Muris Muvazaası Nedeniyle Tazminat: Mirasçılardan Mal Kaçırma Amaçlı ve Muvazaalı Temlik İddiasının İspatı
Muris Muvazaası Nedeniyle Tazminat: Mirasçılardan Mal Kaçırma Amaçlı ve Muvazaalı Temlik İddiasının İspatı Muris Muvazaası Nedeniyle Tazminat: Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda dosya kapsamı ve taraflarca sunulan delillere göre, mirasbırakan tarafından yapılan dava konusu temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun davacı tarafça ispat edilip edilemediği noktasında toplanmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2019/1-729 Karar No: 2022/132 Karar Tarihi: 15.02.2022 İncelenen Kararın Mahkemesi: Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 1. Taraflar arasındaki muris muvazaası nedeniyle tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili ile davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir. 2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü: I. Yargılama Süreci Davacı İstemi 4. Davacı vekili 06.12.2013 tarihli dava dilekçesinde; müvekkili ve davalı Nagihan A.’ın 19.08.2013 tarihinde ölen mirasbırakan Ayşe A.’ün mirasçıları olduğunu, mirasbırakanın maliki olduğu Bursa ili Osmangazi ilçesinde bulunan 6400 ada 244 parsel sayılı taşınmazdaki 130/5670 payını 30.05.2007 tarihinde davalının eşi Mehmet A.’a (damadı) satış göstererek temlik ettiğini, dava dışı Mehmet’in de anılan payı 19.06.2007 tarihinde davalıya satış suretiyle devrettiğini, yapılan işlemlerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, davalının çekişmeli payı mirasbırakanın ölümünden dört ay kadar önce terekeden mal kaçırmak amacıyla üçüncü kişi Cevriye A.’ya sattığını, üçüncü kişinin iyi niyetli olup olmadığının bilinmediğini, davalının 2007 yılında aile içinde huzursuzluk çıkardığını ve müvekkilinin mirasbırakan ile ilgilenmesini ve görüşmesini engellediğini, mirasbırakanın mal satmaya ihtiyacı olmadığı gibi ölümüne kadar taşınmazı kızı ve damadı ile birlikte kullandığını, devirler arasında kısa süre bulunduğunu, mirasbırakanın ölümünden sonra davalının, müvekkiline ve diğer mirasçıya 5.000’er TL teklif etmesi üzerine yapılan araştırma sonucunda temlikin öğrenildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik miras payına isabet eden 40.000TL tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Cevabı 5. Davalı vekili 09.04.2014 tarihli cevap dilekçesinde; davacının alacak talebinin zamanaşımına uğradığını, davanın öncelikle zamanaşımı ve hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerektiğini, muvazaa iddiasını kabul etmediğini, davacının bu iddiasını ispatla mükellef olduğunu, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan üç katlı binanın son iki katını müvekkilinin yaptığını, muvazaa iddiasını kabul etmemekle beraber son iki katın hesaplamada dikkate alınması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi Kararı 6. Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.02.2015 tarihli ve 2013/641 E., 2015/59 K. sayılı kararı ile; resmî senetlerde gösterilen bedeller ile keşfen saptanan değerler arasında fahiş farklar bulunduğu, mirasbırakanın ölümünden önce sağlık ya da maddi sorunları olmadığının tanık beyanlarından anlaşıldığı, mirasbırakanın yanında bulunan ve kendisiyle ilgilenen kızı ve damadı lehine hareket etmek istediği, murisin ölümünden önce; paraya ihtiyacı olduğuna, önemli bir rahatsızlığının bulunduğuna, bakıma muhtaç olduğuna ya da satışlardan sonra terekede bir artış meydana geldiğine dair dosyada bir delil bulunmadığı, bunun yanında taşınmazın önce davalının eşine, daha sonra davalıya devredilmiş olmasının muvazaa iddiasını ispat eder nitelikte olduğu, hâlihazırda taşınmazın maliki olan 3. kişinin muvazaadan haberdar olduğuna ilişkin bir delil sunulmadığı, davacının bu yönde bir iddiasının da bulunmadığı, yeni malikin iyi niyetli 3. kişi olduğunun kabulünün gerekeceği, muvazaa iddiasının kanıtlandığı, taşınmaz üzerindeki binanın son iki katını davalının inşa ettirdiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle, son iki kat bedeli dahil edilmeden davanın kısmen kabulü ile davacının 1/3 miras payına isabet eden 34.955TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Özel Daire Bozma Kararı 7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 8. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 25.10.2018 tarihli ve 2015/18317 E., 2018/13952 K. sayılı kararı ile; “…Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan Ayşe A.’ün 19.08.2013 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak davalı kızı Nagihan, davacı kızı Feriha ile dava dışı torunu Mustafa’nın kaldığı, mirasbırakanın davaya konu 244 sayılı parsel sayılı taşınmazdaki 130/5670 payını 30.05.2007 tarihinde dava dışı damadı Mehmet A.’a satış suretiyle temlik ettiği, Mehmet A.’ın 130/5670 payın tamamını 18.06.2007 tarihinde davalı eşi Nagihan’a devrettiği, Nagihan’ın da 130/5670 payın tamamını 26.04.2013 tarihinde Cevriye Artırdı’ya satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır. Muris muvazaa hukuksal nedenine dayalı davalarda miras bırakanın temlikteki iradesinin saptanması asıldır. Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190/1 maddesi gereğince ‘’İspat yükü kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.’’ Yine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereği “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olayların varlığını ispatla yükümlüdür.” Somut olayda; tanık olarak dinlenen davacının eşi, mirasbırakanın taşınmaz satmasını gerektirecek bir ihtiyacı olmadığını bildirmiş, diğer davacı tanığı damadı ise, görgüye dayalı bir bilgisi olmadığını, taşınmazı mirasbırakanın olarak bildiğini ifade etmiştir. Davalı tanıkları ise mirasbırakanın emekli maaşının olduğunu, taşınmazdaki binanın ikinci katı ve çatı katını davalının yaptırdığını bildirmişlerdir. Tanıklar mirasbırakanın temliki mal kaçırma amacıyla yaptığına dair hükme yeterli bir açıklamada bulunmamışlardır. Bu durumda, toplanan deliller, yukarıdaki ilkeler ile birlikte değerlendirildiğinde; davacının mirasbırakanın temliki mal kaçırma amacıyla yaptığına dair iddiasını kanıtlayamadığı sonucuna varılmaktadır. Bedeller arasındaki aşırı oransızlık tek başına muvazaanın kanıtı değildir. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur. Direnme Kararı 9. Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.05.2019 tarihli ve 2019/53 E., 2019/298 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçe tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir. Direnme Kararının Temyizi 10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. II. Uyuşmazlık 11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda dosya kapsamı ve taraflarca sunulan delillere göre, mirasbırakan Ayşe A. tarafından dava dışı damadı Mehmet A.’a, Mehmet tarafından da davalı eşi Nagihan A.’a satış suretiyle yapılan dava konusu temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun davacı tarafça ispat edilip edilemediği noktasında toplanmaktadır. III. Gerekçe 12. Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tazminat istemine ilişkindir. 13. Uyuşmazlığın çözümü bakımından öncelikle ilgili yasal düzenleme ve kavramların açıklanmasında yarar vardır. 14. Muvazaa, Türk Hukuk Lûgatında; ‘Anlaşmalı saptırma