Kesin Aciz Belgesinin Sunulmaması Halinde Tasarrufun İptali Davası Reddedilir mi
Tasarrufun İptali Davasında Kesin Aciz Belgesinin Sunulmaması 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu Haciz tutanağı tanzimi – Madde 102 Taşınır bir malı haciz için mahallinde bir tutanak tutulur. Tutanakta alacaklı ve borçlunun isim ve şöhretleri, alacağın miktarı, haczin hangi gün ve saatte yapıldığı, haczedilen mallar ve takdir edilen kıymetleri ve varsa üçüncü şahısların iddiaları yazılır ve haczi icra eden memur tarafından imza edilir. Haczi talep edilen mal taşınmaz ise icra dairesi 91 inci madde mucibince haczi ait olduğu daireye tebliğ eder ve mahallinde tutulacak tutanakta taşınmazın nevi ve mahiyeti ve hududu ve lüzumlu vasıfları dercolunur. Evvelce ihtiyaten haczedilen şeylere icra haczi vazedildiği surette tutanağa ihtiyati haciz sahibinin dahi iştirak hakkı işaret olunur. Haczi kabil mallar kafi gelmezse veya hiç bulunmazsa bu hal tutanağa kaydolunur. Borç ödemeden aciz vesikası -Madde 105 Haczi kabil mal bulunmazsa haciz tutanağı 143 üncü maddedeki aciz vesikası hükmündedir. İcraca takdir edilen kıymete göre haczi kabil malların kifayetsizliği anlaşıldığı surette dahi tutanak muvakkat aciz vesikası yerine geçerek alacaklıya 277 nci maddede yazılı hakları verir. Borç ödemeden aciz vesikası – Madde 143 Alacaklı alacağının tamamını alamamış ve aciz vesikası düzenlenmesi için gerekli şartlar yerine gelmişse, icra dairesi kalan miktar için hemen bir aciz vesikası düzenleyip alacaklıya ve bir suretini de borçluya verir; bu belgeler hiçbir harç ve vergiye tâbi değildir. Aciz vesikasının bir nüshası da her il merkezinde Adalet Bakanlığınca tespit edilen icra dairesi tarafından tutulan özel sicile kaydedilmek üzere bu icra dairesine gönderilir. Aciz vesikası sicili aleni olup ne şekilde tutulacağı ve hangi hususları içereceği Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan yönetmelikle belirlenir. Bu vesika ile 105 inci maddedeki vesika borcun ikrarını mutazammın senet mahiyetinde olup alacaklıya 277 nci maddede yazılı hakları verir. Alacaklı aciz vesikasını aldığı tarihten bir sene içinde takibe teşebbüs ederse yeniden ödeme emri tebliğine lüzum yoktur. Aciz vesikasında yazılı alacak miktarı için faiz istenemez. Kefiller, müşterek borçlular ve borcu tekeffül edenler bu miktar için vermeğe mecbur oldukları faizlerden dolayı borçluya rücü edemezler. Bu borç, borçluya karşı, aciz vesikasının düzenlenmesinden itibaren yirmi yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Borçlunun mirasçıları, mirasın açılmasından itibaren bir sene içinde alacaklı hakkını aramamışsa, borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürebilirler. Borçlu, aciz vesikasını düzenlemiş olan icra dairesine borcunu işlemiş faizleriyle birlikte her zaman ödeyebilir. İcra dairesi ödenen parayı alacaklıya verir veya gerektiğinde 9 uncu madde hükümleri dahilinde bir bankaya yatırır. Borcun bu şekilde tamamının ödenmesinden sonra aciz vesikası sicilden terkin edilir ve borçluya borcunu ödeyerek aciz vesikasını sicilden terkin ettirdiğine dair bir belge verilir. Aynı şekilde, icra takibi batıl ise veya iptal edilirse yahut borçlunun borçlu olmadığı mahkeme kararıyla sabit olursa ya da alacaklı icra takibini geri alırsa, aciz vesikası sicilden terkin edilir ve borçluya buna ilişkin bir belge verilir. İptal davası ve davacılar – Madde 277 İptal davasından maksat 278, 279 ve 280 inci maddelerde yazılı tasarrufların butlanına hükmettirmektir. Bu davayı aşağıdaki şahıslar açabilirler: 1 – Elinde muvakkat yahut kati aciz vesikası bulunan her alacaklı, 2 – İflas idaresi yahut 245 inci maddede ve 255 inci maddenin 3 üncü fıkrasında yazılı hallerde alacaklıların kendileri. Verilen Süreye Rağmen Kesin Aciz Belgesinin Sunulmaması Halinde Tasarrufun İptali Davası Reddedilir mi Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2017/1791 Karar No: 2019/498 Karar Tarihi: 30.04.2019 Mahkemesi: Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın usulden reddine dair verilen 13.12.2012 tarihli ve 2011/473 E., 2012/534 K. sayılı karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 27.05.2014 tarihli ve 2013/4429 E., 2014/8417 K. sayılı kararı ile; \”…Davacı vekili, davalı borçlu Er-Ankara İnşaat Taah. Tem. …Tur. Elektr. Mim. Müh. San ve Tic. Ltd. Şti.\’nin alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla 06 E… plakalı aracını 8.6.2011 tarihinde davalı …\’a sattığını, aracın halen dava dışı borçlu kooperatif başkanı ve eşi tarafından kullanıldığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufların iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı borçlu şirket vekili, aciz belgesi sunulmadığını, dava konusu aracı 46.400,00 TL bedelle sattıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı …, dava konusu aracı iyiniyetle ve 46.400,00 TL bedelle aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre, dava şartı niteliğindeki kesin aciz belgesi ibraz edilemediğinden ve edilemeyeceği anlaşıldığından davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davaların dinlenebilmesi Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi borçlu hakkında düzenlenmiş kati (İİK 143) veya geçici aciz belgesinin (İİK 105) sunulmuş olması şartına bağlıdır. Somut olayda davalı borçlu adına tapu sicil müdürlüğü, bankalara ve 3.kişilere yazılan haciz yazılarından borçlunun malı olmadığı, adına kayıtlı ve davacı tarafından haciz konulan 06 B… plakalı araç üzerinde de davacı haczinden önce banka rehni ve başka haciz bulunduğu, borçlunun ticaret sicil adresinde yapılan 23.8.2011 tarihli haciz tutanağından da borçlunun haczi kabil malının bulunmadığının belirlendiği anlaşıldığından 23.8.2011 tarihli haciz tutanağının 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 105. maddesi anlamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu kabul edilerek taraf delillerinin toplanması ve dava konusu tasarrufun İİK 278, 279, 280 maddeler kapsamında iptale tabi olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir. Kabule göre de, kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına AAÜT\’nin 7/2 maddesi gereğince maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nispi vekalet ücreti takdiri de doğru görülmemiştir…\” gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir. HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 277 vd. maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Davacı vekili; 150.000,00TL alacağın tahsili amacıyla 16.09.2010 tarihinde Ankara 6. İcra Müdürlüğünün 2010/13490 sayılı takip dosyası ile davalı borçlu şirkete ve dava dışı Yapı Kooperatifine yönelik olarak icra takibi başlatıldığını, uzun süre borçlu şirketin tebliğe yarar adresinin bulunamadığını, en sonunda şirkete 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğ yapıldığını, takip kesinleştikten sonra borçlu şirketin ticaret sicilinde belirtilen adresine gidildiğinde de adresin kapalı olduğunun görüldüğünü, borçlu şirketin kayıtlı taşınmazının bulunmadığının anlaşıldığını, yapılan araştırmalara göre borçlu şirket adına kayıtlı olan 06 B… araca haciz işlemi uygulandığını, davalı borçlunun borca yetecek malı bulunmadığını, adına kayıtlı olan 06
Kesin Aciz Belgesinin Sunulmaması Halinde Tasarrufun İptali Davası Reddedilir mi Read More »