Beyaz Yakalı Çalışanların Kapsam Dışı Personel Kabul Edilerek Toplu İş Sözleşmesinden Yararlandırılmaması
Beyaz Yakalı Çalışanların Kapsam Dışı Personel Kabul Edilerek Toplu İş Sözleşmesinden Yararlandırılmaması AYM Kararı – Değerlendirme Olaylar Madencilik ile taş ocakları iş kolunda faaliyet gösteren sendikanın mensubu olan başvurucu 8/2/2000 ile 22/10/2014 tarihleri arasında davalı işyerinde muhasebe şefi olarak çalışmıştır. Bu dönemde işyerinde yetkili sendika konumunda olan sendika ile işveren arasında iki üç yıllık periyotlarla toplu iş sözleşmesi (TİS) imzalanmıştır. Başvurucu, işyerinde kendisinin de dâhil olduğu geniş bir kesimin beyaz yakalı çalışan olarak kapsam dışı personel kabul edildiğini ve bu nedenle toplu iş sözleşmeleri hükümlerinden yararlandırılmadığını ileri sürmüş; toplu iş sözleşmesi (TİS)’nden kaynaklanan alacakları ve diğer işçilik haklarını talep ederek dava açmıştır. Yargılamayı yürüten asliye hukuk mahkemesi (iş mahkemesi sıfatıyla) davanın reddine hükmetmiştir. Bu karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını kaldırmıştır. Kararın kaldırılmasıyla yeniden yapılan yargılamada, asliye hukuk mahkemesi davayı reddetmiştir. Söz konusu ret kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine bölge adliye mahkemesince kesin olarak karar verilmiştir. İddialar Başvurucu, toplu iş sözleşmesinden yararlandırılmaması nedeniyle sendika hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Mahkemenin Değerlendirmesi Anayasa’nın 53. maddesi uyarınca ekonomik ve sosyal durum ile çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla işçiler ve işverenler toplu iş sözleşmesi (TİS) yapma hakkına sahiptir. Anılan hak, doğası gereği toplu olarak kullanabilecek olması nedeniyle işçiler tarafından sendikalar vasıtasıyla kullanılabilir. Dolayısıyla anılan maddenin birinci fıkrasına göre bütün işçilerin ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkı bulunmaktadır. Toplu iş sözleşmesi yapma hakkı sadece şeklî anlamda bir sözleşme yapma hakkını değil şüphesiz bu sözleşmeden yararlanma hakkını da kapsar. Buna göre işçilerin kısmen veya tamamen toplu iş sözleşmesi (TİS) yapamamasına yol açan uygulama veya yorumlar Anayasa’nın anılan hükmüne aykırılık teşkil edecektir. Nitekim kanun koyucu da 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu‘nda işveren vekilleri ile toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmelerine işvereni temsilen katılanlar hariç tüm işçilerin toplu iş sözleşmesinden yararlanma hakkı olduğu açıkça düzenlemiştir. Somut olayda başvurucunun beyaz yakalı çalışan olarak toplu iş sözleşmesi (TİS) kapsamı dışında tutulduğu anlaşılmıştır. Ancak anayasal bir hak olan toplu iş sözleşmesinden yararlanma hakkından başvurucunun mahrum bırakılmasının anılan Anayasa ve kanun hükümleri karşısında ne şekilde hukuka uygun olduğu mahkemelerce izah edilememiştir. Dolayısıyla anayasal bir hak olan toplu iş sözleşmesi (TİS)’nden yararlanamama gibi ciddi bir sonuç doğuran hukuki yorumun somut olayın koşulları dikkate alınarak başvurucu çalışanın işveren vekili olarak görev yaptığı ya da işveren adına toplu iş sözleşmesi görüşmelerine katıldığı şeklinde yapılacak tespitlere dayanması gerektiği açıktır. İstinaf mahkemesinin de yönlendirmesiyle ilk derece mahkemesi davalı işyerinde kapsam dışı personel arasında bir eşitsizlik yaratılmadığını ve hiçbirinin toplu iş sözleşmesi (TİS)’nden yararlandırılmadığını belirtmekle yetinmiş ve daha ileri bir değerlendirmede bulunmamıştır. Anılan karar istinaf merciince de uygun bulunarak kesinleşmiştir. Dosyada başvurucunun muhasebe şefi olarak çalıştığı bilgisi yer almakta olup yaptığı iş, görev ve sorumlulukları, aldığı ücret, işyeri organizasyonu içinde işveren adına hareket ettiği hususlarına yer verilmemiştir. O hâlde mahkemelerin bu hususlara dair bir değerlendirme yapmaksızın başvurucunun salt beyaz yakalı olması ve diğer beyaz yakalılar gibi kapsam dışı tutulduğunun anlaşılması nedeniyle toplu iş sözleşmesine bağlı alacaklara hak kazanamadığı şeklindeki değerlendirmesi somut olgulara uygun düşmeyen bir gerekçe olmuştur. Neticede başvurucu, kapsam dışı personel olarak nitelendirilerek toplu iş sözleşmesi (TİS)’nden yararlandırılmamıştır. Buna karşın mahkemelerce ilgili ve yeterli bir gerekçe ortaya konulmaması sendika hakkının gerektirdiği etkili yargısal inceleme bağlamında devletin pozitif yükümlülükleriyle bağdaşmamaktadır. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle sendika hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. Beyaz Yakalı Çalışanların Kapsam Dışı Personel Kabul Edilerek Toplu İş Sözleşmesinden Yararlandırılmaması Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru Hülya Şimşek – Başvuru No: 2022/18821 Karar Tarihi: 20/3/2025 R.G. Tarih ve Sayı: 22/9/2025 – 33025 Genel Kurul – Karar Başkan: Kadir ÖZKAYA Başkanvekilleri: Hasan Tahsin GÖKCAN, Basri BAĞCI Üyeler: Engin YILDIRIM, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, İrfan FİDAN, Kenan YAŞAR, Muhterem İNCE, Yılmaz AKÇİL, Ömer ÇINAR, Metin KIRATLI Raportör: Gülsüm Gizem GÜRSOY Başvurucu: Hülya ŞİMŞEK I. Başvurunun Konusu 1. Başvuru, toplu iş sözleşmesinden yararlandırılmama nedeniyle sendika hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir. II. Başvuru Süreci 2. Başvuru 23/2/2022 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir. 3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır. 4. İkinci Bölüm tarafından başvurunun Genel Kurula sevkine karar verilmiştir. III. Olay ve Olgular 5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir: 6. Başvurucunun mensubu olduğu, 1958 yılında kurulan Türkiye Maden İşçileri Sendikası (Türkiye MADEN-İŞ/Sendika) madencilik ve taş ocakları iş kolunda kamu sektörü ve özel sektör olmak üzere birçok işyerinde örgütlüdür. Sendika, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonuna bağlıdır. 7. Başvurucu 8/2/2000-22/10/2014 tarihleri arasında davalı işyerinde muhasebe şefi olarak çalışmıştır. Türkiye Maden-İş, davalı işyerinde yetkili sendikadır ve başvurucunun çalıştığı dönemlerde iki üç yıllık periyotlarla işyeri ile Sendika arasında toplu iş sözleşmesi (TİS) imzalanmıştır. 8. Başvurucu; işyerinde aralarında kendisinin de olduğu geniş bir kesimin beyaz yakalı çalışan olması nedeniyle kapsam dışı kabul edilerek toplu iş sözleşmesi (TİS) dışında bırakıldığını, başlangıçta sendikalı işçilere verilen zammın aynen kapsam dışı kalanlara da uyguladığını, bu uygulamanın uzun zaman devam ettiğini ancak zaman geçtikçe şirketin H. Grup diye bir gruptan rapor alarak bu uygulamayı terk ettiğini ve 2007 yılından itibaren enflasyon artışı verilmediğini ileri sürmüştür. Başvurucu, toplu iş sözleşmesi (TİS)’nden kaynaklı alacaklar ve diğer işçilik alacaklarının tahsili talebiyle dava açmıştır. 9. Yargılamayı yapan Çayeli Asliye Hukuk Mahkemesi (iş mahkemesi sıfatıyla) 29/3/2018 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir: “…dosya kapsamı incelendiğinde davacının 1/6/2006 tarihinden itibaren Toplu İş Sözleşmelerinin dışında kalan kapsam dışı personel olduğu açıktır. Yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca; toplu iş sözleşmesi üyesi işçilere zam yapılması, kapsam dışı kalan personellere zam yapılmaması işverenin eşit işlem borcuna aykırılık teşkil etmemektedir.” 10. Karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 11/12/2018 tarihinde kararın kaldırılmasına karar vermiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir: “…davacı, Toplu İş Sözleşmesi kapsamında olan bir işçi olmadığından, eşit işlem borcu gereği Toplu İş Sözleşmesi kapsamında olmadığı halde kök ücret uygulamasından yararlandırılan işçi bulunup bulunmadığı belirlenerek bu şekilde bir işçi olmadığının tespiti halinde kök ücret alacağı ve ücrete bağlı fark alacak taleplerinin reddine karar verilmesi, şayet objektif neden bulunmadığı halde kapsam dışı olup da artıştan faydalanan işçi bulunduğunun tespiti halinde davacının