ve 2013/19-1679 E. , 2015/1014 K. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Kararı: – 03.03.2008 tarihli ve 2008/960 E., 2008/3381 K. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Kararları: – 23.01.2018 tarihli ve 2017/23538 E., 2018/1023 K. – 06.05.2019 tarihli ve 2016/617 E., 2019/9986 K. – 14.10.2019 tarihli ve 2016/8189 E., 2019/17967 K. – 03.02.2020 tarihli ve 2017/13895 E., 2020/1247 K. – 10.02.2020 tarihli ve 2017/13998 E., 2020/1720 K. – 05.10.2020 tarihli ve 2017/16674 E., 2020/10403 K. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Kararı: – 26.05.2003 tarihli ve 2002/13116 E., 2003/5466 K. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesi Kararları: – 30.11.2004 tarihli ve 2004/9107 E., 2004/17456 K. – 27.04.2017 tarihli ve 2016/22543 E., 2017/5094 K. – 03.10.2017 tarihli ve 2016/2731 E., 2017/8956 K. – 25.01.2018 tarihli ve 2017/708 E., 2018/725 K. – 22.02.2018 tarihli ve 2015/36321 E., 2018/2344 K. Yargıtay 15. (Kapatılan) Hukuk Dairesi Kararları: – 02.11.2004 tarihli ve 2004/2041 E., 2004/5550 K. Yargıtay 22. (Kapatılan) Hukuk Dairesi Kararları: – 11.12.2017 tarihli ve 2016/27238 E., 2017/28403 K. – 19.06.2016 tarihli ve 2017/23085 E., 2019/13425 K. D. Dairelerin Görüş Özetleri İçtihatların birleştirilmesi talebinin ön değerlendirilmesi safhasında kararları arasında içtihat aykırılığı bulunan Hukuk Genel Kurulu ile Özel Dairelerin görüşlerine başvurulmuştur. 1. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun görüş yazısında; – Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Başkanlığı 27.01.2020 tarihli ve 35613334-2020/120 sayılı yazıları ile: “…İçtihatların birleştirilmesi başvurusunda içtihat uyuşmazlığının konusu “İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz etmiş olduğunda, itiraz üzerine duran icra takibine devam için alacaklının açtığı itirazın iptali davası bakımından, itirazın iptali davası dilekçesinin vekile asla mı tebliğ edilmesi gerektiği hakkında Yargıtay Hukuk Daireleri arasında çelişkili kararlar” olarak belirtilmiştir. İçtihat aykırılığı bulunduğu belirtilen

Alacaklı Tarafından Açılan İtirazın İptali Davasında Dava Dilekçesinin Asıla Tebliğ Edilmesi Gerekir Read More »

# Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Çeke Dayalı Sebepsiz Zenginleşme Davası Açılması: Dava Şartları, İspat Yükü, Zamanaşımı

Çeke Dayalı Sebepsiz Zenginleşme Davası Açılması Kambiyo senetleri hakkın senede bağlı olduğu, sıkı şekil şartlarına sahip, kısa zamanaşımı sürelerine tabi ve aynı zamanda tedavül kabiliyetine sahip senetlerdir. Hamilin senede dayanarak hak talep edebilmesi için sıkı şekil şartlarına riayet etmesinin yanı sıra senedin muhafazasına ve zamanaşımı sürelerine dikkat etmesi gerekir. Hamilin mevzuatta kambiyo senetleri için öngörülen sıkı şartlara uymaması halinde, kambiyo senedine dayalı talep hakkı kaybedilmiş olacaktır. Bununla birlikte 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 133/2. maddesi uyarınca, kambiyo taahhüdünde bulunulması, tarafların açıkça yenileme iradeleri olmadıkça yenileme sayılmayacağından, müracaat hakkını kaybeden hamilin asıl borç ilişkisine dayanarak hakkını talep etmesi mümkündür. Ancak, kambiyo hukuku kapsamında hamilin, senetten doğan haklarını kullanmak için gerekli işlemleri zamanında yapmaması sebebiyle müracaat hakkını yitirmesi sonucu bazı kişilerin malvarlığında sebepsiz bir artış meydana gelmiş olacaktır. Bu durum, hamilin kendi kusuru ile gerçekleşmiş olsa bile kambiyo hukukunda yer alan sert şekli kuralların bir sonucudur. Bu sert şekil şartlarının sonucu olan haksız zenginleşmeyi önlemek amacıyla genel hükümlerdeki sebepsiz zenginleşmeden (TBK m.77 vd.) farklılıklar arz eden özel bir düzenleme yapılarak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 732. Maddesinde kambiyo senetlerine özgü sebepsiz zenginleşme davasına yer verilmiştir. Türk Ticaret Kanunu sistematiğinde düzenlemeler poliçe hükümleri üzerinden yapılmış, bono ve çekler açısından ise gerekli görülen hususlarda poliçe hükümlerine atıflarla yetinilmiştir. Bu sistem, sebepsiz zenginleşme hükümleri açısından da geçerli olup, poliçe hükümleri içerisinde yer alan “Sebepsiz zenginleşme” kenar başlıklı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 732. maddesi; aynı Kanun’un m.778/1-d atfı gereği bonolar, 818/1-m. maddesi gereği ise çekler bakımından da uygulanmaktadır. Çeke Dayalı Sebepsiz Zenginleşme Davasının Özellikleri ve Hukuki Niteliği Kambiyo senetlerine dair hükümlere göre hakkını talep imkanını kaybeden hamil, varlığını sürdüren asıl borç ilişkisine dayanarak da alacağını talep edebilir. Ancak senedin ifa yerine düzenlenmesi gibi bazı durumlarda hamilin asıl borç ilişkisine dayanarak alacağını talep edememesi hususu dikkate alınarak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda kambiyo senetlerine özgü sebepsiz zenginleşme davası düzenlenmiştir. Bununla birlikte kambiyo senetlerinin sıkı şekil şartlarına tabi olması ve zamanaşımı sürelerinin kısalığı gibi sebepler kambiyo hukukuna dayalı olarak alacağın kaybı söz konusu olabilmektedir. Kambiyo hukuku çerçevesinde talep hakkını kaybeden hamilin asıl borç ilişkisine dayanması mümkün olmadığı durumlarda keşideci, hamil aleyhine hakkaniyete aykırı olarak zenginleşmiş olacaktır. Hakkaniyete aykırı bu durumu gidermek amacıyla kanun koyucu kambiyo senetlerinde sebepsiz zenginleşme davasına özel bir hükümle yer vermiştir. Aslında kambiyo senetlerine özgü hakları kullanmaya dair işlemleri yapmamak veya zamanaşımı sürelerini geçirmek hamilden kaynaklanan sebepler olmasına rağmen kanun koyucu kambiyo senetlerindeki başvuru hakkının kullanılmasına dair sıkı şekil şartlarını göz önünde bulundurup, hakkaniyete aykırı zenginleşmeyi ya da bazı senet ilgililerinin haksız yere borçtan kurtulmalarını önlemek amacıyla 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 732. maddesi ile hamile bir hak daha tanımıştır. Bu hükümle, genel hükümlerdeki sebepsiz zenginleşmeye nazaran hamilin haklarının daha etkin korunması ve kambiyo hukukunun hedeflediği ticari hayatta güven, akıcılık ve tedavül kabiliyetini sağlayabilme ilkeleri de dikkate alınarak menfaatlerin denkleştirilmesi amaçlanmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümleri genel nitelikte olup, özel olarak ayrı bir maddede düzenlenmeyen tüm sebepsiz zenginleşme hallerine uygulanmaktadır. Bu kapsamda kambiyo senetlerine özgü sebepsiz zenginleşme hükmünün genel hükümlerdeki sebepsiz zenginleşmeden farklarının ortaya konulması gerekmektedir. Türk Ticaret Kanunu ve Türk Borçlar Kanunu’nda yer alan sebepsiz zenginleşme hükümleri arasında hiyerarşik bir ilişkiden bahsetmek mümkün değildir. Türk Borçlar Kanunu’ndaki sebepsiz zenginleşme hükümleri genel hüküm niteliği gereği tüm sebepsiz zenginleşme hallerine uygulanabilir olmasına karşın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndaki sebepsiz zenginleşmenin şartları ve tabi olduğu ilkeler genel hükümlerdeki sebepsiz zenginleşmeden tamamen farklıdır. Bu nedenle kambiyo senetlerinde sebepsiz zenginleşme durumunda TBK m.77 hükmünün kıyasen dahi uygulanmaması gerekir. Genel hükümlere göre sebepsiz zenginleşmeden bahsedilebilmesi için zenginleşmenin haklı bir sebebe dayanmaması gerekir (TBK m.77). Kambiyo senetlerinde ise sebepsiz zenginleşmenin kabulü için sebebin geçersizliği veya haksızlığı gibi şartlar aranmamaktadır. Bu farklılığın temel sebebi; genel hükümlere göre sebepsiz zenginleşmenin kazandırmadan, müdahaleden ve umulmayan olaydan doğabilmesi sebebiyle taraflar arasında bir bağ bulunmasına karşılık, kambiyo senetlerine özgü sebepsiz zenginleşme davalarında ise senedin tedavül kabiliyeti sebebiyle hamil ile keşideci arasında doğrudan hiçbir hukuki ilişki kural olarak yoktur. Bu sebeple de genel hükümlerden farklı olarak çeke dayalı sebepsiz zenginleşme davası açma hakkı, illiyet bağı şartına bağlanmamıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 77. maddesi uyarınca açılan sebepsiz zenginleşme davasında talep edilecek sebepsiz zenginleşme, davalıların malvarlıklarında çoğalma veya malvarlıklarının eksilmemesi şeklinde gerçekleşebilirken, kambiyo senetlerine özgü sebepsiz zenginleşme davasında ise senet borçlularının senet karşılığını ödemeden kurtulmaları sebebiyle sadece malvarlıklarının eksilmemesi şeklinde söz konusu olabilmektedir. Genel hükümlerdeki sebepsiz zenginleşme ile kambiyo senetlerine özgü sebepsiz zenginleşme arasındaki önemli farklardan biri de zamanaşımı süreleridir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 77. maddesi uyarınca talep hakkı zamanaşımına tabidir. Zamanaşımına uğramış borçlar için 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 77. maddesindeki sebepsiz zenginleşme hükmü uygulanamaz (TBK m.82). Ancak kambiyo senetlerine özgü sebepsiz zenginleşmede senet üzerindeki hak zamanaşımına uğramış olsa bile talep hakkının olacağı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 732/1. maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Kambiyo senetlerine has düzenlenen sebepsiz zenginleşmede, sebepsiz zenginleşmeye hamil kendi ihmali, kusuru ya da rızası ile sebep olsa bile dava hakkı korunmakta iken, genel hükümlerde düzenlenen sebepsiz zenginleşmede ise böyle bir imkân söz konusu değildir. Ayrıca 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 732. maddesinin uygulama alanı bulabilmesi için hamilin senede bağlı hakkını Kanun’da sayılı sebeplerle kaybetmesi gerekirken, genel hükümlere göre sebepsiz zenginleşmede ise talebin ileri sürülebilmesi için Türk Borçlar Kanunu’nun 77. maddesinde sebepler sınırlayıcı bir şekilde sayılmamıştır. Kambiyo senetlerine özgü sebepsiz zenginleşmeye ilişkin hükümlere göre; zenginleşen kişinin her zaman için hamilin kendisine karşı sahip olduğu başvuru hakları düşmüş veya zamanaşımına uğramış olması gerekirken, genel hükümler çerçevesinde sebepsiz zenginleşmede ise taraflar arasında böyle bir ilişki aranmamaktadır. Aynı şekilde çek hukukunda da sebepsiz zenginleşme talebi, çek sebebiyle doğan hakkın muhafazası veya kullanılması için gerekli olan işlemlerin yapılmaması nedeniyle düştüğü (TTK m.808) veya zamanaşımına (TTK m.814) uğradığı hallerde söz konusu olur. Bu talep, senedi elinde bulunduran hamilin malvarlığında hakkaniyete aykırı bir şekilde oluşan ve borçlu nezdinde sebepsiz bir zenginleşme neticesi doğuran durumun kambiyo hukuku çerçevesinde giderilmesine yönelik tanınmış özel bir haktır. Çeke Dayalı Sebepsiz Zenginleşme Davasının Şartları Çekin vadesinde ibrazına rağmen ödenmemesi halinde hamilin öncelikle başvuru hakkına ilişkin hükümler çerçevesinde çek sorumlularına başvuracağı muhakkaktır. Zira başvuru hakkı hem içeriği ve sorumluların kapsamı (TTK m.808, 810 ve 783/3) hem de kambiyo senetlerine özgü takip yolları (İİK m.167 vd.) sebepleriyle hukuki avantajlar içermektedir. Ancak

Çeke Dayalı Sebepsiz Zenginleşme Davası Açılması: Dava Şartları, İspat Yükü, Zamanaşımı Read More »

# Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Konkordato Sürecinde Mahkemece Alacaklılar Kurulunun Muvafakatinin Alınması

Konkordato Sürecinde Alacaklılar Kurulunun Muvafakatinin Alınması AYM Kararı – Değerlendirme İtiraz Konusu Kural İtiraz konusu kuralda; konkordato sürecinde mühlet verilen borçlunun bazı tasarruflarda bulunabilmek için mahkemeden ilgili işlemlere izin verilmesini talep etmesi üzerine mahkemenin izni vermeden önce alacaklılar kurulunun muvafakatini almak zorunda olduğu öngörülmektedir. Başvuru Gerekçesi Başvuru kararında özetle; konkordato sürecinde borçlunun kanunda belirtilen hukuki işlemleri ancak mahkeme kararıyla kendisine izin verilmesi hâlinde yapabildiği, buna karşılık borçlunun söz konusu işlemleri yapabileceği yönündeki mahkeme kararının itiraz konusu kuralla alacaklılar kurulu tarafından muvafakat verilmiş olması şartına bağlanmış olduğu, mahkeme kararının şarta bağlanmasının mahkemelerin bağımsızlığı ilkesi ile bağdaşmadığı, alacaklılar kurulunun karar yeter sayısının kanunda düzenlenmediği belirtilerek itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Mahkemenin Değerlendirmesi Mülkiyet hakkı, maddi varlığı bulunan taşınır ve taşınmaz mal varlığını kapsadığı gibi maddi bir varlığı bulunmayan hak ve alacakları da içermektedir. Devlet, alacakların tahsiline ilişkin sistemi kurarken gerek alacaklıların gerekse de borçlu ve üçüncü kişilerin hak ve menfaatlerini gözetmeli ve kişilerin mülkiyet haklarının korunması için gerekli tedbirleri almalıdır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 297. maddesinde konkordato sürecinde verilen kesin mühlet içinde borçlu tarafından rehin tesisi, kefalet verilmesi, ivazsız tasarruflarda bulunulması, taşınmazlar ile işletmenin faaliyetinin devamı için önem arz eden taşınırların ve işletmenin devamlı tesisatının devredilmesi ve takyit edilebilmesi mahkemenin iznine tabi kılınmıştır. İtiraz konusu kural ise mahkemenin bu işlemlerin yapılmasına izin vermeden önce alacaklılar kurulunun muvafakatini almak zorunda olduğunu düzenlemektedir. Konkordatonun, alacaklıların alacaklarını mümkün olduğu ölçüde tahsil edebilmesinin yanında mali durumu bozulan borçlunun durumunu iyileştirerek ticari faaliyetlerine devam edebilmesine imkân tanıma amacı da bulunmaktadır. Bu amaçlar doğrultusunda konkordato sürecinde alacaklılar ile borçlunun menfaatlerini dengeleyecek yollar öngörülmeli ve sürecin taraflardan biri aleyhine ölçüsüz bir netice doğuracak şekilde sonuçlandırılmaması hususu göz önünde bulundurulmalıdır. Dava konusu kural uyarınca, alacaklılar kurulunun muvafakat etmemesi hâlinde mahkemenin borçlunun tasarruf yetkisini kullanması yönünde karar vermesi mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla kural, alacaklıların muvafakat vermeme yönündeki kararının tarafların menfaatleri yönünden en uygun çözüm olup olmadığını değerlendirme hususunda mahkemeye herhangi bir takdir alanı bırakmamaktadır. Öte yandan taraflar arasında adil bir denge kurulabilmesi ancak alacaklılar kurulunun kararının da denetime tabi kılınmasıyla ve hâkime takdir yetkisi verilmesiyle sağlanabilir. Bu değerlendirmeler ışığında, borçluya izin vermenin tarafların menfaatlerinin korunması bakımından hakkaniyete daha uygun sonuçlar doğurabileceği dikkate alındığında mahkemeyi takdir yetkisinden mahrum bırakmanın devletin pozitif yükümlülükleriyle bağdaşmayacağı sonucuna ulaşılmıştır. Bunun yanında tarafların yarışan menfaatleri arasında denge kurulabilmesi amacıyla sürecin komiser atanmak suretiyle mahkemece yürütüldüğü gözetildiğinde, itiraz konusu kuralla söz konusu menfaatler arasında kurulması gereken dengenin alacaklılar lehine borçlu aleyhine sonuçlara yol açabileceği kanaatine varılmıştır. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kuralın Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir. Konkordato Sürecinde Mahkemece Borçlunun İşlemlerine İzin Verilmesi için Alacaklılar Kurulunun Muvafakatinin Alınması Anayasa Mahkemesi Kararı Esas Sayısı: 2024/10 Karar Sayısı: 2024/97 Karar Tarihi: 4/4/2024 R.G.Tarih-Sayı: 6/6/2024-32568 İtiraz Yoluna Başvuran: Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi İtirazın Konusu: 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanun’un 25. maddesiyle değiştirilen 297. maddesinin 9/6/2021 tarihli ve 7327 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değiştirilen ikinci fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan “…muvafakatini almak zorundadır.” ibaresinin Anayasa’nın 9., 10., 138. ve 140. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi talebidir. Olay: Konkordato sürecinde mühlet verilen borçlunun tasarruf izni verilmesini talep etmesi üzerine itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur. I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 297. maddesinin itiraz konusu kuralın da yer aldığı ikinci fıkrası şöyledir: “Borçlu, mahkemenin izni dışında mühlet kararından itibaren rehin tesis edemez, kefil olamaz ve ivazsız tasarruflarda bulunamaz; taşınmazını, işletmenin faaliyetinin devamı için önem arz eden taşınırını ve işletmenin devamlı tesisatını devredemez ve takyit edemez. Aksi hâlde yapılan işlemler hükümsüzdür. Mahkeme bu işlemler hakkında karar vermeden önce komiserin görüşü ile alacaklılar kurulunun muvafakatini almak zorundadır.” II. İLK İNCELEME 1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI, İrfan FİDAN ve Kenan YAŞAR’ın katılımlarıyla 18/1/2024 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında öncelikle uygulanacak kural sorunu görüşülmüştür. 2. Anayasa’nın 152. ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre bir davaya bakmakta olan mahkeme, bu dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi hâlinde veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda bu hükümlerin iptalleri için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkilidir. Ancak anılan maddeler uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması, iptali talep edilen kuralın da o davada uygulanacak olması gerekir. Uygulanacak kural ise bakılmakta olan davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır. 3. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 297. maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde, konkordato sürecinde borçlunun, mahkemenin izni dışında mühlet kararından itibaren rehin tesis edemeyeceği, kefil olamayacağı ve ivazsız tasarruflarda bulunamayacağı; taşınmazını, işletmenin faaliyetinin devamı için önem arz eden taşınırını ve işletmenin devamlı tesisatını devredemeyeceği ve takyit edemeyeceği belirtilmiştir. Fıkranın üçüncü cümlesinde ise mahkemenin bu işlemler hakkında karar vermeden önce komiserin görüşü ile alacaklılar kurulunun muvafakatini almak zorunda olduğu hüküm altına alınmıştır. 4. İtiraz yoluna başvuran Mahkeme 2004 sayılı Kanun’un 297. maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan “…muvafakatini almak zorundadır.” ibaresinin iptalini talep etmiştir. 5. Bakılmakta olan davadaki talebin konusu mal varlığıyla ilgili olarak borçluya tasarrufta bulunma izni verilmesine ilişkindir. Talebin kabulünün şartlarından biri alacaklılar kurulunun muvafakatinin alınmasıdır. Bununla birlikte itiraz konusu kuralın “…almak zorundadır.” şeklindeki bölümü komiserin görüşünün alınması bakımından da geçerli ortak kural niteliğindedir. Bu itibarla kuralın esasına ilişkin incelemenin talebin konusu da gözetilerek kuralda yer alan “…muvafakatini…” ibaresi ile sınırlı olarak yapılması gerekir. 6. Açıklanan nedenlerle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 7101 sayılı Kanun’un 25. maddesiyle değiştirilen 297. maddesinin 7327 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değiştirilen ikinci fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan “…muvafakatini almak zorundadır.” ibaresinin esasının incelenmesine, esasa ilişkin incelemenin anılan ibarede yer alan “…muvafakatini…” ibaresi ile sınırlı olarak yapılmasına, yürürlüğünün durdurulması talebinin esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir. III. ESASIN İNCELENMESİ 7. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Hülya ÇOŞTAN ÇETİN tarafından

Konkordato Sürecinde Mahkemece Alacaklılar Kurulunun Muvafakatinin Alınması Read More »