Trafik Kazası Hukuku

# Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Kaza Yapan Sürücünün Alkollü Olması Bilinçli Taksirin Varlığı için Yeterli midir?

Kaza Yapan Sürücünün Alkollü Olması, Bilinçli Taksirin Varlığı için Yeterli midir? Alanında yetkin Kayseri Ceza Avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk ve Arabuluculuk Bürosu olarak, taksirle yaralama suçuna ilişkin gerçek ve tüzel kişilere yönelik her türlü suç isnadı, cezai şikâyet, kovuşturma, soruşturma ve diğer ceza davası konularında müvekkillerimize avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri sunmaktayız. Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, alanında uzman Kayseri ceza avukatı kadrosu ve ceza davalarında 15 yılı aşkın deneyimi ile güncel mevzuat ve içtihatlar çerçevesinde, müvekkillerimize en etkili sonucu sağlamak için hukuki destek vermektedir. Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranış sonucunda yapılan eylemin sonucunun öngörülemeyerek suçun kanuni tanımında belirtilen neticenin gerçekleşmesi halidir. Taksirle yaralama suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiş bir suçtur. Taksirle yaralama; dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket eden failin öngörülebilir bir neticeyi “öngöremeyerek” yaralama fiili işlemesidir. TCK\’da \”kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi\” şeklinde düzenlenen bilinçli taksir ile basit taksir arasındaki ayırıcı ölçüt; taksirde failin öngörülebilir nitelikteki neticeyi öngörememesi, bilinçli taksirde ise bu neticeyi öngörmüş olmasıdır. Failin, yaralama eylemini doğrudan kastla bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesi halinde kasten yaralama suçundan, dikkatsiz ve özensiz davranışı ile neticeyi öngöremeden yaralamayı gerçekleştirmesi halinde ise taksirle yaralama suçundan bahsedilecektir. Bununla birlikte taksirli yaralama suçunda, fail fiilinin sonucunu öngörememekle birlikte hareketi kendi iradesiyle yapmış olmalıdır. Yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir avukattan hukuki yardım almaları faydalı olacaktır. Taksirle yaralama suçu ile ilgili örnek Yargıtay kararlarına sitemizden ulaşabilir; Kayseri ceza avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz. Birden Fazla Kişinin Yaralanmasına Neden Olan Sürücünün Alkollü Olması, Bilinçli Taksirin Varlığı için Yeterli midir? Sanığın, seyir esnasında direksiyon hâkimiyetine gerekli özeni göstermesi gerekirken bu hususa riayet etmemesi nedeniyle otomobilin kontrolünü kaybetmesi üzerine karşı yönden gelen araçlarca kullanılan bölüme geçip katılanın idaresindeki otomobile çarpmak suretiyle kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğu anlaşılmış ise de Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulunca bilimsel verilere dayalı olarak istikrarlı bir şekilde vurgulandığı üzere vücuda alınan etil alkolün kandaki seviyesinin ortalama olarak saatte 0,15 promil azaldığı da dikkate alındığında, kaza esnasında yaklaşık 0,65 promil alkollü olduğu değerlendirilen sanığın, kanında bulunan alkol seviyesi nedeniyle güvenli sürüş yeteneğini kaybedip kaybetmediğinin detaylı bir hekim muayenesi ile belirlenmediği gibi almış olduğu alkolün etkisiyle kazaya neden olduğuna ilişkin herhangi bir delil de bulunmadığı gözetildiğinde; kaza sırasında yaklaşık 0,65 promil alkollü olmasının tek başına bilinçli taksirin varlığı için yeterli olmayacağından, somut olayda bilinçli taksir şartlarının gerçekleştiğinden söz edilmesine imkân bulunmamaktadır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu Esas No: 2017/712 Karar No: 2019/470 İçtihat Metni Kararı Veren Yargıtay Dairesi: 12. Ceza Dairesi Mahkemesi: Asliye Ceza Mahkemesi Bilinçli taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan sanık …\’in TCK\’nın 89/4, 22/3, 62/1 ve 53/6. maddeleri gereğince 2 yıl 2 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve sürücü belgesinin 1 yıl süre ile geri alınmasına ilişkin Sincan 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 13.06.2013 tarihli ve 715-421 sayılı hükmün, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 27.01.2015 tarih ve 7878-1361 sayı ile; \”Olaydan 1 saat kadar sonra 0,54 promil alkollü olduğu tespit edilen sanığın, saat 19.00 sıralarında idaresindeki araç ile meskûn mahalde, iki yönlü, toplam 10,5 metre genişliğindeki bölünmüş yolda seyrederken karşı yol bölümüne geçerek karşıdan seyreden katılan … idaresindeki araca çarpması sonucu, katılan …\’ın basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte, aracındaki katılan …\’nin ise yüzünde sabit ize ve (sağ göz görme kaybı nedeniyle) duyu veya organlarından birinin işlevinin zayıflamasına neden olacak şekilde yaralandıkları olayda, sanığın alkol derecesi itibarıyla bilinçli taksirin koşullarının oluşmadığı gözetilmeden hakkında fazla ceza tayini,\” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir. Ankara Batı 2. Asliye Ceza Mahkemesi ise 17.04.2015 tarih ve187-383 sayı ile; \”…Kazadan sonra sanıkta tespit edilen 0,54 promil alkol oranının, kanun ile belirlenen 0,50 promil alkol oranının üzerinde olduğu, buna göre 0,50 promilin üzerindeki alkol alımının bir sürücü açısından güvenli sürüşü tehlikeye soktuğunun kabul edildiği, TCK\’nın 179. maddesi gereğince değerlendirme yapılırken de 0,50 promilin üzerindeki alkol oranıyla kazaya karışılması hâlinde trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun oluştuğu kabul edilerek uygulama yapıldığı, bu itibarla sanığın, kanunda belirlenen sınırın üzerinde alkol aldıktan sonra güvenli şekilde araç kullanamayacak durumda olduğunu bildiği hâlde araç kullanması nedeniyle bilinçli taksir şartlarının oluştuğu,\” şeklindeki gerekçeyle bozma kararına direnerek, önceki hükümde olduğu gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir. Direnme kararına konu bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22.06.2015 tarihli ve 216138 sayılı \”onama\” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 621-838 sayı ile 6763 sayılı Kanun\’un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun\’a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince 19.04.2017 tarih ve 44-3343 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır. TÜRK MİLLETİ ADINA CEZA GENEL KURULU KARARI Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın atılı suçu taksirle mi yoksa bilinçli taksirle mi işlediğinin belirlenmesine ilişkindir. İncelenen dosya kapsamından; Trafik kazası tespit tutanağında; kazanın 27.04.2012 tarihinde saat 19.00 sıralarında, gündüz vakti, açık havada, meskûn mahalde, toplam 10,5 metre genişliğindeki iki yönlü, bölünmüş, asfalt kaplama, kuru ve yatay güzergâhı düz, düşey güzergâhı hafif eğimli yolda meydana geldiği, sürücü …’in idaresindeki otomobille Bağlıca yolu üzerinden Etimesgut istikametine seyir hâlindeyken direksiyon hâkimiyetini kaybederek karşı yönden gelen …’ın yönetimindeki otomobile çarptığı ve çarpmanın etkisiyle savrulup M. Yıldırım’ın yol kenarına park etmiş olduğu çekiciye çarparak durduğu bilgilerine yer verilerek kazanın oluşumunda; sürücü …’in, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu\’nun 84. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan asli kusurlardan “İkiden fazla şeritli taşıt yollarında, karşı yönden gelen trafiğin kullandığı şerit veya yol bölümüne girme” kusurunu işlediği, diğer araç sürücüsü ile çekici sahibinin ise kural ihlalinin bulunmadığı yönünde düşünce bildirildiği, Katılan

Kaza Yapan Sürücünün Alkollü Olması Bilinçli Taksirin Varlığı için Yeterli midir? Read More »

# Kayseri Avukat - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Kayseri Kira Avukatı - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Trafik Kurallarını İhlal Sonucu Bir Kişinin Ölümüne Neden Olma

Trafik Kurallarını İhlal Sonucu Bir Kişinin Ölümüne Neden Olma Trafik kurallarını ihlal sonucu bir kişinin ölümüne neden olma gibi durumlara ilişkin ceza yargılamalarında etkili ve güçlü bir temsil açısından hakların ileri sürülmesinde, zamanın gözetilmesinde, isnatların gösterilmesinde, fiilin niteliğinin ortaya koyulmasında ceza hukuku alanında yetkin ve deneyimli bir avukattan hukuki yardım alınması hayati öneme sahiptir. Alanında yetkin Kayseri Ceza Avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek ceza yargılaması sürecine katılan taraflara hukuki yardım sunmaktadır. Kayseri ceza avukatı arıyorsanız etkin bir temsil için alanında yetkin, deneyimli ve güncel mevzuat ile içtihatlara hakim bir ceza avukatından hukuki destek almanız büyük önem arz etmektedir. Ceza davalarında suçun unsur ve şartlarının, suçu oluşturan maddi ve manevi hususların, eylemler ile amacın/kastın etkin bir biçimde ortaya konulması gerekmektedir. Böylelikle ceza tehdidi altında olan kişi hak etmediği hukuki yaptırımlardan kurtulabilecek veya mağdur ve müşteki, mağduriyetine sebep olan kişi veya kişilere yaptırım uygulanmasını sağlayabilecektir. Trafik Kurallarını İhlal ve Taksirle Ölüme Neden Olma Sevk ve idaresindeki çekici ve çekiciye bağlı römork ile tali yoldan ana yola çıkan sanığın, ana yoldan gelen ölenin aracına geçiş hakkını vermemek suretiyle ve ana yola çıkış sırasında sağa dönerken kara yolunu kullanan ölen için tehlike doğuracak şekilde davranmak suretiyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu\’nda sayılan “Kavşaklarda geçiş önceliğine uymama” ve “Manevraları düzenleyen genel şartlara uymama” şeklinde iki asli kusuru birden işlemesi ve olayda tamamen kusurlu olup başka birinin kusurunun bulunmaması karşısında; suçun işleniş biçimine ve sanığın taksire dayalı kusurunun ağırlığına göre temel cezanın belirlenmesi gerekir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/272 E. 2019/317 K. \”İçtihat Metni\” Kararı Veren Yargıtay Dairesi: 12. Ceza Dairesi Mahkemesi: Asliye Ceza Mahkemesi Sanık … hakkında taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sırasında, … 1. Sulh Ceza Mahkemesince, ölüm neticesi ile trafik kazasına bağlı yaralanma arasında illiyet bağı bulunduğu gerekçesiyle verilen 13.12.2012 tarihli ve … sayılı görevsizlik kararı üzerine yapılan yargılama sonucunda sanığın taksirle ölüme neden olma suçundan TCK\’nın 85/1 ve 53/6. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 2 yıl süre ile sürücü belgesinin geri alınmasına ilişkin … 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 18.09.2013 tarihli ve … sayılı hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 05.11.2014 tarih ve 216-21922 sayı ile; “1- Ölenin, idaresindeki çekici ve bağlı yarı römork ile meskûn mahal dışında, orta refüj ile bölünmüş, tek yönlü hafif eğimli bölünmüş yolda sabaha doğru alaca karanlıkta seyir hâlindeyken, seyir yönüne göre ileride sağdaki tali yoldan ana yola geçiş önceliğine uymadan kontrolsüz şekilde çıkış yapan sanığın idaresindeki beton mikserine duramayarak arkadan çarpması şeklinde gerçekleşen olayda, sanığın asli kusurlu olması nedeniyle temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesinde isabetsizlik bulunmamakta ise de iki sınır arasında temel ceza belirlenirken suçun işleniş şekli, meydana gelen zararın ağırlığı, maddede öngörülen cezanın alt ve üst sınırı nazara alınmak suretiyle, adalet ve hakkaniyet kurallarına uygun bir cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, alt sınırdan fazla uzaklaşılıp, teşdidin derecesinde yanılgıya düşülmek suretiyle fazla ceza tayini, 2- TCK\’nın 50. maddesinin sanık hakkında uygulanıp uygulanmamasına karar verilirken, sanığın kişiliği, sosyal ve ekonomik durumu, suçun işlenmesindeki özellikler nazara alınarak, dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar isabetle değerlendirilip, denetime olanak verecek ve somut gerekçeler de gösterilmek suretiyle takdir hakkının kullanılmasının gerektiği, dosya içeriğine göre; silinme koşulları oluşmuş adli sicil kaydı bulunan, görevli mahkemedeki tüm duruşmalarda hazır olan ve müdafisi aracılığıyla lehe hükümlerin uygulanmasını talep eden sanık hakkında tayin olunan uzun süreli hapis cezasının TCK\’nın 50/4. maddesi uyarınca adli para cezasına çevrilmesi yönündeki talebin gerekçe gösterilmeksizin reddine karar verilmesi,\” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir. Eskişehir 2. Asliye Ceza Mahkemesi ise 28.04.2015 tarih ve … sayı ile; \”…Olay nedeni ile sanığa ait cezanın belirlenmesinde TCK\’nın 22. maddesi gereğince olayın meydana geliş şekli ve sanığa ait trafik kusurunun belirleyici olduğu, Sanık hakkında uygulanan kanun maddesinin 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası öngördüğü, Olayın bu şekilde yaşanmasına sanığın asli ve tam nitelikteki trafik kusurunun sebebiyet verdiği, Başkaca bir kişi veya unsura ait trafik kusurunun bulunmadığı, Olay nedeni ile yaralanan …\’ın vefat etmesi ile oldukça ağır bir sonucun meydana geldiği, Sanık hakkında 6 yıl hapis cezası belirlenmemesinin adalet ve hakkaniyete uygun olduğunun düşünüldüğü ki daha etkili bir sabıka kaydına, trafik geçmişine ve trafik kusuruna sahip kişilerin bunu hak ettiği, Ayrıca bozma öncesi kararda sanık hakkında belirlenen bu hapis cezası süresinin seçenek yaptırımlara çevrilmemesi nedeninin gerekçenin bütününden anlaşılabilir olduğu düşünüldüğü için ayrıca gerekçelendirilmediği zira; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu\’nun 50. maddesinde seçenek yaptırımlara çevrilme işlemini belirleyen hukuki durumun; Suçlunun kişiliğine, Yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa, Suçun işlenmesindeki özelliklere bağlı olduğu -ki, sanığın bu konumlara uygun olmadığı; Sanığın kovuşturmanın hiçbir aşamasında pişmanlık duyduğunun görülmediği ve bu yönde bir his duyulmadığı, Sanığın tamamen kendisine ait bir trafik kusuru ile olaya sebebiyet verdiği, Sanığın trafik kusurunun önlenemez ve öngörülemez olmadığı ki tahmini olarak 15-20 saniye kadar daha yolun boşalmasını ve dönüş manevrası için uygun hâle gelmesini beklese böyle bir sonucun yaşanmayacağı, Sanığın hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesini gerektiren herhangi bir hukuki durumun mevcut olmadığı,\” gerekçesiyle (2) numaralı bozma nedenine uymuş, (1) numaralı bozma nedenine ise direnerek önceki hüküm gibi sanığın cezalandırılmasına karar vermiştir. Direnme kararına konu bu hükmün de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26.06.2015 tarihli ve 224306 sayılı \”onama\” istekli tebliğnamesi ile gelen dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 21.10.2015 tarih ve 11951-16105 sayı ile, direnme yönünden inceleme yapılmak Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 1057-872 sayı ile 5320 sayılı Kanun\’un geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince 01.03.2017 tarih ve 12-1543 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır. TÜRK MİLLETİ ADINA CEZA GENEL KURULU KARARI Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; TCK’nın 85/1. maddesi gereğince 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezasını gerektiren suçta, temel cezanın 5 yıl olarak tayin edilmesinin isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir. İncelenen dosya kapsamından; 25.08.2011 tarihli trafik kazası tespit tutanağında; sanık sürücü …\’ın sevk ve idaresindeki 26 … plaka sayılı çekici ve çekiciye

Trafik Kurallarını İhlal Sonucu Bir Kişinin Ölümüne Neden Olma Read More »