Kanuni Rehin Hakkına Dayalı Olarak İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yoluyla İcra Takibi Başlatılması
Kanuni Rehin Hakkına Dayalı Olarak İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yoluyla İcra Takibi Başlatılması Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2017/9-2516 Karar No: 2019/360 Karar Tarihi: 28.03.2019 Özet: Davacının icra takibinin, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılması, davacı ile davalı arasında iş sözleşmesi bulunmadığını göstermez. Takibin dayanağı taraflar arasında akdedilen iş sözleşmesi ve bu sözleşmeden kaynaklanan ücret alacağıdır. İcra takibinde, gemi alacaklısı olan davacı işçinin, kanundan kaynaklanan ve ücretinin korunmasına ilişkin güvence niteliğinde bulunan kanuni rehin hakkına da dayanması, eş deyişle takipte 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun bir kısım maddelerinin de gösterilmesi, takibin dayanağının Türk Ticaret Kanunu olduğunu göstermez. Uyuşmazlık … sayılı Deniz İş Kanunu’na tabi gemi adamı olarak hizmet (iş) sözleşmesi ile çalışan ve bu sözleşme uyarınca ödenmesi gereken ücretlerinin davalı işveren tarafından ödenmemesi nedeniyle tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi olup, taraflar arasında iş ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlığın çözüm yeri iş mahkemesidir. Mahkemece işin esasına girilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan bahisle mahkemenin görevsizliğine ilişkin önceki kararda direnilmesi yerinde değildir. Hâl böyle olunca direnme kararı Özel Daire bozma kararında belirtilen nedenlerle bozulmalıdır. (4857 S. K. m. 1, 4) (854 S. K. m. 1) (6100 S. K. m. 389) (2004 S. K. m. 257) Taraflar arasındaki işçilik alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda … İş Mahkemesince mahkemenin görevsizliğine dair verilen 24.12.2013 tarihli ve 2012/483 E.-2013/829 K. sayılı karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 19.03.2014 tarihli ve 2014/7614 E.-2014/9021 K. sayılı kararı ile; “A) Davacı İsteminin Özeti: Davacı, 7900297 IMO numaralı …… Gemisinde gemi adamı olarak çalıştığını, geminin donatanının …… Denizcilik Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. olduğunu, ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle, bu alacağını tahsil edebilmek için davalı aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlattığını, davalının takibe itiraz ettiğini ileri sürerek takibe yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi ve icra inkar tazminatı taleplerinde bulunmuştur. B) Davalı Cevabının Özeti: Davalı, davanın reddini istemiştir. C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, toplanan kanıtlara dayanılarak, davacının davalı aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluna dayalı takip yolunu seçtiği, takipte rehin hakkına ve Türk Ticaret Kanunu’nun 1235 ve 1236. maddelerine dayanıldığı, talebin gemi adamı alacağına ilişkin olduğu, davanın TTK’nın 4. maddesine göre mutlak ticari dava olduğu bu nedenlerle görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. D) Temyiz: Kararı davacı temyiz etmiştir. E) Gerekçe: Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevi noktasında toplanmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu\’nun 1 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4 üncü maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir. Kanunun 2 nci maddesinde bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişi işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişi ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar işveren olarak tanımlanmıştır. İşçi ve işveren sıfatları aynı kişide birleşemez. Yasanın 8 inci maddesinin birinci fıkrasına göre iş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. Ücret, iş görme ve bağımlılık iş sözleşmesinin belirleyici öğeleridir. İş sözleşmesini eser ve vekâlet sözleşmelerinden ayıran en önemli ölçüt bağımlılık ilişkisidir. Her üç sözleşmede, iş görme edimini yerine getirenin iş görülen kişiye (işveren-eser sahibi veya temsil edilen) karşı ekonomik bağımlılığı vardır. İş sözleşmesini belirleyen ölçüt hukukî-kişisel bağımlılıktır. Gerçek anlamda hukukî bağımlılık işçinin işin yürütümüne ve işyerindeki talimatlara uyma yükümlülüğünü içerir. İşçi edimini işverenin karar ve talimatları çerçevesinde yerine getirir. İşçinin işverene karşı kişisel bağımlılığı ön plana çıkmaktadır. İş sözleşmesinde bağımlılık unsurunun içeriğini, işçinin işverenin talimatlarına göre hareket etmesi ve iş sürecinin ve sonuçlarının işveren tarafından denetlenmesi oluşturmaktadır. İşin işverene ait işyerinde görülmesi, malzemenin işveren tarafından sağlanması, iş görenin işin görülme tarzı bakımından iş sahibinden talimat alması, işin iş sahibi veya bir yardımcısı tarafından kontrol edilmesi, işçinin bir sermaye koymadan ve kendine ait bir organizasyonu olmadan faaliyet göstermesi, ücretin ödenme şekli, kişisel bağımlılığın tespitinde dikkate alınacak yardımcı olgulardır. Bu belirtilerin hiçbiri tek başına kesin ölçüt teşkil etmez. İşçinin işverenin belirlediği koşullarda çalışırken kendi yaratıcı gücünü kullanması ve işverenin isteği doğrultusunda işin yapılması için serbest hareket etmesi bağımlılık ilişkisini ortadan kaldırmaz. Çalışanın işyerinde kullanılan üretim araçlarına sahip olup olmaması, kâr ve zarara katılıp katılmaması, karar verme özgürlüğüne sahip bulunup bulunmaması bağımlılık unsuru açısından önemlidir. İş sözleşmesinde işçi işveren için belirli veya belirsiz süreli olarak çalışır. Vekâlet sözleşmesinde ise vekil kural olarak uzmanlığı bakımından iş sahibinin talimatları ile bağlı değildir. İş sözleşmesinin varlığı ücretin ödenmesini gerektirir. Oysa vekâlet için ücret zorunlu bir öğe değildir. Vekâlet sözleşmesine ilişkin hükümlerde iş sözleşmesinin aksine sosyal nitelikte edimlere ve koruma yükümlülüklerine rastlanmaz. Vekil bağımsız olarak iş görür, bu nedenle faaliyetini sürdüreceği zamanı belirlemede kısmen de olsa serbestliğe sahiptir. Bütün zamanını tek bir müvekkile özgülemek zorunda olmayan vekil, farklı kişilerle vekâlet sözleşmeleri yapabilir. Ekonomik olarak tek bir işverene bağımlı değildir. Tüzel kişilerde yönetim hakkı ile emir ve talimat verme yetkisi organlarını oluşturan kişiler aracılığıyla kullanılır. Tüzel kişiler yönünden tüzel kişinin kendisi soyut işveren, tüzel kişinin organını oluşturan kişiler ise somut işveren sıfatını haizdir. Ticaret şirketleriyle tüzel kişilerde somut işveren sıfatını taşıyan organ bir kurul olabileceği gibi tek başına bir kişiye verilen yetki çerçevesinde gerçek kişinin de organ sıfatını kazanması mümkündür. Limitet, hisseli komandit ve kolektif şirketlerde yönetim yetkisi şirket ortaklarından birine bırakıldığında, bu kişi müdür sıfatıyla kişi-organ sayılır. Türk Ticaret Kanunu’nun 319 uncu maddesine göre, anonim şirketler yönünden yönetim ve temsil yetkisinin yönetim kurulu üyelerine bırakılması halinde, bu kişi veya kişiler kişi-organ sıfatını kazanır. Şirketi temsil ve yönetime yetkili kişi-organ sıfatını taşıyan kişiler işveren konumunda bulunduklarından işçi sayılmazlar. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu\’nun 1 inci maddesine göre, iş mahkemelerinin görevi; İş Kanunu’na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesidir. İşçi sıfatını taşımayan kişinin talepleriyle ilgili davanın, iş mahkemesi yerine genel görevli mahkemelerde görülmesi gerekir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 1 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4 üncü maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir. İş Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde iş davalarına bakmak üzere bir asliye hukuk mahkemesi görevlendirilir. İş davalarına bakmakla görevli asliye