AİHM Yılmaz Aydemir Kararı: Tutukluluğa Karşı İtirazda Silahların Eşitliği İlkesinin Uygulanmaması
AİHM Yılmaz Aydemir Kararı: Tutukluluğa Karşı İtirazda Silahların Eşitliği İlkesi AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ YILMAZ AYDEMİR/TÜRKİYE (Başvuru No. 61808/19, 23 Mayıs 2023) © Çevirenler, Dr. Orhan ARSLAN ve Okan TAŞDELEN, AİHM Eski Hukukçuları, Haziran 2023. Çevirmenlere atıfta bulunmak kaydıyla alıntılanabilir. İKİNCİ BÖLÜM – KARAR Yılmaz Aydemir/Türkiye davasında, Başkan,Arnfinn Bårdsen, Hâkimler, Jovan Ilievski, Egidijus Kūris, Pauliine Koskelo, Saadet Yüksel, Diana Sârcu, Davor Derenčinović, ve Bölüm Yazı İşleri Müdürü Hasan Bakırcı’nın katılımıyla Daire olarak toplanan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (İkinci Bölüm), Bir Türk vatandaşı olan Yılmaz Aydemir (“başvurucu”) tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine, İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına ilişkin Sözleşme’nin (“Sözleşme”) 34. maddesi uyarınca, 15 Aralık 2019 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhine yapılan başvuruyu (No. 61808/19); Türk Hükümeti’ne (\”Hükümet\”), başvurucunun 5/4 maddesi uyarınca, tutukluluğunun gözden geçirilmesine ilişkin yargılamanın silahların eşitliği ilkesini ihlal ettiği yönündeki şikâyetinin bildirilmesini ve başvurunun geri kalanının kabul edilemez ilan edilmesini; Tarafların görüşlerini göz önüne alarak; 2 Mayıs 2023 tarihinde yapılan kapalı müzakerelerin ardından, aynı tarihte kabul edilen aşağıdaki kararı vermiştir: GİRİŞ 1. Başvuru, mahkûmiyet kararı anında mahkeme tarafından hükmedilen başvurucunun tutukluluğunun yargısal gözden geçirilmesi işlemlerinin etkisiz olduğu iddiasını ilgilendirmektedir. Başvurucu, Sözleşme’nin 5/4 maddesi altında, tutukluluğuna ilişkin olarak Cumhuriyet savcısının mahkemeye sunduğu yazılı mütalaanın bir örneğinin kendisine verilmemesi nedeniyle, tutukluluğun gözden geçirilmesi işlemlerinin silahların eşitliği ilkesini ve çelişmeli yargılama hakkını ihlal ettiğini iddia etmiştir. OLAYLAR 2. Başvurucu, 1993 doğumlu olup Ankara’da ikamet etmektedir. Başvurucu, Ankara Barosuna bağlı Avukat B. Başer tarafından temsil edilmiştir. 3. Hükümet ise kendi görevlisi olan Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi Başkan Yardımcısı Ömer Yılmaz tarafından temsil edilmiştir. 4. Dava konusu olaylar aşağıdaki gibi özetlenebilir. 5. Belirsiz bir tarihte, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, uyuşturucu kaçakçılığı şüphesiyle başvurucu hakkında ceza soruşturması başlatmıştır. 6. Başvurucu, 4 Şubat 2016 tarihinde polis tarafından gözaltına alınmıştır. Üzerinde yapılan aramada 1,27 gram eroin ele geçirilmiştir. Başvurucu, avukatı refakatinde verdiği ifadede, uyuşturucu kaçakçılığı suçlamalarını reddetmiştir. 5 Şubat 2016 tarihinde, başvurucu, Cumhuriyet savcısının talimatıyla gözaltından salınmıştır. 7. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 23 Şubat 2016 tarihinde Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunduğu iddianamede, başvurucuyu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 188. maddesi uyarınca uyuşturucu ve uyarıcı madde imal ve ticareti yapmakla suçlamıştır. İddianamenin kabul edilmesinin ardından başvurucunun tutuksuz olarak yargılandığı ceza davası, Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlanmıştır. 8. Yargılamayı yapan mahkeme, 26 Nisan 2016 tarihinde başvurucuyu uyuşturucu kaçakçılığından suçlu bulmuş ve on iki yıl altı ay beş gün hapis cezasına çarptırmıştır. Mahkeme ayrıca başvurucunun derhal tutuklanmasına karar vermiştir. 9. 27 Nisan 2016 tarihinde başvurucu, tutuklama kararına karşı itirazda bulunmuştur. İtirazında, esas olarak, tutuklama kararının yasal dayanaktan yoksun ve orantısız olduğunu, suç işlediğine dair kuvvetli şüphe oluşturacak somut delilin bulunmadığını ve kaçma, delilleri gizleme veya değiştirme ya da tanıkları etkileme riskinin bulunmadığını ileri sürmüştür. Yargılama mahkemesi itirazı reddetmiş ve dilekçeyi Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’ne havale etmiştir. Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi, incelemesinden önce, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 26 Nisan 2016 tarihli tutuklama kararının yürürlükteki yasa ve usule uygun olduğunu değerlendiren yazılı mütalaasını almıştır. Cumhuriyet savcısının yazılı mütalaası, başvurucuya veya avukatına bildirilmemiştir. 10. Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet savcısının mütalaasına uygun olarak hareket ettiğini açıkça belirterek başvurucunun itirazını 2 Mayıs 2016 tarihinde reddetmiştir. 11. Başvurucu, 20 Mayıs 2016 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuştur. Özellikle, tutuklanma kararının makul bir şüpheye dayanmadığını, ilgili ve yeterli gerekçelerden yoksun bulunduğu için yasal olmadığını, orantısız olduğunu ve silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğini, zira Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin savcının mütalaasını usulüne uygun olarak kendisine tebliğ etmeden, 2 Mayıs 2016 tarihli kararını aldığını ve bu nedenle mütalaadaki gerekçeleri inceleme ve yorum yapma fırsatından mahrum bırakıldığını iddia etmiştir. 12. Anayasa Mahkemesi, 10 Mayıs 2019 tarihinde, başvurucunun tutukluluğunun hukukiliğine ilişkin şikâyetin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir. Cumhuriyet savcısının mütalaasının başvurucuya tebliğ edilmemesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini iddia eden diğer şikâyetle ilgili olarak Anayasa Mahkemesi, başvurucunun önemli bir zarara maruz kalmadığından bahisle; bu şikâyetin anayasal ve bireysel önemden yoksun olduğu gerekçesiyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir. 13. Başvurucunun mahkûmiyet kararı, 12 Nisan 2018 tarihinde kesinleşmiştir. İLGİLİ YASAL ÇERÇEVE VE UYGULAMA I. ANAYASA 14. Anayasa’nın 19. maddesinin ilgili kısımları aşağıdaki gibidir: “Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir… Her ne sebeple olursa olsun, hürriyeti kısıtlanan kişi, kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir…” II. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU 15. Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca kovuşturma evresi iddianamenin kabulü ile başlar ve nihai hükmün verilmesi ile sona erer. Tutuklanan bir kişi, kanun yolu süreçleri de dahil olmak üzere, soruşturma veya kovuşturma evrelerinin herhangi bir aşamasında serbest bırakılma talebinde bulunabilir. 16. Söz konusu tarihte yürürlükte olduğu şekliyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu kapsamında tutukluluğun gözden geçirilmesine ilişkin ilgili hükümler ve güvenceler aşağıdaki gibidir: Tanımlar – Madde 2 “(1) Bu Kanunun uygulanmasında, aşağıdaki terimler şu anlama gelir: … e) Soruşturma: Kanuna göre yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evreyi, f) Kovuşturma: İddianamenin kabulüyle başlayıp, hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi…” Tutuklama Kararı – Madde 101 “(1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından, kovuşturma evresinde sanığın tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine veya re’sen mahkemece karar verilir. Bu istemlerde mutlaka gerekçe gösterilir ve adlî kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını belirten hukukî ve fiilî nedenlere yer verilir. (2) Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda; a) [iddia edilen] suçun işlendiğine dair kuvvetli şüphe, b) tutuklama nedenlerinin varlığını, c) tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu, ve d) alternatif tedbirlerin etkisizliğini, gösteren deliller somut olgularla ve yasal gerekçelerle gösterilir… (5) Bu madde ile 100. madde gereğince verilen kararlara itiraz edilebilir.” Şüpheli veya sanığın salıverilme istemleri – Madde 104 (1) Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında şüpheli veya sanık salıverilmesini isteyebilir. (2) Şüpheli veya sanığın tutukluluk hâlinin devamına veya salıverilmesine hâkim veya mahkemece karar verilir. Bu tür başvuruların reddedildiği kararlara karşı itiraz edilebilir…” 17. Ayrıca, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 267. maddesi uyarınca, ister tutuklunun talebi üzerine isterse hâkim veya mahkeme tarafından re’sen alınmış olsun, tutuklamaya ilişkin her türlü karara itiraz edilebilir. Bir itiraz ilk olarak, itiraza konu kararı veren aynı hâkim veya mahkeme tarafından incelenir. İtirazın kabul edilmesi halinde,